o
H
ARBİN başlamasından aşağı yukarı bir ay sonra, ortak hareket eden Nazi Almanyası’yla Komünist Sovyet- ler Birliği, Polonya’nın —o za manlar daha çok kullanılan adıy la Lehistan'ın-— işini bitirmişler, ülkeyi paylaşmışlardır, OsmanlI ların Viyana muhasarasına müda halesiyle "Hıristiyan âlemini Is lâm'dan kurtaran” Lehistan'ı Hı ristiyan âlemi Naziierin ve Komü nistlerin elinden kurtaramamış- tır. Polonya’nın uzun yıllar bitme yecek ıstırabı başlamıştır,Ingiltere - Fransa ve Almanya ise harbi sürmektedir. Ancak bu savaş 1940 ilkbaharına kadar Fransızların deyimiyle “Dröle de guerre = Garip harp” karakterini muhafaza edecektir. Harp ger çekten gariptir, çünkü cepheler de hemen hiç bir hareket olma maktadır. Eylülün son haftasında Dışişleri Bakanımız Şükrü Sara çoğlu deniz yoluyla Sovyetler Bir- liğ i’ne gider. Gazeteler, kendile rine verilen resmî bilgilere daya narak bu seyahatin “on gün kadar” süreceğini yazmaktadır lar. Saraçoğlu giderken “Sovyet lerle aramızdaki dostluk ve emni yet hissi arzu edileceği kadar sağlamdır” demiştir. Ancak ziya retin Türk - Sovyet ilişkilerinin ötesinde bir anlamı vardır.
• ELİ BOŞ DÖNÜLEN ZİYARET
“ On günlük ziyaret” tam 23 gün sürer. Ruslar Saraçoğlu’nu başta İstiskal ederler, fakat “Türkiye Sovyetlerin şartlanm ka bul ederse" bir anlaşmaya varıla bileceğini sezdirirler. Bunlar, Türklerin kabul edemeyeceği şartlardır.
TASS ajansının 2 Ekim tarih li tebliği: “ 1 Teşrinievvelde Mo- lotof ile Türkiye Hariciye Vekili Saraçpğlu arasında Türk - Sovyet münasebetlerinin bugünkü me selelerine tahsis edilen bir görüş me vukua gelmiştir. Bu görüşme ye Sovyetler tarafından Stalin, Potemkin, Dekanozov ve Sovyet ler Biriiği’nin Türkiye Büyükelçi si Aktay İştirak etmişlerdir. Gö rüşme dört saatten fazla sürmüş tür.”
Hem istiskal —zira Ruslar Dı şişleri Bakanımızı bekletmişler de, bekletmişlerdir...— hem de dört saatten fazla süren görüş me. Üstelik, bizzat Stalin’in işti rakiyle...
Haberin devamı: “Hariciye Vekilimiz dün Fransız ve Ingiliz sefirleriyle görüştü."
• ARACILIĞA PAYDOS Meselenin esası bugün bilin mektedir: Saraçoğlu bir aracıdır. Sovyetler Birliği’nden Almanlar la işbirliğini bırakıp İngiliz - Fran sızlarla işbirliği yapmasını teklif etmektedir. Ama Stalin, bu kartı henüz oynamak niyetinde değil dir.
Aynı gün Orgeneral Kazım OrtÜBy'ın başkanlığındaki bir he yet “ Büyük Britanya ile Türkiye arasında askerî, İktisadî ve malî anlaşmaları müzakere etmek üzere” Londra'ya hareket etmiş
tir. N
Şimdi, olayları gazetelerin manşetlerinden izleyelim:
19 Ekim 1939: “Ankara’da as kerî müzakereler —Ingiliz ve Fransız Şark ordusu başkuman danları dün Ankara’ya geldi. Bü yük merasimle karşılanan Gene ral Wavel ve General Weygand bugün Erkânı Harbiye’de görüş melerine başlayacaklar.”
20 Ekim 1939: “Türk - Ingiliz - Fransız ittifakı — Üç devlet ara sında yapılan muahede dün ak şam Ankara’da başvekilimizle İn giltere ve Fransa büyükelçileri ta rafından merasimle İmzalandı.” Türkiye İkinci Dünya Harbi karşısındaki vaziyetini almıştır. Harbe taraf olanlardan Ingiltere ve Fransa ile müttefiktir. Ama bu, bir savunma paktıdır. Türkiye te cavüze uğrarsa İngiltere ve Fran sa onunla birlikte savaşacaklar dır. Türkiye, hiç bir şekilde Sov yet Rusya ile çatışmayacaktır.
Saraçoğlu'nun başarısız Mos kova arabuluculuğu Türkiye için bir ders yerine geçecektir. Baş kalarının işine artık karışmaya cak, kimsenin arasına girmeye kalkışmayacaktır. Hiç bir teklif onun gözünü kamaştırmayacak, hiç bir tehdit ise onu korkutma- yacaktır.
Devlet adamları arasında bunlar olup biterken Türkiye’nin hemen bütün kahvehanelerinde bir takım “kurmay”lar türemiştir. Bunlar askerî harekât hakkında bol bol ahkâm kesmekte, türlü planlar yapmakta, hatta uygula maktadırlar. Herkesin ağzında “Majino hattı”, Zigfrid hattı” var dır. Bir kısmı Fransız’ı Alman’a, bir kısmı Alman’ı Fransız’a vur durmakta, bazısı da “Rus kartı”- nı kullanmaktadır.
• BİZİM MAGİNOT!
Bunu Cumhuriyet’in şehir içi röportajcısı Selahaddin Güngör şöyle anlatır:
“ Bugünlerde Almanların meşhur Zigfrid müstahkem hat tı şunun bunun ağzında salaşpu ra döndü. Birçok kimselerde ga rip bir sabırsızlanma var:
— Zigfrid’i bir türlü geçeme diler!
Aklı eren ermeyen askerî mü tehassıs kesildi.:
— Şuradan gelecekler, şura dan sarkacaklar, şuradan süre cekler...
50 bin tayyare ile Berlin’e ya pılacak gece baskınları mı arar sınız, Ingiliz donanmasının bir hamlesiyle denizin dibine indiri len Alman gemilerinin tonalito hesaplarını mı sorarsınız...”
Genel kanaat, bilhassa Magi- not’nun geçilemeyeceğidir. Nite kim 24 Eylül'de Galatasaray Fe nerbahçe’yi Taksim Stadı’nda hiç gol yemeden dört farkla, 4-0 ye nince Faruk ile Salim'den oluşan Galatasaray pek hattının adı "Ma jino hattı” olarak tescil edilir ve Faruk’un yanına Salim yerine Ad nan da geldiğinde bu lâkâp sürer.
o
■ ■
“ saıîasırhen TÜRKİYE
Araştırma Asistanı: FİDAN TÜRKENT Fotoğraf: SELAHATTİN GİZHazırlayan
METİN
TOKER
[3l
Boğaz'da 1 yıllık yalı kirasına
yalı satın alınıyordu
...
Hem de
o zamanın parasıyla değil,
bugünün parasıyla
...
Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu \nun başarısız
Moskova arabulucuğu
m m
• •
|
•
■
Turkıve kan ve
ateşin dışında..
24 Eylül'de
Taksim
Stadı'nda
Fenerbahçe'yi
4-0 yenen
Galatasaray
bek hattının
adı “Majino
hattı
”
olarak
tescil edildi
Bu yalılar, harp yıllarının Bebek yalılarıdır. İstimlâkler yeni yeni başlamakladır. Am a belediye pek cimridir: Bunlardan bacılarına 5 bin lira teklif etmekledir. Yalı sahipleri ise: “İnsaf. 12 binden aşağı olmaz. ■ ” diye diretmektedirler.
5
bin
liraya
ırala
0
Belediyeye iki yalıyı istimlâk etmek için birine S,
ötekine 4 bin lira değer biçti. Yalı sahipleri ise
birinciye 20 bin, İkinciye 16 bin lira istediler ve
mahkemelik oldular
1
939 yılının ekim ayında Boğaziçi’ndeki yalıları istimlâk edi len iki vatandaş belediyenin biçtiği istimlâk bedellerini be ğenmezler ve itiraz ederler. Belediye dava olunur. Belediye ler hep aynı belediyelerdir. 1939 Ekimi’nin İstanbul Belediyesi'nin avukatı da, işi uzatmak maksadıyla, “ bazı tetkikler için” mehil is ter. Buna davacıların avukatları karşı çıkarlar. Derler ki: Beledeyi- ler istimlâk davası açınca bunlar çabucak sonuçlanıyor. Vatandaş dava açınca sürüncemede bırakılıyor, uzuyor da uzuyor.. O bakım dan belediye aleyhine açılan davaların da belediye tarafından açı lanlar kadar çabuk yürütülmesini istiyoruz.Belediyeler hep aynı belediyelerdir ya...1939 Ekimi’nin İstanbul Belediyesi’nin avukatı bu sefer de davanın açılmasında usulsüz lük bulunduğunu iddia eder. Ancak mahkeme iddiayı haklı bulmaz. Binalara yeni kıymet takdiri için üç mühendisten oluşan bir hakem heyeti kurulmasına karar verir.
İki yalıya belediyenin takdir ettiği İstimlâk bedeli nedir? Birine5 bin, diğerine 4 bin lira.
Yalı sahiplerinin istedikleri fiyat kaçtır?
Birine 20 bin, diğerine 12 bin lira. Doların o günkü değerine gö re birine 16 bin dolar, diğerine 10 bin dolar. Doların bugünkü değe riyle İlki 4 milyon, İkincisi 2.5 milyon lira.
Yıllık kira değil, satın alma bedeli, satın alma bedeli! Kırkbeş yılda Boğaziçi’ndeki yalı rayici nereden nereye gelmiş, bir düşünebiliyor musunuz?
Ama 1939’da, 1940’larda Belediye ile Şirket-I Hayriye Boğaziçi’ne ilgi çekebilmek için yırtınıyorlar, halkı orada inşaatateşvik maksa dıyla ellerinden geleni esirgemiyorlardı. O zamanlar halk ise, daha ziyade, Karşıyaka’daki Bağdat Caddesi’ne iltifat ediyordu. Deniz dahi görmeyen bir kuru yol!
Tevekkeli İstanbul'un ismi vaktiyle “ körler şehri” anlamına gel- miyormuşmuş.
•GUNUN HABERLERİ
Kâzım Orbay, Londra dan dönerken beraberinde hem omuzuna asılm ış bir gaz maskesi, hem de Türk-İngUiz-Franstz itti fa kın ın gerçekleşme esaslarını getiriyordu. 6
GÜNÜN İLÂNLARI
350'yi mütecaviz altın madalmya ve zafer nişanlarıyla büyük mükâfat, birin cilikle diplomalar kazanan
LİMON ÇİÇEKLERİ
HAŞAN
KOLONİ ASI’nın
Benzerine Avrupa medeniyetinde bile tesadüf edilemez. Hastalara hayat ve şi fa veren, sinirleri teskin eden, ruhî ıstı- rabiarı azaltan bu meşhur kolonyaya ec nebiler bile tapıyor. Hayran ve meftun memleketlerine hediye olarak gönderiyor lar. Denebilir ki, İngiliz, Fransız, ve bütün yüksek milletlerin kolonyalarına faikdir. HAŞAN DEPOSU Yeni Adresi: bahçekapi Bey.Tramvay Durağı kar
Cumhuriyet, 16.11.59
(İlân)
l lira ile bir kravat alabilirsiniz! I lira ile sinemaya gibelirsiniz! 1 Ura ile taksiye binebilirsiniz!
Fakat 1 lira ile “ M İL L İ PİY A N G O ” dan alacağınız bir bilet size: 8000 10000 15000
liralık ikramiye kazandırabilir.
C um huriyet 26. 10. 39.
Karışık ve nasıl yapıldığı belli olmayan hayat çocuk gıdaları ile yavrunuzun sıhhati ni tehlikeye koyarsınız. Allah’ın yarattığı gibi saf ve tabii hububattan yapılmış HAŞAN
özlü unlan çocuklarınıza yediriniz. Vitamin Pirinç Kalori Yulaf Kuvvet Buğday Kudret İrmik Sıhhat Patates Neze Mısır Enerji Türlü Zekâ Mercimek Bezelye Badem Çavdar özü Dünyada mevcut çocuk gıdalarının en mükemmelidir.
Haşan Deposu: Yeni adresi, Bahçekapi Bey Tram . Durağı karşısında Yalı Köşkü Cad. 6/8.
Cumhuriyet 27. 10. 39. S________________________________________t
Yayla Apt.
Nişantaşı Vali Konağı Cad. Sıcak ve soğuk su, kalorifer, elektrik, havaga zı. En son konfor. Yalnız 2 - 3 daire kalmıştır.
Cumhuriyet 20. 10. 1939.
E
BEDİ Şef Atatürk için Ra- sad Tepe'de yapılması mukarrer Anıtkabir yeri nin istimlâk işleri tamamlanmış tır. Bu iş için Başvekâlette te şekkül eden komisyon bugün toplanarak inşaat işlerinin teşriî etrafında tetkikler yapmış ve bu meyanda pek yakında inşasına başlanacak olan Anıtkabir'in Türk milletinin şerefine lâyık bir mükemmeliyette olmasını temi- nen projesi için beynelmilel mü sabaka açılmasını karar altına al mıştır.• BİR STAD...
Nafıa Vekâletine tasdik için verilen projeye göre, Dolmabah- çe’deki yeni stad 10 bini oturan ve 13 bini ayakta 23 bin kişilik olacaktır. Karşılıklı kapalı iki tri bünden birinin ortası şeref locası ve iki yanı da 1. sınıf seyirci için, karşısındaki kapalı ise, 2. sınıf se yirci için olacaktır. Ayrıca gaze teciler için 40 kişilik loca ve spi ker yerleri de bulunacaktır. Tri bünlerin altında soyunma, duş ve servis odalarıyla iki büyük cim- nastik salonu, boks, güreş ve eskrim antrenman salonları ola caktır. Cimnastik salonları kalo riferle ısınacak ve duşlarda sıcak su olacaktır.
Stada büyük Millî Şefimizin şerefli adı verilecektir.
• ...VE BİR MAHKEME
Reis Remzi ve azaları Halil ve Atıf olan 2. Ağır Ceza'nın ilk da vası zorla eve girmek ve kız kaçır mak davasıdır. Hüseyin, Haşan ve Muzaffer isimli gençler Çem- berlitaş’ta aile bahçesinde gör dükleri Perihan’la Saime’nin pe şine takılarak evine kadar takip etmişlerdir. Saime’nin annesi Zi- şan’dan Perihan’ı istemiş, zorla eve girmiş, Perihan’ı zorla sürük leyerek dışarı çıkarmışve civarda bir yere götürürlerken kızın hay kırışlarına gelen bekçiler tarafın dan yakalanmışlardır.
İstanbul 2. Ağır Ceza, münfe- rid hâkimlik teşkilâtıyla beraber müçtemi hâkimli olmak üzere ku rulan yeni mahkemelerdendir.
A n ıtka b ir’in istim lâk çalışmaları 1939’da başladı. İlk kazmayı ise devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, ancak II. Teşrin 1944’te atabildi.
İstanbul’un emektar stadyumu, harp yılları içinde inşa edildi. Stadın adı, siyaset rüzgârlarına göre değişti. İnönü Stadyumu- Dolmabahçe Stadyum u- M ithatpaşa Stadyum u ve Yeniden İnönü Stadyum u.
BİR KESKİN
NİŞANCININ ÖLÜMÜ
1939’un sonlan yaklaşmaktadır. İstanbul’da b ir cinayet olur. Bunun haberini gazeteden okuyalım:
“ Dün gece saat 22’dc Beyoğlu’nda Ağahamamı’nda SuTerazisi Sok. birkişinin ölümü, diğer birinin de ağır surette yaralanmasıyle neticelenen bir facia olmuştur. Gece geç vakit aldığımız malûmata göre hadise şu dur:
Firuzağa'da bir bakkal dükkânında çıraklık eden Haralambos ismin de bir delikanlı uzun müddetten beri 25-30 yaşlannda güzel bir kadına tutkundur. Fakat bütün uğraşmalarına rağmen kadını kendine celbedc- memiştir. Aleko isminde bir garsonun karısı olan Olga, Haralaınbos'a biç yüz vermemiş, yolunun üstünde bekleyen delikanlıya daima soğuk ve yabancı durmuştur. Dün gece Suterazisi Sokağı'ndan geçerken gene Haralambos'la karşılaşan Olga bakkal çırağına aynı şekilde muamele et miş, bunun üzerine Haralambos kadına saldırmış ve bıçağını vücuduna saplamaya başlamıştır. Olga çığlıklar kopararak kanlar içinde yere yu varlandıktan sonra katil kaçmak istemiş, fakat o sırada etraftan koşan halkla karşılaşmıştır. Halk kendisi tutmak islemiş, bunun üzerine Hara lambos elinde bıçağı olduğu halde karanlık bir sokağa sapmış, fakat ora da ayağı bir taşa takılarak düşmüş, bıçak da tam kalbine saplandığı için yere yıkılarak aniden can vermiştir. Hadiseye derhal savcı muavinlerin den Besim elkoymtış, vücudunun altı yerinden çok ağır yaralı olan Olga hastaneye kaldırılmıştır. Hayatı tehlikededir. Haralanıbos'ıın, Olga’nın çocuğunun vaftiz babası olduğu anlaşılmıştır.
• C H P ’nin tüzüğünde yer alan üye, aday, örgüt,
saylav, b akanın yerine aza, nam zet, teşkilât, m ebus
vekil kullanılacak
Teşkilâta gönderilen
“ mühim tamim”
H
ARP çıkmış, ama henüz 1939 bitmemiştir. Cumhuriyet gazetesin de “ Mühim Bir Tam im ” başlığıyla bir haber vardır. “ M ühim ”o günler basınında —hatta, tâ 1940’lar sonuna kadar— çok kulla nılan deyimdir. Mühim bir demeç. Miıhim bir ziyaret. Mühim bir görüş m e... Am a, bu “ Bjühim” in esası nedir? O , ya ikinci başlıktadır, ya orada da yoktur da yazının içindedir.
Denilen, bu kullanımın Cumhuriyet’in ilk yazı müdürlerinden Kemal Salih Sel tarafından başlatıldığı, onu Abidin Daver’in sonra Feridun Men-
tcşeoğlu’nun, sonra Cevat Fehmi B aşkuf’un devraldığı ve başka gazetele re de oradan geçirildiğidir.
“ Mühim Bir Tam inT’iıı ikinci başlığı bir aydınlık getiriyor: Halk Parti si teşkilâtına ait bazı isimlerin değiştiği bildirilmiştir.
T ü zü k te g e c e n
k e lim e le r
Osmcmlıcca'ya ç e v rild i
Eski isim Yeni isim
Üye Âza
Aday Namzet
Parti örgütü Parti teşkilâtı
Genel Başkanlık Kurulu Genel Başkanlık Divanı Genel Yönelim Kurulu Umumî İdare Heyeti İl, ilçe, kamım, ocak Vilayet, kaza, nahiye, ocak yönetim kurulları İdare heyetleri
Saylav Mebus Tüzük Nizamname Sekreter Kâtip Bakan Vekil Başbakan Başvekil İşyar Memur
Hizmet adamı Müstahdem
Kamutay Büyük M illet Meclisi
Onur Kurulu Haysiyet Divanı
Yasav İnzibat
Çekim İstifa
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi