b a y r a
es
i-
kBURHAN
■ t\
ifflMIİifâiMS
KITALİ
G
EÇEN hafta sonu Türkiye’nin güzel vilâyetlerinden Kahramanmaraş hal- • kı birbirini kırdı. Sebep olarak görülen âmil, Sünnîlik, Alevîlik davasıydı. Ama söküp geldiği kaynak, sağ-sol çatışmasının deva mıydı. Tesadüf eseri veya zihniyet mahsulü olarak Alevîler sol düşünceye meyyal, bu yüzden Halk Partisi’ne yatkın, Sünnîler de sağ düşüncenin sahibi ve umumiyetle sola, özellik le komünistlere düşman görünüyorlardı.Geçen hafta Maraş’ ta hâlâ sayısı belli olmayan büyük bir halk, sol ve Alevî sandıklan kimseleri öldürdüler, yaraladılar. Hükümet yoktu. Halk perişan oldu. Çünkü bir kısım Kahramanmaraşlı, başka bir semtin sakinlerini sorup sual etmeden çoluk-çocuk öldürüyor, evini-barkını yakıyordu. Doğrusu hükümetin hali hâlâ bu fecî kıtalin şeklini, sebebini, mukadderatını nasıl çıkıp nasıl büyüdüğünü tafsilâtıyla amme efkânna anlat mamasını, bir şey saklamaktan ziyade onun da pek fazla bir şey bilmediğine yormayı tercih ediyorum.
Ne oldu? Ne olduysa, oldu. Koca bir vilâyet merkezinde binlerce Müslüman, bir o kadar Müslümanı kırmaya başladı. 100 kadar ölu, 1000’den fazla yaralı var. Bugünkü klâsik harplerde bu kadar zayiat büyük sayılır. Kahramanmaraş’ta 3 gün terör havası esti. Bugün durdu mu? Belki getirilen askeri kuvvetlerle ve halkın evlerinden dışarı çıkma yasağı sebebiyle hadiseler durdu. Ama evi- barkı yıkılmış, çoluk-çocuğu, anası-babası, ninesi öldürülmüş kimselerin bu korkudan ve bunun neticesi intikam düşüncesinden kolay kolay kendini kurtarabileceğini düşünebilir misiniz? Şimdi Kahramanmaraş halkı bu atmosfer içindedir. Herkes dışarıdan gazel nev’ inden hadiselerin acılığından ve üzüntüle rinden bahsediyor.
Üzüntü ne demek beyler, üzüntü ne demek? İçimiz kan ağlıyor. Bugünü için ve yarını için. Kahramanmaraş halkının uğradığı bıı belâdan dolayı keder içindeyiz. Memur ne yapacağını, âmir ne diyeceğini, zalim ne yaptığını, mazlum neye uğradığını, adliye nereden işe başlaya cağını, polis bu kan fırtınasını nasıl durdu racağını bilemiyor. Partiler ne diyeceklerini şaşırmışlar. Hükümet hadisenin ağırlığı altın da ezilmemeye çalışıyor.
Hadisenin acı ve korkunç tarafı, bir kısım Müslüman Türkün diğer bir kısım Müslüman Türkü eski tabirle “ katli vâcip” sayarak öldürmesi, evini, barkını tahrip etmesidir. Bu dünden bugüne ad an ıla n teşvik etmekle olmaz. Demek ki büyük bir ısrarla beyinler yıkanmış, asırlarca beraber yaşayan bu Müs lümanların bir kısmı ötekine can düşmanı haline getirilmiştir. Bu nasıl düzelir? Bunu şimdi düşünmek hem güç, hem yersiz.
Bence önce Kahramanmaraş'ı ve ondan evvel bu çeşit hadiselere sahne olan şehirlerin halkını emniyet altına almalı. Memlekette sınıf sınıf her halk tabakası içinde sözü geçen imam, hatip, muallim, doktor, avukat, hâkim, yaşlı, emekli, ne kadar eli öpülecek, hatın sayılacak, sözü dinlenecek kimse varsa ellerinden geldiği, dilleri döndüğü kadar bu işin bir manasız cinayet ve İslâm dininin reddettiği büyük bir günah olduğunu, insanların bugünkü günde vicdanî kanaatlan yüzünden değil öldürülme si, muaheze dahi edilemeyeceğini anlatmak ve bunun İslâm dininin emri olduğunu söylemek gerekmektedir. Biz de bugün işte bu işi yapıyoruz. İslâm dini “ Katili kati ile tebşir ediniz!" Yani “ öldüren mutlaka öldürülür" diyor. Müslümanlar birbirinin kardeşidir diyor, dinde zorlama yoktur diyor. Allah insanın kendine bile kıymasmı haram etmiştir. Çünkü bir insan bir Allah eseridir. Bigünah bir insanı, hem de Müslümanı öldürmenin ne büyük günah olduğunu anlatmak lâzımdır.
Ey Müslümanım diyenler! Allaha inanıyor, ondan korkuyorsanız insanları, hele Müslü manları Alevî’ dir, Sünnî’dir, Şiî’dir, solcudur, sağcıdır diye öldürmeyin, âkıbetiniz fena olur, memleketiniz harap olur, dostlarınız düşman, düşmanlarınız bahtiyar ve şâdân olur.
Türkiye’yi kurtaran Gazi Mustafa Kemal Paşa ve onunla birlikte Türkiye’yi düşman lardan kurtarmak için kanlarını döküp, canlarını veren şehit-şüheda, size bu memleke ti birbirinizi kırınız diye mi kurtardı? Onların ruhu, Peygamberin ruhu, Ehl-i Beyt’ in ruhlan bu bizim dalâletimiz önünde huzursuzdur. Allah böylelerinden razı olur mu? İslâm dini her hususta birbirinize yardım ediniz diye emrederken, Allah’tan Fâtiha sûresinde olduğu gibi bize sırat-ı müstakim’i, yani doğru yolu hidayetinle göster diye dua ve niyaz ederken, ey Müslümanlar, siz birbirinize nasıl kıyarsı nız?
Devlete gelince, vallahi aziz idarecilerimiz sizin de bu atmosfer içinde ve bu hadiselerin kanlı ve ateşli baskısı altında salim bir kafa ve âdil bir muhakeme ile neticeye varacağınızdan bugün için şüphe ederim. Onun için bu hadiselerin adlî takibatını bu ateşi görmemiş, dehşetine düşmemiş olanların yapmasını ve işi Kahramanmaraş’tan başka bir merkezden idare etmeyi naçizane tavsiye ederim. Çocuğu öldürülmüş bir komiserden bu olaylarda tarafsız vazife beklemek, suyun yukarı akma sını istemek olur.
Yarabbi! Sen bize göt üremediğimiz kadarı nı yükleme ve bize bugünleri aratma. Yolunu şaşırmış, muhakemesini kaybetmiş, gözü dön müş olanları sen ıslah eyle ve masumları koru yarnbbi!