• Sonuç bulunamadı

85. yaş gününde Yakup Kadri Karaosmanoğlu "beş devri yaşadım" dedi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "85. yaş gününde Yakup Kadri Karaosmanoğlu "beş devri yaşadım" dedi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu Selma İren'irı sorularım cevaplarken

85. Yaş

Gününde

Yakup Kadri

Karaosmanoğlu

«Beş devri

yaşadım»

dedi

ünlU yazarımız Yakup Kad­ ri Karaosmanoğlu'nun önceki gUn (27 mart) 85. yajgünU kut­ landı. Bu nedenle yaptığımız bir görüşmeyi sunuyoruz:

Güçlü g ö zlem leri ile tanınan bir yazarsınız. Si - yasi yaşantımıza ait sayı - sız ilginç anılarınız var kuşkusuz. D ilerseniz, ha - şından bu yana özlü bir ge­ çiş yapalım

Hayli enteresan olacak,zi­ ra Abdülhamit devrini de a lır­ sak beş devir yaşadım.

İlki Meşrutiyet İnkilabı .

Bildiğiniz gibi Abdülhamit

devrinde Jön Türkler vardı . AvrupalIlar bu ism igenç ve -

ya yaşlı olsun hürriyet için

çarpışan, çalışan TUrklere

vermekte idiler. İçlerinde çok yaşlıların yanısıra çok genç - le r de bulunmakta idi. Onlar - la ilk temasım 16 yaşında i - ken M ısır'da oldu. M ısır bi - zim eyaletimiz olmakla bera­ ber siyasi hürriyete malikti . Bizim için Meşrutiyet, Cum - huriyet demekti.

Abdülhamit'e birçok zu -

lüm ler atfederler, gençleri

denize attırdığını s ö y le rle r... Oysa tek bir kişiyi idam et - tirm em iştir. Ölüm korkusu ile yaşardı ve hepimizden çok o muzdaripti. Bu tarihi hakıka - tin söylenmesi gerek. Doktor Rıza Tevfik vardı, Jön Türk - lerden, hapsedildiğinde hapis­ hane müdürünün odası onatah sis edilm işti.Her zaman ziya­ retine gider ve kendisi ile ko­ nuşurduk. Böyle " t a tlı"b ir is - tibdattı.

Beklediğimiz hürriyet ni­ hayet geldi, fakat son derece çirkin bir yüzle. Komitacılar

lakırdı söyletmezlerdi. Gaze­

teci muhalefeti tehlikeli bir

oyundu. Nitekim iki gazeteci , bir gece arkadan vurularaköl- dürülmüştü.

Atatürk bu dönemde yetiş­ miştir, bu terör rejim ini yine o durdurmuştur.

Bizim devrimizde zulm e­ den bir de Şeriat vardı. Me - sela ramazanda açıkta yemek

yiyen birisini gördüklerinde

öldüresiye döverlerdi. Bütün idamlar şeriata aitti. B ir işe de ya ra m ıy ordu .H alife savaş sırasında "Sancak-i Şerif " i (İslam Bayrağı) açar ve bü - tün Müslümanları savaşa da - vet ederdi. İlk harpte yapılan 3 çağrıya rağmen gönüllü bir tek yabancı müslüman orduya katılmamıştır. İstiklal Harbin de bütün ihaneti hacı-hocalar- dan gördük. Atatürk'ün laiklik üzerinde İsrarla durması bu sebeptendir. İstiklal Savaşı'n- da karşımıza çıkan düşman - lar değil, halife ve din namına muharebe edenlerdi. Gençle - rim izin çoğu bu kişilerin elin­ de ölmüştür. Bütün bunları a - çıklamanın nedeni bu günler

yine bir Halife sözü dolaşıp

duruyor.

Yeni Hükümeti n a sılbu - luyorsunuz ?

Şimdiye kadar kurutanla­ rın en ümit vereni. Genç ar - kadaşım E cevlt'i ağırb a şlılı­ ğ ı ile tanıdım. Alelade, ihti - raslı bir politikacı d eğil,ter­ sine çok faziletli bir kişidir .

İktidar olur olmaz nerde ise parçalayacaklardı, hSlâ da uğ­ ra şmaktalar. Fakat o muha - lefeti ağırbaşlılığı ile etk ile­ mekte ve hücumlara taham­ mül etmekte.

Gençler arasında fik r i ayrılıklar çoğu kez çatış - malara sebep olmakta, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gençleri fik ri münakaşa yapmayan m illetler ile rle y e ­ mez. Cereyan eden olaylarda gençliğin yaptığı hareketin fik­ ri olarak başladığına kaniyim Sonradan dejenere olup,sokak kavgasına dönüşmesinin nede­ ni karşı tarafın fik ri mücade­ le yerine kışkırtma ve hücum larıdır.

E vrim sürecinde,sizce ençok başarıya ulaşan sa - nat dalı hangisidir ?

Tiyatro.Darülbedayi d e ­ diğimiz ilk tiyatroyu kuran -

lardan biriyim .Avrupai bir

sahnenin teşkili için Fransa'­ dan Antoine isim li bir tiyat - rocu getirtilm işti. Sanatçı se - çiminde Türkçe anlamaması­ na rağmen Muhsin Ertuğrul'u çok beğenmişti. Sonradan adı değişerek Şehir Tis'atrosu o l- du. Bugünkü artistler Avrupa’ dakilerle boy ölçü şebilir.Ter­ cüme edilmiş birçok oyun sey rettim. Bu piyesleri Avrupa'­ da da seyretmiştim, fakat bu­ radaki kadar güzel değildi.

Dildeki g e lişim i nasıl buluyorsunuz ?

Dilde, şiirde, ilerleyiş var.

Nazımda bir başkalık var, ye­ ni şairlerden çok ümitliyim.

Ulusça geçirdiğim iz ev­ rim le ri başlangıcından bu yana izleyen bir yazar ola­ rak, bu konudaki görü şle - rinizden söz eder m isiniz? Bence, büyük aşamalar ol­ mamıştır. Atatürk'ün ölümün den sonra memlekette bir dev­ rin bitip bir yenisinin doğdu­ ğu söylenirse de ben sadece biten bir devir görüyorum... Tüm güçlükleri, bize endişe veren olayları, Atatürk'ün ö - lümüyle doğan boşluğa veri - yorum. B ir tarihi gidişin çök­ tüğünü, durduğunu, daima ye - rinde tepinen bir harekete dö­ nüştüğünü ifade etmek iste - rim.

Bugün okuryazarlar ve po­ litikacılar arasında Atatürk'ü, yaptıklarını, yapmak istedik - lerini tam anlamı ile bilenle­ rin sayısı çok az. Ölüm yıldö­ nümlerinde onun büyük bir ku­ mandan, büyük bir inklapçı , kısaca her şeyin en büyüğü o - larak tanımlarlar. Fakat kim­ se yaptıklarının dünya tarihin­ deki yerinden söz etm ez.O y­ sa, dünya tarihinde köklü bir değişimdir. O'nun gerçek leş­ tirdiği. Esaret devrini sürdü­ ren büyük sermaye Avrupa' - sının sömürüsüne son verm iş o devrin haksızlıklarını ön - lem iştir. Ondan sonra bu ha­ reket yeniden durmuştur. Bir uygarlığın yıkıl ışı,çöküşü ola­ rak telakki ediyorum bu du - rumu.

(2)

Edebiyatımız üzerine, F e c r -i A ti topluluğundan ,

günümüze kadarki düşün -

çeleriniz ?

Fecr-i A ti topluluğu o d e­ v ir için gerekli bir değişimdi. Evet, kapanan devrenin yerine yeni bir devre açıldığını söy­ leyemem. Edebiyat-ı Cedide- nin ile ri gelenleri Tevfik Fik­ ret, Halit Ziya ve arkadaşları idi. Garp edebiyat ınıibenimsi-

yorlardı. Halit Ziya daima ,

"B iz şarktan doğma güneş ye­ rine, batıdan doğan güneşi tem sil ediyoruz.Edebiyat-ı Cedide ile " derdi. Onların bu sözleri­ ne çok müteesir olurduk. Bu nedenle F ecr-i Ati topluluğu­ nu kurduk. O devirde, memle - ketin öteki y erleri edebiyata girm eye lâyık değilmiş gibi, romanların ve hikayelerin ko­ nuları İstanbul’da geçmektei- di. Bizim istediğimiz ise o r i­ jinal, "m illi" bir edebiyat idi

Tanzimat devrinden bu ya­ na emeklemekten kurtulma ça bası başlamıştır. Yenilik diye ifade ettiğim iz hareketin mut­ laka batı Avrupa'nın arkasın­ dan gitmesi,onu izlem esi g e ­ rekmez. Politikada bile bu ha - ta işlenmiş ve sürdürülmek - tedir. Oysa Avrupa medeniye­ tini doğuran kaynağın neresi olduğunu biliyoruz.Bugün eğer Fransa, İngiltere veAlmanya

bizim fik ir rehberimiz gibi

hep önümüzde yürümekte ise, bunun sebebi, bu adlarını ge - liş i güzel saydığım m illetle - rin de rehberleri olabileceği­ ni düşünmediğimizdendir. E- ğ e r Tanzimat dediğimiz de - virde bu hakikatanlaşılmış ol - saydı bugün biz de Avrupa'lı- ların arkasında değil, yanışı- ra yürümekte olduğumuzu gö­ recektik. Bizim kaynağımız

Akdeniz, Akdeniz masalları

olmalı idi ; kaynağın sızın tı­ la rı değil.

Bütün bunları geçmiş bi - re r kültür hadisesi olarak bir tarafa bırakıyorum. Bugünkü durum bu kültürün doğurduğu­ nu da silm iştir. Adına tekno - lo ji denilen kültür dışı bir a - kışın içindeyiz. Bunu anlama­ mız gerekir. Aksi halde batan bir medeniyetin arkasında ye­ ni bir tanzimat devri başlaya­ cak.

■SELMA İREN

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Holştayn ineklerde işletmenin, doğum-ilk tohumlama aralığı, ilk tohumlama-gebelik aralığı, servis periyodu, buzağılama aralığı ve laktasyon süresine etkisi (P<0.05)

Birinci temel bileşen, Tarımda Çalışan Erkek NüfusXI, Sanayide Çalışan Erkek Nüfus X2, Sanayide Çalışan Kadın NüfusX3, Hizmet Kesiminde Çalışan Erkek NüfusX4, Kişi

Kurbanlar kesildi, dua­ lar edildi, işçiler, ustaları­ nın yanı sıra münavebe ile bir gün Yeniçeriler, bir gün Sipahi askerleri camiin in gaası için civardan

Bu çalışmada, genel anestezi altında sol taraf endoskopik sinüs cerrahisi yapılırken, hastanın sağ gözünde pro- pitozis gelişen ve anesteziden uyandırılma sonrası göz

41 yıllık menfâ hayatının tamamı Hollanda’da geçen eski Polis Müdürü, daha Edirne’de Türk topraklarına gir­ diği andan itibaren heyecanla etrafı

Yahya Kemal gibi bir türlü kitap haline getiremediği şiir­ lerini sonunda bu yakınlarda Yeditepe yayınları arasında bas­ tırmıştı.. Huzur adlı romanından

Demek ki çocuklara münteşir terbiye, bugünkü cemiyetin canlı vicdanını naklet­ tiği halde; müteazzi terbiye, sabık neslin cansız miidevvinelerini tahmile

Konunun yanındaki rakamlar, makalenin ilk sayfa numarasını göstermektedir.. Türkçe / Turkish English