• Sonuç bulunamadı

Başlık: KIRGIZLARIN İSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALARYazar(lar):ERŞAHİN, SeyfettinCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000825 Yayın Tarihi: 1999 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KIRGIZLARIN İSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALARYazar(lar):ERŞAHİN, SeyfettinCilt: 39 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000825 Yayın Tarihi: 1999 PDF"

Copied!
46
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KıRGıZLARıN

İSLAMLAşMASı

ÜZERİNE BAZI

MÜLAHAZALAR

Dr. Seyfettin ERŞABİN

Giriş

Yerleşik Türklerin büyük çoğunluğu, VIII.-XLLı. yüzyıllarda İslam-Iaşma sürecini önemli ölçüde tamamlamışlar, ancak Kırgız ıve Kazak gibi göçebe Türk boylarında bu süreç daha sonraki yüzyıllara sarkınıştır. XIX. yüzyıl sonları seyyahları bile söz konusu Türk boylarının İslamlığı ve dindarlık düzeyleri hakkında müphem ve meşkıık ifadelere yer vermiş-lerdir. Nitekim 1991 bağımsızlık yılı ile Sovyet rejimi sona erince Kırgız ve Kazaklann, diğer Türklerle karşılaştınldığında Islami dindarlık ve du-yarlılık bakımından farklı oldukları görülmüştür.

Kırgızların İslamlaşması konusu Türk-tslam tarihinin henüz yeterin-ce araştınlmamış meselelerinden birisidir. Herşeyden önce konuyla ilgili yeterli kaynak bulunmamaktadır. Tarihi kaynaklarda Kırgızların ne zaman ve nasıl tslamlaştığı yönünde açık ve doyurucu malumatlar yok denecek kadar azdır. Bunun yanında Hokand Hanlığı dönemi Kırgız tari-hi ile ilgili arşiv malzemeleri de henüz tam olarak ortaya çıkmamıştır. İslam dönemi Kırgız tarihinin kaynaklarını Türk-tslam tarihleri, Çin ta-rihleri, yazılı ve sözlü Kırgız kaynakları ve Rus tarihleri olarak sayabili-

.

., nz.

Klasik Türk-tslam tarihlerinde Kırgızlar hakkında aynntılı bilgi mevcut değildir. X-XIII. yüzyıl tslam coğrafya, edebiyat, tarih kitapları ve seyahatnamelerde daha çok kuzey Kırgı.zlardan dürü'l-İslam sınınnda yaşayan topluluk olarak bahsedilmekte ve Islam öncesi inançları hakkın-da bazı kayıtlara yer verilmektedir. Bunun yanında, henedan tarihlerinde Kırgızlardan, bölgedeki hakim güçlerle olan siyasi; askeri, ticari veya kül-türel ilişkileri oranında bahsedilmektedir.

Kırgızlarla ilgili en eski kayıtlar Çin tarihlerinde bulunmaktadır. Resmi hanedan tarihçileri başta olmak üzere Çin tarihçileri komşuları Kırgızların siyasi, sosyal, dini ve kültürel hayatı hakkında kayıtlara yer vermişlerdir.

(2)

394

i

,

i,

S.EYFETIİN ERŞAHİN

çalışmamızda Kırgızların kendi kaynaklarına da başvurulmuştur. Bunların başında, birinci el kaynağımız XVI. yüıyılın birinci yarısında Seyfeddin b. Damolla Ş'ah Aksikendi tarafından kaleme alınan (son kıs-mını oğlu Nur Muhammed (Nevruz Muhammed) tamamlamıştır).

Mec-muatü't-Tevarih adlı eser gelmektedir (Bu kaynak Molda Mamasabır

Dosbolov, Omor Sooronov tarafından Kırgızcaya tercüme edilerek Biş-kek'te, 1996'da yayınlanmıştır). Eser esasen Fergana'nın Kasan şehrinde-ki mutasavvıfların faaliyetlerinden bahsetmektedir. Bu çerçevede Tanrı Dağları ve Fergana'da yaşayan Kırgız ve Kıpçak uruğlarının sosyal ve dini hayatları hakkında malumatlar bulunmaktadır. Kırgızların "On" ve "sol" kanatlara ayrılması, halk rivayetlerinde geçen Ak uul'dan Kuy uul'a kadarki 20-23 kuşağın sırası verilmekte, ayrıca Manas Destanı'nın ilk ya-zılı versiyonu yer almaktadır.

Kırgızlar, göçebe toplum oldukları i<;in, kültür ve tarihlerini XiX. yüzyıl sonlarına kadar sözlü olarak taşımışlardır. Kırgız sözlü kültürünün en önemli ve zengin mirası olan Manas Destanı bu Türk boyunun sosyal, kültürel ve siyasi tarihi hakkında çok değerli bilgiler içermektedir. Ancak Manas Destanı'nın Sovyet döneminde yazıya geçen veya yayınlanan ver-siyonlarında, büyük oranda dini motiflerin dışıradı bırakıldığını düşünü-yoruz. Kırgız tarihinin en önemli kapnaklarından birisi de Kırgız

sallcıra-larıdır. Sancıra, Arapça şecere kelimesinin Kırgızca söylenişidir. İslam

ve Türk tarihi kaynaklarından şecere veensab kitaplarının benzeri olan sancıralarda yer alan bazı bilgiler mevsukiyet bakımından şüphe taşımak-la beraber, Kırgız tarihi açısından birinci e:l kaynak niteliğindedir. Bizim bu çalışmamızda başvurduğumuz başlıca Kırgız sancaraları şunlardır: Os~ manali Sıddıkoğlu (1875- 1940), Tarih-i Kırg1Z-1 ~)admalliye, (ilk baskısı

1913'te Ufa'dayapılmış, H. Karasayoğlu, Frunze 'l990'da Kril harfleri ile yayınlamıştır); Useyin Acı, (d. 1916, Çin Kırgızl,tnndan) "Kırgız Sancı-rası", (ilk baskısı Arap harfleri ile Çin'de Kızıl-Su'da yapılmıştır.

Abdı1-la Karasartov tarafından Krilharflerine aktarılarak yeni baskısı yapılmış-tır. Kırgızdar, II, haz., K. Cusupov, Bişkek, 199::i); Talip Molda

(1849-1949), "Kırgız Tarihi, Uruçuluk Kuruluşu, Tur/i.~'Saltlar", (Bu sancıra 1939-40'da Aytkulu Ubukcyev tarafından Latin harfleri ile kayda geçil-miş, Kencebay Akmatov Kril harflerine aktararak yeniden yayınlamıştır. Kırgızdar, II, haz., K. Cusupov, Bişkek, 1993); S. zakirov, Kırgız

Sancı-rası, (Bişkek, 1996). Zakirov bu çalışmasını, XIX. yüzyıldan itibaren

der-lenen, ve elyazmalar halinde Kırgızistan Eıya:zrrıa1ar Kütüphanesi'nde saklanan Bala Ayı1çınıkı Sancırası. Alimbı~koğlu Tugunbay Sancırası ve Bayınirza Sancırası gibi sancıralara dayanarak hazı,rlamıştır).

çalışmamız büyük oranda,. çoğu Rus ve Kırgız asıllı Kırgız tarihi uz-manlarının araştırmalarına dayanmaktadır. Bunlar metin içinde yeri geldi-ğinde gösterilmiştir.

(3)

KıRGıZLARıN iSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MüLAHAZALAR 395

i.KıRGıZLAR HAKKINDA GENEL BİLGİLER

1. Sosyal Yapı

Tarihi en eski Türk boylarından biri Kırgızlardır. Bugün Kırgızlann çoğunluğu Kırgızistan Cumhuriyeti'nde (yüz ölçümü 198.500 km2)

yaşa-maktadırlar. Kırgızistan'ın toplam nüfusu 4.5 milyon oll!p bunun 2.5 mil-yonunu Kırgızlar teşkil etmektedir. Ayrıca, Kazakistan, Ozbekistan, Taci-kistan, Çin-Kızılsu Kırgız Otonom Vilayeti, Pakistan ve Türkiye'de de azınlık halinde Kırgızlar bulunmaktadırlar.

Ruslar tarafından "Kara-Kırgız" ve "Kazak-Kırgız" olarak adlandın-lan. Kırgızlar, bunu, milli kimliklerini unutturmaya matuf kültür politika-lann bii ürünü olarak değerlendirmişler, asla benimsememişler ve 1920'lerin ortalarında asıl adlarına kavuşmuşlardır. Kırgız sözü tarihte ilk defa M.S. 735'te dikilen Orhun Yazıtları'nda' geçmektedir. Bu sözün eti-molojik anlamı ve kökü hakkında çeşitligörüşler ileri sürülmekle bera-ber, yaygın kanaata, göre kır-gezer anlamına gelen "kır-gız" sözlerinin birleşmesinden meydana gelmişticı.

Kırgızların atayurdu hakkında da farklı görüşler bulunmakla beraber3

çoğunlukla Moğolistan'ın kuzeybatıtarafındaki Kırgız-Göl, Yenisey ve Orhun ırmaklarının yukan bQyları ile A,!tay ve Sayan dağlan kabul edil-mektedir. Kırgızların bir kısmının M.O. 36'larda Yenisey'den çıkarak

i. Talat Tekin, Orhuo.YazıtIan, Ankara, 1998, 146.

2. Bunun yanında "kırmızı yüz" anlamına gelen "kırku"dan, "kırk-yüz" sayılarından, "Kcm-Orkun"dan, "Kırk-Oğuz"dan ve "Kır-Gız"dan çıktığını ifade eden kayıtlar da bulunmaktadır. Kırgız kelimesi hakkında bkz. L. Likety, "Kırgız Kavmi Isminin Menşei", Türkiyat Mecmuası

ı,

1925,235-249; Pulleyblank, The Name of Kırg-hız", Central Asiatic Journal, XXXIV, i990, ..98- i08; Enver Baytur, Kırgız tarihi. nin Leksiyaları, Bişkek, 1992, I, 27-28, 34; Useyin Acı, "Kırgız Sancır:.ası", Kır.

gızdar II, haz., K. Cusupov, Bişkek, 1993, 76-77; T. Corategin, T. Omürtegin,

"f/unnu Doorund,agı Babalarıbız", Kırgızdar ılı, haz., K. Cusupov, Bişkek, 1995, 310-318; S. Zakirav, Kırgız Sancırası, Bişkek, 1996,9-14. Ayrıca Kırkız kelimesi ve Kırgız uruğunun Hakaslar ile İlişkileri hakkında bkz. N. Ya. Biçurin, "Bayırki Mezgilde Orta Aziyada Caşagan E/der Tura/uu Maa/ımattardın Cıynagı", Kırgız. dar ı,haz., K. Cusupov, Bişkek, 1993, çev. A. Tumenbayev, A. Abılov, 77-83; Yu. Khudyakov, "Yenisey Kırgızdamıng Tarihi", Kırgızdar ı,çev., E. Nuruşev,

118-141.

