• Sonuç bulunamadı

Karagöz vardır ve yaşamıştır:Karagöz Kırklareli'nde doğmuş, oradan Bursa'ya gitmiştir, ismi Kambur Ahmet Efendi'dir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karagöz vardır ve yaşamıştır:Karagöz Kırklareli'nde doğmuş, oradan Bursa'ya gitmiştir, ismi Kambur Ahmet Efendi'dir"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

s«hıf« i l

o

e> v > l.

Karagöz vardır ve yaşamıştır

n.o

&

Karagöz Kırklarelinde doğmuş,

oradan Bursaya gitmiştir, ismi

kambur Ahm et efendidir

Hacivat ve Karagöz

Son zamanlrada Bursa Halk evinde “ Karagöz« hakkında mü­ nakaşalar, oluyor, bu hararetli münakaşalar Istanbulda bizim kulağımıza kadar geldi. Darülbe- dayi artistlerinden Hazim beyin Bursa gençlerine teklifi çok yük­ sek bir işarettir. Bence sanatkâr, Karagözün mezarını harap bir .aide görünce, bu teklifi yapmakta

çok haklıdır.

Karagözün mezarını ilk tamir ettiren merhum Enderunî Mustafa Tevfik bey isminde bir zattır. Bu zat Karagöz perde gazellerin­ den birinide yazarak buraya bir kitabe halin rekzettirmişti. Bur- sanm işgalinde bu taşı baltalarla kırılarak tahrip edilmiştir.

Türk halkının millî vicdanında tam altı asır yer tutan bu meza­ rın elbette bir manası vardır. Halkın hafızası hiç bir zaman hurafe saklamaz.

Ancak tarihî bir hadiseyi efsa­ nevî bir hale ifrağ ederek onu harikuladeliğe! yükseltir, bu nevi yükseltme, hadisenin aslını hiç bir zaman çürütmez. Halkın mukaddes tanıdığı her şeyin tarihî bir ma­ nası vardır. Eğer halkın bu efsaneli hatıraları olmasaydı, acaba ecdadımızdan Anadoluda bize ne vesika kalacaktı?.

Karagöz diye bir şahıs vardır, yaşamıştır; ben üç senedir Kara­ gözün tarihini yazmakla meşgu­ lüm, vesika olarak bir şey yoktur. Ancak bir mezar, bir de Kara­ gözün macerası vardır.

Karagözün macerasını eski Karagözcülerden dinledim, bu dinlediklerimi de kütüphanelerde­ ki eserlere müracaat ederek kar­ şılaştırdım,

( Güldestei riyazi irfan ), ( En- nedretülkâfiye ) , ( Tayfı hayal ), (Moğul tarihi), (Selçukname), (Ev­ liya Çelebi seyahatnamesi). (Kara göz gazetesinin Bursa fevkalâde nüsha)sı Muhiddin arabînin (Fütu­ hatı mekkiye) (Yeni mecumua)yı karıştırdım. Burada karagöze ait bir çok malûmat edindim.

Karagöz yaşamıştır!

Karagöz, Orhangazi zamanında yaşamış bir sanatkârdır. Kendisi Kırklareli vilâyetinde (Samanakol) denen bir köyde demirci idi. Bu­ rada sade bir hayat geçiriyordu.

Bu zamanda Osman gazi ölmüş yerine küçük oğluOrhan geçmişti. Burası Bizanslılara aitti, fakat bü­ tün civar türklerle meskûndu. Hattâ bir aralık Karagöz Istanbula

gitmişti

Orhan gazi, Bursayı zaptettik­ ten sonra etraftan bir çok türk- ler bu yeni şehre doğru koşmuş­ lardı. Karagöz de ırkdaşlarının zaferlerini duyunca, çoluğunu ve çocuğunu alarak, Marmara sahil­ lerinden Bursaya gelerek Bursann (Demir deşli) nahiyesinde

yerleş-Kendisi kanbur, siyah sakallı bir adam olup, mütemadiyen eli ile sakalını sıvazlarmış.. Karagöz tasvirlerinde de görüldüğü üzere Karagöz kanburdur. Bir eli de daima sakalında durur. Ken­ disi gayet nekre, hoş bir adam imiş. Eski ismi (Balı) Bursa da ise (kanbur Ahmet) efendidir.

Hacivat kimdir?

Orhangazi yeni fethedilen bu şehirde bir cami inşasını emret­ miş, derhal işe başlanmışti. Ca­ miin de mimarı (Haciyat) tır. Bu zat Selçukî türklerinden olup asıl ismi (Yürekçe Halil)dir. Bu zaman­ lar kendisine (Hacıayvat - Hacı ayvaz) diyorlardı. Çok okumuş hayırhah bir çok medreseler, köprüler yaptırmış bir zattır.

Bu zat tasavvufla uğraşmış, aynı zamanda nekregû ve zarif bir çelebidir. Karagöz bu camie ırgat oluyor, camiin inşasında çalışıyor, bu garip ve hoş adam mimarbaşı Hacivadın nazarı dik­ katini celbederek bu adamla dost­ luk tesis ediyor. Karagözle mu­ haverelere başlıyor. Diğer işçiler de işlerini bırakıp Karagözle, Hacivadın muhaverelerini dinli­ yorlar.

Bu suretle inşaat duruyor. Or­ han Gazi, camii teftişe geliyor. Bakıyor ki temellerden daha bir karış yukarı çıkmamış, gazebe gelerek sebeplerini araştırıyor. Meselede Karagöz haksız çıkıyor, derhal kellesinin vurulmasını fer­ man ediyor, Orhan camiinin mi­ naresi altındaki mahalde Karagözü idam ediyorlar.

Bundan yüz sene evvel Istan- bulda Karagöz oyunu başlarken, Hacivat çıkar, bu hadiseyi elemli bir lisanla anlatır, sonra piyes başlarmış...

Hacivada gelince, bu zat ta başından korkarak Hacca gitmiş­ tir. Haçtan dönerken, yolda arap eşkıyaları kendisini öldürmüşlerdir.

Şeyh Keşten

Orhan gazinin gazebine kurban giden Karagöz, halkın kalbinde yüksek bir mevki kazanmış, onun fıkraları dilden, dile dolaşmağa başlamıştır. Bilhassa Hacivat, Karagözün dostlarından Kara şeyh mahallesinde dergâhı bulunan (Şeyh Keşteri) ismindeki zat bun­ ların muhabbetlerinden lezzet alırmış..

Orhan gazi bu hadiselerden dolayı, vicdan azabı duymağa başlamıştır. Kendisine “ Şeyh Keşteri bu zatların arkadaşıdır,, diye haber verilince Orhan gazi huzura Şeyh Keşteriyi çağırmış, bu zatların fıkralarını dinlemek istemiştir. Şeyh Keşteri cevaben;

— Devletlim, müsaade edin, ben size onları hayal perdesinde nakledeyim demiştir.

Ertesi gün, padişahın huzurunda perde kurulmuştur. Esasen (hayal oyunu) Türklerin eski bir oyunu­ dur. Türkistanda hakanlar huzu­ runda hayal oynatılırdı. Hattâ Cengizin bile huzurunda çok defa­ lar hayal oynatılmıştır. Hayal oyunu doğrudan doğruya Türklere has bir eğlencedir.

Şeyh Keşteri ancak şahıs isim­ lerini değiştirerek, içine Karagö­ zün nükte ve tuhaflıklarını ilâve etmiştir. Perdenin arkasında bir

Karagözden bir sahne

meşale yakmış, ayağından papuç- larını çıkarmıştır. Sağ papucu Karagöz, sol papucu Hacivat olmuştur... Güzel bir sesle bir yerde gazeli ukuduktan sonra, muhavereye başhyarak , Kara­ gözün fıkralarını anlatmıştır.

Karagöz okumamış olmadığı için onu halkın lisanile konuştu­ ruyor, Hacivat da münevver bir adam olduğu için onu da Osmanlı lisanile muhavereye devam ettiri­ yordu.

Hayal oyunu padişahın çok hoşuna gitmiştir. Bundan sonra sarayda Karagöz oyunu oynatıl­ mağa başlanmıştır.

Nihayet deve derisinden Kare gözle Hacivat yapılarak bu suretle oynatılmağa başlamıştır. Yıldırım Beyazıt zamanında bu, resmî bir eğlence halini almış, bir çok meş­ hur Karagözcüler yetişmiştir. Ban­ lardan Kör Mehmet pek meşhur­ dur.

Halkın da nezih bir oyunu iken sonradan Karagöz saraylarda pek müstehçen bir hal almış, perdede bir takım gayrı ahlâkî piyesler halinde oynatılmıştır. Sultan Ha- mit devrinde Ahmet Mithat efen­ dinin teşviki ve karagözcü Salih beyin himmetlerde, bu günkü nezih halini almıştır.

Karagöz oyunu türklerden Çin­ lilere ve araplara geçmiştir. (Dan- yal) isminde bir türk muharriri, Mısır Türk ağa beylerinden (Taş boğa) ya (tabiatı hayal) isminde bir eser yazarak vermiştir. Muhid- dini arabî de Malatyaya gelip dul Türk kadınla evlendikten son« ra, Anadoluda Karagöz oyununu görerek pek hoşlanmış ve futu« hatımekkiye eserinde Karagözden bahsetmiştir. Selçakî büyüklerin­ den (Sadreddini Kanevi) de Mu- hiddini Arabînin övey oğludur.

Karagöz Türkün yüksek bir oyunudur. Bu oyun Türklerin ikinci bir Nasraddin hocası olan Karagöze nisbeten temsil edil­ miştir.

Enver Behnan

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak, ANAP Genel Başkan Yardımcısı .Halil Özsoy, geçen hafta yaptığı b a­ sın toplantısında Özal'ın cum ­ hurbaşkanı olduktan sonra da cum a namazlarına

Genç kadın ve özellikle bereli kız portresindeki genel hava, Osman Hamdi Bey’in kadın portrelerinde yüzlere verdiği sükunet ve masu­ miyet görünümüne

Yıldız 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Illinois Üniversitesi’nde biyofizik alanında yaptığı dok- tora süresince

Vogel, biyolojik sistemlerin do¤al olarak kendilerini kopyalayabildiklerini, ama bunu yapabilmek için hem nanölçülerden çok daha büyük olan boyutlar›ndan, hem de son

Hâmid’in Ispanya’ daki arab hâkimiyeti hakkın- daki bilgilerinin derin ve sabırlı araştırmalar mahsulü bulunmayarak bu husustaki malûmatının hemen yegâne

Kurt’Iar büyük Türk yurdunun, orta ve kuzey Asyanın en çevik, ce­ sur ve akıncı hayvanlarıdır; bele kışın, biiyük sürüler halinde yaşar­ lar; Türk

HALK Ozanı Ruhi Su'nun 22 Eylül Pazar günkü cenaze töreni sırasında İstanbulm Sıkıyönetim Komutanlığı’nın emri ile gözaltı­ na alınanlarla

ayda geçiş başlayan hasta- larda (14 olgu) OKYZ değerlerinin kontrol gru- buna göre anlamlı olarak daha uzun olmasıdır (Tablo l ve 2)1. Nitekim erken tüp atılması du-