TEVFİK FİKRET
VE
MEHMET AKİF
Nbl
5>o
• İki şair de
yanılgıların kanla
ödendiği bir
dönemde
yaşamışlardı.
• İkisi de
zorbalığa karşıydı, pislikten
arınmış bir insanlığın
özlemini çekiyorlardı.
Yazan:
ŞÜKRAN
KURDAKUL
Yarın
Cum huriyet’te
TEYFİK FİKRET İLE MEHMET AKİF
ŞÜKRAN KURDAKUL_______________ ______
Milliyetçi ve İslamcı akım lar
MUSTAFA KEMAL'DEN — 19 Ağustos 1918. Mustafa Ke mal, Tevfik Fikret'in 3. ölüm yıldönümünde Aşiyan’a çıkıyor, yukardaki iskemleye oturuyor ve şunları yazıyor imza defte rine: “ Tavaf-ı tahatturunda bulunm akla m übahi
perestiskâran-ı Fikret M. Kemal.”
— I —
II. Meşrutiyet dönemi, de mokratikleşme sancıları çeki len bir ülkede asker ve sivil okumuş orta tabakanın siyasal gücünü ortaya koyduğu bir ge çiş dönemi özelliği taşır. Bu, sa vaşların, hızlı değişmelerin bir birini izlediği şaşırtıcı gelişme ler içinde, düşün adamları, es ki ile yeni arasında, Doğu ile Batı arasında, medreseyle üni versite arasında, hukukla me celle arasında, askerle sivil ara sında, savaşla barış arasında, teslim olmakla karşı koymak arasında bocalarken değişik ideolojik akımların yörünge sinde buldular kendilerini.
İslamcılık, milliyetçilik, Ba tıcılık, Osmanlıcılık, sosyalizm ve meslek-i içtimâi olarak bili nen bu akımlardan, partileri, basını, düşün ve sanat hareket lerini ve halkı büyük ölçüde et kileyen İslamcılık ve milliyetçi liktir.
İslamcılar, İsiam’m ahlaksal ve siyasal ilkelerini bireyler, toplumlar ve devletler için ya şama kuralı haline getirmeyi amaçlıyor, yeni anayasa düze ninin yarattığı toplumsal / si yasal durumdan hoşnut görün müyorlardı. Çünkü demokra tikleşme adına Batıda verilen savaşların İslam / Osmanlı toplumunda yeri olmadığı ka raşındaydılar. İstedikleri, yeni bir devlet kurmak değil, şeriat hükümlerinden koptuğu için gerilediğini kabul ettikleri imparatorluğu kurtarma yolu nu bulmaktı. Bu yol ancak İs lam öğretisinin inanç, ahlak, yurt yönetimi alanlarında orta ya koyduğu kuralları çağdaş gereksinimlere uygun biçimler de yorumlayıp uygulamakla açılabilirdi. Batıdan yalnız tek nolojik gelişmeler yönünden yararlanmalı, özellikle uygarlı ğın modeli sayılan din ile dev let ayrılığı gibi kurallara, top lumun ahlakı üzerinde derin yaralar açan medeni kanunla ra kapılar (ve kafalar) kapalı tutulmalıydı.
B ir İslam
revizyonizmi______ __
İslamcılık akımına bağlı dü şün adamlan, temellendirmeye çalıştıkları bu görüşlerin kay nağını Afganlı Şeyh Cemalet- tin’in (1839-1897) geliştirdiği bir
çeşit İslam revizyonizminde
buldular. “ Maddeciliğin
Reddiyesi” adlı üç dilde yayım lanan kitabında İslam dünya sındaki çöküntülerden dinin değil devletlerin sorumlu oldu ğunu ileri süren Cemalettin,İs lam öğretisinin liberal ve de mokratik olduğunu savunuyor, Müslümanların ancak birleş mekle ve Batının ilerlemiş tek niğinden yararlanmakla yıkıl maktan kurtulabileceği düşü nüsünü yayıyordu.
Doğu dünyasının önemli re formcularından biri sayılan Şeyh Cemalettin Efgani’nin görüşlerini Mısırlı Şeyh Mu- hammed Abdû (1809-1905) be nimseyerek geliştirdi. El Ezher Üniversitesi’nde rektörlük ya pan Şeyh Abdû’nun İslam dünyasının kurtuluşu için ön gördüğü öneriler şöyle sapta nabilir.
1- İslam dininin hurafelerden temizlenmesi;
2- Çağdaş düşüncenin ışığı altında İslam öğretisinin yeni den ele alınması;
3- Fıkıh’ın çağdaş uygarlığın gereklerine uydurulması;
4- Batıda uygulanan eğitim yöntemlerinden yararlanarak kurum larda değişiklik ya pılması,
5- İslam dininin doğuş ve ge
lişme yıllarında olduğu gibi bi limin dinle yan yana gelmesi nin sağlanması,
6- İslam dünyasının, Batının
ve Hıristiyanların etkileri kar şısında kendini savunma gücü nü kazanması..
Milliyetçilik akımının önde gelen düşün adamları arasında ise Yusuf Akçura, Ziya Gökalp, Köprülüzade Fuad, Ahmet Ağaoğlu, Ömer Seyfettin adları seçiliyordu. Yusuf Akçura (Prof. 1876-1935) ve Ahmet Ağaoğlu (1869-1939), Meşruti- yet’ten önce ülke dışında Os manlI Birliği (Pan Ottoma- nizm), İslam Birliği (Pan İsla- mizm) görüşlerine karşı Türk Birliği (Pan Türkizm) düşünce sini yaymaya çalıştılar.
Merkez Yürütme Kurulu üyesi olduğu İttihat ve Terak ki Fırkası’nın ideologu olarak kabul edilen Ziya Gökalp, Fransız toplumbilimcisi Emile Durkheim’in (1858-1917) top lumsal bilinç kavramını geliş tirdiği “Toplumsal İş Bölümü” (1893) adlı yapıtına temel olan görüşlerden geniş ölçüde esin lendiği söylenebilir. O da Durkheim gibi toplumların bi reyler tarafından yaratılmadığı nı aksine bireyin toplum tara fından yaratıldığı görüşünden hareket ederek toplumun tan rısal güce sahip olması gerek
tiğine inanır. Fransız düşünü rün “Müminler için Allah ne ise bireyler için toplum odur” formülüne bağlanarak toplum sal kurumlann, geleneklerin “ma’şeri vicdan”ın isteklerine seve seve uyulmasını öğütler.
İsteğinde o kadar ileri gider ki, “Vazife” adlı manzumesin de coşkusuna kapılarak aklın düşünme yeteneğini bile kul lanmasına karşı çıkacak ölçü lere varmaktan kendisini ala maz. “Benim hakkım menfa atim, arzum yok - vazifem var, başka şeye lüzum yok - Aklım, gönlüm, düşünmezler duyarlar - Ondan gelen emirlere uyarlar - Gözlerimi kaparım Vazifemi yaparım.”
Aynı evrede Yusuf Akçura- nın “Türkçülüğün Emperyaliz mi”, Prof. Niyazi Berkes’in “Çılgınlık ideolojisi” olarak ni teledikleri Turana görüşleri de benimseyerek bu görüşlere güç lü bir yandaş olmakla yetin mez. Parti politikasının amaç ları doğrultusunda bir yönteme bağlamak, ideoloji değeri ka zandırmak ister. “İşte biz düş tük yola - Yolumuz uğur ola - Galiçya, Oradan - Doğru Sivastopol’a” biçiminde savaş çağrıları çıkarır.
Milliyetçi akımın da, İslam cılar gibi yalmz partiler üzerin de değil, düşün ve sanat akım ları, basın ve kurumlar üzerin de de geniş etkileri olmuştur. İslamcılık akımının önde ge len düşün adamları arasında Sait Halim Paşa (sadrazam), M. Şemsettin (Günaltay, Prof. Cumhuriyet döneminde başba kan), Mehmet Akif Ersoy, Eş ref Edib adları sayılabilir.
Tevfik Fikret ve Mehmet Akif, belirgin özelliklerini ser gilemeye çalıştığımız yıllarda düşün yaşamını etkileyen hare ketlerin içindeydiler.
Fikret, II. Abdülhamid dö neminde, yönetimine katıldığı “Servet-i Fünun”da yayımladı ğı şiirlerle yeni şiirin öncüsü sa yılmıştı. Yapıda yarattığı değiş meyle birlikte yakın çevre izle nimlerinden kaynaklanan du yarlıkları işleyerek toplumsal temalara açılmadaki becerile riyle öncüydü. Edebiyat-ı cedi de hareketine katılan öteki ya zarlar gibi “pozitivizm”in sa nat felsefesine dayanıyordu. (Prof. H. Z. Ülken)
SÜRECEK
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi