• Sonuç bulunamadı

Abdülhamit ve Avlonyalı Ferit Paşa:"Hüseyin Hilmi Paşa mı? O bir bela! İşleri iyi idare ediyorum zannında amma, büsbütün bozuyor":Serasker azil tezkeresini arabada almış ve Sait paşa işi "geçiştiririm" diye bir daha Sadrazamlık kabul etmişti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abdülhamit ve Avlonyalı Ferit Paşa:"Hüseyin Hilmi Paşa mı? O bir bela! İşleri iyi idare ediyorum zannında amma, büsbütün bozuyor":Serasker azil tezkeresini arabada almış ve Sait paşa işi "geçiştiririm" diye bir daha Sadrazamlık kabul etmişti"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

 T 1

r —

... .... ... — ■

>

I

E V V E L Z A M A N İ Ç İ N D E . , . 1

Abdülhamit ve Av-

lonyalı Ferit Paşa

" Hüseyin Hilmi Paşa m ı? O bir

belâ! işleri iyi idare ediyorum zan-

nında amma

,

büsbütün bozuyor

Sarayda k a ' yın pederimin )dasmda oturu- /orduk, Ticaret ve Nafıa Nazırı Mustafa Zihni Paşa da odada tdi. Koşa koşa içeriye biri gir- ii. Hünkârın a- yakta ,, bekledi­ ğini söyl ecü^Lz- 2et paşa, he redingİtuîfı kardı, îstanbo- lin giyindi. Ko- ja koşa gitti, liderken bize: tçerde kıyamet kopuyor gali­ ba?» dedi.

Serasker azil tez­

keresini arabada

almış ve Sait pa­

şa işi “ geç!ştiri-

riür„ diye bir da­

ha Saim zsm lık

kaSnl itaati

9 9

iiğini de ııave etmeyi unutma iım. Fakat ki­ me anlatırsın ? Samimiyetime i nanmıyor gibi bana bakıyor­ du. Nihayet; bel ki daha fazla bir -■ mniyet arz ve telkin etmek i- çin, 'Kâm il ve Sait paşaların da bulunacağı bir meclisin ku­ rulmasına mü­ saade etmesini rica ettim ve seraskerin ida­ resizliği yüzün­ den ordunun müteessir olduğu- O günlerde ortalıkta kuvvetli! nu söylemeği de unutmadım, ve heyecanlı bir rivayet dolaşı- j Babana söyle. Sakin sadareti ka yor, sadrazam Avlonyalı Ferit;bul edeyim demesin (bu aralık Paşa, Rumeli ahvalinin aldığı böyle bir şayia da vardı) başına tehlike karşısında, mesuliyeti derd alır. Çünkü hünkâr kimse- üzerine almaktan çekinerek, es ye emniyet etraiyerek bildiğini ki sadrazamlardan Kâmil ve S a -; okuyacakta- ve berbat edecek- it paşaların da iştirakile bir fev ı tir. Çok yazık. Kanunu esası ve- kalâde meclis kurulmasına i z in l i s e de verilmese de çorba ola- verilmesini hünkârdan rica ve Cak. Çok yazık.

ısrar ettiği söyleniyordu.

Paşanın, padişah tarafından çağrılmasını, bu mesele ile alâ­ kadar zannederek «huzur»dan dönüşünü merak ve heyecanla bekliyorduk.

Aramızda Amedî hulefasından Nizamettin Beyle, Mahkemei temyiz azasından Hafız Emin

Eve döndüğüm zaman henüı babam saraydan avdet etme mişti. iki gün geçmedi. Seras­ ker değişti. O gün duyduk, ara basına binip «Babı seraskerî* ye giderken azli tezkeresini yol­ da eline vermişler. Ve yine c gün duyduk; Dolmabahçe sara­ yı önünde duran maiyet vapur-Efendi de vardı; bir saatten ¡arından biri kendisini Beyrut» götürmek üzere hazırlanmak emrini almış. Beşinci orduya müşir olacakmış!

Padişah, Kâmil ve Sait Paşa­ larla ayrı ayrı konuşmuştu. Bu fevkalâde meclisin toplanmıya- cağına işaretti. Mesele sadraza­ mın değişmesile halledildi. Sait Paşa sadrazam oldu.

Bunun üzerine saray erkâ­ nından bir kısmında, Babıâlide kodamanlar arasında bir ümit- sizlik belirdi. Ümitvar olanlar fazla bekledik. Kayın babam gel

medi. Misafirler gittiler. Ben de ayni şeyi yaptım. Şûrayı Dev­ letteki işime gittim. Zihni Paşa çok tecrübeli, ve çok zeki biz­ zat olduğu cihetle işin ne renk alacağını kestiriyor gibiydi, An cak onun da katî bir fikri yok- tu.Şûradaki arkadaşlarım, fazla bir şey bildiğimi zannederek et­ rafımı sardılar. Sarayda ne o- lup bittiğini öğrenmek istiyor­ lardı.. Ne biliyorsam onu söyle­ dim ve akşnjû. üzeri doğruca e- vime döndüm.

Yemekten biraz sonra idi, ba bamın mutattan çok ziyade bir acele ile çağırıldığını haber ver diler. Aradan on dakika geçme­ di. Sadrazam Ferit Paşanın be­ ni hemen konağında beklediği­ ni söylediler. Ferit paşa, sık sık beni çağırtırdı. Onunla şundan, bundan konuşurduk. Aile mü­ nasebetlerine ve dostluklara say gı gösteren bir zat olduğu için bana bir takım sualler sormayı severdi. Biraz da havadis alma­ yı sevmez değildi.

Konaktaki odasında Müze Müdürü Haül Beyi buldum. Gü lerek: «îyi oldu da çabuk geldi­ niz. Paşa merak ediyordu. Şim­ di hareme girdi. Gelecek» dedi. İki dakika geçmedi, sadrâzam da odaya geldi. Arkasında ye- leksiz bir kostüm ve elinde fesi vardı. Heyecanlı görünüyordu.

Bana sordu:

— Bugün kimleri gördün? Saraya gittin mi?

Anladım, onun da maksadı bende herkesten ziyade havadis olup olmadığım öğrenmekti. Çok şey bilmediğim için onu alâkadar edecek havadisler ve­ remedim. Fakat bana çok em­ niyet ettiği için şunları söyledi: — Rumeli karıştı. Bir takım istekler karşısındayız ve hünkâ­ rın vehmini, en zayıf tarafını bildikleri için onu korkutacak bir sürü mektuplar ve telgraf­ lar yolluyorlar. «Tahkik ede­ lim!» dedim. Fakat gönderece­ ğimiz memur üzerinde hünkâr­ la birleşemiyoruz. Ezbere hare­ ket etmek te doğru değil, tş çorba olacak. Müfettiş paşa (Haşan Hilmi Paşa) bir belâ. Her tarafı idare ediyorum zan­ nedip her şeyi bozdu. Padişah evhamlı ve mütereddid. Bir ta­ raftan da Allah belâlarını ver­ sin vehmini kışkırtıp duruyor­ lar; nankör ve alçak herifler! Devleti harap ettiler; şimdi de mahvedecekler. Ben bıktım. A l­ tı küsur senedir padişahı tat­ min, idaredeki kötülüklerin mümkün olduğu kadar önüne geçmek için yapmadığım kal­ madı.

Bu sabah, huzurda kendisine uzun uzun hem de acı söyledim. Bir takım cahillere ve menfaati sevenlere emniyet etmemesini, bu yüzden memlekete zarar gel­ diğini, kendilerini rahatsız ede­ ceğini, hoşnutsuzluklar uyan­ dırdığını anlattım. Halkın iyi karşılıyacağı bir takım tedbirle­ re acele baş vurmak lâzım

gel-ekclliyctfr idilor H-u-bir iş görür; kimi de bermutad mesuliyeti üzerine almamak için hünkârı ileri sürer, sıkışırsa is­ tifa edip .gider diyordu. Fakat ekseriyet padişahı tatmin ve temin etmiş olduğu ve Rumeli davasının sulhen tesviyesini zannettirdiği merkezinde müt­ tefikti. Yalnız serasker Rıza pa­ şadan gayri vükelâ arasında de­ ğişiklikler olmaması dikkati çekmiş, bir takım memnuniyet­ sizlikler uyandırmıştı. Çünkü devletin erkânı içinde iş başına getirilecek (eleman) yok değil değildi!

Sait paşada romatizma vardı. Yüyüyemiyordu. Arabaya bir iki kişinin yardımile biniyordu. Bunu görelilerden bir çoğu böy­ le bir halde sadareti kabul etme­ sini millî bir histen ziyade ihti­ yarlığın verdiği hırsa hamletti­ ler. Fakat Sait paşa, yüzlerce halkı ayakta kabul ve tebrik- çilere ayrı ayrı cevaplar vere­ rek ve senelerce görmediği kim­ seleri hemen tanıyarak daima faal bir zekâya ve hafızaya ma­ lik olduğunu göstermişti.

Ancak benim saraydan ve işi iyi bilenlerden aldığım doğru haber Zülfü paşanın tahmini gibi çıktı: Sait paşa «işi geçişti­ ririz» diye bir daha sadrazam; hünkâr da kendisinin tecrübe­ sinden ve şöhretinden istifade edeceğine zahip olmuştu!

Semih Mümtaz S. «*v

\Dr. Hafız Cemal

LOKMAN HEKİM Dahiliye Mütehassısı D ivanyolu 104 M uayene saa tle ri: P azar |h a riç h eraü n 2,5. T e l: 2 3 898

Kesimli romanlar serisinin 1 üncü kitabı pazar günü çıkıyor

Define Peşinde !...

Fevkalâde meraklı ve heyecanlı, resimli tam roman.

Z I P H A Ş A N

İzmir Fuar nda

Baştanbaşa heyecanlr ve gü­ lünçlü, resimli bir macera. Ayrıca: Meraklı bir av hikâ­ yesi, Define, Korku adlı küçük hikâyeler vesaire. Eski sayılar tevzi yerimizde bulunur. Fiatı her yerde 7,5 kuruştur. îstan-

bul-Ankara caddesi No. 59

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

In this research, social emotional adjustment behavior, temperament traits and empathy skills of children were investigated to see whether they differed according to gender

While hyperintensity is seen in medial thalamic and periacuaductal gray matter on T2 and FLAIR sequences of cranial Magnetic Resonance Imaging (MRI) in acute cases, atrophy

Kabak çekirdeği ve fıstık kabuk- arile dolan tiyatro binasında Na - ;it, tek başına otuz beş sene bu mü­ badele ile didişmiş bir kahraman - dır. Sabahlara

Engravings on wood or ceramic, produced by the Anatolian Seljuks, formed the baste for Otto­ man works o f art created over the subsequent cen­ turies.. These

Cahit Sıtkı’nın şiiri iki özelliğiyle dikkati çekiyor: Bütün yazdıklarında içten olması ve Türkçenin olanaklarını kullanmadaki başarısıyla

[r]

Yalnızca söz- cükler arasındaki ilişkilerle cümle kuruluş- larının açıklanamayacağını dile getiren Chomsky, anlamsal olarak hiçbir şey anlat- mayan bazı

Bence etki altında kalmak kötü birşey değil (ama bu devamlı olmasın) ressam gayriihtiyari farkında olmadan özellikle öğ­ rencilik sıralarında hocasının