TEVFİK FİKRET İLE MEHMET AKİF ŞÜKRA> K İ
r d aKUL
Asd şiirini son 7 yılda yazdı
— 5—
Bu yılların tarihlerini taşıyan kimi şiirlerinde de, acı veren gerçekleri yansıtırken öykü-şiir tekniğine özgü kuruluşlarla yer yer devrimci romantiklerde rastlanan konulan işler. Soka ğı, köyü, çocuğu, kadını, yok sulluğu, olağanüstü olayları getirir şiire. İşlediği temalarla yol da açar. Kendisinden son ra gelenlere girişim gücü ka zandırır.
Yaşanmakta olan zamanın sıkıntılarına karşın temelde umudunu yitirmemiştir Fikret. Karamsarlığı kaçma düzeyine ulaştığı zaman bile gelecekten umudu kestiği söylenemez. Çünkü doğadaki değişmeleri de görmesini bilir. Geceler kı yamete kadar sürmeyecek, sa bah mutlaka olacaktır. Yüzyı lın vazgeçilmez umudu aydın lanmadır. Tüm kişilikleriyle geleceğin adamı olan gençler, yarınki uzayın küçük güneş leridir.
“ Sabah Olursa” (1905) şii
rinde böylece geliştirdiği gele ceğe güven düşünüsü şiirin son iki dizesinde bir inanç parıltı sına dönüşür:
“ Ümidimiz bu, ölürsek biz, yaşar mutlak
Vatan sizinle şu zindan karan lığından uzak...”
Aynı evrenin bajka bir şii rindeyse, (Mazi-Ati, 1906) “ geçmişte doğmak hep orada kalmak elde olsa gelecek nasıl tasarlanır” diye sorar. Geçmiş ten kalanı silik, sönük, buna mış olarak nitelerken geleceği bolluğun ışığı ve beşiği olarak tanımlar.
Kamuoyunun vicdanı
Tevfik Fikret’in şiiri asıl II.
M eşrutiyet’in ilan edildiği 1908’den ölümüne kadar süren yedi yıl boyunca, ülkenin top- Iumsal/siyasal sorunları içinde gelişmiştir, diyebiliriz. Bu dö neminde, hele anayasal hakla rın, çeşitli bahanelerle rafa kal dırılmasından doğan acılar karşısında kamuoyunun vicda nını temsil eder gibidir Fikret. Asker ve sivil okumuş orta ta bakanın en gözü pek öğelerinin örgütlenerek, demokratikleş me savaşımının vazgeçilmez öncüsü durumuna getirdiği, İt tihat ve Terakki’nin özgürlük ilkelerine ihanetini hiç bağışla- mamıştır.
Bu dönemin yaratılarından “ 95’E DOĞRU” da zorbalık, düzen, insanların temel hakla rına aykırı yasalar ve özgürlük kavramlarını işlerken tepkile
ri, sesi, inancı, kavga adamı ki şiliği yansır dizelere.
“ Bir devr-i şeâmet.. Yine çiğ nendi yeminler
Çiğnendi yazık, m illetin ümmîd-i bülendi.
Kanun diye topraklara sürtün dü cebinler
Kanun diye kanun diye, kanun tepelendi
Bîhude figanlar yine bîhude eninler...”
Ve doğru olarak geliştirdiği düşünceleri, sorunlara bakışı, sergileyişi, hesap sormalariyle çağdaştır.
Bilir çünkü: Temel haklara aykırı yasalarla susturulmak is tenen ulusun sesidir. Üstü ör tülmek istenen de gerçek. “ Millet yaşamaz hakka tahas sürle solurken
“ Sussun!” diye vicdanına yumruklar inerse.
Millet yaşamaz Meclisi müs- tahkar olurken
İğfal ile, tehdîd ile titrer ve si nerse,
Millet yaşamaz ma’şeri millet boğulurken.”
dizeleriyle zorbalık karşısında Millet Meclisi’ni savunur..
Özgürlük ve insan haklarıy- le çelişen yasalar karşısındaki tepkilerini dile getirdiği başka şiirlerinde de yöneten azınlığın yönetilen çoğunluk üzerindeki baskılarından kaynaklanan di zeler vardır. Bu şiirlerden Mil let Şarkısı’nda sık sık “ hak” kavramı çıkar karşımıza. Hak, haksızlık, hak yolu...
Kendisini haklılık savaşımı nın içinde duyan bir şairin, gel diği meydan okuma aşamasın da sözün gücü, aykırı toplum güçlerinin yakasına yapışan kalabalığın elleri gibi sert ve amansızdır.
“ Zulmün topu var, güllesi var.
kafası varsa, Hakkın da bükül mez kolu, dönmez yüzü vardır. Göz yumma güneşten ne kadar nûru kararsa
Sönmez ebedi bir gecenin gün düzü vardır.”
dizeleriyle haklılık ve zulüm karşıtlığını belirtirken “ İnsan lığı pâmal eden alçaklığı yık, ez.. - Billâh yaşamak yerde sü rüklenmeğe değmez.” dizele riyle başkaldırmayı öğütler. Gerçekte amacı, devlet yöneti mine ağırlığını koyan güçleri tarih önünde yargılamaktır
Fikret’in. Nitekim şiirin son
bölümündeki sorgulama çağı nı, tarihsel olanı, toplumdaki çatışkıları algılayan bir bilinç düzeyine tanıklık etmektedir. “ Haksızlığın envaını gördük
bu mu kanun?
En gamlı sefaletlere düştük.. Bu mu devlet?..
Devletse de kanunsa da artık yeter olsun,
Artık yeter olsun bu denî zul mü cehalet
Millet yoludur, hak yoludur tuttuğumuz yol
Ey hak yaşa, ey sevgili millet, yaşa, var ol!’
Gelecek soyut
değildir __________
Fikret’i çağdaşı edebiyatçı lardan ayıran belirgin özellik lerinden biri de geçmiş, yaşan makta olan zaman ve gelecek sürecine, tarihsel gerçekleri göz önünde tutarak bakmasıdır. Bu nedenle gelecek soyut bir
kavram olarak görünmez onun şiirlerinde. Kişilerle, kuramlar la, toplumla vardır. Bugün ye ni olan yarın eskiyecek. Yarı
nın yeni olam bugünün yeni güçleriyle hesaplaşacaktır. “ Ferdâ senin dedim, beni al kışladın; Hayır,
Birşey senin değil, sana ferdâ vediadır.
Herşey vediadır sana ey genç unutma ki,
Senden de hesap arar âti-i müş teki..”
Namık Kemal, “ Değişmez fen mi vardır, mustakır eşya mı kalmıştır” diye yazmıştı. Fikret, yenilik ve değişim ile
birlikte evrim düşüncesini ge liştirerek birbirini tamamlayan düşünsel bir bütünlük yarat mıştır. İnsanoğlunun düşünme gücüne, yaratı yeteneklerine, usuna güvenmek bu bütün içinde sönmeyen bir ışık görü- nüşündedir. Bu ışığı algılama sı ile öteki çağdaşlarının “ dar
hendesesi” ne sığmaz Fikret.
Yaşadığı tarihsel kesitin olumlu-olumsuz çatışkıları içinde gelişmekte olanı gör müştür çünkü. Bu nedenle in sanın toplumsal varlığı çıkar onun şiirlerinde karşımıza. Be lirleyici gücünün farkına var mış, kim olduğunun bilinciyle hareket eden insan..
Fikret, değişme evresine gi
ren bir toplumun temelindeki çatışkıları sezinlediği için ileri- geri savaşımında kendisini dünyasal olana ad ark en , inançları ile dönemin öncüsü durumuna gelir. “ Haluk’un Amentüsü” nden aldığımız şu dizelerde görebiliriz bunu: “ Aklın o büyük sâhirin icâzı önünde
Bâtıl geçecek yerlere hüsranla inandım.
Zulmet sönecek, parlayacak hakkı dırahşân
Birdenbire bir tâbişi bürkânla inandım.
Kollar ve boyunlar çözülüp bağlanacak hep
Yumruklar o zencîr-i hurûşan- la inandım.
Bir gün yapacak fen şu siyah toprağı altın
Herşey olacak kudret-i irfan la... inandım.
Fikret’in şiirlerinde hak,
haksızlık, adalet, zulüm, istib dat kavramlarının sık karşımı za çıktığını belirtmiştik. Şair yalnızca bir tepki ya da “ protesto” aracı olarak kul lanmaz bu sözcükleri. Onlar, toplumsal bir duruma açıklık kazandırma amacı ile yüküm lenmiş öğelerdir. Bu nedenle en uyarıcı halleriyle çıkarlar kar şımıza.
SÜRECEK
ÖĞRENCİ— Yıllarca Galata saray Lisesi Müdürlüğü yapan Tevfik Fikret aynı okulda öğ rencilik yapmıştı.
1 9 0 8 ’den ölümüne
kadar süren bu 7
yılda Tevfik Fikret,
şiirini ülkenin
toplumsal / siyasal
sorunları içinde
geliştirmiştir. Bu
döneminde, hele
anayasal hakların
çeşitli bahanelerle
rafa kaldırılmasından
■doğan acılar
karşısında, Fikret
kamuoyunun
vicdanını temsil eder
gibidir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi