• Sonuç bulunamadı

Osman Hamdi'nin bilinmeyen resimleri:Tartışmaya yol açan tablolar Ankara'da sergileniyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osman Hamdi'nin bilinmeyen resimleri:Tartışmaya yol açan tablolar Ankara'da sergileniyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

9 E Y L Ü L 1986

KÜLTÜR-Tartışmaya y o l açan tablolar Ankara'da sergileniyor

Osman Hamdi’nin bilinmeyen

TARTIŞMALI TABLO — - Mustafa Cezar’m, Osman Hamdi Bey'in

olmayabileceğini söylediği yapıtlardan biri de, Ayaktaki Çıplak Kadın tablosu. Ferit Edgii ise yapıtların tümünün Osman Hamdi'nin ol­ duğu görüşünde.

Yücel Menemencioğlu-

Teoman’ın

koleksiyonundan derlenen

ve Osman Hamdi Bey’in

bugüne kadar hiç

sergilenme en yapıtlarından

oluşan serc

i,

“Bilinmeyen

Resimler” adı altında

Ankara Vakko Sanat

Galerisi’nde 27 eylüle

kadar izlenebilecek.

ANKARA, (Cumhuriyet Büro­ su) — Vakko Sanat Galerisi Yü­

cel Menemencioğlu-Teoman’a ha­

lası Kamuran Hanım (Osman

Hamdi Bey’in oğlu Mimar Edhem

Bey’in eşi) tarafından Osman

Hamdi Bey’e ait olduğu belirtile­ rek armağan edilen yedi yağlıbo­

ya resim ile 17 eseri sergilemeye başladı.

Yücel M enem encioğlu- Teoman’ın koleksiyonundan der­ lenen ve Osman Hamdi Bey’in bu­ güne kadar hiç sergilenmeyen ya­ pıtlarından olman sergi “ Bilinme­

yen Resimler” başlığıyla 27 eylü­

le kadar sergilenecek.

Menemencioğlu geçen yılın baş­ larında kendisine Güzel Sanatlar Akademisi’nde öğrenciyken arma­ ğan edilen ve bugüne kadar sergi­ lenmemiş, kitaplarda yer almamış Osman Hamdi resimlerini sergile­ yerek “ bilinir” kılmak amacıyla

Ferit Edgü’ye başvurmuş. Edgü

ise bilinmeyen bu yapıtları bir ki­ tap olarak bastırıp sanatseverlere sunmayı önermiş Menemencioğ- lu’na. Bunun üzerine resimler ge­ çen yılın ortalarında Prof. Musta­

fa Cezar’m yazdığı önsöz ile “ Bi­

linmeyen Resimler” adıyla kitap

haline getirilmiş. Kitap yalnızca Osman Hamdi’nin bilinmeyen re­ simlerini sanatseverlere sunmak­ tan öte, yalnızca birinde (O.H.) bi­ çiminde bir imza dışında, diğerle­ rinde herhangi bir imzanın bulun­ madığı bu resimlerle ilgili Edgü ve Cezar tartışmasını ve Osman Hamdi Bey’in resimlerine nasıl ba­ kılması gerektiği konusunda da bilgi veriyor.

“ Bu resimler kimin?”

Edgü, Osman Hamdi Bey’in re­ simlerini kitaplaştırmaya karar verdiğinde Osman Hamdi’nin ya­ şamına uzun yıllarını veren ve

“ Sanatta Batı’ya Açdış ve Osman

Hamdi” adlı kitabı yazan Cezar’-

dan kitap için bir inceleme yazısı istemiş. Edgü bu yazıyı resimlerin incelenip Osman Hamdi’ye ait olup olmadığı konusunda bir bi­ lirkişi raporu olarak, istemediği halde Cezar y a z ı s ı n ı hazırlarken

desenlerin birinin üzerindeki (O.H.) biçimindeki imzanın dışın­ da hiçbirinde sanatçının imzası ol­ maması nedeniyle yazısını hazır­ larken bir hayli dikkatli ve ihtiyatlı davranmak zorunda kalmış. Cezar

kitap için yazdığı “ Bu Resimler

Kimin Eseri” başlıklı sunusunda

resimlerin Osman Hamdi’ye ait olup olmadığı tartışılırken Osman Hamdi Bey’in Leyla adlı kızından torunu olan Hamdi Kerman’ııı eşi

Nihal Hanım’ın Edhem Mene-

mencioğlu’nun kızı olması bakı­ mından resimlerin Menemencioğlu ailesine geçebileceğini belirtip bu konudaki kuşkularını da “ Ham­

di Kerman ‘Sanatta Batı’ya Açılış

ve Osman Hamdi’ adlı kitabımı­ zı yazarken 1969 senesindeki gö­ rüşmemizde, dedesinden kalan bü­ tün malzemeyi bize sunduğunu ke­ sin bir dille belirtmiş olduğu cihet­ le, böyle bir ihtimal de varit değil­ dir. Ayrıca, Hamdi Bey’in hayat­ taki tek torunu Sayın Cenan Sarc, büyükbabasının gençlik yıllarına ait imzasız resim çalışmalarının özel ellerde bulunamayacağı görü­ şünü bu vesile ile tekrarlamıştır” diye dile getiriyor.

Cezar yazısında, Osman Ham­

di Bey’e ait olduğu söylenen im­ zasız karakalem ve yağlıboya re­ simlerin gerçekten Osman Hamdi Bey’e ait olup olmadığı sorusuna malzemeyi inceleyerek yanıt arı­ yor. Cezar, üzerinde (O.H.) harf­ leri bulunan sarıklı erkek başından oluşan desenin mevcut karakalem resimler arasında, Osman Hamdi’­ ye aidiyetinden şüphe edilmemesi gereken tek resim olduğunu be­ lirtiyor.

