• Sonuç bulunamadı

Çeşme ve Sebiller

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çeşme ve Sebiller"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ci y

' i Y E N İ İ S T A N B U L

TT-

1

3 6

4

j

L

o

~ %. —

s Atatürk Bulvarı üzerinde Gazanfer Ağa Sebili (Bugün Belediye Müzesi)

l°A N A T ÂBİDELERİMİZDEN

ÇEŞME »e SEBİLLER

Hasekide Bayram Pasa Sebili

Yazan : Aziz OĞAN

Arkeoloji Müzeleri Umum Müdürü

~>iğer yazılarımızın birinde rttigimiz gibi su, İslâm di­ le, sadakanın ön safında ge- ,ı bir hayır işidir. Bu yüzden- r ki hayr-ü hasenatı seven ec­ dadımızın büyük şehir ve kasa­ balarda vücuda getirdikleri çeş­ me ve sebillere pek sık tesadüf edilir. Bânileri, bu hayır âbide­ lerinin güzel ve zarif olmalan- ia çok dikkat ve ihtimam

gös-beş yüzlü olup, beher yüzünde birer sütunçe ile birbirinden ay­ rılan pencereler vardır. Bütün bu pencere boşlukları muhtelif tekillerde madenden parmak­ lıklarla tezyin edilmiştir. Bu parmaklıkların alt kısımları zin­ cire bağlı su taslarının kolay­ lıkla girip çıkabilmeleri için aralıklı bırakılmıştır. Velhasıl, bu her.desî şekildeki parmâk-Lermişlerdir. Bilhassa devrinin lıklar^ arasında cidden pek bediî işlek yerlerinde, cadde üzerle- olanlar vardır ki bunlar, sebilin "inde kurulan sebiller, Uç veya umumi görünüşüne ayrı bir gü­

zellik katarlar.

Müteakip yazılarımızda; ced- lerimiziiı demir dökmecilik sa­ natında haiz oldukları yüksek kabiliyetlerinin canli delillerini teşkil eden bu eserlerdeh birkaç örnek göstermeye Çalışacağız.

Filâdelfiya adiyle Bizans dev­ rinde de büyük bir cadde olan bugünkü Şehzadebaşı ve Vezne­ ciler Caddesinde o çevreyi süs üyen îbrahimpaşa Sebilini gö­ rürüz. Bir tarafı kemerli ve bronz parmaklıklarla çevrilmiş mezarlık, diğer yanındaki mina­ re kaidesi ve ona bitişik olan çeşmenin ortasında sokağa doğ­ ru çıkık beş veçheli sebil, İs­ tanbul sebilleri arasında mühim bir eserdir. Cami, medrese ve kütüphaneden ibaret bir külliye teşkil eden bu camia, Mimar Si­ na,n yapısı Şehzade cami ve tür- bidede, III üncü Ahmedtn kabili- mistik bir güzellik taşır. Bu â- fcide, IH üncü Ahmedin kabili­ yetli, terakkisever sadrâzamı ve damadı İbrahim Paşanın yapı­ cılıktaki kudretini, ince ruh ve zevkim sezmemek kabil değil­ dir. Medresenin ortasındaki şa­ dırvan ise bu külliyeye hususî ve istisnai bir güzellik bahşeder. Biz burada, bu ünlü sadrâzamın şahsiyetinden uzun uzadıya bah­ sedecek değiliz. Ancak Nevşe- hirde doğup 1698 de Istanbula gelen ve akrabasından birinin delâletiyle saraya intisap eden

İbrahim Paşa, evvelâ Evkaf kâ­ tipliğiyle işe başlıyarak kısa bir zamanda çeşitli memuriyetler­ de bulunmuş ve Fatma Sultan ile evlendikten sonra 1717 de sadrâzam tâyin olunmuştu. Üs­ tün bir zekâya sahip ve müteva­ zı ve kerim olan paşa, musiki, şiir ve güzel sanatlara olduğu kadar zevk-ü safaya da ifrat derecede münhemik idi. Sâdaba- dı ihya eden İbrahim Paşa,, çi­ çek ve lâleye Olan seVği ve mey­ li tarihlerde zikredildiği veçhile bir lâle devri yaratmış, israf ve sefahate yol açan hareketleri ö- iümünü intaç etmişti. İbrahim Paşattm güzel sanatlara olan meyli ve Türk mermer yon­ tuculuk sanatının bilhassa meyva, nar, lâle gibi çiçeklerle süsleme işlerinde de hayli tesi­ ri olmuştur. Bu devirde yer yer yapılan çeşme ve sebillerde bu gibi motiflere sık sık tesadüf e- dilir. Sokak zemini yükselmiş olmasından sebil yarım metre­ den fazla yere gömülmüş, med­ resesi bakımsızlıktan harap ol­ muş, bilhassa rivak kubbeleri uzun zamanlar kurşun örtüden