3. Bunları üç grupta toplayabiliriz. Birinci görüşü dile getiren V.V. Barthold ve A.N. Bemştam gibi tarihçiler Batı Sibirya, Yenisey ve Orhun ırmaklarının yukarı boyları ilc Altay ve Sayan dağlarının Kırgızların atayurdu olabileceği kanaatini taşımakta-dırIar. V.V. Barthold, "Kırgızlar, Tarihi Oçerk", Kırgızdar II, çev., D. Süleyman-kulov. 127-128, AN. Bemştam, "Yenisey Kırgızdarının Bizim Eraya Çeyin V/-X. Kılım/ur4a Koomduk Ekonomika/ık, Tuzu/uşu", Kırgızdar II, çev., M. Kocabekov, 279 vd. Ikinci görüşü savunan N. Ya. Biçurin, ç.Velihanov ve N.A. Aristov gibi bilim adamları ise Tanrı Dağları, Pamir Dağları, Altay DAğları, Issık Göl ve Talas boylarının K.~rgızların atayurdu olduğunu ifade etmektedirler. Biçurin, 77-83; Zaki-rav, 45-47. Uçüncü yaklaşım bu iki görüşü telif etmeye yöneliktir. Buna göre, Kır-gızların önce Yenisey-Batı Sibirya bölgesinde yaşayıp, sonra Altay Dağları, Tanrı Dağları ve Talas boylarına geldikleri ileri sürülmekte, bir başka izah girişiminde ise

(4)

396

i i

.

i

:

SEYFETIİN ERŞAHİN

Talas taraflarına gelip yerleştikleri4 bazı KırgıZların, M.S. i.y~zyıl

sonla-nnda, Çin Han İmparatorluğu'ndan kaçan Unnularla birlikte Ili, Talas ve lssık Göl çevresine ve Tann Dcığlarına geJ.dikkrP bir kısmının ise 840'larda Uygurları Moğolistan'dan kovalarken ~Kuça, Beşbalık, Pençul (Üç Turfan) ve Kaşgar'a göçtükleri sanılmaktadır6. Kırgızlann

orta

Tann Dağları ve Pamir Dağları 'na geliş tarihleri tam olarak bilinmemekle bera-ber X. yüzyıl Arap coğrafyacılanndan İstahri (ö. 933) ve İbn Havkal (ö. 951) Fergana, İlak ve Şaş (Taşkent> civarındah dağları "Kırgız Dağları" olarak adlandırmaktadır? ',Bu ifadelerden söz konusu bölgelerde Kırgızla-nnyaşadığı anlaşılmaktadır.

"El içinde el yürür" şeklindek i Kırgız c.tasÖzünde ifadesini bulduğu

gibi, dünyada etnik ,bakımdan başka milletlerle kanşmadan varlığını devam ettirebilen millet çok azdır. Bu bağlamda, ilk çağlarda Yenisey ve Orhun ıı:makları boyları ile Altay dağlanndan başlc.yıp Tanrı Dağları'nda biten siyasi, sosyal ve kültürel ihtilatlarla bugünkü Kırgızlar ortaya çık-mıştır8. Eski Çin kaynaklarında Kır gız~ar kızıl saçlı ve yeşil gözlü olarak tarif edilmektedir9• Benzeri tariflere Islam tarih.çilerinin eserlerinde de

rastlanmaktadır. XI. yüzyıl Fars taihçisi Gerdiı:i, ıbn Mukaffa'ya (ö. 757) dayanarak Kırgızların "kızıl saçlı, kızıl yüzlü ve gök gözlü" olduklarını

kaydetmekte ve onlan Slavlardan ~aymaktadırıo. Anc'ak XI. yüzyılda ya-şayan Mahmud Kaşgari, Kırgızlan Çin ülkesine yakın bir Türk boyu ola-rak kaydetmektedir!!.

Kırgızlar on (sağ) kanat, sol Iwnat ve içkilik olmak üzere üç boya bö-lünmüşlerdir12• Bu bölünmenin XV. yüzyılda, meydana geldiği tahmin

edilmektedir. Söz konusu bölünmeyle, Kırgızlar kendilerini göçebe

ha-aslında her iki bölgede iki ayn Kırgıı topluluğunu:J yaşarruş olduğu ve tarih içinde birbirleriyle ilişki kurduklan belirtilırektedir. Zakiwv, 49.

4. V.P. Makrinin, V.M. Polskih, Kırgız:.stan Tarihi, Rusçadan çev. D. Saparaliyev, B. Barkayev, Bişkek, 1995,31.

5. Baytur, II, e3. .

6. V. Baıthold, "History of the Semirec/ıye", Four Studies on the History of Central Asla, çev. V.T. Minorsky, Leiden, 1962,92; Ursıan beko'ı-Corayev, 205.

7. Z.V. Togan, Bugünkü Türkili" (Türkistan) ve Yakın Tarihi, Istanbul, 1982,69. Khudyakov Kırgızların Tann dağlanna iki merhalede geldikleri kanaatıili taşımakta-dır.Ona göre Kırgızlar ıx-x.yüzyılda Doğu Türkü,tan n Molğlistan Altaylanna in-mişler XV. yüzyılda Tann dağlanna gelin-mişlerdir. Yu. K~1udyakov, "Yenisey

Kırgız-darı Tarihi", çev. E. Nuruşev, Kırgudar 1,238-23;1.. .

8. Bu "onuda bkz. Saul Abramzon, "Kırgızdardm Etnogenetikalık Cana

Tarihi-Medeni Baylamşı", Kırgrzdar II, çe'''. P. Kazımhaı/ev, 294-327.

9. D.W. Eberhard, Çin 'in Şimal Konışıı1arı, çev. N. UluğtJğ, Ankara, 1942,67.

10. Barthold, Kırgızdar, 133.

ll. M. Kaşgari, Divan-ı Lügat üt Türk, çev. B. Atalay, Ankara, 1985, I, 28.

12. Kırgız kanatları hakkında bkz. Talip Molda, "KI.'glz .Tarihi, Uruçuluk Kuruluşu, Türlü Saltlar", Kırgızdar 11,512 vd; Useyin Acı, "Kırgız Saneırası", Kırgızdar

11,81; S. Zakirov, Kırgız Sancırası, Bişkek, 1996,24-37; Osmanali S ıddıkoğlu ,

Tarih-I Kırgız-ı Şadmaniye (KırIıIZ Sancırası), haz., H. Karasayoğlu. Frunze

(5)

KIRGlZLARIN İSLAMLAŞMASı ÜZERİNE BAZI MüLAHAZALAR \ 397

yatlanna uygun olarak bir kuşa benzetirler. Daha çok kuzey Kırgızistan ve Kaşgar taraftannda yaşayan ve Ak Oğul'dan türeyen On kanata Tagay, Adıgine, Munguş, Sarbagış, Bugu, Monoldor, Tınımsetyit, Sayak, Çerik, Cediger, Azık, Bagış, Solto, Karabagış gibi boylar girer'3. Kuu Oğul'dan

türeyen Sol kanata, Saruu, Kuşçu, Munduz, Basız, ünbagış, Kıtay,

Ceti-gen ve Töb~y boylan dahildir ve bunlar daha çok Talas ırmağı çevresinde yaşarlarl4• Içkilik adı verilen Kırgızlar ise Nayman, Kıpçak Teyit, Kesek

Bostan, Noygut, Döölös, Avat gibi boylardan oluşmaktadırIs.

Geleneksel Kırgız toplumunda tabii lider durumunda manap ve my adı verilen kişiler bulunurdu. Toplumun tabii, siyasi ve kimi durumlarda dini önderlerine manap denirdi. Başında bulunduklan boylara göre ma-naplar çon (u.~u)manap, orta manap ve çala (küçük) manap olmak üzere üç ayrılırdı. üzellikle Kuzey Kırgızlarında geçerli olan bu yapılanmada orta ve çala manaplar çon manaba baş eğerlerdi. ~skeri güce sahip olan çan manap, boyları dış düşmanlara karşı korurdu. ünceleri seçim yoluyla tespit edilen manaplık XIX. yüzyıldan itibaren miras yoluyla geçmeye başladı. Rusların bölgeyi istilası sürecinde çoğu manapıann Ruslarla işbi-riIğine girmesi bu kurumun büyük sosyal itibar kaybetmesine yol açtı ve Sovyet döneminde manaplar halk düşmanı feodal unsurlar olarak ilan edi-lip ortadan kaldınldılarl6•

Uruğ aksakallanndan çıkan ve aymağı biyleyen (yöneten) kişiye biy denirdi. Biylik çoğunlukla tevarus yoluyla geçerdi. Biyler özellikledini işlere ve hukuki davalara bakarlardı ve daha çok örfe göre hüküm verir-lerdi. XVıı-XıX. yüzyılda biyler aynı zamanda uruğ başçısı, siyasi önder ve kadı konumuna yükseldiler. Biy mahkemeleri 19l5'de Sovyetler tara-. fmdan kaldınldı 17.

-Küçük Kırgız topluluklan bugünkü anlamda muhtar görevi yapan

aksakat tarafından yönetilirdL Uruğların ortak sorunlanm çözmek için

aksakallardan oluşan "uruğ şurası" veya "aksakallar keneşi" toplanır, al-dığı karar manapıann tasdikine sunulurdu. Kırgızlarda bir atanın yöneti-minde birlikte yaşayan bir büyük aile veya 6-10 arası küçük aileden o luşan en küçük toplum ve yönetim birimlerine ayd denirdi. Küçük bir köy niteliğindeki ayıl mensuplan arasında sıkı bir dayanışma ruhu vardı18.

Kırgızlardaki bu sosyal yapı bazı küçük değişmelere rağmen hala devam

etmektedir. .

13. B.Y. Urstanbekov-Corayev, TK. Corayev, Kırgız Tarihi, Frunze, 1990, 134.

14. Urstanbekov-Corayev, 160.

15. Urstanbekov-Corayev,64.

16. Urstanbekov-Corayev, 113; H. Karasayuulu, Kamus Naamadan Corop, Bişkek,

1992,44.. .

17. Urstanbekov-Corayev, 29; F. Bakırov, Çar Türkistanıda Sud, Şeriat, Adat,

Taş-kent, 1967,30-36. '

(6)

398 SEYFETIIN ERŞAHIı\

/

2. İslam Öncesi Dini İnançltır

İslama girmeden önce, diğer Türk boyları gibi, Kırgızlar da eski Türk inançlarına sahiptiler. Bunun yanında baiı Kırgızların Maniheizm, Budizm ve Nasturi Hıristiyanlığını kabul ettikleri ileri sürülmektedirl9•

,

Çin kaynaklarına göre eski Kırgızlar çok tanrıya taparlar ancak bun-lar, sadece su ve ağaç tanrılanna kurban kesı~rlerdi. Aynı zamanda,

"Gan" adını verdikleri bir nevi din adamı niteliğindeki sihirbazın

sözleri-ne inanırlar, ölünün çevresinde üç defa dösözleri-nerkr ve cesedi yakıp kemikle-rini toplayıp bir yıl sonra gömerlerdPo.

X-XııI. yüzyıl İslam kaynaklarında da Kırgdarda dini hayat hakkın-da bazı bilgiler bulunmaktadır. X. yüzyıl ge.:ginlerinden Ebu Dulef, Kır-gızların bir ibadethanede, güneye dönerek kendi dillerinde vezinli ilahiler okuyup Tanrı'ya ibadet ettiklerini ve yılda üç bayram yaptıklarını yaz-maktadır21• Bunun yanında, XI. yüzyıl tarih;ilerinden Gerdizi (ö. ıo53)

Kırgızların, ateşin maddi ve manevi pisliklerden temizlediğine inandıkla-rını ve bu inancın gereği olarak ölülerini yakııklannı ifade etmektedir22, O

ayrıca Kırgızların öküz, rüzgar, kirpi, saksağan ve güzel görünüşlü ağaç-lara, Satürn ve Çoban yıldızına taptıklarını, Mars'ı kötülük kaynağı ola-rak gördüklerini belirtmektedir. Yine onun kayıtlarına göre, Kırgızlar ara-sında "Fagitun "23adı verilen bir adamın dini faaliyetlerde bulunduğu, o

gelince büyük bir eğlence tertiplenip içki icrildiği ve onun kendinden geç-mesi üzerine ondan bir yıl içinde olacak olc.ylar hakkında bilgi soruldu-ğuu ve cevaplar alındığı bilinmektedir24,

Kırgızların Kök (Gök) Teniri başta olmak ü,:ere Kün (Güneş) Teniri,

Ay Teniri, Su Teniri, Cer (Yer) Teniri, Od (A.teş) Teniri gibi çeşitli küçük 19.. Kaçkınbay Artıkbayev, "Kılay Kırguzdamrn Tarihçi Jlimpozu", Kırgızdar I, 301; Baytur, 1,121. Ancak Barthold Kırgızlann Budi:~mi din olarak tanıdıklarının söyle-nemeyecegini belirtmektedir. Kırgızdar, 151 .

20. Eberhard,69.

21. Urstanbekov-Corayev'den naklenı 275; İnan, 8.

22. XII. yüzyıl cografyacı ve gezgıni Idrisi (ö. 1166) de lÇ;rgızların ölülerini yakıp Men-har Irmagı'na attık!;ırını kaydeder. Ramazan ~;e~;en,I:ılam Coğrafyacılarına Göre

Türkler ve Türk Ulkeleri, Ankara, 1985, 101'ecn naklen. Genelde Türkler özelde

Kırgızlar arasında, Mazdeizm'in bir unsuru olan ateşe tapma ve qlüleri gnunla

yakma hakkında ~kz. A. Yaşar Ocak, Bektaşi M:enakıbnamelerinde Islam Oncesi

Inanç Motifleri, Istanbul, 1983,48, 188; Jean-Paul Roux, Türklerin ve

Moğolla-rın Eski Dini, çev. A. Kazanclgil,İstanblıl,1 994, 185..188. '

23. Bu kelimenin "Allah'ın Peygamben" manasındaki So;~dca bir sözün bozulmuş şekli oldugu belirtilmektedir. Bkz. Rouux, 53. XIII. yüzyıl edebiyatçısı H. Avfı (ö. 1233) de bu Şahsı adını "Masum" olarak vemıektedir. Şeşen, 91 'den nakl~n.

24. Barthold, Kırgızdar, 149; Urstanbekov-Corayev'den naklen 276; Inan, 8. Aynı

bile-giler Şereffuzzaman Tahir el-Me~ezi'nin 112ü'de yazdıgı Tabaiu'I-HayavanadIı

eserinde tekrarlanmaktadır. Bkz. Omürkul Karaev, "Bayırkı Türk Es/elik/eri Cana Arap-Pers Avlorlaru Kırgızdar Cana Kırgızistan Conündö", Kırgızdar I, 96.

(7)

KIRGIZLARIN İSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALAR 399

tannlara ve ata ruhlanna inandıklan, ancak bunlardan sadece Kök Teni-ri 'yi bütUn teniTeni-rilerden üstün tuttuklan ve kainatın kadeTeni-rinin onun ilinde olduğuna inandıklan belirtilınektedif23.

Kısaca ifade ettiğimiz gibi, İslam öncesi Kırgız dini inançlan eski

j Türk dini çerçevesiride değerlendirilmelidir. Bu dönemdeki Türk dininin,

Kırgız dini inançlannda görüldüğü gibi, tabi at güçlerine inanma, Gök tan-rıya inanma vl? atalar kültU olmak üzere üç unsur taşıdığı bilinmektedir6•

Bazı tarihçiler tarafından İslam öncesi Kırgız inançlan şamanlık olarak adlandırılmakla beraber27 bu inancın bir vecd ve istiğrak (extase) tekniği,

bir başka yaklaşımla ruhlara, cinlere, perilere emir ve kumanda etmek su-retiyle gelecekten haber verme şekli olduğu kabul edilmektedir28•

3. Siyasi Tarihçe

Kırgızlar hakkında ilkkayıtlan içeren' M.Ö. 201 tarihli Çin kayna-ğında, bölgenin güçlü devleti olan Hunların Kırgızlan haki~iyet altına al-dıkları belirtilmektediI.29• Bunun yanında, Çin Doğu Kıtan Imparatorluğu

tarihçi si Simaçyen (M.S. 145..:186)'in Tarihnamesi'nde ve yine aynı dönem tarihçisi Bangu Han Yılnamesi'nde Kırgızlardan bahsetmektedir30•

Tarihte en az devlet kuran Türk boylanndan bi~~i Kırgız1ardır. Bu-nunla beraber Çin kaynaıqanna göre Kırgızlar M.O. II-I. yüzyıUarda Doğu Tanrı Dağlan ile Sayan Dağları arasındaki bölgede Kien-Kuen adİnda bağımsız bir devlet kurmuşlarsa da uzun süre siyasi hakimiyet sağlayamamışlardır. Yenisey ırmağı boyunda M.S. 480'li yıllarda kurulan ve bazı aralıklarla X. yüzyıla hüküm süren Yenisey Kırgız Kağanlığı bu gUne kadar bilinen en uzun ömürlü ve güçlU Kırgız devletlerinden birisi- , dir3'. Kısa sürede bölgenin önemli güçlerinden biri haline gelen Kırgız

Kağanlığı M.S. 560'a doğru gevşek bir yönetimle Göktürklere bağlanmış-tır32•

Kırgızlar VIII. yüzyıl ortalannda Uygurlann hakimiyetine girmişler-dir. 744'te Göktürk Devleti'ni yıkarak bölgeye hakimolan Uygurlar, 758'de Kırgızlan da tabiyetlerine almışlar, ancak onlann kendi kağanlan

25. Bayıur, I, 121. Aynca eski Kırgız inançlan için bkz. Kalıbek Baycigitov, Kırgız

Miftleri, UIanuştan Cana Legendeları, Frunze, 1985. Türklerdeki Gök Tann

inancı hakkında bkz. Roux, 90.102.

26. İbrahim Kafesogıu, Eski Türk Dini, Ankara, 1980,40. .

27. Barthold, Kırgızdar, 151; Useyn Acı, Kırgız Sancırası, 114; Baytur, 1,121; İnan,

9.

28. Mircea Eliade, Shamanism, çev. W.R. Trask, New-York. 1994, s. XIX;

Kafesog-!uu, 40. Aynca şamanlık hakkında tartışmalar için bkz. Sadettin Buluç, "Şaman".

I.A.X, 320.

29. Makrinin-Holskih,29.

30. Baytur, I, 25.

31. Bayıur, I, 73-74.

32; Bayıur. I, 72.96; T. Nasırdintegin, Bars Bek Kırgızdardm Kaganı, Bişkek. 1993;

(8)

400 SEYFE;rrtN ERŞAı-:İN

tarafından yönetilmelerine izin vermişlerdir. Bu statüde, Kırgız yönetici-, ler kendi' ferman ve kanunları ile teb'alannı İC.are etmişler, dış ülkelerle ilişki kurmuşlar ve kendi ordularına sahip olmuşlardır. Söz konusu dö-nemde Uygurlar ile Kırgızlar arasında siyasi, ekonomik ve kültürel ilişki-ler gelişmiş, iki taraf bi.rbirilişki-lerinin iilişki-lerlemesi için karşılıklı yardımda bu-lunmuşlardır. Bu çerçevede, Kırgızlar, Uygurlmn Tibetliler, Çinliler ve Araplar ile olan ticari münasebetlerine aracılık l~tmişlerdir33.

Bununla beraber, 820-840 tarihleri ara!;ında gerginleşen Kırgız-Uygur ilişkileri Kırgızların bağımsızlık mücaddesi başlatmalarına yol aç-mıştır. Merkezi idarenin sosyal ve ekonomik politikalarından memnun ol-mayan Uygurların da desteğini alan Kırgızlar, 840'da yaklaşık 100.000 . kişilik bir ordu ile Uygur Kağanlığı'nın başkertiOrda-Balık'a girerek bu devlete son vermişlerdir34.

ıx-x.

yüzyıl Kırgız tarihinde özel bir yere sahiptir. Bu dönemde Kır-gızlar tarih sahnesine siyasi ve askeri bir güç o.arak çıkmışlar ve bölge-lerinin siyasi ve sosyal hayatının en belirleyici unsurlardan biri haline gelmişlerdir. Nitekim Barthold bu dönemi haklı olarak "Ulu Kırgız

Dev-leti Dönemi" 'olarak adlandırrnış3s Yu. Khudyakov da "Kırgız tarihinin

yıldızının parladığı saat" değerlendirmesiyle bu kanaata katılmiştır36.

Kırgızların bu dönenid,~ki ~akimiyeti Güney S ıbirya, Moğolistan, Baykal boyunun büyük bir kısmı, Irtiş ırmağı boyu, Kaşgar, Issık Göl ve Talas'a kadar uzanmış, hatta Kırgızlar Çin Tang ımparatorluğu'nun iç işlerine ka-rışır ve taht kavgalarında taraf tutar hale gelmişlerdir; Ancak bu denli geniş topraklarda farklı kültürler. ile yaşayan toplulukları yönetecek dü-zeyde tecrübe ve birikimleri olmadığından ha~imiyetlerini fazla sürdüre-memişler ve yönetimleri altındaki topluluklar (üçük devletçikIere bölün-müştür37.

Karahanlılar, .Kırgızların önemli bir kısmnı 1007'de hakimiyet altına almışlardır38. Bu arada Yenisey bölgesindeki bazı Kırgız boyları, X. yüz;-yıl başlarında Kuzey Çin' de bir siyasi ve askeri güç olarak ortaya çıkan Hıtayların hakimiyetine girmişlerdir. Daha sonra bunların devamı mahi-yetindeki K~ahltaylar 1130'da .bu Kırgızları;,]IItopraklarını istila

etmiş-lerdir39•

Kırgızlar Xııı. yüzyıl başlarında Moğolla:a boyun eğmişlerdir. Cen-giz Han 1207'de Yenisey Kırgızlarını yönetimine bağlamıştır: Bu tarihten sonra Kırgızların bazı başarısız isyan girişimleri olmuşsa da 1218'deki

33. Baytur, I, 90. 34. Baytur, I, 91.

35. Barthold, Kırgızdar, 142.

36. Khuldyyakov, Yenise)' Kırgızdan, 200.

37. Urstanbekov-Corayev, 102.

38. Baytur, II, 10.14. . .

(9)

KlRGIZLARIN tSLAMLAŞMASI ÜZERİNEBAZI MÜLAHAZALAR 401

son isyan da bastınlarak Kırgızlar kesin hakimiyet altına alınmıştır40. Daha sonra kurulan çağatay Devleti' Kırgızların tamamına yakınını ken-dine bağlamıştır. Kırgızlar esas olarak Xııı-XVıı. yüzyıllarda Moğol ha-kimiyetinde yaşamakla beraber zaman zaman bağımsızlık denemelerinde . bulunmuşlar ve kısa süreli siyasi birlikler kurmuşlardır. Söz gelimi XV. yüzyıl başlarında Cengiz Han hanedanının zayıflaması üzerine Yenisey ve Altay Kırgızları Tatarların hakimiyetindeki Sibir Hanlığı 'na katılmış-lar, bu hanlık 1580'li yıllarda Ruslar tarafından ortadan kaldınlmıştır"l. Aynı şekilde XV.yüzyılın ikinci yarısı ile XVI. yüzyılın başında Kuzey ve Orta Tanrı Dağları Kırgızları 1470-1480'lerde Kırgız Hanlığı diye ad-landınlan devletlerini kurmuşlardır. Bu hanlığın başında,. Ahmed Hani Alaca Han (1484-1504), Sultan Halil Han (1504-1516) ve Muhammed Kırgız Han (1517-1533) bulunmuştur. Ancak son hanın 1533'te Moğolla-ra esir düşmesiyle bu devlet sona ermiştir'ı.

Yine

xıV.

yüzyılın son çeyreğinde Emir Timur (1336-1405) 1370-137l'de Tanrı Dağları Kırgızlarını hakimiyetine almıştır'3, Daha sonra Kırgızların bir kısmı 1425'lerde Fergana vadisinde Ebu'l-Hayr'ın kurdu-ğu Ozbek devletinin egemenliğine girmişler, ancak Ebu'l-Hayr Kırgızları Moğollara karşı yeterince koruyamayınca onlar Kazak bozkırlarına

çekil-mişlerdiıM. .

Kırgız Hanlığı'nın dağılmasından sonra Kırgızlar bazen Moğolların, bazen Kalmukların (Oryatlar) bazen de Rusların boyunduruğuna girmiş-lerdir. Kırgızları "Barut" diye adlandıran Kalmuklar 1683-85'te Kırgız topraklarını istila etmişlerdir"5. Bunun üzerine Kırgızların bir kısmı Doğu Türkistan' a göçmüştür. Ancak 1703'te Ruslarla anlaşan Kalmuk1ar, bazı Kırgız boylarını Yedi Su (Semireçye) güneyine göçe zorlamışlar ve bura-da yaklaşık 3-4 bin çadır Kırgız toplanmıştır'6. Bunun yanınbura-da, 1758'de Mançurlar Kalmuk1arı yenince Kaşgar taraflarındaki Kırgızların büyük çoğunluğu eski topraklarına dönmüşlerdir. Bu tarihten itibaren Çin'e tabi olan Kırgızlar 'gevşek bir yönetimle kendi yöneticilerinin hakimiyetinde kalmışlardır"7.

Güney Kırgızları

xvm.

yüzyılın başlarında HokandHanlığı'na bağ-lanmışlardır. Kırgızlar özellikle hanlık ordusunda ileri kademelere yük-selmişler, askeri teşkilatlara tamamen hakim olarak neredeyse devletin

40 .. V.V. Barthold, "Kırgız", EI(New Edition), 134. 41. Bay tur, II, 46.

42. Urstanbekov-Corayev,105.

43. Makrinin, Polskih, 143; Boribay Ahmedov, Emir Timur'nu Yad Etip, Taşkent,

1996,326-.

44. MehlT)~t Saray, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara, 1996,200 ..

45. T.N. Omerbekov, T.K. Corategin, Kırgızlardm Cana Kırgl7Standm Canı

Door-dogu Tarihi

(XVıı-XVııı.

Kılım Başı), Bişkek, 1995, 1L

46. Barthold, Kırgız, 134. ,

(10)

402 SEYPETIlN ERŞAHİN

sahibi durumuna gelmiş.Ierdir. Öyle ki, bu konumu göz önünde bulundu-ran 2-3 bin çadırlık Kırgız XVIII. yüzyıl ortalannda Yenisey'den çıkarak İli vadisine yerleşmişlerdir'8.

Ancak XiX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ruslar Kırgız toprak-lanm işgal etmeye başladılar. Verimli topraklm'a mustahkem kaleler kur-dular ve buralara Rus göçmenler yerleştirdikı. 1847'de Kopak, 1854'te Almaata'da (Verniy) birer kale inşa ettiler. Kuıeyde Uzun Ağaç, Bişkek ve Tokmak'ı aldılar ve: lf:61 'de Issık Göl civ,ınm işgal ettiler. 1862'de Bişkek'te bir askeri garnizon kuran Ruslar Kuzey Kırgızistan'ın büyük bölümünü1aldılar. Daha sonra. i876'da Hokand Hanlığı topraklarına tame-men sahip olup siyasi varlığına son verdiler. Bu düzenlernede Kırgız top-raklanmn büyük bölümü Fe:rgana Vilayeti'ne dahil edilerek- Türkistan Genel Valiliği'ne bağlandı. 1917 Bolşevik Dı:vrimi sonrasında 1918'de Türkistan Otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurulup burada

Kara-Kırgız Muhtar Bölgesi oluşturuldu. 1924'te Ort1 Asya'nın milli devletlere

bölünmesi aşamasında Kırgızistan Muhtar Cumhuriyeti kuruldu. Bu dev-let 1936'da Kırgızistan S:iC adını alarak Sovyetler Birliği'nin bir üyesi oldu49•

II. KıRGıZLARıN i:SLAMLAŞMASI

İslamın dünyaya yayılma süreci ve İslamıaşmayı sağlayan faktörler konusunda çeşitli görüşleri ileri sürülmektedirS°. Bunların tartışmasına girmeden, söz konusu geliş~eyi şöyle özetleyı~biliriz. Tarihe baktığımız-da bir coğrafya ve halkır, Islam hakimiyetin(: grimesi önce fetih sonra

tebliğ veya öncü tebli& SO'1rclfetih olmaküzere iki şekilde

gerçekleşmiş-tir. Her iki yolla da hlaliı hakimiyetinil1 sün:kli ve kalıcı kılınabilmesi için İslamın inanç, ahkam ve kültürünün söz konusu bölgede yaygınlaştı-rılması gerekli görülmüştür. Dışarıdan gelen müslümanların bölgede sağ-ladığı siyasi hakimiyetin hir inanç ve kültür irıkılabı ve hakimiyetine dö-nüşebilmesi için toplumun kafasını ve gönlünü fethetmek elzem olmuştur.

İslamıaşma süreci genellikl€? şöyle gerçe~leşmiştir: Müslüman fatih-ler bazan bir bölgeyi fethedip Islam mübeıı~ğle:rine. açar~en, bazan da İslam mübelliğleri yerel yöneticilerin birini v(~yabirkaçını Islama kazana-rak, halkın kendi yöneticileri tarafından İslama davetini sağlamışlardır. Yeni fethedilen bir bölgenin İslamıaşmasına yardımcı olmak için müslü-man gaziler, tüccar, ulema, sufiler, şairler, mimarlar vb. kadrolar durum-dan görev çıkarmışlar, bölgeye yeni inanç, dü:;ünce, ticari meta ve mima-ri anlayış getirerek sosyal, kültürel ve ekonomik hayatı

48. Saray, 202. .

49. R.R. Arat, "Kırgızistan", I.A. Vi, 739. ,

50. Bu konudaki tartışmalar ve teoriler için bkz. F. Lokkegaard, Islamic Taxation in '

the Classic Period, Copenhagen, 1950; D.C. Dennett, Conversion and the Poll.

tu in Early Islam, Chambridge, ı950; R. Bulliet, Conversion to Islam in the Me. dieva! Period, Chambridl;\e, 1979.

(11)

KlRGlZLARIN tSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MüLAHAZALAR 403

canlandırmışlardır. Bunlara müslüman yöneticiler kucak açmışlar, çalış-mak için imkan hazırlamışlardır. Kısa sürede camiler ve etrafında birer İslam kolonisi şeklinde kasabalar kurulmuş, gazi askerler ve tüccar bölge-de toprak ağası durumuna gelmişler ve yerli halk ile entegre olmuşlardır. Bu arada özellikle sufıler kırsala yönelerek t~bligata başlamışlardır. Böy-. lece belirleyici özellikleri korunı:nak üzere Islam kültürü yerel şartlara

uygun bir hüviyet almış ve bölge Islamıaşmıştır.

Burada cevaplandırılması gereken esas soru bir topluluğa İsI~ inan-cının nasıl tanıtılıp kabul ettirildiğidir. Başka bir ifade ile halkın Islamlaş-masını sağlayan başlıca faktörler neler olmuştur? Bunları üçe ayırabiliriz.

1. DiniYaktörler: İslam dini bireysel gayretlerle başta kadı, müftü

ve muhtesip gibi resmi görevliler olmak üzere alimler, sufıler, şairler, tüc-car, kısaca. ilgili her müslüman tarafından örnek bir şekilde yaşanmış; sade, basit ve mantıki bir kurgu içinde yerli halka anlatılmıştır.

2. Siyasi Faktörler: İslam gayri müslimlere müslümandan aşaği bir

konum olan zımmi statüsü vermiştir. Bunun yanında müslüman yönetici-ler yerli halka yönelik zaman zaman zulme varan uygulamalara başvur-muşlardır. Bu durum karşısında halk isyan ederek kurtulmayı başarama~ yın ca Arapların siyasi iktidardaki tekelini kırmak için ihtida ederek en azından teoride Araplarla eşit statüye gelmiştir. Böylece iktidara sızma ve iktidarı paylaşma imkanını yakalamıştır. Ayrıca bazı fırsatçılar İslam ikti-darında yükselmenin baş şartının müslüman olmak olduğuna inanarak İs-lama girmişlerdir. Bunun yanında bazen siyası iktidarların halkı zorla müslüman yapma girişiminde bulundukları da bilinmektedir.

3. Sosyal Faktörler.: İslam tarihinde Avrupa'da olduğu gibi gettolar

görülmemekle beraber, Islam hukukunun bazı h.ükümleri ve müslüman yöneticilerin kimi uygulal)laları gayri müslimleri Islama yöneltmiştir. Söz gelirni, gayri müslimin mahkemede şehitliğinin kabul edilmemesi, bazı kıyafetlerin ve ata binmenin yas~anması gibi uygulamalardan kurtul-mak için yerli halktan bir kısmı Islama girmiştir. Gayri müslim teb'a, hakim nıüslüman nüfusa, başka bir ifade ile ümmete katılarak bir yandan bazı hukuki, idari ve sosyal kısıtlamalardan kurtulurken, öte yandan sos-yal ve ekonomik imkanlar elde etmiştir.

4. Ekonomik Faktörler: Başta cizye ve haraç gibi vergilerden

kurtul-mak, bunun yanında müslüman tüccar, esnaf ve zenaatçılarla işbirliği im-kanlarını yakalamak ve ekonomik iktidara ortak olmak için yerli halktan

önemli bir bölüm İslama girmişlerdir. '

Yukarıdaki genel değerlendirmeler bölgelere göre farklılık arzetmek-le beraber, b!J çerçevede Kırgızların İslamıaşmasına bakabiliriz. Bu Türk boyununda Islamıaşmanın süreci ve faktörleri konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir. çoğu Rus asıllı olan Sovyet dönemi Kırgız tarihçileri-nin bu konudaki görüşlerini dört grupta toplamak mümkündür.

(12)

404 SEYFETTtN ERŞAHİN

1. XVI. yüzyıl sonu-XVII. yüzyıl başı: Bu görüşü savunanların ileri

gelenlerinden S. Zakirov veK.ı. Petrov'a göre Kırgızlar XVI. yüzyıl son-larından itibaren yeni dalgalar halinde Tanrı Dağları 'na göç me sürecinde İslamı kabul etmişlerdir. Bu dönemdeki Kırgız feodaller halk üzerindeki hakimiyetlerini ~evam ettirebilmek için yeni bir ideolojiye ihtiyaç duy-muşlar ve bunu Islam ile karşılamışlardıeSl•

2. XV/-XVıı. yüzyıllarda mutasavvjlar Yoluyla: Başta Kırgız tarihçi

. S. Mambataliev olmak üzerı~ bazı araştırmacılar Kırgızların özellikle XVI. yüzyıldan başlayarak Nakşibendiyye ve Kadiriyye tarikatları temsil-cilerinin irşad ve tebliğ faaliyetleri sonunda Müslüman olduklarını ileri sürmüşlerdirs4•

3. XVII. yüzyılın ikinci yarısı-XVIII. yüzyıl başı: Bu kanaat daha çok

B. Camgırçınov, S.M. Abramzon ve S.B. Darcanov tarafından ileri sürül-müştür. Buna göre Kalmııklardan kaçarak güneye inen Kırgızlar Fergana, Semerkant, Buhara ve ~aşgar Müslümanları ile siyasi, ekonomik ve kül-' türel ilişkileri sonunda Is]arnı kabul etmişlerdir52• ,

4. XV/ll. yüzyılda Hokand Hanlığı döneminde: K. Üseynbayev ve

T.C. Balyalieva tarafından dile' getirilen bu görüşe göre, XVIII. yüz-yıldan itibaren Kırgızları hakimiyeti altına alan Hokand rıanlığı Kırgız manapıarı ve biyleri ile işbirliği yaparak bu halkı zorla lslamlaştırmış-tıeS3•

Bu görüşlerin hı~psinde Kırgızların İslamiyeti kabul erme süreci, yerel dinlerin hakim olduğu kuzeydeki Yenisey bölgesinden, İslam inanç ve kültürünün hakim olduğu güneydeki bölgelere göç ve yerleşik hayata

51. S. Zakirov, "Kocacuş" Eposunun Keebir Meseleleri, frunzç, 1960, 13; K.İ.

Pet-rov, Oçerki J[eodalniklı Otııoşehniy u Kırgızov v XV.-XVI. Vekah, frunze,

i96 I, i3ı.A. Inan da Kırgızların Islamıaşmasının XVI. yüzyıldan sonra gerçekleşti-gi kanaatını taşımaktadır Manas Destanı, 6.

52. B. Camgırçınov, Kırgızı v Sostav. Rossii, Moskova, 1959, 79; S.M. Abramzon,

Kırgız i ikh Etno.genetiçeskiye i Istoriko-KuIturnie Su):azı, frunze, 1990, vd.; S.B. Dercanov, "ls/a,?ınıng I(ırgızistanga Taraluu ErekşeUkteri", Soveltik Şıgış

Respublikalarındağı Islam, haz., K.Ş. Şulembayev, Almatı, 1987,52 vd. V.

Bart-hold, XVII. yüzyılda kalı~me alınan bazı tarihlere dayanarak Kırgızların büyük kitle-sinin hen~~ bu döne :nleıde Müslüman olmadıgmı belirtmektedir. Barthold, Kırgız-dar, 174. Dte yandan A. Bennigsen Kırgızlar arasında tslamlaşma prosesinin XVII. yüzyıl ile XVIII. yiizyılın ilk çeyrcginde meydana geldigini kaydetmektedir. A. Bennigsen, Ch. L. Quelquejay,Sufi ve Komiser, çev. D. Türer, Ankara, 1988,271-272.

53. K. Usenbayev, Obş.~tv.mno-Ekonomiçeskie Olnaşenia Kırgızov v Period

Gos-podstva Kokandskogo Hanstva, frunze, 1961; 3; T.C. Balyalieva, "Dini 1şenim, Salt Sana, Urp Adat/ar", Kırgız SSR Ensiklopediyası,frunze, 1983,385-387.

54. S. Mambataliev, Sufizm Cana Anıng Kırgızstandagı Akımdarı, frunze, 1972. Bu

kanaat kısmen Pekin Üniversitesi Şarkıyat Bölümü ögrelim üyelerinden Kırgız ta-rihçi Enver Baytur .tarafından da paylaşılmaktadır. Bkz. Baytur, II, 73-79. N. Devlet

yde bu topluluun Islamiyeti kabulünün XV. yüzyıl sonu-XVII. yüzyıl başlarında

fergana'dan başladığını ve XVIII. yüzyılda tarikatlar vasıtasıyla tamamlandıgına işaret etmektedir. Çağdaş Türkiler, 367.

(13)

KıRGlZLARlN İSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MüLAHAZALAR 405

geçmek olarak vurgı;ılanmaktadır. İslamıaşma faktörü, birinci görüşte, fe-odallerin halkı sömürmek için yeni ideoloji ihtiyacı, ikincisinde güneyde-ki müslüman halk ile siyasi, ticari, kültürel ve sosyal ilişgüneyde-kiler, üçüncüsün-de ise Hok,!nd Hanlığı ile Kırgız manapıarın menfaat birliğidir. Burada Kırgızların Islamlaşma süreci konusunda ileri sürülen görüşler büyük öl-çüde olayıaçıklamakla beraber, faktörlerle ilgili yaklaşımlar Marxist ide-olojinin bir ürünü izlenimi vermektedir.

Biz Kırgızların İslamlaşma sürecinin, büyük Türk kitlesinin bu dini benimserne dönemi olan X. yüzy~ldan başlatılması gerektiği kanaatin-4eyiz. Ancak diğer Türk boylarının Islamıaşması ile kıyaslandığında Kır-gızların İslarnı büyük çoğunluk olarak benimseyip ozümsemelerinin daha geniş bir zaman dilimi~e (X-XVııI. yüzyıllar) yayıldığı söylenebi-lir.

Bu durumda Kırgızların İsHımlaşma sürecini Karahanlılar, çağatay-lar ve Hokand Hanlığı dönemleri olmak üzere üç zaman diliminde incele-menin uygun olduğunu düşünüyoruz.

1. Karahanlılar Dönemi (840-1212)

Kırgızlar, Karahanlılar yönetiminde Tanrı Dağları, Pamir Dağları, Talas lrmağı boyları ve Issık Göl'ü kapsayan Yedi Su bölgesinde yaşa-. mışlardır55•

İslam Türkistan Türklerine VII. yüzyıl sonlarında ulaşmıştır. Bu dö-nemde büyük Kırgız kitlesi Yenisey bölgesinde yaşamakla birlikte, Tanrı Dağlarında uzun zamandan beri bazı Kırgız boylarının yaşadığını kabul edersek bu bölged.çki Kırgızların müslümanlarla karşılaştıklarını söyle-mek mümkündür. Ote yandan Yenisey Kırgızların IX. yüzyılortalarından itibaren, her üç. yılda bir defa gelip geçen Arap kervanlarıyla ekonomik ilişki içine girdikleri kaydedilmektedir56• Bu ilişkiler sonunda Tanrı

Dağ-ları ve Yenisey KırgızDağ-ları arasında birey~el düzeyde İslarnı kabul edenler olsa bile, topluca veya gruplar halinde Islama girdiklerine dair elimizde şimdilik bilgi mevcut değildir.

Satuk Buğra Han'ın 944-945'te Samani sufilerinin etkisiyle İslarnı kabul edip Abdülkerim adını almasıyla birlikte Karahanlılar Türkistan'da ilk Türk-~slam devleti niteliğini kazanmış, bu tarihten itibaren Türkler arasındil Islamıaşma hızlanmıştır. Satuk Buğra Han'ın oğulları Musa. Tonga Ilig Han ve Baytaş Arslan Han (Süleyman) dönemin büyük sufıle-rinden Ebu'l Hasan Muhammed b. Sufyan el-Kalamati'nin irşadlarıyla İs-lama sarılmışlar, zaman zaman kılıç da kullanarak İslarnı yaymaya çalış-mışlardır. Bu çabalar sonunda 960'da 200.000 çadırlık bir Türk kitlesi

55. Baytur, II, 14.

(14)

406 SEYFETIİN ERŞAHİN

İslamı din olarak seçmiştirsı. Yine Karahanlılar döneminde 1044'te, çoğu Tibet taraflarından gelen Türk boylan olmak üzem 10.000 çadırlık bir topluluğun İslama girdikleri kaydedilmektedirs8. Kırgız tarihçilerinden bazılan söz konusu bölgele rde yaşayan Kırgızlann bu iki toplu ihtidaya katılmalannın kuvvetle mu:ıtemel olduğunu belirtmektedirlers9. Yine bu dönemde X. yüzyılda Buhara'dan Çin'e giden gezgin Sayam Nebadul'un

"Müslüman olmayan kırgızfarın kendi dinlerince tespih okuduklarını

gör-düm" ifadesinin mefhum-ı muhalifinden "Müslüman Kırgızlar"

bulundu-ğunu sonucuna vanlabilir'l.

Karahanlılar zamanında İslamı kabul eden Kırgızların örf, a.~et ve kullandıklan dini kavramlarda bazı değişmeler kaydedilmiştir. ürf ve adetleri İslamileşmiş, Tı~niı sözü yanında Kuday (Farsça Huda sözünün Kırgızca telafuzu) kavramı Kırgız din lit~ratürüne girmiştir6l.

Kanaatımız-ca Karahanlılar zamanında Kırgızların Islama girmelerinde bazı sosyal, kültürel ve ekonomik faktörler etkili olmuştur. Herşeyden önce Kırgızlar doğu-batı ve kuzey-güney ticaret yolları üzerind.e yaşıyorlar, müslüman-larla ticari ilişkiler kuruyorlardJ. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi iX. yüzyıl-dan itiJ?aren Ar~p. ticaret k~rvanları Yenisey Kırgızlanna kadar ulaşıyor-lardı. üzellikle Ipek Yolu rüzergahında, d~ğer göçebe saldırılarına karşı, Kırgızların korumasına başvuruyorlardı62. Islam yayılmasının en önemli faktörlerinden birinin de ticari ilişkiler olduğu bi.linmektedir. Müslüman Arap tacirlerin birer iş adamı olmanın yanında Islam mübelliği olarak, Kırgızlara ipek ve başka mallarla birlikte İslam inancını ve kültürünü taşı-dıklannı ve tanıttıklarını düşünüyoruz. Ayrıca bu yıllarda bazı Kırgız ma-naplannın merkezi idareye ideolojik ve dini bakımIardan yabancı kalma-mak ve dışlanmakalma-mak gibi siyasi mmahazalarla İslamı kabul ettiklerini söyleyebiliriz. Söz konusu CLönemdeİslamıaşmayı kolaylaştıran faktörler-den birisinin de Karahıtaylara karşı verilen mücadelenin Budist istilacıla-ra karşı müslüman Kırgızların gazası şeklini alması olduğunu düşünüyo-ruz.

Bununla beraber, Karahanlılar döneminde dağlard~ ve yüksek yayla-larda hayvancılık yaparak yaşayan göçebe Kırgızların Islam talimatlarına yeterince ulaşamadıkları da aşikardır.

57. İbnu 'I' Şsir, el.Kamil n't-Tarih, Beyrut, 1386/1966, VIII, 532; V.V. Barthold,

Moğol Istilasına Ka~al' Türkistan, haz., HD. Yıldız, Ankara, 1990,274; O. Prit-sak, "Kqrahanlılar".I:A.

vı.

253; R. Genç. "Karahaıı(ılar". Doğuştan Günümüze

Büyük Islam Tarihi, Istantul, 1989, Vi, IM.; E. Merçil, Müslüman Türk

Devlet-leri Tarihi, Al]kara, i9~ 1,2.).

58. T.W. Amold, Intişar-ı Islam Tarihi, çev. H. Gündüzler, Ankara, 1982,219;

Sulta-noyev,I,133.

59. Sultanoyev,l, 133; Bay t'ır, ll, 24; Barthold ise Karahanlılar döneminde Yedi Su böl-gesinde yaşayan Kırgızların İslamı kabul ettiklerini ifadee etmektedir. Bkz. the Se-mirechye, 92.

60. Sultanoyev, I, 133. 61. Bay tur, 11,25.

(15)

KIRGlZLARIN lSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALAR 407

"

2. çağataylar-Dönemi (XllI.-XVIll. Yüzyıllar)

çağataylar dönemini çağatay Hanlığı (1227-1348), Moğolistan Han-lığı (1348-1514) ve Yarkent HanHan-lığı (15 14-1644) olarak safhalara ayıra-biliriz. çağataylar zamanında Kırgızların İslamlaşması büyük ölçüde Ça-ğatay hanlarının genelde din özelde İslam siyasetlerine bağlı kalmıştır.

aJ çağatay Hanlığı Dönemi (1227-1348

J

Tann Dağları Kırgızları Çağatay Hanlığı hakimiyetine girmiş, Yeni-sey ve Altay Kırgızları ise kendi başlarına öz yönetimlerinde kalmışlar-dır.

Moğollann din siyasetleri zaman zaman farklılık göstermiştir. İslam .. dünyasını harabeye çeviren CengizHan, müslümanların kurban kesmesi-ni yasaklamış aykın hareket edenleri idam ile cezalandırmıştır63• Ancak

hakimiyetleri altındaki halkların çoğu müslüm~n olduğu için Moğollarda kısa sürede bu dine girmişler~ir. Cengiz Han Imparatorluğunda yerleşik halkın inancı ve kültürü olan Islam ile, göçebe halkın hayatını düzenleyen

yasa (Cengiz Yasası) ve Bozkır kültürü hakimiyet mücadelesi yermiştir.

Rivayete bakılırsa daha Cengiz Han'ın sağlığında oğulları arasında bu ikilik başlamıştır. Ögeday Han (I 229- i24 I) İslamı diğer dinlerden üstün tutarak müslümanlara meylederken çağatay Han yasa t~aftan olmayı tercih etmiştiıM. Bu zihniyet mücadelesi uzun süre devam etmiştir. Moğol prensIerinden bir kısmı sıkı sıkıya geleneksel yapıyı korumak için müca-dele ederken, bazı Moğol prensIeri ve feodallar, yerleşik soylular, zengin-ler ve tijccar ile yakın ilişki kurarak ticareti geliştirip şehir hayatına geç~ meyi, başka bir ifade ile yerleşik halklann kültürü ile bütünleşmeyi istemişlerdif's ..

Çağatay'ın İslam'a ve müslümanlara karşı hoşgörülü olmadığı bilin-mektedir. O da babası gibi, müslümanlan, kurban kesme ve gilsül abdesti alma yasağı başta olmak üzere pek çok kısıtlama ile başbaşa bırakmıştıf>6. Hatta yanında müslüman kelimesinin tel'inden başka kullanılmasını ya-saklamıştıf'7. Bununla beraber, çok değer verdiği müslüman veziri Otrar'lı Kutbuddin Habaş-Ahmed'i daima yanında bulundurduğu

kaynak-63. Amold, 224, 229.

64. Barthold, Türkistan, 489-490. . •

65. Ahmedov, Emir Timur, 293; Nadir Devlet, "çağatay Devleti", Doğuştan Günü. müze Büyük İslam Tarihi, IX, İstanbul, 1989,301-302.

66. Cüveyni konuyla ilgili şu kaydı düşmektedir: "Onun yönetimi sırasında İslami

ku-rallara göre hayvan kesilmemesi, gündüz suya girilmemesi konularındaki yasalar

titiz bir şekilde uygulandı~ı için müslümanlar zor günler yaşadılar. Bu yasa yüzün-den o sırada Horasan'da hiç kimse açıktan hayvan kesmedi. Onun iptal edilmesi ko" nusunda müslümanların yaptıkları her başvuruyu ça~atay "Murd~. et yiyin" diye geri çevirirdi". Cüveyni, Ata Melik, Tarih.l Cihangüşa, çev. M. Oztürk. Ankara,

1988,l .

(16)

408 SEYFETTİN ERŞAHİN

larda zikredilmektediı~,8. çağatay Han 'ın oğlu Yesu (1246- i25 I) zamanın-da müslümanlar için daha elverişli şartlar ortaya çıkmıştır.Yesu da Habaş-Amid'in manevi ~'vladı olan Bahaeddin Merginani'yi kendisine vezir yapmıştır69. çağatayların tahtına oturan ilk müslüman han Mübarek

Şah (10 Mart 1266-3 EylU 1266) ve onun halefi Barak Han (1266-1271)

müslümanlara daha hoşgörülü davranmışlardır. IUvayetlere göre Barak Han "iki yıldan sonra mÜJlüman oldu. Ona 'Gıyiıseddin' lakabı verdiler.

Onunla çağatayevladı Maveraünehir'de nur-ı imanla müşşerre! oldu"70.

İslam kültürü XLV. yüzyılın birinci çeyreüinde çağatay Hanlığı'nda kendini iyice göstenneye başlamıştır. çağatay tahtına geçen Kebek Han (1320-1326) müslüman olmamakla beraber İslama karşı. müsamahalı bir tavır takınmışt!r. O başkenti, uzun zamanlardan beri Islam kültürüyle yoğrulmuş ve Islam kültürünün merkezi durumuna gelmiş olan Buhara yakınlarındaki Nahşeb'e (Karşı, Neset) taşıyar2.k yönetim merkezini Cun-garya'dan Maveraünehir'( nakletmiştir71•

Bu eğilim Kebek'İn kar~eşi Tarma Şirin tarafından daha da geliştiril-miştir. çağatay hanlanndan Islamı ~çıkça kabul ederek onu yaymayı çalı-şan Tarma Şirin (l326-1~34) dir. Islama girerek Alaaddin lakabını alan Tanna Şirin İslamı devlet dini ilan etmiş, teb'asına kabul. ettirmek için bazı girişiml~rde bulunmı1ş ve hatta devletini her yönüyle Islamlaştınna-ya çalışmıştır72• Bunun yanında başta Delhi Türk Sultanlığı 'başta olmak

üzere İslam ülkeleri ilç iliş kilerini geliştinniştir.

Ancak bu girişimler bir bakıma Bozkır kültürüne İslam kültürünün terCih edilmesi olarak anlaşılmıştır. Bir yönden de jslam ve Fars kültürüy-le bütünkültürüy-leşmiş Türkkültürüy-lerkültürüy-le Hozkır kültürünü devam ettiren göçebe Türk ve Moğol boylarının iktidar ve hakimiyet mücadelesi şeklini almıştır. Bu aşamada Kırgızların da içinde 'bulunduğu Yed.i Su bölgesi halkı Tanna Şirin 'i, sosyal ve siyasi hayatın tanzim edicisi olan geleneksel yasayı

68. Cüveyni, 283-284. .

69. Cüveyni, I, 285; V.V. Barthold, "çağatay". lA. ןil,268.

70. Abulgazi Bahadır Ha:ı (t. 1664),Şacara-yl Turki; hız., B. Almedov, Taşkent,

1992,94, Barthold, çağa12y, 269. .

.71. AbdulkadirYuvalı, "çağatayHan", TDV.lslamAosiklopedisi, V 111, 177-178. 72. İbn Batuta XLV. yüzydın birinci yarısında mülaki oldugu Tarma Şİrin'i zahid, adil

ve mütevazi bir müslüman yönetici olarak tasvir etmektedir. Rıhle, Mısır, ty.., I, 239-245. XV. yüzyıl tarihçilerinden Şerefeddin Ali Yerdi (ö. 1454), Tarma Şirin için "o kıymetli han adil ve saadetli sultan idi. Devletin çehresini İs/alil saadeti ile

gü/dürdü ... Onun bahtı'yar geçen zamanında çağatay ulusu İs/am nııru ile aydın/an-dı. O mil/et-i Ahmed'i,1 birliğini giiçlendirmeye çok uğrııştı" kay,dınıı düşmektedir.

Şerefeddin Ali Yezdi, Amir Timur Acdadları, Yezdi'nin Zafer~ame adlı eserinin

mukaddimesinin tercümesi), çev. A. Böriyev, Taşkent, 1992,26. Aynı şekilde Min;a Ulugbek (ö. 1449) de TarOla Şirin'in ifadelerini tekrarlamaktadır. Tarih.i Erba-ı

Ulus, Tört Ulus Tarihi, Farsçadan Özbek Türkçesine çev. B. Almedov, M. Haseni,

Taşkent, 1994, 317; Abulgazi Bahadır Han da onun için "taki Müsliiman oldu, tamam-ı ulus-ı Maveraünnehr Müslüman olduu ... Tarma Şirin ile Müsliiman olanlar bundan geri dönmedila" kaydığını düşmektedir. Şacara, 94.

(17)

KıRGıZLARıN İSLAMLAşMASı ÜZERİNE BAzı MÜLAHAZALAR 409

ihmal ve ihlal etmekle suçlamışlar ve 1334'te ayaklanaraktahtan uzak.laş-tırmışlar ve başkenti Yedi Su'ya taşımışlardır73• Tarma Şirin'in siyasetini

Kazan Han' da (1343-1346) sürdürmüş başkentin yine Maveraünnehir' e taşımış göçebe feodallerin yağma ve isyanlarına son vermek istemiştir74 •

.Bu siyasete öz~llik.le Yedi Su bölgesi halkının karşı çıkmasından, sözkonusu bölgede Islami tebliğ faaliyetleri yürütüldüğünü anlıyoruz. Bu durumda, uzun zamanlardan beri Yedi Su bölgesini yurt tutan Kırgızlar arasında da İslami tebliğ yapıldığı ve bunun sonunda bazı Kırgız boyları-nın İslama girdiklerini söylemek mümkündür.

b. Mo~olistan Hanlığı Dönemi (1348-1514)

Moğolistan Hanlığı süresince nasıl bir din siyaseti izlendiğini tam olarak bilemiyoruz. Ancak hanlığın kurucusu Tuğluk Temir'i

(1348-1363) samimi bir müslüman ve mübelliğ olarak görüyoruz. Bu han, aslen Buharalı olan ve Cengiz Han tarafından Almalık bölgesine getirilen Kadi-ri şeyhleKadi-rinden Şeyh Ahmed'in neslinden ve halifeleKadi-rinden Şeyh Celaled-din Ketigi ve onun oğlu Şeyh Reşididdin'in (Eşrefuddin) vaaz ve ir-şadlarıyla l354'te İslamı kabul etmiştir. Onun İslarnı seçmesiyle birlikte, üst düzey yöneticilerin önemli bir kısmı da dahilolduğu 160.000 kişi-lik bir topluluk İslama girmiştir7s• Bu aş~mada sayıları bilinmemekle

be-raber önemli miktarda Kırgızın da Islama girdiği belirtilmektedir76•

Tuğluk Temir'in oğlu Hızır Hoca (1389-1399) da tahta çıkınca babasının yolunu izlemiş onun döneminde Tann Dağlannın kuzey ve güney taraf-larında yaşayan pek çok topluluk ve bu arada Kırgız Islama girmişler-dir77•

Yine dindar kişiliği ile tanınan Moğolistan hanlarından Muhammed

Han (ö. 1416) Moğol uruglarının İslarnı kabul etmesi yönünde çalışmalar

yapmış, hatta zaman zaman dini zahiri ve şekilci anlayışla tatbik etmeye kalkışarak sarık sarmayanların kafasına at nalı çakmak gibi zorlamalara başvurmuştur78• Bu dönemde de bazı Kırgız uruglarının Islama girmeleri

mümkün görülmektedir79• .'

73. İbn Batuta, ı, 241; Amold, 241; M.G.S. Hudgson, The Venture of Islam, Uni. Of

Chicago Press, 1974, Il, 416; Devlet, "çağatay Devleti", 305; Ahmedov Emir Timur, 296-297.

74. Ahmedov, Emir Timur, 297. .

75. Uluğbek, 324; Abulgazi Bahadır Han, Şacara, 96-98; Amold, 238-239; Baytur, Il,

56-57; Makrinin-Polskih, 138; Emel Esin, "Türklerin Jslarniyete Girişi", Tarihte

Türk Devletleri I, Ankara 1987,306.

76. Belek Soltanoyev, Kızıl Kırgız Tarihi, ı, Bişkek, 1993, 134.

77. Baytur, Il, 59.

78. Amold, 240, Soltanoyev, ı, ı34.

79. Barthold, dönemin İslam kaynaklarının suskun kalmasından hareketle söz konusu

yıllarda Kırgızıann İslamıaşmasından bahsedilemeyeceği kanaatını taşımaktadır. Kırgızdar, 169.

(18)

410 SEYFETIİN ERŞAHİN

Yunus Han (l462 ..14a7) da iktidan süresince, başka göçebe

topluluk-lada birlikte, Kırgızlar arasında İslamı yaymaya çalışmıştır. Yunus Harı taht kavgalan sırasında SemerkanCta Uluğ Bek'e sığınmıştı. UI\Lğ Bek, İslami bilgilerini artırması için onu Ara? ve Fars ülkelerine gönderdi. Daha sonra Yunus Han Almalık'ta Moğol tahtına geçince İslama ve ilme çok önem verdi. Ulemadan oluşan bir istişare meclisi oluşturdu ve ~!keyi Islami esaslara göre yönetmeye çalıştı. Bu siYfıseti sayesinde "Ustad Yunus" olarak ün yaptı. f,u arad8: Tann Dağlan'nın kuzey ve doğusunda-ki bazı Kırgızlar onun gayretiyle Islama girdiSO,

çağataylar dönerniıçinde mütalaa edebileceğimiz Emir Timur'un

(1336-1405) 1370-71'de 1ssık G~l'e kadar olan Kırgız topraklannı haki-miyetine alınca81 Kırgdarın IslamIaşması yönünde çaba harcadığını

görüyoruz. Kırgız sancnalannda yer alan rivayetıere göre Kırgızlann

"yabani", "okuma-yazma bilmeyen", "ateşe tapan dinsiz kafirler" ve

"hayvancılık yapan göçeheler" olarak nitelendiren Emir Timur onlar

ara-sında İslamı yayacak ve ("ğretccek olana hanlık ve süvari birliği vereceği-ni söyler. Bunun üzerine, XIV. yüzyılın ikinci yansında bazı Kırgızlara önderlik yapan Subatay E:aatır'ın oğuııaiı.ndarı San Seyyid'in torunu olan ve halen Ata Dağ Kırgızlarını~. hanı bulunan Kudayan bu işi üstlenebile- ' ceğini vaad eder. Kııdayan üzkenCe girip oreda karargah kurar ve Timur'a yararımak için Kırgızlara zorla İslamı kabul ettirip, kelime-i tev-hid getirmeyen, namaz kılmayan ve oruç tutmayanların boynuna kelepçe vurdurup Issır-Köl'e sürer. Yaya giden yaşlı ve çocuklar yollarda kırılır. Güçsüz düşen halk şu türküyü söyler: "Eşeği bolsa tokuybuzJNamazı

kan-tip okuybuz" (Eşeği sernerleyebiliriz/Ama namazı nasıl kılalım).

Kuda-yan bununla da kalmayıp dine karşı çıkanlan ve gereklerini yerine getir-,meyenıeri Semerkand'a Timur'un huzuruna veya sürgüne gönderir2•

Sancıralardaki kayıtlar bu kadırıyla bitmektedir. Ancak, bir toplumun din değiştirmesi için zora baş vumıanın çoğu zaman iyi sonuç vermediğini ta-rihte bilinmekle beraber bu siyaset çerçevesinde Timur ve ona yaranmak isteyen Kırgız manaplanııın zulmunden kurtulmak veya siyasi ve ekono-mik imtiyazlar kazanmak için bazı Kırgızlann Müslüman olduklan söyle-nebilir.

Bunun yanında yukarıda zikrettiğimiz üzt':re, XV. yüzyılın son çeyre-ğinde kuzey ve orta Tann Dağları çevresinde Yarkent Hanlığı'na bağlı olarak yan bağımsız şeLilde hüküm süren Kırgız Hanlığı (1470-1533) hanlannın Ahmed, Halil ve Muhammed gibi adlu taşıması bu dönemde artık Kırgızların büyük çoğunluğunun müslüman olduğunu göstermekte-dir. Nitekim Muhammed Kırgız Han zamanında müslüJ'!lan olan Tagay Kırgızlan yerlerinden göı;:erek ona sığınmışlardır. Eğer o Islamın dışında-ki bir dinden olsaydı onlar buna cesaret edemezlerdi83•

80. Baytur,II,66.

81. Kırgız SSR Tarihi, Komisyon, Frunze,1973, I, 21.5;Ahmedov, Emir Timur,326.

82. Zakirov, 356.

(19)

KıRGıZLARıN iSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MÜLAHAZALAR 411

c.Yarkend Hanlığı Dönemi (1514-1~4)

Yarkend Hanlı~ı döneminde Tann Da~ı Kırgızlan, Ak Su, Üç Tur-fan, Ak Çiy ve Yarkend çevresindeki Kırgızlar Sultan Seyyid'in yöneti-mine girmiş oldu84•

Bu hanlık döneminde izlenen İslam siyaseti hakkında henüz yeterli ve doyurucu ilmi çalışmalar yapıldığı söylenemez. Bununla beraber han-lığı son dönemlerinde Buhara asıllı Hocalar'ın iktidarda söz sahibi olma-sıyla bir şeriat devleti niteli~j kazandığı bilinmektedir.

Bu dönemde Kırgızlar arasında İslam daha çok tasavvuf yolu ile ya-yılmıştır. Tasavvufun söz konusu dönemde göçebeler arasında yayılması-nın en önemli sebeplerinden birisi, savaşlar nedeniyle ekonomik ve sos-yalsıkıntılarla başbaşa kalan halkın bir sığınak arama ihtiyacı olduğu söylenebilir. Bu konu aşağıda ele alınacaktır. Ancak şu kadanna işaret edelim ki Abdulkerim'Han (1574-1579) zamanında Kaşgar, Hoten, Se-merkant gibi yerlerde İshak Veli adındaki bir sufi özellikle Kırgız ve Ka-zaklar arasında İslamı yaymaya çalışmıştırıs.

Yukarıda işaret ettiğimiz gibi bir kısım Kırgızlar, Batı Sibirya'da ku-rulan Sibir Hanlığı'na bağlı idiler. Kazak hanlanndan Küçüm Han 1563'te Sibi~ Hanlığı toprakIannı hakimiyetine alınca, bölgeye daha önce girmiş olan Islamın yayılması için çaba hllfcamıştır. Bu çerçevede komşu Islam ülkelerden özellikle Tatarlardan ve Ozbek hanlıklanndan çok sayı-da din asayı-damı, molla, işan ve müderris istemiş, bunlan göçebe Kazaklar ve Kırgızlar arasında tebliğ yapma görevi vermiştir. Bu faaliyetler çerçeve-'sinde Batı Sibirya Kırgızlannın önemli bir kısmı müslümanlığı kabul

et-mişlerdirı6•

Bütün bu tarihi gelişmelere rağmen XVI. ve XVII. yüzyılda kimi gezginler ve tarihçiler bazı Kırgız boylarını gayri müslim olarak nitelen-dirmektedirler. Söz gelimi Haydar Mirza Duğlat (1541-1545)'te kaleme aldığı Tarih-i Raşidi adlı eserinde "Kırgızlar müşrik, çağataylar

müslü-man" ifadesini kullanmaktadırı7• 1582'de Hindistan üzerinden

Türkis-tan'a giden Osmanlı gezgin Seyfi Çelebi, Kırgızlar hakkındaki "ne Müs-lüman ne kafir" ifadesi ile, en azından kendi gezdiği yerlerde belirgin bir

l,<;anaatsahibi olmadığını göstermektedirıBo Aynı şekilde XVII. yüzyıl Ozbek tarihçilerinden Mahmud b. Veli 1643-1640'da Kırgızlann "kafir"

şeklinde tavsif etmektedir. Onun ifadesine göre daha önce Karakurum ve

84. Baytur, II, 69,

85. Amold, 240. .

86. Talip Molda, "Kırgız Tarihi", Kırgızdar II, 535; R.R. Arat, "Küçüm Han", I.A. VI,1071.

87. İnan,Manas.6.

88. Kitab.ı Tevarih-i Padişahan-ı Vilayet-i Hindistan ve Khltay ve Khutan ve Kaşgar ve Kalmuk Z.V. Togan, Türkistan, 70'den naklen,. Barthold, Kırgızdar, 174. Nitekim Kırgız tarihçi Soltanayev bu ibareyi "Kırgızlar kafir olmadıgına göre Müslüman"

(20)

412 SEYFETTİN ERŞAHIN

. .

Kerulen bölgelerinde "kafir" olarak yaşayan 12.000 Kırgız l635-1636'da

Karategin üzerinden Hisa~'a gelmişler bir, ay sonra Belh'te bulunan Özbek hanının huzuruna çıkanlmışlardır89•

Genel bir değerlendirme yapacak olursak, Kırgızlar çağataylar döne-minde toplumsal, kültürel, siyasi ve dini bakımdan önemli değişmeler ge-çirmişlerdir. Bu dönemde Kırgızlar ekonomik ve so~;yalbakımdan göçebe olarak hayvancılık yaparken, b~zı boylar da toprağa yerleşerek tanmeılık-la uğraşmıştanmeılık-lardır. Kırgızlann Islam kültürünü benimsediklerinin en açık belirtilerinden birisi hiç şüphesiz "çağatay yazısı" adıyla Arap harflerini kullanmaya başlamalandır.Yenisey bölgesinde ve Tanrı Dağlannın yük-seklerinde yaşayan Kırgızl"nn önemli bir kısmı hala eski dinlerini devam ettirmekle beraber. Tanrı Dağlan, Talas, Yedi Su, Pamir Dağlan ve Batı Sibirya Kırgızlan Islama girmişlerdir90•

. d. Kırgızların İslamıaşmasında Tarikatların Rolü

Halkpsikolojisine vu~ufiyctleri, sosyal şartlara intibak kabiliyetleri, yumuşak öğretileri, te~liğlerinde kullandıklan dil ve uslup sadeliği ve yaygın tc;:şkilatlan ile Islatı1 sufilerinin genelde dünyada özelde Türkler arasında Islamın yayılmasında önemli rol oynamışlardır.

Sufilerin Kırgızlar arasındaki nüfuzunu göster-en belirtilerden birisi onlann Hallae Mansur (85(1-922) ile ilgili telakkileridir. Kırgız saneırala-nnda Hallae Mansur Kırgıi:lann atası olarak gösterilmektedir. Kırgız sö-zünün menşei ile ilgili "K ırk+Kız" rivayetine gör.;:,yakılan Mansur'un küllerinin nehre dökülmesınden sonra bunlardan hamile kalan Kırk + kızdan Kırgızlar türemiştirll. Söz konusu rivayet akla ve tarihi verilere uygun düşmese de Kırgızbnn kendilerini Hallae Mansur gibi bir sufiye nispet etmeye çalışmal.ırı ve bunun yüzyıllarca söz'ü rivayetlerle halk vicdanında ve gönlünde canlı tutulması onların tasavvufa olan yakınlıkla-nnı gösteren işaretlerden biri olarak değerlendirilebilir. Hallae'ın h. 291/ m. 903'ten sonra gayri müslimler arasında dini tebliğde bulunmak için Doğu Türkistan ile Ma«in' e gittiği Hoten ve Turfan' a kadar ulaştığı ,ve Türkler arasında faaliyette bulunduğu bilinmekt,edirn. Bu çerçevede

Kır-gızlarla da karşılaşmış olabilir.

89. Mahmud b. Veli, Bahru'l A;rar rı Menakıbı'I Ahyar, Ursumbekov-Corayev, 282'den

naklen (Eserin tamamı 7 cilt olmasına rağmen günümüze sadece I. ve 6. 'Cildin

eksik nüshalan yetişmiştir. Bkz. Urstanbekov-Corayev, 2t--27); Barthold, Kırgızdar,

174-175. Yine Kırgız tarihcİ Soltanayev Mahmud b. Veli'nin verdiği bu rivayetin bilgisizlikten kaynaklandığını, çünkü eğer söz konusu Kırgızlar kafır olsalardı Şaman dindaşları KalmlJkla~dan kaçıp Müslüman ülkesine sığınmayacaklarını ifade etmektedir. Soltanayev, 1,1:\4.

90. Baytur, II, 73; Zakirav, 307.308.

91. Aksikendi, 33; Karasayuulı', Kamus Nama, 9-10; Slddıkoğluu;26; Bayıur, II,

82-83.

92. L. Massignon, "Hallac-ı Mllnsur"J.

İ-A.

V, 169. Ayrıca Hallac hakkında bkz. E. Ce-becioğlu, "Hallac-ı Mansu/''', A.U. Ilahiyat FakÜıtesi Dergisi, XXX, 1988,329-350.

(21)

KlRGlZ.LARINtSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MOLAHAZALAR 413

Kırgızlar arasında faaliyet gösteren belli başlı tarikatları kronolojik olarak Yesevilik, lşkilik, Kadirilik ve Nakşibendilik olarak sıralayabiliriz.

1. Yesevilik

Türk boyları arasında XII. yüzyılda gösterdigi faaliyetlerle halkın gönlünü kazanarak "Pir-i Türkistan" ünvanına layık görülen Hoca Ahmed Yesevi (ö. 1166) nin ögretileri etrafında vücud bulan Yesevilik XV. yüz-yılda Nakşibendiligin yaygınlaşmasına kadar Türkistan'da en yaygın tari-kat olma niteliğini korumuştur.

Bütün boyutlarıyla henüz ortaya konmamış olsa da Ahmed Yese-vi 'nin ögretilerinin Kırgızlara Sırderya boyundan ulaştıgı93, çok derin ve

güçlü bir manevi nüfuza sahip oldugu bilinmektedir. Nitekim Yesevi'nin menkabeleri, onun üçüncü halifesi olan ve halk arasında Hakim Ata ola-rak şöhret bulan'Süleyman Bakırgani94 (ö. 1186) tarafından Kırgızlar'

ara-sında yayılmıştır9S• Hatta o dönemde Yesevilik aracılıgıyla Kırgızların ~a

yogun olarak meskun bulundugu Yedi Su bölgesinde hızlı ve güçlü bir Is-lamlaşma akımı meydana gelmiştir96•

Yeseviliğin Kırgızlar arasında ki nüfuzu, Ahmed Yesevi'ye Kırgızla-nn, Kıyamet'te Mizan başında durarak yardımcı olacağı gibi olağanüs-tünlükler atfetmelerinden de anlaşıhnaktadır97• Yine Yesevi Şeyh

Süley-man Bakırgani göçebe Türkler arasında yaygın bir nüfuza kavuşmuştur. Kırgız din alimleri onun kırk dört tane dini manzumesini içeren Bakırgan

Kitabı adlı eserini çocuklara okumuşlardır. Eser anlaşılır bir dil ile

yazıl-dıgı için halk arasında geniş bir yayılma imkanı bulmuştur98• Bununla

be-raber Yeseviliğin Kırgızlar arasında ne kadar başan elde ettigi şimdilik yeterin,ce vuzuha kavuşmamış olup yeni çalışmaları beklemektedir.

2.lşkilik

Hz. AIi'nin soyundan gelen ve Fergana'nın Kasan şehri ve civarında faaliyet gösterı::n Şeyh Seyyid Mir Cemaleddin ve oğlu Şeyh Seyyid Mir Celil'in sünni Islama dayanan tasavvufyoluna lşkilik denmektedir. Söz konusu tarikat ın Kırgızlarla olan ilişkisini Şeyh Seyyid Mir Celil'in müri-di olan Kırgız tarihçi Aksikenmüri-di'nin verdiği bilgilerden tespit edebiliyo-ruz.

93. Bennigsen-Quelquejay. 272.

94. SU1eymanBakırgani hakkında bkz. Mevlana Ali b. Hüseyn es-Saati, Reşahat Ayn

el. Hayat, haz., NF. Kısakürek, İstanbul, 1993, 12; Ali Şir Nevai,

Nesayimu'l-Mahabhe min Şemayimİ'I."ütüvve, haz. K. Erasıan, İstanbul, 1979,384; F.

Köp-rülü, Türk E"ebiyatında Ilk Mutasavvıflar, Ankara, 1981, 88-91; R.R. Arat,

"Hakim Ata", I.A.VII, 101-103.

95. KöprülU,İlk Mutasavvıflar, 56.

96. F,Köprülü. "Ahmed Yesevi",tA. 1.21i.

97. Karasayuulu, Kamus Naama, 36.

(22)

414 SEYFETIİN ERŞAHİ1\.

Aksikendi'ye göre tarikatın gelişmesi şöyle olmuştur. İmam Seyyid İbrahim Zarbagış Kasan'da dokuz yıl halkı tarikat yoluna davet etmiş; 96 yaşına gelince Kırgızlar da aralarında olmak üzere bölge hal~ının, .oğlu Imam Ali 'ye biaılarım ajm.ış ve kendine halef tayin etmiştir. Imam ıbra-him 1135'te vefat etmiştir. Imam Ali de 22 yıl yaşamış, 1157'de ölmüştür. Onun yerine Sukay B ahadır geçmiş o da 1166'da vefat etmiştir99•

Daha sonra onun torunlarından Seyyid Muhammed, Şirkent'e yerleş-miş böylece Şirkent tarikatın merkezi olmuştur. Bu silsileden Seyyid Mir Celaleddin ve 'oğlu Scyy ıd Mir Celil (lakabı Mevlana A' zam) tarikatın en ileri gelenlerindendir. Bunlar XLV. yüzyılın Ecinci yarısı ve XV. yüzyılın başlarında Fergana vadisinde faaliyetlerde bulunmuşlardırloo•

Aksikendi'nin vı;:rdiği bilgilere göre Seyyid Mir Celil Fergana vadi-sinde kısa sürede büyük bir üne ve sosyal nüfııza kavuşmuştur. Kırgız boylarından bir kısmı özellikle Fergana vadisinde yaşayanlar Mevlana A'zam'ın tarikatına inti~ap etmişlerdir. Bunlardan Ak Vul ve nesli, Bos-ton, Teit, Çuçuk, Cooke:;ek, Döölös, Kand, Kadıfşa, Adına, Mankuş, Ka-rabagış, Tagay, Karauul, Munduz'u sayabiliriz. Bütün bu Kırgız boyları Mevlana A'zam'ın başta Kalmuklar olmak üzere kafirlere karşı yaptığı mücadelede ona yardımcı olmuşlardırlO!.

Bunun yanında Öikent'te oturan ünlü Üveysi şeyhlerinden Burha-neddin Kılıç gibi ta~,avvuf ehli ile çok sayıda Türk ve Moğol boyunun ona intisap etmesi o dönemde Türkistan'ın önemli bir bölümüne hakim olan Emir Timur ve lrev:resini rahatsız etmiştir. B ir şekilde şeyhin etkinli-ğini ortadan kaldımıak isteyen Timur yönetimi onu ''fasit fikirler yay- .

mak" ve "halkı isyana ıeşvik etmekle" suçlamışlar ve Semerkand'a

geti-rip mahkeme etmişlerdir. Mahkemede Timur'un kadılanndan Selahaddin, Mevlana Azam'a destek verince Timur Semerkand'a Mevlana A'zam'a dokunulmaması emri vermiştir. Aynca Kadı Selahaddin başta olmak üzere şehrin ileri gelen ulema ve umerasıyla birlikte onun tarikatına gir-mişlerdirlOı. Bu destekten sonra Mevlana Azam daha bir iştiyakla "halkı

hak yola teşvik etmJ'ş. i}ozu itikatlardan temizlemiş, "Ehli Sünnet

ve'l-Cemaat" ,alimlerini hürmete çağırmıştır" ıo3.

Aksikendi'nin eserinde Ehl-i Beyt sevgisi ve onlardan gelen soy ön planda olmasına rağmen burada Mevlana A'zarn'ın Ehl-i Sünnet'te bağlı olarak sunulması söz konusu tarikatın bir sünni sufı yolu olduğunu gös-tennektedir. 99. Aksikendi,34-35. 100. Aksikendi, 20-21. 101. Aksikendi,65.67. 102. Aksikendi,76-80. 103. Aksikendi,79.

(23)

KIRGIZLARIN lSLAMLAŞMASI ÜZERİNE BAZI MüLAHAZALAR 415

3. Kadirilik

XII. yüzyılda, Abdulkadir Geylani (ıo77-1166)'nin tasavvuf tecrübe-si etrafında Bağdat'ta gelişen Kadirlik, Cengiz Han'ın 1218'de Buhara'yı istila etr~esiyle ve buradaki Kadiri şeyhlerinin ileri gelenlerinden Mevla-na Hoca Ahmed'i hükümet merkezi Almalık'a getirmesiyle Tann Dağları Kırgızlarına kadar ulaşmıştır104• Ancak burada fazla duramayan şeyh

ka-çarak Aksu civarındaki Avay bölgesi Ketig şehrine yerleşmiştir. Burada uzun süre İslamı yaymaya çalışmış, kendi çocuları başta olmak üzere çok sayıda müridi de faaliyetlere katılmışlardırlOs•

Yukarıda işaret ettiğimiz gibi, Mevlana Hoca Ahmed'in soyundan ve postnişinlerinden olan Şeyh Cemaleddin Ketigi ve oğlunun irşad ve telkinleriyle Kırgızları da Y9netimi altında bulunduran çağatay hanlarından Tuğluk Temir 1354'te Islama girmiştir. Onun mensubiyetin- . \ den sonra Kadirilik büyük bir güç kazanarak bölge halkı arasında

faali-yetlerini hızlandırmıştır. Şeyh Cemaleddin'in oğlu Şeyh Reşiduddin Veli ise bu tarikatın bölgede önemli merhaleler katetmesini sağlamıştır. Ancak Nakşibendiliğim gelişmesiyle eski gücünü kaybetmiştirlO6•

4. Nakşibendilik

Buharalı mutasavvıf Şeyh Bahauudin Nakşibend (1318-1389) tara-fından kurulan N akşibendilik XV. yüzyıldan itibaren y'~ygın bir şekilde Türkistan Türkleri arasında gücünü sürdüre egelıniştir. Oy le ki XVI. yüz-yıla gelindiğinde Kaşgar, Buhara' dan sonra Nakşibendiliğin ikinci merke-zi olmuşturlO7•

Nakşibendilik, çağatay hanlarından Sultan Ahmed (1487-1503) za-manında büyük Nakşi şeyhlerinden Hoca Tafsiddin'in Semarkand'dan Turfan'a gelmesi aşamasında Tann Dağlan Kırgızlarına ulaştı. Yine

1514'te Sultan Seyid. Han'ın Yarked Hanlığı'nı kurmasından sonra 152I'de Türkistan Nakşibendilerinin büyük pirlerinden Hoca Ubeydullah Ahrar (1403-1490) ın torunu Hoca Muhammed Yusuf gibileri Fergana bölgesi Kırgızlan arasından geçerek Kaşgar'a geldiler. 1533'te Sultan Ab-durreşid Han Yarkend Hanlığı tahtına çıkanca Nakşibendiler Kaşgar ve Yarkend başta olmak üzere kuzey-doğu Türkleri arasında açık davete başladılar. 1535'te Kasan yakınlarındaki Dohbid şehrinde ikamet eden Nakşibendi şeyhlerinden Hoca Ahmed b. Şerif b. Celaleddin Kasani (1461-1542) (Mahdum-ı Azam) Kırgız yerleşim yerlerinden geçerek Yar-kend'e geldi ve bölgede tarikatını yaydı. Mahdum-ı Azam Dohbid'e dö-nerek 1542'de vefat etti. Mezarı Semerkand yakınlarındadırlOs•

104. Bennigsen-Quelquejay, 83; Baytur, II, 81.

ıo5.

Baytur, II, 8

ı.

ıo6.

Amold, 238, Baytur,

n.

81-82.

ıo7.

Bennigsen-Quelquejay, 80.

ıo8.

Mevlana Azam kutbu'l-ebrar Hoca UbeyduIlah Ahrar'ın inüridi olan Mevlana

Referanslar

Benzer Belgeler

Temel madde üreticisi ülkelerin kartel - benzeri birlikler oluş- turmasıyla güdülen başlıca amaç daha yüksek fiyata daha az mal ihraç ederek bir yandan döviz

İlk Türk Aile Hukuku «code»unu teşkil eden 157 maddelik 1917 Hukuk-i Aile Kararnamesi böyle bir espri ile hazırlandıktan sonra, Mecelle'nin neşir ve ilânmdaki usul

2 Lisans yönetmelikleri ve ders programları için Mumcu, age., s.. BÎR YÖNETMELİK ÇALIŞMASI 5 İhtimalleri arttırmak mümkündür. Sonuçda belki bütün bu unsurlar şu veya

Geçmişteki temeli, borç idaresi, vergilendirme tekniği ve poli­ tikası açısından bu eleştiriye açık özelliklerini belirttikten sonra. MDV nin teknik incelenmesine

C şekli cinsel kromatin, küçük çubuk biçiminde, 3/4 hacimli Drumstick şeklinde, bazan kroşe gibi, değişik derecede boyanan, kenarları diğer çeşitlere nazaran

Amerikan Yüksek Mahkemesi, bir Fe­ dere Devletin, Anayasadaki Cumhuriyet şekline uyup uymadığına, Ana­ yasa değişikliği öngören bir teklifin usulüne uygun olarak

erlauben, muss auch nach Sitten beantwortet vverden. in jedem Faile muss dem überlebenden Ehegatten eine Vorzugsstellung zuerkannt werden 18. Der Verstorbene selbst kann zu

Hukuk düzeni, yalnızca bir normlar sistemi özelliğini taşımamakta, hukuk normlarının geçerliği ve yürürlüğü toplumun benimsemesine, organize devlet gücü