• Sonuç bulunamadı

Hatay Türbe İnancının Sağlık Antropolojisi Açısından İncelenmesi Prof. Dr. Hüseyin Türk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hatay Türbe İnancının Sağlık Antropolojisi Açısından İncelenmesi Prof. Dr. Hüseyin Türk"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Giriş

Bilimsel araştırmalar olaylara çok yönlü ve disiplinler arası yakla-şımı gerektirmektedir. Böyle bir yak-laşım, farklı alanlarda bilim dallarını birbirine yakınlaştırmakta; yeni bi-limsel disiplinlerin ortaya çıkmasına

yol açmaktadır. Tıp bilimi ile sosyal bilimler yakınlaşması, bu disiplinler arası yaklaşıma iyi bir örnek oluştur-maktadır. Gürsoy’un da belirttiği gibi (2005: 90); “sağlık konusu her ne ka-dar özelde tıp, genel olarak da sağlık bilimlerinin uğraşı alanı olarak

gö-AÇISINDAN İNCELENMESİ

Shrine Belief in Hatay in Point of View of Medical Anthropology

Prof. Dr. Hüseyin TÜRK*

ÖZ

Hatay, farklı etnik ve dini grupların yüzyıllardır birlikte yaşadığı çok kültürlü bir yapıya sahip-tir. Hatay’da yaşayan çeşitli topluluklar herhangi bir çatışma olmaksızın ve birbirinin dönüşümüne ve değişimine katkı sağlayarak barış ve hoşgörü içinde birlikte yaşamayı başarabilmişlerdir. Hatay’da etnik ve dini gruplar arasındaki hoşgörü ve etkileşimin en iyi örnekleri türbe inancında görülmektedir. Hatay’da türbe inancı, özellikle Nusayriler arasında, çok güçlüdür. Hatay’da bulunan çok sayıda türbe ve adak yerinde ziyaretçiler çok ilginç, ilginç olduğu kadar da oldukça düşündürücü ve çok çeşitlilik gösteren inanç ve uygulamaları yerine getirmektedirler. Adak yerlerinde ve özellikle de türbelerde taş yapıştırmak, mum yakmak, mezar çevresinde dönmek, para bırakmak, bez bağlamak, çivi ve nal çak-mak, taş yapıştırçak-mak, boncuk takçak-mak, oyuncak bebek bırakmak gibi kimi dinsel ve büyüsel inanç ve geleneklere rastlanmaktadır. Hatay türbelerinde bu inanç ve uygulamaların önemli bir kısmı sağlıkla doğrudan ilişkilidir. Alan araştırması biçiminde yapılan bu çalışmada sağlıkla ilgili olarak yapılan türbe ziyaretleri konu edilecek ve Hatay genelindeki sağlık amaçlı türbe ziyaretleri ayrıntılı olarak anlatılacak ve değerlendirilecektir.

Anah tar Kelimeler

Hatay, Sağlık Antropolojisi, Nusayriler, Türbe inancı, Din ve büyü.

ABST RACT

Hatay has a multi-cultural and multi-ethnic structure. It is a region which has been inhabited by different ethnic and religious communities living together for centuries and where these communities have been able to live together without any conflicts, influence each other and contribute to mutual transformation and change. Today, Hatay, where people with various cultural backgrounds live to-gether in peace, displays a vast cultural prosperity. The best examples of tolerance and interaction among the ethnic and religious groups can be seen in the shrine belief. The shrine belief is very strong in Hatay, especially among Nusayries. There are so many vow places and especially shrines in Hatay that their number can not be compared to the number of those in any other region in Turkey. Very in-teresting and astounded belief and practices are seen on shrine belief in Hatay. Some of these common beliefs and practices, namely burning incense (bahur), lighting a candle, kissing the makam, praying, sleeping in the shrine, food or object vow, sacrifice for a vow and nature cults (the sacredness of tree, rock-stone, water and mountain), can be seen in all ethnic-religious groups despite including some differences in details. In addition, most of these belief and practices are directly related to health and illness. Thus, dwelling on the findings from our field researches, the main objective of this article has been determined as the examination of the aspects and dimensions of, as well as the reasons for, belief and practices related to health and illness

Key Words

Hatay, Medical anthropology, Nusayries, Shrine belief, Religion and magic.

(2)

zükse de, sosyal bilimler her zaman sağlık konuları ile ilgilenmiş, sağlık ve hastalık kavramları, konu ve so-runları üzerinde çalışmıştır”. Sosyal bilimler ve Tıp biliminin yakınlaşma-sından doğan yeni bilimsel disiplinlere en iyi örneklerden biri “Sağlık Antro-polojisi” ya da “Medikal Antropoloji” dir. Elmacı’ya göre (2000: 173); sağlık antropolojisi, “Sağlık ve hastalıkla il-gili bir olguyu kültürün bütünü içeri-sinde açıklayan; toplumda yoğunluk gösteren sağlık sorunlarının kültürün öteki öğe ve kurumlarıyla ilişkilerini, etki ve etkileşimlerini inceleyen, farklı sosyal-kültürel yapılarda hastalık ve sağlık anlayışının, tedavi biçimlerinin nasıl farklılaştığını göstermeye çalı-şan bir disiplindir”.

Sosyal Kültürel Antropoloji’nin uygulamalı uzmanlık alanlarından biri olan Sağlık Antropolojisi, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi çalış-malarının başarıya ulaşmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Çünkü sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi için öncelikle hizmet götürülen toplu-mun sosyal kültürel yapısının ve ge-leneksel sağlık-hastalık sisteminin iyi tanınması gerekmektedir. Geleneksel sağlık sistemi içinde yer alan inanç ve uygulamalar kendi içinde sistemleş-miş bir bütünü oluşturur. Geleneksel kültürde hastalığın nedeni ve kaynağı konusunda farklı algılamalar söz ko-nusudur. Sağlık, insanın doğaüstüyle ilişkisi ile sosyal ve doğal çevresiyle olan ilişkilerinin dengeli olması iken; hastalık ise bu ilişkilerdeki dengenin bozulması olarak algılanmaktadır Tedavi biçimi de hastalığın nedeni belirlendikten sonra tayin edilmekte-dir. Yapılan araştırmalar, hastalıktan

korunma, hastalığın teşhisi ve tedavi-sinde en önemli faktörlerden birinin de sosyal-kültürel etkenler olduğunu göstermiştir. Bu nedenle sağlık hizme-ti götürülen toplumun içinde yaşadığı sosyal kültürel sistemin özelliklerinin ve yanı sıra bu sistemin öteki öğeleri-nin sağlık sistemi ile etkileşimleriöğeleri-nin iyi bilinmesi gerekmektedir1.

