• Sonuç bulunamadı

Inhalant Abuse and Dependence: Epidemiology, High Risk Groups and Necessity for Prevention Studies

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Inhalant Abuse and Dependence: Epidemiology, High Risk Groups and Necessity for Prevention Studies"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Uçucularýn günlük yaþamda sýk kullanýlan birçok maddenin içeri-ðinde bulunmasý, her yerde satýlabilmesi ve ucuz olmasý bu mad-delere ulaþmayý kolaylaþtýrmaktadýr. Uçucu kötüye kullanýmýnýn ve baðýmlýlýðýnýn özellikle erken yaþta baþlamasý, çocuk ve ergen-lerde daha sýk görülmesi ve eriþkinlik döneminde daha aðýr baðýmlýlýk türlerine geçiþte bir basamak niteliði taþýmasý bu bozukluklarýn önemini arttýrmaktadýr. Bu durum uçucu kullanýmý ile iliþkili bozukluklarýn tanýnmasý, tedavisi ve özellikle önlemeye yönelik çalýþmalarýn gerekliliðini ve önemini göstermektedir. Bu yazýda uçucu madde kötüye kullanýmý ve baðýmlýlýðý daha çok yaygýnlýk, risk gruplarý ve önleme çalýþmalarýný içeren sýnýrlý kay-naklar çerçevesinde gözden geçirilmiþtir.

Anahtar Sözcükler: Uçucu kötüye kullanýmý, uçucu baðýmlýlýðý, epidemiyoloji, risk gruplarý, önleme.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 1999;2:189-196

SUMMARY

Inhalant Abuse and Dependence: Epidemiology, High Risk Groups and Necessity for Prevention Studies It is easy to obtain inhalants, because they are used in many products, which are cheap and sold freely everywhere. Inhalant abuse and dependence are common among children and adoles-cents and may lead to dependencies of illicit drugs in adulthood. So, it is important both to diagnose and to treat inhalant relat-ed disorders. Prevention studies are necessary, too. We trirelat-ed to review the limited number of literature about mostly the preva-lence, high-risk groups, and prevention studies of inhalant abuse and dependence.

Key Words: Inhalant abuse, inhalant dependence, epidemiology, high risk groups, prevention.

GÝRÝÞ

Uçucu kötüye kullanýmý; fiziksel zararýna veya olum-suz toplumsal sonuçlarýna karþýn, keyif vermesi amacýyla istemli olarak yineleyici biçimde uçucu madde solunmasý; uçucu baðýmlýlýðý ise buna ek olarak maddenin kullanýmý üzerinde denetimin yitiril-mesi, tolerans veya yoksunluk oluþturacak biçimde yineleyici uçucu kullanýmý olarak tanýmlanmaktadýr (Crowley 1995). Uçucu baðýmlýlýðý ve kötüye kullanýmý baðýmlýlýk sendromlarý içinde görece yeni ve az bilinen bir konudur. Sanayi devrimi, endüstrileþme, iþçi kent-lerinin oluþmasý ve çeþitli sanayi alanlarýnda çocuk iþçilerin çoðalmasý, yeni baðýmlýlýk türlerinin geliþme-sine neden olan ruhsal ve toplumsal bir zemin yarat-mýþtýr (Sharp 1992). 19. yüzyýldan bu yana uçucu maddelerin insan yaþamýna birer sanayi ürünü olarak girmesi, tüketilen bir meta olarak kullanýlýr olmasý, insanýn ve insan topluluklarýnýn fiziksel ve toplumsal yaþamýna önemli etkilerde bulunmuþtur.

Uçucu kötüye kullanýmýnýn birçok ülkede 1940’lý yýl-larda görünür hale geldiði dikkati çekmektedir. Uçucu kötüye kullanýmý ile ilgili olgu sunumlarýna ilk olarak 1950’li yýllarda rastlanmakla birlikte, geniþ olgu seri-lerinin 1960’lý yýllarda yayýnlandýðý, izleyen yýllarda bu yayýnlarýn giderek arttýðý bildirilmektedir (Gelder ve ark. 1996).

Epidemiyoloji, Risk Gruplarý ve Önleme

Programlarýnýn Gerekliliði

Burhanettin KAYA*, M. Erkan ÖZCAN*

* Yrd. Doç. Dr., Ýnönü Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, MALATYA

(2)

Sanayi ve teknolojinin geliþmesiyle birlikte uçucu kötüye kullanýmýnýn yaygýn toplumsal bir sorun haline geldiðini söyleyebiliriz. Bu hem sanayinin yarattýðý fiziksel sonuçlar, hem de ekonomik, toplum-sal karmaþýklaþma ve sýnýftoplum-sal deðiþme ile ilgilidir. Uçucu kullanýmý özellikle son yýllarda az geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerin sorunu olarak önem kazan-maktadýr. Öyle ki, ülkelerin sosyo-ekonomik geliþmiþ-lik düzeyi ve üretim iliþkileri ile koþut olarak baðým-lýlýk biçimi de deðiþmektedir. Bu çerçevede en eski baðýmlýlýk maddeleri olan alkol ve nikotin, yerini eroin, kokain ve uyarýcýlar gibi görece yeni maddelere býrakmaktadýr. Uçucu kötüye kullanýcýlarýnýn eroin baðýmlýlýðýna aday olduklarý, eroin baðýmlýlýðý olan-larýn üçte birinin öykülerinde uçucu kötüye kul-lanýmýnýn olduðunu saptayan çalýþmalar da gözönüne alýndýðýnda, bunun önemi daha iyi anlaþýlacaktýr (Altenkirch ve Kindermann 1986, Dinwiddie ve ark. 1991, Schutz ve ark. 1994). Bir baþka deyiþle baðým-lýlýk, söz konusu maddelerin bir yandan yasalarýn korumasýnda üretilen ve tüketilen bir meta olmasý, diðer yandan yasadýþý bir rant ekonomisinin nesnesi olmasý niteliðiyle sürekliliðini saðlamaktadýr. Uçucu maddeler gibi, yukarýda sözü edilen biçimde meta niteliði olmayan ya da ucuz olan maddelerin baðým-lýlýklarý, aðýr baðýmlýlýk biçimlerine yönelmiþ bir ara baðýmlýlýk olarak kendini göstermektedir.

Uçucu Maddeler ve Kullaným Alanlarý

Uçucu sözcüðü, inhalant ya da solvent karþýlýðý olarak kullanýlmaktadýr. Uçucu, cisimlerin bileþiminde gaz

halinde bulunan ya da buharlaþan maddeler olarak tanýmlanmaktadýr (Tablo 1).

Uçucular günlük yaþamda birçok alanda kullanýlmak-tadýr. Bunlarýn büyük bir kýsmý kolaylýkla ulaþýlan ve psikotrop bir ajan olarak kötüye kullanýlabilen mad-delerdir (Tablo 2).

Epidemiyoloji ve Risk Gruplarý

Amerika Birleþik Devletleri’ndeki (ABD) yaygýnlýk çalýþmalarý toplumun yaklaþýk %5’inin yaþam boyun-ca en az bir kez uçucu kullandýðýný, %1’inin ise son bir ay içinde bunu gerçekleþtirdiðini göstermektedir. Yine ABD’de lise öðrencilerinin %7’sinin son bir yýl içinde uçucu kullandýðý saptanmýþtýr (Gelder ve ark. 1996). Benzeri bulgular Ýngiltere’de yapýlan çalýþmalarda da elde edilmiþtir; ergenlerin %3-10’unun uçucu kullan-ma deneyimi olduðu, %12’sinden fazlasýnda da kötüye kullaným olduðu bildirilmektedir (Ramsey ve ark. 1989). Uçucularýn, özellikle ucuz olmasý, yasal olarak serbestçe satýlabilmesi, uygun ambalajda olmasý, kolay ulaþýlmasý ve hýzlý etki göstermesi nedeniyle çocuklarýn kullandýðý ilk madde olma özel-liðini taþýdýðý ileri sürülmektedir (Espeland 1995, McHugh 1987). ABD’de yapýlan bir diðer çalýþmada ise ortaokul öðrencilerinin kullandýðý maddeler içinde uyarýcý maddelerin yerini giderek uçucularýn aldýðý gösterilmiþtir (Edwards 1993).

1991’de ABD’de yapýlan ulusal epidemiyolojik araþtýr-mada toplumun %5.6’sýnýn yaþamlarýnýn herhangi bir

Tablo 1. Uçucu maddeler Alifatik hidrokarbonlar Hexan Gasolin Benzen Toluen Xylen

Halojen yapýdaki hidrokarbonlar Trikloroetan Trikloroetilen Halotan Freonlar Triklorofiouorometan-Fluorokarbon 11 Diklorofluorometan-Fluorokarbon 114 Diklorotetrafluorometan-Fluorokarbon 12 Alifatik nitritler Amil nitrit n-Butil nitrit Isobutil nitrit Nitröz oksit

Tablo 2. Uçucu maddelerin günlük yaþamdaki kul-laným alanlarý

* Yapýþtýrýcýlar

* Boyalar, boya katký maddeleri, boya hazýrlamakta kul-lanýlan maddeler, boya çözücüleri, sprey nitelikli bo-yalar, vernik

* Saç spreyleri, traþ kremleri, traþ köpükleri * Temizlik malzemeleri, cam siliciler, mobilya cilalarý * Leke çýkarýcý maddeler

* Kozmetik ürünler (aseton, týrnak cilasý vb.) * Deodorantlar, aerosoller

* Tinerler * Mürekkep türleri

* Petrol, petrol ürünleri (benzin, gaz vb.) * Çakmak gazlarý

* Yangýn söndürücüler

* Ev kokularý, kötü koku gidericiler * Ayakkabý boyalarý

* Anestetik maddeler

* Ýlaçlar (diþ hekimliðinde kullanýlan bazý ilaçlar ve koroner vazodilatatörler)

(3)

döneminde uçucu kullandýðý saptanmýþtýr (Crowley 1995). Bir araþtýrmada lise öðrencilerinde uçucu kul-lanma oranýnýn %18 olduðu, %2.7’sinin uçucu kullan-maya, çalýþmanýn gerçekleþtirildiði ay içinde baþladýðý gözlenmiþtir. Öðrencilerin %12’sinin bu maddeleri hergün kullandýðý belirtilmektedir. Lise öðrencileri ile ilgili diðer bazý çalýþmalarda 1975-1982 yýllarý arasýn-da öðrencilerin %10-13’ünün en az bir kez uçucu kul-landýðýnýn saptandýðý, bu oranýn LSD, PCP, marihuana ve alkol gibi diðer bazý madde baðýmlýlýklarýndan yük-sek bulunduðu aktarýlmaktadýr (McHugh 1987). Meksika’da yapýlmýþ ve madde kullanan 626 deneðin incelendiði bir diðer çalýþmada, uçucu kullaným oraný %23 bulunmuþ ve cinsiyet, düþük sosyo-ekonomik düzey ve çalýþma durumunun ana risk faktörleri olduðu belirtilmiþtir (Tapia Conyer ve ark. 1995). ABD’de 10198 ortaokul ve lise öðrencisinde yapýlan bir baþka çalýþmada ise yaþam boyu yaygýnlýk oranýnýn %12.8, deðerlendirmenin yapýldýðý son bir ay içinde ise bu oranýn %4.6 olduðu bildirilmektedir (Hansen ve Rose 1995). 6760 ergenin deðer-lendirildiði diðer bir çalýþmada ise yaþam boyu yaygýnlýk oraný %4 olarak bulunmuþtur (Vega ve ark. 1993). Avustralya’da lise öðrencilerinde madde kul-lanýmýnýn yaygýnlýðýnýn araþtýrýldýðý bir çalýþmada ise uçucularýn en çok kullanýlan ilk altý madde arasýnda yer aldýðý bildirilmiþtir (Odgers ve ark. 1997).

Ülkemizde uçucu baðýmlýlýðýnýn yaygýnlýðý ile ilgili veriler yetersizdir. Saðlýk Bakanlýðý (1995) tarafýndan yapýlan, henüz yayýmlanmamýþ ve yedi ildeki 8453 lise öðrencisini kapsayan tarama çalýþmasýnda alkol dýþý uyuþturucu kullanma oranýnýn özel okullarda %5.6, resmi okullarda ise %3.5 olduðu, bunlarýn %21’inin uçucu kullandýðý bildirilmiþtir. Ýstanbul’da rastlantýsal seçilen 18 lisede 2845 öðrenci ile görüþülerek yapýlan deðerlendirmede yaþam boyu uçucu madde kullanýmýnýn %3.8, son bir ay içindeki kullanýmýn ise %1.4 oranýnda olduðu bulunmuþtur (Yazman 1995). Özbay ve arkadaþlarýnýn (1991) yap-týðý, 2222 ergeni kapsayan bir çalýþmada, “kafa bul-mak amacýyla” uçucu kullanan sadece iki kiþi saptan-mýþtýr.

Vega ve arkadaþlarý (1993) uçucu madde baðým-lýlýðýnýn geliþmesinde 10 deðiþkenin [(Düþük aile övüncü (%13.9), ailede madde kötüye kullaným öyküsü (%18.4), ana-babanýn sigara içmesi (%32), düþük kendilik algýsý (%18.2), depresyon belirtilerinin varlýðý (%14.7), intihar giriþimlerinin varlýðý (%6.9), akranlarýnýn madde kullanýmý ile ilgili olumlu algýsý (%21.6), akranlarýnýn madde kullanýmýný

kabullen-mesi (%9.6), normlara uygun olmayan davranýþa yönelmeye isteklilik (%15.1), suç içeren davranýþlar (%18.9)] önemli etkileri olduðunu ve risk faktörü olarak ele alýnan bu 10 deðiþkenin azýnlýklar arasýnda farklýlýk göstermekle birlikte, hep birlikte deðer-lendirildiklerinde farklýlýklarý olmadýðýný belirtmekte-dirler.

Bazý yazarlar uçucu kötüye kullananlarýn genellikle parçalanmýþ ailelerden geldiklerini, bu kiþilerin eroin baðýmlýlýðýna da aday olduklarýný ve eroin baðým-lýlarýnýn babalarýnýn çoðunluðunu devlet görevlileri, eðitimli memurlar, üst düzey bürokratlar oluþtu-rurken, uçucu kullananlarýn babalarýnýn çoðunluðu-nun niteliksiz, yarý nitelikli ya da nitelikli iþçiler olduðunu bildirmektedirler (Altenkirch ve Kindermann 1986).

Deðiþik azýnlýklarda uçucu kullaným oranlarýnýn fark-lý olduðu belirtilmektedir. Kanadafark-lý yerli çocuklarýn %100 oranýnda en az bir kez gazyaðý kullandýðý, Navajo yerlilerinin lise öðrencisi olan ergenlerinde ise %11.4 oranýnda en az bir kez uçucu kullanma, %7.5 oranýnda da düzenli kullanma olduðu bildirilmektedir (McHugh 1987). ABD’de yaþayan Kýzýlderililerin genç bir nüfusa sahip olduðu, Kýzýlderililerde ve Meksika asýllýlarda uçucu kullanýmýnýn yaygýn olduðu bildirilmiþtir (Young 1987, Altenkirch ve Kindermann 1986). Santos de Barona ve Simpson (1984) uçucu kullanýmýnýn önemli bir sorun olduðu, Meksika asýllý Amerikalýlarda uçucu kullananlarýn düþük sosyo-ekonomik düzeyli ailelerden geldiklerini ve istatistik-sel olarak anlamlý düzeyde daha fazla aile, okul, akran ve yasal sorunlarý olduðunu bildirmiþlerdir. Bir diðer çalýþmada, özellikle Latin Beyazlardan oluþan bireylerden uçucu kullananlarýn birden çok sorun, stres etkenleri ve okula iliþkin güçlüklerle karþýlaþtýk-larý, yasalarla baþlarýnýn derde girdiði, erken dönemde madde kullanmaya baþladýklarý, yoksul ve parçalan-mýþ ailelerden geldikleri ve spor, okul ve boþ zamaný deðerlendirmeye yönelik etkinliklere katýlmadýklarý bildirilmiþtir (Bachrach ve Sandler 1985). Bunun yanýnda ABD’deki Küba asýllýlar, Latin kökenli olanlar, zenciler ve Latin kökenli olmayan beyaz ergenlerden oluþan dört ayrý azýnlýkta yapýlan araþtýrmada, yaþam boyu uçucu kullanýmýnýn Latin kökenli olmayan beyazlarda en yüksek, zencilerde en düþük oranlarda bulunduðu belirtilmiþtir (Vega ve ark. 1993). Bu çalýþ-mada ayrýca, anne ve babanýn model olma özellikleri, ruhsal stresler, ailenin emosyonel tutumlarý, erken yaþta alkol ve sigara kullanýmý öyküsünün en önemli

(4)

risk etkenleri olduðu aktarýlmaktadýr. Son yýllarýn bul-gularý, kullanma oranlarýnýn yükselme eðiliminde olduðunu göstermektedir.

Uçucu kullanýmý deðiþik yaþ gruplarýnda görüle-bilmekle birlikte, çocuk ve ergenlerde daha sýktýr. Bu gençlerin yaþlarý genellikle 7-19 arasýnda olmakla bir-likte, 4-6 yaþlarýnda uçucu kullanan çocuklarýn da olduðu bildirilmektedir (Westermeyer 1987). 25 yaþýn altýnda daha yüksek oranlarda uçucu kullanýldýðý gözlenirken, 25 yaþýndan sonra, býrakma giderek art-maktadýr.

Uçucu baðýmlýlýðý ve kötüye kullanýmý açýsýndan hem eriþkinleri, hem de çocuk ve ergenleri içeren bazý toplum kesimleri ve meslek alanlarý risk gruplarýný oluþturmaktadýr (Tablo 3).

Özellikle evden ve okuldan kaçan çocuk ve ergenler epidemik nitelikte uçucu kullanma eðilimi gösteren risk grubunu oluþturmaktadýr. Bir çalýþmada, uçucu kullananlarýn %38’inin alt sýnýflara devam ettikleri, %90’ýnýn diploma almadan 9 yýllýk eðitimlerini býrak-týklarý gözlenmiþtir (Altenkirch ve Kindermann 1986). Eriþkinlerde olduðu gibi ergenlerde de madde kul-laným bozukluðu erkeklerde daha fazla görülmektedir. Ergenlik çaðýnda madde kullanýmýna eþlik eden davraným bozukluðu, dikkat eksikliði, hiperaktivite bozukluðu, depresyon gibi eþlik eden bozukluklar da sýklýkla bulunmaktadýr. Madde kullanan ergenler kul-lanmayanlara göre daha sýk intihar giriþiminde bulunmaktadýr. Ergenlik çaðýndaki azýnlýk üyeleri, evsizler (sokak çocuklarý), ýslah evinde kalanlar da madde kullanýcýsý olmaya adaydýr. Bu çerçevede, çocuk ve ergen risk gruplarýnýn niteliði de gözönüne alýndýðýnda, madde kullanýmýndan önce travma son-rasý stres bozukluðu ve panik bozukluðunun olabile-ceði de akla gelmelidir (AACAP 1997, Altenkirch ve Kindermann 1986). Ayrýca uçucu kullanýmý ile suç iþleme arasýnda güçlü bir iliþki olduðu da ileri sürülmüþtür (Reed ve May 1984). Psikiyatri ve baðým-lýlýk alanýnda çalýþanlarýn bazý özel gruplarýn uçucu kullanma olasýlýklarýnýn olduðuna dikkat etmeleri gereklidir. Hemodiyaliz uygulanmakta olan üremik hastalarýn deri temizliði ve diyaliz iþleminde kul-lanýlan denature etil alkol gibi bazý maddeleri kötüye kullanma eðiliminde olabilecekleri, ayrýca bazý homoseksüel bireylerin gecikmiþ ejekülasyon ve penil penetrasyonu olanaklý kýlabilmek amacýyla, anal sfinkterlerde gevþeme elde edebilmek için özellikle amil nitrit ve butil nitrit kullanabildikleri belirtilmek-tedir (Westermeyer 1987).

Psikiyatrik bozukluklara ikincil görülen madde kul-laným bozukluklarý içinde de uçucu kulkul-lanýmýna rast-lanmaktadýr. Þizofrenik hastalarda yaþam boyu madde kötüye kullanýmý oranýnýn %33-74 olduðu bildirilmektedir. Bu oranýn bipolar bozuklukta %56, antisosyal kiþilik bozukluðunda %86 olduðu belir-tilmektedir (Warner ve ark. 1984). Warner ve arkadaþlarýnýn (1994) þizofrenik hastalarda yaptýklarý çalýþmada uçucu kullanma oraný %29.1 olarak bulun-muþtur, diðer maddelerin kullanýlma oranlarý ile karþýlaþtýrýldýðýnda düþük kalmakla birlikte bu yüksek bir orandýr (Marihuana %89.1, Halüsinojenler %61.8, Stimülanlar %60.1, Sedatif-Trankilizan %29.1, Narkotikler %45).

Uçucu kullanýmýnýn, ayný zamanda daha aðýr madde kötüye kullanýmý ve baðýmlýlýklarýna geçiþ niteliði taþýyan bir baðýmlýlýk türü olduðu bazý çalýþmalarda gösterilmiþtir. Ýntravenöz ilaç baðýmlýlýðý olan

birey-Tablo 3. Risk Gruplarý Eriþkinler

* Ayakkabý imalatçýlarý ve tamircileri * Mobilya imalatçýlarý

* Matbaacýlar

* Saç stilistleri ve bu alanda çalýþanlar * Boyacýlar

* Benzin-petrol istasyonlarýnda çalýþanlar * Araba-motor-bisiklet tamircileri * Kuru temizlemeciler

* Petrol rafinerilerinde ve ilgili sanayide çalýþanlar * Inhalant-solvent kullanan ve üreten fabrikalarda

çalýþan-lar

* Ýlaç fabrikalarýnda çalýþanlar * Týp alanýnda çalýþanlar Çocuk ve ergenler * Ýþsiz

* Ailesel, ana-baba ile ilgili sorunlarý olan ve güçlük yaþayan

* Aile bireyleri içinde madde baðýmlýsý olan

* Toplumsallaþma eksikliði olan, toplumsal iliþki olanaklarýndan yoksun olan

* Düþük statü ve sosyo-ekonomik düzeyi olan * Olumsuz kendilik algýsý olan

* Sýnýrlý eðlence olanaklarý olan

* Spor, sanatsal etkinlik vb. uðraþýlarda yeterli eriþkin desteði alamayan

* Evden ve okuldan kaçan * Mental retardasyonu olan

* Çocuk ýslah evlerinde ve cezaevlerinde bulunan * Yetiþtirme yurtlarýnda yaþayan

(5)

lerin geçmiþ öykülerinde uçucu kullanýmýnýn önemli oranda yer aldýðý, ek olarak bu kiþilerin sýklýkla depresyon ve antisosyal kiþilik bozukluðu tanýsý aldýk-larý gözlenmiþtir. Dinwiddie ve arkadaþaldýk-larý (1991) intravenöz madde kullanýmý olan bireylerin %33’ünde uçucu madde kötüye kullanýmý olduðunu, bu birey-lerin 2/3’ünün aðýr kullanýcý olduðunu bildirmiþtir. 9259 kiþinin deðerlendirildiði bir baþka çalýþmada, damar yoluyla madde kullanan 192 kiþinin %43.2’sinin özgeçmiþlerinde uçucu kötüye kullanýmý olduðu görülmüþtür. Bu oran damar yolu ile madde kullanýmý olmayan 9067 kiþide %6 olarak bulunmuþ-tur. Ayrýca erkeklerde ve 18-34 yaþlarý arasýnda olan-larda anlamlý derecede yüksek olduðu belirtilmiþtir (Schutz ve ark. 1994). Bu bulgular, baþta da belirt-tiðimiz gibi uçucu kötüye kullanýmý ve baðýmlýlýðýnýn daha ciddi ve aðýr sonuçlarý olan baðýmlýlýk türleri için bir risk faktörü olduðu düþüncesini destekler nitelik-tedir.

Ülkemizde Yapýlan Çalýþmalar

Ülkemizde uçucu madde kötüye kullanýmý ve baðým-lýlýðý ile ilgili yapýlmýþ sýnýrlý sayýda çalýþma vardýr. Bunlar, baðýmlýlýk birimlerine tedavi amacýyla baþvu-ran ya da getirilen az sayýda olgu ve geriye dönük dosya taramasý biçiminde yapýlmýþtýr.

1988 yýlýnda Tuncer ve arkadaþlarýnýn Alkol ve Madde Baðýmlýlýðý Araþtýrma Tedavi Merkezi’ne (AMATEM) yatýrýlarak tedavi edilen sekiz uçucu baðýmlýsý ile yap-týklarý çalýþmada, olgularýn yaþ ortalamalarýnýn 17 olduðu, tümünün sanayileþmenin yoðun olduðu çevre semtlerde yaþadýklarý, öðrenci olmak dýþýnda mobilya-cý ve oto tamirhanelerinde çalýþtýklarý, uçucu maddeyi bir grup etkinliði biçiminde kullandýklarý gözlenmiþtir. Bu çalýþmada olgularýn durumluk kaygý düzeylerinin ortalamanýn üstünde olduðu, ayrýca anne-baba iliþki-lerinin yetersiz olduðu görülmüþtür. Kullanma gerekçesi olarak “Mesleðim nedeniyle” ya da “Arkadaþlarýmla uyum içinde olmak” en sýk alýnan yanýtlar olmuþtur. Alpay ve arkadaþlarýnýn (1991) AMATEM’e baþvuran 1346 madde baðýmlýsýndan yatýrýlarak tedavi edilen 650 kiþinin deðerlendirildiði çalýþmada, uçucu kullanma oraný %5 olarak bulun-muþtur (esrar %3, ilaç %5, eroin %67, karýþýk madde %20). Uçucu kullanmaya baþlama yaþýnýn 16-23, yaþ ortalamasýnýn ise 21 olduðu belirtilmiþtir. Demirbek ve arkadaþlarý (1991) ise AMATEM’de yaptýklarý çalýþ-malarýnda uçucu madde baðýmlýlýðý tanýsý konan 81 kiþi ile 41 alkol baðýmlýsýný karþýlaþtýrmýþlardýr. Uçucu madde baðýmlýlýlarýnda baþlama yaþý 13, yaþ

