• Sonuç bulunamadı

Köylü İbraam'ın cinayetleri!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Köylü İbraam'ın cinayetleri!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

P a za r 19 Mayıs 1996

+

SABAH

39

Köylü Ibraam’ın

BİR

İNSAN

BİR

HAYAT

cinayetleri!

NEBİL

ÖZGENTÜRK

İbrahim Balaban yaşamı süresince iki

“cinayet” işledi, ilkinde, 21 yaşındaydı

ve “kız meselesinden” köylüsünü

öldürdü, hapse düştü, Nazım’ı tamdı,

ressam oldu ve bu kez bir mahkumu

“çıplak model” olarak kullanıp

zatürreden ölmesine yol açtı.

Bilenler bilir, hem de çok iyi bilir Köylü

İbraam’ı, daha çok da “Nazım

Hikmet’in Bursa Cezaevi’ndeki koğuş

arkadaşı ressam Balaban” diye hem

de... Resimlerine tutkun, Nazım la

arkadaşlık anılarını dinleyip de ona

hayran olan çoktur bu ülkede.

B

ursa Seçköylü İbraam, “Gocuman gocuman ağaçların üzerine bıçakla kazıyarak iresimler yapıverir - dim” dedi çocukluk yıllarını an - latırken...

16’smda nasıl konuşuyor, n a ­ sıl gülüyor, neleri beğeniyorsa, 75’inde de öyle...

Zaten doğrusu da o ya... Nasıl da yakıştırıyor o sevimli Marmara şivesini kendisine bir bilseniz.

Resimleri yeryüzünü dolaşı - yor, müzayedeleri geziyor, kitap

-lan da elden ele dolaşıyor ve bil­ gi dağarcığı öylesine yoğun ki...

Ama o, yine de “Köylü İbra­ am” olmaktan hoşlanıyor, “Se­ verim köyümü her daim” diyor ve şimdilerde “Köylü Gazete- si”nde makale yazıyor,...

Bilenler bilir, hem de çok iyi bilir Köylü İbraam’ı, daha çok da “Nazım Hikmet’in Bursa Ce­ zaevi’ndeki koğuş arkadaşı res - sam Balaban” diye hem de... Re­ simlerine tutkun, Nazımla a r­ kadaşlık anılanın dinleyip de ona hayran olan çoktur bu

ülke-Serpit Hanım’a sevgisi büyük

Yaşı 75 Balaban’ın am a hala aşık. Serpil Hanım’a sevdalı, Serpil Hanım da ona. Dostları, yakınlan gıpta ediyor ondaki yaşam a sevincine.

Dünyanın en iyi

dergisi

SAKARYA LOBİSİ KURMAKLA SUÇLANIRKEN YENİDEN ZİRVEYE ÇIKTILAR

Oğuz ve

Aykut

isyanda

“ Futbolcular kulüp yönetici­

lerinin oyuncağı oldu!”

Fenerbahçe’nin İmparator

ve Kral’ı, futbolcuları

“ sisteme karşı birleşmeye”

çağırarak kulüp

yöneticilerini topa tuttu. İki

yıldız, “hak arama girişimi”

başlatmaya hazırlanıyor.

EYÜP’TE TOPLU BEBEK

MEZARI BULUNDU

Poşette 10

ölü bebek!

1 0 bebek Yeşilpınar

M ezarlığı’na çöp poşeti

içinde gömüldü. Olayla

ilgili tek ipucu, poşetten

çıkan “Çapa Tıp

F a k ü lte s in in adı yazılı

kâğıt. Aktüel bebeklerin

esrarın ı araştırdı.

Femînizmîn

Tanrıçasına

müthiş suçlama

Jean Paul Sartre ve

Simone De Beauvoir

çiftiyle 5 6 yıl önce

birlikte yaşayan Bianca

Lamblin, yazdığı kitapta,

“Simone’u kendisini

Sartre’ın yatağına

atmakla” suçladı.

de. Ikınmayan da vardır elbet ama eleştiri ustaları Balaban’ın “ustalığında” çoktan karar kıl­ mıştır bile.

.Hani Nazım’m bir şiirinde, “İşte seyreyle gözüm, hünerini Balaban’ın, İşte şafak vakti Ma­ yıs ayındayız.” diye bahsettiği, yine Nazım’m, Kemal Thhir’e yazdığı bir mektupta, “Mapusa- nede bir ressam keşfettim, köy­ lü; köy mektebinde okumuş, re ­ simlerindeki ifade, kompozis - yon, renk, falan, filan harika, şi­ ir yazmaya, okumaya da dehşet­ li merakı var, hayranım köylü­ me” diye öve öve bitiremediği Balaban...

Enerji dolu

İbrahim Balaban’a “Şair Ba- ba”sı, resmin inceliklerini

1941’de öğretmeye başlamış... İşte o gün bugün, fırça elinden düşmüyor.

Balaban, “dağ gibi bir eski adam”, bu yaşında haftada üç resim yapıyor, geziyor, tozuyor, sergiler açıyor, resimleri kapışı - lıyor, okuyor, yazıyor, dostlarıyla muazzam kahkahalar atıyor ve bir de büyük aşklar yaşıyor, Ser­ pil Hanım’ı çok ama çok sevi­ yor, Cihangir sokakları bu aşka tanık oluyor sık sık..

Dağda, bayırda, çayırda, oda­ da, salonda, cam nenle isterse orada resim yapıyor ve kendini sürekli yeniliyor Balaban.

Bir öğle vakti, “tavşan kam

şfe g :' <►" / f

_ÿr . i l *

-» m

Internet adresimiz: http://www.sabah.boun.edu.tr/

İKİ Ö Z E L E K B İR D E N

1) Hızlı yaz diyeti

Dört Haftada forma girin.

Aktüel, lake karton

rehberde iki alternatif

sunuyor.

2) Bulmaca

ve Zeka Oyunları

Bulmacalar, IQ testli zeka

oyunları. 4 8 sayfalık ek

Aktüel’le birlikte ücretsiz.

Yeşilçam’ın figüran emekli subayları * Birlikte intihar eden çiftin esrarı * Nutukla ney’i birleştiren gerici damgası yiyor * Sağcı kültür bakanıyla solcu aydınları OsmanlIca sevgisi buluşturdu * Şiir bu lisede yaşıyor * Internet’çilerin gözdesi Türk genci

çayına” ortak oldum Balaban’m. Evine ayakkabılarla girmek yasak, çıkarmayanı bi güzel haşlıyor.

Neyse ki önceden tanışıklı­ ğım var, huyunu suyunu biraz bildiğimden o söylemeden ben çıkarıyorum ayakkabılarımı.

Fhkat bir başka yasak daha var, yaşından, başından bahset­ meyeceksiniz. Bu yasağı dinle­ miyorum biraz da kızdırmak için, “bi el öpeyim” diyorum ama “Ülen n’aparsm, gencecik bir adamın eli öpülür mü?” diye çıkışıyor gülerek, “Sen bilirsin Balaban Amca!” diye üzerine gi - diyorum bi kez daha, “Başlarım şarap çanağına da, amcana da” diye kendisi üzerime geliyor ak - sine...

Anlayacağınız, gençliği elden bırakmayan İbrahim Balabanla sohbetimiz şen kahkahalarla başlıyor.

Cihangir Firuzağa’daki evi, aynı zamanda atölyesi...

Dedik ya, ‘nerde cam isterse orada resim yapıyor’ diye, sanki bizi haklı çıkarırcasına bu kez yatak odasını mesken tutmuş Balaban, sevdalısıyla baş koy­ duğu yastığı da altına destek yapmış ve öylece tuali fırça dar - beleriyle salbyor.

Umurunda değil dünya, yapıp bitiriyor resmini, yenisine başlı - yor, zaten sürekli “Aslolan hayat ve resimdir” diyor...

Bela geliyorum demez

Balaban, bir başka adam... Nenden başlasak, nasıl anlat- sak bilemiyorum, “hayatı ro ­ man” olan Balaban’ı anlatmak kolay mı bir çırpıda?

“Romanın” birkaç sayfasıdır ancak anlatabileceğimiz...

Hapisler, sürgünler, cinayet­ ler, acılar, kayıplar, mutluluklar ve daha pek çok şeyi sığdırmış uzun ömrüne...

Hem politik hem apolitik mahkum olmuş sıkça...

Resimlerinde “düşünce su - çu”, köyünde “kız meselesin­ den” cinayet işlemiş.

Düşünün ki, Haşan Çavuş’un oğlu İbrahim Balaban, daha 16’smdadır ilk hapse düştüğün­ de. Dört köylü arkadaşı ile tü ­ tün satmaya çıkmıştır ama k a­ nunlara göre yasaktır bu. Gece - leyin jandarmalar sarmış b u n ­ ları, kaçakçılık suçundan atmış - lar hapse.

Bir de para cezası... Parayı verse, erken çıkacak ama denk- leştiremeyince 16 bin lira için tam üç yü daha yatmış.

