• Sonuç bulunamadı

Yedi yıllık bir çabanın belgesel örneği:Osman Hamdi Bey ve sanatta Betı'ya açılış

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yedi yıllık bir çabanın belgesel örneği:Osman Hamdi Bey ve sanatta Betı'ya açılış"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAYFA ALTI

¡CUMHURİYET

t 7 - I •

l 4 V * '

Yedi yıllık bir çabanın belgesel örneği

BATI ÜSLÛPLARININ Mİ­ MARİMİZE GİRİŞİNİ, ŞE­ HİRLERİMİZDEKİ FARKLI LAŞMAYI, PERSPEKTİVLİ BATI RESMİNİN TÜRKİ­ YE’YE GELİŞİNİ, OSMAN HAMDI BEYİN BÜTÜN ÇA­ LIŞMA ALANLARINI, BU KONUDAKİ Ç E Ş İ T L İ PROBLEMLERİ İLMÎ AÇI­ LARDAN İNCELEYEN DEV BİR ESER KONUSUNDA OKUYUCULARIMIZA BİL­

Gİ VERİYORUZ

- - (fc AN ATTA Batı’ya Açılış ■I V ve Osman Hamdi» adlı ■ ■ w büyük eserin yazarı Mustafa Cezar ile görüşmek için Akademi’ye gittik. Rastla­ dığımız bir hademeye hocanın odasını sorduk, önümüze düşen hademe, koridorun ucundaki bir odanın kapışım açtı, içeri bir adım attıktan sonra yüksek sesle:

— «Hocam sizi arıyorlar» diye seslendi.

Sonra bize dönüp, eliyle dara cık bir merdiveni işaret ede­ rek:

— «Yukarda» dedi.

Asma katın merdiveninden tö- kezliyerek çıktık. Son basamak­ ta, bir cücenin bile başım çar­ pacağı yükseklikten geçen soba borusunu bereket versin fark- ettik de bir kazaya uğramadan hocanın çalışma yerine ulaştık. Ulaşmaya ulaştık ama, bu dara­ cık asma katta, tavanlara kadar yığılmış tuvallerden, resim çer­ çevelerinden, yerde yanlaması­ na yığılmış kapı kanadı büyüklü ğünde tahtalardan, ne olduğu­ nu bir türlü anlıyamadığımız şe­ kildeki ağaçlardan, masa ve do laplardan adım atacak yer bu­ lamadık. Sonradan öğrendik, bunlar ressam hocalara aitmiş.

■ TARTIŞMA

Ş

AŞKINLIĞIMIZI farkeden Mustafa Cezar hoca, büyük bir salona buyur etmenin ta­ biiliği içinde, birimizi, iki do­ lap arasına sokuşturulmuş bir koltuğa oturttuktan sonra, özür dileyip merdivenden indi ve bir tabure bulup getirdi. Tam ko­ nuşmaya başlamıştık, aşağıda ıslık çalarak içeriye birisi gir­ di. Onu bir kaç kişi daha izle­ di. Orada yüksek sesle bir sanat tartışmasıdır başladı. Bu nara- retli tartışmada biz birbirimi­ zin sözünü duyamıyorduk.

Burası aslında Akademi’nln Re sim Bölümü hoca ve asistanla­ rına ait çalışma atelyesi ve is­ tirahat yeri imiş.

Mustafa Cezar bu atelyenin as­ ma katındaki bir köşesine sı­ ğınmış. Arşiv ve kütüphaneler­ den temel malzemeyi topladık­ tan sonra, muazzam eserini, gör meden inamlamıyacak bu fevka­ lâde rahatsız, bir hurdacı dük­ kânından daha düzensiz ve ip­ tidai yerde kaleme almış. O, bu rahatsızlığa âdeta mistik bir fi­ lozof tevekkülü ile sesini çıkar­ madan tahammül ediyor. Ger­ çekten garip bir durum... Dev­ let dairelerimizin pek çoğu lüks içinde yüzerken, bir ilim adamı kendine çalışacak sessiz bir kö­ şe bulamıyor.