Tıp, büyü ve din, insanların ken-dilerini çevreleyen dünya karşısındaki davranışlarını belirleyen geniş bir sos-yal süreçler kümesini ifade eden soyut kavramlardır. Modern toplumlarda yaşayan insanlar, bu üç süreci aşa-ğı yukarı kesin çizgilerle birbirinden ayırabilirler. Ancak ilkel ve gelenek-sel toplumlarda bu üç süreç birbiriyle yakından ilişkili ve iç içe geçmiş bir durumda olduğu için tıp ya da sağlık-la ilgili davranışsağlık-lar genellikle dinsel ve büyüsel inanç ve uygulamalardan etkilenmektedir (Rivers 2004: 9-21). Geleneksel kültürde de modern sağlık hizmetlerinin kabul edilmesini engel-leyen sosyo-kültürel faktörlerden en önemlilerinden birinin de dinsel ve büyüsel inançlar olduğu söylenebilir (Elmacı 1976). Hastalıktan kurtulmak için dinsel ve büyüsel inanç ve uygu-lamaların en yoğun olarak görüldüğü mekânlar ise adak yerleri, özellikle de türbelerdir2.

Her gün bir yerde tanık olduğu-muz çeşitli kültler kapsamında yer alan inanç ve uygulamalar, aslında, söz konusu toplumun kendini ifade etmesinde ve toplumsal bütünlüğün sağlanmasında önemli işlevleri yerine getirmektedirler. Erginer’e göre (1997: 42, 47–48); kültün eylem kısmını oluş-turan ritüellerin toplumun birlikte-liğinin sağlanması, pekiştirilmesi,

(3)

birlik ve beraberlik duygularının ku-şaktan kuşağa aktarılması gibi önem-li toplumsal işlevleri bulunmaktadır. Kültler, sosyo-kültürel yapı ile inanç sisteminin bütünleşmesini sağlarlar ve toplumlar için yaşamsal bir öneme sahiptirler. Bu nedenle bir toplumu anlamak için o toplumun kültlerini ve kültün eylem kısmını oluşturan ritü-elleri incelemek gereklidir. Geçmişten bugüne yeryüzünde çok sayıda kült, varlığını sürdürmektedir. Tammuz kültü, Adonis kültü, pirinç kültü, ayı kültü, su kültü, dağ kültü, taş-kaya kültü, ateş kültü, atalar kültü, Hızır kültü bunlardan sadece bir kaçıdır. Bunlardan biri olan Atalar Kültü, coğ-rafi dağılım alanının çok geniş olması ve çeşitli dinlerde geçmişten bu güne varlığını sürdürmesi bakımından ol-dukça önemlidir. Türkiye’de türbe zi-yaretlerinde görülen atalar kültü ilgili inançlar, eskiden beri ilgi çeken ko-nulardan biri olmuştur. Çünkü tarih boyunca farklı kültürlerde benzer uy-gulamaları yapan ve insanları bu den-li kendine bağlayan bir inanca rastla-mak olanaksız gibidir.

Sağlıkla ilgili amaçlara yönelik olarak Hatay’da yapılan türbe ziyaret-leri konu edinen ve alan araştırması biçiminde yapılan bu çalışmada; Ha-tay genelindeki sağlık amaçlı türbe zi-yaretleri, etnik-dini gruplar arasında karşılaştırmalar yapılarak sağlık ant-ropolojisi açısından incelenmiştir. An-cak Hatay’daki türbe sayısının çok faz-la olması nedeniyle, ziyaret sıklığı ve sınıflandırmadaki önemleri açısından farklı dini gruplara ait türbeleri tem-sil edebilecek nitelikteki bazı türbeler (toplam 17 türbe) belirlenerek bura-lardaki inanç ve uygulamalar

hakkın-da hakkın-daha kapsamlı bir araştırma yapıl-mıştır. Bu türbelere ek olarak, sağlık uygulamasında bulunan başka türbe-ler hakkında da bilgi verilmiştir.

Türbe Listesi

Alevi Nusayri Türbeleri

1. Hz. Hızır Aleyhisselam (Hıdır), Deniz Mah., Samandağ3

2. Şıh Yusuf El Hekim, Darmaşta / Harbiye

3. Hz. Hızır Aleyhisselam (Hıdır), Hatunköy, İskenderun

4. Şıh Muhammet Delati, Demir-ciler Çarşısı/ Antakya

5. Şıh Hasan, Karaali, Güngör Uydukent Yanı, Antakya

6. Nebi İdris, Gümüşgöze/Harbiye Türk Sünni ve Arap Sünni Türbeleri

7. Mağrira Türbesi, Ziyaret, Altı-özü

8. Sultan Habibi Naccar, Bağrıya-nık, Antakya

9. Beyazıt Bestami, Kırıkhan 10. Şıh Ahmed Kuseyri, Şenköyü / Yayladağı

11. Sofi Yusuf, Sofular Mah., Kur-tuluş, Antakya

12. Şıh Salih, Hacıpaşa, Altınözü 13. Arslandede, Karacurun, Yay-ladağı

Arap Hıristiyan Türbeleri 14.Kızmen ve Denyal, Mızraklı / Samandağ

15.St. Georges Kilisesi, Denizciler / İskenderun

16.Mar Georges, Sarılar / Altınö-zü

17.Kadis Mar Corcus, Cemal Gür-sel, Samandağ

(4)

Hatay Türbe İnancında Sağ-lıkla İlişkili İnanç ve Uygulamalar Hatay Türkiye’de en çok türbe ve adak yeri (324) bulunan şehirdir. Hatay’da tespit edilen türbelerin için-de sayıca en fazla olanlar Alevi Nusay-ri türbeleNusay-ridir (Bkz. Türk 2010: 52-62). Hatay kültüründe, özellikle de Alevi Nusayrilerinde, türbeleri ziyaret et-mek inancın bir gereği ve bir ibadet bi-çimi olarak kabul edilmektedir. Hatay

türbelerinde ziyaretçiler oldukça il-ginç ve çok çeşitlilik gösteren inanç ve uygulamaları yerine getirmektedirler. Bu inanç ve uygulamaların önemli bir kısmı da sağlıkla doğrudan ilişkilidir (Bkz. tablo 2).

Dua etmek, buhur ve mum yakmak: Hatay’da türbe ziyaretle-rinde ilk uygulama, dua edilip dilekte bulunulduktan ve makamın etrafın-da dönüldükten sonra buhur ve mum

Tablo 2: Türbelerde Sağlıkla İlgili İnanç ve Uygulamalar İnanç ve

Uygulamalar

Sünni Türbeleri Nusayri Türbeleri Hıristiyan Türbeleri 8 9 10 13 11 12 7 1 2 5 6 4 3 14 15 17 16 Dua Okumak X X X X X X X X X X X X X X X X X Mum ve Buhur yakmak X X X X X X X X X X X X X X X Kuran-ı yüze kapatmak X Zeytinyağı sürmek X X X X X X X X X X X Sağlık taşı X X X X X X X X X Delikten geçmek X Türbede yatmak ve rüyada ameliyat X X X X X X X X X X X X X X Mektup bırakmak X Saç adağı X X X X Kutsal su X X X X X X Sırtını duvara sürmek X X

Bez beşik asmak veya beşik sallamak X X X Mevlit okutmak X X X X Tülbent veya çaput bağlama X X X X X X X X X X X X X X Terlikle yüze vurmak X Ağaca çivi çakmak X Komünyon dağıtmak X X X

(5)

yakılmasıdır. Buhur, daha çok kilise ve tapınaklarda, dinsel törenlerde yakıldığından etrafa güzel ve hoş ko-kular verdiğine inanılan kokulu ağaç kabukları veya reçine türü maddeler tercih edilir. Hatay türbelerinde, tür-be ziyaretine başlanmadan buhur (ba-hur) ve mum yakılır. Ancak bazı Sünni türbelerinde geçmişte yakıldığı halde, İslamî bir uygulama olmadığı gerekçe-siyle son zamanlarda yasaklanmıştır. Buhurun nazardan koruduğuna, ru-hani ve mistik bir koku verdiğine, in-sanı rahatlattığına, hastalıkları uzak-laştırdığına ve inanç gücünü (itikat) arttırdığına inanılmaktadır. Mum ise dileğin kabul edilmesi için kullanılan bir araçtır. Mum eridikçe dertlerin ve hastalıkların da yok olacağına inanıl-maktadır.

Mum ve tütsü yakmak, eski Türk inançlarında ayin ve törenlerinin vaz-geçilmez bir parçasıdır. Eski Türk kavimlerinin çoğunda, tasvir edilen törenlerden anlaşıldığı üzere şamanın davulu ve cübbesi ve ayinde bulunan hasta tütsülenir ve bazı törenlerde de Şaman obayı tütsüleyerek üç kez dolaşırdı. Mum yakmak da Türklerin eski inançlarındaki bazı büyüsel şa-man ayinlerinde görülen bir uygula-ma olarak bilinmektedir. Ayin başla-madan önce şaman mum yakarak fal açmaktaydı (Bkz. İnan 1986: 61, 105, 110, 111). Buhur yakmak, daha çok ilk çağ Uzakdoğu uygarlıklarında ve hatta Osmanlılarda da görülen bir uy-gulamadır. Buhur aynı zamanda Arap kültürünün de eski geleneklerinden-dir. Hıristiyan kültüründe de dinsel ayinlerde buhur yakmak oldukça eski-ye dayanan bir gelenektir (Bkz. Başar 1972: 19, 57). Eski Türklerde, kadınlar

tütsü olarak ardıç dalını kullanırlardı. Her sabah kadınlar bir ardıç dalı ile ateşlerini tazeler ve bu dal ile odalara tütsü vererek kötü ruhları kaçırırlar-dı. Tütsünün, yakıldığı yerdeki nes-neleri manevi olarak temizleyeceğine inanılmaktaydı (Ülkütaşır 1963: 7)

Kuran-ı Kerim’i yüze kapat-mak: Özellikle Nusayri türbelerinde kimi ziyaretçilerin Kuran-ı Kerim’i çocukların yüzüne kapattıkları görül-mektedir. Nazar değdiğine inandıkları ya da hasta olan ve korkan çocukları-na Kuran-ı Kerim’den belirli sureleri okuyarak, Kuran-ı Kerim’i çocuğun yüzüne ani ve çok hızlı olarak üç kez kapatırlar. Bu uygulamanın, çocuğun irkilerek kendine gelmesini sağladı-ğına inanılır. Bir çeşit şok tedavisi olarak da algılanan bu uygulamada asıl amaç ise çocuğun okunan sureyle ruhen bütünleşmesi ve dini gücün ço-cuğu koruma altına alması ve çocuğa aktarılması olduğu için dinamistik bir uygulama olarak görülebilir.

Zeytinyağı sürmek: Zeytin ağa-cının kutsallığının yanı sıra zeytin-yağının da cilt hastalıklarını iyileş-tirdiğine inanılır. Hatay’da bulunan Nusayri Hıristiyan ve bazı Sünni tür-belerinde şişeler içerisinde zeytinyağı bulunmaktadır. Hıristiyan türbelerin-de uygulamada biraz farklılık söz ko-nusudur. Zeytinyağı, ağrıyan yerlere sürüldükten sonra kişinin alnına haç şekli verilerek sürülmektedir. Köylü-ler, ürünlerinin bereketli olması için ürettikleri zeytinyağının küçük bir kısmını her yıl türbeye bırakırlar4. Bu zeytinyağının hiçbir farklı özelliği ol-mamasına karşın, türbeye koyulduğu andan itibaren kutsallık kazandığına inanılmaktadır. Zeytinyağı, daha çok

(6)

cilt hastalıkları, siğil ve romatizma ve ağrı-sızı gibi sorunlar için hasta olan kısma sürülerek kullanılan geleneksel bir sağaltım yöntemidir.

Sağlık taşı: Yine bedenin ağrı-yan yerlerine veya hastalıklı kısım-lara, silindirik taşların sürülmesi de bütün Nusayri türbelerinde ve kimi Hıristiyan ve Sünni türbelerinde rast-lanan yaygın bir uygulamadır. Taşla-rın sürüldüğü yerdeki ağrı ve sızıla-rın geçeceğine inanılmaktadır. Tıpkı zeytinyağı gibi, bu taşların da belirgin bir özelliği bulunmamaktadır. Ancak mermerden özel olarak imal edildiği anlaşılan bu taşların kutsal olduğuna ve sağaltıcı özelliğinin bulunduğuna inanılmaktadır.

Hatay türbe inancında, sağlıkla ilgili yerine getirilen inanç ve uygula-malar çoğunlukla dinamizm ve büyü-sel uygulamalarla yakından ilgilidir. Türbeye ait bir eşyayı vücuda sürmek dinamizm inancına örnek olarak gös-terilebileceği gibi, büyüsel bir işlem olarak da değerlendirilebilir. Tanyu’ya göre (1987: 205-206); evliya bulunan bir yerden alınan taş veya kaya ile ulaşılamayan bir amaca ulaşmak üze-re, kişi ile o cisim arasında bir bağ-lantı kurmak; taklit büyüsü, temas büyüsü ve ak büyü gibi işlemlere ben-zerlik göstermektedir. Burada elbet-te ki tipik büyücülük şeklini görmek, bir büyücü aramak mümkün değildir. Burada inanan şahıs yaptığı işlemin niteliği ve kökeni konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadığı halde, evliya türbesinden alınan taşta bir keramet, bir kudret ve kuvvet olduğunu, sihri, majik, mistik ve dini bir yön ve anlam bulunduğunu düşünür.

Delikten geçmek: Kutsal

oldu-ğuna inanılan ağaçların gövdesinde-ki delikten geçmek veya ortası delik olan mezar başlığına başın sokulması da sağlıkla ilgili bir uygulama olarak dikkat çekmektedir. Bu uygulamaya sadece üç Nusayri türbesinde rastlan-mıştır. Nefes darlığı, öksürük, sinüzit gibi hastalıkları olanlar, başlarını taş ya da ağaç gövdesindeki deliğe üç kez sokup çıkardıklarında iyileşecekleri-ne inanmaktadırlar. Burada ağacın ya da taşın kutsal olduğuna ve onda bulunan mistik gücün kendisine geçe-ceğine ya da kendisini koruyacağına inanılmaktadır. Bu nedenle taş kültü ya da ağaç kültüyle ilgili bir uygulama olarak düşünülebilir.

Rüyada ameliyat ve türbede yatmak: Hatay türbe inancında, tür-bede yatma ritüeli Nusayrilerde ol-dukça yaygın bir uygulamadır. Bazı Sünni türbelerinde türbede yatmanın yasak olduğu görevlilerce belirtildiği halde bu türbelerde özel yapılan din-lenme odasında bulunan minderler, halı ve yastıklar söz konusu yasağın uygulanmadığını göstermektedir. Bazı Hıristiyan türbelerinde ise dinlenme odaları bulunmakla birlikte normal zamanlarda türbede yatanlara rast-lanmamaktadır. Ancak belirli günler-de yapılan Hıristiyan bayramlarının öncesinde türbeyi ziyaret edenlere ve yatanlara rastlanmaktadır.

Hatay türbe inancında, farklı bir motif de rüyada ameliyat edilmedir. Ancak bu uygulamaya Nusayri tür-belerinde ve özellikle de Harbiye’deki Şeyh Yusuf el-Hekim türbesinde çok sık rastlanmaktadır. Rüyada ameliyat edilip iyileşmek için hastaların ön-celikle üç hafta Perşembe gecesi dua ettikten sonra türbede yatmaları ve

(7)

iyileşeceklerine inanmaları gerekmek-tedir. Kendisi de ünlü bir hekim olan Şeyh Yusuf’a ait türbedeki dinlenme odalarında, makamın yanında veya evinde uyurken Şeyh Yusuf tarafın-dan ameliyat edildiğine ve uyandığın-da hastalığınuyandığın-dan eser kalmadığına, ameliyat edildiği bölgede sadece kü-çük bir ameliyat izinin kaldığına ina-nan çok sayıda insan vardır. İina-nanca göre felçli hastaların bile ayağa kalkıp yürüdükleri anlatılmaktadır. Şeyh Yusuf el-Hekim hakkındaki keramet anlatılarında ana tema rüyada ame-liyat ederek her türlü hastalığı iyileş-tirmesidir5. Türbede ameliyat, daha çok türbede yatan kişinin tedavi edici gücünden yararlanmaya yönelik bir uygulamadır. Türbede yatmak ise tür-bede bulunan doğaüstü güç aracılığıy-la yapıaracılığıy-lan bir fal biçimi oaracılığıy-larak da de-ğerlendirilebilir. Bir işin hayırlı olup olmayacağını anlamak için abdest alıp uykuya yatmak ve görülen rüyanın yo-rumlayarak bir anlam çıkartmaktan ibarettir6.

Türbede istiareye yatmak ve tür-bede ameliyat da bir dinamizm örne-ği olarak değerlendirilebilir. Çünkü uygulamaların özünde türbe ya da ziyaret yerinde yatan ve doğaüstü gücü olduğuna inanılan kişiyle bütün-leşme, onun koruyuculuğu altına gir-me, ona sığınma, onda olan doğaüstü gücün kendine aktarılması amacı bu-lunmaktadır. Başar’a göre (1972: 51); Anadolu’da antik dönem Yunan tapı-naklarında da benzer bir uygulamaya rastlanılmaktadır. Güzel coğrafi böl-gelere kurulmaları ve biraz da tedavi fonksiyonları bakımından zamanı-mızın sanatoryumlarına benzemeleri yönüyle bu tapınaklara yalnızca rüya

görmek amacıyla yatan hastalar da bulunmaktaydı. Burada görülen rüya-nın yorumuna uygun olarak telkinler yapılır ve tedbirler tavsiye edilirdi.

Mektup bırakmak: Bu uygula-maya bazı Nusayri türbelerinde rast-lanılmaktadır. Belirgin bir sorunu ya da hastalığı olan ziyaretçiler, derdini anlatan bir mektup yazarak kaç ya-şındaysa o kadar sayıda çoğaltarak makamın üzerine bırakmaktadırlar. Bu mektubu alıp okuyanların da, mektuplardan birini alıp aynı sayıda çoğaltarak dağıtmaları gerekmekte-dir. Eğer bunu yapmazlarsa işlerinin kötüye gideceğine ve başına felaketler geleceğine, bunu yaparlarsa mektubu bırakanın hastalık ya da sorununun giderileceğine kendisinin de işlerinin kısa sürede yoluna gireceğine, bütün sıkıntılardan kurtulacağına inanıl-maktadır.

Saç adağı: Çoğunlukla Nusayri türbelerine özgü olan bu uygulamaya kimi Hıristiyan ve Sünni türbelerinde de rastlanılmaktadır. Bu uygulamaya göre; erkek çocuğu olması için dilek dileyenler, erkek çocukları olduğunda saç adağı yapacaklarına söz verirler. Dilek gerçekleştiğinde; çocuğun saçı 7 yıl kesilmez. Çocuk 7 yaşına geldi-ğinde çocuğun saçı kesilerek tartılır, ağırlığınca kâğıt para veya karşılığı olan kıymetli eşya türbeye veya fakir fukaraya bağışlanır. Kesilen saç, tür-benin makamı üzerine bırakılır ya da türbenin iç duvarına asılır. Erginer 1997:147) çeşitli kaynaklara dayana-rak buna benzer bir uygulama olan Arap kökenli “akika kurban”ından bahsetmektedir. Bu ritüel, çocuğun doğumunu izleyen 7. günde çocuğun adının duyurulması ve çocuğun

(8)

başı-nın tıraş edildiği gün kurban kesilmesi biçiminde gerçekleşmektedir. Bunun dışında, çocuğun kesilen saçı ağırlı-ğınca altın, gümüş ya da para sadaka olarak dağıtılmaktadır.

Kutsal su (Su kültü): Türbe yanında bulunan suların kutsal oldu-ğuna, bu nedenle de şifalı olduğuna inanılmaktadır. Kutsal olduğuna ina-nılan sular, ziyaretçiler tarafından ağrıyan yerlere sürüldüğünde; ağrının geçeceğine, içildiğinde ise her türlü ağ-rının iyileşeceğine inanılmaktadır. Su-yun kutsallığı inancına, çoğu Nusayri türbesinde çeşitli şekillerde rastlanıl-maktadır. Nusayri türbesinde özellik-le cuma sabahları makamın dibindeki döşemeden su çıktığına ilişkin çok sa-yıda olay anlatılmaktadır. Bu suyun çıkmasına, sadece inançlı ve temiz kalpli insanların tanık olabileceğine, inançsız olanların bunu göremeyeceği-ne inanılmaktadır. Sünni türbelerinde ise suyun kutsallığına dair inançlar şöyledir: Yayladağı’nda bulunan Ka-ramağara’daki ziyaretin suyunun pa-razitlere iyi geldiğine, Öküzdamı Kö-yü’ndeki Benlioluk ziyaretinden akan suyun sıtmaya ve ağrılara iyi geldiği-ne, Sütlüce Mağarası’nın tavanından damlayan suların oluşturduğu birikin-tiden içenlerin her türlü hastalığına iyi geldiğine, Çedenelik Mahallesi’nde bulunan “sıtma suyu” ismindeki suda yıkandıktan sonra ekmek veya soğan bırakıp arkaya bakılmadan gidildiğin-de sıtma hastalığından kurtulacağına dair inançlar mevcuttur. Suyun kut-sallığı inancına, az görülmekle birlik-te Hıristiyan türbelerinde de rastla-nılmaktadır. Antakya’da bulunan St. Pierre Kilisesi’nin içinde dağdan gelen ve damla damla akarak biriken suyu

ziyaretçiler, alarak içmekte, ağrıyan yerlerine sürmekte ve çocuklarına da içirmektedir. Hatta bu sudan yanla-rında da götürenlere rastlanılmakta-dır.

İlkel toplumlarda ağacın ve taşın yanında su da ibadette önemli role sa-hiptir. Suyun arıtıcı niteliği, bollukla ilişkisi, taşması vb. su kültünün doğ-masında rol oynayan önemli etkenler olmuştur. Denizleri, gölleri, ırmakları, kaynakları ve yağmuru da içine alan su kültünde; su, kimi zaman kendisine ibadet edilen bir nesne, kimi zaman da bir kült aracı olmuştur (Örnek, 1988: 103, 104). Eski Türk inancında su da kutsal sayılmaktaydı. Su, Türklerin hayat kaynağı ve yaşam gücüdür. Türkler, her suyun bir tanrısı oldu-ğuna inanırlardı. Kurumuş ırmaklara şarap dökmek suretiyle Tanrıyı mem-nun etmeye çalışırlardı (Bkz. Kalafat, 1999: 50; İnan, 1986: 168).

Duvara sırtını sürmek: Sağ-lıkla ilgili olarak sadece iki Nusayri türbesinde rastlanılan bir uygulama-dır. Karaali beldesindeki Şıh Hasan ve Harbiye’deki Yusuf el-Hekim (5 ve 2 nolu) türbelerinin iç duvarında mih-rap şeklinde bir girinti bulunmakta-dır. Buraya gelen ziyaretçiler, sırt ağ-rıları için kollarını yan tarafa koyarak kendilerini yukarıya doğru çekmekte ve sırtlarını duvara sürtmektedir. Bu-nun, sırt ağrılarını geçireceğine ina-nılmaktadır. Türbenin duvarına sırtın sürülmesi, dinamizm inancına örnek olarak görülebilir.

Bez beşik asmak ya da beşik sallamak: Bez beşik asmak çocuğu olmayan kadınların çocuk isteklerini dile getirmek amacıyla yapılan bir uy-gulamadır. Bu uygulamaya

(9)

çoğunluk-la Yayçoğunluk-ladağı’nda bulunan Sünni ziya-retlerde (Arslandede ziyareti, Çaputlu ziyaret ve Yeldede ziyareti) rastlanıl-makla birlikte, Reyhanlı yolunda bu-lunan bir ziyarette (Şıh Abdülcelil) ve bazı Nusayri türbelerinde de rastlan-mıştır. Bu uygulamada kumaş parça-ları beşik şekline getirilir, içine de taş koyularak ağaca asıldıktan sonra be-şik sallanır. Çocuğum olursa “kucağı-na getireceğim” şeklinde dilek dilenir, adaklar adanır. Benzer bir uygulama olan beşik sallamaya ise Nusayrilere ait bazı türbelerde rastlanılmaktadır. Çocuğu olmayanlar, bu beşiğe bir ço-cuk yatırdıklarında ya da boş beşiği salladıklarında çocukları olacağına inanmaktadırlar.

Hatay türbe inancında rastlanan bez beşik asmak ve beşik sallamak gibi çocuk olmasına yönelik yapılan uygulamalar, geçmişten bugüne ula-şan taklide dayanan büyüsel işlem-ler olarak değerlendirilebilir. Örnek’e göre (1988: 142); bütün toplumlarda görülen bu yaygın büyü çeşidi “ taklit yoluyla istenilen sonucu meydana ge-tirme, benzer işlemlerle istenilen şeyi ya da olayı öne alma ve yakın gelecek-te gerçekleşmesini zorlama ve sağla-ma denemesi olarak görülebilir. Bunu yaparken “benzer benzeri yaratır” il-kesinden hareket edilmiş olmaktadır. Mevlit okutmak: Sadece Sünni türbelerine özgü olan bu uygulamaya göre; çeşitli istekleri ve sorunları için dilekte bulunanlar, dilekleri gerçek-leştiğinde mevlit yapmayı adak olarak belirtirler. Mevlit, genellikle çocuğu ol-mayanların çocuk dileklerinin gerçek-leşmesi karşılığında doğumlarda veya ölümlerde yapılan bir adak türüdür.

Özellikle Türk Sünnilere ait tanınmış türbelerde günü birlik mevlit yapan-lara rastlanılmaktadır. Bu tamamıyla İslamî bir uygulamadır.

Çaput veya tülbent (eşarp) bağlamak: Nusayri türbelerinin ka-rakteristik özelliklerinden biri olması-na karşın bu uygulamaya tüm etnik-dinsel gruplarda rastlanılmaktadır. Sünni türbelerinde yasaklanmasına rağmen az da olsa rastlanılmaktadır. Buna göre; makamın üzerinden alınan bezler, arabaya veya kişinin bileğine bağlanır. Türbenin içinde, genellikle de makamın üstünde bulunan yeşil bezden bir parça yırtılarak; pencere-nin demir parmaklarına, makamın ba-şucundaki bayraklara veya avizelere bağlanır. Bu bez parçası nazardan ko-runmak amacıyla ziyaretçinin koluna, arabasına veya eve de bağlanmakta-dır. Çaput bir yere bağlanmadan sıkı-ca düğümlenerek makamın üzerine de bırakılabilmektedir. Dilek dilendikten sonra, bu düğüm çözülmeyeceği için dileğin gerçekleşeceğine inanılır. Bu uygulama “dilek ağacına” çaput bağ-lamanın halk tarafından genişletilmiş bir biçimi olarak görülebilir. Çaput bağlamaya benzeyen bu uygulamaya özellikle Sünnilere ait olduğu bilinen türbelerde rastlanılmaktadır. Bu uy-gulamaya göre; dilek dileyen ziyaretçi-ler makamın başlığına tülbent bağlar-lar, kimi ziyaretçiler de bağlanmış bu tülbentlerden alarak koluna, boynuna veya ağrıyan yerlerine bağlarlar. Ça-put ya da tülbendin makamdan alı-narak kola ya da boyuna bağlanması makamın sahibine ait dinsel gücün kendisine geçeceğine veya kendisini

(10)

dert ve hastalıklardan koruyacağına inanılmasıyla ilgilidir.

Şamanist bir uygulama olarak bi-linen tülbent veya çaput bağlamak ya da türbeye ait çaputu ya da tülbendi alıp koluna, arabasına bağlamak da bir tür dinamizm örneği olarak de-ğerlendirilebilir. Çünkü uygulamanın özünde türbe ya da ziyaret yerinde ya-tan doğaüstü gücü olduğuna inanılan kişiyle bütünleşme, onun koruyuculu-ğu altına girme, ona sığınma ve onda olan doğaüstü gücün kendine aktarıl-ması amacı bulunmaktadır.

Kutsal sayılan ve dilek ağacı ola-rak görülen kimi ağaçlara çaput bağla-mak en ilkel Şamanist geleneklerden biridir. Çaput bağlamak, eski Türkle-rin en yaygın adak (nezir) biçimleTürkle-rin- biçimlerin-den biridir. Şamanistlerin dağ, ağaç, su ruhlarına da bağışladıkları bu nezir genellikle de merhametli ve koruyucu olan yer-su ruhlarına adanmaktadır (İnan, 1952: 25). Kalafat (1999: 29); dilek ağacına ve türbelerin içindeki çeşitli yerlere çaput ve ip gibi şeylerin bağlanmasının, o türbeye sığınmak, onun koruyuculuğu altına girmek an-lamına geldiğini belirtmektedir. Ör-nek (1981: 81), ip ya da çaput bağla-mayı bir kötülüğü bağlamak amacıyla yapılan büyüsel bir pratik olarak de-ğerlendirmektedir.

Terlikle yüze vurmak: Bu uy-gulamaya sadece Şeyh Ahmet Kuseyri türbesinde rastlanılmaktadır. Türbe-de bulunan ve Şeyh Ahmet Kuseyri’nin kendisine ait olduğu bilinen pabuçla vücudun ağrıyan yerlerine özellikle de felçli hastalara vurularak hastaların iyileşeceğine inanılmaktadır. Şeyh’ten

kaldığına inanılan terlik, Şeyh’in to-runu olduğunu söyleyen M. Şemsettin Güneş (51 yaşında) tarafından ele ta-kılarak çeşitli dualar eşliğinde yüzü felçli hastaların yüzüne vurulmakta-dır. Bu uygulamayla; konuşamayan, kekeme olan çocukların ve sara hasta-sı olanların da iyileştirildiğine inanıl-maktadır.

Şeyh Ahmat Kuseyri’ye ait oldu-ğuna inanılan terlikle, hastanın yüzü-ne vurmak da bir tür dinamizm olarak değerlendirilebilir. Çünkü uygulama-ların özünde türbe ya da ziyaret ye-rinde yatan doğaüstü gücü olduğuna inanılan kişiyle bütünleşme, onun ko-ruyuculuğu altına girme, ona sığınma ve onda olan doğaüstü gücün kendine aktarılması amacı bulunmaktadır.

Ağaca çivi çakmak: Bu uygu-lama Demirciler Çarşısı’nda bulunan küçük bir Alevi Nusayri türbesinde görüldüğü için Hatay genelinde istis-nai bir uygulamadır. Şiddetli baş ağrı-sı çeken ziyaretçiler, insan boyundan bile küçük olan bu türbenin yanında yer alan yaşlı çınar ağacının gövdesine çivi çakarlar. Böylece baş ağrılarından kurtulacaklarına inanırlar.

Belli taşlarda olduğu gibi, belli ağaçlarda da mana gücünün, ataların, cin ve perilerin eğleştiği inancı, gide-rek korulukları ve ormanları da kap-sayarak orman kültüne dönüşmüştür (Örnek, 1988: 102, 103). Bu açıkla-malardan anlaşılabileceği gibi Örnek, ağaç kültüyle ilgili inanışları mana inancıyla (dinamizm) bağdaştırmak-tadır. Oysa Ülkütaşır’a göre (1963: 8); ağaç kültü, en ilkel devirlere, to-temizm devrine ait bir külttür.

(11)

Altay-lıların totem devrine ait rivayetlerini korudukları, kendilerinin ağaçtan tü-rediklerini ifade etmelerinden anlaşıl-maktadır.

İslam dininin ağaca tapınmayı yasaklamasına karşın, bu kült gerek biçim değiştirerek, gerekse İslami bir kılıfa büründürerek varlığını sürdür-müştür. Bugün de, Anadolu’nun her yerinde ağaç kültünün izlerine rastla-nılmaktadır. (Bkz. Kalafat, 1999; Er, 1996: 61-64; Ülkütaşır, 1963; Araz, 1995: 60). Ancak ağaç kültünün Alevi toplulukları arasında özellikle de Tah-tacı ve Yörükler arasında daha önem-li ve yaygın olduğu da biönem-linmektedir (Bkz. Ocak, 2000: 114-115).

Komünyon dağıtmak: Komünyon (ekmek-şarap), Hıristiyanların türbe ve kilise-türbe olarak kullanılan kut-sal mekânlardaki bütün ritüellerde sık rastlanan bir pratiktir. Komün-yon, Hz. İsa’nın yakalanıp çarmıha gerilmeden önce havarileriyle yediği son yemektir. Ekmek, Mesih İsa’nın bedeni, şarap ise kanını simgelemek-tedir. Komünyonu yiyenler iman gücü kazanacaklarına, bütün dertlerinden kurtulacaklarına ve hastalıklardan korunacaklarına inanmaktadırlar.

Sonuç

Sağlıkla ilgili olarak yapılan tür-be ziyaretleri genel olarak değerlendi-rildiğinde; en çok dikkati çeken konu, türbelerde geleneksel halk hekimliği açısından bir uzmanlaşmanın söz ko-nusu olması ve halkın hangi hastalık için hangi türbeye gideceğini önceden bilmesidir. Hatay türbe inancında, belirli hastalıklar için belirli

türbe-lere gidilmektedir: Şenköy’de bulu-nan Şeyh Ahmat Kuseyri yaşarken romatizma mütehassısı olduğuna ve romatizmalı hastaların bu türbede iyileşeceğine inanılmaktadır. Şıh Yu-suf el-Hekim (Harbiye) türbesinde hastaların rüyada ameliyat edilerek her çeşit hastalıktan kurtulduğuna inanılmaktadır. Şeyh Ahmet Kuseyri (Şenköyü) türbesine özellikle yüz fel-ci olan hastalar gitmektedirler. Şeyh Yahya (Yeşilpınar) ve Arslandede zi-yareti (Yayladağı) ise çocuk olması konusunda tanınmaktadır. Çocukları hastalanan aileler, Şıh Hasan Sincari (Serinyol) türbesinde bulunan beşiğin içine hasta çocuğu bir süre yatırdık-larında iyileşeceğine inanmaktadır-lar. Saka hamamının içinde bulunan Şeyh Muhammed Sakka (Antakya) türbesinin öksürüğe iyi geldiğine ina-nılır. Demirciler çarşısında bulunan Şıh Muhammed Delati türbesine ise baş ağrısı ve ağzında yara çıkan be-beklerin iyileşmesi için gelinmekte-dir. Şeyh Ali Muğaviri (Yeşilpınar) ve Şeyh Ceddu (Gümüşgöze) türbelerine kulakla ilgili hastalıkların iyileşmesi için gidilmektedir. Şıh Hasan Sincari (Serinyol) türbesinin yanında bulunan şifalı olduğuna inanılan kükürtlü su-yun cilt hastalıklarını iyileştireceğine inanılmaktadır.

