• Sonuç bulunamadı

K. Küçükalp, 'Nietzsche ve Postmodernizm'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "K. Küçükalp, 'Nietzsche ve Postmodernizm'"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

___________________________________________________________  Alaaddin Yanardağ

Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü

76000, Iğdır, Turkeyumutfelsefe@hotmail.com

B e y t u l h i k m e A n I n t e r n a t i o n a l J o u r n a l o f P h i l o s o p h y

© Beytulhikme Philosophy Circle Beytulhikme Int J Phil 8 (2) 2018 Book Review: 859-862

___________________________________________________________

Küçükalp, K. (2017). Nietzsche ve Postmodernizm. İstanbul: Kibele

Yayınları. 258 s.

___________________________________________________________

Nietzsche and Postmodernism by K. Küçükalp

Reviewed by UMUT DAĞ Muş Alparslan University

Received: 13.11.2018Accepted: 21.11.2018

© Dağ, U. (2018). K. Küçükalp, Nietzsche ve Postmodernizm. Beytulhikme An International

Journal of Philosophy, 8 (2), 859-862.

Giriş bölümünde yazar kitabın amacının Nietzsche’nin Modernizm eleştirileri bağlamında onun felsefesinin tek tek postmodern filozoflar üzerindeki etkisinden ziyade postmodern düşünceye ilham olmuş temel temalarını ortaya koymak olduğunu ifade eder.

Birinci Bölüm: Nietzsche ve Felsefe: Bu bölümde yazar Neitzsche’nin na-sıl bir filozof olduğu, felsefe tarihindeki yeri ve felsefesi ile neyi amaçladığı üzerine bir analiz yapar. Yazara göre Nietzsche bir ozan filozoftur. Ona göre, “Nietzsche’nin üslubunda genel felsefeye özgü bilgi sunma, kavram-sal çatılı bilgiler öğretme yoktur. Nietzsche bir aforizma yazarıdır. Ni-etzsche serinkanlı, mantıkça düzenlenmiş bir düşünce ikliminden çok duygusal bir iklimde, tutkular, özlemler, yermeler ve övmeler doğrultu-sunda düşünür. Nietzsche düşüncelerini yaşantısından devşirir.” Nietzsc-he kendinden önceki felsefe tarihinin tüm enerjisini Sokrates’ten başlarak oluşun ardında değişmeyen bir töz aramakla geçirdiğini ve bunu ya-parken de aklı merkeze alarak nedensellik, erek, varlık ve tanrı gibi kav-ramlara felsefeyi tutsak ettiklerini söyler. Nietzsche kendi yerini Tan-rı’nın ölümünün ilanı yani bütün bir hakikat iddiasında olan metafizik geleneğin sona erdiğini ilan ederek ortaya koyar. Yazara göre Nietzsche

(2)

B e y t u l h i k m e 8 ( 2 ) 2 0 1 8 B e y t u l h i k m e A n I n t e r n a t i o n a l J o u r n a l o f P h i l o s o p h y Umut Dağ

860

felsefesi varlığın yerine oluşu, tözün yerine eylemi koyarak batı metafizik geleneğin dışında kalmıştır.

Nietzsche’nin Tanrı’nın ölümü ilanı batı metafizik geleneğini nihi-lizmle baş başa bırakmıştır. Nietzsche felsefesiyle aslında bu nihilizmi aşma çabasındadır. Yazar Nietzsche’den bir alıntı ile nihilizmi şöyle ta-nımlar: “ en yüksek değerlerin kendi kendini değersizleştirmesi, amacın kaybolması ve niçin sorusunun cevapsız kalması”. Nietzsche’nin Tanrının ölümü ile ortaya çıkan nihilizmi ise jeneoloji yöntemini kullanarak, güç istemi, üstün insan, amor fati ve ebedi dönüş kavramları aracılığıyla dü-şünsel anlamda aşmaya çalıştığını ifade eder. Yazar Nietzsche’nin jeneolo-ji yöntemini “yargılarımız ve faaliyet biçimlerimizi, bu yargılarımızın ve faaliyet biçimlerimizin ortaya çıkışını, onların tarihsel bir sorguya tabi tutulması yoluyla görünür hale getirme çabası” olarak tanımlar. Yazara göre, Nietzsche’nin Ahlakın Soykütüğü Üzerine adlı eserde jeneolojik soruşturma yaparak hakim ahlak anlayışın köle ahlakı olduğunu bunun ise kökenini Hristiyan ahlakında bulduğunu ifade eder. Yine yazarın ifadesiy-le “Nietzsche’ye göre Hristiyanlığın zayıfın, ezilmişin, alçakgönüllünün tarafında olması; güce, kudrete ve soyluluğa yönelik hınç duygusundan kaynaklanmaktadır”. Yazara göre Nietzsche güç istemi kavramını “ batı metafizik geleneğinin ve Hristiyan ahlak düşüncesinin sebep olduğu nihi-lizmi aşmak ve kendinin ötesine geçen (kendi kendini alt eden), değerleri yeniden değerleyen üstün insanı yaratmak doğrultusunda ortaya koymuş-tur.” Nietzsche’nin üstün insanı nihilizmi aşma çabasında olan gerçeklikle barışık ve değerleri yeni değerleyecek yeni değerler yaratacak olan ve ken-dini alt edecek insandır. Amor Fati kavramını ise Neitszche yaşam sevgisi, kader sevgisi herşeye rağmen yaşamın evetlenmesi tüm acısıyla birlikte trajedinin dahi kabulü anlamında kullandığını söyler. Ebedi dönüş kavramı ise amor fati kavramı ile doğrudan ilişkilidir. Yaşamın evetlenmesi ve metafizik düşünce ile Hristiyanlığın güçsüzlük ve hınç duyguları ile yargı-ladığı yaşam yerini iyinin ve kötünün ötesinde bir masumiyete bırakır. Bu bağlamda “yaşamın, oluşun masumiyeti düşüncesi, Nietzsche’nin ebedi dönüş kavramsallaştırması ile birlikte anlamını bulur. Hayata evet demek, varlık çemberinin sonu gelmez dönüşünü kavramak ve istemek demektir.” İkinci Bölüm: Nietzsche ve Modernizm: Bu bölümü iki kısma ayırabiliriz: İlk kısımda yazar modernizm birçok anlamında kullanıldığını bunların

(3)

B e y t u l h i k m e 8 ( 2 ) 2 0 1 8 B e y t u l h i k m e A n I n t e r n a t i o n a l J o u r n a l o f P h i l o s o p h y

861

Kitabiyat: K. Küçükalp, Nietzsche ve Postmodernizm

özellikle felsefi ve sosyolojik anlamının ön plana çıktığını söyler. Felsefi anlamda modernizm “aydınlanma düşüncesi ile birlikte gerçekleşen ente-lektüel dönüşümün ortaya çıkardığı dünya görüşünü, hümanizm, dünyevi-leşme ve demokrasi temelleri üzerinde yükselen bilimci, akılcı ilerlemeci ve insan merkezci bir ideolojiyi ifade eder.” Ona göre modernizmin dört temel karakteristiği vardır. Bunlar sırasıyla: Hümanizm, Özne- Nesne Düalizmi, Lineer Tarih Anlayışı ve Pozitivizm. Hümanizm, en genel ifadesiyle hakikatin bilinmesi hususunda insanın ve insan aklının tek ve temel otorite kabul edilmesine işaret eder. Özne- Nesne Düalizmi ise Descartes ile başlayan düşünen öznenin merkezde olduğu ve geri kalan tüm varlık alanının nesne olarak tanımlandığı düşünme biçimidir. Lineer tarih anlayışı ise tarihin doğrusal bir biçimde ilerlediğini ve modern çağın en ileri çağ olduğu iddiasına dayanır. Son olarak, Pozitivizm, ise epistemo-lojik anlamda insan bilgisini tümüyle olgulara ve deneysel olana indirgeme çabasıdır.

İkinci kısımda ise yazar, Nietzsche’nin modernizm eleştirilerini üç ana başlık altında ifade eder. Bunlardan ilki düalizm eleştirisidir. Nietzsc-he özne nesne düalizmini aslında Sokrates’ten başlayarak gelen batı meta-fiziğinin bir devamı olarak görür. Batı metafiziği ona göre kavramsal ve kurgusal olanı yani Apolloncu olanı, oluşu, yaşamı ve içgüdüleri kabul eden Dionysosçu düşünce yerine kabul edip ikame etmeye çalışmıştır. Özne nesne düalizmi de bu bağlamda meydana getirilmiş oluşturulmuş yaşam karşıtı kurgusal felsefenin bir ürünüdür. İkinci eleştiri, Nietzsc-he’nin Modern bilgi ve hakikat anlayışlarına olan eleştirisidir. Batı metafi-ziği ona göre mutluluk ve edemi akılla özdeşleştirerek yaşam karşıtı kur-gusal bir düzen ortaya koymuştur. Nietzsche için hakikat oluşturulan, sürekli yaratılan ve sosyal yaşamda oluşturulan bir şeydir. Ayrıca Nietzsc-he doğal fenomenleri araştıran bilimin esasında kendi konu ve sınırlılıkla-rından dolayı zaten hayatın bütününü kucaklayacak bir değerler dizgesi oluşturmaktan yoksun olduğunu söyler. Üçüncü eleştiri ise, Nietzsche’nin modern tarih anlayışına yönelik eleştirisidir. Modernizmin insanlık tarihi-nin ilerleme içerisinde olduğuna yönelik düşüncesini Nietzsche bir yanıl-sama olarak görür. Tanrının ölümü ve nihilizmin doğuşu aslında bir iler-leme değil bir çöküş ve yeniden yeni değerler üretme şeklinde okundu-ğunda ilerleme fikri bir yanılsama olarak kalacaktır.

(4)

B e y t u l h i k m e 8 ( 2 ) 2 0 1 8 B e y t u l h i k m e A n I n t e r n a t i o n a l J o u r n a l o f P h i l o s o p h y Umut Dağ

862

Üçüncü Bölüm: Nietzsche ve Postmodernizm: Bu bölümü yazar iki kısma ayırır. İlk kısımda postmodernizm hakkında bir analiz yapar. Yazara göre postmodern teori aydınlanma düşüncesine, rasyonalizme ve bir bütün olarak batı metafizik geleneğine yıkıcı eleştirel getiren Nietzsche tarafın-dan başlatılmıştır. Postmodern filozoflar, modernizmin adalet, teori, ha-kikat vb. kavramlarla kendilerini meşrulaştırdığı bilimsel ve nesnel olma iddiasındaki söylemleri meta-anlatı olarak isimlendirip reddederler. İkinci kısımda ise yazar postmodern felsefi düşüncenin karakteristikleri olan olumsallık, anti-hümanizm ve perspektivizmi analiz eder. Olumsallık fikri esasında, evrenselliğin, belirlenmişliğin ve zorunluluğun karşıtı olarak inançlarımızın ve arzularımızın zamanın ve tesadüfün ötesinde herhangi bir referans kaynağı olmadığına ve onların tamamıyla tarihsel ve rastlantı-sal olduğuna işaret eder. Yazara göre, Nietzsche’nin eserlerinde dile ge-tirdiği çocuk, oyun ve şans metaforları ve bizlerin aslında dönemsel varlık-lar olduğumuz gerçeği olumsallık düşüncesine ilham kaynağı olmuştur. Anti-hümanizm postmodern düşüncenin bir diğer temasıdır. Nietzsc-he’nin hümanizm eleştirisi öznenin tarihsel süreçte kurgulanmış olduğu tezine dayanır. Nihayetinde, Tanrı’nın ölümü özelde öznenin ölümüyle eşdeğer olduğu gerçeğinden hareketle Nietszche anti-hümanizm fikrine ilham kaynağı olmuştur. Perspektivizm ise yazara göre modern düşünce-nin temsil epistemolojisine karşı bir düşünme biçimidir. Nietzsche’düşünce-nin olgu diye bir şeyin olmadığını ve bütün bilme etkinliğinin birer yorumdan ibaret olduğu fikri perspektivizmin ana fikrini oluşturur. Yazarın ifadesiy-le “perspektivizm yorumdan geçmemiş olgu ve değerin olamayacağına işaret eder. Bu veçhesi ile perspektivizm, sabit ezeli ve ebedi kendiliklere sahip olma iddiasındaki geleneksel epistemolojinin bilgi anlayışına karşıt bir teorik stratejiyi imler.”

Referanslar

Benzer Belgeler

Trajik sanat, yaşam için büyük bir uyarıcı, yaşamla açıklık ve bir yaşama istenci olarak anlaşılabilir (Nietzsche, 1968: §851) – kendini aşan bir physis, yani kendi

Ve aslında Apolloncu illüzyonun gerçeği inşa eden kural ve prensipleri da- ima-dinamik hakikatin kaosunun üstünde oturduğunu sezer ve bunun tedirginliğini üstünden

Olumsuz nihilizmi bir tören başlatmıştı; (Sokrates'in ölümü) bir başkası kapamış oldu (tanrının cenaze töreni). Hâlbuki bir şey değişmiş değildi.

varoluşla ölçtüğümüzü söylemiştik. Burada da benzer bir yorumu özneye getireceğiz. Özne taşıdığı varoluş konusunda ken9inden şüphe duymaz, bu durum sürdüğü taktirde

It is defined that Schopenhauer’s irrational philosophy presented in work "The World as Will and Representation" promoted music to the first place among arts, having given

Bizim için bize etki eden ve bunun sonucu olarak, bizim tepkimize neden olan şey, yani şu ya da bu anlamda bir değer sunan şey, vardır.. Bir şeyin varlığını hissetmek de ona

Nietzsche, “…bu yüzyılda Alman Kültürü için bu felsefenin, Hegel felsefesinin, çok büyük olan, bu ana değin sürüp giden etkisinden daha tehlikeli bir dönüm noktası,

Nietzsche'ye göre yaşamın ve büyümenin var olduğu bütün güç, dürtüler ve tutkular; yaşamı reddetme içgüdüsü olarak ahlaklılığın yasaklaması