• Sonuç bulunamadı

İzmir’de Kent Meydanlarının Toplumsal Hareketler Açısından Değişen Kullanım Değeri ve Temsil: Konak, Cumhuriyet Ve Gündoğdu Meydanları Üzerinden Bir Değerlendirme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İzmir’de Kent Meydanlarının Toplumsal Hareketler Açısından Değişen Kullanım Değeri ve Temsil: Konak, Cumhuriyet Ve Gündoğdu Meydanları Üzerinden Bir Değerlendirme"

Copied!
28
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İzmir’de Kent Meydanlarının Toplumsal Hareketler Açısından Değişen Kullanım Değeri ve

Temsil: Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu Meydanları Üzerinden Bir Değerlendirme

Value of the Changing Use and Representation of Izmir’s Urban Squares in Terms of Social Move-ments: An Evaluation Through Konak, Cumhuriyet and Gündoğdu Squares

Öz

Kentlilerin sosyal, kültürel, ticari ya da benzer amaçlarla bir araya geldikleri kamusal alanlar olarak kent meydanları aynı zamanda toplumsal hareketlere ve gösterilere de ev sahipliği yapan mekanlardır. Meydanlar, dönemsel olarak değişen içerikleri ile söz konusu toplumsal hareketler ve gösteriler aracılığıyla kent belleğinde bir temsil gücü elde ederler. Bu noktada temsil gücünü belirleyen anlamın inşasında kentsel mekan açısından tarihsellik ve buna bağlı olarak şekillenmiş fiziksel düzen, ölçek ve çevresel ilişkiler öne çıkarken, toplumsal olarak da bağlı olunan sistemin sorunları ve memnuniyetsizliklere dayalı ifade arayışları, mücadeleler ve hatta savaşlar belirleyici hale gelir. Bu çalışma böyle bir temsil gücünü ve anlamın inşasına aracılık eden faktörleri İzmir kentinin önemli kent meydanları üzerinden tartışmayı amaçlamaktadır. İzmir kentinde tarihsel olaylar ve mekan kurgusu temelinde öne çıkan Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarının ele alındığı çalışmada, toplumsal hareketlerin değişen içeriği temelinde ilişkisel bir analiz ortaya konmaktadır. Söz konusu meydanların değişen kullanım niteliği, tarihsel geçmiş ve mevcut yapısal özellikler temelinde ele alınmakta ve yine değişen toplumsal hareketler açısından gerçekleştirilmiş güncel durum saptamaları aracılığıyla karşılaştırmalı bir değerlendirme yapılmaktadır. Çalışma, Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı 2014-2015 Güz Yarıyılında PLN 5085 “Mekanın Sosyolojisi” dersinde yapılan araştırmanın bulguları ile İzmir Emniyet Müdürlüğü ve 20 adet siyasi veya gönüllü kuruluş ile gerçekleştirilmiş görüşmelerin sonuçlarına dayanmaktadır.

Abstract

Being public places where citizens come together for social, cultural or related purposes, urban squares host social movements and demonstrations. Squares with their periodically changing contents attain a power of representation in urban memory via social movements and demonstrations. At this point, while historicity and correspondingly shaped physical order, scale and environmental relations come to the fore in the sense of urban space; in social sense search of expression based upon problems of the affiliated system and dissatisfaction, struggles and even wars become determinants in constructing the meaning that determines the representation power. This study aims to discuss such a representation power and factors effective in construction of the meaning through significant urban squares in Izmir. The study presents a relational analysis on the basis of changing content of social movements focusing on squares in Izmir, Konak, Cumhuriyet and Gündoğdu, which are prominent in terms of historical events and spatial configuration. The changing use of these squares are discussed on the basis of historical past and current structural characteristics, also a comparative evaluation is made through investigations on existing circumstances in terms of changing social movements. The study is based on the findings of research carried out during the course PLN 5085 “Sociology of Space” in Dokuz Eylul University the Graduate School of Natural and Applied Sciences City and Regional Planning Department in 2014-2015 Fall Semester, and on interviews with Izmir Police Department and 20 political or volunteer organisations.

İrem ERİN, Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, E-posta: irem.erin@deu.edu.tr

Senem TEZCAN, Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, E-posta: senem.tezcan@deu.edu.tr Hayat ZENGİN ÇELİK, Doç. Dr., Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, E-posta: hayat.zengin@deu.edu.tr

Anahtar Kelimeler:

Kent Meydanı, Toplumsal Hareketler, Gösteri, Temsil, Konak Meydanı, Cumhuriyet Meydanı, Gündoğdu Meydanı. Keywords: Urban Square, Social Movement, Demonstration, Representation, Konak Square, Cumhuriyet Square, Gündoğdu Square.

(2)

Giriş

Kentler farklı ilişki ve deneyimlerin üretildiği mekansal oluşumlardır. Söz konusu üretimin fiziksel nitelikleri gündelik yaşam pratikleri içinde ve mevcut değerler sisteminin ürünü olarak ortaya çıkarlar. Bu temelde kentsel mekanı görünür kılan fiziksel unsurların bir değer temsiline dayandığı açık olup, mekanı bu temelde okumaya çalışan kuramsal yaklaşımların da çeşitlendiği görülür. Mekanı bu temelde açıklamaya çalışan en önemli yaklaşımlardan biri hiç kuşkusuz Henri Lefebvre’dir (Lefebvre, 1996). Mekan üzerinde çalışan pek çok araştırmacıya da rehberlik edecek biçimde mekanın toplumsal pratikler, kodlar ve göstergeler aracılığıyla ortaya çıktığı savını ortaya koymuştur. Lefebvre mekanın kodlarının bir tarihsellik içerisinde üretildiğini ve mekanın “gerçeklik” olarak üretiminin biçim ve temsillerinin ardışık bir tarihsel akış içerisinde gerçekleştiğini ifade etmiştir. Tarihsel şehirler tanımlaması ile desteklenmeye çalışılan bu yaklaşımda üretim ilişkileri, bilgi ve iktidar yapılanması belirleyicidir (Lefebvre, 2015a; Işık, 1994) Bütün bu etkiler altında mekanın toplumsal olarak üretilmesine tanıklık edilir. Bir başka ifade ile mekan toplumsal eylemlerin bir ürünüdür ve her zaman bir toplumsal mekandır.

Mekanın ve özel bir biçimi olan kentsel mekanın doğru kavranabilmesi ancak kodların, temsil nitelikleriyle birlikte okunması ile mümkün olabilir (Lefebvre, 2015b). Toplumsal pratikler böyle bir çabada temel bileşendir ve bu bağlamda kamusal mekan, söz konusu pratiklerin gerçekleştiği bir alan olarak önemli hale gelir. Bu çaba tarihsel olarak ortaya çıkmış birikimin bir anlam ve değer inşasında ne kadar etkili olduğunun belirlenebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Zira bugün gelinen aşamada küresel akışkan coğrafyada yeni değerler yaratma arayışına soyunmuş tüm kentlerin mekanı üretme pratiklerinde önemli değişikliklerin yaşandığı görülmektedir. Bu arayışta toplumsal yaşamın temel bazı bileşenlerinin eridiği ve mekan açısından da bazı anlam kaymalarının yaşandığına tanıklık edilmektedir. Tarihsel ve kültürel birikime dayanan organizasyonlar biçim değiştirirken, gündelik pratiğin yeniden örülmesiyle ilgili olarak mekanın temsil gücünde de değişimler ortaya çıkmaktadır. Diğer yandan küresel ölçekte değişen üretim ve birikim ilişkileri ve politik yapılanmanın yeni içeriğine bağlı olarak zaten kamusal ortam ve bu ortamdaki toplumsal ifade tarzı da değişime uğramıştır.

Ülkemiz kentleri açısından da izlenen böyle bir içerik değişimini ortaya koyan çokça gösterge mevcuttur. Bu yazı da böyle bir kapsamda ortaya çıkan içerik değişimini İzmir kenti üzerinden değerlendirmeyi ve kentin tarihsel olarak kamusallığında belirleyici olmuş/olan üç önemli meydanı değişen kullanım biçimi üzerinden ele almayı amaçlamaktadır. Çalışmada konum olarak birbirine yakın olmasına rağmen toplumsal ifade ve temsil nitelikleri açısından farklılaşan bu üç kent meydanının mekânsal nitelikleri ve toplumsal hareketler ve gösteriler açısından tercih edilme koşulları değerlendirilmektedir. Ayrıca meydanların farklılaşan özelliklerine rağmen birbirlerini kamusallığın paylaşımı açısından nasıl destekledikleri ve kent merkezinin mekânsal örüntüsü içerisinde nasıl bir ilişkisel yapılanma sergiledikleri de çalışmanın değerlendirme konuları arasındadır.

(3)

Kamusal Alan, Meydan ve Toplumsal Hareketler

İlk kez Habermas tarafından “Kamusallığın Yapısal Dönüşümü” adlı eserde ele alınıp incelenen kamusal alan kavramı, demokrasi sorunu bağlamında, devlet ve sivil toplum arasındaki karmaşık ilişkileri aydınlatma çerçevesinde veya kültür/politika arasındaki ilişki bağlamında ilerleyen dönemlerde de incelenmiş bir kavramdır. Kamu, ilk olarak kamusal topluluk olarak bir araya gelmiş özel şahıslar biçiminde ortaya konmuş; bireylerin kamusal akıl yürütme yoluyla ve başkaları ile iletişim kurarak düşüncelerini özgürce ifade etmeleri ise kamusal alanın oluşumuna temel olmuştur. Habermas’a göre kamusal alandaki ifade biçiminin farklı halleri vardır ve davranışlar, giyim, kuşam, işaretler, jestler ve hitap tarzlarıyla da ifade bulan farklılıklar içinde bir temsil dili gelişmektedir (Eren, 2005: 95; Kalaycı, 2013: 4-5).

Kamusal alan kavramının içeriğindeki çeşitlilik pek çok yaklaşım içinde konunun temel bir tartışma başlığı haline gelmesine yol açmıştır. Seyla Benhabib yaklaşımında bunu üç kamusal alan tanımı ile göstermeye çalışmıştır. Bunlardan ilki Arendt’in tarifine göre biçimlenen, insanların birlikte hareket ettiği her yerde ortaya çıkabilen “Agonistik (tartışmacı)” görüştür. İkincisi Kant ile başlayan ve “adil ve istikrarlı kamu düzeni” anlayışıyla biçimlenen, Rawls’a göre kamusal aklın belirleyici olduğu, Ackerman’a göre ise devletin faaliyet alanı olan “legalistik” kamu alanı modelidir. Üçüncüsü ise katılımın herkese açık, katılan herkesin ise eşit ve özgür olduğu Habermas’ın “kamu diyaloğu modeli”dir (Özcan, 2003: 258; Yükselbaba, 2008: 228-251). Tüm açıklama biçimlerinde işaret edilen ise, esasen toplumsal sistemin problemlerinin görünür hale geliyor oluşudur ki, bu husus pek çok yaklaşımda siyasal erkin icra edilmesine yönelik demokratik bir arayış olarak ortaya konmaktadır.

