• Sonuç bulunamadı

Estetik değer

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Estetik değer"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

E S T E T İ K D E Ğ E R

Hİ L Mİ Z İ Y A Ü L K E N

S

anat eseri insanla âlem ve

genel olarak varlık müna­ sebetine ait bir yaradış ol­ makla beraber, okuyucu, dinleyi­ ci veya seyirci bu yaradış işi­ ne her seferinde dinlemek ve sey­

retmek suretiyle tekrar katılı­

yor. Bundan dolayı sanat eseri toplumu harekete getiriyor: in­

sanı daha çok sosyalleştiriyor.

Âyin veya bayram da olduğu gi­

bi toplum bağlarımızı kuvvet­

lendiriyor. Tolstoi’un bir tabiri­

ni kullanacak olursak «sosyal

bir birsam yaratıyor» (1). Eski­ den yaşanmış hallerimizi tek­ rar yaşatıyor, bizde «İnsanî» yi keşf etmek suretiyle bizi birbi­ rimizle birleştiriyor. Başarılı bir sanat eserini seyretmeden çıkan­

lar birbirlerine yaklaştıklarını

hissediyorlar. O bizi başkaları ile bir kıldığı, gündelik ferdî varlı­ ğımızı aşarak ideal varlığımıza

doğru götürdüğü (2), Aristo’nun tabiriyle iç buhranımızı deşen bir neşter görevini gördüğü için (3) ahlâkîleştiriyor. İnsanlığın acısı­ na, sevincine, düşüklüğüne ve yü­ celiğine katılma imkânım hazır­ lıyor. Kendimize bile itiraf ede­ mediğimizi bize söyletiyor. Gaye­ si ahlâk olmadığı halde, sonunda ahlâkî bir rol oynuyor (4).

Bundan dolayı, her sanat ese­ rinde (veya eserin yaradılışında) kökten bir çatışma, bu çatışma­ da iki zıt kuvvetin karşılaşma­ sından sonra meydana gelen dra­ matik düğümün çözülüşü vardır: Bu da estetik davranışta tekrar­ la değişme, bekleme ile hatırla­ ma, gelecekle geçmiş arasmda

meydana çıkan bir çatışmadır.

Sanatta tekrar, eserin maddesini teşkil eden ortak duyunun, kamu

6

sanısının, ortak «akl»ın hükmü­ dür. Onu bize sanatçının şuurlu olarak seçtiği Folklor veya alt-

şuur’da yaşayan gelenek verir.

Öteden böyle bir sanat eserinde dramatik düğüm akılla ihtiras arasındaki savaşta kendini göste­ rir: Bir yandan örfün, ortak sa­ nının, «akl»m âdetlere uymayı is­ teyen sınırlayıcı hükmü, öte yan­ da bu hükümle durdurulmak is­ tenen sonsuz arzu, geleceğe çev­ rilmiş proje, yenileşme ihtiyacı! Zafer hangi tarafta olursa olsun,

eser aynı karakteri taşır. Kla­

siklerde ihtirasın büyüklüğüne

rağmen yenen daime akıldır. Ro­ mantiklerde ihtiras akim bütün bentlerini kırar. Önemli olan dü­

ğümün çözülüşüdür. Bu nevi

sanatlara dramatik sanatlar di­ yebiliriz. Onlar yalnız sahne ese­ rinde değil romanda, şiirde, sen­ foni halinde müzikte, hatta re­ simde görünürler. Her sanat ese­ ri bu çatışma ile başlar. Bazısın­ da sanatçının kafasında doğduğu halde esere çözülmüş olarak ge­ çer. Orada eser sanatçının kafa­ sındaki dramatik mücadeleden kurtuluşun verdiği huzur (séréni­ té) derecesinde estetik sevinci doğurur. Milo Venüs'ü heykeli, La source tablosu, Dokuzuncu Senfoni'nin sonu gibi. Fakat ba­ zen çatışma ve çaba duygusu sa­ natçının zihninden esere geçer: eser bu çatışmanın kendisi olur. Burada dramatik bir savaş so­ nunda ulaşılan üstün mutluluk hali yerine, savaşın kendini gö­ rüyoruz. Umumiyetle zaman sa­ natlarında çatışma ve çaba duy­ gusu daha barizdir. Çünkü sanat­ çının yaradış fiili bizzat sanat eseridir. Nietzsche bu iki tipi

ayı-~ T

T- !ot^P‘ L°

nrken dyonisien dediği birincisi­

ni öğüyor ve apollonıen dediği

İkincisini üstün görüyor., Bizce, bu iki tip arasında karşılaştırma yaparak birini ötekine tercih et­ mek yerinde değildir. Phidias heykelinin arkasındaki dram La- ocoon heykelinde ön plâna geç­ miştir. Süleymaniye’nin sükûnu arkasında Sinan’ın ve Kanunî'nin dramım görerek bakmalıdır.

Vakaa şnr, dram ve müzik sanatları dramatik olmaya çok elverişlidir; fakat onların aradı­ ğı da üstün mutluluğun huzuru­ dur. Bu bir ideale yönelmiş ol­ duklarının işaretidir. Bu yüzden son derece ahlâkî bir vasıf taşır­ lar. Ahlâkçı olmaksızın ahlâkî’- dirler (5), Zira, yaradış fiilindeki çaba sayesinde, sanatçı esere sanki ahlâkî eylemin çabasını ak- settirmiştir. Bu iki şekilden han­ gisinin üstün olduğu şeklinde bir

soru konulamaz. Çünkü sanat

eserinde fikrî sentez, bilgelik, ah­ lâkî fiil gibi başka değerleri ilgi­ lendiren bir gaye önceden kon­

muş değildir. Nitekim peşinen

böyle bir gaye konacak olursa, sanat eseri başka değerlerin hiz­

metine verilmiş, bağımsızlığım

ve kuvvetim kaybetmiş olur. Bir fikrin beyannamesi, bir idealin savunulması halini alan şiir, be­ lirli bir ahlâkî gayeyi tez olarak alan bir sahne eseri bu hallerin­ den dolayı başka bir değerin va­ sıtası derecesine düşer ve asıl de­ ğerlerini kaybederler. Fakat, sa­ nat eseri dramatik çatışmanın tabiî gelişmesi ve çabanın ulaş­ tığı en mükemmel kurtuluş de­ recesi olarak insanı estetik bir mutluluğa götürmekte ise, böy­ le bir başarının verdiği ruh huzu­ ru yahut bu çabanın sonunda elde edilen manevî doyuruş (sa- tisfaction) eserin estetik derece­ sini düşürmek şöyle dursun, ona üstün bir değer verir: Dante, Di- vina Comedia’da Cehennem'in acı sahnelerinden geçerek üstün erdeme yönelen çabalarla okuya­ nı böyle bir huzurun mutluluğu­ na götürüyor. Aynı hali Dokuzun­ cu Senfoni sonunda veya İkin­ ci Faust’m bir kısmında da du­ yuyoruz. Ancak Euphcrion,

Referanslar

Benzer Belgeler

kullanmak eleştirilere yol açan bir tutum olmuştur. Çağımıza kadar mimarlık tarihi boyunca fazla malzeme seçeneği olmaması sonucu aynı malzemeler farklı anlatımlar

Estetik yaşantının gerçekleşmesi için, sanat yapıtı ile aktarılmak istenen düşüncenin (içerik) , sanat kolunun gerektirdiği anlatım aracıyla (biçim), sanat

Modern sanatta dehşet estetiği yüce ile şokla ilişkilendirilerek tekrarlandığında, hatta bekleme korkusu ya da dehşetin görün- mesi yeniden karşımıza çıktığında

Kullan›m› hep tart›flmalara yol açan yo¤un ›fl›k kaynaklar›n›n kullan›m›na ait ayr›nt›l› bilgilere yer verilen kitapta ›fl›k-deri etkileflimi, uygun

yerini içinde yaşanılan zamanın ve toplumun değişimine bağlı bir estetiğe bırakmıştır. • Bilinç kadar bilinçdışının

düzenlemede tüm görsel ögeler durağan bir oluşum içindedir ve görüntüdeki dolu ve boş alanlar eşit dağılımlıdır.. • Nötr denge: Görsel ögeler sınırlandırılmış

1. Charpentier C, Audibert G, Guillemin F, Civit T, Ducrocq X, Bracard S, et al: Multivariate analysis of predictors of cerebral vasospasm occurrence after aneurysmal

İstatistiksel olarak- önemli olmamasına rağmen, kastre edilen er- kek kuzular kastre edilmeyeniere göre genellikle daha yüksek total ak- yuvar sayısı ve nötrofil