• Sonuç bulunamadı

Göçmen öğrencilerin okul örgütüne uyumunda öğretmen ve okul yöneticilerinin rolleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Göçmen öğrencilerin okul örgütüne uyumunda öğretmen ve okul yöneticilerinin rolleri"

Copied!
60
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

EĞİTİM YÖNETİMİ BİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJESİ

GÖÇMEN ÖĞRENCİLERİN OKUL ÖRGÜTÜNE

UYUMUNDA ÖĞRETMEN VE OKUL YÖNETİCİLERİNİN

ROLLERİ

Ayşe Müge ATLIHAN

Danışman

(2)

iii

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU

Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Ayşe Müge ATLIHAN tarafından hazırlanan “Göçmen Öğrencilerinin Okul Örgütüne Uyumunda Öğretmen ve Okul Yöneticilerinin Rolleri” başlıklı Tezsiz Yüksek Lisans Projesi tarafımdan okunmuş, kapsamı ve niteliği açısından Tezsiz Yüksek Lisans Projesi olarak kabul edilmiştir.

Doç. Dr. Kazım ÇELİK Danışman

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu’nun………... tarih ve……….sayılı kararıyla onaylanmıştır.

Prof. Dr. Mustafa BULUŞ Enstitü Müdürü

(3)

iv

ETİK BEYANNAMESİ

Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, tez yazım kurallarına uygun olarak hazırladığım bu proje çalışmasında;

 Proje içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde ettiğimi,  Görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlak kurallarına uygun

olarak sunduğumu,

 Başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel normlara uygun olarak atıfta bulunduğumu,

 Atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi,  Kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı,

 Bu projenin herhangi bir bölümünü bu üniversitede veya başka bir üniversitede başka bir proje/tez çalışması olarak sunmadığımı beyan ederim.

(4)

v TEŞEKKÜR

Yüksek Lisans Projesi olarak sunduğum bu çalışma, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Kazım ÇELİK yönetiminde gerçekleştirilmiştir. Çalışmalarımın sırasında ilgi ve yardımlarını esirgemeyip danışmanlığımı üstlenen, bana yol gösteren değerli hocama çok teşekkür ediyorum.

Çalışmalarım boyunca destek ve güvenleri ile yanımda olan, her nazımı çeken aileme şükranlarımı sunuyorum.

Ayşe Müge ATLIHAN Ocak 2019

(5)

vi ÖZET

Göçmen Öğrencilerin Okul Örgütüne Uyumunda Öğretmen ve Okul Yöneticilerinin Rolleri

ATLIHAN, Ayşe Müge

Bu çalışmada göçmen öğrencilerin okul örgütüne uyumunda öğretmen ve okul yöneticilerinin rolleri araştırılmıştır. Bu amaçla göçmen öğrencilerin okul örgütüne uyumunda öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin görüşleri alınmıştır. Çalışma verileri 2017/2018 ve 2018/2019 eğitim öğretim yılları içerisinde Denizli ili Pamukkale ilçesine bağlı ilkokul ve ortaokul kurumunda çalışmakta olan yönetici ve öğretmenlerden elde edilmiştir. Araştırmada kullanılan görüşme formu alan uzmanları yardımıyla araştırmacı tarafından oluşturulmuştur. Katılımcılar göçmen öğrencilerin fazla olduğu okullardan seçilmişti. Yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Araştırma verileri göçmen öğrencilerin okula uyumuna yönelik yapılan çalışmalar, göçmen öğrencilerin okulda karşılaştıkları uyum ve akademik sorunlar ve göçmen öğrencilerin okula uyumunda karşılaşılan sorunlara yönelik çözüm önerileri olarak temalandırılmıştır. Her tema kendi içinde alt temalara ayrılmıştır. Okula uyum ana temasının altında; sınıf denkliği çalışmaları, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, hazır bulunuşluk düzeylerinin belirlenmesi, Türkçe okuma yazma kursu ve sosyal aktivite kurslarına yönlendirme alt temaları yer almıştır. Akademik sorunlar ana temasının altında; dil sorunu, denklik sorunu, okula devam sorunu, uyum ve gruplaşma sıkıntıları, akademik sorunlar ve şiddet sorunu yer almıştır. Çözüm önerileri ana temasının altında denklik sorununa yönelik öneriler, öğretmenlere yönelik öneriler, dil sorununa yönelik öneriler, uyum sorununa yönelik öneriler ve iletişim sorununa yönelik öneriler yer almıştır. Sonuç olarak; göçmen öğrencilerin eğitiminde önemli sorunlar yer almaktadır. Göçmen çocukların eğitimi konusu ile ilgili öğretmenlerin hizmet içi eğitimler ile desteklenmeleri, öğrencilerin okula devamlarının takip edilmesi ve göçmen öğrenciler ile diğer öğrenciler arasında iletişim sorunlarını giderici ciddi etkinlikler planlanması önerilebilir.

(6)

vii

İÇİNDEKİLER

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU ... iii

ETİK BEYANNAMESİ ... iv TEŞEKKÜR ... v ÖZET ... vi İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR LİSTESİ ... ix BİRİNCİ BÖLÜM ... 1 GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.4. Araştırmanın Sayıltıları ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 5 1.6. Tanımlar ... 5 İKİNCİ BÖLÜM ... 6

ALAN YAZIN TARAMASI ... 6

2.1. Kavramsal Çerçeve ... 6

2.1.1. Göçmen Öğrenci ... 6

2.1.2. Mülteci Öğrenci ... 6

2.1.3. Sığınmacı ... 7

2.1.4. Uyum ... 7

2.1.5. Göçmen Öğrencilerin Eğitimi ... 8

2.2. İlgili Araştırmalar ... 11

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ... 18

YÖNTEM ... 18

3.1. Araştırmanın Modeli ... 18

3.2. Evren ve Örneklem ... 18

3.3. Verileri Toplama Araç ve Teknikleri ... 18

(7)

viii

3.5. Verilerin Analizi ... 19

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ... 20

BULGULAR ve YORUM ... 20

4.1. Göçmen Öğrencilerin Okula Uyumuna Yönelik Yapılan Çalışmalar ... 21

4.2. Göçmen Öğrencilerin Okulda Karşılaştıkları Uyum ve Akademik Sorunları ... 26

4.3. Göçmen Öğrencilerin Okula Uyumunda Karşılaşılan Sorunlara Yönelik Çözüm Önerileri ... 30 BEŞİNCİ BÖLÜM ... 35 SONUÇ ... 35 TARTIŞMA ve ÖNERİLER ... 35 5.1. Sonuç ... 35 5.2. Tartışma ... 36 5.3. Öneriler ... 40 KAYNAKÇA ... 42 EKLER ... 47

Ek A: Okul Yöneticileri Hazırlık Soruları ... 47

Ek B: Öğretmen Hazırlık Soruları ... 48

(8)

ix

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 4.1. Araştırma sonucunda oluşturulan ana temalar ve alt temalar ... 20

Tablo 4.2. Okul yöneticilerinin okula uyum temasına ilişkin örnek görüşleri ... 22

Tablo 4.3. Öğretmenlerin okula uyum temasına ilişkin örnek görüşleri ... 23

Tablo 4.4. Öğretmenlerin akademik sorunlar temasına ilişkin örnek görüşleri ... 26

Tablo 4.5. Yöneticilerin akademik sorunlar temasına ilişkin örnek görüşleri ... 27

Tablo 4.6. Yöneticilerin çözüm önerileri temasına ilişkin örnek görüşleri... 30

(9)

BİRİNCİ BÖLÜM

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Eski çağlardan günümüze kadar savaşlar, kıtlıklar, felaketler ve güvenlik tehditleri nedeniyle insanlar bulundukları yerlerden daha güvenli başka yerlere göç etmek durumunda kalmışlardır (Bülbül ve Köse, 2010; Yılmaz, 2014). İnsanların çoğunlukla kendilerini veya ailelerini düşünerek gerçekleştirdikleri göç eylemine ilişkin olarak birçok tanım yapılmıştır. Göç; coğrafi mekân değiştirme sürecinin sosyal, kültürel, ekonomik ve politik boyutlarıyla toplumsal yapının dokusunu değiştiren yer değiştirme hareketidir (Yalçın, 2004). Türk Dil Kurumu’na göre göç “ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret” olarak açıklanmaktadır (Türk Dil Kurumu [TDK], 2016). Kavramsal olarak göç, kendi içerisinde iç göç ve dış göç olmak üzere ikiye ayrılır. Dış göç (uluslararası göç), kalmak, çalışmak ya da yerleşmek amacıyla, bir ülkeden başka bir ülkeye yapılan nüfus hareketlerini ifade etmektedir, iç göç ülke içinde yapılan nüfus hareketliliğidir (Gönüllü, 1996). Göç olgusunun sonuçları yönünden tanımını yapmak gerekirse göç, coğrafik, ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasi sonuçlar doğuran nüfus hareketidir (Özer, 2004). Yalçın (2004:11); bireylerin ya da toplumsal kümelerin bir yerden başka bir yere gitmeleri, Gişi (2007:4); bireylerin veya grupların yerleşme alanlarından çeşitli nedenlerle uzak veya yakın başka alanlara gerçekleştirdikleri uzun süreli yer değiştirme hareketleri, Kurt (2006:149); bireylerin ya da toplulukların içinde yaşadıkları coğrafi mekan ve sosyo-kültürel çevreden ayrılarak başka bir coğrafi alana ve sosyo-kültürel çevreye girmesi yaşamlarını devam ettirmeleri olarak tanımlamıştır. Özkalp (2003:150); birey ya da aile olarak coğrafi bölge değiştirme, Kearney (1996); İnsanların bir coğrafya üzerinde yer değiştirmesi. Göç hareketine katılanlar da göçmen olarak ifade edilir.

