KARAGÖZ SEVGİSİ — Bu yazı dizi sini hazırlayar Ünver Oral, genç yaşma rağmen Karagöz hakkında geniş incele meler yapmıştır. Karagöz'On canlandırıl masını amaç edinen Oral, kızlarına da bu zevki aşılamaya çalışmaktadır.
B İ R K A R A G Ö Z Â Ş I Ğ I
K
ÖKÜ, O sm anlılar'ın ilk kuruluş yıllarına dayanan gölge oyunu Ka ragöz, şimdi son kalan birkaç Karagözcüden başka, kimse tara fından hatırlanmıyor. Yüzyıllarca halk nüktelerini yaşatan, Türk sanatının en üstün örneklerinden olan bu oyunumuz, unutulmaya yüz tu ttu. Şimdi b ir avuç insan, olağanüstü gayretle bu oyunu ya şatmaya ve canlandırmaya çalışıyor.işte bunlardan biri de Ünver Oral. Ço cukluğundan beri Karagöz oyunlarını toplayan ve Karagöz tekniği üzerine araştırmalar yapan Oral, Karagözü şöy le anlatıyor:
— Karagöz oyunları, esas olarak İki tip etrafında döner. Bunlardan biri top sakallı, saf gönüllü Karagöz, diğeri İse Hacivat Çelebi 'dir. Bunlardan başka oyunlarda bulunan diğer tip le r, arka planda kalır... Karagöz oyunları sonun da Hacivat, arkadaşı Karagöze •Yıktın perdeyi eyledin viran, varayım sahibi ne haber vereyim heman» der. Sanki günümüzde başlarına gelecekleri b iliyo r larmış gibi. Şimdi Karagöz, perdesi ger çekten yıkılm ış, oyunları ve tekniği çok tan unutulmaya yüz tutm uştur.
Oyunlarda tekniğin iyi bilinm esi ge rektiğini, Karagözün ancak böylece, ya şatılabileceğini söyleyen Ünver Oral, Karagöz tekniğini şöyle anlatıyor:
— Karagöz oyunu için yapılan ta svir lerin iyi olması gerekir. En iyi tasvir, deve derisinden olanıdır. Deve derisin de, kıl kökü bulunmaz. Işığı iyi yansı tır ve sıcaktan bükülmez. Ayrıca üze rindeki boyanın da rengi kaybolmaz. Ka ragöz oyunu tip le rinin boyları aynıdır. Yalnız Tuzsuz en uzun, Beberuhi is e en
kısalarıdır. Eskiden özei olarak yapılan kök boya ile boyanan Karagöz tasvirleri günümüze kadar bozulmadan gelm iştir. Boya da bu işte pek önemli bir unsur dur. Karagöz tip le ri, özel şekilleriyle ol duğu kadar, renkleriyle de tanınır.
KARAGÖZÜN »AYNALI» DÜNYASI Karagöz oyunlarında perde kurmanın özelliklerini de Ünver Oral, şu şekilde anlatıyor:
— Karagöz perdesi her boyda olabi lir. Ama genellikle 110 sm. x 80 sm. olanı, en çok kullanılanıdır. Bu perde nin ortasına gerilen ve adına «Ayna» denilen bir bez arkasında mum ışığın da Karagöz oynatılır.
Karagöz oyunlarının ancak, kendi özel likle ri İçinde yaşayabileceğini, canlı Ka ragöz uygulamasını halkın tutmadığını söyleyen Ünver Oral:
— Yunanlılar bile bizim ilgisizliğim iz den, bu oyunumuzu elimizden almak is tiyo rlar, diyor. Kurdukları tiyatrolarda, Karagöz oyununu kendilerininmiş gibi gösteriyorlar. Karagöze de yeni bir ad bulmuşlar: Karagözos... Hacivatın da Yunanlıların ağzında b ir adı var: Haci- vatis. Böyle giderse ve Yunanlılar ta mamen oyunlarımıza sahip çıkarlarsa hiç şaşmamalı.
