• Sonuç bulunamadı

Kızkulesi [Kız Kulesi]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kızkulesi [Kız Kulesi]"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İki asır evvel Kızkulesi (A llo m ’ dan)

K I Z K U L E S İ

İstanbul’un karakteristik bir noktası olan Kızkulesi’nin de

tarihini beraberce bir araştıralım.

Yazan: Münür Sirer Avrupa ile Asyayı birbirinden a-,

yıran boğazın Marmara denizine a-

çılan tarafında, Üsküdar kıyısına

yüz seksen metre kadar mesafede de­ nizin içinden bir kaya yükselir, işte bunun üzerine yapılmış bulunan dört tarafı su ile çevrüi binanın adı “ Kız- kulesi” dir.

İstanbul ve Boğaziçinden bahsolu- nurken derhal akla gelen bu kule­ nin şimdiki binası, Üçüncü Ahmet zamanında yapılmıştır.

Lâkin burada evvelce mevcut ilk binanın ne zaman ve kimin tarafın­

dan inşa edildiği katî olarak belli

değildir. Bu meseleye dair ilk bili­

nenler bir sürü efsanelerle karışık şeylerden ibarettir. Bunlardan birisi, mitoloji kahramanlarından Leandr’- m burada bulunan sevgilisi Hero’ya kavuşmak üzere boğazı yüzerek aş- mıya teşebbüs ederken boğulduğu ri­ vayetidir. AvrupalIlar bu yüzden Kızkulesini Leandr kulesi diye an-

mışlardır. Mamafih, bu hâdisenin

Çanakkale boğazında cereyan etti­ ğine dair olan rivayet daha çok ka­ bul edilmiştir.

BizanslIlar ise bu kuleve “ Damalis kulesi” adını vermişlerdir. Buna da sebep; Atinalı kumandan Hares’in, karısı Damalis’i buraya gömmüş ol-2039

(2)

duğu hakkındaki söylentidir. Bunun­

la beraber, Hares’in, karısını Üs­

küdar sahilindeki burunda gömdüğü de daha kuvvetli bir ihtimal olarak üeri sürülür. Netekim, ÜSKÜdar sa­ hilleri de Damalis adiyle anılmıştır.

Bu kule hakkında katiyetle bilinen ilk tarihî hâdise, Milâttan evvel Be­ şinci Asırda gene Atinalı kuman­ danlardan Alisbad tarafından, Sizik - Kapıdağ yarımadası galibiyetinden sonra bu yerde bir gümrük mahalli kurulmuş olduğudur. Karadenizden gelen veya oraya gidecek olan gemi­ lerin hepsi taşıdıkları malın onda bi­ rini veya buna bedel bir parayı ver­

mek zorundaydılar. Gümrük yeri,

yüzyıllar boyunca bu vazifeyi yap­ mıştır. Nisefor Gregoras’ın bize nak­ lettiğine göre, bir yıl evvel BizanslI

Prenses Teodora ile evlenmiş olan

Osmanlı beyi Orhan Bey 748 sene­ sinde Üsküdar sahillerine geldiği za­ man kayınpederi imparator

Kantaku-zânos, kendisini Damalis kulesinde

beklemiş ve sandallarla gidip gelen elçiler vasıtasiyle görüşmüş oldukla­ rı sırada, burası hâlâ gümrük yeri olarak kullanılıyordu. Sonra impa­

rator Üsküdara geçti ve kendisini

ziyarete gelmiş olan damadiyle bu­ luştu. Birkaç gün birlikte avlar ve eğlencelerle vakit geçirdiler. Bu he­ saba göre o vakit, bu gümrük yeri­

nin Alisbad tarafından kuruluşun­

dan beri bin iki yüz yıldan fazla bir zaman geçmiş oluyordu.

Gene BizanslI tarihçilerden Nise- tas Hunyates, imparator Manuel Komnen zamanında bu yerde bir kü­ çük kalenin inşa edildiğini kaydeder. Bu kaleye Damalis Arkla adı veril­ miştir. Burası ile Bizans Akropolü­ nün eteklerinde, yani Sarayburnun- da, bulunan ve harb aletlerinin mu­ hafazasına tahsis edilmiş olan Man- gane kalesi arasına ayni imparator bir zincir gerdirip, Halici olduğu gibi

Gene iki asır kadar evvel Kızkulesi (bu da Allom ’ dan)

(3)

boğazı da kapatmıştır.

Zincirin denize batmamasını temin için Kızkulesi ile Sarayburnu ara­ sına suyun sathına muayyen fasıla­ larla büyük sallar yerleştirilmiş ve zincir bunlara raptolunmuştu. Bu zincirin ne kadar müddet kullanıldığı pek belli değildir. Yalnız şu muhak­ kaktır ki, belki eskidikçe değiştiril­ mesindeki güçlük veyahut da Kara- denizden gelen rüzgâr ve fırtınaların salları sık sık harabedip akıntının da sürüklemesi yüzünden, Bizansm

o devirlerdeki zayıf mâliyesi böyle

masraflı bir tesisi uzun müddet ida­ me ettirememiştir. Netekim, Fatih İs­ tanbul muhasara­ sına geldiği zaman

yalnız Haliçteki

zincir mevcuttu,

öbürü, çok evvel terkedilmişti.

Bizans 1453 te, ve katı olarak zap-

tedilmek azmiyle

rürkler tarafından son defa sarıldığı

zaman Damalis

A rkla’nın müda­

faası Venedikli kumandan Gabriyel

Trevitsano’ya havale olunmuştu.

Mamafih, Türkler burava pek e- hemmiyet vermediler. Şehrin suku­ tu ile beraber, tabii olarak, burası da Türklerin eline geçti.

Fatih, îstanbulu aldıktan sonra limanı korumak için bu yerden isti­ fade etti. Şehir fetholunduktan son­ ra kadastrosunu tanzim etmek vazi­ fesi Cebe A li Beve verilmişti. Cebe

A li Beyin maiyetindeki memurlar

arasında kendi akrabalarından Dur­ sun Bey de bulunuyordu. Fatih dev­ rine ait ve kendi adiyle meşhur bir tarihin sahibi olan bu zat eserinde,

Üsküdar sahiline yakın bu kayalığın üzerine padişahın emriyle bir kule

yapıldığını yazar, imparatorluğun

hudutları İstanbul için hiçbir düş­

man tehlikesi kalmıyacak kadar ge­ nişledikten sonra bu kule sadece ge­

celeri limana girecek gemilere yol

göstermek için fener vazifesini gör- miye başladı. Bunun için binaya da­ ha yüksek ahşap bir kısım ilâve o- lundu. Lâkin fırtınalı bir gecede i- çinde yanan kandilden bu ahşap kı­ sım tutuşarak kule tamamen yandı. Bunun üzerine daha yukarıda söy- „ lediğimiz gibi, U- i çüncü Ahmet tara­

fından kârgir ola­ rak yeniden ya­ pıldı ve gene fe­ ner kulesi vazife­ sini gördü.

Bundan sonra

1839 yılma kadar, yani yüz yirmi se­ ne müddetle ufak tefek tamir ve tâ­ diller gördüvse de asıl şekli değişme­ di ve daima fener olarak kullanıldı. Türkiyenin millet­

lerarası karantina teşkilâtına da­

hil olması dolayısiyle 1939 yılında kurulan Tahaffuzhane nezareti zama­ nında Kızkulesi bir müddet için ka­ ran tinahane vazifesini de gördü.

O zamandan sonra da zaman za­ man tamir edilmekle beraber, Üçün­ cü Ahmet zamajımdaki şeklini tama­

men değiştirmeden busrüne kadar

gelmiş olan Kızkulesi, hâlâ deniz fe­ neri vazifesini görmektedir.

işte Istanbulun güneşli ve parlak gündüzlerini, sihirli akşamlarını ve şiir dolu gecelerini süsliyen, denizin ortasındaki zarif silüetiyle Boğazın güzelliğini bir misli arttıran Kızku- lesinin tarihçesi budur.

Kızkulesi'ntn daha eski zamanı ( Juvanin’ den)

★ ★ ★

2041

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ge­ rilerde kalan bir imparatorluk baş­ kenti içinde yaşanılan hayatı, geç­ mişteki her tabaka ve mezhepten in­ sanlarını, yapılarını en iyi tanıyan­

Fouchier’e göre bu iki mutasyon ve başlan- gıçta kasıtlı olarak oluşturulan üç mutasyon, yani toplamda sadece beş mutasyon, virü- sün deneyde kullanılan kokarcalar arasında

Östaki disfonksiyonu kronik otit gru- bunda 43 kulakta (%71.7) görülürken, normal kulakların sadece 51'inde (%34.9) tespit edildi. Hem kontrol hem de kronik otit grubunda

Kar- net, Tramba, Piatan gibi nirinc bnrulan»:ı, tranpet takımlarının, kırmızı veşil renkli ne de muhte­ şem fitil kordon lan, zarif püs-.. Ahmet Rasim

Nereden sevdim o zalim kadını Bana zehretti hayatın tadını Sormayın söylemem asla adını.. Bu birkaç dize onun dramını

Method: The medical records of 169 cases of pediatric cochlear implants from 1991 to 2002 with a follow-up period of 3-11 years were reviewed for demographics and complications.

Tedarik zinciri yönetimi; ne kadar ürünün üretilmesinin gerekli oldu unun belirlenebilmesi için geçmi teki performansa ve e ilimlere bakan talep planlaması,

Yolda Tristan ve Isolde kraliçe- nin kendi k›z› ve Kral Mark için haz›r- lam›fl oldu¤u aflk iksirini yanl›fll›kla içerler.. Böylece bütün güçlüklere kar- fl›