C - f l IL
CED KÖŞESİ
OKTAY EK İN Cİ
Nâzım Yılı; Dağlar Yılı...(2)
Aynı başlıktaki ilk yazımın tarihi 02 Ocak 2002’ydi...
UNESCO’nun 2002’yi
“Nâzım Hikmet Yılı”, Birleş
miş M illetler’in de (BM)
“Dağlar Yıh” olarak ilan etme
siyle başlayan bir 365 günün,
Nâzım’m ve yüce dağların ül
kesini “yurt” yapan bizlere ne kadar büyük bir “tarihsel so
rumluluk” yüklediğine değin
miştim...
Üstelik, her iki uluslararası kutlama karan da dünya fo- rumlannda “Türkiye’nin öne
risiyle” kabul edilmişti...
100. doğum yılı nedeniyle Nâzım için Kültür Bakanlı
ğı'nın çabalan biliniyordu...
Ancak “dağlar” için teklifi ve renin de “bizimkiler” olduğu pek duyulmamıştı...
BM ’nin 1998’deki Genel Kurulu’nda, Kırgızistan ve Türkiye’nin de ortak önerileri kabul edilince, Nâzım Yılı , ile Dağlar Yılı bütün-
leşivermişti... ★ ★ ★ İşte bu eşi bulunmaz bu luşmayı tüm yıla yayabil- mekiçin;Nâ- f ^ zım’ın “Ku- ^ .
vavi Milliyeci- IIP* 1er” için söy-
lediği; “Dağ
larda tek tek ateşler yanıyor du...” dizeleri bile
sanki 2002 için yazılmış tı... Bu şiirleri Anadolu’nun dağlarına çıkarak söylemek; ve “Şayak Kalpaklı Adam”ın ince, uzun ayaklan üzerinde yaylanarak, “Kocatepe’den Af
yon Ovası’na” doğru atlamak
istemesini de yine aynı dağlar da “ateşler yakarak” anmak... Y ila başlarken düşlediğimiz bu hayal ne yazık ki gerçekle şemedi...
Hele yine bu eşi bulunmaz buluşmayı “dağlar gibi kalıcı” kılabilmek için, tarihin en yurt sever şairi Nâzım Hikmet’i ye niden “yurttaşımız” yapmak üzere gerekli “siyasal karar” da aynı ateşleri yüreklerinde bile yakamayanlann karanlık kafalarına takıldı, kaldı...
Böylesine bir süreçte, Çevre
Bakanlığı’nca yine 2002 prog
ramma alman; “Dağ Alanlan
Yönetimi Ulusal Eylem Planı”
için de yıl boyunca hangi “ey
lemin” yapıldığı da belli olma
yınca, Türkiye’nin isteğiyle dünya gündemine getirilen
“Nâzım ve Dağlar Yılı” rüzgâr
gibi geçerek, hemen hiçbir ka zanım elde edilmeden “har
candı”, gitti.
★ ★ ★
Gerçi, bu konuda
“ikikuru-mun” ve “iki kişinin” hakkım
vermek ve onlara teşekkür et mek gerekiyor...
Birincisi, Nâzım için göster dikleri çabalar ve 2002 boyun ca yaptıkları etkinlikler nede niyle, Kültür Bakanlığı ile bu na önayak olan eski Kültür Ba kanı İstemihanTalay... Unutul maz duyarlılık gösterdiler...
İkincisi de dağlarımızın ko runması için sürdürdükleri ça lışmalarla Orman Mühendisle
ri Odası ve Oda Başkanı Salih Sönmezışık... 2002’nin bu ev
rensel görevini de yerine getir mek için ellerinden geleni yap tılar...
Kültür Bakanlığı ile Istemi- han Talay’m, hem Nâzım Hik
met Vakfi’yla da kurduklan da
yanışma içinde büyük ozanı mızı anan etkinlik ve yayın ça lışmaları, hem de Nâzım’ın
“T.C. Vatandaşı” olması için
sürdürdükleri gayretler, el bette bir gün “seme
resini” verecek...
Bu ülkeyi
“Türkiye” ya
pan bir halk ve ulus, aynı ülke için destanlaşan şiirleri dün ya edebiyatı na kazandı ran bir şairi
“vatandaş”
olarak bağrına basacak bir iktidarı er geç Anadolu”ya ar mağan edecek...
Salih Sönmezışık ve Orman Mühendisleri Odası’nm da
“dağlarına bahar gelmiş” bir
memleket sevdalan asla ütop ya katmayacak...
Çünkü, Kapıdağ için, Kaz-
dağlan için, Kaçkarlar için, Toroslar için ve diğer efsanevi
dağlarımız için yaptıklan öz verili etkinlikler, Anadolu’nun
“anıtsal coğrafyasını” kirlet
mek isteyenlerin karşısmda, onlara hep engel olacak “bi
limsel birikimleri” de gelecek
kuşaklara şimdiden kazandn- dılar...
★★★
02 Ocak 2002’deki yazımı şöyle bitirmişim: “Nâzım Yıh
ve Dağlar Yıh, hepimize ve tüm insanlığa kutlu olsun...”
Bu 2 numaralı ve “son” ya zıyı da aynı dileklerle noktalı yorum: “2003’ü, Nâzım’ımız
kadar coşkulu, yurtsever ve sevda yüklü; dağlarımız kadar da gururlu, başı dik ve tertemiz duygularla yaşayalım...”
Nice yeni ve umut dolu gü zel yıllara...
Oekinci@cumhuriyet.com.tr.
2
,*./*."
i * *
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi