• Sonuç bulunamadı

Edebiyat tarihinin tanığı:Cevdet Kudret'e saygı toplantısı bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Edebiyat tarihinin tanığı:Cevdet Kudret'e saygı toplantısı bu akşam Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜLTÜR-SANAT

‘Cevdet Kudret’e Saygı’ toplantısı bu akşam Cem al Reşit Rey Konser Salonu’nda

Edebiyat tarihinin tanığı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Türk Aydınlanmasına

Katkıda Bulunanlar” dizisinin İkincisi edebiyat araştırmacısı ve şair

Cevdet Kudret’e ayrıldı. Bugün 19.00’da Cemal Reşit Rey Konser

Salonu’nda düzenlenecek toplantının açılışını Büyükşehir Belediye

Başkanı Nurettin Sözen yapacak. İsa Çelik’in dia gösterisinden sonra

Cevat Çapan, Konur Ertop, Rüksan Günaysu, Vedat Günyol, Aziz Nesin

ve Tahsin Yücel, Cevdet Kudret’i anlatacaklar. Günay Yetiz, Vivaldi’nin

Flüt Konçertosunu seslendirecek.

KONUR ERTOP

„Cevdet Kudret’in güçlü araş­ tırıcılık yanı ilk ürününü 1945’te yayımlanan “ Türk Hikâye ve

Roman Antolojisi” adlı kitap­

la vermiştir. Yeni basımlarında

“ Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman” adını alan bu 3 ciltlik

yapıt, araştırmacının bakış ve anlatış başarısının tanıklarından biridir. Kitapta titiz çalışma, sağlam belgelere dayanma, akıl­ cı yöntem, ustalıklı anlatış ken­ dini göstermektedir, örneğin, Edebiyat-ı Cedide, Milli Edebi­ yat gibi akımlan; Ahmet Mithat

Efendi, Hüseyin Rahmi, Ömer Seyfettin, Halide Edip, Yakup Kadri, M.Ş. E., Abdülhak Şina- si gibi yazarları ya da “ Zavallı Necdet” , “Çalıkuşu” gibi ya­

pıtları inceleyen bölümler bu başarının tanıtlanndandır. Ki­ tapta yazarlar ve yapıtlar ele alı­ nırken, daha önce yerleşmiş yar­ gılar yeniden değerlendirilmiş, edebiyat tarihimizde birçok dü­

zeltmeler yapılmıştır.

örneğin Hüseyin Cahit’in “ Hayat-ı Muhayyel” deki hikâ­ yeleri incelenirken, yazarın dili veanlatımının yalın, açık oldu­ ğu konusunda tekrarlanıp dur­ muş yargılar değiştirilmiştir.

Aynı şekilde Ahmet Hikmet’- in Türkçülük dönemindeki hi­ kâyelerinin süs ve yapmacık yö­ nüyle daha önce yazdıklarından farksız olduğuna dikkat çekil­ miş, Vecihi’yi Namık Kemal’in kötü bir taklitçisi sayan, roman tekniğini hiç bilmediğini ileri sü­ ren yargılar düzeltilmiştir.

Kitapta Saffet Nezihi, Cemil

Süleyman, Bekir Fahri gibi ya­

zarların yapıtları üzerinde yeni bir gözle ve ilk kez durulmuştur. Yakup Kadri’nin “ Hüküm Ge­

cesi” , Refik Halit’in “ İstan­ bul’un İçyüzü” , Re$at Nuri’nin

YENİ HARFLERLE İLK KEZ_________

YEDİKULE’DE A K ŞA M

Güneş vurdu başım bir kale kemerine!

Kuşlar yine bu akşam sulara otursunlar,

Baksınlar şu kocaman mahalle üzerine...

Kızıl bir aydınlıkta şaşırıp kaldı bunlar:

Ufak saksılar gibi görünüyor uzaktan

Pencere camlarında kurutulan sabunlar...

Madem ki aynı yükü sürüyecek her zaman;

Ne çıkar, çevirdiği dolabın kenarında

Şu bostan beygirinin gözünü bağlamaktan?

Akşam, Yedikule’nin gezer sokaklarında;

Kızıl bir şerit gibi yolların ucu yandı,

Güneş, yardı başını bir kale duvarında...

Bostan korkulukları sanki bir kahramandı,

Kuşlara bahsederken büyük tasavvurundan!

Sular olduğu yerde bir defa halkalandı:

Akşam, attı kendini Yedikule surundan...

CEVDET KUDRET

(1928 yılında Meşale dergisinde eski harflerle yayımlanan bu şiiri Cevdet Kudret hiçbir kitabına almadı. Yeni harflerle ilk kez yayımlanıyor.)

KALEMİN UCU’NDA CEVDET KUDRET— Cevdet Kudret, bu yıl yayımlanan “Kalemin Ucu” adlı son kitabında deneme­ lerini bir araya getirdi. (Fotoğraf: CENGİZ CIVA)

“ Yaprak Dökümü” romanları­

nın ilgi çekici değerlendirmele­ ri yapılmış; çok beğenilen birta­ kım yazarların ve yapıtların, ör­ neğin Osman Cemal’in “ Çinge- neler” iyle Reşat Nuri’nin “ Ye­

şil Gece” sinin abartılmış değer­

leri gösterilmiştir. Ünlü “Sinekli

BakkaT’ın mistik düşünceleri ve

gerici dünya görüşü yüzünden eleştirildiği sayfalar kitabın il­ ginç bölümlerinden birini oluş­ turmuştur.

Cevdet Kudret’in çalışmaları arasında Karagöz ve Ortaoyunu metinlerinin yayımları önemli bir yer tutar. Bu çalışmalardan birincisi 1968-1970 yıllarında yayımlanan üç ciltlik bir külli­ yattır. Titizlikle düzenlenen me­

tin yayımı kadar ilk ciltte ya­ yımlanan inceleme de önem ta­ şımaktadır. Aynı nitelikte bir çalışma olan ve 1973-1975 yılla­ rında yayımlanan Ortaoyunu metinleri de gene ayrıntılı bir araştırmayla zenginleşmektedir. Cevdet Kudret’in bu çalışmala­ rı tiyatromuzda Batı taklitçiliği­ ne dikkati çekmekte; Karagöz ve Ortaoyunu’nun göstermeci nitelikleriyle yeni yaratışları bes­ lemesi, yerli bir Türk tiyatrosu kurulabilmesi için öneriler getir­ mektedir. Bu ilkeleri gözeterek oyun yazmış sanatçılarla ilgili incelemeler ve metin yayımları Cevdet Kudret’in sevdiği çalış­ ma alanlarından biri olmuştur.

Şinasi’nin “Şair Eylenmesi” ,

Teodor Kasap’m “ işkilli Me- mo”su, Feraizcizade Şakir’in “ Evhami” si yazarın bu yolda­

ki çalışmaları arasındadır. Sağlam bilgi, tutarlı görüş Cevdet Kudret’i en başarılı eleş­ tiri yazarlarımızdan biri duru­ m una getirmiştir. “ Dilleri Var

Bizim DUe Benzemez” (1966), “ Bir Bakıma” (1977), ‘Benim Oğlum Bina Okur” (1983) ve bu

yıl çıkan “ Kalemin Ucu” kitap­ larında kılı kırk yaran inceleme­ ler yanında eleştiriler de yer alır. Bu yazılarda akılcı, laik, top­ lumcu bir yurtseverin yargıları, değerlendirmeleri önümüze açı­ lır.

DP yönetimi sırasında “ Ab­ durrahman Nisari” takma adıy­

la yayımladığı edebiyat kitapla­ rının bizde başlangıçtan günü­ müze bu alandaki en başarılı ürün olduğunu konuyla ilgili herkes kabul eder. Yunus Em­

re, Pir Sultan, Karacaoğlan gi­

bi halk şairleri ve Fuzuli, Bak?,

Nedim gibi divan şairleriyle il­

gili el kitapları kendi çerçevele­ rini aşarak eski edebiyatımıza çağdaş bir bakış açısıyla yakla­ şırlar.

Cevdet Kudret, edebiyat tari­ himizin dikkatli bir tarağı olmuş ve geçmişten günümüze uzanan bu büyük hâzineyi çağdaş insa­ nın değerlendirmeleriyle bize ta­ nıtmıştır.

Elleri dert görmesin.

Cevdet Kudret, sanat yaşam ını ve kendisini anlatıyor:

Edebiyatın proletaryasıyım ben

REFİK DURBAŞ________

“ Benim bir gölgem vardır; adı ‘Kudret’, kendi ibret bir göl­ ge. 1927’lerde takılmıştır peşi­ me. Ben giderim o gider, ben dururum o durur. Beni izlemek­ le görevli bir memurdur. Yalnız izlemekle yetinse gene iyi; dü­ şüncelerimi, duygularımı, yapa­ cağım işleri de öğrenmek ister.” Cevdet Kudret, 70. yaşı nede­

niyle “ kendisiyle yaptığı” ko­ nuşmaya böyle başlıyor. 1977 yılında “ Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı” ndaki bu konuşma Cev­ det Kudret’in yaşamından birin­ ci ağızdan kimi bilgiler vermesi yanında, asıl mizacını, edebiyat emeğini, araştırmacı titizliğini göstermesiyle önemli...

Bu konuşmanın üzerinden on dört yıl geçmiş, bugün Cevdet Kudret 84 yaşında. Ve 84 yaşın­ da aynı edebiyat emeği, aynı

araştırmacı titizliği, aynı yergi yüklü eleştirileriyle bugün de “ tanık” hğmı sürdürüyor. İşte bu tanıklığın en yeni kanıtı: Bu yıl “ Kalemin Ucu” başlığında topladığı denemeleri...

Behçet Necatigil, “

Edebiya-lulukta Ziya Osman’dan sonra en çok Cevdet Kudret, şiire sa­ dık kaldı. Yedi Meşalecilerin or­ tak kitabı Yedi Meşale (1928) ile

kendi eseri Birinci Perde’deki (1929) şiirlerinde bireysel duy­ gulan, münzevi ve kötümser, ama

rarsanız “ Sanat alanında eme­

ğinin karşılığını almak kim bi­ lir ne güzel şeydir. Bense sanat çalışmalarımın hiçbirinden her­ hangi bir çıkar sağlayamadım. Edebiyatın proletaryasıyım ben...” diyecektir.

“Bütün umudum gelecek kuşaklarda. Hepimizi yok sayıp kendine özgü

rengi, kokusu, havası olanTürk sanatını yaratacak genç kuşaklarda...”

‘‘Benim bir gölgem vardır; adı ‘Kudret’, kendi ibret bir gölge.

1927’lerde takılmıştır peşime. Ben giderim o gider, ben dururum o

durur. Beni izlemekle görevli bir memurdur...”

tımızda İsimler Sözlüğü” nde

Cevdet Kudret’in sanat yaşamı üzerine şunları yazıyor:

“ Meşale dergisinde (1928) toplanan Yedi Meşale şairlerin­ den biri de sanat hayatı 1927’de Serveti Fünun dergisinde başla­ mış, Cevdet Kudret’tir. O top­

orijinal açılardan arada hikâye ve balad imkânlnarından da fayda­ lanarak başarıyla yansıtmıştı.”

Cevdet Kudret şiir dışında ti­ yatro, öykü, foman dallarında da yapıtlar vermiş, edebiyat araştırmaları yapmış, deneme­ ler yazmış. Ama kendisine so­

Çünkü en verimli çağında Bitlis’e atanarak bir çeşit sürgün cezasına çarptırılmıştır. Bitlis’e gitmeyip istifa etmiştir. Tam yirmi yıl açıkta geçmiştir. Bütün kapılar yüzüne kapanmıştır.

Gerisini kendisinden dinleye­ lim:

“ Ben yavaş ve zor yazan bir adamım. Her ay belli bir gelirim olacak da ona dayanarak yavaş yavaş çalışacağım. Tiyatro serü­ veni sona erince roman yazma­ ya girişmiştim. Bitlis sürgünlü­ ğü işleri alt üst etti.”

Bugün Cevdet Kudret 84 ya­ şında. 60 yıldan fazla bir zaman sürecinde o “kutsal” saydığı sa­ natın “ titiz” yolunda yürüyor hâlâ... Denemelerinde iğneyi başkasına batırırken çuvaldızı kendisinden sakınmıyor. Yine o konuşmasına dönecek olursak gençlik yıllarında Baudelaire’- den nasıl şiir aparttığını “ cur-

nal” etmesi bunun bir örneği...

84 yaşında bir yazın adamı bundan sonra ne bekler?

“Bütün umudum gelecek ku­ şaklarda. Hepimizi yok sayıp kendine özgü rengi, kokusu, ha­ vası olan Türk sanatını yarata­ cak genç kuşaklarda...”

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu amaçla Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı- Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü-Kalite Değerlendirme ve Gıda

rs7498665 için tüm bireyler dahil edildiğinde elde edilen genotipler ile ölçülen değişkenler arasında kilo, VKİ ve oksijen değişkenleri istatistiksel olarak

Ahmet Emin Yalm an sunda, Trablusta, Çanakkalede, İstiklâl mücadelesinde hizmetle­ ri, saltanatı ve hilâfeti tasfiye­ de, lâikliği kurmakta, nefsimize güvenimizi ve

• Çalışmaya katılan kadın işçilerin meme kanseri taraması için kendi kendine meme muayenesi yapma, mamografi işlemi yaptırma durumuna göre Sağlıklı Yaşam Biçimi

Mustafa Kemal’i düşünüyorum; Yeleleri alevden al bir ata binmiş Aşıyor yüce dağları, engin denizleri. Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, Işıl ışıl

M eh m et B ayh an , Kızkulesi Dem eği olarak iki önerilerinin olduğunu belirterek, mimari fi-, kir projesi yarışmasının açılma­ sı ve Kızkulesi’nin belirli

Ulvi Cemal Erkin hemen bütün eserlerinde Türk mü- ziğinin ritm ve melodilerin­ den yararlanmış ve böylece dünya sanat müziğine yeni katkılarda bulunarak

gibi korkuyu yaşamayan daha doğrusu yaşaya- mayan hastalar üzerinde yapılacak çalışmalarla bu hastaların beyinlerinde ve zihinlerinde neler olup bittiğinin