Ama mapus damından tahli­ ye olmasına kısa bir zaman

ka-Yasaklı

ev..

. “Köylü İbraam ” evine girerken ayakkabı muhakkak çıkacak, bir de kendisine yaşı, başı sorulm aya­ cak, sorarsanız küfrü yersiniz.

la, aynı köyden bir “bela” adam musallat olmuş Bala­ ban’a.. Güya, alacağı kıza o da gönül koyarmış.

Bir volta sırasında sırtın­ dan bıçağı yemiş hem de bir­ kaç kişi birden saldırmış. Ba­ laban, ölmemek için koğuş­ lardan birine zor atmış kendi - sini.

Adamın bütün gayesi kö­ yünde hava atmak, Balaban’ı aşağılamak ve “bak önüme çıkanı böyle şişlerim” mesajı vermekmiş..

Balaban, hapisten çıkmış çıkmasına ama “bela” da ar­ dından tahliye olup gelmiş kö­ yün orta yerine ve caka satmaya devam etmiş.

Birkaç zaman sonra Babası Haşan Çavuş, evlendirmek iste - miş Balaban’ı..

Balaban “Etme buba, bu ser­ seri bize huzur komayacak, y a ­ zık ölecek kıza” dese de düğün

Balaban’ın fırçasından hem akıl hem de resim hocası olan Nazım’a ait bir portre. yapılmış.. Frikat “bela”sız düğün olur mu?

“Bela”, tam düğün yerinin or­ tasına düşmüş hem de. Adam, ana avrat düz gidiyormuş Bala­ ban’a, “Sana rahat komayaca- ğım” diye... Ardından bir ateş düşürmüş düğün evinin avlusu - na, evde yangın, çığlık çığlığa kadınlar. Balaban’a artık tak e t­ miş, içerden kapmış tüfeğini ama ailesi engel olmuş..

Düğün kansız geçmiş neyse ki ama gelinin de damadın da keyfi kaçmış tabii, o üzüntüyle girmişler düğün odasına...

Aradan 25 gün geçip geçme­ miş ki, “bela” (adamın adı

İlez’miş) köyün orta yerinde bir kez daha çıkmış karşısına Bala - ban’ın, nara atıyor, küfrediyor- muş yine, elinde de silah.. Ama Balaban, uzun süredir temkinli ve hazırlıklı, silahım çektiği gibi üç kurşun boşaltmış adamın vü - cuduna. Balaban cezaevine, adam mezara...

Ve Bursa Cezaevi...

Şair Nazım da burada... H e­ men kaynaşmışlar, abi kardeş olmuşlar.

Hem de bir süre sonra Nazım Hikmet’e çırak bile olmuş Bala­ ban, hayat ve resim dersleri üze­ rine öğrencisi olmuş Nazım’ın.

Balaban’m bütün gayesi artık okumak, resim yapmak... Dile kolay 20 yü yatacak içerde. Fh- kat ilk yü, köy yerinden ardı ar­ dına iki kötü haber gelmiş ken­ disine... Kan davalüan babasını öldürmüş “intikam” niyetine...

Bir zaman sonra da genç ka­ rısı ve henüz doğru dürüst ku- caklayamadığı çocuğunun ölüm haberiyle sarsılmış Köylü İbra­ am. Ama yaranda hep Nazım Hikmet, “Şair Baba”sı, dostu, koğuş arkadaşı, hocası,

herşey i

-Nazım, onun dert ortağı, tesel­ li arkadaşı ve gözyaşlarının t a ­ nığı olmuş bu “kötü haberler” sırasında. Köyde bir başma k a ­ lan annesine de üzülüyormuş tabii. Çaresiz hayat içerde süre - cek.. Balaban, geçim sıkıntısına düşünce para kazanmak için berberlik yapmaya başlamış mapusanede, gününün yarısı resim yapmakla, yansı berber­ likle, uyumaya yakın da bol bol kitap okumakla geçiyormuş Ba- laban’ın... Ve bir de Nazım’ın öğütlerini dinlemekle tabii...

İkinci cinayet!

Aradan birkaç zaman geçmiş, resmi epey iler­ letmiş Balaban, hatta mahkum arkadaşlarının portrelerini yaparak para bile kazanmaya başlamış.

Derken, bir gün resmin, bilimsel kısmına merak sarmış Balaban ve İstan­ bul Güzel Sanatlar’dan “akademik” bir kitap ge­ tirtmiş. Sürrealist resim ­ den, post modem’e kadar birçok dalım incelemiş ve “nü” yani “çıplak mo­ d e lle resim yapmaya k a­ rar vermiş. Cezaevi’nde

resim..

Balaban’ın resimleri şimdilerde dünyayı dolaşıyor, müzayedeleri geziyor, nerde yer bulursa orada resim yapıyor, hatta yatak odasında bile. çıplak model bulmak zor ama hem köylüsü hem de eniştesi olan Hüseyin’i ikna etmiş so­ nunda. Modelini almış karşısına Ve başlamış “nü” yapmaya. Fh- kat Hüseyin Efendi’yi tamamen soyamamış, eniştesi “içdonumu çıkarmam da çıkarmam” diye tutturuyormuş.

Ve saatlerce, günlerce süren bir çalışma sonunda “içdonlu” bir çıplak resim ortaya çıkmış... Ama ne uğruna, Bursa mapusa- nesinin soğuk ve kasvetli h a ­ vası da eklenince Hüseyin za- türre olmuş. Önce iyileşmiş ama altı ay sonra kronik olan hastalık bir kez daha nüksedin - ce Seçköylü Hüseyin’i kurtara- mamışlar bu kez. Koğuş arka­ daşları Balaban’a bir daha m o­ del olmamış tabu.

Böylece “adam öldürmekten” içeri girip bu sayede ressam olan Balaban, bu kez resim yo­ luyla bir “adamı öldürmesi” n e ­ deniyle, ünü ülkenin tüm hapis - hanelerine yayılmış.

Köyü çok sevdi

Balaban’m, şakayla karışık anlattığım ve hepsi gerçek olan bu anılarla yüklü hapishane dö - nemi 1953 yılma kadar sürmüş. İçinde daha pek çok sır ve birbi­ rinden ilginç hikayeler taşıya­ rak tabii. Balaban, Cezaevi’nden çıktıktan sonra, önce evlenip ço - luk çocuğa karışmış, sonra da eleştirmenlerin şapka çıkarttığı, sergileri büyük ilgi gören bir ressam olarak tanınmaya başla - mış.

Ama ne ilginçtir ki, 1973 yılı­ na kadar ssresimlerini hep o çok sevdiği Bursa’nm Seç “kö- yünde”ki ev-atölyede yapmış.

Şimdi artık Firuzağa’daki ev- atölyede yapıyor resimlerini, evinin duvarlarında hem Na- zım’m kendisi, hem de kendi­ nin Nazım için yaptığı tablolar asık.

Resim yapmadığı zaman Na­ zım okuyor, Nazım soluyor...

Bugünlerde ise Na- zım’ın,”1902’de doğdum, doğdu­ ğum şehre dönmedim bir da­ ha...” diye başlayıp devam eden şiirine takmış durumda..

Çünkü önümüzdeki günlerde Nazım’ın doğum günü kullana - cak, ne olur ne olmaz Balaban da belki bir şenlikte bu şiiri okuyacak.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

U lusal Singapur Üniversitesi’nde yapı- lan yeni bir çalışmaya göre küresel ik- lim değişikliği, önemli besin kaynağı olan birçok hayvan ve bitki çeşidinin vücut

Bunun üstünde en büyük me­ ziyeti, herkesin bildiği gibi, so­ nuna kadar Atatürkçü kalmış olması, sonuna kadar gericili­ ğin karşısında bulunmuş olma­ sı,

Loncalar kurdukları orta sandığı veya teavün sandığı adı verilen yardım ve dayanışma sandıkları ile, üyeleri ve aile bireyleri için hastalık,

&#34;Cennetin yan ında çöp istemiyoruz&#34; diyen Develi kadınlarından Ayşe Fırtına, &#34;Develi Köyüne çöp deposu yapmak isteyen Manisa Belediye Başkanı Bülent Kar ve

Dairesi’nin mahkemelerin süre ret yönünden verdikleri kararlarına emsal gösterdikleri bu içtihada pek çok çabam ıza rağmen halen de ulaşabilmiş değiliz ama

Bugünlerde, yasal boşluğu doldurmak için çalışmalar sürdürülüyor, madencilik sektörünün istekleri doğrultusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanl ığı-Maden İşleri

Bursa'da Nilüfer Çayı'na sahip çıkmak için toplanan eylemciler, suyun artık zehirli olduğunu söyledi ve şunu söyledi: &#34;Bizim sulama kanal ımız olan bu su artık

Arapça kökenli alıntı sözcüklerde, söz sonundaki ikizleşmenin nedeni şöyle açıklana- bilir: Arapçadan kopyalanmış tek heceli sözcüklerin sonundaki ikiz