• Sonuç bulunamadı

"Yakup"u tarife ne hacet...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Yakup"u tarife ne hacet..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Fot oğr af : H ASA N D E N İZ

O F R A Bekri Çeşnici

hacet...

Yakuıru tarife ne

İstanbul’da, Tepebaşı ile İstiklal Caddesi arasında, boyu kısa, ama gırgırı, şamatası bol Asmalımesçlt Sokağı’ ndayız... Gazeteci yazar Fikret Adil'in (1901-1973), ' 'Asm alım esçit 74” adiı en çok tanınan kitabında, bu yörenin bohem yaşamı, çok canlı çizgilerle anlatılır... Şimdilerde o kırklı yılların Asm alım esçit’ i ortada yok; ama Yakup'ta, yazarı çizeri, sanatçısı gazetecisiyle, her akşam kendine has bir hava var...

Y

az bitti. Sıcak günlerin olayları, dinlence haftaları anılarda kaldı. Pardösüler, hınzır hınzır gülümseyen eski tanıdıklar gibi bakıyorlar dolapların içinden; uzun sü­ redir kapalı kaldıkları yerlerden çıkıp sırtınıza geçip avareliğin tadını çıkaracakları günleri iple çekiyorlar. Yağmur yağacakmış, varsın yağsın.

Tilkiler yine kürkçü dükkânlarına döndü­ ler. Hüseyin Baş, bahçeli barların başında du­ rup esprilerini patlatacağı yerde, akşamları iş çıkışı, ölçüsünü kaçırmadığı kadehlerini at­ mak, etrafa neşe saçmak için kapalı yerlere yöneldi artık.

“Yakup”un vefakârları, dört ayı biraz aşan

güneşli, mavili, köpüklü, yeşilli hovardalık­ larını bırakıp birer birer dönüyorlar, Asma- lımesçit’teki bu yarı meyhane, yarı kulüp yer­ lerine.

Yakup’un vefakârlarına geçmeden önce,

Yakup’a, ancak ondan da önce, her zaman

biraz bohem, biraz aydın, biraz batakhane ko­ kan, Tepebaşı ile İstiklal Caddesi arasındaki boyu kısa, ama gırgırı, şamatası kadar yazın dünyamızı ilgilendiren anıları bol Asmalımes-

çit Sokağı’na bir göz atalım.

Asmalımesçit Sokağı’nın bohem yaşamının odak noktalarından biri olması, Fikret Adil

ile mi başlar, bilemiyorum. Ama birçok ya­ bancı sanatçı daha önceden beri orada otur­ duğuna göre, bohemliği Fikret Adil Asmalı- mesçit’e değil, Asmalımesçit Fikret Adil’e aşı­ lamıştır diyebiliriz. Darülbedayi’nin iki adım ötesindeki Asmalımesçit’e barlar, pavyonlar, keriz kesen, ‘sermaye’den çok ‘mama’ yaşın­ daki konsomatrislerin çalıştığı içkili lokan­ talarla, Yakup Kadri Karaosmanloğlu’nun ne Batı ne Doğu, eşsiz, kendine özgü, özgün bir kültür olarak nitelediği bir zamanların İstan­ bul yaşamının, sessiz tanıkları olarak vitrin­ lerini süslediği antikacılar birbirleriyle yan ya­ na barış içinde yaşarlar. Paris’in stüdyoları­ nı andıran küçücük daireli apartmanlarda ise yaşamamıza, toplumumuza katkıları, ünleri gelirlerinin çok üstündeki sanatçılar yaşarlar zaman zaman.

Böylesine bir cümbüşü vardır Asmalımes- çit’in. Beyoğlu’ndan bu sokağa girip hemen sola, Tünel’e doğru döndüğünüzde, sağ kol­ da bir zamanlar, Avusturya mutfağının bir özelliği şnitzelleriyle ünlü, bembeyaz örtülü masalarda yemek yenen Viyana Lokantası vardı.

O Viyana Lokantası’nın yanındaki dar, ince uzun lokantayı ise Refik çalıştırırdı. Yıllar ön­ ce kendi adını taşıyan yerini açmış olan Re­ fik, çekme Tekel birası verir, akşamları mey­

hane olan lokantasında, öğle yemeklerinde, çevrede çalışanlara servis yapardı.

Zamanla Viyana Lokantası kapandı ve sa­ lonun üst bölümü Refik’in yerine katıldı.

Yakup o yıllarda, amcasının yanına gelip garson olarak işe başladı. Sonra amca-yeğen

kavgasız tartışmasız ayrıldılar. Refik, Asma- lımesçit’te kendi geleneğini sürdüren yeni bir yere geçti. Yakup da eski Refik’in yerinde ça­ lışmaya koyuldu.

Ama Yakup’un asıl ünü, bir zamanların yi­ ne ünlü lokantalarından biri ve sanatçıların uğrak yeri olan Nil Lokantasının bulundu­ ğu binaya taşınmasıyla başladı. Sağ tarafta dibe doğru bir barın bulunduğu geniş bir sa­ londa açılan “Yakup-2” kısa zamanda, sanat­ çıların, gazetecilerin, sinemacıların sıkça uğ­ radıkları bir meyhane oldu. Tabii Yakup da Refik gibi öğleleri çevrede çalışanlara servis veriyor.

Yakup’un bunca tutulmasının nedeni, me­ zelerinin temiz ve taze, yemeklerinin ve ızga­ ralarının düzgün, balıklarının ne bayat ne de pahalı olmayışından kaynaklanıyor.

Belki İmroz ayarında değil; ama ona ya­ kın ucuzluktaki Refik’te her zaman mevsimin fiyat bakımından yanma yaklaşılır balıkları­ nı bulabileceğiniz gibi, spesiyalite olarak ah­ tapot salatası, mantar ve ızgarada hazırlan­ mış kıymalı muska böreğini bulabilirsiniz.

Bu saydıklarımızın yanı sıra Yakup’un en büyük özelliği, sürekli tanıdığınız kişileri gö­ rebilmek. Bir tür sanatçı ve gazeteci kulübü özelliği taşıyan Yakup-2’nin bir köşesinde ellili yıllarını Galatasaray Lisesi’nde geçiren kimi orta yaşlılar da mekân tutmuşlar.

Yakup’un tüm hoş yanlarına karşın, insan “ Şu örtüler biraz daha temiz olamaz mı” di­ ye sormâdan edemiyor. “ Doktor” un özenli servisi, hoş kişiliği dahi, bu, temizliğe gere­ ğinden az özeni unutturamıyor.

İşte size renkli Asmalımesçit’in orta yerin­ de renkli bir meyhane. İçkiyi sevmiyorsanız, öğle saatlerinde gidip memur, bürokrat, avu­ kat ve diplomatlarla birlikte sofraya otura­ bilirsiniz. □

25

Haftanın

Izgarada

muska böreği

■99 o

°

M:

cesnısı:

M

uska böreğini hepimiz biliriz de ız­ garasını tanıyanımız azdır. Ben İs­ tanbul’da iki yerde, Yakup ve Ece Bar’-

da bu böreği tattım. Ece Aksoy, spesiya­ litenin Yakup’un olduğunu, kendisinin de ilk orada tattığını söyledi.

Izgara muska böreği için, önce kıyma ile ince kıyılmış soğanı yağda kavuruyor­ sunuz. Sonra kavrulan malzemenin yağını süzüp, bildiğimiz yufkanın içine kavrulmuş kıymayı koyup yumurtaya batırarak sarı­ yorsunuz. Böreğin özelliği, tavada yağda hazırlanacağı yerde, kömür ateşinde pi­ şirilmesi. Çok daha hafif oluyor, hem da­ ha lezzetli hem de daha sağlıklı!

Yakup, böreğin malzemesine mayda­ noz katmıyor, ama siz maydanozu çok se­ viyorsanız katabilirsiniz.

Afiyet olsun! □

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Değişken kapı ve kontrol kapısı oksit tabakasıyla bağlandığında hücrenin değeri “bir” olarak algılanır..

1979-84 yıllarında Çevre M üsteşarlığında Daire Başkanı olarak çalışan Gürpınar, 1984’te Başbakanlık Çevre Genel Müdürlüğü’nde uzman olarak görev

Evvelki yazılarda yeni göçleri doğuran, 1) Siyasi baskı, 2) İk­ tisadi cezp, 3) Milli tecanüs ih­ tiyacı âmillerinin rol oynadığını görmüştük. Bir

Gökalp’ın, Prens Sa- bahaddin’deıı farklı olarak, şöhre­ ti yalnız ilim ve siyaset sahala­ rında doğmamış; aynı zamanda Türk milliyetçiliğine sarih

Sonuç olarak kronik seyirli solunumsal semp- tomlar› olan, periferik yumuflak doku ile bir- likte gö¤üs duvar› invazyonu, kot destrüksi- yonu izlenen diyabetes mellitus,

Ast›ml› hastalarda atak döneminde DLCO% de¤eri; kontrol grubu, stabil dönemdeki orta ve a¤›r persistan ast›ml›lardan yüksek bulundu (p<0.05).. A¤›r

O gün Tarabyada Fransız sefirinin davetlisi bulunan Sadrazam Giritli Mustafa Naili paşa ve diğer vükelâ, Reşit paşa yalısı önünde beyaz bir kayık görüp

Üzerinde taş veya o yerin mezar olduğunu gösteren bir işaret bile yok ama, gömülü ol­ duğu yerin birkaç metre ilerisindeki açık hava kahve­ sinin m üşterileri ve