■ YEDİ YIL

B

U BÜYÜK eseri ne kadar zamanda yazdığını öğrenme yolundaki ilk sorumuza ho­ canın cevabı şöyle oldu:

— «Tam yedi yıllık yoğun bir çalışma... Bu süre İçin­ de sadece 1970 Ağustosunda 6 günlük tatil yaptım. Aka­ demi’deki resmi işlerimin dı­ şında bütün zamanım kütüp hanelerde, arşivlerde araştır malar yapıp malzeme topla­ mak, sanat eserlerini ince­ lemek ve nihayet şu gördü­ ğünüz tavan arasında bunla­ rı kitap haline getirmek yo­ lundaki çalışmalarla geçti. Biliyor musunuz? Memleke­ timizde, ilmi bir eseri hazır lamak kadar, bastırmak da güç bir şey. Kitabın önsö­ zünde kısaca belirttiğim şe­ kilde, bunu bastırmak İçin bir hayli yere başvurdum. Bereket versin ki en sonun­ da İş Bankası imdadıma ye­ tişti de, eser kültür yayınlan arasında, gördüğünüz nefa­ sette basılabildi.»

■ VESİKALAR

Y

EDİ yıllık aralıksız bir ça­ lışmanın muhasebesini ya­ pıyormuş gibi bir an derin düşüncelere daldı, sonra devam etti:

Osman Hamdi Bey’e ait eserlerden ikisinin fotokopisi yukarda görülüyor: 1 — Cami Avlusunda Ho­ calar. 2 — Bir genç kız portresi (Desen).

Osman Hamdi

Ünlü ressamlarımızdan Çallı İbrahim’e ait bir eserin detayı: Os­

man Hamdi Bey. Çallı, bu portreye başlamış, fotokopide görüldü­ ğü hale getirmiş, fakat bitirmemiştir.

nmda Batı etkisi gelişme gös termiştir. Batı bilgi ve tekni­ ğinden faydalanılarak düzen­ leme ve yenilik hareketlerine girişilmesi, bir noktadan son ra, sanatta Batı’ya bağrımızı açış şeklinde bir sonuç ver­ miştir. Zorlama sayılacak hu suslar işte bu bağrımızı açı­ şımızın bazı yönlerinde seçi­ lir. Batı’nm bizatihi etkileme gücü, Batıkların çeşitli konu larda memleketimize nüfuz edip sokulma gayretleri de bunun üzerine eklenince, sa­ natta Batı’ya açılışımız hız ve genişlik kazanmıştır.»

■ KAYNAKLAR

N

İTEKİM, daha onyedmcl yüzyılın sonlarında kumaş desenlerinde Avrupa etkisi görülmeye başlamış, onsekızinci yüzyılda mimarimiz Batı üsltıp lanndan etkilenmiş, ondokuzun cu yüzyılın başlarından itibaren İse etkinin genişlemesinin yanı- başmda taklit faslı başlamıştır. OsmanlI yöneticilerinin Batık­ laşma arzulan, Batılı zevklere değer tanımaları, mimarî üslûp larda karışıklığa yolaçmış, üste lik Batı’dan esen eklektik nava da bunun üzerine eklenmiştir. Bu arada, yüzyılın genel gidişi­ ne uyma zorunluğu, yeni ihti­ yaçlara göre bina inşasını ge­ rektirmiş, böylece gayndini ya­ pılar dinî yapıların önüne geç miştir. Perspektivli resim de Batı bilgi ve tekniğinden fayda­ lanmanın tabii bir gereği halin­

de Türkiye’ye girmiştir Bu ve­ sileyle şunu belirteyim kİ, işa­ ret ettiğim bu problemler ile daha bir çok şeylerin vesikala­ ra dayalı cevaplarını, ilmî tah­ lillerini eserde bulacaksınız.»

Ve sanatta batı’ya açılış

seyri üzerine eğilinmiştir. Batı üslûplarının mimarimi­ ze girişi, binalarımızı inşada­ ki amaç değişikliği, şehirle- rimizdeki farklılaşma, pers­ pektivli Batı resminin Tür­ kiye’ye gelişi, Osman Hamdi Bey’in çalışma alanları olan müzecilik, arkeolojik kazılar ve nihayet resim sergileri ile resim öğretiminden resim sa­ natına geçiş problemleri, baş langıç noktalarından itibaren geçen yüzyılın sonuna kadar uzanan devresi hep ayni ilmi perspektiv içinde incelenmiş­ tir.»