mahrum kalarak yağan kar ve yağmur sularından harap olarak birer birer göçmüş ve rivak sü­ tunları da devrilerek parça par ça olmuşlardır. Bu gibi tarihî ve mimarî eserlerimizin harabî- den korunmalarının sağlanması kendilerine bir fonksiyon veril­ mesiyle mümkün olacağı hak- kındaki nokta! nazarın yerinde bir mütalâa ve bir dilek oldu ğuna şüphe yoktur. Kadirşinas olan üniversitemizin bu civarda Hasanpaşa, Kuyucu muratpa- şa Medrese ve Sebillerinde oldu­ ğu gibi bu ünlü sadrâzamın medrese ve kütüphanesini de ihya etmesi nekadar güzel olur. Bu güzel fikrin tahakkuk eden canlı bir örneğini de Bozdoğan su kemerlerinin yanında Gazan- ferağa Medresesi teşkil eder. Yakın senelere kadar çok harap bir halde iken Belediyece esaslı bir surette tamir ve restore edi len ve hâlen (Belediye Müzesi) ittihaz olunan türbe, sebil ve medreseden ibaret olan bu bina, tamirden sonraki haliyle A ta­ türk Bulvarım tezyin etmekte olduğu gibi az zaman içinde ar­ tan muhteviyatiyle şayanı ifti­ har bir müze halini alacaktır.

Malûm olduğu üzere bânisi olan Gazanfer Ağa, biraderi

Tamirden evvel Gazanferağa Medrese, Türbe ve Sebili

Cafer Ağa ile saraya intisapla­ rında hadım edilmişlerdi. Cafer Ağa, acıya dayanamıyarak ö l­ dü. Gazanfer A ğa ise sıra ile II nci Sultan Selim, III üncü Sul­ tan Murat ile HI üncü Mehme- de otuz yıl kadar hizmet etti ve 1699 da vefat eyledi. Mimarı, Mimar Davut olması lâzım ge­ len bu sebil, banisi Gazanfer Â- ğanın ölümünden 3 yil önce in­ şa edilmişti.

Hasekide Bayrampaşa tek­ ke, medrese, türbe ve sebili de cidden müstesna bir varlıktır, Zaten o semt, Arkadyüs sütu­ nu, Haseki Camii, Haseki Dâ- rüşşifası, Haseki imareti, Hase­ ki medrese ve mektebi. Bayram paşa medresesi gibi bir anıtlar mecmaıdır. Ne yazık ki he­ men hepsi bakımsızlık yüzünden derin bir harabîye yuvarlanmak­ tadır. Bunlardan cami iyi bir haldedir. Darüşşifa ise Belediye­ nin himmetiyle tamir edilmiş ve bânisinin dileği dairesinde bir tıp müessesesi olarak kullanıl­ maktadır.

Bahis konumuzu teşkil eden sebilin bânisi, IV üncü Murat devrinde sadrâzam olup İstan­ bulludur. Fakat anâsıl Amasya­ lI bir zatın oğludtlr. 1638 de Sultan Murat ile Bağdadın is­ tirdadına giderken yolda vefat ederek cenazesi sebilin bitişiğin­ deki türbesine defnolunmuştu. Sebil beş veçheli olup kapısı so­ kaktadır. Pencere parmaklıkları cidden pek güzel olup pencere kemerlerinin altında çeşitli de­ sende mermer oymalı tezyini levhalar veçhelere hususî ve is­ tisnaî güzellik katmaktadır. Sa­ çakları bağdadi, üzeri kurşun kaplı kubbelidir. Mimar Kasımın mimarbaşılığı zamamnda yapı­ lan bu eser, klâsik mimarimizin güzel örneklerinden biridir. Son zamanlarda tamire muhtaç bir hale gelmiştir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kutsal bir yol ile antik Miletos (Ba­ lat) şehrine bağlı olan Didyma (Yoran, Yenihisar) daki Apol­ lon Tapınağı’nın pronaosu ile ayrı bir bina olan adyton’un

Türkiye’nin en önemli sosyal yardım kuruluşu olan Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü; hem yurt genelinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları ile

ğinilmesi gereken bir nokta var. Mizahla, hicivle, ko­ mediyle uğraşanlar genel­ likle -hatta kesinlikle- yöne­ time çatmışlar, onu alaya almışlardır. Zaten mizah

Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya, bir süre daha bekleyeceklerini beliterek, “Vakıflar İdaresi'nden yanıt alamazsak, sebilleri kiralayan kişilerin

Bu olumlu bulguya, hafif eg- zersiz çal›flmas›yla düflük karbonhid- rat ve zengin protein diyeti yapanlar›n % 20 daha fazla kilo vermeleri ekleni- yor.. Araflt›rmac›lar,

Çok Büyük Teleskop (VLT) ile çekilen fotoğrafta par- lak bir nokta olarak görü- nen gezegenin bir gaz devi olduğu, kütlesinin Jüpiter’inkinin yaklaşık üç katı

Bir vakitler posta ve telgraf müdürü umumîsi ve şehremini olan Yusuf Razi Bey zaten uzun yrllar Paris’te neşre­ dilen meşhur Illüstrasion gazete­ sinin

Dağılıma göre deneklerin büyük bir kısmı soyut heykel anlayışını çağımız sanat anlayışına daha yakın gördüğü için soyut anlayışta