Abidin Dino, ölümünün birinci yıldönümünde Milli Reasürans ve Galeri Nev’de düzenlenen etkinliklerle anıldı
Ressam , heykeltıraş ve bilgeydi...
L x ^
4
Kültür Servisi - “ Bazen ben ölümü kovaladım o kaçtı, bazen ölüm beni kovaladı ben kaçtım. Bir gün bir yerde buluşacağımızı bili yorum.” Evet... Abidin Dino so nunda ölümle olan buluşmasını gerçekleştirdi. Bu kez ne o kaçtı ne de ölüm. Geçen yıl 7 aralıkta yitir diğimiz Abidin Dino, Milli Reasü rans Sanat Galerisi salonunda gös terilen belgeselde böyle konuşu yor ve ölümle yaşam üzerinde bil gece düşüncelerini sıralıyor. Sa natçıyı birinci ölüm yıldönümün de anmak amacıyla düzenlenen programda konuşan 50 yıllık dos tu Vaşar Kemal'in
de dediği gibi
“Abidin Dino'yu anlatmak çok zor”.
Bunu, Canan Ge rede’nin çektiği Abidin Dino bel geselini, Yaşar Ke mal ve Coşkun Aral’ın konuşma larını dinledikten sonra daha da iyi anlıyoruz. Öylesi ne çok yönlü, öyle sine derinlikli, öy lesine çok boyutlu, öylesine şaşırtıcı ve öylesine renkli bir sanatçı ki...
Coşkun Aral’ın çektiği, montajını Canan Gerede’nin yaptığı belgesel filmin sanat yönet menliğini de Di- no’nun kendisi üst lenmiş. 40 dakika lık bir bölümünü iz lediğimiz belgesel aslında 30 saatlik
bir çalışma. Coşkun Aral, bu 30 saatlik çalışmadan oluşturulacak başka filmlerin de önümüzdeki yıl yine anma programı kapsamında izlenebileceğini söylüyor.
Belgeselin gösteriminden sonra dostu Abidin Dino’yu anlatmak üzere kürsüye çıkan Yaşar Kemal, kendine özgü güzel üslubuyla hem anılarını anlattı, hem de Abidin Di- no’nun sanatını değerlendirdi. Abidin Dino’nun büyük bir kişilik olduğunu belirten Kemal, “Büyük
kişilikler sanata da büyük bir kişi lik getirmişlerdir. Abidin Dino da sanata büyük kişilik getirmiştir”
dedi.
Abidin Dino’yla bir tarihte Os maniye’nin Çardak Köyü’ne git tiklerini, Abidin Dino’nun bütün gün tek bir kelime etmeden porta kal bahçelerinde dolaştığını, daha
sonra âşıklardan türküler ve des tanlar dinlediklerinianlatan Yaşar Kemal şu anıyı aktardı: “ Bir ma
yıs sonunda, o zaman şimdiki gibi değil, kilometrelerce uzağa kadar bütün ova altın sarısına keserdi ve sarı kıvılcımlar çıkardı ekin tarla larından. Ve Abidin Dino’nun bir
gün bir ağacın gölgesine durup hiç kımıldamadan tüm bunları seyret tiğini gördüm, bütün bir gün ken dinden geçmemişsen, o renk seni sarhoş etmemişse öyle seyredilmez, mümkün değil öyle durmak insa noğlu bu biraz kıpırdar. Abidin Bey gerçekten sarhoş olurdu. Ana- varza Ovası'ııa gittik bir gün oturdu bir ka- yanin üstüne yine baş ladı seyretmeye.”
Türkiye’de halkın eserlerinin, ağıtların, tekerlemelerin, sanat eseri olduğunun farkı na ilk varan kişinin Abidin Dino olduğunu ifade eden Yaşar Ke
mal konuşmasına şöy le devam etti:
“ Kayseri’de asker lik yaptı ve bir süre sonra Erciyes resimle ri çıktı. Fakat Çukuro va resimleri, o bozkır lar, o uçsuz bucaksız buğday tarlaları ya da portakal bahçeleri, o çok sevdiği sedir or manları bir türlü çık madı. Bu içimde bir dertti. Yıllar sonra Pa ris’e gittiğimde Çuku rova’nın tüm renkle riyle, bütün görkemiy le resimlerde olduğunu gördüm.”
“Sanat insanın düşüdür, insanın yarattığıdır” diyen Yaşar Kemal, Abidin Dino’nun bir yaratıcı oldu ğunu ve inanılmaz değişken bir ki şiliği olduğunu vurgulayarak “İn
sana ve doğaya büyük bir sevgiyle yaklaşırdı. İnsandaki ve doğadaki değişime göre kendini ayarlardı. Büyük bir atmosferin ressamıydı. Gelmiş geçmiş en büyük ressam lardandı” dedi.
Coşkun Aral ise Malezya’dan yeni geldiğini belirterek “Abidin
Bey’e Malezya'dan üç hediye getir dim. Biri bir deniz kabuğu, biri do ğanın yarattığı bir taş, diğeri de bir yerlinin yaptığı minik bir heykel cik” diyeredek bunları Yaşar Ke mal’e devretmek istedi. Ancak Ya şar Kemal’in önerisiyle bu hedi yeleri “Abidin Bcy”e birlikte gö türmeyi kararlaştırdılar.
Yaşar Kemal ölüm yıldönümünde 50 yıllık dostu Abidin
Dino'yu anlattı.