Hatay türbe inancında atalar kül-tü, Şamanizm ve doğa kültlerinin yanı sıra kimi geleneksel ve ilkel toplum-larda hâlâ varlığını sürdüren animis-tik, dinamistik ve büyüsel inançların kimi kalıntı öğelerine de rastlanmak-tadır. Bu dinamist, animist ve büyü-sel öze sahip inanç ve uygulamalar,

(12)

İslamî kökenli inanç ve uygulamalarla bir arada yer almaktadırlar. Geçmiş-ten bugüne taşınan birçok inanç ve uygulamanın yanı sıra namaz kılmak, mevlit okutmak, dua etmek, tespih çekmek, zikir yapmak, Kuran-ı Kerim öğretimi, Kuran-ı Kerim’i yüze kapat-mak gibi birçok İslamî inanç ve uygu-lamaya da rastlanılmaktadır.

Din adamları tarafından akta-rılan dini bilgiler ya da resmi din bilgileri ile halk tarafından uygulan-makta olan halk inançları çoğunlukla birbirinden farklılık göstermektedir. Yüksek İslam ya da Ortodoks İslam, yazılı, aşırılıklara izin vermeyen ve Tanrıyla insan arasında aracı kabul etmeyen bir yapıya sahiptir. Oysa heterodoks İslam ya da Halk İslam’ı asıl olarak aracılara dayalı olarak ku-rumsallaşmıştır. Bu bakımdan Halk İslam’ının en önemli özelliği güçlü bir veli ve evliya kültünün varlığını sür-dürmesidir. Halk inançları içerisinde yer alan çeşitli kültler kapsamında sayısız inanç, gelenek ve ritüeller, kö-kenleri ve nedenleri irdelenmeksizin dogmatik olarak bugün de yerine ge-tirilmektedir. Her gün bir yerde tanık olduğumuz külte dönüşmüş bu inanç ve uygulamalar, bize yanlış ve hatta saçma gelse bile söz konusu toplumun kendini ifade etmesinde ve toplumsal bütünlüğün sağlanmasında önemli bir role sahiptirler.

Halk İslam’ı ya da halk dini ola-rak nitelendirilen inanç biçiminin bünyesine giren sağlıkla ilgili olarak türbelerdeki inanç ve uygulamaları, her ne kadar, “hurafe”, “boş inanç” veya “batıl itikad” şeklinde

olumsuz-layarak reddetsek bile, halk fırsat buldukça modern sağlık kurumlarının yerine adak yerlerini ziyaret ederek şifa dilemektedir. Hatay’da bulunan türbelerde de, her ne kadar, akla man-tığa aykırı ve garip birçok uygulamaya rastlansa da halkın çoğunlukla türbe-lere ve ziyaret yerlerine büyük bir iti-bar addederek sık sık buraları ziyaret ettikleri, şifa vereceğine inandıkları ve niyetlerinin gerçek olacağına güçlü bir şekilde inandıkları da bir gerçektir. Türbenin kapısına türbelerde ziyaret-çiler tarafından yerine getirilen inanç ve uygulamaların İslam inancına uy-gun olmadığını, yasak olduğunu be-lirten tabelaların asılması ve bunları yapanlara türbedarlar ve din görevli-leri tarafından müdahale edilmesi bile sağlıkla ilgili türbe ziyaretlerinin azal-tılmasına ya da zayıflamasına yol aç-mamaktadır. Bu gerçeklik de bu inanç ve uygulamaların çok eski dönemler-den bugüne kuşaklar boyunca aktarı-larak yaşatıldığını göstermektedir.

Hatay türbelerindeki sağlıkla il-gili inanç ve uygulamalara genel ola-rak bakıldığında; heterodoks İslam’ı temsil eden Nusayrilik ile Ortodoks İslam’ı temsil eden Sünnilik arasın-daki ayrım ve farklılaşma açıkça gö-rülmektedir. Türbelerde İslamî oldu-ğu düşünülen inanç ve uygulamalara daha çok Sünni türbelerde rastlanır-ken, İslamî olmadığı düşünülen ve bu nedenle de yasaklanan inanç ve uygu-lamalar ise çoğunlukla Alevi Nusayri türbelerinde görülmektedir. Sünni türbelerde istisnasız bir şekilde Diya-net İşleri Başkanlığı’nın yasakları be-lirten tabelası bulunmaktadır ve orada

(13)

görevli, çoğunlukla da devletten maaş alan imamlar Diyanet’in belirttiği bu yasakları sıkı bir şekilde denetlemekte ve uygulamaktadırlar. Oysa Nusayri türbelerinde Diyanet’in yasaklar ta-belasına çok nadir olarak rastlandığı gibi, orada görevli olan ve halkın ba-ğışlarıyla geçimini sağlayan türbedar ya da Şeyh (şıh) ise bu yasakları uygu-lamadığı gibi bazen de yasak olan bu uygulamaları özendirmektedir.

NOTLAR

1 Bu konuda daha yeterli ve ayrıntılı bilgi için sağlık antropolojisi alanında yapılan şu çalışmalara bkz.: Erdentuğ, 1980; Elmacı, 1976; Tekirli, 1972; Konak, 1982; Türkdoğan, 1972; Gençler, 1974.

2 Türkiye’de türbe inancı ve türbelerde uygulanan sağlıkla ilgili bazı inanç ve uygula-malarla ilgili olarak bkz. Cinlioğlu, 1969, Kök-sal 1987, Türk 2002 ve 1991, Araz 1995, Tanyu 1967, Başar 1972) .

3 Hatay’da yaşayan Nusayriler (Arap Aleviler) Hızır inancı çok güçlüdür. Hatay gene-linde tespit edilen toplam 51 türbenin 50’si Nu-sayrilere aittir (Bkz. Türk,2002).

4 Zeytinyağının bir kısmının türbeye bırakılması geleneği, geçmişteki kutsal mabetle-re verilen zorunlu verginin dini amaçla gönüllü olarak yapılan değişmiş biçimi olarak görülebi-lir.

5 Bu anlatılardan çok sayıda örnek için bkz. (Türk 2010: 102-105).

6 Anadolu genelinde türbelerde sıkça rastlanan rüyada görülen olayların gerçek ola-cağına inanarak rüya görmek (istiareye yatmak) için türbede yatanlara da rastlanmaktadır (Bkz. Araz 1995: 183, Tanyu 1967: 92-100, Başar 1972: 62).

KAYNAKÇA

Araz, Rıfat. Harput’ta Eski Türk İnançları

ve Halk Hekimliği. Ankara: Atatürk Kültür

Mer-kezi Başkanlığı Yayını, 1995.

Başar, Zeki. İçtimai

Adetlerimiz-İnançları-mız ve Erzurum İlindeki Ziyaret yerlerimiz.

Er-zurum: Atatürk Üniv. Yayınları, 1972.

Cinlioğlu, Halis. “Tokat’ta Ziyaret Yer-leri ve UsulYer-leri”. Türk Folklor Araştırmalar., (1969)12/ 235: 5202-5203.

Elmacı, Nuran. 2000: “Tıbbi Antropolojinin

Araştırma Alanları ve Toplum Sağlığına Katkı-ları”. Folklor Edebiyat, Sosyal Antropoloji Özel

Sayısı. (2000) Cilt VI, Sayı 22: 173-181.

Elmacı, Nuran. Diyarbakır Kentinin Üç

farklı Köysel Grubunda Doğumla İlgili Değer ve Tutumlar. (Basılmamış doktora tezi). Diyarbakır

Tıp Fakültesi, 1976.

Erdentuğ, Nermin. “Modern Sağlık Hiz-metlerinde Sosyal Antropolojinin Yeri”.

Antropo-loji, A.Ü. Dil ve Tarih Coğ. Fak. Yayını, (1980)

9: 9-15.

Erginer, Gürbüz. Kurban, Kurbanın

Kö-kenleri ve Anadolu’da Kanlı Kurban Ritüelleri.

İstanbul: Yapı Kredi Yayını, 1997.

Gençler, Ahmet. Diyarbakır ve çevresinde

Sosyalleştirilmiş sağlık Hizmetlerini Etkileyen Toplumsal ve Kültürel Faktörler. (Basılmamış

doktora tezi), Diyarbakır Tıp Fakültesi, 1974. Gürsoy, Akile, “Günümüzde Sosyal Bilim-ler ve Sağlık”. Gelenekten Geleceğe Antropoloj. İstanbul: Epsilon yayınları, 2005: 90-100.

İnan, Abdulkadir. “Müslüman Türklerde Şamanizm Kalıntıları”, Ankara Üniversitesi

İla-hiyat Fakültesi Dergisi. (1952)Cilt IV: 19-30.

Kalafat, Yaşar. Doğu Anadolu’da Eski

Türk İnançlarının İzleri, Ankara: Atatürk

Kül-tür Merkezi Başkanlığı yayınları,1999. Konak, Akın. “ Köysel Bölge Sağlık Hiz-metlerini Değerlendirme Metodolojisi Adlı Ese-rin Tıbbi Antropoloji Açısından İncelenmesi”.

Antropoloji, A.Ü. Dil ve Tarih Coğ. Fak. yayını,

(1982) 10: 85-97.

Köksal, Hasan. “İzmir ve Çevresinde Yatır-lar İle BunYatır-lara ilişkin oYatır-larak yaşayan İnançYatır-lar”.

III. Milletlerarası Türk Folklor Kongresi Bildiri-leri, Gelenekler Görenekler ve İnançlar. Ankara:

M.İ.F.A.D. Yayını, (1987) Cilt IV: 227-241. Örnek, Sedat Veyis. Etnoloji Sözlüğü. An-kara: A.Ü. D.T.C.Fak Yayını, 1971.

Örnek, Sedat Veyis. Sivas ve Çevresinde

Hayatın Çeşitli Safhalarıyla İlgili Batıl İnançla-rın ve Büyüsel İşlemlerin Etnolojik Tetkiki.

An-kara Üniv. D.T.C.Fak. Yayını, 1981.

Örnek, Sedat Veyis. İlkellerde Din, Büyü,

Sanat, Efsane. İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1988.

Tanyu, Hikmet. Ankara ve Çevresinde

Adak ve Adak Yerleri. Ankara: Ankara

Üniver-sitesi Yayını, 1967.

Tanyu, Hikmet. Türklerde Taşla İlgili

İnançlar. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı

Yayını,1987.

Tekirli, Nadir. Köysel Bölge Sağlık

Hizmet-lerinin Değerlendirme Metedolojisi. Ankara:

Hıf-zıssıha Okulu Yayını,1974.

Türk, Hüseyin. “Alawi Syncretism: Beliefs and Traditions in Shrine of Hüseyin Gazi”.

(14)

Türk, Hüseyin. “Sultan Melek Türbesi ile İlgili Adet ve İnanmaların İncelenmesi”, Türk

Halk Kültürü Araştırmaları, Yunus Emre Özel Sayısı. Ankara: Kültür Bak. Halk Kültürünü

Araştırma Dairesi Yayınları, Sayı 1991/1: 115-127.

Türk, Hüseyin. Nusayrilik (Arap Aleviliği)

ve Nusayrilerde Hızır İnancı. Ankara: Ütopya

yayınları, 2002.

Türk, Hüseyin. Kültürlerin Bin Yıllık

Hoş-görüsü, Evliyalar Diyarı Hatay. Adana: Karahan

Kitabevi, 2010.

Türkdoğan, Orhan. Doğu Anadolu’da

Sağ-lık-hastalık Sisteminin Toplumsal Araştırması.

Erzurum: Atatürk Üniv. Yayını, 1972.

Rivers, W.H.R. Tıp, Büyü ve Din, İstanbul: Epsilon Yayınları, 2004.

Resimler

Ağrıyan yerlerine sağlık taşı süren ziyaretçi (Muhammet Arabi/Aknehir)

Şifalı suya giren kadın ve çocuklar(Şeyh Hasan Sincari/Serinyol)

Dilek ağacının içinden geçen çocuklar (Hızır türbesi Hatunköy)

Ağrıyan sırtını duvara süren bir kadın (Hızır türbesi /Affan)

Referanslar

Benzer Belgeler

Deontolojik yaklaşıma göre ahlaki ilkeler ve değerler kamu görevlisine kazandırılmışsa; birey karar verirken bunlara dayalı olarak karar verecektir.. Kısacası

Bu çalışmada, yapıların optimizasyonu için ayrık tasarım değişkenleri kullanarak sonuca giden genetik algoritma yöntemi düzlem kafes sistemlere uygulanmıştır..

TMMOB, uygulamaya konulan Taksim Projesi'nin şehircilik ilke ve planlama esaslarına aykırı olduğunu belirterek, acilen durdurulmas ını istedi.Türk Mühendis ve Mimar

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi, Hacettepe Üniversitesi İİBF'de Hukuk Bilimleri, SBF'de Uluslararası Hukuk ABD Başkanı, Paris II

İlgide kayıtlı yazıda özetle, gümrük idarelerinde fazla mesai işlemlerinin elektronik ortamda yürütülebilmesi amacıyla hazırlanan elektronik sistemde yapılan yeni düzenleme

PCR testlerinin yaygın olarak kullanı- mı ve görece olarak alınan hızlı sonuçlar farklı klinik durumlarda olası etkenlerin daha geniş yelpazede araştırılabilmesini

Yaşam eşiği olarak görülen yedi yaşına kadar erkek çocuğun saçının kız gibi uzatılması, elbise giydirilmesi, küpe takılması, yüzüne kara

Tarihi Kentler Birliğinin kurulduğundan bu yana ana başlıklarından biri olan endüstri mirasının korunması; Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın ev sahipliği