MENEMEN’DE BİR DEVRİM ŞEHİDİ: KUBÎLAY
H İK M ET
ç e t î n k a y aGiritli Mehmet, Kubilay’m
basını gövdesinden ayırdı
—
2
—CumhuriyetTürkiye’siçağdaş ve akılcı bir yolda ilerlerken Atatürk devrimlerlne karşı bir kıpırdanma başladı, bindokuzyüzotuzlu yıllara doğru. Genç Türkiye Cum huriyeti ni temelinden yıkmak için birtakım çevreler sinsi bir çalışma içine girmişlerdi.
Menemen’de Kubilay’ın şehit edilmesi ola yı Divanı Harp tutanaklarına göre bindokuz- yüzotuz yılında Nakşibendiciler tarafından düzenlenmişti. Nakşibendicilerin bu eylemi ilk bakışta basit bir irtica eylemi olarak gö rülmüştür. Manisa yöresinde örgütlenen ve esrardan başı dönmüş birkaç zavallının kış kırtılarak bu eyleme girdiği anlatılmıştır.
Divanı Harp Mahkemesi’nin tutanakları incelendiğinde, savcının iddianamesi, Nak şibendi tarikatının toplantılarını Manisa’nın Tevfikiye Mahallesi’nde yaptığı yolundadır.
Menemen’de Kubilay’m şehit edilmesi ola yı Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ta rafından hazırlanmıştır. Bu kişioğlu Meh met Ali ile birlikte o yıllar İstanbul Erenköy’ de Şevki Paşa köşkünde yaşamaktadır. Şeyh Esat’ın İstanbul’da padişah artıklarından oluşan geniş bir çevresi vardır.
Şeyh Esat’ın oğlu Mehmet Ali ise, aynı çevrelerde “ şehzade” olarak anılmaktadır.
Esat’ın en önemli adamlarından birisi ise, Menemen Askeri Hastanesi İmamlığından emekli Laz İbrahim’di. Bu yüzden Şeyh Esat, İbrahim’i Manisa’ya baş halife olarak atamıştır. Manisa Osmanlı mozaiğinin belirli motiflerini hâlâ üzerinde taşımaktadır. Tek keler, zaviyeler kapatılmıştır, ama gizliden gizliye bu ocaklar hala çalışmalarını sürdür mektedirler. Atatürk Cumhuriyeti şeyhlik, dervişlik üfürükçülük, muskacılık, seyitlik, babalık, dedelik gibi çağdışı kurumlan yık mıştır ama Şeyh Esat adlı bir sapık Laz İb rahim’i Manisa’ya baş halife olarak atamak tadır.
Nakşibendi tarikatının Ege
ö r g ü t ü _____________________
Laz İbrahim, görevi aldıktan sonra Ma nisa’ya gelir ve çalışmalara başlar. Amacı, Nakşibendi tarikatını bu yörede yaymaktır. Muradiye Camiinde hocalık yapmaya baş layan Laz İbrahim, özellikle yaşları on altı- on yedi arasındaki esnaf yanında çalışan ço cukları etkilemeye başlar. Esnaf yanında çı rak ya da kalfa olarak çalışan bu eğitilme miş çocuklar, kısa bir süre sonra Nakşiben di tarikatına girerler.
İstanbul’da oturan Şeyh Esat, Manisa’da oluşturduğu Nakşibendi örgütünden haber almak için özel bir posta servisi kurar. Bu posta servisinin başına ise, Nalıncı Haşan
adıyla anılan birisini getirir. Şeyh Esat, var lıklı bir kişi olduğu için Manisa’da bulunan
Laz İbrahim’e bu posta servisi aracılığıyla bol para göndermeye başlar. İbrahim, bu pa raları özellikle yoksul kimselere dağıtır. Bir süre sonra, Laz İbrahim, Şeyh Esat’tan ge len paralarla Horozköy’e bir cami yaptırır. Tutanaklardan öğrenildiğine göre, Kubi- lay olayında Menemen’de en önde yürüyen ve genç öğretmenin başını kesen Giritli Meh met bu toplantıların birinde mehdiliğiııi ilan etmiştir. Giritli Mehmet’in mehdiliğini Ha fız Ahmet, Çulha Mehmet Çavuş, İbrahim Ethem ve Kurabiyeci Hacı sınavdan geçire rek açıklamıştır. Daha doğrusu onaylamış tır.
Son toplantı__________________
Altı aralık bindokuzyüzotuz cumartesi ak şamı Tatlıcı Mutaf Hüseyin’in evinde son toplantı yapılmıştır. Bu toplantıdan önce, dört gün değişik evlerde toplantılar düzen lenmiş, Menemen’de gerçekleştirilecek irti ca eyleminin provası hazırlanmıştır. Bu top lantılara Ali oğlu Haşan, Nalıncı Haşan ve
Çakıroğlu Ramazan adlı çocuk yaştaki kan
dırılmış insanlar da katılmıştır. Toplantı sı rasında Giritli Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet ve Mehmet Emin diğer Nak- şibendicilerle silah alma biçimini saptamış lardır. Yine divanıhaıp tutanaklarına gö re, topçu çavuşu Hüseyin, Keçili Süleyman Çavuş, Eskici Ali, irtica eyleminin planlayı- cılarıdır. Bu sanıklar yargılanmaları sonun da idam cezasına çarptırılmışlardır. Bu sa- nıkldhn cezaları daha sonra infaz edilmiş tir.
Giritli Mehmet, Şamdan Mehmet ve Süt çü Mehmet, Bıçakçı Mustafa ve Giritli İs mail’den iki silah alarak bir gün sonra Pa- şaköy’e hareket etmişlerdir. Arkalarından
Ali oğlu Haşan, Nalıncı Haşan ve Çakıroğlu
Ramazan —bu sanıklar ölüm cezasına çarp
tırılmışlar ancak yaşları küçük olduğundan cezaları 24 yıla indirilmiştir.— Paşaköy’e git mişlerdir.
Bir gece Paşaköy’de kalan sahte mehdi
Giritli Mehmet ve adamları yanlarında bu lunan “ Kıtmir” adındaki köpekleri ile bir likte ertesi gün Bozalan köyüne gelirler. Boz- alan köyünde bir süre kalan Giritli Mehmet
ve adamları geceyi Sümbüller yakınlarında geçirip sabah alaca karanlıkta yola koyulur lar. Bu arada yanlarında bulunan Ramazan
adlı bir çocuk, korkusundan topluluğu terk- eder ve Manisa’ya kaçar.
Şimdi aradan elliüç yıl geçmesine karşın Menemen olayının anılarını unutamayan ki şilerden çoğu, hayatta değiller. Örneğin bi zim onbir yıl önce görüştüğümüz Osman Yurtsever (Singer Osman) irtica olayını şöyle anlatmıştı bize:
“ Biz bu kişileri önce avcı sanmıştık. Çün kü üzerlerinde avcı giysileri vardı. Ama bun lar camiye girip halkı silahla tehdit etmeye başlayınca ne yalan söyleyeyim korkmuştuk. Kimdi bunlar? Niçin silahlarıyla camiye bas kın yapmışlardı? Bu olayın Menemen hal kıyla yakından ve uzaktan bir ilişkisi yok tur. Bu adamların gözlerinin içi kançanağı- na dönmüştü. Aradan yıllar geçmesine kar şın hâlâ unutamıyorum. Çoğu çocuk deni lecek yaşta, genç insanlardı bunlar. Kundu ralarının ökçeleri basıktı. Sonradan adının Derviş Mehmet olduğunu öğrendiğim kişi nin elinde ise, kırma bir tüfek vardı. Yanın da on yedi-on sekiz yaşlarında iki genç var dı. Bunları duruşmalar sırasında tanıdım. Ali oğlu Haşan ile Nalıncı Haşan adlı kişilermiş bunlar. Ben Nalıncı Hasan’ı caminin önün de bayrakla gördüm.”
Menemen olayı tanıklarından Ragıp De re ise —şimdi yaşamıyor— ses alma aygıtı mıza şunları anlatmıştı:
“ Ben kahveci Mustafa Dayının yanında yım. Önümüzden dördü silahlı altı adam geçti. Bir-ikisi çocuktu. Yemeni biçiminde olan kunduraları basıktı. Çarşı içinden Müf tü Camii’ne doğru yöneldiler. Az sonra bir el silah patladı. Biz Mustafa Dayıyla yeri mizden fırladık. Koşarken bir el daha silah sesi duyduk. Müftü Camii’nin çevresine gel diğimizde, on-on beş kişinin toplandığını gördük.
“ Tetiğe durmadan dokunan Derviş Meh met’ti. Elbet o an adını bilmiyorduk. Son radan duruşmalar sırasında öğrendik. Tanık lar olsun, sanıklar olsun, Derviş Mehmet’ in sürekli tetiğe dokunduğunu söylediler. Mehmet hem tetiğe dokunuyor hem de Me nemen ve çevresi yetmiş bin kişiyle kuşatıl dı, diye bağırıyordu. Bu sırada yeşil bayra ğı taşıyan genç, caminin önünde toplanan halka, kendilerine katılmalarını söylüyor du.”
“ İşte tam bu sırada, jandarma gelmiştir. Yüzbaşı sanıklara dağılmalarını emreder. Gi ritli Mehmet ise, şeriat ilan ettiklerini ve da ğılmayacaklarını söyler. Yüzbaşı Fahri Bey durumun kritik olduğunu anlar ve gerekli önemleri almak için olay yerinden ayrılır. Şe riat düzeni isteyenlerin eylemi, kırk ikinci pi yade alayına bildirilmiştir. Bir süre sonra, ye dek teğmen Kubilay bir manga askeri ile kış ladan ayrılır ve olay yerine gelir. Asker Me nemen sokaklarından birine mevzilenmiştir. Süngü takan asker, Kubilay teğmenden emir beklemektedir.
“ Bu arada bir el silah sesi duyulur. Kubi
lay Teğmen ağır yara almıştır. Tetiğe doku nan Giritli Mehmet’tir. Cami çevresine top lanan halk ise silah sesiyle birlikte paniğe ka pılıp kaçmaya başlamıştır. Ağır yaralı Ku bilay, cami avlusuna doğru koşmaya başlar. Ancak, fazla kan kaybından olduğu yere yı ğılır kalır. İşte bu sırada Giritli Mehmet, tor basından bağ bıçağını çıkarıp Kubilay’m üzerine atılır ve başını gövdesinden ayırır. Olayı gören mahalle bekçisi Haşan evine ko şar ve tabancasını alır. Yüksekçe bir yerç çı kan bekçi Haşan, saldırganlar ateş yagpıu- runa tutar. İki kişiyi yaralar ama kendisi de şehit düşer. Bekçi Şevki de, aynı biçimde çar pışmada saldırganlar tarafından şehit edilir. “ Kubilay askeri manevra mermisi ile gel miştir olay yerine. İşte bu nedenle öldürücü değildir mermiler. Giritli Mehmet ‘Görüyor sunuz bana kurşun işlemiyor' diye bağırır. Ama takviye için gelen bir manga, olay ye rini taramaya başlayınca Şamdan Mehmet, Deviş Mehmet ile Sütçü Mehmet delik-deşik olur, dördüncü Mehmet ise Hasan’la kaçar ken yakalanırlar."