Küresel ölçekte sayıları artan göçmen çocuklar (UNESCO, 2008; Reale, 2013) göç esnasında birçok engelle ve zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır (Van de Glind ve Kou, 2013). Toplumun en savunmasız grubunu oluşturan çocukların, doğdukları ülkeden başka bir ülkeye göç etmeleri halinde daha fazla ilgiye, desteğe ve korunmaya gereksinimleri

(10)

vardır (Crépeau, 2013, s. 2). İnsanların bir arada yaşaması ihtiyaçlarını daha kolay karşılayabilmeleri açısından birçok fayda sağlamıştır. Bununla beraber bir arada yaşayan insanların her birinin kendine özgü olan tarafları da mevcuttur. Toplum içerisinde yaşayan insanların kendilerine özgü düşünceleri ve eylemleri farklılıklar oluşturmaktadır. Okullar, bir arada yaşayan insanların toplumsallaşmaları sürecinde önemli örgütler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Göçmenlere verilmiş nitelikli bir eğitim, ülkeye maliyetten daha çok kâr olarak geri dönmekte ve nitelikli işgücü olarak ülke ekonomisinde yerini almaktadır (Rumbaut, 1997; Vernez, 1996). Bu nedenle göçmenlere yapılan eğitim harcamaları, ev sahibi ülke için bir yatırım olarak kabul edilebilir. Ancak PISA çalışmaları sonuçları (OECD, 2004, 2006), göçmenlik statüsü, aile özellikleri ve sosyo-ekonomik durum, göçmen çocukların eğitimine dolaysız yansıdığını göstermektedir. Göçmenlikle ilgili sorunların çözümü için ise göç alan ülkelerde eğitim siyasi arenada öncelikli yerini almış ve göçmenlerin nasıl eğitileceği, öğretmenlerinin niteliği, okul liderliğinin işlevi gibi pek çok konu tartışılır olmuştur (Gold, 2005). Göçmenler için eğitimin bir önemi, eğitimin göçmenlerin yerleştiği ülkeye uyumunu kolaylaştırmasıdır (Bosch-Supan, 1987). Eğitimin bir diğer önemi ise ırk ayrımcılığının ve göçmenlere yönelik önyargının eğitim yoluyla en aza indirilmesidir (Baker, 2011)

Avrupa Birliği Göçmen Entegrasyon Politikaları Merkezi raporuna göre Türkiye göç alan bir ülke olmasına rağmen göçmenlerin eğitimine yönelik politikaların üretilmesinde diğer ülkelere göre yetersiz kalmıştır. Göçmenlerin eğitimine yönelik yasal metinlerin olmasına karşın, göçmen, sığınmacı ve mülteci çocukların eğitime erişimi ile ilgili koşulları elverişsizdir. Bununla birlikte ülke çapında göçmenlere verilecek eğitimle ilgili hiçbir yönlendirme veya koşul içerikli bir yönerge de bulunmamaktadır. Okullar göçmen eğitimi için hazırlanmamış ve öğretmenlere göçmen çocuklara verecekleri eğitimde; kültürlerarası eğitime yönelik vatandaşlık, insan hakları, göçmenlere karşı ayrımcılık vb. konularda hiçbir rehberlik de yapılmamıştır (EU-MIPEX -2014). Öğretmenler, göçmen öğrencilerin sınıf denkliğinin yapılmamasından dolayı hazır bulunuşluk düzeylerine uygun sınıflarda olmadıklarını, akademik başarı gösteremediklerini, diğer öğrencilerle uyum sorunu yaşadıklarını ve göçmen ailelerin çocukların eğitimine gerekli önemi vermediklerini düşünmektedirler.

(11)

3 Göç ve eğitim birbirine bağlı ve alt boyutları olan olgulardır. Eğitimle bireye verilecek beceriler, bireyin yeni ülkesindeki yaşamında önemli bir rol oynar. Göçmenin yerleştiği ülkedeki yaşam kalitesi onun eğitim arka planınca belirlenir. Ayrıca eğitim, göçmenin yerleştiği ülkeye daha kısa sürede uyumunu sağlamaktadır. Bununla birlikte ev sahibi ülke de göçmenlerin niteliğinden hem sosyal hem de ekonomik açıdan etkilenmektedir. Göçmen öğrencilerin eğitimine yönelik öğretmenler, göçmen çocukların okula başlamadan önce dil ve uyum açısından bir hazırlık eğitiminden geçmelerini, Türkçeyi okula başlamadan önce öğrenmeleri gerektiğini, göçmen ailelerin eğitim konusunda eğitim almalarını ve öğretmenlerin göçmen eğitimine yönelik bir hizmet içi eğitime ihtiyaç duyduklarını düşünmektedirler.

Göçmen öğrencilerin okul örgütüne uyumunda öğretmen ve okul yöneticilerinin rolleri güçlendirildiğinde okulların amaçlarına ulaşmasına katkı sağlanabilir. Bu bağlamda düşünüldüğünde göçmen öğrencilerin okul örgütüne uyumunda okul personelinin yaklaşımı arasında bir ilişki kurulabileceği fikri ortaya çıkmaktadır. Bu ilişkinin derecesi ise bu araştırma tarafından ortaya çıkarılabilecektir. Bu ilişkiyi bilmek ise eğitim öğretimin niteliğinin daha da artırılması yolunda göçmen öğrencilerin topluma kazandırılıp eğitim alabilmeleri, okuryazar olabilmeleri konularında katkılar sağlayabilecektir.

1.2. Araştırmanın Amacı

Türkiye’deki göçmen öğrencilerin eğitimi ile ilgili literatür incelendiğinde, ampirik ağırlıklı çalışmaların yetersiz olduğu görülmüştür. Bununla birlikte okullarda göçmen öğrencilere eğitim hizmetlerinin sağlanmasında kritik rol oynayan okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin konuya ilişkin görüşlerinin incelendiği sınırlı sayıda çalışma yapılması önemli bir eksiklik olduğu söylenebilir. Bu araştırmanın amacı Türkiye’deki göçmen öğrencilerin eğitimi konusunda okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşlerini incelemektir. Bu amaca yönelik olarak aşağıdaki sorular sorulmuştur:

1- Okul yöneticilerinin okullarda göçmen öğrencilerin eğitimine yönelik yapılan çalışmalara ilişkin görüşleri nelerdir?

2- Öğretmenlerin okullardaki göçmen öğrencilerin eğitimine yönelik yapılan çalışmalara ilişkin görüşleri nelerdir?

(12)

3- Okul yöneticilerinin göçmen öğrencilerin eğitiminde yaşanan sorunlara ilişkin görüşleri nelerdir?

4- Öğretmenlerin göçmen öğrencilerin eğitiminde yaşanan sorunlara ilişkin görüşleri nelerdir?

5- Okul yöneticilerinin göçmen öğrencilerin eğitimindeki sorunlara ilişkin çözüm önerileri nelerdir?

6- Öğretmenlerin göçmen öğrencilerin eğitimindeki sorunlara ilişkin çözüm önerileri nelerdir?

7- Göçmen öğrencilerin okula uyumu için yapılan çalışmalar nelerdir?

1.3. Araştırmanın Önemi

Bu araştırma öncelikle öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin göçmen öğrencilerin okula uyumuna ilişkin görüşlerini gösterecektir. Diğer taraftan okullarda göçmen öğrencilerin eğitimi ile ilgili yapılan çalışmaların ne seviyede olduğunu açığa çıkaracaktır. Sonuç olarak bu araştırma öğretmen ve okul yöneticilerinin göçmen öğrencilerin okula uyumundaki rollerini ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Bu tür görüşlerin ortaya konması okul yönetiminde izlenebilecek yollar hakkında bilgiler sunacak, okulda eğitim-öğretim ortamının iyileştirilmesi ve buna bağlı olarak göçmen öğrencilerin başarılarının artırılması bakımından, göçmen öğrencilerin okula devamlarının artmasında ve yaşadıkları topluma uyumunda katkılar sağlayacaktır.

1.4. Araştırmanın Sayıltıları

1- Araştırmaya katılan gönüllülerin görüşme formuna verdikleri cevapların yansız ve doğru olduğu kabul edilmiştir.

2- Araştırmaya katılan yönetici ve öğretmenlerin görüşme formundaki sorulara içtenlikle cevap verdiği kabul edilmiştir.

3- Araştırmaya katılan okullar göçmen öğrencilerin durumları hakkında yeterli bilgiye sahiptir.

(13)

5 1.5. Sınırlılıklar

Araştırma, Denizli İli’ne bağlı Pamukkale ilçesinde bulunan resmi ilkokul, ortaokul kurumları ve katılanların görüşleri ile sınırlı olacaktır.

1.6. Tanımlar 1.6.1. Göç: Coğrafi mekân değiştirme süreci.

(14)
(15)

İKİNCİ BÖLÜM

ALAN YAZIN TARAMASI

2.1. Kavramsal Çerçeve

Bu bölümde göçmen, mülteci, sığınmacı ve uyum kavramları üzerinde durulmuştur. 2.1.1. Göçmen Öğrenci

Uluslararası ölçekte, evrensel olarak kabul edilmiş bir ‘göçmen’ tanımı bulunmamaktadır. Göçmen terimi genellikle, bireyin göç etme kararını, kendi özgür iradesi ile ve kişisel rahatlık sebepleriyle aldığı tüm durumları kapsar şekilde anlaşılır. Yani bu terim, maddi ve sosyal koşullarını iyileştirmek, kendileri ve aileleriyle ilgili beklentilerini geliştirmek amacıyla başka bir ülkeye veya bölgeye hareket eden kişiler için kabul edilmiştir. Göçmen öğrenci, yabancı ülkeye göç ile gelip öğrenimini burada devam ettiren öğrencidir. Türk dil kurumunun tanımına göre göçmen, kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden ( kimse, aile veya topluluk) (TDK, 2019). Başka bir ifadeyle göçmen, vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları ülkeyi, ekonomik, siyasi, sosyal ve dinî vb. nedenlerle, gönüllü olarak terk edip, başka bir ülkeye yerleşmek amacıyla giden kişilerdir. Göçmen, ülkelerindeki ekonomik yetersizliklerden veya ekonomik yoksunluklardan dolayı daha iyi yaşam standartları elde etmek başka ülkelere yerleşmek amacıyla giden kimsedir. (Kalaycı, S 2014).

2.1.2. Mülteci Öğrenci

Türk Dil Kurumuna göre sığınmacı anlamındadır. Mülteci, “ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden, zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin

korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle, yararlanmak istemeyen yahut tabiiyeti yoksa ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen kişidir” (MHSİS/2). Mülteci öğrenci, eğitimini kamplardaki geçici eğitim merkezlerinde, veya yaygın- örgün eğitim kurumlarında sürdüren öğrencidir.

(16)

Uluslararası Mülteci Hakları Derneğine göre mülteci kabul edilebilmek için aşağıdaki şartları taşımak gerekir.

 Irk, din, milliyet, belirli bir toplumsal gruba mensubiyet veya siyasi görüş sebebiyle,

 Vatandaşı bulunulan ülkede zulüm görmekten haklı nedenlerle korku duyması,  Bu korku nedeniyle vatandaşı bulunulan devletin korumasından

yararlanamaması veya bu devletin korumasına sığınmak istememesi,  Vatandaşı bulunulan ülkenin sınırları dışında bulunması,

 Zulüm ve korku sebebiyle vatandaşı bulunulan ülkeye dönenememesi. 2.1.3. Sığınmacı

Sığınmacı, ulusal ya da uluslararası belgeler çerçevesinde bir ülkeye mülteci olarak kabul edilmek isteyen ve mültecilik statüsüne ilişkin yaptıkları başvurunun sonucunu bekleyen kişidir. Muhtemel sığınma ülkesi tarafından sığınma talebi veya başvurusu henüz nihai karara bağlanmamış kişi olan sığınmacı, sığınma ülkesi sınırları içerisinde kalma izni ve insani standartlarda muamele görme hakkına sahiptir. Sığınma hakkı verilen kişi mülteci olmaktadır. Sığınmacı, mülteci olabilmek için gerekli ölçütleri taşıyan, ancak kendisine resmi otorite tarafından henüz mültecilik statüsü tanınmayan kişi olmakla birlikte henüz başvuru yapmamış kişiler de uluslar arası mülteci hakları koruma derneğine göre sığınmacı olarak tanımlanmaktadır.

2.1.4. Uyum

Göçmenlerin hem birey hem de grup olarak toplumun bir parçası kabul edildiği süreci ifade etmektedir. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu çerçevesinde uyum, toplumun ve göçmenin karşılıklı ve aynı ölçüde çaba göstereceği iki yönlü dinamik bir ilişki olarak ve göçmenlerin kendileriyle ilgili konularda edilgen olmadığı aktif katılımcı bir süreç olarak planlanmakta, uyum programları ise isteğe bağlı faaliyetler olarak tanımlanmaktadır (Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Md.3). Farklı güç ve ihtiyaçları olan öğrencilerin uyum sağlaması için yeterince esnek olan okul sistemlerinin bulunduğu ve sosyoekonomik farklılığın üstesinden gelen ülke ve ekonomilerde, göçmen öğrenciler daha iyi olma eğilimi göstermektedirler (PİSA, 2013).

(17)

8 Uyum; karıştırmak, eşitlemek, düzlemek değil, daha çok diğerini olduğu gibi kabul etmek, onu anlamak ve uyumlu bir toplumsal beraber yaşamaya katkıda bulunmak anlamına gelmektedir. Uyum, farklı etnik toplulukların birbirlerini tamamen asimile etmeden, birbirlerini etkileyerek bir senteze götürmeyi amaçlar.

2.1.5. Göçmen Öğrencilerin Eğitimi

Öğretim programları, insan gelişiminin belirli bir dönemde sonlanmadığı ve gelişimin hayat boyu sürdüğü ilkesi ile hazırlanmıştır. Bu sebeple öğretim programlarında, her yaş döneminde bireylerin gelişim özelliklerini dikkate alarak destekleyici önlemler alınması önerilmektedir. Gelişim, hayat boyu sürse de bir örnek yapıda değildir. Evreler hâlinde ilerler ve her evrede bireylerin gelişim ve uyum özellikleri farklıdır. Bu sebeple programlar olabildiğince bunu göz önünde bulunduran bir hassasiyetle yapılandırılmıştır. Programların amaçlarını ve kazanımlarını gerçekleştirme sürecinde gerekli uyarlamaların öğretmen tarafından yapılması beklenir. Sınıfındaki öğrenci çeşitliliğin farkında olan öğretmenler programları bu olumsuzluğu olumlu duruma dönüştürmek için kullanmalıdırlar. Program geliştirme sürecinde söz konusu yönelimler hem bir alandaki yeterliliği oluşturan kazanım ve becerilerin ön şart noktasında dikkate alınmış hem de sınıflar düzeyinde derslerin dağılımlarında ve birbirleriyle ilişkilerinde göz önünde bulundurulmuştur. Öğretim programlarında insan gelişiminin bir bütün olduğu ilkesi ile hareket edilmiştir. İnsanın farklı gelişim alanlarındaki özellikleri birbirleri ile etkileşim hâlindedir. Göçmen öğrencilerin okula uyum sağlamaları, çevrelerine uyum sağlamalarına sosyalleşmelerine yardımcı olacaktır. Öğretim programları bireysel farklılıklara ilişkin hassasiyetler göz önünde bulundurularak yapılandırılmıştır. Kalıtımsal, çevresel ve kültürel faktörlerden kaynaklanan bireysel farklılıklar ilgi, ihtiyaç ve yönlenme açısından da kendini belli eder (MEB, 2018).

MEB tarafından 2014 yılında yayımlanan “Yabancılara Yönelik Eğitim-Öğretim Genelgesi”ne göre yabancılara yönelik eğitim-öğretim faaliyetlerini ve ilgili işlemleri yürütmek üzere il milli eğitim müdürlükleri bünyesinde komisyonlar oluşturulmuştur. Yine aynı genelge ile kitlesel akından etkilenen il/ilçelerde millî eğitim müdürlüklerine bağlı olarak faaliyet yürütmek üzere valilik oluru ile geçici eğitim merkezleri oluşturulmuştur. Bu merkezlerde verilen eğitimle, kitlesel olarak ülkemize akın etmiş yabancı öğrencilerin, ülkelerinde yarım bırakmak zorunda kaldıkları eğitimlerine devam edebilmelerini, ülkelerine döndüklerinde veya bakanlığa bağlı her tür ve derecedeki eğitim kurumuna

(18)

geçmek ve eğitimlerine ülkemizde devam etmek istemeleri hâlinde, sene kaybını önleyecek nitelikte olması amaçlanmaktadır.

Göçmen öğrencilerin bir kısmı illerde bir kısmı kamplarda yaşadıkları için aldıkları eğitimlerin farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Kamplarda kalan öğrencilerin ‘ Geçici Eğitim Merkezi’ adı verilen eğitim kurumlarında eğitim gördükleri belirlenmiştir. Bu merkezlerde çoğunluğu Arap öğretmenlerden oluşan eğitimcilerin bulunduğu ve Arapça müfredat uygulandığı tespit edilmiştir. İllerde yaşayan öğrencilerin bazıları mevcut okullara devam ederken bazılarının açık ortaokul ve liselere devam ettiği tespit edilmiştir. Bu tarz okullara devam eden göçmen öğrencilerin yerli akranları ile Türkçe müfredatın zorunlu olduğu eğitimler aldıkları belirlenmiştir.

MEB verilerine göre 2017-18 döneminde geçici eğitim merkezlerinde (GEM) ve devlet okullarında eğitim gören Suriyeli öğrenci sayısı 608 bine ulaşmıştır. Yıllar içerisinde eğitime erişmiş göçmen öğrenci sayılarına baktığımızda geçici eğitim merkezlerindeki öğrenci sayısında azalma görülürken devlet okullarındaki okullaşmanın hızlı bir yükselişte olduğu görülmektedir. Bu sayının artışı, Bakanlığın Geçici Eğitim Merkezini artık Geçiş Eğitim Merkezi olarak tasarlaması ve devlet okullarına geçişte bir oryantasyon merkezi hâline getirmesi ile yakından ilgilidir (Coşkun, İ. & Emin, M.N. 2018).

PISA verilerine göre Avrupa ülkelerine yeni göç eden göçmen çocukların yeni bir dil öğrenme, ev sahibi ülkenin sosyal ve kültürel yapısına uyum sağlama ve okul sistemini tanıyamama gibi nedenlerle eğitimde zorluklar yaşandığı belirtilmiştir. PISA çalışmalarının bu konudaki temel önerisi, göçmen öğrencilerin öğrenmelerini geliştirmede temel kaynak olarak bu öğrencilerin duygusal sermayeleri üzerine bir yapının oluşturulması gerektiğidir. Bunu oluşturacak yapı sistem ve öğretmen olarak belirtilmiştir (EU, 2012).

Türkiye’nin katılımcısı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 22. Maddesi’ne göre, katılımcı ülkeler, kendi sınırları içerisinde sığınmacı veya mülteci statüsündeki tüm çocukların sözleşmeden kaynaklanan tüm haklarını teslim etmek ve bu çocukların ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadırlar. Buna eğitim hakkı dâhildir. ‘Kimseyi geride bırakma’ bu, Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'nin en önemli küresel taahhütleri

(19)

10 arasında yer alıyor. Göç ve yer değiştirme eğitimi etkilemektedir Öğretmenler, yerinden edilmiş öğrencileri etkileyen çok dilli sınıflar ve travmalar ile uğraşmak zorundadır. Göçmenlerin ve mültecilerin becerilerinden en iyi şekilde yararlanmak için öğrenci niteliklerinin ve önceki öğrenmelerinin tanınması gerekir. Eğitim, yalnızca göçmenlerin tutumlarını, özlemlerini ve inançlarını değil aynı zamanda ev sahiplerinin davranışlarını da etkiler. Artan sınıf çeşitliliği, diğer kültürlerden ve deneyimlerden öğrenmek için hem zorlukları hem de fırsatları getirir (UNESCO, 2018).

Türkiye ülkeye kabul edilen göçmenler nedeniyle giderek artan bir kültürel homojenliğin etkisiyle yüz yüzedir. Bu demografik değişim, göçmen çocukların hem farklı kültürlerden geldiğinin kabulü hem de bilgiye dayalı küresel ekonomiye cevap verecek bir eğitime ihtiyacını beraberinde getirdiği belirtilmiştir (EU, 2012). Okul kültürleri, okulun kurumsal düzeni, hedefleri, düşünsel eğilimleri ve her bir bireyin okula getirdiği inanç, değer ve deneyimden etkilenir. Dolayısıyla bunlar doğrudan okulun uygulamalarına da yön verir (Stoll, 1999). Okul kültürünün bütünleştirici olması, okulda farklılığın bir sorundan ziyade, bütünlüğü ve uygulama zenginliğini artıracak bir fırsat olarak görülmesi ve bu farklılığa yönelik olumlu tutum ve inançlar beslemesi ile yakından ilişkili olduğu belirtilmiştir (Alton-Lee, 2003; Dyson, Farrell, Polat, Hutcheson, & Gallanaugh, 2004). Ayrıca Dyson, Howes ve Roberts (2002) tarafından yapılan araştırma, bir okuldaki tüm çocukların eğitime etkin katılımının ve öğrenme düzeylerindeki artışın, o okuldaki uygulamaların bütünleştirici değerler ve kurallara dayalı olma düzeyi ile doğrudan ilişkili olduğunu göstermiştir. Aynı şekilde, okullarda göçmen öğrenciler dâhil tüm öğrencilerin eğitimden faydalanmasının, bu değerler ve kuralların tüm okul çalışanları tarafından sahiplenmesi ve çalışanların ‘farklılık’ ve ‘kabul’ fikirlerini benimseyerek tüm öğrencilere eğitim fırsatlarını tanımaya gönüllü olmasıyla ilişkili olduğu belirtilmiştir (Kugelmass, 2001).

Eğitim sistemleri, çocukların ayrıştırılmış ortamlardan (geçici eğitim merkezleri, özel eğitim okulları ve sınıfları gibi) ziyade, devlet okullarında hep beraber eğitim görmesini, eğitime etkin katılımını ve mümkün olan en üst düzeyde gelişim ve öğrenmesini hedeflemelidir (Booth & Ainscow, 2002; UNESCO, 2015). Bu amaçların gerçekleştirilmesinin, yani okulların tüm çocuklar için etkin katılım, öğrenme ve gelişim mekânları hâline gelmesinin önkoşulu, okullarda bütünleştirici kültürlerin oluşturulması şeklinde belirtilmiştir.

(20)

2.2. İlgili Araştırmalar

Göç alan bir ülke konumunda olan Türkiye, göçün getirmiş olduğu sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların en önemlilerinden biri fakat bir o kadar da karmaşık olanı göçle gelen çocukların eğitimi konusudur. Nitekim bu konu hem Türkiye’yi hem de göçle gelen bireyleri kaygılandırmaktadır (Yavuz & Mızrak, 2016; Tunç, 2015; Yıldız, 2013; Seydi, 2013). Türkiye, doğusunda ve güneyinde çatışma ve istikrarsızlıkların yaşandığı bazı Orta Doğu ve Asya ülkeleriyle, batısında refah düzeyi ve insan hakları standartları yüksek Avrupa ülkeleri arasında köprü konumundadır. Orta Doğu’daki ve özellikle komşu ülkelerdeki çatışma, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların varlığı, doğu sınırlarının dağlık ve kontrolünün zor olması, Ege ve Akdeniz sahillerinin coğrafî yapısının yasadışı geçişlere uygunluğu gibi nedenlerle, Türkiye, Avrupa Birliği ülkelerine geçmeyi hedefleyen göçmenler için geçiş güzergâhı durumundadır. Son yıllarda artan ekonomik ve bölgesel gücüyle Türkiye, düzenli ve düzensiz göç hareketleri için çekim merkezi haline gelmiştir. Tüm bu etkenler dikkate alındığında, göç, Türkiye’nin ekonomik, sosyo-kültürel ve demografik yapısını, kamu düzeni ve güvenliğini derinden etkilemektedir. Ülkemizin son yıllarda karşı karşıya kaldığı en önemli sosyolojik olayların başında hiç şüphesiz ki komşu ülkelerinden aldığı uluslararası göçmenler gelmektedir. Bu göçmenlerin ciddi bir oranının eğitim çağındaki çocuklardan oluşuyor olması ve göç süresinin belirsizliği eğitim ile ilgili ciddi önlemler alınmasını zorunlu kılmaktadır. Göçmenlere yönelik önlemler denildiği zaman akla ilk gelenler genellikle güvenlik, barınma sağlık ile ilgili önlemlerdir. Ancak ilgili önlemler göçün ilk yıllarında karşılaşılan sorunlara yönelik geçici çözüm odaklı önlemlerdir. Göçün üzerinden belirli bir zaman geçtikten sonra karşılaşılan sorunlar ise genellikle sosyal çatışmalar, çocuk işçiliği, eğitimsiz nesillerdir. Göç olgusunun uzun vadede ortaya çıkaracağı olumsuzlukları asgari düzeye indirmenin en etkili yolu göçmen çocukların okullaşması ve eğitilebilir hale getirilmeleridir. Uluslararası göç ile dil, din, gelenek, kültür vb. pek çok açıdan birbirinden tümüyle farklı geçmişlere sahip bireyler aynı ortamda yaşamını sürdürmek durumunda kalmaktadır. Bu durum çok çeşitli iletişim ve uyum sorunlarını beraberinde getirmekte; zamanla çözümü zorlaşan sorunlar ortaya çıkarmakta, hatta ülkelerin siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel dengelerini bozmaktadır (Akkayan, 1976 akt. Aksoy,2012). Bu çalışma ile göçmen öğrencilerin okula uyumunda yönetici ve öğretmenlerin rolleri araştırılarak uyum sorunları ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri belirlenmiştir. Göçmen öğrenciler bir yandan yeni okul ve çevreye uyum sağlama zorluklarıyla uğraşırken, diğer yandan bu öğrenciler dil becerilerini hızlı bir

(21)

12 şekilde edinme ve kendi yaşıtlarıyla benzer başarı düzeylerini yakalama mecburiyetindedirler. Dil becerileri ile ilgili hedeflenmiş olan yardım ve esnek düzenlemeler, göçmen öğrenciler için uygun olan kariyer imkânlarının üzerindeki sonradan gelmenin olumsuz sonuçlarını azaltabilir. Şimşir & Dilmaç (2018) Araştırma sonuçlarına göre yabancı uyruklu öğrencilerin karşılaştığı başlıca dil ve iletişim sorunları; Türkçeyi anlamama, Türk arkadaşları ile iletişim kuramama ve öğretmenlerin aile ile iletişimin kuramamasıdır. Türk öğrencilerin iletişim sorunlarının nedeni ise yabancı uyruklu arkadaşlarını anlayamama ve yabancı uyruklu arkadaşları iletişim kurmada yetersizlik.

Öğrenciye verilecek bilgiler, öğrencinin daha önceki eğitimi ve ilerleyen zamanlardaki eğitimi arasında köprü görevi üstlenir. Verilen her yeni bilgi önceki bilginin çatısı, sonraki bilginin temeli görevindedir. Toplum olarak güç ve değer kazanabilme, sağlıklı bir toplumsal örgütlenme gerçekleştirebilme, bilginin belirli amaçlar çerçevesinde etkin olarak öğretilmesiyle sağlanabilmektedir. Bu durum, eğitim ve öğretmen kavramlarını toplumlar için önemli bir hale getirmektedir. PISA verilerine göre Avrupa ülkelerine yeni göç eden göçmen çocuklar yeni bir dil öğrenme, ev sahibi ülkenin sosyal ve kültürel yapısına uyum sağlama ve okul sistemini tanıyamama gibi nedenlerle eğitimde zorluklar yaşamaktadır (Ereş, 2015). Ereş çalışmasında göçmen eğitiminin önemi oldukça büyük olmasına karşın, Türkiye’de bu konuda yapılan bilimsel çalışmaların yetersizliğini belirtmiş. Göçmen çocukların eğitiminde, eğitim sisteminin girdilerinin ve eğitim sürecinin sorunlu olduğunu ve bu sorunların giderilmesinde eğitim politikalarının belirlenmesi ve bu politikalara uygun bir planlamaya ihtiyaç duyulduğu söylemiş.

Levent ve Çayak (2017) çalışmasında araştırma kapsamında İstanbul ili Pendik ve Zeytinburnu ilçelerinde farklı derecelerdeki okullarda görev yapmakta olan 30 okul yöneticisi ile görüşme yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda elde edilen bulgularına göre okul yöneticilerinin tamamına yakını, Suriyeli öğrencilerle ilgili olarak gerek kayıt sürecinde gerekse eğitim ve öğretimde en fazla iletişim problemleri yaşandıklarını belirtmişlerdir. Bunun yanı sıra katılımcıların büyük bir kısmı, Suriyelilerin eğitiminde öğrenci kayıt sisteminin yetersizliğine dikkat çekmişlerdir. Sezgin ve Yolcu (2016) göç ile gelen göçmen öğrenciler ile gerçekleştirilecek sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler, her iki ülke kültürünün kaynaşması ve sorunların çözümü için faydalı olacaktır. Eğitim, mevcut değerleri yeni kuşaklara aktararak sosyalleşmeyi sağlamak, bireysel yeteneklerin keşfedilmesi ve geliştirilmesinde bireye yardım ederek kişilik kazanmasını sağlamak,

(22)

hayatını sürdürebilmek ve toplumsal yaşama katkıda bulunmak üzere, bireylerin ihtiyaç duyacağı bilgi, beceri ve davranışlar ile iş görme alışkanlığı kazandırarak meslek sahibi olmalarını sağlamak gibi birçok önemli işlevi yerine getirir. Eğitim sistemlerinin bu temel işlevleri etkin olarak yerine getirebilmesi, sistem içerisinde yer alan öğretmenlerin niteliğine bağlıdır. Bu nedenle bir ülkede eğitimle ilgili çıktıları iyileştirmenin yolu, öncelikle öğretmen niteliklerini geliştirmekten geçmektedir (MEB, 2017). Öğretmenler, özellikle eğitimde önyargıya ve ayrımcılığa yol açabilecek tarihsel, yapısal ve siyasal durumları anlayarak hoşgörü, adalet ve eşitlik konularını etkin bir şekilde nasıl ele alacaklarını öğrenmelidirler. Bu durum çeşitliliğin ve kültürel farklılıkların çok yönlü boyutlarını geliştirmeyi ve bilgi inşasında kalıplaşmış mekanizmaların farkında olmayı gerektirir (Cowan ve Maites, 2012). Uluslararası göçten kaynaklanan artan çeşitlilik, eğitim sistemleri için farklı bir deneyim olabilir. Bu artan çeşitlilik, öğretmenlerin pedagojik yaklaşımlarını ve çok çeşitli öğrenci gruplarının ihtiyaçlarını karşılamak için öğretme stillerini yeniden düşünmelerine neden olabilir. Bunu yapmak, öğrencinin göçmen bir geçmişi olsun ya da olmasın, her bir öğrencinin ihtiyaçlarını karşılamak için öğretmenleri daha donanımlı hale getirecektir. Aynı zamanda, öğretmenler ve eğitimciler doğru destek olmadan bırakılırsa, uyum sağlanamayabilir ve sonuç olarak tüm öğrenciler bu durumdan olumsuz etkilenir (Baldık, 2018). Baldık araştırması, Türkiye’de yaşayan sığınmacı ve göçmen gençlerin eğitim sistemine katılımında dil öğretiminin öneminin ve içeriğinin belirlenmesi ve çağdaş ülkelerdeki uygulamalara yönelik tarama modeli biçimindeki betimsel nitelikli bir araştırmadır. Araştırma sonuçlarından dil öğretim uygulamaları konusunda incelenen ülkelerdeki bazı uygulamalar ülkemiz için yapılacak çalışmalarda örnek olarak sunulabilir. Almanya’da uygulanan “Hoş geldin sınıfları” ve Avusturya’da uygulanan “Anne Almanca öğren” uygulamaları birleştirilerek hem okul öncesi dönemde dil öğretimi yapılabilir hem de ailelerin Türkçe öğrenmesi teşvik edilebilir. Bu sayede okullaşma oranının artması ve ailelerin eğitime dâhil edilmesi sağlanabilir.

Şimşir ve Dilmaçı’ın (2017) araştırmasının çalışma grubu, 2016-2017 eğitim ve öğretim yılı, Konya ili Selçuklu ilçesinde bulunan, bir ilkokulu ve bir ortaokulda farklı branşlarda eğitim veren 17 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre yabancı uyruklu öğrenciler açısından karşılaşılan sosyal problemler; dışlanma, kurallara uymama, kavga ve şiddet ve Türk öğrenciler ile kaynaşamayıp yabancı uyruklu öğrencilerle arkadaşlık kurmalarıdır. Türk öğrenciler açısından karşılaşılan sosyal problemler ise;

(23)

14 kıskançlık, kavga ve şiddet, yabancı uyruklu arkadaşları ile kaynaşamayıp Türk öğrencilerle arkadaşlık kurmalarıdır. Okulda akranları ile nasıl iletişim kuracağını bilemeyen göçmen çocuklar yalnızlık ve dışlanmışlık yaşayabilmektedir. Kesten, Kıroğlu ve Elma (2010) yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin dil ve eğitim sorunlarını ele aldıkları araştırmalarında; öğrencilerin Türkçeyi yeterince iyi bilmemelerinden dolayı okuma, yazma, konuşma ve dinleme noktasında sorunlar yaşadıklarını tespit etmişlerdir.

Kirmayer ve arkadaşlarının (2011) yaptığı çalışma göçmen çocukların ruh sağlığını olumsuz etkileyen sorunlarda birinin çocukların dil ve kültür farklılıkları sebebiyle yaşadıkları iletişim sorunlarıdır. Tunç (2015) mülteci davranışı ve toplumsal etkileri hakkında yaptığı çalışmada eğitimde dil ve iletişim sorunlarının yaşandığını göstermiştir.

Özdemir (2016), yabancı uyruklu öğrencilerin okul iklimine etkisini incelediği yüksek lisans tez çalışmasında ilkokul, ortaokul ve liselerde çalışan 6 yönetici, 12 öğretmen ve bu okullarda öğrenim gören 12 yabancı uyruklu, 12 Türk toplamda 42 kişi ile görüşme yapmıştır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların %48’i yabancı uyruklu öğrencilerin okul iklimine herhangi bir etkilerinin olmadığını düşünürken; %25’i olumlu etkisi olduğunu %27’si ise olumsuz etkisi olduğunu ifade etmiştir. Bu bağlamda yabancı uyruklu öğrencilerin “sınıf yönetimi”, “öğretmen-öğrenci ilişkileri”, “sosyal kültürel sportif etkinlikler”, “genel güvenlik ve düzenlilik”, “davranışsal değerler ve okul disiplini” konularında kayda değer bir etkilerinin olmadığı belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, yabancı uyruklu öğrencilerin okul iklimini “öğrenciler arası ilişkiler” açısından olumlu yönde; “akademik başarı” ve “veli okul ilişkileri” açısından olumsuz yönde etkilediğini belirmişlerdir.

Şimşek ve Öztürk (2016) Konya ilinde sınıf öğretmenlerinin Suriyeli öğrencilerine dair görüşlerini incelediği araştırmada da öğretmenler yaşanan sorunların çözümüne yönelik benzer öneriler getirmiştir. Öğretmenler sınıfta karşılaştıkları problemlerin çözümü için yabancı uyruklu öğrencilerin dil kursuna tabi tutulmaları, öğrencileri seviyelerine göre sınıflara atanması, aile ile iletişim kurulması, sınıf içi işbirliğinin artırılması, ailelerin bilinçlendirilmesi, dil eğitimine yönelik materyal temin edilmesi ve tutumlarının geliştirilmesi gibi önerilerde bulunmuşlardır. Bunların yanı sıra öğretmenler; Suriyeli öğrencilere öncelikle uyum eğitimi verilmesi gerektiğini, herhangi bir önyargı/ayrım yapılmaksızın eğitim verilmesi gerektiğini, eğitimleri ayrı bir okulda sürdürülmesinin daha

(24)

uygun olacağını ve yabancı uyruklu öğrencilerin eğitimine dair hizmet içi kurslarının ihtiyaç olduğunu ifade etmişlerdir.

Bozan ve Kaştan (2018), araştırmalarında göç yaşamış öğrencilerin görüşleri doğrultusunda Antalya ili Kepez ilçesine gerçekleşen yoğun göçün eğitime etkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmanın evrenini, Antalya’nın Kepez ilçesindeki ilkokullarda öğrenim gören yakın zamanda göç yaşamış öğrenciler, araştırmanın çalışma grubunu ise bu ölçüte uyan ve gönüllülük esasına göre seçilen 8 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmaya katılan öğrenciler son 1 yıl içinde göç yaşamış olan öğrencilerdir. Bu çalışmada veri toplama yöntemi olarak bireysel görüşme kullanılmıştır. Veri toplama araçları olarak, açık uçlu sorulara dayanan yarı yapılandırılmış bireysel görüşme formları kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, göç eden öğrencilerin eski arkadaş ve öğretmenlerini özledikleri, yeni okullarındaki sosyal etkinliklere katılamadıkları, okula ilk geldikleri zamanlar akademik başarılarının düştüğünü belirtmişler. Arkadaş ortamında kavga, küfürleşme gibi olumsuz davranışlar görmektedir. Diğer arkadaşları tarafından alaya alınmakta ve dışlanmaktadırlar. Bu nedenle çekingenlik yaşayarak yalnızlık hissetmektedirler. Bu öğrencilerin okula uyum sağlamaları diğerlerine göre daha zor olmaktadır.

Bahar ve Yılmaz (2108) Ukrayna’dan Erzincan’a göç eden ortaokul öğrencilerinin eğitim problemlerini öğretmen ve öğrenci görüşlerine göre tespit etmeye çalışan araştırma fenomenolojik bir çalışmadır. Çalışma için Ahıskalı öğrencilerin eğitim gördükleri okullarda görev yapan 10 öğretmen ve 17 öğrencinin görüşüne müracaat edilmiştir. Çalışma sonucunda Ukrayna’dan Erzincan’a göçle gelen ve ortaokula devam eden Ahıska Türklerinin pek çok eğitim problemi yaşadığı, bu problemlerin birçoğunun çözümü için gayret sarf edildiği ancak geleceği daha iyi planlamak ve kayıp nesiller yetiştirmemek adına daha özverili davranmak gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Topsakal, Merey ve Keçe (2013) Van iline göç eden ailelerin çocuklarının eğitim öğretim hakkı ve sorunları üzerine öğretmenlerin ve yöneticilerin görüşlerini aldıkları araştırmada, genel olarak göç eden çocukların okula uyum sağlama sorununun bulunduğunu, çocukların göç sonrasında şehir kültürünün etkisinde kaldığını ve ailelerinden uzaklaştığını tespit etmişlerdir.

(25)

16 Avcı, Koçoğlu ve Ekici de (2013) göçün eğitim ve eğitim yönetimine etkisine ilişkin okul yöneticilerinin görüşlerini değerlendirdikleri araştırmada, ülke içindeki göç hareketleri sonucunda Diyarbakır il merkezine yapılan göçlerde öğrencilerin karşılaştığı en yoğun problemin uyum problemi ve buna bağlı olarak gelişen davranış bozukluğu ve başarısızlık olduğunu dile getirmişlerdir. Çalışmada okul yöneticilerinin tamamına göre göçle gelen öğrenciler sınıf ve okul başarısını olumsuz etkilemektedir.

Sağlam ve Kanbur (2017), sınıf öğretmenlerinin mülteci öğrencilere yönelik tutumlarını incelemek için yaptıkları çalışmada üç alt boyuttan oluşan 24 maddelik Mülteci Öğrenci Tutum Ölçeği (MÖTÖ) geliştirilmiştir. Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .91 olan ölçeğin alt boyutları "iletişim", "uyum", "yeterlik". Ölçek, 2016-2017 eğitim öğretim yılında Sakarya İlinde çalışan 267’si kadın (%53), 234’ü (%47) erkek olmak üzere toplam 501 sınıf öğretmenine uygulamışlar. Kolmogorov-Smirnov testi sonucunda dağılımların normal olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırma sonucunda öğretmenlerin cinsiyetlerine göre mülteci öğrencilere yönelik tutumlarının “yeterlik” boyutunda erkek öğretmenler lehine; okulun bulunduğu sosyoekonomik çevreye göre orta sosyoekonomik çevre lehine; sınıflarında mülteci öğrenci olup olmama durumuna göre “iletişim” boyutu hariç sınıflarında mülteci öğrenci bulunan öğretmenler lehine anlamlı bir şekilde farklılaştığına ulaşılmıştır.

Başar, M., Akan, D. , & Çiftçi, M. (2018). Mülteci olarak Türkiye’de bulunan kamp dışında yaşayan, bulunduğu yerleşim birimindeki okullara devam eden öğrencilerin öğrenme sürecinde karşılaştıkları sorunları ortaya koymaya çalışan bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Uşak ilinde mülteci çocukların devam ettiği okullardaki sınıflarda görevli 20 sınıf öğretmeni araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri yarı yapılandırmış görüşme formuyla ve on farklı sınıfta yapılan gözlemlerle elde edilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Çalışma grubunu oluşturan öğretmen görüşlerine göre; mülteci öğrenciler öğrenme sürecinde iletişim sorunu yaşamaktadırlar. Dil sorunu yaşadıkları için verilen mesajlar mülteci öğrenciler tarafından anlaşılamamaktadır. Öğrencinin kendini sınıftan soyutlamasının uyum ve tutum sorunlarını ortaya çıkardığı sonucuna ulaşılmış.

Yalçın (2017], İstanbul ilinde yaşayan eğitimden mahrum, geçici eğitim merkezlerinde ve devlet okullarında okuyan Suriyeli mülteci çocukların ve ailelerinin uyum sürecinde kültürleşme eğilimleri, yaşadıkları mekân ile ilişkileri ve İstanbul'a aidiyet

(26)

düzeylerinin eğitim bağlamında kısmi bir profilini araştırmıştır. Görüşmeler Esenler, Zeytinburnu ve Fatih ilçelerinde eğitime ulaşabilen çocuklar ile Esenler ilçesinde eğitimden mahrum 32 çocuktan oluşmaktadır. Geçici eğitim merkezlerinde 7 idareci ve öğretmen ile görüşme yapılırken, MEB okullarında 3 idareci ile görüşme yapılmıştır. İdareci ve öğretmenlerle görüşme yapılmasının sebebi geçici eğitim merkezlerinde işleyişin ve uygulanan müfredatın öğrenilmesinin yanı sıra okulda eğitim gören çocukların profili ile ilgili bilgi almaktır. Devlet okullarında idarecilerle görüşmeler ise gayri resmi olarak yapılmış, okullarında eğitim gören mülteci çocukların yaşadıkları zorluklar ve eğitim ortamına uyumları ile ilgili bilgi alınmıştır. Çalışmada idarecilerin görev yerleri ve fikirleri direkt verilmemiş yorumlanarak sonuç halinde verilmiştir. Sonuç olarak Suriyeli mülteci çocukların, bulundukları eğitim kurumlarına, mahallelerine, kısacası sosyal yaşama uyum sağlamakta ciddi güçlükler yaşadıkları saptanmıştır. Bunun en önemli nedeni ise Türkçe bilmemek ve bunun etkisiyle grup dışına itilerek sosyalleşememektir. Çalışma kapsamında yapılan görüşmeler yorumlandığında çocukların Türkçeyi öğrenmiş olmaları yaşadıkları kente uyum için tek başına yeterli olmamaktadır. Akranları Türkiyeli çocuklarla iyi ilişkiler geliştirebilmiş çocukların birçoğunun, İstanbul'a ve yaşadığı semte uyum düzeyinde önemli ölçüde pozitif fark saptanmıştır.

Sakız (2016), araştırmasında Türkiye’de yoğun göç almakta olan Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki okullarda, göçmen çocukların okullara dâhil edilmesine yönelik olarak idarecilerin düşünce, inanç ve tutumlarını inceleyen nitel bir araştırmanın sonuçlarını bildirmektedir. Araştırma özelde, okul yöneticilerinin göçmen çocukların kendi okullarında eğitilmesine yönelik tutumlarını, bu eğitimin önünde duran ve okul ikliminden kaynaklanan engelleri ve göçmen çocukların kendini ait hissettikleri bütünleştirici okul iklimleri inşa edilebilmesi için eğitim sistemindeki mevcut fırsatları ortaya koymayı amaçlamıştır. Araştırmada, 18 okul yöneticisinden nitel araştırma yöntemlerinden olan yarı-yapılandırılmış görüşmeler kullanılarak veri toplanmış ve bu veriler tematik analiz yöntemiyle çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda okul yöneticilerinin göçmen çocuklara ayrıştırılmış ortamlarda eğitim verilmesini desteklediği ve kendi okullarında eğitim görmelerine dair olumsuz tutumlar beslediği, yapısal yetersizliklerin ve düşük toplumsal kabul düzeyinin göçmen çocukların eğitimine yönelik olumsuz tutumları önemli ölçüde etkilediği ve bütünleşik okul kültürlerinin oluşması için paydaşların psiko-sosyal ve yapısal anlamda desteklenmesi gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır.

(27)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın alt problemlerini çözümlemek için izlenen yöntemi açıklamak amacıyla; Araştırma Modeli, Araştırmanın Evren ve Örneklemi ve Veri toplama araçlarına ilişkin bilgiler sunulmaktadır.

3.1. Araştırmanın Modeli

Yapılan araştırmanın içeriğini oluşturan veriler, fenomenolojik araştırmalarda başlıca veri toplama aracı olan görüşme tekniği ile elde edilmiştir. Görüşme formunu hazırlamak için öncelikle konu ile ilgili literatür incelenmiş olup, görüşme formunun, kapsam geçerliğini belirlemek amacıyla alanında uzman akademisyenin görüşleri alındıktan sonra uygulamaya hazır hale getirilmiştir.

3.2. Evren ve Örneklem

Araştırma, Denizli iline bağlı Pamukkale ilçesinde görev yapmakta olan ilkokul, ortaokul öğretmenlerini ve okul yöneticilerini kapsamıştır. Bu öğretmenlerden tesadüfî örneklem yöntemi ile 5 okul yöneticisi ve 7 öğretmenden veri toplanmıştır.

3.3. Verileri Toplama Araç ve Teknikleri

Yapılan araştırmanın içeriğini oluşturan veriler de, fenomenolojik araştırmalarda başlıca veri toplama aracı olan görüşme tekniği ile elde edilmiştir (Yıldırım ve Şimşek, 2006, s. 39). Görüşme formunu hazırlamak için öncelikle konu ile ilgili literatür incelenmiş olup, danışman ve araştırmacı çalışarak görüşme formu oluşturulmuştur. Görüşme formu öğretmen ve okul yöneticilerine ayrı ayrı uygulanmak amacıyla hazırlanmıştır. Görüşme formunun, kapsam geçerliğini belirlemek amacıyla alanında uzman akademisyenin görüşleri alındıktan sonra uygulamaya hazır hale getirilmiştir.

(28)

Ek: A Okul Yöneticileri Hazırlık Soruları Ek: B Öğretmen Hazırlık Soruları

3.4. Verilerin Toplanması

Verilerin toplanmasında görüşme yöntemi kullanılmıştır. Yönetici ve öğretmenler ile görüşme yapmadan önce öğretmenlerin çalıştığı okul müdürleri ile görüşme yapılarak çalışma için izin alınmıştır. Gerekli izinler alındıktan sonra okul müdürünün belirlediği günler okula gidilerek ders programından öğretmenlerin boş ders saatleri tespit edilip not alınmıştır. Boş dersleri tespit edilen öğretmenlerle belirlenen saatlerde, öğretmenler odasında görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmelerin gerçekleştirildiği ortam sessiz-sakin ve öğretmenlerin kendilerini rahat hissettikleri bir ortamdır. Araştırmaya katılan yönetici ve öğretmenler hiçbir zorunluluk altında tutulmamış; gönüllülük ilkesine riayet edilmiştir. Görüşmeler sırasında öğretmenlerden izin alınarak ses kayıt cihazı kullanılmıştır. Ses kayıt cihazına paralel olarak görüşmeler sırasında önemli görülen kısımlar not edilmiştir. Verilerin toplanması planlanan süre doğrultusunda gerçekleşmiştir.

3.5. Verilerin Analizi

Yarı-yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Görüşmelerden elde edilen ses kayıtları dinlendikten sonra yazıya aktarılmış ve görüşler benzer konu başlıkları altında gruplandırılmıştır. Daha sonra görüşler kodlanarak analiz işlemi sonucunda belirli kategoriler altına yerleştirilmiştir.

İçerik analizinde yapılan temel işlem, birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunun anlayabileceği bir biçimde düzenleyerek yorumlanmıştır. Ayrıca içerik analizinde fikir, konu ve kavramları belirtmek üzere alıntılara da yer verilmektedir (Yıldırım ve Şimşek, 2006, s. 39).

(29)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BULGULAR ve YORUM

Göçmen öğrencilerin okula uyumunda yönetici ve öğretmen rolleri konusunda okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşlerini incelemek amacı ile yapılan bu çalışma sonucunda 3 ana tema oluşturulmuştur. Okula Uyum teması “Göçmen öğrencilerin okula uyumuna yönelik yapılan çalışmalar”, Akademik Sorunlar teması “Göçmen öğrencilerin okulda karşılaştıkları uyum ve akademik sorunları” ve Çözüm Önerileri teması “Göçmen öğrencilerin okula uyumunda karşılaşılan sorunlara yönelik çözüm önerileri” olmak üzere ana tema oluşturulmuştur. Bu kategorilere ait bulgular aşağıda yer almaktadır. Araştırma sonucunda oluşturulan ana temalar ve alt temalar Tablo 4.1’de yer almaktadır.

Tablo 4.1. : Araştırma Sonucunda Oluşturulan Ana Temalar ve Alt Temalar

TEMALAR ALT TEMALAR Görüş belirten

sayısı

OKULA UYUM

Sınıf Denkliği 10Y- 1Ö Eğitim İhtiyaçları 6Y-3Ö Hazır bulunuşluk Düzeyleri 3Y-… Türkçe Okuma Yazma Kursu 6Y-3Ö Sosyal Aktivite Kursları …-7Ö

AKADEMİK SORUNLAR

Dil sorunu 11Y-9Ö Okula Devam Sorunu 7Y-11Ö Uyum ve Gruplaşma Sıkıntıları 5Y-18Ö Şiddet Sorunu 3Y-6Ö Eğitimciden Kaynaklanan Sorunlar 3Y-14Ö

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Öğretmenlere Yönelik Öneriler 12Y-10Ö Dil Sorununa Yönelik Öneriler 8Y-6Ö Uyum Sorununa Yönelik Öneriler 6Y-8Ö İletişim Sorununa Yönelik Öneriler 1Y-10Ö

Tablo 4.1.’de Okula Uyum, Akademik Sorunlar, Çözüm Önerileri başlıklı ana temalar ve bunlardan elde edilen alt temalar olmak üzere toplam 14 alt tema ortaya çıkmıştır. Tabloda ‘Y’ ile sembolize edilen yönetici görüşlerini ifade etmektedir. Tabloda ‘Ö’ ile sembolize edilen öğretmen görüşlerini ifade etmektedir.

(30)

Okula Uyum ana temasının altında sınıf denkliği çalışmaları, eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, hazır bulunuşluk düzeylerinin belirlenmesi, Türkçe okuma yazma kursu, sosyal aktivite kurslara yönlendirme olmak üzere 5 alt tema oluşturulmuştur. Akademik Sorunlar ana temasının altında dil sorunu, denklik sorunu, okula devam sorunu, uyum ve gruplaşma sıkıntıları ve şiddet sorunu olmak üzere 5 alt tema oluşturulmuştur. Çözüm Önerileri ana temasının altında öğretmenlere yönelik öneriler, dil sorununa yönelik öneriler, uyum sorununa yönelik öneriler, iletişim sorununa yönelik öneriler olmak üzere 4 alt tema oluşturulmuştur.

Yönetici ve öğretmenlerin ortak görüşlerine göre göçmen öğrencilerin okula uyumu konusunda yapılacak çalışmalar öğrenci ihtiyaçlarının belirlenmesi, denklik işlemlerinin başarılı şekilde yapılması şeklinde belirtilmiştir. Her göçmen öğrencinin Türkçe okuma yazma kursuna gönderilmesi gerektiği tespit edilmiştir.

Akademik sorunlar temasında verilen görüşlere göre göçmen öğrencilerin akademik başarısızlıklarının altında birçok alt neden olduğu belirtilmiştir. Dil sorunu nedeni ile öğrencilerin dersleri anlamadığını ve derslere katılamadıklarını bazı öğretmenler belirtmiştir.

Çözüm önerileri temasında belirlenen sorunların çözümlerinin başında öğretmen eğitimi ve bilgilendirilmeleri geldiği saptanmıştır. Bazı eğitimciler, göçmen öğrencilerin okullara dağılımı yapılmadan önce özel kurslarda dil öğrenimlerinin tamamlanması yönünde görüş belirtmişlerdir. Görüşmeye katılan yönetici ve öğretmenlerin ortak görüşleri göçmen öğrencilerin dil problemlerinin akademik başarısızlıkları ve iletişim sorunlarını artırdığı yönünde belirtilmiştir. Uyum ve gruplaşma sıkıntısı yaşayan göçmen öğrencilerin iletişim sorunlarının arttığı belirtilmiştir.

4.1. Göçmen Öğrencilerin Okula Uyumuna Yönelik Yapılan Çalışmalar Okul yöneticilerinin görüşleri incelendiğinde okula uyum temasında; Sınıf Denkliği, Eğitim İhtiyaçları, Hazır Bulunuşluk Düzeyleri, Türkçe Okuma Yazma Kursu, Sosyal Aktivite Kursları alt temaları oluştuğu görülmektedir. Tablo 4.2.’de bu temalar ve bunlara ilişkin örnek görüşler yer almaktadır.

(31)

22 Tablo 4.2. : Okul Yöneticilerinin Okula Uyum Temasına İlişkin Örnek Görüşleri

TEMALAR ALT TEMALAR ÖRNEK GÖRÜŞLER

OKULA UYUM

Sınıf Denkliği

Sınıf denklik işlemlerinin ciddi yapılması tüm kurumlarda işleyişin düzeninin aksamaması için olumlu olacaktır

Eğitim İhtiyaçları

-Böyle bir çalışmamız yok. Göçmen öğrenciler okulumuza geldiklerinde küçük bir tanıma uygulaması yapıyoruz. Öğretmenlerin öğrencileri tanıması adına faydalı bir uygulama olduğunu düşünüyorum.

Hazır bulunuşluk Düzeyleri

-Ön hazırlık yapmıyoruz.

-Biz kurum olarak öğrenciler derse başlamadan önce müfredatta olan dersler ile ilgili hazır bulunuşluk sınavları gerçekleştirmek suretiyle öğrencilerin hangi sınıfa yerleşeceğine ilişkin milli eğitim müdürlüklerine bilgi vermek suretiyle bu hizmeti gerçekleştiriyoruz.

Türkçe Okuma Yazma Kursu

-Bu tür öğrenciler ve velileri için halk eğitim müdürlüklerince dil kursları açıldığından kişileri oralara

yönlendiriyoruz ancak yeterli olmadığını düşünüyorum.

Sosyal Aktivite Kursları -Öğrencilerimizin sosyalleşmesi adına ilgi duydukları kurslara yönlendirmeleri yapıyoruz.

Tablo 4.2.’de okula uyum teması ve bu temanın alt temaları ile ilgili farklı görüş belirten yöneticilerin görüşleri örneklenmiştir. Göçmen öğrencilerin okula uyum çalışmaları konusunda farklı görüşler belirtilmiştir. Bazı yöneticiler okullarında bu tarz öğrenciler için seviye belirleme çalışmaları yaptıkları belirtirken farklı görüşte olanlar İl Milli Eğitimden gelen talimatlar ile sınıf yerleştirme işlemlerinin yapıldığını belirtmişlerdir. Türkçe okuma yazma kurslarına yönlendirmenin göçmen öğrencilerin okul başarılarının artması için yapılan önemli çalışmalardan olduğu belirtilmiştir.

Öğretmenlerin görüşlerinin incelendiğinde okula uyum temasında; Sınıf Denkliği, Eğitim İhtiyaçları, Hazır Bulunuşluk Düzeyleri, Türkçe Okuma Yazma Kursu, Sosyal Aktivite Kursları alt temaları oluştuğu görülmektedir. Tablo 4.3.’de bu temalar ve bunlara ilişkin örnek görüşler yer almaktadır.

(32)

Tablo 4.3. : Öğretmenlerin Okula Uyum Temasına İlişkin Örnek Görüşleri

TEMALAR ALT TEMALAR ÖRNEK GÖRÜŞLER

OKULA UYUM

Sınıf Denkliği

Kendi yaşıtlarından farklı sınıflarda olmaları göçmen öğrencilerde iletişim sorunlarına yol açıyor.

Eğitim İhtiyaçları

Okula başlamadan önce ihtiyaçlarını belirlemediğimiz öğrenciler ile daha sonraki dönemlerde sıkıntılar yaşayabiliyoruz.

Hazır bulunuşluk Düzeyleri

Türkçe dilini öğrenmeden sınıfa gelen öğrenciler ile diğer öğrencileri tercüman yaparak anlaşabiliyoruz.

Türkçe Okuma Yazma Kursu

Türkçe okuma yazma bilmeyen öğrenci ve velilerimi Halk eğitim merkezlerindeki kurslara yönlendiriyorum

Sosyal Aktivite Kursları

- Kurslarından haberim yok, bu nedenle yönlendirme yapmadım.

- Kursların yaygınlaşması öğrencilerin uyum sağlamaları açısından faydalı olacaktır.

Tablo 4.3.’de okula uyum teması ve bu temanın alt temaları ile ilgili farklı görüş belirten öğretmenlerin görüşleri örneklenmiştir. Göçmen öğrencilerin kendi yaşıtlarından farklı sınıflarda olmaları göçmen öğrencilerde iletişim sorunlarına yol açtığı belirtilirken farklı görüşlere göre göçmen öğrencilerin akranları ile aynı sınıflarda olmalarının dil öğrenmelerini hızlandırdığı belirtilmiştir.

Verileri çözümlerken göçmen öğrencilerin okula uyumuna yönelik bulguları kendi içinde alt temalara ayrılmıştır Bunlar sınıf denkliği, eğitim ihtiyaçlarının ve hazır bulunuşluk düzeylerinin belirlenmesi, Türkçe okuma yazma kursu, sosyal kurslara katılım gibi alt temalar olarak belirlenmiştir.

Göçmen öğrencilerin sınıf denklik işlemleri yönetici ve öğretmenlere sorulduğunda, bu çalışmaların il milli eğitimin oluşturulduğu komisyon tarafından

(33)

24 yapıldığı anlaşılmaktadır. Çoğu yönetici tarafından verilen yanıtlara göre okulların bu konu ile ilgili yürüttükleri bir çalışmanın olmadığı sonucuna dikkat çekilmiştir. Bu konuda bazı yöneticiler Sınıf denklikleri milli eğitimden gelen bildirimler ile yapılıyor. Ayrıca bir çalışma yapmaya ihtiyaç duymadık (Y2), İl milli eğitim öğrencilerin denkliğini sınıf düzeylerine göre ayarlayıp okullara bildiriyor. Komisyonun çalışmalarına okulumuz uyuyor (Y1) şeklinde görüş belirtmişlerdir. Bu durum öğretmenlerin mevzuat ile ilgili yeterince bilgilendirmediklerinden olabilir.

Göçmen öğrencilerin eğitim ihtiyaçları ve hazır bulunuşluk düzeyleri okula başlamadan önce okullarda ön çalışma kapsamına alınmadığı bu konu ile ilgili çoğu okulda herhangi bir çalışmanın planlanmadığı tespit edilmiştir. Bazı yönetici görüşlerine göre öğrencilerin ihtiyaçları belirlenip bu ihtiyaçlar doğrultusunda yönlendirilmeleri ile akademik ve sosyal becerilerinin artacağını belirtmişlerdir. Konu ile ilgili bazı yöneticiler Bu konuda bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır (Y1) şeklinde görüş belirtmişlerdir. Farklı uygulama yapanlar Biz kurum olarak öğrenciler derse başlamadan önce müfredatta olan dersler ile ilgili hazır bulunuşluk sınavları gerçekleştirmek suretiyle öğrencilerin hangi sınıfa yerleşeceğine ilişkin milli eğitim müdürlüklerine bilgi vermek suretiyle bu hizmeti gerçekleştiriyoruz (Y3) şeklinde görüş belirtmişlerdir.

Göçmen öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi ve hazır bulunuşluk düzeylerinin ölçülmesi ile yapılacak olan denklik ve sınıf yerleştirme işlemleri daha başarılı olacağı belirtilmiştir. Göçmen öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması onların kendilerini güvende hissetmelerini sağlayacaktır. Hazır bulunuşluk seviyesine göre sınıf yerleştirmesi yapılan öğrencilerin akademik başarılarının ve özgüvenlerinin geliştiği belirtilmiştir.

Göçmen öğrencilerin eğitim ihtiyaçlarının karşılanması için okulların, Halk eğitim merkezlerinde düzenlenen Türkçe okuma yazma kurslarına yönlendirmeler yaptığı belirtilmiştir. Fakat bu kurslara öğrencilerin katılımının takip edilmediğinden dil öğreniminin yetersiz kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Kurum bünyesinde böyle bir hizmeti vermemiz mevzuat gereği mümkün değildir. Bu tarz öğrencileri velileri ile birlikte halk eğitim merkezine yönlendiriyoruz (Y3). Türkçe ile ilgili hiçbir temel bilgileri olmadığı için Türkçe dersi verilmesi mümkün olmuyor. Bu çalışmalar ancak halk eğitim müdürlüğü tarafından yapılabilir (Y1).

MEB Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı “Göç ve Acil Durum Eğitim Daire Başkanlığı” oluşturulmuştur. Bununla birlikte topluma uyumu hızlandırmak için yine Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğüne bağlı olarak halk eğitim merkezlerinde

(34)

Suriyelilere yönelik Türkçe dil kursları açılmıştır. Ayrıca ekonomik sebepler ile okullaşamayan çocukların ailelerine çocuklarını okula gönderme şartı ile maddi destek sağlanması hedeflenmiştir (MEB, 2017). Bu merkezlerde verilen eğitimlerin yeterli olmadığı belirtilmiştir. Göçmen öğrencilerin okula başlamadan önce Türkçe kurslarına yönlendirilip Türkçe öğrendikten sonra okullara kayıt yaptırılması gerektiği belirtilmiştir. Göçmen öğrencilerin belli okullarda toplanması ve orada çalışmaların yapılması gerekmektedir (Y1).

Göçmen öğrencilerin okula uyumu için sosyal aktivite kurslara yönlendirmenin çoğu okulda yapılmadığı belirlenmiştir. Çoğu öğretmenin bu tür faaliyetlerden haberi olmadığı dile getirilmiştir. Göçmen öğrencilerin uyumu konusunda il milli eğitim müdürlüğüne bağlı birimler oluşturulup düzenli çalışmalar yapılması, öğretmenlere bilgilendirmeler yapılıp öğrencilerin yeteneklerine uygun kurslara yönlendirilmeleri konusuna dikkat çekilmiştir. Belediye bu kursları okullara yeteri kadar duyurmadığı için bu konuda yeterli bilgim yok. Bu işleri MEB halk eğitim aracılığıyla yapması gerekir (Ö1). Belediyelerin sosyal aktiviteye yönelik faaliyetlerinin olup olmadığına yönelik herhangi bilgim yoktu. Bu konuda öğrencilerimi yönlendirebilmek adına bilgilendirilmek isterim. Ama halk eğitim merkezinde yabancılara yönelik Türkçe öğretimi kursları var. Oralara yönlendirebiliyorum (Ö3). Kursları takip etmiyoruz (Ö8).

Okula ve yaşadığı çevreye uyum çalışmaları kapsamında sosyal aktiviteler ve kurslar önemli olduğu sonucuna ulaşıldı. Göç ettiği yöreyi tanıyıp, sosyal aktivitelere katılan öğrencilerin yeni yaşam koşullarına daha hızlı adapte oldukları belirtilmiştir. Boş zamanlarını spor resim gibi alanlarda geçiren göçmen öğrencilerin zararlı alışkanlıklardan uzak durdukları tespit edilmiştir. Yaşadığı toplumu kendinden uzak görmeyen öğrencilerin diğer bireyler ile yaşadığı anlaşmazlıkların çözülebilir olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Kozmopolit yapıda olan toplumlarda bireyler arası çatışmaların azaltılabilmesi için iletişim kanallarının açık tutulması gerektiğine dikkat çekilmiştir.

Göçmen öğrencilerin okula uyum temasının altında bulunan sosyal aktivite kurslarına katılım alt temasında öğrencilerin yetenek ve ilgilerine göre kurslara yerleştirildiklerinde özel yeteneklerinin gelişeceği ve akademik başarılarının artacağı sonucuna ulaşılmıştır. Sosyalleşen, yaşadığı çevreyi tanıyıp kendini ifade edebilen göçmen öğrencilerin toplum için faydalı bireyler haline gelecekleri belirtilmiştir.

Göçmenlerin yerel halk ile eğitim, istihdam, sosyal alanlar gibi hemen her alanda birlikteliğinin sağlanması karşılıklı uyumları açısından da hayati öneme sahiptir (Şeker, Sirkeci ve Yüceşahin, 2015).

Referanslar

Benzer Belgeler

İçerisindedir?” Sorusuna İlişkin Okul Yöneticilerinin Görüşlerinin Dağılımı Araştırma kapsamında okul yöneticilerine yöneltilen “Öğretmeniniz okul yönetimine

Fiziksel Ģiddet boyutu açısından, öğretmen görüĢleri arasında toplam hizmet sürelerine göre anlamlı farklılıklar olup olmadığını belirlemek amacıyla yapılan

Tablo 20 incelendiğinde öğretmenlerin Demokrasi Eğitimi ve Okul Meclisleri Projesinin amaç ve uygulamalarına ilişkin katılım düzeyleri arasında anlamlı fark

Eğitim yönetimi ile ilgili herhangi bir hizmetiçi eğitim ya da okul yöneticiliği eğitimi almış olan okul yöneticilerinin kendilerini almamış olanlara göre daha

Özçelik (2012), yabancı dil öğretmeni adaylarının Okul Deneyimi ve Öğretmenlik Uygulaması dersine ilişkin görüşlerini in- celediği araştırmada, öğretmen adaylarının

Eğitim liderliği ile ilgili araştırmaların geçmişi eskilere dayanmaktadır. Yapılan bu araştırmalarda eğitim örgütlerinin başarısında liderliğin ne derece

0-10 yıl arasında kıdeme sahip okul yöneticilerinin insan kaynağı geliştirme rollerini gerçekleştirme düzeyi 21 ve üstü yıllara göre daha yüksek olduğu

Öğretmenlerin, kadın yöneticilerin liderlik davranışlarını saptamak için yapılan araştırmanın bulgularına göre; öğretmenlerin kadın yöneti- cilerin liderlik