Böyle bir arayışın mekanı olan kent ise toplumsal süreçlerin sağlıklı işleyişini sağlamak üzere buna yer gösterecek bir fiziksel biçimleniş içerisinde yapılanmak durumundadır. Sonuç olarak kamusal alan, devlet ile toplum arasında aracılık yapan bir oluşumdur ve elbette kendisini mekânsal olarak da ifade etmektedir. Böyle bir ifade biçiminin özel alan dışında yani kamusal bir alanda yer alması genellikle “kamusal alan” ve “kamusal mekan” tanımlamalarının birbiri ile karıştırılmasına da neden olur. Oysa kamusal alan, eleştirel ve özgürleştirici ifadenin var olduğu yerler iken kamusal mekan, herhangi bir ayrım yapılmadan her bireyin kullanımı düşünülerek yapılmış açık ve kapalı alanların genel adı olarak karşımıza çıkar (Güney, 25.10.2007). Buna göre özel mekan dışında kalan meydanlar, sokaklar, parklar, kafeler insanların toplanabileceği, bir araya gelebileceği her yer “kamusal” olarak nitelendirilmektedir.

Farklılıkların, çatışmaların, dayanışmanın mekanı olarak kentlerde katılım ve toplumsal örgütlenmeler açısından gösteri ve toplantılar tarihsel olarak önemli bir paylaşım biçimi olmuştur. Meydanda görünmek, sesini toplumun geri kalanına duyurmak, kamuoyu yaratmak, bir etkiye sebep olmak ve mekana iz bırakmak her zaman önemli birer etkinlik halini almıştır. Bu noktada mekan bir eylemin gerçekleştiği yer olmanın ötesinde, sosyal katılıma ve etkinliğin gerçekleşmesine izin veren ya da engelleyen koşulları içeren bir yapılanma (İlkay, 2008: 3) olarak önem kazanırken, meydanlar da yurttaşların dayanışma ile bir araya gelmesi için ortam yaratan, yurttaş katılımını ve

(4)

erişimini destekleyen mekanlar olarak kentin tasarlanan bileşenleri olmuşlardır (Ayyıldız ve Taşbaşı, 2014: 100).

Ancak tıpkı kentsel mekanın organizasyonunda olduğu gibi meydanlar da tarihsel olarak farklı toplumsal şartlardan ve düşünce biçimlerinden etkilenmişlerdir. Kentler toplum-mekan ekseninde ideolojik bir yapılanma olarak görünür hale gelirken, bireyi ve toplumu bir arada tutması ve “herkese açık” olması beklenen (Kedik, 2012: 80; Falay, 2014: 55) meydanlar, kentin genel kurgusu ve yaşayışını sergileyen izler haline dönüşmüşlerdir. Bu bağlamda meydanlar tarihi bağları çerçevesinde sahip oldukları simgesel yapılar ve anıtlar aracılığıyla temsil özellikleri kazanmış (Kürkçüoğlu, 2014: 128), kamusal alan ve kültürel imaj etkileşimi bağlamında konumlandıkları yerin fiziksel ve sosyo-kültürel dönüşümü adına önemli rollere sahip olmuşlardır. 18. yüzyıldan itibaren kentlerin önemli meydanları üzerinde sahip oldukları temsil ve işaretleme işlevi ile önemli odaklar haline gelen meydanlar, 20. yüzyıl ortalarından itibaren yaşanan büyük savaşların, acı ve zaferlerin şekillendirdiği anıtlar aracılığıyla kentsel yaşamın ve mekânın biçimlenişinde önemli etkiler açığa çıkarmışlardır (Çakar, 2014: 45; Kedik, 2012: 79; Altıntaş ve Eliri, 2012: 68).

Ancak değişen yaşayış, üretim ve tüketim ilişkileri kapsamında kamusal alanlar “moda” kavramı ile özdeşleşecek biçimde tasarlanmaya ve gelip geçici bir içerik oluşturmaya da başlamışlardır. Bu esasen küreselleşme ve onun yarattığı siyasal-toplumsal değişimlere bağlı olarak değişen kamusallığın ortaya çıkardığı bir durumdur ve beraberinde meydanların kullanım ve temsil niteliği açısından da farklılıkların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Nitekim 1960’larla birlikte dönüşmeye başlayan Batıdaki yeni toplumsal yapıya bağlı olarak toplumsal hareketlerde belirgin değişimler gözlemlenmiştir. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde ortaya çıkan yeni tahakküm biçimleri ve çatışmalar çerçevesinde ekonomik ve kurumsal siyaset kaynaklı sorunlar yerine eşitlik, farklılık katılım ve kimlik inşasına ilişkin meselelere odaklanan eylemler görünür hale gelmeye başlamıştır (Topal Demiroğlu, 2014: 135; Sallan Gül ve Diğerleri, 2015: 4, Özen, 2015: 18). “Eski toplumsal hareketler” ekonomik büyüme ve refah dağılımı, askeri ve sosyal güvenlik ile sosyal kontrol üzerine çatışmaları temel alırken, “yeni toplumsal hareketler” çoğulcu demokrasiyi kurmayı ve sivil toplumu güçlendirmeyi amaçlayan eylemler olarak; insan hakları, kimlik mücadelesi, çevre sorunları ve benzeri alanlarda gelişim göstermiştir.

Topyekûn bir toplumsal dönüşümü hedeflemeyen bunun aksine farklı aidiyetlere sahip toplumsal grupların talepleri ekseninde gelişen yeni hareketler, esnek, parçalı ve daha az örgütlü olan yapısıyla mekansal taleplerini de değiştirmiştir. Diğer yandan eski ve yeni toplumsal hareketlerin bir uzantısı olarak gelişim gösteren ve tikel talepleri sahiplenirken aynı zamanda sistem karşıtı bir duruş da sergileyen “meydan hareketleri” kentsel mekan üzerinde yeni bir kamusallığın yaratılmasına aracılık etmiştir. Kentsel mekan bu yeni kamusallığın yaratılması sürecinde artık sadece bir protesto alanı olmaktan çıkarak, aynı zamanda bir karnaval, konser ya da performans alanı olarak görünür hale gelmiş ve esasen bu biçimiyle farklı bir ortak yaşam alanına dönüşmüştür (Özen, 2015: 18). Bir başka ifade ile toplumsal hareketlerde ortaya çıkan değişim, kentsel ölçekte kamusallık açısından bir içerik değişimini ortaya çıkarırken, meydanlar ve onunla bütünleşen açık alanların kullanım biçimi ve temsil nitelikleri üzerinde de belirgin etkiler açığa çıkarmıştır.

(5)

İzmir kenti açısından bakıldığında da tarihsel olarak kamusal alanın örgütlenmesinde ve bu kapsamda meydanların biçimlenişinde farklılıkların bulunduğu görülmektedir. Toplum ve siyaset ekseninde yaşanan gelişmeler, dünyada ortaya çıkan değişimlerle paralel olarak kentsel mekanın yapılanması ve kamusallığın yaratılması temelinde önemli farklılıkların görünür hale gelmesini sağlamıştır. Bu bağlamda meydanların kullanım biçimi değişirken, kentsel ölçekte kamusallığın inşası açısından mekan farklı bir içerik ve temsil gücü de elde etmiştir.

İzmir Konak, Cumhuriyet Ve Gündoğdu Meydanlarının Tarihsel Olarak Toplumsal Hareketlilik Bağlamında İncelenmesi

İzmir kentinin, tarihsel olarak Doğu Akdeniz’in en büyük ihracat limanı olarak güçlendirdiği ticari kimliği, toplumsal ve mekânsal yapısı üzerinde önemli izler bırakmıştır. Ticari potansiyeli temelinde bir “Levant Kent” halini alan ve kozmopolit bir toplumsal yapıya kavuşan İzmir (Berber, 2010: 1; Yeğin, 2009: 1), dünyada yaşanan gelişmelerle bağlantılı bir biçimde ve sahip olduğu stratejik önem çerçevesinde, pek çok toplumsal olaya, hareketlere ve gösterilere sahne olmuştur. Bunlar ağırlıklı olarak merkezi konumda bulunan, farklı özelliklere sahip ve kentin farklı gelişme aşamalarında ortaya çıkmış üç meydanı üzerinde (Şekil 1) yoğunlaşmıştır.

Şekil 1. Gündoğdu, Cumhuriyet ve Konak Meydanları (Google Earth, 2017)

Bu çalışmada da farklı özelliklere sahip söz konusu meydanlar konu alınmakta ve tarihsel süreç içerisinde meydanların değişen nitelikleri, fiziksel mekan oluşumu ve roller

(6)

öncelikle kentin en eski meydanı olan Konak Meydanı, Cumhuriyet simgelerinden biri olarak tasarlanan Cumhuriyet Meydanı ve 1990’lardan önce bir toplanma mekanı iken planlama ürünü olarak meydan özelliği göstermeye başlayan Gündoğdu Meydanı onlara kullanım değeri ve temsil gücü kazandıran fiziksel unsurlar açısından değerlendirmeye alınmaktadır.

Konak Meydanı

İzmir içerisinde sahip olduğu konum özellikleri ve tarihselliği açısından Konak Meydanı önemli bir kamusal alandır. 1800’lü yıllardan itibaren kentin odak noktası olma özelliğini taşıyan meydan, her zaman kentin sosyal yaşamının bir parçası olmuştur. Meydan özelliğini aldığı ilk dönemlerden itibaren tarihi Kemeraltı Çarşısı ile olan bağlantısı ve yakın çevresinde konumlanan özel kamusal yapılar nedeniyle kent ölçeğinde belirgin bir açık alan kimliği yaratmış olan meydan önemli dönüşümler geçirerek bugünkü formuna ulaşmıştır.

Hükümet Konağı meydana kimlik kazandırmış olan en önemli yapıdır. Bina, 1850 yılında Aydın’dan ayrılarak vilayet olan İzmir’in yönetim binası olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1870 yılında yapının ön kısmı doldurulmuş ve bugünkü meydanın ilk aşaması ortaya çıkarılmıştır. 1872 yılında ise, devletin gücünü simgeleyecek biçimde restore edilen yapı, İzmir Vilayet Konağı olarak hizmet vermeye başlanmıştır (Yeğin, 2009: 162; Yeniasır, 22 Ağustos 2004; T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2016; Yeniasır, 7 Ocak 2013). Meydana kimlik kazandıran ikinci önemli yapı olan Saat Kulesi ise, 19. yüzyılda saat kulelerinin yaygınlaşması üzerine II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılı kutlamaları için Osmanlı sınırları içerisindeki tüm valilere birer saat kulesi yapmaları yönünde ferman verilmesi sebebiyle inşa edilmiştir (Altınsapan ve Gerengi, 2007: 8; Acun, 1993: 295). Saat Kulesi, etrafındaki binalarla tanımlı bir meydan özelliği gösteren alanda zamanla İzmir kentinin en önemli kentsel/simgesel öğelerinden biri olmuştur. Meydanın içinde yer alan Yalı Camii ise, 1754 yılında aynı yerde bulunan Ayşe Hanım Medresesi için yaptırılmıştır. Yaşanan depremlerden zarar gören cami 1920 ve 1964 yıllarında onarılmıştır. Klasik Osmanlı mimari üslubunda yapılmış olan camide kullanılan firuze çinileri yapıyla özdeşleşmiş olmanın ötesinde meydana farklı bir değer de katmıştır (Aktepe, 1972: 102; İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, 2016; İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2016).

Konak Meydanı’nın fiziksel biçimlenişi ve tarihsel kimliği üzerinde derin etkiler bırakan yapılardan biri de Kışla-i Humayun (Sarı Kışla) yapısıdır. 1901’de Osmanlı Devleti’nin gücünü göstermek amacıyla inşa edilen kışlanın inşasında bölgedeki ticarethaneler ve evler yıkılmış, denizin bir kısmı doldurulmuştur. Hükümet Konağı ve kışlanın yapımıyla “U” planlı bir avlu etrafında örgütlenen meydan bir askeri kimlik kazanarak “kışla meydanı” olarak da anılmaya başlanmıştır. İzmir İdadisi ve Saat Kulesi’nin yapımıyla meydanın kamusallığı daha da güçlenmiştir (Kayın, 2013). Ne var ki 1953 yılında Milli Savunma Bakanlığı ile birlikte alınan ortak bir kararla kışla İzmir Belediyesi tarafından yıkılmıştır. Böylece etrafındaki yapılarla güçlü bir kapalılık etkisine sahip olan meydan, sınırları belirsiz ve tanımsız bir alan haline gelmiştir. 1959 yılında alanda yer alan hapishanenin yıkılmasından sonra meydan otobüs ve minibüs

(7)

duraklarının yer aldığı bir alan haline gelmiş ve deniz yönünde biraz daha doldurularak genişletilmiştir. 1966 yılında ise söz konusu boş alan için iki tane yarışma açılmış; bunlardan biri İzmir Belediye Binası için açılan mimarlık yarışması olmuştur. Özdemir Arnas, Altan Akı ve Erhan Demirok’un oluşturduğu mimarlar ekibinin birinci olduğu proje, 1970’lerin başında başlamış, 1980’lerin başında tamamlanmıştır (Tekeli, 2017: 10). Belediye binasının yapımı ile erkin gücünü temsil eden meydanın bu niteliği daha da belirgin hale gelmiştir.

Kışlanın yıkılmasıyla boşalan ve dolgular nedeniyle denizle olan etkileşimi giderek zayıflayan ve uzun yıllar toplu taşıma ağının, dolmuş ve otobüs son duraklarının yer aldığı atıl bir bölge haline gelerek ifade gücünü kaybeden meydan için zaman içerisinde Galleria Alışveriş Merkezi gibi yeni fonksiyon arayışları gündeme gelmiştir. Ancak İzmir Mimarlar Odası’nın projenin meydanın tarihi kimliğini ve toplanma mekanı olma özelliğini bozacağı, trafik sorunu oluşturacağı, çevresel olumsuz etki yaratacağı ve silueti bozacağı gibi savları sonucunda açtığı davayı kazanmasıyla proje iptal edilmiştir (Tankut ve diğer., 1993: 25). 2003 tarihinde belediyenin gerçekleştirdiği proje ile ulaşım bağlantıları açısından bir düğüm noktası haline gelen bölgede, metropol alanın gereksinimlerini karşılayacak, deniz ile bağlantıyı yeniden güçlendirecek bir kamusal alanın tanımlanması, ulaşım modlarının birbirine bağlanması gibi ilkeler gözetilerek Konak Meydanı yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır (Gürsel ve diğ., 2004: 48, Biçer, 10.06.2013). Simgesel yapıları ve kentin tarihi izlerini dikkate alan bir uygulama yapılarak meydana yeni bir kimlik ve ölçek kazandırılmıştır. Meydan tasarımında tarihe referans vermek amacıyla Eski Sarı Kışla yeşil alan ve kolonlar dizisi aracılığıyla, denizin eski izi ise bir su ögesi kullanılarak mekana işlenmiş ve hatırlatılmaya çalışılmıştır. Bu düzenlemede Saat Kulesi ve Yalı Cami meydanın önemli unsurları olarak varlıklarını korumuşlardır. Böylece Konak Meydanı, kentin önemli ulaşım bağlantılarının son bulduğu bir aktarma noktası ve gerisindeki Kemeraltı Çarşısı’nın yarattığı yoğun ticari hareketliliğin boşaldığı bir geçiş alanı olma özelliklerine bir yenisini ekleyerek, bir kentsel açık alan ve farklı etkinliklere cevap veren bir kamusal alan olarak kentin hayatında kendisine yeniden yer bulmaya başlamıştır. Bugün Konak Meydanı’nda bir tasarım ürünü olarak açık alanın kazandığı değeri arttıran çok sayıda yapı mevcuttur.

Şekil 2. Konak Meydanı’nın Tarihsel Süreçte Dönüşümü

Konak Meydanı İzmir’in en eski kamusal alanlarından biri olarak kent ve ülke gündemindeki pek çok olayın yansımalarının görüldüğü bir meydandır. Geçmişten günümüze birçok mekansal düzenlemenin yapıldığı alan temsil gücünü ve simgesel bir odak olma özelliğini hala sürdürmektedir. Yapılan son düzenlemeler ile tarihi referanslar verilerek geliştirilen tasarımı onun tarihi bir odak olarak öne çıkmasını sağlamıştır. Diğer yandan meydan bütünleştiği Kemeraltı’nın kent içindeki önemli konumuyla halen yoğun

(8)

bir kullanım değerine de sahiptir. Özellikle de önemli aktarma istasyonları ve durakların bölgedeki varlığı ile meydan yoğun yaya kullanımları için bir geçiş güzergahı haline gelmiştir.

Şekil 3. Konak Meydanı Arazi Kullanım

Konak Meydanında Kentsel/Sosyal Hareketlilik

Osmanlı Dönemi’nde yapılarla oluşturulan kamusallık, kentsel ve sosyal hareketliliğin burada yaşanmasına zemin hazırlamıştır. Gözdağı vermek amacıyla kalabalık önünde askerlerin rütbelerinin sökülmesi, bayram kutlamaları, geleneksel top atışları ve geleneksel bayram uçurtması şenlikleri burada yer almıştır (Yeğin, 2009: 163). 1908’de Meşrutiyet ilanının ardından Konak Meydanı’nda dönemin Maliye Bakanı Cavit Bey’in ve İzmir Lisesi hocalarının konuşmalar yaptığı miting (Uz, 2011: 8) gibi gösteriler de yine bu meydanda yaşanmıştır. 15 Mayıs 1919’da ilk kurşun Hasan Tahsin tarafından bu meydanda ateşlenerek savaşın başlaması ve de 9 Eylül 1922’de Yüzbaşı Şerafettin Bey’in Hükümet Konağı’na Türk bayrağını çekmesiyle bitmesi yine bu meydanda gerçekleşmiştir. Bu tarihler sadece Konak Meydanı için değil, İzmir ve tüm Türkiye için kolektif belleğin oluşumu açısından önemlidir. İzmirliler işgali ilk öğrendiklerinde Hükümet Konağı önünde ve Maşatlık (Bahri Baba Parkı)’ta toplanarak haberi protesto etmiş; yapılan müzakereler sonucunda işgale karşı koyma kararını almıştır (Güneş, 2007). Ayrıca mücadele bittiğinde Mustafa Kemal Konak Meydanı’nda coşkulu halk tarafından

(9)

karşılanmıştır (Çiçek, 2014: 322; İzmir Valiliği, 2009). Konak Meydanı Atatürk’ün birçok önemli konuşmasına da sahne olmuştur. İzmir, Mustafa Kemal Paşa’nın ve Cumhuriyet’in sembol kenti olarak görülmektedir ve Konak Meydanı da tüm bu olaylara sahne olan sembolik bir meydandır (İzmir Valiliği, 2009: 105).

Meydan, yerel yönetim ile merkezi yönetimin çatışmalarının yer bulduğu bir mekan özelliği de taşımaktadır. Karşıyaka’nın 1930’da İzmir’e bağlanması, mübadele sonrasında gelen nüfusun buralara yerleştirilmesinin sonucunda ihtiyaç duyulan kentsel servisin sağlanmasının beklenmesi gibi sebeplerle Konak Meydanı’nda gösteriler yapılmış, Karşıyaka İlçesi’nin İzmir’den ayrılması için imza toplanmıştır (Göksu, 2006: 25). İzmir ile merkez hükümet arasında yaşanan gerilimler de meydana yansımıştır. Cumhuriyetçi Serbest Fırka’nın Konak Meydanı’nda yaptığı mitingin ilgi görmesi, öncesinde yaşanan taşkınlıklar, Anadolu Matbaası’nın taşlanması gibi vakalar Cumhuriyet’i tehdit eder nitelikte değerlendirilmiştir (İlkin ve Tekeli, 2009: 166).

Kışlanın bir parçası olan askeri toplantı yerinin de Türk tarihi açısından önemli bir olaya ev sahipliği yaptığını belirtmek gerekir. Mustafa Kemal, Mart 1924 tarihinde hilafeti kaldırma kararını burada almıştır (Tankut, Ersoy ve Tuna, 1993: 24). 1950’li yıllarda yıkıldığında basın dışında pek fazla tepki almamış olan kışlaya yönelik sonraki dönemlerde yıkım nedeniyle çok fazla eleştiri yapılmıştır (Gölgesiz Gedikler, 2012: 76). 1955 yılında yaşanan 6-7 Eylül olayları da İzmir’de bu alana yansımıştır. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın açılışı sebebiyle Konak’a çekilmiş olan Yunan bayrağı bir grup genç tarafından indirilip yakılmış; yerine Türk bayrağı asılarak İstiklal Marşı okunmuştur (Gölgesiz Gedikler, 2012: 214).

Konak Meydanı’nda yakın tarih boyunca yapılan binalar dönemin modernleşme sürecinde kamusal bir meydan halini almasında ve toplum tarafından sıkça kullanılmaya başlanmasında etkili olmuştur. Bunun sonucunda da meydan kutlamaların ve gösterilerin yapıldığı bir alan olarak öne çıkmıştır. Tarihi birçok olaya sahne olmuş Konak Meydanı gösterilerin değişen içeriği ve yeni toplumsal hareketliliğin örneklerinin gerçekleşmesi bakımından günümüzde de tercih edilir bir meydandır. Özellikle ulaşımın birleşme noktalarından biri olması onu farklı kesimlerin de tercih etmesine olanak sağlamaktadır. Yeni toplumsal hareketler örgütlenme ve kurumsal yapılara bağlanma amacında değildir (Topal Demiroğlu, 2014: 140). Bireyi ve birey hakkını ön plana çıkaran bu hareketlilikler içerisinde engelli vatandaşların dayanışması, yerel yönetimlere yönelik buralarda çalışan grupların talepleri veya ulusal/uluslararası konulardaki küçük grupların gösterileri bu meydanda gerçekleşmektedir.

(10)

Meydan giriş ve çıkışı belli olan bir tasarıma sahip olması, yapılan son düzenlemelerin mekansal eşikler oluşturması ve kıyı ile arasında hızlı bir yol güzergahının bulunması nedenleriyle katılımcı sayısının düşük olması beklenen gösterilerde küçük grupların tercih ettiği bir alana dönüşmüştür. Bunda güvenliğin yüksek ve dinamik olmasının da etkisi büyüktür.

Cumhuriyet Meydanı

18. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti’nde var olan yabancı yatırımlar, İzmir’de liman ve gümrük depolarını içeren ve bugün Cumhuriyet Meydanı’nın bulunduğu bölgede kendilerine yer seçmişlerdir. Hammaddenin bu alana ulaşmasını sağlamak amacıyla bölgede önemli yollar tesis edilmiştir. Kentin yabancı azınlıkların ticari gücü ile geliştiği bu dönemde, kıyı ile kentin geneli arasında bir mekansal ve toplumsal ayrışma deseni ortaya çıkmıştır. Gümrükten Alsancak’a kadar olan kıyıda Levanten kesim yer seçerken, daha yoksul olan Müslüman kesim gerilerde Basmane ve Konak’ta yer alabilmiştir. Cumhuriyet öncesi dönemde Kordon’un bir parçası olan meydan ve çevresi için rıhtımın inşası, 1922 yangını ve 1965 kat mülkiyeti kanunu olarak tanımlanabilecek üç önemli kırılma noktasından söz etmek mümkündür (Kayın, 2006: 18).

Pasaport İskelesi, 1867 ile 1886 yılları arasında tamamlanan rıhtım inşası döneminde şehirde yaşanan asayiş bozukluklarını ve kontrolsüzlükleri engellemek amacıyla yapılmış; pasaport kontrolünün yapıldığı bir yapıdır. İzmir’in Osmanlı Devleti’nin ticaretindeki öneminden dolayı yapının içerisinde liman idare binaları yer almıştır. Çevresinde çok sayıda otel ve eğlence mekanı bulunan bölge (Yeğin, 2009: 203; Dayangaç, 2004: 25) 1922 yılındaki yangında önemli ölçüde etkilenmiştir. Gösterişli yapılarını bu dönemde kaybeden bölge, daha sonra limanın taşınmasıyla önemini yitirmiş; bu dönemden sonra kamusal birimleri ve iskele özelliğini devam ettirmiştir (Dayangaç, 2004: 25).

1880’de denizin doldurulmasıyla yapılan gümrük depolarının mimarı Eyfel Kulesi’nin de mimarı olan Gustava Eiffel’dir. 1954 ve 1975 yıllarında binaya kapalı depo binaları eklenmiştir. Binaların bir kısmı Deniz Kuvvetleri’nin, T.C. Devlet Denizcilik İşletmeleri’nin ve İZULAŞ’ın kullanımına bırakılmıştır (Yeğin, 2009: 206; Konak Pier, 2014).

1922 yılındaki İzmir yangını bugün meydanın da içinde bulunduğu yaklaşık 300 hektarlık bir alanı etkilerken, kentin yeniden inşası için 1924-1925 tarihleri arasında Henri Prost, Rene ve Raymond Danger tarafından İzmir Planı hazırlanmıştır. Söz konusu planda her biri denize, Kadifekale’ye ya da bir anıta doğru perspektif aksı oluşturacak ışınsal bulvarlarla kesilen üçgen ya da yıldız biçimli meydanlar önerilmiştir. Kentin denizden simgesel kapısı olarak tasarlanan Cumhuriyet Meydanı yarım daire biçimli bir odak noktası olarak ve etrafı belediye sarayı, üniversite binaları, kütüphane binaları ile kuşatılacak şekilde biçimlendirilmiştir. 1932 yılında Cumhuriyet Meydanı’nın ve Gazi Heykeli’nin açılışı yapılmıştır. P. Canonica’ya yaptırılan anıt, meydandaki bir diğer simgesel yapıdır. (Bilsel, 2009: 12; Atatürk Anıt ve Heykelleri, 2010). Meydan 1932’de Atatürk heykelinin dikilmesinin ardından düzenlenmeye başlamış ve kendisini çevreleyen yollar inşa edilmiştir. Bugün Swiss Otel tarafından işletilen Büyük Efes Oteli’nin bulunduğu yer meydan düzenlemesi ile birlikte ağaçlandırılmaya başlanmış ve panayır (ilk fuar alanı)

(11)

alanı olarak düzenlenmiştir. Giderek ticari hayattaki hareketlenme ile kullanım değeri artan meydanın fiziksel olarak güçlü bir izlenim oluşturmasında ise (Uz, 2011: 57), Efes Oteli’nin ve çevresindeki diğer yapıların inşasının büyük etkisi olmuştur.

1950’lerden sonra meydanın çevresi artan turizm faaliyetleri sonucunda otellerle ve yüksek katlı konutlarla çevrelenmeye başlamıştır. 1965’te yürürlüğe giren Kat Mülkiyeti Kanunu ile birlikte bölgede ve bölge ile bütünleşen Kordon boyunda az katlı yapıların yerini çok katlı apartmanlar almış, yapı yükseklikleri dokuz kata kadar çıkmıştır. Liman faaliyetleri 1960’lardan itibaren Salhane bölgesine kaydırılmıştır (T.C. İzmir Valiliği Alsancak Limanı Mülki İdare Amirliği, 2017). Cumhuriyet Meydanı, 1990’ların başında İzmir gündemini uzun süre meşgul eden “kazıklı yol” sorunuyla da gündeme gelmiştir.

Şekil 5. Cumhuriyet Meydanı Arazi Kullanım

Günümüzde Cumhuriyet Meydanı resmi törenlerin gerçekleştirildiği bir meydan olarak öne çıkmaktadır. Söz konusu meydan daha çok cumhuriyetin modern anlayışının bir ürünü olarak formu, simgesel unsurları ve temsil gücü çerçevesinde özel bir kullanım niteliği kazanmıştır.

(12)

Cumhuriyet Meydanında Kentsel/Sosyal Hareketlilik

Meydan, 1900’lü yıllarda limanla ilişki içerisinde olması nedeniyle vapur acentelerinin içerisinde yoğun olarak yer seçtiği bir bölgede yer almaktadır. Liman, bölgenin ağırlıkla limanda çalışan hamal, mavnacı ve sandalcılar tarafından kullanıldığı bir alan olması sonucunu doğurmuştur. Bununla bağlantılı olarak bölge söz konusu çalışanların, 1908 yılında ücretlerini arttırmak ve çalışma koşullarını iyileştirmek için yaptıkları grevlere sahne olmuştur. 1913 yılında da yine Birinci ve İkinci Kordon üzerinde yer alan vapur acentelerine karşı liman işçileri tarafından eylemler düzenlenmiştir (Berber, 2010: 9). Bölge limanın Salhane’ye taşınmasının gündeme geldiği bir aşamada da özellikle tüccarlar tarafından gerçekleştirilmiş direniş ve eylemlere konu olmuştur.

Meydan yakın dönemde de Kordon boyunda yapılmak istenen hızlı yol nedeniyle tekrar direnişin mekanı haline gelmiştir. Tasarlanan yolun tarihi yapılarda neden olacağı tahribatı engellemek amacıyla oluşan direnç, 1991 yılında yapılan tescil başvurusu ve 1994 yılında Cumhuriyet Meydanı ile Gümrük depoları arasında kalan alanın “tarihi sit” ilan edilmesiyle sonuçlanmıştır (Topal, 1998a: 5; Topal, 1998b: 9). Tescil ile birlikte dolgu ve yol yapımı imkansızlaşmış, ancak Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın “Kıyı Yasası”na dayanarak 1997 yılında altı ay gibi bir sürede gerçekleştirmiş olduğu dolgunun nasıl değerlendirileceği sorunu da gündeme taşınmıştır. Tarihi kıyı izini Alsancak Punta’dan başlayarak Cumhuriyet Meydanı’nın önüne kadar olan Kordon bölgesinde değiştiren kıyı dolgusu, bir yeşil alana dönüştürülmek yoluyla kentin kamusal hayatına kazandırılmaya çalışılmıştır. Bugün yoğun kullanılan bir açık alan haline gelmiş olan kordon dolgusu planlı ve tasarlanmış bir meydan kurgusu olan Cumhuriyet Meydanı’nın önüne kadar gelmekte, ancak meydanın kıyı ile etkileşimini ve formunu etkilemeyecek biçimde burada sonlanmaktadır. Dairesel formu, güçlü deniz ilişkisi, yapıların çevrelemesi ve anıtın güçlendirdiği simgesel özellikleri ile güçlü bir meydan olan Cumhuriyet Meydanı söz konusu dolgu üzerinde gelişen Gündoğdu Meydanı ile birlikte bir kullanım değeri yaratarak halen önemini korumaktadır.

Şekil 7. Cumhuriyet Meydanındaki Kentsel/Sosyal Hareketlilik

Gündoğdu Meydanı

1860’lı yıllardan itibaren kentin prestijli bir bölgesi olarak öne çıkan Kordon, eğlence ve kültürel faaliyetlerin yoğunlaştığı bir ulaşım aksı olarak kullanılmaktaydı. Alanda önceleri büro, dükkan, mağaza, depo, posta ofisi, banka, tiyatro, kafe, otel, lokanta gibi kullanımlar ağırlıklıyken prestiji arttıkça konutlar da yapılmaya başlamıştır. Bu aks üzerinde oluşan meydana güzel manzara anlamına gelen “Belvü” denilmiştir ki bu meydan günümüzdeki Gündoğdu Meydanı’dır. Bu isim önceleri Fransız Hastanesi önündeki meydan için kullanılırken meydanın uç kısmının doldurulmasının ardından Mesudiye, Teşrifiye ve Fransız Hastanesi sokaklarının kesişmesiyle oluşan bu küçük

(13)

meydan için kullanılmaya başlanmıştır. Bu alan daha çok azınlıkların tercih ettiği ve sosyal aktivitelerin çok yoğun olduğu bir alandır. İsminin de anlamına uygun olarak akşam gezintileri popülerdir. Alanda özellikle İngilizlere ait ticari kuruluşların merkezleri baskındır (Yeğin, 2009: 244-245).

Şekil 6. Gündoğdu Meydanı Arazi Kullanım

1922 yılına kadar ticari ve sosyal canlılığını devam ettiren Kordon boyu, yangın sonrası bu işlevler açısından kesintiye uğramışsa da, 1965 yılında ticari aktivitelerin Alsancak Limanı’na kaydırılması ve kıyıda oluşan yüksek bloklar sayesinde mekansal önemi ve önceliğini her zaman korumayı başarmıştır. 1991 yılında, Bornova hızlı yolu ile Çeşme Otoyolu Bağlantı Projesi kapsamında Alsancak Limanı ve Cumhuriyet Meydanı arasında altı izli bir otoyol oluşturma amaçlı kıyı doldurma çalışması nedeniyle biçim değiştiren bölgede hayata geçirilen yeşil alan kente önemli bir değer kazandırmıştır (Kır, 2009: 48). 2000 yılında Kordon boyu düzenlemeleri çerçevesinde yapılan dolgu alanı üzerinde 7000 m² ile en büyüğü Gündoğdu olmak üzere üç meydan oluşturulmuştur (İzmir Büyükşehir Belediyesi, 2000). Kordon boyunca kafeler, restoranlar ve eğlence mekanlarıyla bütünleşen yeşil kıyı bandı üzerinde yer alan meydanlardan Gündoğdu’da 2004 yılında yine bir cumhuriyet simgesi olan “Cumhuriyetin Kazandırdıkları” isimli anıt-heykel yapılmış ve yerinde uygulanmıştır (Kır, 2009: 66).

(14)

Şekil 7. Gündoğdu Meydanı’nın Tarihsel Süreçte Dönüşümü

Gündoğdu Meydanında Kentsel/Sosyal Hareketlilik

Gündoğdu Meydanı, Konak ve Cumhuriyet meydanlarından farklı olarak açık bir yeşil alan içerisinde yer alan ve bu nedenle kuzeyindeki deniz ve güneyindeki apartman blokları dışında iki yönlü genişleme avantajına sahip bir açık alandır. Bu sebeple katılımcı sayısının yüksek olduğu gösteri ve toplantılarda emniyet tarafından Konak ve Cumhuriyet meydanlarına nazaran yer göstermede daha çok tercih edilmektedir. Yakın dönemde tasarlanmış bir meydan olması sebebiyle tarihsel bir temsiliyet oluşturmaktan uzaktır. Bununla beraber alansal yeterliliği, meydanı ülke gündeminin ulusal düzeyde gerçekleşen olaylarının ve siyasi partilerin miting alanına dönüştürmüştür. 1 Mayıs kutlamaları, Nevroz kutlamaları, Cumhuriyet Mitingi, Andımız Mitingi veya yakın dönemde gerçekleşen Gezi Direnişi gibi kitlesel eylemler bu meydanda yer seçmiştir.

Cumhuriyet Mitingi, 2007 yılında ülke gündeminde yer alan konuların yargıdan orduya, üniversitelerden sendikalara, sivil toplum kuruluşlarından sokaktaki insana kadar geniş bir toplumsal hareketlenmenin yaşandığı mitinglerdir. Atatürkçü Düşünce Derneği’nin öncülüğünde çoğunluğunu kadınların oluşturduğu dernek ve oluşumların organize ettiği ve 500’den fazla kuruluşun destek verdiği organizasyona katılım ise farklı kaynaklarda 1 milyon ile 2 milyon arasında değişmektedir (Işık, 2010: 32; Yüksel, bt: 20).

2011 yılında bayramların kutlanmasına ilişkin yapılan yasal düzenlemelere yönelik tepkilerin devamında 2013 yılında gerçekleştirilen “Andımız” mitingi de geniş bir katılımcı kitlesi oluşturmuştur. Cumhuriyet için Güçbirliği Platformu tarafından düzenlenen organizasyona katılım da yaklaşık 1-1.5 milyon kişiyi bulmuştur (Hürriyet, 16 Ekim 2013; Haberhürriyeti, 14 Ekim 2013). 2013 Taksim Gezi Parkı protestoları İstanbul’dan birkaç gün sonra İzmir’de de başlamıştır. Bunun için kitleler Gündoğdu Meydanı’nı seçmiştir ve süreç boyunca kişi sayısı giderek artmıştır. Gösteriler İzmir’in farklı noktalarında, Kıbrıs Şehitleri Caddesi, Basmane gibi farklı yerlerde de başlamasına rağmen meydan bir temsil odağı halini almıştır.

(15)

Meydanın katılımcı kapasitesi avantajı kadar konumu da önemlidir. Deniz ile bağlantısı en güçlü meydan olan Gündoğdu Meydanı’nın bu özelliği onu görünürlük açısından da zengin bir odak haline getirmektedir. Önemli bir kentsel karara karşı farklı kesimlerin tepkileri sonucunda oluşmuş bir yeşil alan üzerinde gelişmiş olan meydan, bu yeşil alanla ve diğer iki meydanla bütünleşerek adeta bir koridor niteliği kazanmıştır. Meydan ayrıca çevresinde yer alan yeme-içme, alışveriş gibi çeşitlenen arazi kullanımları nedeniyle günün her saati içerisinde farklı katılımcıların yer alabileceği bir alan haline gelmiştir. Gündoğdu Meydanı, diğer meydanlarla kıyaslandığında simgesel öğeler ve kapalılık hissi yaratması bakımından zayıf olmasına rağmen kentin kamusal yaşantısında önemli bir konum elde etmiştir.

İzmir’de Toplumsal Hareketler ve Gösteriler Açısından Meydanların İncelenmesi

Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanları İzmir’de günümüz kentsel ve sosyal hareketliliklerinin en yoğun yaşandığı alanlardır. Yukarıda ortaya konduğu şekliyle her üç meydanın da tarihi geçmişi, kent belleğindeki yeri ve işlevi birbirinden farklıdır. Çalışma kapsamında İzmir’in kentsel ve toplumsal yaşantısı açısından önemli üç meydanının kullanım değerini ve temsil niteliklerini karşılaştırmalı olarak değerlendirebilmek üzere, İzmir İl Emniyet Koordinasyon ve Hareket Şube Müdürlüğü’nden alınan resmi belgeler ve görüşmelere ek olarak sekiz dernek, beş partinin İzmir İl veya Konak İlçe Başkanlığı, üç vakıf, iki sendika ve iki meslek odası ile 20 ayrı görüşme yapılmıştır. Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarında yapılan toplantı ve gösterilerin niteliğini ve söz konusu meydanlarla olan ilişkisini belirleyebilmeye olanak sağlayacak biçimde içeriklendirilen çalışma, Mart 2014 ile Ocak 2015 arasında on ayı ele alan emniyet verilerine (Tablo 1) ve yapılan görüşmelere temellenmiş, ek olarak çalışmayı güncel gelişmelerle bağlayabilmek üzere gazete haberlerinden de yararlanılmıştır.

Anayasanın 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 3. maddesine göre “Herkes, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız

olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.” Bu çerçevede kamu düzeni ve genel asayişi bozmayacak, vatandaşların

günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirlenen yer ve rotalarda, güneş doğmadan önce başlamamak ve güneş batmadan dağılmak suretiyle eylem düzenlenebilir (2911 sayılı kanun Madde 6). Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, yetkili organlara bağlıdır. Tüzel kişilerin, düzenleme kurulu üyelerinin toplantının amacı, toplantının yapılacağı yer, gün, başlayış ve bitiş saatlerini toplantının yapılacağı yerin bağlı olduğu valilik ve kaymakamlığa bildirmesi gerekmektedir (2911 sayılı kanun Madde 9 ve 10). Yapılan bu bildirimler emniyet müdürlüğü tarafından olaysız başlayıp bitmesi sağlanacak şekilde güvenlik tedbirleri alınarak kabul edilmektedir. Olay çıkma, suç işleme ihtimali olan durumlarda veya iki farklı düzenleme kurulunun aynı yer, aynı günde toplantı talep etmesi durumunda toplantı ertelenebilir ya da yasaklanabilir (2911 sayılı kanun Madde 10 ve 17).

(16)

Yasada bu şekilde yer almakla birlikte organizasyonlarda iki tür sınırlılıktan söz edilebilmektedir. Bunlar toplantı ve gösteri yürüyüşüne dair mutlak mekan yasakları ile idari amirlere tanınan yer ve güzergah belirleme hakkıdır. Anayasada izin şartı olmamasına rağmen çeşitli düzenlemelerde “izin” hükmüne yer verilmektedir. İzin, toplantının yapılması için kamu gücünden müsaade almaktır (Özenç, 2015: 88). Çalışmada kapsamında İzmir İl Emniyet Müdürlüğü ile yapılan görüşmeler, izin alınarak yapılan toplantı ve gösterilerin ağırlıkla Konak İlçesi’ne bağlı Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarında yapıldığı, bunlara ek olarak nadiren Bornova Cumhuriyet Meydanı, Karşıyaka İzban önü ve çarşı girişi, Buca pazar yerinin de gösteri alanı olarak seçildiğini ortaya koymuştur. Görüşmelerde ayrıca legal gösterilerin yanı sıra, zaman zaman farklı gruplarca özellikle kaçış veya saklanma olanağı yaratan Çiğli, Karabağlar, Buca, Bornova ve Konak (Kadifekale) gibi noktalarda da gösteriler gerçekleştirildiği ifade edilmiştir.

İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nden alınan verilere göre Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarında, yürüyüş, basın açıklaması, illegal eylem, miting-toplantı, çelenk koyma, konser, dans gösterisi-şenlik olmak üzere toplam 224 adet (Mart 2014-Ocak 2015) hareketlilik gerçekleştirilmiştir. Bunlar arasında %33 oranında en çok gerçekleştirileni basın açıklaması olmuş, yürüyüşler %25, çelenk koyma %21 oranla bunu izlemiştir. Basın açıklamalarının %60’nın temsil gücünün yüksek olması nedeniyle, valilik önünde yapıldığı, Cumhuriyet Meydanı’nın bu konuda ikinci, Gündoğdu Meydanı’nın ise son tercih edilen alan olduğu çalışmada bulgulanmıştır. Yürüyüşlerin eşit ağırlıklı olarak Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarında gerçekleştiği, Konak Meydanı’nda ise, valilik önünde yürüyüş yapma yasağı nedeniyle hiç gerçekleşmediği emniyet tarafından ifade edilmiştir. Çelenk koyma eylemi, alanın temsil niteliği nedeniyle sadece Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşmektedir. Konser, dans gösterisi ve şenlik aktiviteleri için sırasıyla Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanları tercih edilirken, Konak Meydanı alanın darlığı ve fiziksel sınırlayıcılar (yapılar, yollar, duraklar, meydan düzenlemesine ait sınırlayıcılar vb.) nedeniyle tercihlere konu olmamaktadır. Miting gibi kitlesel katılımlı toplantılar için de yine alan büyüklüğü nedeniyle %88 oranla Gündoğdu Meydanı seçilmekte, bunun dışında zaman zaman Cumhuriyet Meydanı da kullanılmaktadır. Son olarak, bu üç meydanda izinsiz ve bildirimsiz gösteri sayısı on ayda üç adet ile sınırlı olup, üçü de Gündoğdu Meydanı’nda yapılmıştır (Tablo 1).

Tablo 1. Mart 2014-Ocak 2015 Tarihleri Arasındaki Gösterilerin Dağılımı

ValilikÖnü Cumhuriyet Meydanı Gündoğdu Meydanı

Yürüyüş - 28 27 Basın Açıklaması 44 20 10 İllegal Eylem - - 3 Miting-Toplantı - 1 8 Çelenk Koyma - 48 -Konser - 6 3 Dans Gösterisi-Şenlik 6 12 8 TOPLAM 50 115 59

(17)

Çalışmanın ikinci aşamasında emniyetten alınan veriler aracılığıyla meydanların kullanım biçimi ile ilgili olarak ortaya çıkan böyle bir paylaşım desenini, grupların tercihlerini etkileyen unsurlar açısından daha ayrıntılı değerlendirebilmek üzere, gösteri düzenleyen gruplarla görüşme yolu benimsenmiştir. Söz konusu görüşmeler için örneklem seçimi yapılırken, görüş ve eğilimler açısından farklılık taşıyan kuruluşlar dikkate alınarak, çok yönlü değerlendirmelere olanak sağlayacak bir yelpaze yaratılmaya çalışılmıştır (Ek-1). Nitekim kuruluşların amaç ve faaliyetleri siyasi, mesleki, doğa ve çevre ile ilgili, dayanışma ve yardım odaklı, öğrenci kolektifi ya da emekçi platformu konularında çeşitlilik göstermektedir.

Meydanların toplantı ve gösteri amaçlı tercih edilme nedenlerini incelemek üzere görüşme yapılan 20 kuruluşun profili incelendiğinde sekiz kuruluşun 2000’li yıllarda, yedisinin 80’li ve 90’lı yıllarda kurulduğu, diğerlerinin ise kuruluş tarihinin daha eski yıllara dayandığı görülmektedir. Bununla beraber, onu 2000’li yıllardan, yedisi 80’li ve 90’lı yıllardan, üçü ise 1980 öncesinden beri İzmir’de faaliyet ve gösterilerini sürdürmektedir. Bu kuruluşların on üç adedinin üye sayısı 500 ve üzerinde olmakta, dördü 100-500 arasında yer almakta, ancak üçü 0-50 arasında sınırlı kalmaktadır. Üyelerin profiline bakıldığında, yarıdan fazlasının muhalif olduğu, üçte birinin çoğunlukla genç üyelere sahip olduğu, bunun dışında çevreci, engelli, ulusalcı, milliyetçi, liberal, sağ/sol politik söyleme sahip, belli bir meslek mensubu, yüksek tahsilli, kadın, erkek, LGBTİ, yaşlı, öğrenci gibi farklı özelliklere sahip üyelerden oluştuğu görülmektedir. Bu kuruluşların birçoğu, amaçlarına hizmet eden eylemler düzenlemenin yanı sıra toplumsal olaylar başta olmak üzere kendi amaçlarına hizmet eden benzer kuruluşların da eylemlerine katılmaktadırlar. Sekiz kuruluş yıl içinde ortalama 50 ve daha fazla, beşi 10-50 arası, altısı 5-10 arası ve biri de 1-5 arası gösterilerde bulunmaktadır. Gösterilere katılan kişi sayısı ise altısında 500’den fazla, yedisinde 100-500 arası, üçünde 50-100 arası ve kalan dördünde de 0-50 arası olmaktadır.

Yapılan görüşmelerde kuruluşların gösteri amaçlı en çok Gündoğdu Meydanı’nı kullandıkları, Konak Meydanı’nın da sıklıkla kullanıldığı, fakat Cumhuriyet Meydanı’nın daha az tercih edildiği ortaya çıkmaktadır. Verilen cevaplara göre, parti mitingleri başta olmak üzere büyük katılımlı toplantılar toplanma özgürlüğünün olması, legal sınırlar içerisinde kalması, ulaşım kolaylığı, trafiği rahatsız etmemesi, görünürlük ve farkındalık yaratması gibi nedenlerden dolayı Gündoğdu Meydanı’nda; çevresinde valilik, Hükümet Konağı, belediye binası gibi yapıların yer alması ve İzmir’in sembollerinden biri olması nedeniyle basın açıklamaları Konak Meydanı’nda; Cumhuriyet’in simgesi olması nedeniyle resmi törenler ve çelenk koyma gösterileri Cumhuriyet Meydanı’nda gerçekleşmektedir. 2000’li yıllardan önce ise, büyük katılımlı toplantılarda Cumhuriyet Meydanı’nın kullanılmış olduğu, daha sonra Gündoğdu Meydanı’nın yapılması ile bu toplantıların Gündoğdu Meydanı’na kaymış olduğu anlaşılmaktadır. Bunların dışında, İzmir’de yerel sorunlara yönelik eylemler için çoğunlukla valilik, Hükümet Konağı, belediye binasının varlığı sebebiyle Konak Meydanı’nın, merkezi sorunlara yönelik gösteriler için ise Gündoğdu Meydanı’nın tercih edilmekte olduğu görülmektedir. Katılan kişi sayısının 0-50 arası yani az olduğu gösterilerde de Konak Meydanı daha çok tercih edilmektedir.

(18)

Kuruluşların gösteri alanı seçmede göz önünde bulundurdukları kriterler incelendiğinde, 20 kuruluştan 13’ü için ulaşım kolaylığının önemli bir kriter olduğu görülmektedir. Bunu takiben, alanın büyüklüğü ve alanın temsil gücü on kuruluş açısından yer seçimi kriterleri arasında yer almaktadır. Bunların dışında, alanın dikkat çeken bir noktada olması, büyük kitlelere hitap etmesi, toplanma özgürlüğü, alanın etrafında önemli yapıların varlığı, dağılma kolaylığı, kaçış kolaylığı, merkezi olması, çocukların zarar görmeyeceği bir nitelikte ve konumda olması da verilen cevaplar arasında yer almaktadır. Toplanma alanının etrafındaki yapıların önemli olduğunu düşünen grupların dışında yapıların önemli olduğunu düşünmeyen ancak belirli kurumların dikkatini çekme amacı olduğunda bunun dikkate alındığını belirten kuruluşlar bulunmaktadır. Bu kuruluşlar Konak Meydanı’ndaki belediye binası, valilik, Hükümet Konağı, Yalı Cami, kaymakamlık, Saat Kulesi ile Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk Anıtı’nın bu çerçevede önemli yapılar olduğunu belirtmişlerdir. Bu yapılar arasında belediye binası, valilik, Hükümet Konağı, kaymakamlık basın açıklamaları veya bu kurumların icraatlarını protesto amaçlı gösterilerde önemli bir nitelik kazanmaktadır. Saat Kulesi, İzmir’in sembolü olması ve dikkat çekmesi nedeniyle, Atatürk Anıtı anma ve resmi törenler ile çelenk koyma gösterilerinde önem kazanmaktadır. Yalı Cami ise, inanç odaklı grupların cuma namazı çıkışı rahat toplanabilmeleri açısından önem taşımaktadır. Görüşme yapılan tüm kuruluşlar, yaptıkları gösterilerde halkın desteğinin sağlandığını belirtmektedir.

Toplanma mekanlarının ihtiyaçlarına cevap vermediğini düşünen üç kuruluş bulunmaktadır. Bu üç kuruluş, meydanların büyüklüğü, ulaşım ve düzeni sağlama açılarından sorunlar yaşandığını belirtmektedir. Bununla beraber görüşmelerde meydanlarda lavabo ve tuvalet yetersizliği gibi birtakım önemli eksiklikler bulunması, Yalı Cami’nin ölçek olarak küçük ölçekli olması, yine Gündoğdu Meydanı’nda ve yakın çevresinde cami olmaması gibi eksiklikler ifade edilmiştir. Gündoğdu Meydanı’nda düzenlenen kitlesel eylemlerde alana saatinden önce gelerek toplanmak isteyen grupların zaruri ihtiyaçlar için kafelere gitmesi ve böylelikle bütünlüğün bozulması, halkın bu esnada dağılması belirtilen önemli noktalardan biridir. Toplanma mekanlarının ihtiyaçlarına cevap verebildiğini, fakat birtakım eksikliklerin olduğunu düşünen kuruluşlar ise, sinevizyon için meydanlarda gerekli elektronik teçhizat olmadığını, çocukların yer aldığı yürüyüşlerde güvenlik ve hava koşulları nedenli sıkıntılar yaşandığını, İzmir’in genişleyen yaşam alanlarına ve artan nüfusuna orantılı olarak toplumsal bellek anlamında önemli unsurlar barındıran, trafik sorunu yaratmayan ve yeterli park yerleri olan yeni meydanların oluşturulması gerektiğini belirtmektedirler.

Görüşülen kuruluşların düzenledikleri ve katıldıkları gösteriler sadece Konak, Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanları sınırları içerisinde kalmayıp, belirli rotaları da kapsamaktadır. Bu rotalar genelde Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden Gündoğdu Meydanı’na, Basmane Meydanı’ndan Gündoğdu veya Konak Meydanı’na, Cumhuriyet Meydanı’ndan Gündoğdu veya Konak Meydanı’na şeklinde gerçekleşmektedir. Bu da söz konusu meydanların yakınlığının ve birbiri ile ilişkilenmelerini sağlayacak ulaşım bağlantılarının varlığının doğal bir sonucudur. Diğer yandan son süreçte değişen toplumsal hareketlerin niteliği açısından ele alındığında, kentsel mekanın topyekûn bir gösteri alanı haline getiriliyor olmasıyla da bağlantılıdır.

(19)

Değerlendirme ve Sonuç

Mekanın toplumsal pratikler, kodlar ve göstergeler aracılığıyla ortaya çıktığını savunan Lefebvre, kent hakkını kentsel alana yabancılaşmama mücadelesi ve toplumsal bağlantı ağlarına katılım olarak görmüştür. Kent onu yaşamak isteyenlere aittir ve kent hakkı kavrayışı, kent halkının kent alanına sahip olmasını içermektedir (Şen, 2015: 148). Bu hakkı görünür ve işitilir kılmak için ise en dikkat çeken kentsel alanlar meydanlardır. Bu durum onun sadece alansal özelliklerinden değil, simgesel temsil değerlerinden de kaynaklanmaktadır. Meydanların kendileri birer simge, temsil veya bir durum/olay sonrası oluşturuldukları için odaktır, üzerinde gerçekleşen gösteriler ya da toplumsal hareketler ise onların bu yapısını daha da güçlendirmektedir.

İzmir’in üç önemli meydanı gerek ortaya çıkmalarını sağlayan tarihsel olaylar ve gerekse de üzerlerindeki simgesel yapılar ile kentsel hareketliliklere ev sahipliği yapan önemli kamusal mekanlardır. Kentin ilk ve en önemli meydanı olan Konak Meydanı simgesel yapılarıyla öne çıkmakta; İzmir kent yaşantısının her döneminde temsil gücünü toplumsal hareketler açısından hissettirmektedir. Cumhuriyet Meydanı ise ülkenin modernleşme projesinin fiziksel izdüşümlerinden biri olarak önemli bir temsil gücüne sahiptir. Meydan olma özelliğinden önce de Kordon’un bir parçası olarak kentsel toplumsal hareketler açısından önemli bir konumu bulunan bölge, meydan olduktan sonra da temsil gücünü farklı bir içerikle devam ettirmektedir. Gündoğdu Meydanı ise, “kazıklı yol” olarak kent gündemini uzun süre meşgul eden eleştirilerin odağında olan bir alanda yapılmış, açık ve yeşil bir alanın içerisinde yer alan, kısa bir tarihsel geçmişe sahip olmakla birlikte kentin kamusal yaşamıyla güçlü bir biçimde bütünleşmeyi başarmış özel bir alandır.

1930’lu yıllara kadar Konak Meydanı, kentsel hareketliliklerin tek odağı iken Cumhuriyet Meydanı’nın yapılması ile bu meydan temsil gücüne ortak olmuştur. Panayır alanı olarak kullanılan meydanın art alanı, daha sonra 1964’te Efes Oteli’nin yapılmasıyla daha da görünür hale gelmiştir. Uzun süre Konak Meydanı ve Kordon boyunda yapılan resmi kutlamaların yeni meydanı olmuştur ve bu özelliğini de halen sürdürmektedir. Kentin en yeni meydanı Gündoğdu Meydanı ise, meydan olarak tariflenen sınırlı bir alanı olmasına rağmen Kordon boyunun bir parçası olması ve denizle sınırı en uzun alan olması sebebiyle günümüzde gerek büyük mitinglerin gerekse de diğer kentsel hareketliliklerin gerçekleştiği bir meydan olma özelliği kazanmıştır.

(20)

Tablo 2. Yapısal Değerler ve Simgesellik

Konak Meydanı Cumhuriyet Meydanı Gündoğdu Meydanı

• Hükümet Konağı: yönetim

binası, devletin gücünün simgesi

• Kışla-i Humayun (Sarı

Kışla): Osmanlı Devleti’nin

gücünü gösterme amaçlı inşa

ettirmek istediği kışla (denizden bakıldığında kentin siluetinin devletin gücünü yansıtacak

şekilde tasarlanmıştır), askeri

kimlik simgesi

• Saat Kulesi: kentin ilk çağdaş

ve modern simgesi, kentin batı

kültürü özelliklerini gösteren Alsancak yerine Türklerin yoğun yaşadığı bir bölgede yer seçmesi ve yapısal olarak minare biçiminde olması

• Yalı Camii: İnanç simgesi

• Hükümet Konağı, hapishane, Saat Kulesi, Milli Kütüphane, Gureba-yı Müslimin Hastanesi ve Elhamra Sinemasının

varlığıyla kamusal kimlik

● 18. yy’dan itibaren Osmanlı

Devleti'ndeki yabancı yatırımların

liman ve gümrük depoları

● Pasaport İskelesi:

rıhtım inşası döneminde asayiş

bozuklukları ve kontrolsüzlükleri engellemek amacıyla yapılması, pasaport kontrolünün burada

yapılması

● Konak Pier: gümrük depolarının Eyfel Kulesi'nin mimarı

Gustava Eiffel tarafından yapılması

● Meydanın kentin denizden

simgesel kapısı ve yarım daire

biçimli bir odak noktası olarak

tasarlanması

● Gazi Heykeli: Yabancı

bir heykeltıraşın Gazi heykelini

yapması

● Alsancak-Kışla arasındaki dolgu sonucu oluşan rıhtımda

oluşturulmuş bir rekreasyon

alanı

● Azınlıkların tercih ettiği ve

sosyal aktivitelerin çok yoğun

olduğu bir alan, ticaret ve

sosyal canlılık alanı

● "Cumhuriyetin Kazandırdıkları"

isimli anıt-heykel

Çalışma bulguları, söz konusu meydanlar açısından tarihi geçmişe dayalı referansların ve buna bağlı olarak gelişen temsil gücünün güncel kullanım niteliği açısından önemli olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim her üç meydanı da fiziksel olarak tanımlayan ve kentsel yaşam içerisindeki kullanım değerlerini belirleyen önemli yapısal değerler ve simgeler bulunmaktadır (Tablo 2). Bir alanın temsil niteliği ile yapılacak gösterinin niteliği ve gösteri yapan kuruluşun amacı arasında ilişki bulunduğu da bu çalışmanda elde edilen bulgular arasındadır. Resmi kutlama ve çelenk koyma gösterilerinde temsil ve anıtsal niteliği ile Cumhuriyet Meydanı’nın seçilmesi, resmi kurumlara yönelik gösterilerde ve basın açıklamalarında ise Konak Meydanı’nın tercih edilmesi bu sebepledir.

Ancak çalışma aynı zamanda bahsedilen tarihsel referanslar ve simgesel ögeler dışında, söz konusu meydanların konum ve alansal büyüklüklerinin, çevresel ilişkilerinin, yapılarla ve mevcut ulaşım altyapısı ile temas etme biçimlerinin de toplumsal hareketler ve gösteriler açısından belirleyici bir faktörler olduğunu ortaya koymuştur. Bu noktada özellikle de meydanların yaya hareketlerini kolaylaştırma biçiminin, bir başka ifade ile alanlara insanların sağlıklı biçimde toplanması ve dağılmasını sağlayacak fiziksel biçimlenişin kamusallığı belirlemede ne kadar önemli bir faktör olduğu çalışmada açığa çıkmıştır.

(21)

Şekil 9: Meydanların Ulaşım Aksları

Çalışmada ele alınan üç meydan bu açıdan değerlendirildiğinde, Konak Meydanı’nın kendisini daha tanımlı hale getirmiş olan son düzenleme çerçevesinde büyüklük açısından daha dezavantajlı bir konuma geldiği görülmektedir. Konak Meydanı’nı dezavantajlı kılan başka faktörler de bulunmaktadır. Nitekim Konak Meydanı denizle ilişkisinin sahil yolu nedeniyle kopmuş olması çerçevesinde Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarına kıyasla görünürlük açısından daha zayıftır. Diğer yandan Konak önemli ulaşım arterlerinin bağlandığı merkezi bir noktadır ve bu nedenle güçlü bir ulaşım altyapısıyla örülmüş bölgede yollar ve kavşaklar nedeniyle ortaya çıkmış sınırlayıcılar ve eşikler yer almaktadır. Kıyı ile temas eden Cumhuriyet ve Gündoğdu meydanlarının görünürlükleri daha fazladır ve toplumsal hareketler açısından bazen böyle bir avantajın kullanılması gerektiğinde, bu meydanların tercih edildiği açıktır. Bu noktada Gündoğdu Meydanı’nın kıyı boyunca bir koridor olarak kullanılabilen içeriği ile alansal olarak Cumhuriyet Meydanı’ndan küçük olsa da, daha öne çıktığı durumlara da sıkça rastlanmaktadır. Diğer yandan Kordon hattı boyunca var olan yeme içme birimlerinin de bölgede toplanmayı kolaylaştırıcı bir etki yaratmakta olduğunun gözden kaçırılmaması gereklidir. Bu sonuç, bir meydanın toplumsal hareketler açısından kullanım değerinin çevresel ilişkiler açısından elverişli koşulların varlığına ve genişleme olanaklarına bağlı olarak ortaya çıktığını ortaya koymaktadır. Gündoğdu Meydanı’nın Kordon hattı boyunca yer verilen çim alanla bütünleşmesinin de olumlu bir etki yarattığını ifade etmek gereklidir. Dolayısıyla peyzaj da bu noktada belirleyici bir başka unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (Şekil 9).

Toplantı ve gösteriler için yer seçiminde en önemli kriterlerden biri olan ulaşılabilirlik, Konak ve Gündoğdu öncelikli olmak üzere her üç meydanda da mevcuttur (Şekil 10). Toplu taşıma olanaklarının çeşitliliği ve yakınlığı meydanların kullanım niteliğini belirlemekte ancak doğrudan bir etki ortaya çıkarmamaktadır. Nitekim Konak Meydanı bu anlamda en avantajlı meydan olmakla birlikte, gösteri ve toplantılar temelinde tercih koşullarını ortaya çıkaran başka faktörler bulunmaktadır. Büyüklük bu noktada önemli bir kriterdir ve kitlesel eylemlerde Gündoğdu Meydanı’nın seçilmesi, yine küçük gösteri ve toplantılarda Konak Meydanı’nın tercih edilebilmesi de bunun açık göstergesidir.

(22)

İzmir kentindeki üç meydan üzerinden ortaya çıkan bu sonuçlar, bir kentte kamusal alan ve meydan oluşturmada planlama ve tasarım çalışmaları açısından dikkate alınması gerekli konuların neler olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Bulgular bir meydanın ya da açık alanın kullanım değerinin tarihsel ve sembolik değeri ne olursa olsun fiziksel koşulları, planlanma ve tasarım biçimi ile değişebildiğini ortaya koymuştur. Toplumsal hareketler ve kamusallık açısından güncel şartların ortaya koyduğu etkiler açısından bakıldığında bugün artık daha geniş, esnek, alan ve sınırları tanımlı olmayan, eşiklere dayanmayan, peyzaj ögeleri ile zenginleşmiş, dolayısıyla farklı gösteriler ve eğlenme biçimleri ile ve yeme içme alanlarıyla bütünleşme olanaklarına sahip alanlara olan ihtiyacın arttığını söylemek mümkün hale gelmiştir. Bunun planlama ve tasarım çalışmaları içerisinde bir yeni durum olarak dikkate alınmasının önemi açıktır. Bu çalışma böyle bir kaygıyı merkeze alarak konuyu bu yönüyle tartışmaya açma amacına temellenmiştir.

Şekil 10. Toplu Taşıma İle Meydanlara Ulaşım

Diğer yandan söz konusu çalışma ile meydanların temsil niteliklerinde ve kentlinin bu alanlarda kendini temsil etme gücünde zaman içerisinde kentin fiziksel olarak yaşadığı dönüşüm ve dönemin siyasi ve ekonomik eğilimlerinde ortaya çıkan değişimlerle de bazı kaymalar olduğu gösterilmeye çalışılmıştır. Son olarak, araştırma ve bulgularının tamamlandığı bir aşamada gerçekleşmiş olan 15 Temmuz olaylarının meydanların kullanım niteliği ve temsil gücü üzerine yapılan değerlendirmeleri etkileyecek gelişmeleri beraberinde getirmiş olması da bu noktada önemlidir. Basına da yansıyan görüntüler İzmir’de ele alınan meydanların kullanım biçimleri ve temsil farklılıklarını çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Gazete haberlerinde demokrasi nöbetlerinin Konak Meydanı’nda tutulduğu, halkın İzmir Valiliği ve Konak Saat Kulesi önünde toplandığı, Konak Meydanı’ndaki camiden ezan ve sela okunduğu şeklinde mekanın öğelerine referans veren ayrıntılarda haberler yer almıştır (Yeniasır, 16 Temmuz 2016). Aynı olayı protesto etme amaçlı “Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi” için ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin Gündoğdu Meydanı’nı yer seçtiği görülmüştür (Yeniasır, 29 Temmuz 2016). Dolayısıyla meydanlar arasındaki içeriksel paylaşım mekanda ifade bulmuştur (Şekil 11).

(23)

Şekil 11. Konak Meydanı Demokrasi Nöbeti ve Gündoğdu Meydanı Demokrasi ve Cumhuriyet Mitingi

Yaşanan olayların ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin AK Parti Grup Başkan Vekili Bilal Doğan, Konak Meydanı’nın isminin “15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Meydanı” olarak değişmesini önererek mekanın temsil gücüne atıfta bulunmuştur. Tarihsel olarak önemli olaylar, yapılar ve sembolik unsurlarla temsil gücünü yineleyen Konak Meydanı böylece kullanım niteliğini etkileyecek yeni bir temsil aşamasına gelmiştir (Yeniasır, 30 Temmuz 2016)”.

Kaynaklar

Acun, Hakkı, (1993). Saray-Bosna Ve Travnik Saat Kuleleri. T.C. Başbakanlık Genel Müdürlüğü (der), X. Vakıf Haftası Kitabı, .C. Başbakanlık Genel Müdürlüğü Yayınları, s. 295-298.

Aktepe, Mehmet Münir, (1972). İzmir Şehri Osmanlı Dönemi Medreseleri Hakkında

Ön Bilgi. Tarih Dergisi, 26, s. 97-118.

Altınsapan, Erol ve Gerengi, Ali, (2007). Zamanın Tanıklarından Bir Örnek

Sivrihisar Saat Kulesi. Anadolu Sanat Dergisi, 18, s. 7-11.

Altıntaş, Osman ve Eliri, İsa, (2012). Birey Toplum İlişkisinde Kent Kültürü,

Kamusal Alan ve Onda Şekillenen Sanat Olgusu. İDİL Sanat ve Dil Dergisi, 1(5), s.

61-74.

Atatürk Anıt ve Heykelleri (07.07.2010), http://www.isteataturk.com/haber/4113/

ataturk-aniti-izmir. Erişim Tarihi: 15.11.2014.

Ayyıldız, Esengül ve Taşbaşı, Kaan, (2014). Kentsel Kamusal Mekanlarda Toplumsal

Hareketler ve Eylem Pratikleri: İletişim Bilimleri Açısından Otorite Mekanlarına Müdahale Olarak Hrant Dink Eylemleri. İletişim Dergisi, 21, s. 79-102.

Berber, Engin, (2010). İkinci Meşrutiyet Döneminde Domino Etkisi Yapan Bir

Eylem: İzmir Liman İşçileri. European Journal of Turkish Studies [Online], 11 | 2010,

(24)

Bilsel, Cana, (2009). İzmir’de Cumhuriyet Dönemi Planlaması (1923-1965): 20.

Yüzyıl Kentsel Mirası. Ege Mimarlık Dergisi, 4, s. 12-17.

Çakar, Nurtaç, (2014). Kent, Kamusal Alan ve Anıt Heykel İlişkisi. Sanat Dergisi, 26, s. 37-54.

Çiçek, Rahmi, (2014). İzmir’in Kurtuluşunun Anadolu Basınındaki Yansımaları. Turkish Studies-International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 9(4), s. 315-328.

Dayangaç, Deniz, (2004). Dünden Bugüne Pasaport İskelesi ve Yolcu Bekleme

Salonu. Ege Mimarlık Dergisi, 49, s. 23-27.

Eren, Abdurrahman, (2005). Özgürlükler Mekanı Olarak Kamusal Alan. AÜEHFD, 9(3-4), s. 95-124.

Falay, Nihat, (2014). Kamusal Alanın Oluşumu, Dönüşümü ve İktisadi Boyut. Journal of Life Economics, 2, s. 51-70.

Göksu, Emel, (2006). Karşıyaka’nın Post-İzmir Mücadelesinin Tarihsel Kökleri. Ege Mimarlık Dergisi, 58, s. 24-27.

Gölgesiz Gedikler, Hülya, (2012). 1950’li Yıllarda İzmir. İzmir: Şenocak Yayınları. Güneş, Günver, (2007). İzmir’in İşgali Ve Aydın’daki Yankıları. Askerî Tarih Araştırmaları Dergisi, 9, s. 23-55.

Güney, Z. (25.10.2007). Kamusal Alan Nedir? Kamusal Mekan Nedir?, 26.04.2017, http://v3.arkitera.com/haber_21487_kamusal-alan-nedir-kamusal-mekan-nedir.html.

Gürsel, E., Erar, H., Birkan, G., Erar, O. ve Keskintaş, N. (2004). Konak Meydanı ve

Cevresi Duzenleme Projesi. Konak Meydanı Denizle Yeniden Buluşuyor. Ege Mimarlık,

50, s. 44 - 53.

Haberhürriyeti, 14 Ekim 2013

(http://www.haberhurriyeti.com/1-milyon-izmirliye-andimiz-daveti-20866.html, Erişim Tarihi: 15.06.2016)

Hürriyet, 16 Ekim 2013 (http://www.hurriyet.com.tr/ege/24922512.asp, Erişim

Tarihi: 15.06.2016)

Işık, Gülcan, (2010). Medyada “Yeniden Üretilen” Cumhuriyet Mitingleri. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 31, s. 29-58.

Işık, Oğuz,(1994). Değişen toplum/Mekan Kavrayışları: Mekanın Politikleşmesii

Politikanın Mekansallaşması. Topkum ve Bilim, 64-65, Güz, s. 7-33.

İlkay, Yasemin, (2008). Kızılay Meydanının Politik-Sembolik Anlamı: 1960-1964

Yılları Arasında DP Karşıtı Hareket. Mülkiye Dergisi, 261, s. 1-24.

İlkin, S. ve Tekeli, İ. (2009). 1929 Dünya Buhranında Türkiye’nin İktisadi Politika

Anlayışı, İstanbul: Bilge Kültür Sanat Yayınevi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Buna rağmen do­ kuz yaşında eslenen Hazreti Ay şe­ nin ilk evlilik senelerinde bebekler­ le oynadığı, evini insan, kanatlı at, kara kartal resimlerle süslü

Şu ana değin hiç kimse tek belir- tisi yayılan acılar olan aşırı kullanma sendromundan şikâyetçi olan hasta- ların beyin haritalarını incelemedi. “Bu haritalamalar

Kalustyan toprağa yerildi H ÜRKİYE Ermenileri, ge­ İSTİHBARAT SERVİSİ İstanbul Büyükşeliİr Belediyet. çen hafta Ermenistan'da geçirdiği bir beyin

Epworth sleepiness scale, whose validity and reliability has been conducted in Turkey, was used in order to evaluate excessive daytime sleepiness, Pittsburgh sleep quality index

From the research, we could know that when a hospital can totally in charge of the laboratory information system, building an automatic mapping system by used NHI-LOINC

Endometrioma grubunda kist duvarıyla birlikte eksize edilen folikül sayısı, bu foliküllerin morfolojik özellikleri, kist duvarı kalınlığı, kist duvarı iç yüzeyini

, olumlu dini başa çıkma alt boyutlarından olan; Allah’a yönelme, hayra yorma/dini yalvarma, dini dönüşüm, dini istikamet arayışı, dini yakınlaşma yaşam doyumu

Yapılan işlerin en mü­ himlerinden biri de eski devirlerde­ ki askerî sınıfların tesbit edilen ü- niforma şekil ve motiflerine bakı­ larak aynı kıyafetlerle