ortala-masý ise 15’tir. Uçucu kullanýmýnda arkadaþ gruplarý, bu maddelerin denetimsiz alýnýp satýlmalarý, sanayi iþ kollarýnda denetimsiz kullanýlmalarý, ana-babanýn madde kullanmalarý, ana-babalarýn evlilik sorun-larýnýn bulunmasý ve enürezis öyküsü önemli risk fak-törleri olarak belirlenmiþtir. Beraberinde sigara ve baþka psikoaktif madde kulanýmýnýn olduðu, suç iþleme ve bedensel travmaya uðrama oranlarýnýn art-týðý belirtilmiþtir. Alpay ve arkadaþlarý (1992) AMATEM’de yatýrýlarak tedavi edilen 21’i erkek ve 4’ü kadýn 25 uçucu baðýmlýsýnýn yaþ aralýðý 11-23, yaþ ortalamasý 17 bulunmuþtur. MMPI kiþilik testi uygu-lamasý sonucunda, immatür ve ben merkezcil kiþilik özellikleri, benlik kavramlarýnda defisitler, kimlik sorunlarý, uyumsuzluk, kiþiler arasý güçlükler, toplumsallaþmada yetersizlik, umutsuzluk duygularý, doyumsuzluk biçiminde bulgular elde edilmiþtir. Bayanlarýn uçucuyu grup etkinliði biçiminde deðil, daha çok bireysel olarak kullandýklarý belirtilmiþtir. Akdemir ve arkadaþlarý (1995), SSK Ankara Eðitim Hastanesi’nin 1993-1994 yýlý poliklinik kayýtlarýný geriye dönük olarak taramýþ ve uçucu kullanan 33 ergen saptamýþlardýr. Bunlarýn 32’sinin erkek olduðu, %30’unun okula gittiði, %36’sýnýn çalýþtýðý, %34’ünün ise iþsiz olduðunu bildirmiþlerdir. Ailelerinin düþük sosyo-ekonomik düzeyde, yaþadýklarý bölgeler ve yer-leþim yerlerinin benzer özelliklerde olduðu belir-tilmiþtir. Olgularýn yarýsýnýn evden kaçtýðý, %10’unun da polisle baþýnýn derde girdiði saptanmýþtýr. %85’i uçucu kullanmayý arkadaþlarýndan öðrendiðini belir-tirken, %15’i televizyonda konuyla ilgili haberlerin ve programlarýn merakýný arttýrdýðýný belirtmiþ, bir kiþi ise cezaevinde öðrendiðini belirtmiþtir. Öztürk-Kýlýç ve arkadaþlarý (1996) SSK Eðitim Hastanesi’ne baþvuran uçucu kullanan 18 ergenle ilgili deðerlendirmelerinde yaþ ortalamasýný 16.5, baþlama yaþýný ise 14.6 olarak bulmuþlardýr. Gelir düzeyleri ile kendilerinin ve arkadaþlarýnýn eðitim düzeyleri düþük bulunmuþtur. Yapýlan zeka düzeyi ölçümlerinde ise IQ ortalamalarý 83.3 olarak elde edilmiþ ve donuk-normal zeka sýnýr-larý içinde deðerlendirilmiþtir.

Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi bünyesinde kurulan Uçucu Madde Baðýmlýlýðý Tedavisi ve Araþtýrma Merkezi’nin (UMATEM) bulgu-larý da önceki çalýþmalarda bildirilenlere benzerdir. 56 kiþinin deðerlendirildiði bir çalýþmada uçucuya baþla-ma yaþýnýn 7 olduðu, çoðunun ilk kez arkadaþ grubuyla kullandýðý, eðitimlerini sürdüremedikleri, aile iliþkilerinde sorunlarýn olduðu, arkadaþ etkisinin

(6)

kullanýmda belirleyici olduðu, bununla birlikte riskli davranýþlara eðilimin ve suça yatkýnlýðýn arttýðý bildirilmiþtir (Aytaçlar ve ark. 1997). Ayný birimin 100 ergeni kapsayan bir baþka çalýþmasýnda baþlama yaþý 12 olarak bulunmuþtur. Bu bireylerde okul baþarýsýz-lýðý, evden kaçma, adam yaralama ve hýrsýzlýk davranýþlarýnýn sýk olduðu, olgularýn yaklaþýk yarýsýn-da anne-baba ayrýlýðýnýn olduðu ve önemli bir kýs-mýnýn sokakta ve yurtlarda yaþadýklarý belirtilmiþtir (Ersül 1997).

Bir otomobil fabrikasý boya atölyesinde çalýþan ve uçuculara maruz kalan iþçilerle ilgili bir halk saðlýðý araþtýrmasýnda da (Çakmak ve ark. 1991) nevrasteni belirtileri yüksek bulunmuþ, kronik bellek kusurlarý ve zihinsel iþlevlerde bozukluklar olduðu bildirilmiþtir. Bu bulgularla uçucularýn neden olduðu bozukluklarýn meslek hastalýðý olarak ele alýnmasý gerektiðini öne sürmüþlerdir.

Kullanma Biçimleri

Uçucu maddelerin bir grup etkinliði biçiminde kul-lanýldýðý belirtilmektedir. Sýklýkla plastik ya da kaðýt bir torbaya konulan uçucu maddenin solunmasý yoluyla kullanýlmaktadýr. Isýtýlarak kullanýldýðýnda daha etkili olduðu bildirilmektedir. Özellikle petrol ürünlerinin kullanýlmasýnda 15-20 kez solumanýn saatler süren bir yükseklik (high) durumu oluþtur-duðu belirtilmektedir. Kullanýlan bir diðer yol ise, bir bez parçasýna dökülerek solunmasý veya emilmesi biçimindedir. Bazý kiþiler bir taþýt deposundan ya da bidondan benzin solumayý tercih etmektedir. Bazý sanayi maddeleri de doðrudan solunarak kullanýl-maktadýr. Kullanýcýlarýn dörtte üçünün plastik torbayý, geri kalanýnýn ise doðrudan solumayý tercih ettiði bildirilmiþtir (Schuckit 1993). Uçucular genellikle grup etkinliði biçiminde kullanýlmakla birlikte, kronik kullanýcýlarýn eriþkinlikte de tek olarak uçucu kul-lanýmýný sürdürdükleri gözlenmektedir (Altenkirch ve Kindermann 1986).

Uçucu Kullanýmýnýn Etkileri

Uçucularýn büyük çoðunluðunun MSS’de yaðdan zen-gin olan nöroglia hücre membranýný, nörotransmitter yapýmýný ve dönüþümünü bozarak etki gösterdikleri düþünülmektedir. Bu etkilerin hücresel mekaniz-malarý tam olarak açýklanamamýþtýr. Bu konudaki varsayýmlar, uçucularýn hücre membranýnýn geçirgen-liðini deðiþtirdiði, GABA sistemini ve GABA ile iliþkili klor kanallarýnýn geçirgenliðini etkilediði yönündedir (Schuckit 1993). Bu konuyla ilgili bilgiler yetersizdir.

Uçucular düþük dozlarda öfori ve uyarýcý etki yaparken, yüksek dozlarda supresyon yapmaktadýr. Etkileri hýzlý, solumayý izleyen birkaç dakika içinde baþlamaktadýr. Alkol ya da diðer MSS depresanlarý ile birlikte kullanýldýðýnda toksik etkileri daha tehlikeli düzeylere sýçramaktadýr. Düþük dozlarda alkol etki-sine benzer biçimde öfori ve davranýþ bozukluklarý, sanrý ve varsanýlara yol açabilmekte, yüksek dozlarda ise konvülziyon ve koma oluþturabilmektedir (Flanagan ve Ives 1994). Epilepsi nöbetlerinin oluþa-bildiði, bunun hipoksiye, nöbet eþiðinin düþmesine ve fokal nörolojik hasarlara baðlý olduðu belirtilmektedir. Glomerülonefrit, distal tüp renal asidoz gibi böbrek bozukluklarý, birlikte alkol kullanýmý ile artan karaciðer harabiyeti, lokal irritasyona baðlý sinüzit, rinit, nazal mukozal lezyonlar, burun kanamalarý, farenjit, trakeobronþit görülmektedir. Kalp üzerine olan toksik etkiler, ritim bozukluklarý, mide içeriðinin aspirasyonuna baðlý oluþan asfiksi, solunum durmasý ve karaciðer yetmezliðine baðlý ani ölüm olabilmekte-dir. Bu bozukluklar, maddenin býrakýlmasý ile kýsa zamanda iyileþebilmektedir. Bunun dýþýnda kas güçsüzlüðü, miyoglobinüri, GÝS yakýnmalarý, elekrolit bozukluklarý, kardiyomiyopatiler, pulmoner rahatsýz-lýklar, hemopoetik hastarahatsýz-lýklar, periferik nöropati, sere-bellar dejenerasyon ve demans görülebilmektedir. Gebelik döneminde kullanýldýðýnda ise çocukta intrauterin baþlayan ve doðum sonrasý süren geliþme geriliði, fetal alkol sendromuna benzeyen dismorfik deðiþiklikler oluþabilmektedir (Schuckit 1993, Westermeyer 1987, Meadows ve Verghese 1996). Hem akut hem de yineleyici kullanýmýn önemli ruhsal ve toplumsal sonuçlarý oluþmaktadýr. Uçucu kullanan çocuk ve ergenlerin öncelikle okul baþarýlarý düþmek-te, okul arkadaþlarý, öðretmenler ve ana-baba ile iliþkilerde önemli aksaklýklar görülmekte, uçucu kul-lanýmý, kullaným biçimi ile olumsuz davranýþ örüntü-leri ve antisosyal kiþilik özellikörüntü-leri geliþtirmeye yatkýn olmaktadýrlar.

Önleme Çalýþmalarýnýn Gerekliliði

Uçucu kötüye kullanýmý ve baðýmlýlýðý konusundaki çalýþmalarýn yetersizliði, yeterli çýkarýmda bulun-mamýzý ve yorum yapbulun-mamýzý güçleþtirmektedir. Psikiyatri dýþý alanlarda da bu konu ile ilgili çalýþ-malarýn olup olmadýðý ya da yeterliliði konusunda saðlýklý bir bilgi alýþveriþinin olduðunu söyleyebilmek oldukça güçtür. Medyada ve basýnda yer alan çalýþ-malarýn da bu konuya duyarlýlýk oluþturmaktan öte sansasyonel niteliðinin daha belirleyici olduðunu söyleyebiliriz.

(7)

Türkiye’de risk gruplarýna yönelik geniþ ölçekli epi-demiyolojik çalýþmalarýn olmamasý, baðýmlýlýk alaný-na yönelik çalýþmalarýn gerekliliðini daha çok açýða çýkarmaktadýr. Bu çerçevede araþtýrma sonuçlarýnýn ýþýðýnda yaygýn bir önleme programýnýn geliþtirilmesi ve uygulanmasýnýn önemi görülür hale gelmiþtir. Tüm bu bilgiler uçucu kullanýmýnýn ciddi bir halk saðlýðý sorunu olduðunu, özellikle az geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkelerde, sanayileþmenin yoðun-laþtýðý yoksul kent bölgelerinde, ortaokul ve lise öðrencilerinde, sanayide deðiþik iþ kollarýnda çalýþan çocuk iþçilerde yaygýnlaþma ve bir grup davranýþý biçimine dönüþme eðiliminde olduðunu göstermekte-dir. Toplumdaki yaygýnlýðýnýn psikiyatrik bozukluklar içinde azýmsanmayacak bir oranda olmasý, uçucularýn günlük yaþamda sýk olarak kullanýlan ve kolay ulaþýlabilen maddeler olmasý, çocuk ve ergenlerin en önemli risk grubu özelliði taþýmalarý, çok erken yaþta baþlayabilmesi ve eriþkinlik döneminde daha aðýr baðýmlýlýk biçimlerine dönüþebilme riski içermesi özel-likle önlemeye yönelik çalýþmalarýn gerekliliðini öne çýkarmaktadýr. Bunun yanýnda bazý azýnlýklarda daha yüksek yaygýnlýk oranlarýnýn bulunmasý, çocuklarýn ana-baba iliþkilerinde sorunlarýn varlýðý, toplumsal-laþma düzeylerinin yetersizliði, ailede madde kul-lanýmý öyküsünün olmasý ve depresyonun varlýðý, önleme stratejilerinin belirlenmesi ve uygulanmasýn-daki en önemli belirleyiciler olmaktadýr. Diðer yandan akranlarýn özellikleri ve suça yönelik davranýþlarýn varlýðý ile evden ve okuldan kaçma davranýþlarýnýn sýklýðý diðer önemli belirleyicilerdir. Tüm bunlar hem bireye hem de topluma yönelik, aileyi ve okulu kap-sayan, sosyo-ekonomik ve kültürel bileþenleri gözardý etmeden önleme projelerinin çok kurumlu ve çok disiplinli bir anlayýþta yaþama geçirilmesi zorunlu-luðunun kanýtlarýdýr.

Uçucu kullanýcýlarýnýn genç olmalarý ve baþa çýkma becerilerinin az olmasý tipiktir (Simpson 1992). Düþük

eðitim düzeylilerde uçucu kullanýmý yoðun olduðu için önleme çalýþmalarýna dikkat edilmelidir. Aðýr kul-lanýcýya dönüþmede aile üyelerinin, özellikle büyük kardeþlerin kullanýcý olmasý ve tutumlarý önemlidir. Bir ailede madde kullananýn çocuklarý ve kardeþleri risk altýndadýr. Burada taklit yoluyla öðrenme, özenti ve maddeye ulaþma kolaylýðý önem kazanmaktadýr. Aile desteði ve geleneksel toplumsal deðerler uçucu kullanýmýný azaltmada ve tedavide olumlu etkiler yapabilmektedir. Bununla birlikte uçucu kullanan kiþinin tedaviye ilgisini ve motivasyonunu arttýracak yöntemler özellikle kullanýcýlarýn genç yaþta olmalarý gözönüne alýndýðýnda daha etkili olmaktadýr. Ergen davranýþlarýnda arkadaþlýk iliþkileri ve toplumsal deðerler bir tedavi ortamý oluþturmada gözönüne alýn-malý, ergeni uyumsuz akranlardan ve yýkýcý arkadaþlýklardan uzak tutma ve daha saðlýklý baþa çýkma becerileri geliþtirmelerini saðlama, okul baþarýsýzlýklarýný ve okulu býrakmalarýný azaltma yönünde çaba harcanmalýdýr. Bu amaçla ergenlere yönelik, kültürel mizaç ve kimliklerini gözönüne alan alternatif biliþsel öðrenme stratejileri geliþtirilmeli, fiziksel saðlýk konusu vurgulanmalý ve eðitimin öne-mine dikkat çekilmelidir (Simpson 1992). Bazý yazarlar uçucu kullanan ergenlerin iki yýl süreyle bir tür yatýlý okula yerleþtirilmeleri gerekliliðini savun-maktadýrlar (Hollister 1992).

Diðer önemli bir nokta, uçucu baðýmlýlýðýný önleme amacýyla kitle iletiþim araçlarýyla gerçekleþtirilen eðitim ve giriþimlerin ya da risk gruplarýna yönelik yapýlan sýnýrlarý tam olarak çizilmemiþ eðitim prog-ramlarýnýn merak uyandýrýcý ve özendirici rol oynaya-bilmeleridir. Bu durum, önleme stratejilerini belir-lemede gözönüne alýnmalýdýr. Önleme çalýþmalarýnýn yanýnda yardým arayan ya da ulaþýlmýþ baðýmlý birey-lerin kýsa zamanda tedavi görebilmebirey-lerini saðlamak ve bunu olanaklý kýlacak tedavi merkezlerinin arttýrýl-masý temel hedeflerden biri olmalýdýr.

KAYNAKLAR

Akdemir A, Türkçapar H, Öztürk Kýlýç E ve ark. (1995) Bir psikiyatri kliniðine baþvuran ergenlerde uçucu madde kul-lanýmýnýn psikososyal boyutlarý. Kriz Dergisi, 3(1-2):215-218. Alpay N, Maner F, Beyazyürek M ve ark. (1991) AMATEM'de 1990 yýlýnda yatýrýlan madde baðýmlýlarýnýn demografik özel-likleri ve geçmiþ yýllarla kýyaslanmasý. 25. Ulusal Psikiyatrik Bilimler Kongresi Program ve Bildiri Özetleri Kitabý, Antalya, Akdeniz Üniversitesi, s.177.

Alpay N, Tolgay A, Ulaþoðlu C ve ark. (1992) Uçucu madde kötüye kullanýmýnýn kiþilik ve EEG üzerine etkisi, 28. Ulusal Psikiyatri Kongresi Program/Bildiri Özetleri Kitabý, s.12-13.

Altenkirch H, Kindermann W (1986) Inhalant abuse and hero-in addiction: a comparative study on 574 opiate addicts with and without a history of sniffing. Addict Behav, 11:93-104. American Academy of Child and Adolescent Psychiatry-AACAP (1997) Practice parameters for the assesment and treatment of children and adolescent with substance use disorders. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 36(10 suppl):140-156. Aytaçlar S, Ertekin G, Türkcan A ve ark. ( 1997) UMATEM'de yatan hastalarýn sosyo-demografik özelliklerini ve yaþam alanlarýndaki sorunlarýný deðerlendirme. 33. Ulusal

(8)

Psikiyatri Kongresi Bildiri Özet Kitabý, Antalya, Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi ve Psikiyatri Derneði, s.125. Bachrach KM, Sandler IN (1985) A retrospective assesment of inhalant abuse in the barrio: implications for prevention. Int J Addict, 20(8):1177-1189.

Crowley TJ (1995) Inhalant-Related Disorders. Comprehensive Textbook of Psychiatry, HI Kaplan ve BJ Sadock (Ed), 6. Baský, Baltimore, Williams Wilkins, s.838-842.

Çakmak D, Sabuncu H, Akayoðlu A (1991) Çözücü kimyasal maddelere maruz kalanlarda nöropsikolojik etkiler. 25. Ulusal Psikiyatrik Bilimler Kongresi Program ve Bildiri Özetleri Kitabý, Antalya, Akdeniz Üniversitesi, s.182-183.

Demirbek B, Kalyoncu A, Alpay N ve ark. (1991) Uçucu madde baðýmlýlarýnýn uçucu madde kullaným ve sosyo-demografik özelliklerinin incelenmesi. 25. Ulusal Psikiyatrik Bilimler Kongresi Program ve Bildiri Özetleri Kitabý, Antalya, Akdeniz Üniversitesi, s.180.

Dinwiddie SH, Reich T, Cloninger CR (1991) Solvent use as a precursor to intravenous drug abuse. Comprehensive Psychiatry, 32(2):141-146.

Edwards RW (1993) Drug use among 8th grade students is increasing. Int J Addict, 28(14):1613-1620.

Ersül Ç (1997) Uçucu madde baðýmlýsý hastalarda bir demografik çalýþma 33. Ulusal Psikiyatri Kongresi Bildiri Özet Kitabý, Antalya, Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi ve Psikiyatri Derneði, s.256.

Espeland K (1995) Identifying the manifestasions of inhalant abuse. Nurse Pract, 20(5):49-53.

Flanagan RJ, Ives RJ (1994) Volatile substance abuse. Bull Narc, 46(2):49-78.

Gelder M, Gath D, Mayou R ve ark. (1996) Oxford Textbook of Psychiatry, s.479-481.

Hansen WB, Rose LA (1995) Recretional use of inhalant rugs by adolescents: a challenge for family physicians. Fam Med, 27(6):383-387.

Hollister LE (1992) Treatment and prevention research issues. National Institute on Drug Abuse Research Monograph Series. 129:229-232

McHugh MJ (1987) The abuse of volatile substances. Pediatr Clin North Am, 34(2):333-340.

Meadows R, Verghese A (1996) Medical complication of glue sniffing. South Med J, 89(5):455-462.

Odgers P, Houghton S, Douglas G (1997) The prevalence and frequency of drug use among Western Australian metropolitan high school students. Addictive Behaviors, 22:315-325. Özbay H, Göka E, Mavili Aktaþ A ve ark. (1991) Ergenlerde sigara, alkol ve madde kullanýmýnýn benlik imajý, depresyon ve anksiyete ölçümleri ile iliþkileri. Düþünen Adam, 4(3):53-58.

Öztürk-Kýlýç E, Altýnoðlu I, Atasoy N ve ark. (1996) Ergenlerde uçucu madde kullanýmýnda rol oynayan faktörler, 5. Anadolu Psikiyatri Günleri Program ve Bildiri Özetleri Kitabý, s.39. Reed BJ, May PA (1984) Inhalant abuse in juvenil delinquent a contro study in albuguergue. Int J Addict, 19(7):789-803. Ramsey J, Anderson HR, Bloor K ve ark. (1989) An Introduction in the practice, prevalence and chemical toxicolo-gy of volatil substance abuse. Hum Toxicol, 8:26-270. Saðlýk Bakanlýðý (1995) Lise öðrencilerinin sigara, alkol ve uyuþturucu maddeler konusundaki bilgi tutum ve davranýþ-larýnýn belirlenmesi projesi. Temel Saðlýk Hizmetleri Genel Müdürlüðü Ruh Saðlýðý Daire Baþkanlýðý.

Santos de Barona M, Simpson DD (1984) Inhalant users in drug abuse prevention programs. Am J Drug Alcohol Abuse, 10(4):503-518.

Schuckit MA (1993) Alkol ve Madde Kötüye Kullanýmý: Taný ve Tedavi. Çev: K Kamberoðlu, Ýzmir, Saray Týp Kitabevleri, s.184-190.

Schütz CG, Chilcoat HD, Antony JC (1994) The association between sniffing inhalants and injecting drugs. Compr Psychiatry, 35(2):99-105.

Sharp CW (1992) Introduction to inhalant abuse. National Institute on Drug Abuse Research Monograph Series, 129:1-13.

Simpson DD (1992) A longitudinal study of inhalant use: implication for treatment and prevention. National Institute on Drug Abuse Research Monograph Series, 129:215-227. Tapia Conyer R, Cravioto P, De la Rosa B ve ark. (1995) Risk factors for inhalant abuse in juvenile offenders: the case of Mexico. Addiction, 90(I):43-49.

Tuncer C, Tolgay A, Beyazyürek M ve ark. (1988) Uçucu madde baðýmlýsý hastalarýn psikolojik incelenmesi. 24. Ulusal Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Kongresi Serbest Bildiriler, GATA-Ankara, s.802-806.

Vega WA, Zimmerman RS, Warheit GJ ve ark. (1993) Risk fac-tors for early adolescent drug use in four ethnic and racial groups. Am J Public Health, 83(2):185-189.

Warner R, Taylor D, Wright J ve ark. ( 1994) Substance use among the mentally ill: prevalence, reasons for use, and effects on illness. Am J Orthopsychiatry, 64(1):30-39. Westermeyer J (1987) The Psychiatrist and solvent-inhalant abuse: Recognition, assement, and treatment. Am J Psychiatry, 144:903-907.

Yazman Ü (1995) Lise Gençliðinin Psikoaktif Maddelere Bakýþý ve Kullaným Oranlarýnýn Türkiye-Ýstanbul Örneði ile Ýncelen-mesi. Yayýnlanmamýþ Uzmanlýk Tezi, Ýstanbul, Bakýrköy Ruh ve Sinir Hastalýklarý Hastanesi.

Young TJ (1987) Inhalant use among American indian youth. Child Psychiatry and Human Development, 18(1):36-46.

Referanslar

Benzer Belgeler

Uçucu madde kullanımı sokak yaşantısı olanlarda olmayanlara göre an- lamlı derecede fazladır.[36] Sokak yaşantısı olma uçucu maddelerin diğer maddelerden fazla

Talbot ve arkadaşları (11) 60 epilepsi be 60 kontrol grubunu içeren çalışmalarında, erkek epileptik hasta ve kontrol grubu arasında total testosteron, serbest testosteron ve

Sağlıklı çocuk- lara (9 ay-10 yaş) rutin olarak meningokok aşıları öneril- mez, artmış meningokok enfeksiyon riski olan olgulara yapılmalıdır (19).. Ayrıca meningokok

When group 1 and group 2 were compared in terms of age, gravida, parity, and gestational week, the following results were observed: The mean age of group 1 was higher than group

However, these patients had recurrent episodes of ALTE, episodes requiring resuscitation, abnormal neurological examination findings and a family history of

Hedef organ hasarı olan diyabet hastaları, kronik böbrek hastalığı olanlar (eGFR <30 mL/dk/1.73 m 2 ), aterosklerotik KVH olmayan fakat majör risk faktörü olan ailesel

The aim of this study is to describe the epidemiological features of acute myo- cardial infarction (AMI) and outcomes in patients admitted for tertiary care in Trinidad.. We used

The models we have designed are hybrid cascaded 2-tier models (AES-TWOFISH, AES-BLOWFISH, TWOFISH-AES, BLOWFISH-AES, AES-SERPENT, SERPENT-TWOFISH) and hybrid cascaded