■ GERÇEKLER

A

CABA, sanatta Batı’ya açı­ lışımız, sizce, tabii bir ta­ rihî gelişme sonucu mu, yok sa zorlamalarla mı gerçekleş­ miştir? şeklindeki soruya hoca­ nın cevabı şöyle:

— «önce, «sizce» sözcüğün­ de düğümlenen kişisel görüş hususuna değineyim. Tarihçi­ nin, sanat tarihçisinin görü­ şü, her türlü tarihî vesika ve yine vesika sayılması ge­ reken yaşayan sanat eserleri­ nin incelenmesinden doğar. Daha doğrusu, aslında görüş meselesinde tarihî gerçekler konuşur. Sanatta Batı’ya açı­ lışımızda her iki yön de mev cuttur. Bu konuda şüphesiz tarihî gelişme seyri çok daha ağır basar. Batılılarla siyasi ilişkilerimizin artması ora-— «Bu kitap, sanatta Batı’

ya açılışımızı, bu konuda ö- nemli bir bağlantı durumun­ daki Osman Hamdi Bey’i, ve- sikalara, çeşitli sağlam kay­ naklara dayanarak inceleyen bir ilmi araştırmadır. Batı’ nm sanatımıza etkisi, bizim bu yönde Batı’dan bir şeyler alabilmek için, önce kapı ve pencerelerimizi aralayıp son ra ardına kadar açışımız, ta­ rihî bir gelişme ve değişme seyri halinde takip olunmuş­ tur. Sanatta ve bunun

yam-Hamit KINAYTÜRK

başında kültürel hususlarda Batı’ya yönelişimiz, hem sa­ nat olay ve örneklerinin, hem toplumsal problemlerin bera berce ele alınması suretiyle gözler önüne serilmeye çalı silmiştir. Bu yüzden sanat eserlerine ve hareketlerine dair geniş tasviri bügi yeri­ ne, daha ziyade vesikaların ışığında, bunların genel bün­ yesi ile tarihi gelişimindeki

«Sanatta Batı’ya Açılış ve Osman Hamdi» isimli yediyüz sayfalık büyük boy kitabı, yedi yılda tamamlayan Mustafa Cezar Akade­

mide, tavan arasından farksız çalışma odasında.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Müftülüğe, böyle durumlarda kadının iddet bekleyip beklemeyeceği hakkında sorular geldiği gibi, boĢanma esnasında bir baĢka erkekle yapılan evlilik

Treg hücre oranı ve sayısını, otoimmünite tespit edilen erişkin sIgA hastalarında tespit edilmeyene göre, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, daha düşük

MC, uluslararası sahnede sömürgeciliği yasaklayacak hiçbir politika geliĢtiremediği gibi Ġkinci Dünya SavaĢı'nın çıkmasına engel olamadı. Bu kurum

Osman Hamdi Bey’in, & çoğunu, 1860 yıllarında, Paris’te öğrenci iken yaptığı bu etüüer, Türk resminin ilk çıplaklarından oluşuyla da ayrı bir önem

Zobu’nun ardından o sırada 82 yaşında olan büyük usta Muh­ sin Ertuğrul bir kez daha Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönet- menliği’ne atandı. Ancak bu kez de

Yüksek sıklıktaki entegre çiplerin gelecek nesil iletişim, görüntüleme, algılama ve radar uygulamaları için uygun olduğunu belirten araştırmacılar, gelişmiş bir

Bugünkü İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun temeli olan Darülbedayi'nin kurucusu, çağdaş Türk tiyatrosu­ nun öncüsü, ilk sesli ve renkli Türk filminin yönetmeni.

Kikuchi-Fujimoto hastalığı (histiyositik nekrotizan lenfadenit) nadir görülen, klinik olarak servikal lenfadenit ve yüksek ateş ile seyreden, kendini sınır- layan ve sıklıkla