İmzasız resimler

Diğer desenlerin ise Osman Hamdi Bey’in elinden çıkıp çıkma­ dığına ilişkin bir şey söylemenin olanaksız olduğunu söylüyor. Ce­ zar, imzalı olmayan yağlıboya re­ simler için de Osman Hamdi’nin diyebilmek için tabloların sanatçı­ nın üslubuna uyup uymadığına bakmak gerektiğini vurgulayarak,

“ Türk mezarlığından bir bölümü yansıtan tablo ile, bereli genç kız, beyaz elbiseli kadın resimleri

Os-resimleri

man Hamdi Bey’in çalışma tarzı, bu tür konulan ele alıp işleme bi­ çimine gerçekten uyan eserler. Genç kadın ve özellikle bereli kız portresindeki genel hava, Osman Hamdi Bey’in kadın portrelerinde yüzlere verdiği sükunet ve masu­ miyet görünümüne uygunluk ar- zettiği gibi, portre çalışmalarında göz, burun, ağız ve kulakları ince bir dikkatle işleyiş tarzına, hatla portre fonlarında tercih ettiği renklere varıncaya kadar ciddi bir uyarlık arzetmekte, velhasıl, bun­ lar imza ihtiva etmeseler de Osman Hamdi Bey’in elinden çıkmış ola­ bileceğini düşündürecek şeyler”

diyor. Cezar’m diğer yapıtları ko­ nusundaki görüşleri ise şöyle:

Öğrencilik dönemi mi?

“ Çıplak omuzlu genç kadın portreleri, fikir belirtmeye tutanak teşkil edecek tarafları olmayan şeyler. Bunlar Osman Hamdi Bey’in öğrencilik dönemindeki ça­ lışmalarından mıdır? Değil midir? Olumlu ya da olumsuz bir şey söy­ lemem mümkün değil. Beyaz elbi­ seli kadın, özellikle de bereli genç kız portresine nazaran daha basit kaçan bu çıplak omuzlu kadın portrelerinin yüzündeki ifade şek­ li, başın bütünündeki genel işleniş havası, Osman Hamdi Bey’in ka­ dın portrelerindeki durumdan ol­ dukça farklı. Öte yandan Osman Hamdi Bey’in bir sürü kadın port­ resinin hiçbirinde bunlardaki ka­ dar ince bir kaşa rastlanmayışı da dikkati çekmekte”

Cezar bu yazısından sonra ken­ disine Menemencioğlu’nun gön­ derdiği soy ağacına bakarak resim­ lerin Menemencioğlu’na geçebile­ ceğini kabul ediyor. Ancak bu kez de yaptığı araştırmada Mimar Ed­ hem Bey’in kızı Nevin’in çok gü­ zel resim yaptığını ve Paris’teki re­ sim atölyelerine devam ettiğini öğ­ renince “ Yağlıboya çıplak omuz­

lu kadın portreleri ile ayaktaki çıp­ lak kadın resmi, özellikle de çıp­ lak modelden yapılmış karakalem desenlerinin Nevin tarafından ya­

pılmış olabileceğine” dikkat çeki­

yor.

Cezar’ın açıklamalarından son­ ra “ Bu Resimler Niçin Osman

Hamdi Bey’in Eseri?” başlıklı bir

yazı yazan Edgü ise bilinmeyen re­ simlerin Osman Hamdi Bey’e ait olduğunu vurgulayarak düşünce­ sini “ Koleksiyonunda yer alan çıp­

lak modelden çalışılmış karakalem resimlerin, görüldüğü gibi, bazıla­ rında yapıldığı tarih (1886) ve hat­ ta modelin adı yer almaktadır. Do­ layısıyla, bu resimlerden bir teki Osman Hamdi Bey’in ise (tarihler ve elyazısı bunu gösteriyor) diğer­ leri de Osman Hamdi’nindir. Çün

kü bu resimlerin aynı elden, ayr

dönemde çıktığını görmek için ek sper olmak gerekmiyor. Kaldı k kâğıtlar ve zamanın bıraktığı iz ye­

terince konuşuyor” diye noktalı­

yor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Vaşak, yaban ke- disi, karakulak, sazlık kedisi gibi diğer türler yaşamlarını yaban hayatta devam ettirme- ye çalıyor.. Bu sayımızda yaban kedilerinden sazlık

Müftülüğe, böyle durumlarda kadının iddet bekleyip beklemeyeceği hakkında sorular geldiği gibi, boĢanma esnasında bir baĢka erkekle yapılan evlilik

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük

Osman Hamdi Bey’in, & çoğunu, 1860 yıllarında, Paris’te öğrenci iken yaptığı bu etüüer, Türk resminin ilk çıplaklarından oluşuyla da ayrı bir önem

Zobu’nun ardından o sırada 82 yaşında olan büyük usta Muh­ sin Ertuğrul bir kez daha Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönet- menliği’ne atandı. Ancak bu kez de

Yüksek sıklıktaki entegre çiplerin gelecek nesil iletişim, görüntüleme, algılama ve radar uygulamaları için uygun olduğunu belirten araştırmacılar, gelişmiş bir

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun temeli olan Darülbedayi'nin kurucusu, çağdaş Türk tiyatrosu­ nun öncüsü, ilk sesli ve renkli Türk filminin yönetmeni.

Kikuchi-Fujimoto hastalığı (histiyositik nekrotizan lenfadenit) nadir görülen, klinik olarak servikal lenfadenit ve yüksek ateş ile seyreden, kendini sınır- layan ve sıklıkla