Beykoz Kundura Fabrikasında çalışan Ünver Oral, Karagöz hakkında çıkan bü tün eserleri toplamış, oyunlar ve oyun tekniği hakkında geniş bilgiye sahip. Karagözü tanıtan bir kitap yazan Oral, iki küçük kızına da Karagöz oyunlarını öğretiyor. Ve Ünver O ral’ın bütün ça lışm aları, Karagözün yeniden canlandı
rılması için. ■
Ramazan ayı Karagöz perdesinin şenlendiği, tuluat tiyatrolarının kahkaha
larla sarsıldığı, meddah efendilerin en ziyade meşgul olduğu aydır. Biz de,
güzel bir geleneğe uyarak bu yıl okuyucularımız için hazırladığımız ramazan
programına
artık
gün
geçtikçe
unutulmaya
yüz
tutan
eski ve sevgili
dostumuz «Karagöz» ile başlıyoruz. Şimdi sözü Karagöz hakkında derin
incelemeleri ve değerli bir eseri bulunan
Ü N VE R ORAL a bırakıyoruz
ELİNİZ bugün yüzyıllar öncesi ne dönelim... Bursa’dayız... Sultan Orhan'ın yaptırmakta olduğu camiin önünde... Günler, aylar geçtiği halde inşaat bir türlü ilerlem em ektedir. Sultan Orhan bunun sebebini sorunca kendisine şöy le izah ederler:
— inşaatta çalışmakta olan iki işçi nin, b irb irle riyle konuşmaları ve dalaş maları yüzünden!... Öteki işçile r onları seyredip, hallerine gülmekten işlerini ihmal eder oldular!
Sultan Orhan, bu iki işçinin başları nın vurulması için derhal ferman çıka rır. işçilerden biri olan Karagöz'ü Çe kirge semtinde yakalayıp başını vurur ve oraya gömerler. Diğeri Hacı İvad ise, kaçarak Hacca gider.
Bir müddet sonra halkın buna üzül düğünü duyup yaptığına pişman olan Sultan, olay hakkında bizzat soruştur maya g iriş ir. İki işçiye olan yakınlığı bilinen Şeyh Küşterî'yi çağırtır. Küşterî' yi huzura çıkarırlar. Sultan Orhan ona:
— Şeyh efendi, der. Sen Karagözle Hacı İvad'ı tanımışsın. Bunlar nice adamlardır ki, ameleyi böylesine meş
HayatiTll
gul ederlerdi? Bana hallerini hikâye eder misin?
PADİŞAHI GÜLDÜREN PABUÇLAR Şeyh, müsaade isteyerek bir perde kurar, ik i çedik pabucunu iki eline ge çirerek başlar onları tanıtmaya:
— Huzur-u hâzırân, cemiyet-l irfan, vakt-i sefayi merdan, lâindir, bîdindir, bîedeptir, m ünafıktır şeytan. Şeytanın dinsizliğine, Rahman’ın birliğine, beni temaşaya tenezzül buyuran devletlû, kudretlû hünkârım efendim hazretleri nin sağlığına...
Şeyh, arada kavgacılardan Hacı ivad'ı OsmanlIca konuşturup, Karagöz’e ona halk diliyle saf ve gülünç cevaplar ver dirmeye devam ederken bu gülünçlü gösteri karşısında dayanamayan Sultan bile basar kahkahayı!...
ö ld ü le r, öldürüldüler mi, yaşamadılar mı, elde kesin bir kayıt yok. Karagöz esnafının en çok itibar e ttiğ i ve d ilin den düşürmeyip doğruluğuna da inan dığı rivayet bu... Ama ister yaşamış, ister yaşamamış olsunlar, Türk - Islâm âlemine değil, bütün dünyaya nam ve ren, Türkleri asırlardır renk, ses. saz
cümbüşü içinde kahkahadan kırıp geçi ren gölge oyunumuzun iki başoyuncusu, Karagöz ile Hacivat gönüllerde yaşama ya devam edecekler.
Gölge oyunu olarak Karagöz zamanla İstanbul’a yerleşerek büyük gelişmeler göstermiş, yayılmış ve Türk Halk Tiyat- rosu’nun başına geçmiştir. Bu gelişme o kadar te s irli olm uştur kİ, birçok halk sanatları da Karagözden faydalanmak yoluna gitm işlerdir,
İKİ ÖFKELİ DOST
Hayal perdesi zamanla, Osmanlı Im- paratorluğu’nun içinde bulunan azınlık ların, çe şitli halk tiplerinin birbirine kay naştığı bir mahalle halini alarak altın çağın, yaşamıştır. Deve derisinden ya pılan ve bugün boyası bile bulunama yan ta svirler şimdi müzelerin kapıları ardında mahzun, bekleşip duruyorlar.
Halbuki bir zamanlar ramazanın 29 ge cesinde, bütün semt kahvehanelerinde, Teravih namazından sonra, te f sesleri arasında bu iki dost karşımıza çıkar.
Gün geldi, perde içinde perdeler ku ruldu... Gün geldi, perdeden ibretler so ruldu. Adı Hayali, yadigâr kaldı. Ne
isim-ÇİZEN: ÜNVER ORAL
Dostumuz
Sevgili Karagöz
Y a z a n : Ü n v e r O r a l
ler geldi, geçti. Bekçi Mehmet, Şerbet çi Emin, Kasımpaşalı Hafız, Musahip Sait Efendi, M üce llit Rasim Efendi. Ha yal küpü Emin Ağa, Arap Cemal, Hay dar Pehlivan, Hım hım Hüsnü Efendi, Cerrah Salih Efendi, Kâtip Salih Efen di, Kantarcı Hakkı, Şair Ömer, Hafız Mehmet Efendi ve diğerleri... Hatta Bo- ğos Efendi, Andoh Efendi, Ksvork, Kir- kor, Dikran Efendiler! Sonra Hazım. Memduh, Ressam Hakkı, operet sanat çısı Hakkı, Rahmi Kaptan. İrfan Efen diler... isim leri bilinen, bilinmeyen, unutulan daha pek çok hayalîler bu İb ret perdesinde ter dökmüş, nâreke çal
mış, te f vurmuş, sonra kulaklarında kahkahaların aksi, bakışlarında top ve sivri sakallı iki can yoldaşının sıcaklı ğı, göçüp gitm işlerdir.
Vefalı iki arkadaş Karagöz ve Haci vat kendilerini yaşatanları yaşatmak istercesine kurulan tek. tük perdede, mikrofonda ve tozlanan sayfalar arasın da söyleşmeye hâlâ devam ederler. Ha civat bıkmadan girer yine bir köşeden, gazelini okuduktan sonra seslenir:
— Yar bana bir eğlence aman, me det aman..
Ve böylece eğlence başlar. Oyunun ilk ve küçük kavgası ile...
İkisi arasında kısa bir söyleşmeden sonra ib retli, sazlı - sözlü, hiddetli söy leşmelerle devam eder gider. Osmanlı mahallesinin tip le ri sökün ederler teker teker: Arnavut, Rum, Ermeni, Yahudi, Frenk, Lâz, Kastamonulu, Acem, Bebe ruhi, Tuzsuz Bekir, Tiryaki... Ama ne kadar birbirlerine girseler, kavgalar et seler, darılsalar yine de aralarında s i h irli, ta tlı bir hava vardır. Zamanla iç lerine girer, onlardan biri olursunuz.
Karagöz oyunlarında konu genel ola rak oyunun İsminde v e rilir: Karagöz’On Şairliği, Karagöz'ün Gelin Olması, Mey hane. Cambazlar, Hamam, Hain Kâhya.
Kanlı Kavak, Kayık, Salıncak Sefası, Tı marhane gibi...
KARAGÖZ YANGINI!. . Eskiden bakkallarda, kartondan yapıl ma küçük Karagöz ta svirleri satıldığı için, çocuklar, kendi aralarında eğlen me kabiliyetleri varsa, bu tasvirlerden yararlanarak ilerisi İçin öğrenme imkâ nını bulurlardı. Meşhur Karagözcülerden çoğunun, perde yaptıkları yatak çarşaf larını tutuşturarak evlerinde yangın tehlikesi yarattıkları, bu yüzden dayak yedikleri hatıraları arasında yer alırdı.
Karagöz'ün son zamanlarda denenen
bir çeşidi de Canlı Karagöz olmuştur. Hayalî Kâtip Salih, Nâşit, Ahmet Fehim bu tarzı da denemişlerdir.
Kalıplaşmış şekli ile yazımızı: • Yıktın perdeyi eyledin viran...» diye bitirm eyi düşünürken pencereden kar- şıki damların üzerindeki, televizyon an tenleri gözümüze ilişti.
«Hiç değilse mübarek ramazan ayı için televizyon ekranına bu iki eski dos tu m isafir edemez miyiz?» diye geçir
dik içimizden. . g
Gelecek Hafta: ORTA OYUNU
Hayatili
+
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi