• Sonuç bulunamadı

Otuz beş yıllık müzik eğitimcisi Hikmet Günsel İstiklal Marşı'nı yorumladı:Marşı doğru söylemek kolay

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Otuz beş yıllık müzik eğitimcisi Hikmet Günsel İstiklal Marşı'nı yorumladı:Marşı doğru söylemek kolay"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KUmjR-SANAT

O tuz beş yıllık m üzik eğitimcisi H ikm et Günsel İstiklal

yorumladı-Marşı doğru söylemek kolay

Son günlerde ortaya

çıkan “ İstiklal Marşı”

tartışmaları konusunda

müzik eğitimcisi

Hikmet Günsel

görüşlerini açıkladı.

GünsePegöre sorun

genellikle marşın

düşük tempoyla

söylenmesinden

kaynaklanıyor. Oysa

“ İstiklal Marşı” asıl

temposuyla

çalındığında büyük bir

güç kazanıyor.

P O RTRE

HİKMET GÜNSEL

M üzik eğitimcisi

Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü’nü 1953 yılında bitiren Hikmet Günsel, 1956 yılına kadar Elazığ Öğretmen Okulu’nda ve Elazığ Lisesi’nde müzik öğretmenliği yaptı. Daha sonra müzik öğretmenliğini İstanbul’da Kadıköy Maarif Koleji’nde sürdüren Hikmet Günsel, bu okulda özellikle İstiklal Marşı’nı doğru söyleyen öğrenciler yetiştirdi. Bugün, Kadıköy M aarif Koleji’nde o dönemde okumuş birçok insan, Hikmet Günsel’! İstiklal Marşı’nın doğru öğrenilmesi ve doğru söylenmesi yolundaki çabalarıyla anımsıyor. Hikmet Günsel, Kadıköy M aarif Koleji’nden sonra 1970-1979 yılları arasında Atatürk Eğitim Enstitüsü (şimdi Marmara Üniversitesi) Müzik Bölümü’nde solfej, kulak eğitimi ve piyano öğretti ve buradan emekli oldu. Günsel, 1989-1990 öğretim yılında,

Baltalimanı’nda öğretime başlayan Türkiye’nin ilk Güzel Sanatlar Lisesi’nde solfej ve kulak eğitimi öğretmenliğine getirildi.

AHMET GÜNLÜK____________

Son birkaç yıldır her mart ayında

“Kobe” başlıklı bir yazı yazmayı düşün­

düm. Türkiye’nin en güçlü enformasyon kaynağı televizyon ve radyoda her kanalın açılış ve kapanışında opera koromuzun ku­ lakları tırmalayan İstiklâl Marşı yorumu­ nu eleştirip uyaracaktım. Çünkü bu hata­ nın çok kolay bir giderilme yolu vardı ve biz Kadıköy M aarif Koleji mezunlarının yanı sıra, değerli müzik eğitimcimiz Hik­

met Giinsel’in öğrencisi olmuş herkes bu­

nu pek iyi biliyorduk.

Ne yazık ki bu düşünceyi “zamansızlık

nedeniyle” bugüne dek gerçekleştiremedim.

Kültür Bakanlığı inisiyatifiyle konu bu kez tartışmaya açılınca ve -ne acı ki- tartışma­ lar daha başından bir polemik halini alın­

ca, değerli öğretmenimizle görüşüp, onun

bize tüm öğrencilerine öğrettiği çözümü ka­ muoyuna aktarmak kaçınılmaz bir görev oldu. '

— Öğretmenim, çeşitli başvuru kaynak­ larında ve son zamanlarda yayımlanan ya­ zılarda İstiklâl Marşı güftesinin yazılışına ilişkin epeyce ayrıntılı bilgiler yer aldı; ama Osman Zeki Üngör’ün besteyi nasıl yarat­ tığı konusu hâlâ pek iyi bilinmiyor.

— Evet, M. Akif Ersoy’un para ödüllü ilk yarışmaya katılmadığı, 724 eserden hiç­ biri beğenilmeyince davet üzerine ve ödül kabul etmeksizin o kırk iki kıtalık şiiri bir gecede yazdığı bilinir. Gerçekten de daha TBMM’nin birinci yılı dolmadan, 1. İnö­ nü Zaferi’nin hemen ardından büyük bir heyecanla yazılıp aynı heyecanla Meclis’te kabul edilmiştir.

Osman Zeki Öngör ise marşını 9 Eylül

1922’de İzmir’in kurtuluşu üzerine, hiç kuş­ kusuz en az AkiFinki kadar büyük bir he­ yecan ve coşku içinde bestelemiştir. Görüş­ melerimizde bana, “İzmir’de giren Türk at­

lılarının nal seslerinden esinlendiğini” de­

falarca anlatmıştır. Altı çizilmesi gereken önemli bir nokta da marşın ilk kez sözsüz olarak bestelendiği, Osman Zeki Üngöri ün daha sonra müziğini İstiklâl Marşı’nın sözlerine giydirdiğidir.

Beste ile ilgili pek bilinmeyen bir yön de aynı A k if’in güfteyi “ kahraman ordumuza” ithafı gibi Osman Zeki Üngör’­

ün de eserini ulusuna armağan ettiği ve hiç­ bir zaman bunun için para veya ödül ka­ bul etmediğidir.

— Zaman zaman Üngör’ün “Carmen Silva” adıl bir Fransız halk şarkısından esinlendiği tartışma konusu olmuş; bu nok­ ta bugün de bazı yazarlar tarafından dile getiriliyor...

— Marşın bir-iki mezüründe “Carmen

Silva” şarkısına benzerlik olduğu doğru­

dur; ancak bu benzerliği eserin tümüne yaymak olanaksızdır. Kaldı ki tüm müzik tarihinde en büyük bestecilerin eserlerin­ de dahi melodik benzerlikler olabilmekte­ dir. Dahası, marşımızda asla söz konusu olamayacak düzeyde, birçok büyük sanatçı kendi halkının ya da başka halkların, hat­

ta daha önce yaşamış veya çağdaşı başka bestecilerin müziklerinden esinlenerek ken­ di özgün eserlerini yazmışlardır. “Şu bes­

tecinin bir teması üzerine çeşitlemeler”, çe­

şitlemeleri yapanın özgün eserleridir.

— TRT’niıı tüm radyo ve televizyon programlarının açılış ve kapanışlarında opera koromuz sanatçılarının seslendirdi­ ği biçimiyle sizin bize öğrettiğiniz arasın­ da büyük farklar hep dikkatimizi çekti; özellikle de şu ünlü “kobe...” Bugün, özel­

likle bu “prozodi hatasından” kaynakla­ nan bir “Marşın bestesini değiştirelim mi?” tartışması yapılıyor. Marştaki güfte-beste uyumu ve insan sesine uygunluk sorunla­ rını belirtir misiniz? Bunlara ilişkin teknik çözüm önerilerinizi açıklar mısınız?

— Öncelikle prozodi konusu üzerinde duralım. Dikkatle incelendiği takdirde, marşımızdaki bu sorunun besteden değil

güfteden kaynaklandığı ortaya çıkacaktır.

Her güzel şiir “marş” olamaz. Bir şiirin marş olarak bestelenebilmesi için kalıp ve hece sayılarının tüm şiirde eşit, durak yer­ lerinin ise her mısrada aynı olması gerek. Ne yazık ki bütün coşkusuna karşın, İstik­ lâl Marşımızın güftesi bu özellikleri taşı­ mamaktadır. İşte bu yüzden de ne kadar beste yapılırsa yapılsın, kim tarafından bes­ telenirse bestelensin, İstiklâl Marşımızın güftesi "prozodi hataları”na kaçınılmaz bi­

çimde yol açacaktır. Besteci olarak bildi­ ğimiz müzik adamlarımızın bu noktayı gözden kaçırmalarını bir türlü anlayamı­ yorum.

Şiirin forkundan kaynaklanan “prozo­

di hatalarının” çözümü, uygun yerlerde “yanm nefes” tekniği uygulayarak kısa du­

raklar koymaktır. Sizinle de üzerinde ça­ lıştığımız ve kolayca öğrenip uyguladığınız yarım nefeslik durak yerlerini isterseniz şiir üzerinde işaretleyeyim.

İkinci sorun; genellikle marşın düşük tempoyla söylenmesidir.Oysa marşın tem­ posu besteci tarafından caıılı, dinamik ve

coşkulu olarak belirlenmiştir. Marş nota­

larının 1923-24’teki ilk baskısında metro­ nom sayısı besteci tarafından 80 olarak be- 'lirtlldiği halde, çok üzücü bir garip nedenle, 1930’dan beri tempo, bandolar ve korolar tarafından 60’a düşürülmüştür. Bü garip neden, 193Q’da marş plak yapılırken, ya­ pımcının plakta yer kaldığını, bir marş da­ ha varsa onu da rahatça kaydedebileceği­ ni söylemesi; hazırda bir marş bulunama­ yınca da “çalarken hızlandırmak koşulu

ile” marşın düşük devirde kaydedilmesidir.

Asıl temposuyla çalındığında ne denli bü­ yük bir güç kazandığına taze bir örnek, ge­ çen yıl Ankara Müzik Festivali finalinde ünlü şef Zubin Mehta yönetiminde yerli- yabancı tüm dinleyicileri büyüleyip heye­

canlandıran yorum olmuştur.

Üçüncü sorun; marşın ilk kez sözsüz ola­ rak bestelenmesinden doğan tonalite soru­ nudur. Marş sıradan insan sesini zorlayan esas tonalitesi olan sol minör yerine, mi mi­ nör tonunda söyletilmeli; orkestra ve ko­ rolar da mi minör tonunda çalıp seslendir- melidir. Böylece üç nota aşağıdan başla­ mak, müzikalite açısından marşa bir şey kaybettirmeyecek, ama insan sesini zorla­ mayacaktır.

Dördüncü sorun, marşın içirdiği insan sesini zorlayan 11 seslik aralıktır. Bu da ufak nota değişiklikleriyle küçültülebilir. Çocuklarımız kıta sonlarındaki oktav (se­ kizli) aralıkları (en sondaki ‘istiklâl’ keli­ mesinde olduğu gibi) güzel bir buluşla al­ tılı aralığa indirmişlerdir.

— Bunları biz kolayca öğrenip uygula­ mıştık. Bu teknik çözümlerin ülke çapın­ da yaygınlaştırılması ve İstiklâl Marşımı­ zın doğru söylenmesinin sağlanması için neler yapılmasını önerirsiniz?

Öncelikle radyo ve televizyondaki icra­ lar düzeltilmelidir. Sözlü seslendirmelere eşlik eden bandoların ve opera koroları da­ hil tüm korolarımızın mi minörden ve 80 metronom sayısıyla icraları sağlanmalıdır.

Okulların açılmasından önce, ilkokul öğretmenlerinin doğru söyleme ve doğru öğretmelerini sağlayabilmek için kurslar açılmalıdır. Aslında, ilkokullara müzik -ve resim gibi sanat konularında- branş öğret­ menleri atanmalıdır. Bunlar sağlanamıyor­ sa bayram törenlerinde iyi, düzgün kayde­ dilmiş bant veya plaklardan yayın yapıp ço­ cuklara doğru söyleyiş dinletilmelidir; çün­ kü öğrenmenin tek şartı, doğru olanı bol bol dinleyip tekrar etmektir.

Toplumumuzda koro geleneği yoktur. Müzik düzeyi yüksek ülkeler koro çalışma­ larına büyük önem verirler. Ülkemizde de çoksesli koroların bir an önce yurt düze­ yinde yaygınlaştırılması gerekir. Halkın ku­ lağını ve estetik duygusunu sürekli bozan sağlıksız ve yoz müziklerin yayını önlen­ melidir.

Radyo ve televizyonlarımızın genel mü­ zik yayınlarının da kalitesi yükseltilmeli­ dir.

— Son bir soru sormak istiyorum öğret­ menim. İstiklâl Marşımız için yeni bir beste yapılması çabasına ve bu konudaki kamu­ oyu araştırması eğilimine ne diyorsunuz?

— İstiklal Marşımızın müziği gerçekten son derece dinamik, melodik ve coşkulu­ dur. Evrensel bir müzikalitesi vardır ve bu yönü yabancı müzik adamları tarafından da teslim edilmektedir. Ayrıca Kurtuluş Sa­ vaşımızın zaferle sonuçlandığı günlerin he­ yecanı içinde ve o heyecanı başarıyla yan­ sıtacak biçimde yaratılmıştır.

Sözü edilen prozodi hatalarının asıl kay­ nağının şiir olduğunu, marş olmaya form bakımından önemli engeller taşıdığını; kim bestelerse bestelesin, bu nedenle daima pro­ zodi hatalarına yol açacağını da belirtmiş­ tim.

İSTİK LA L M ARŞI

Korkma! Sönmez ’ bu şafaklarda ’ yüzen al sancak; ’ Sönmeden yurdumun üstünde ’ tüten en son ocak. O benim milletimin ’ yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, ’ o benim milletimindir ancak! ’ Çatma, kurban olayım ’ çehreni ey nazlı hilal. ’ Kahraman ırkıma bir güt; ne ’ bu şiddet, bu ceial. Sana olmaz dökülen ’ kanlarımız sonra helal. Hakkıdır, ’ Hakka tapan milletimin istiklâl! ’

(') Hikmet Günsel’in 36 yıldır başarıyla uygulattığı nefes yerleri.

Şiir, aruz vezniyle yazılmıştır. Vezin: Feilatün feilatün feilatün feilün şeklindedir.

Ancak, şair duygularının ifade edilmesini kullandığı aruz vezninin kalıplarına uymaya tercih ettiğinden, aşağıda siyah dizilerek belirtilen vezin hatalarını yap­ mıştır:

Failalün feilatün feilatün fa’lün

Faİlatün feilatün feilatün failün Feilatün feilatün feilatün feilün Feilatün feilatün feilatün fa’lün Failatün feilatün feilatün feilün Feilatün feilatün feilatün feilün Feilatün feilatün feilatün feilün Failatün feilatün feilatün fa’lün Şiirin vurgu düzeni ise;

1. mısrada: 2 + 9+3 2. mısrada: 3 + 8+4 3. ve 5. mısrada: 7 + 8 4. mısrada: 4 + 8 + 2 6. mısrada: 8+7 7. mısrada: 4 + 7 + 4

8. mısrada: 3 + 8 + 3 düzenindedir; yani yalnızca iki mısra aynı vurguya sahip­ tir. Hece sayıları da farklı olduğundan, tüm cümlelerde aynı vurguyu gerektiren marş güftesi düzenine aykırıdır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Bilim kurgu filmlerinin vazge- çilmezlerinden olan hologramı herhangi bir gözlük benzeri araç kullanılmadan farklı açı- lardan görülebilen üç boyutlu dijital görüntü

Yenilik kor- kusu olan kuşların daha fazla oksidatif strese maruz kaldıkları için erken ölebileceğini be- lirten araştırmacılar, bir yandan da bu kuşla- rın, cesur

Tetikleyici lazer ve ince- leyici lazer (ışığın tüm renklerini kapsayan beyaz ışık) örnek üzerinde aynı anda bu- luştuğunda, kovuk kırmızı ışığı hapseder..

Üsküp Ģehrinde bulunan medreseler: Meddah Baba Medresesi, Ġsa Bey Medresesi, Yahya PaĢa Medresesi, Ġshakiye Medresesi, Atiye Binti YaĢar Medresesi, Hacı Ġsmail Ağa

" Esenboğa Katliamına Türk Ermenile­ rinin in fia li" başlıklı bir deklarasyon yayınlayan Patrik Şinork Kalustyan, deklarasyonunu açıklamadan önce

Fatih’in, bir gazelinde “Bağlamaz Firdevs’e gönlünü Galata’yı gö­ ren / Servi anmaz onda ol serv-i dilârayı gören” diye övdüğü Galata’yı, ozan

nu malumatı veren Şanızaae, ye- mek emrinden sonra bir gün te­ sad ü fe n Hâlet'EfenH{rtfri‘ bir1 Yeme­ ğinde bulunduğunu, çıkarılan ye­ meklerin vakıa yedi