• Sonuç bulunamadı

PUBLIC HOSPITALS IN TURKEY, CIVIL DEFENSE AND MOBILIZATION SERVICES STATUS REVIEW

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "PUBLIC HOSPITALS IN TURKEY, CIVIL DEFENSE AND MOBILIZATION SERVICES STATUS REVIEW"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

©Copyright 2020 by Social Mentality And Researcher Thinkers Journal

SOCIAL MENTALITY AND RESEARCHER THINKERS JOURNAL Doı: http://dx.doi.org/10.31576/smryj.648 SmartJournal 2020; 6(37):1838-1854 Arrival : 25/10/2020 Published : 20/11/2020

TÜRKİYE KAMU HASTANELERİNDE, SİVİL

SAVUNMA ve SEFERBERLİK HİZMETLERİ

DURUM DEĞERLENDİRMESİ

Public Hospitals In Turkey, Civil Defense And Mobilization Services Status

Review

Reference: Özçelik, E. (2020). “Türkiye Kamu Hastanelerinde, Sivil Savunma Ve Seferberlik Hizmetleri Durum Değerlendirmesi”, International Social Mentality and Researcher Thinkers Journal, (Issn:2630-631X) 6(37): 1838-1854.

Ercan ÖZÇELİK

Doktora Öğrencisi (Üsküdar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Sağlık Yönetimi Bölümü),Tıbbi Teknolog / Sivil Savunma Amiri (Sağlık Bakanlığı Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi), Türkiye

ORCID ID: https://orcid.org/0000-0002-9326-7403

ÖZET

7126 sayılı Sivil Savunma ve Seferberlik Kanunu, ilk defa yürürlüğe girdiği 1958 yılından itibaren, resmi veya özel bütün kurum ve kuruluşların Sivil Savunma esaslarına uygun şekilde yapılanmasını ve hazırlıklara katılmasını sağlamıştır. Bu kanuna bağlı gelişen diğer mevzuat sayesinde ayrıntıları tanımlanmış, sivil savunmayla ilgili görevlilerin yetki ve sınırları belirlenmiştir. Belirli bir büyüklüğe sahip olan bütün müesseseler gibi, kamu hastaneleri de sivil savunmayla ilgili özel bir yapılanma ve hazırlık içinde olmak zorundadır. Resmi kurum ve kuruluşlarda sivil savunma ve seferberlik hizmetleri Sivil Savunma Uzmanlarınca, kadrolu uzmanların bulunmadığı hallerde ise, gerekli şartları taşıyan ve kurum amirince resmen görevlendirilmiş olan Sivil Savunma Amirlerince yürütülmektedir. Güncel duruma bakıldığında, her kurumda farklı dizayn edilen organizasyon şemalarının olduğu görülmektedir. Sivil Savunma ve Seferberlik çalışanlarının, birbiriyle örtüşmeyen amirliklere bağlanması savaş, seferberlik, afet ve acil durum hallerinde yapılacak görevlerin icrasını olumsuz etkileyecektir. Bu makalede kamu hastaneleri uygulamasında sivil savunma ve seferberlikle ile ilişkili görev ve hizmetlerin nasıl yürütüldüğü, potansiyel sorun noktaları ve öneriler üzerinde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kriz Yönetimi, Güvenlik Hukuku, Sivil

Savunma ve Seferberlik, Afet Yönetimi JEL Kodları: H12, K32

ABSTRACT

The Civil Defense and Mobilization Law No. 7126, since its first entry into force in 1958, has ensured that all public or private institutions and organizations are structured in accordance with the principles of Civil Defense and participate in preparations. Due to the other legislation that has developed under this law, the details have been defined and the powers and limits of Civil Defense officers have been determined. Like all institutions of a certain size, public hospitals have to be in a special structure and preparation for Civil Defense. Civil defense services in official institutions and organizations are carried out by civil defense experts and, where there are no staffed experts, by Civil Defense supervisors who meet the necessary requirements and are officially assigned by the authority supervisor. Attaching Civil Defense and Mobilization employees to incompatible directorates will adversely affect the performance of their duties in cases of war, mobilization, disasters and emergencies. This article will focus on how civil defense and mobilization - related tasks and services are carried out in the practice of public hospitals, as well as potential problem points and recommendations.

Key Words: Crisis Management, Safety Law, Civil

Defense and Mobilization, Disaster Management JEL Codes: H12, K32

1. GİRİŞ

İnsanlığın başlangıcından itibaren, yüzleşmek zorunda kaldığı savaşlar gibi suni, felaketler gibi doğal ve tehlikeli olaylar karşısında, barışçıl metotlar kullanarak vermiş olduğu hayatta kalma mücadelesine sivil savunma diyebiliriz.

Düşman askerlerinden ve silahların neden olduğu zararlardan korunarak gizlenmek ve en temel sosyal ve ekonomik faaliyetleri imkân ölçüsünde sürdürmeye çalışmak, sivil savunmanın ruhunda vardır.

Acil ve gerekli sağlık hizmetlerinin sürdürülmesi, ekmek ve su gibi temel ihtiyaçların temini ve korunması lazımdır. Deprem ve sel gibi doğal felaketlerin yıkıcı etkisini en az seviyede tutmak ve kötüleşen şartlara uyum sağlayarak toplumun temel ihtiyaçlarını gidermek gerekir.

(2)

Haçlı savaşlarında Anadolu halkının kendini korumaya çalışması gibi, İngiltere ve İrlanda kıyılarına ortaçağ döneminde Vikingler tarafından yağma seferlerine (Tabanlı, 2015: 8) karşı alınan tedbirler de tarihsel sivil savunma davranışlarına örnek olarak sayılabilir.

Sivil savunmanın asıl doğuşu modern savaşlar zamanında oldu. Hava saldırılarından korunmak, sığınağı olmayanlara yardım etmek ve savaşçılardan saklanmak, saldırılardan önce alarm sistemlerini geliştirmek gibi çabalar, sivil savunma esaslarını belirledi. 2. Dünya savaşından sonra soğuk savaş döneminde (1948-1989), nükleer saldırı tehditlerine karşı sivilleri koruyacak planlar ve hazırlıklar yapılması önem kazandı. Ülkeler bir yandan savaş gücünü arttırmaya, nükleer silahlanmaya devam ederken, diğer yandan da sivil halkın korunması için yapılanmaya çalıştı. Trajik bir yarış ve korkunun hüküm sürmesi söz konusuydu. Özellikle nükleer enerji karşısında halkın korunması en önemli stratejik başlıklardan birisi oldu (Alexander, 2002).

1961 yılı ortalarında, yaklaşık 16 milyon Batı Almanın evlerine Federal Hükümet tarafından "Herkesin Bir Şansı Var" başlıklı broşür dağıtıldı. İnsanlar bunu en başta bir çeşit resmi piyango zannetse de aslında çok önemli bir uyarı olduğunu kısa sürede fark ettiler. Hükumet halkın nükleer savaş ihtimaline karşı hazır olmasını istiyordu. Nükleer, biyolojik veya kimyasal bir saldırıya maruz kalsalar bile gerekli tedbirleri almaları ve ikazlara dikkatle uymaları halinde herkesin yaşama şansı olduğuna vurgu yapılıyordu. Nükleer saldırıların etkileri ve bunlardan korunmak için yapılacak sığınakların yanı sıra sürpriz saldırılar esnasında bazı basit önlemlerin (evde kalmak, masanın altına gizlenmek, başını ve gözlerini bir eşya veya elleriyle korumak gibi) dahi ne kadar koruyucu olabileceği örnekleriyle anlatılmıştı. Ayrıca broşürde vatandaşın pasif beklememesi, en yakın sivil savunma birliklerine ve eğitimlerine katılması, eğitim ve uygulama becerilerini geliştirmesi de isteniyordu. Buna benzer broşürler Japonya, ABD, Fransa ve İngiltere gibi ülkeler tarafından da yayınlanıyordu. Broşürün yayılması ve ciddiye alınması için gazete reklamları, televizyon ve sinema klipleri de yayınlandı (Biess, 2009).

İngiltere’de 1953 yılında Hazine yetkilisi Robert Hall liderliğinde bir grup memur toplanarak, olası bir atom savaşından sonra İngiltere'nin nasıl görüneceğini saptamak üzere çalışma yaptılar. İngiltere’nin doğal ve insan kaynakları ve şartları dikkate alarak öngörülerde bulundular. Mesela İngiltere'ye yapılan bir Sovyet saldırısına karşı hava üslerinde ne kadar atom bombası saklanacağı, alternatif ve gizli yerlerin nereler olabileceği tartışıldı. Yapılan simülasyonda, yaygın bir tahliye yapılmış olsa bile, sivil can kaybının korkunç seviyelere çıktığı, 1.378.000 kişinin öldüğü ve 785.000 ağır yaralının olduğu öngörüldü. Bu şartlarda savaşın sürdürülebilir olmadığı anlaşıldı. Bu çalışmalar 1950 ve 1960'lı yılların yükselen politikası, sivil savunmanın başlangıcı da sayılmaktadır. Aynı zamanda devletin sivil halkı korumak için güçlü politikalar geliştirmesi ve yatırımlarda bulunması gereğini de göstermiştir. En önemli tedbirin ise caydırıcı etkiye sahip nükleer silahlanma olduğuna karar verilmişti. Savaşları çıkmadan önce durdurmak gerekiyordu (Grant, 2010).

Savaşların dışında kalan felaketlere bakacak olursak, çoğu büyük afetlerin önceden uyarı vermeden, çok kısa bir süre içinde ve alarm renkleri tamamen yeşil veya maviyken meydana geldiğini görürüz. Normal zamanlar için yapılanan acil tıbbi hizmetler ile ilgili hazırlıklar, afetler karşısında daima yetersiz ve eksik kalır. Zaten böyle zamanlarda yönetim ve iletişim kanalları da çökmüş olur. Durumu en iyi şekilde idare edebilmek için, zaman çizelgeleri, müdahale ekiplerinin kuruluşu ve koordinasyonu, tıbbi personelin sevk ve idaresi, lojistik hizmetlerinin sürdürülmesi ve kolluk güçlerinin sahada etkinliğini temin etmek temel hedefler arasındadır (Peleg, Michaelson, Shapira, & Aharonson-Daniel, 2003).

2. SİVİL SAVUNMA ve SEFERBERLİKTE DA KURAMSAL ÇERÇEVE VE MEVZUAT

Türkiye’de 1928 yılından itibaren Sivil Savunma ve Seferberlik alanında çeşitli kanun ve mevzuatlar çıkarılmıştır. Bu çalışma kamu hastanelerinde sivil savunma hizmetleri ve seferberlik açısından sınırlı olduğu için, sınırlı bir kısım mevzuat işlenecektir.

(3)

Düşmanların veya teröristlerin; Kimyasal, Biyolojik, Radyasyon, Nükleer (KBRN) gibi ağır veya normal silahlı saldırılarına karşı, vatandaşların canlarını ve mallarını korumak, olabilecek kayıp ve hasarları mümkün olduğu kadar düşük düzeylerde tutmak, hastane ve gıda üretimi gibi kritik tesisleri koruyarak faaliyetlerinin devamını sağlamak, insanların moral ve motivasyonlarını en üst seviyeye çıkarmak için yapılan bütün silahsız ve barışçıl çalışmaları, Sivil Savunma kapsamında değerlendirebiliriz (AFAD, 2020).

2.1. Türkiye’de Sivil Savunma ve Seferberliğin Tarihsel Gelişimi (AFAD, 2020)

✓ 1928’de ilk önce “Cephe Gerisinin Havaya Karşı Müdafaa ve Muhafazası Talimnamesi” yürürlüğe girdi.

✓ 1938’de her şehirde sivil savunma seferberlik teşkilatını kurduran 3502 numaralı “Pasif Korunma Kanunu” uygulamaya girdi.

✓ 1958’de 7126 nolu “Sivil Müdafaa Kanunu” adıyla yayınlanan kanun 1959’da çıkarılan 586 nolu KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ye istinaden “Sivil Savunma Kanunu” şeklinde güncellenmiştir.

✓ 2009’da tarihinde 5902 sayılı “Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun” yürürlüğe konulmuş olup, Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile il/ilçe sivil savunma müdürlükleri kaldırılmıştır. Bu Kanun ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ile il afet ve acil durum müdürlükleri kurulmuştur. Sivil savunma hizmetleri Başkanlık bünyesinde bulunan Sivil Savunma Dairesi Başkanlığı ve il afet ve acil durum müdürlüklerince yürütülmektedir.

15 Temmuz 2018 tarihli ve “4 Nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. (AFAD, 2020).

7216 Sayılı Sivil Savunma Kanunundan sonra uygulamaya yönelik kişisel sorumluluklar, tahliye çalışmaları ve seyrekleştirme, planlama vb. hizmetleri açıklamak üzere 1964 yılında 6/3150 sayılı “Sivil Savunma İle İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğü” yayınlanmıştır (Resmi Gazete, 1964b).

2.2. Sivil Savunma ve Seferberlik Mevzuatına Göre Önde Gelen Kavramlar ve Tanımlar

Sivil Savunma ve Seferberlik Mevzuatının temel kavramları 7216 Sayılı Kanunda verilmiştir (Sivil Savunma Kanunu, 1958):

“Sivil Savunma; düşman taarruzlarına, tabii afetlere ve büyük yangınlara karşı halkın can ve mal kaybının asgari hadde indirilmesi, hayati ehemmiyeti haiz her türlü resmi ve hususi tesis ve teşekküllerin korunması ve faaliyetlerinin idamesi için acil tamir ve ıslahı, savunma gayretlerinin sivil halk tarafından azami surette desteklenmesi ve cephe gerisi maneviyatının muhafazası maksadiyle alınacak her türlü silahsız koruyucu ve kurtarıcı tedbir ve faaliyetleri ihtiva eder.

Hayati ehemmiyet ve hususiyetlerinden dolayı düşman taarruzlarına bilhassa hedef olabilecek şehir, kasaba ve mevkilerle tesisler ve tabii afetlerin tehditlerine maruz kalması muhtemel mahallere "Hassas bölge" denir. Buraları öncelikle sivil savunma mecburiyet ve mükellefiyetine tabi tutulur.”

Doğal afet bölgelerinin dışında kalan hassas bölgelerin tespit ve ilan yetkisi 7216 sayılı kanunun 3. maddesine göre Milli Güvenlik Kuruluna aittir.

Hassas bölgelerde daha yoğun olmak üzere, yurt çapında her yerde sivil savunma tedbirlerinin alınması ve gerekli teşkilatlanmanın yapılması 7216 sayılı kanunun ilerleyen maddelerinde yer almaktadır.

Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki sivil savunma yapılanması için güncel yönetmelik 2010 yılında 27663 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Sivil Savunma Uzmanlarının İdari Statüleri, Görevleri,

(4)

Çalışma Usul ve Esasları İle Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” dir. Önemli görülen bazı tanımlar burada yazılmıştır (Resmi Gazete, 2010):

“Acil Durum: Toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olayları ve bu olayların oluşturduğu kriz halini, Afet: Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olayları,” ifade etmektedir (Resmi Gazete, 2010).

Resmi kurumlarda Sivil Savunma Uzmanlarının görev almasıyla ilgili çeşitli yönetmelik maddeleri vardır. Bunlar:

“Madde 5 – (1) Kamu kurum ve kuruluşlarının sivil savunma, seferberlik ve savaş hali hizmetleri ile afet ve acil durum hizmetlerinin koordinasyonu; kurum ve kuruluşların merkez teşkilatlarında idari ve mali işler, destek hizmetleri veya bu amaçla kurulmuş hizmet birimleri bünyesinde birim yöneticisine doğrudan bağlı olarak, kurum ve kuruluşların taşra teşkilatlarında ise teşkilatın üst yöneticisine doğrudan bağlı olarak sivil savunma uzmanlarınca yürütülür. Sivil savunma uzmanları kurum ve kuruluşlarda şube müdürü görev, yetki ve sorumluluklarına sahiptir.

(2) Birden fazla sivil savunma uzmanı bulunan kamu kurum ve kuruluşlarındaki uzmanlardan biri sivil savunma hizmet yetkilisi olarak görevlendirilir.

(3) Sivil savunma uzmanı olabilmek için 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda belirtilen genel koşullara ek olarak ilgili kamu kurum veya kuruluşunun açacağı görevde yükselme sınavında başarılı olma koşulu aranır.

(4) Sivil savunma uzmanları kurumlarının ilgili mevzuatına göre yer değiştirebilir.” (Resmi Gazete, 2010).

Resmi kurumlarda sivil savunma uzmanları görev almış olsa da sivil savunma hizmetlerinin düzenli ve etkin yürütülmesinden öncelikle kurumun üst yöneticisi sorumlu ve yetkilidir. Sivil Savunma Uzmanları kurum üst yöneticisi adına görevini icra eder. Bununla ilgili yönetmelik maddesi (Resmi Gazete, 2010):

“Madde 6 – (1) Sivil savunma, afet, acil durum, seferberlik ve koruyucu güvenlik hizmetlerinin düzenli ve etkin bir şekilde yürütülmesinden kurumun üst yöneticisi yetkilidir. Üst yönetici bu görevleri sivil savunma uzmanları eliyle yerine getirir.

(2) Sivil savunma hizmet ve faaliyetlerinin yürütülmesi için büro, yeterli sayıda personel, gerekli araç, gereç ve malzeme ilgili kamu kurum ve kuruluşunca sağlanır.”

Sivil Savunma Uzmanı kadrolu personelin bulunmadığı kurumlarda, gerekli şartlara haiz bir kamu personeli kurum üst yöneticisi tarafından “Sivil Savunma Amiri” olarak görevlendirilir. Sivil Savunma Amirleri tıpkı Sivil Savunma Uzmanları gibi çalışır. Bu konuyu düzenleyen yönetmelik maddesi (Resmi Gazete, 2010):

“Madde 8 – (1) Sivil savunma uzmanı kadrosu bulunmayan kamu kurum ve kuruluşlarında kurumun üst yöneticisi tarafından bir personel 5/6/1964 tarihli ve 6/3150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Sivil Savunma ile İlgili Şahsi Mükellefiyet, Tahliye ve Seyrekleştirme, Planlama ve Diğer Hizmetler Tüzüğünün 67 nci maddesi gereğince sivil savunma amiri olarak görevlendirilir. Bu Yönetmelik hükümlerince sivil savunma, seferberlik ve savaş hali hizmetleri ile afet ve acil durum hizmetlerinin koordinasyonu sivil savunma amirince yürütülür.”

2.3. Kamu Hastanelerinde Sivil Savunma, Afet ve Acil Durum Yönetimi Mevzuatı

Sivil Savunma ile ilgili kanun ve diğer mevzuatlar tüm kamu kuruluşlarını kapsamaktadır. Sağlık Bakanlığına bağlı kamu hastanelerinde genel sivil savunma mevzuatının dışında ayrıca özel acil durum ve afet yönetimi teşkilatlanması ve uygulamaları bulunmaktadır.

(5)

Kamu hastaneleri açısından en önemli gelişmelerden birisi 2010 yılında yayınlanan Sağlık Bakanlığı Yönergesiyle kurulan Afetlerde Sağlık Hizmetleri Birimi ve Ulusal Medikal Kurtarma Ekibidir (UMKE). Yönergeye göre her ilin sağlık müdürlüğünde Afet Birimi ve bu birime bağlı olarak UMKE teşkilatı kurulmuştur. UMKE ekipleri o ilde bulunan sağlık personeli arasından seçilerek eğitilir ve 5 kişilik timler halinde örgütlenir. Acil durum ve afet hallerinde iletişim ve koordinasyonu sağlamak üzere yine sağlık müdürlükleri bünyesinde afet koordinasyon merkezleri (İL SAKOM) kurulmuştur. İL SAKOM’lar Bakanlık Merkezinde bulunan SAKOM ile entegre çalışırlar (Sağlık Bakanlığı, 2010).

Kamu Hastaneleri açısından İl Sağlık Afet Birimleri önemlidir. Çünkü Hastanelerin Afet ve Acil Durum Planları (HAP) bu birimler tarafından eğitimler verilerek yapılır, denetlenir ve il düzeyinde ilk onayları sağlanır. Bu konuyla ilgili yönerge maddeleri (Sağlık Bakanlığı, 2010):

“Madde 8- (1) Afet biriminin görevleri aşağıdaki gibidir: (a)Planlama ve denetim ile ilgili görevleri: …

5.Özel ve resmi tüm sağlık kurumlarının afet planlarının standardını belirlemek, yazılımını kontrol etmek, tatbikat ve lojistik hazırlıkları ile ilgili afetlere hazırlık durumunun koordine edilmesini sağlamak, denetlemek ve değerlendirmek,

6.Hastane afet planlarının standartlara göre yapılıp yapılmadığını denetlemek, hastane afet planında yer alan hastane afet tatbikatının uygulanıp uygulanmadığını denetlemek, hastanelerin afetler ve olağandışı olaylara hazırlıklı olma durumlarına karşı yaptıkları çalışmaları kontrol etmek, eksiklerini raporlamak ve raporları müdürlük bünyesindeki yataklı tedavi şube müdürlüğüne göndererek, bu şube ile birlikte koordinasyon içerisinde raporların uygulanmasını sağlamak. 7. Afetlerle ilgili, sağlık kurum ve kuruluşları ile müdürlük bünyesindeki şube ve birimler arasındaki işbirliğini sağlamak,”

Hastanelerde Acil Durum ve Afet Yönetimine dair en güncel mevzuat 18 Mart 2020’de Resmi Gazetede yayınlanan “Hastane Afet ve Acil Durum Planları (HAP) Uygulama Yönetmeliği” dir. Bu belge içinde, hastanelerin yatak sayılarına bakılarak belirlenen büyüklük seviyelerine göre HAP

Temsilciliği (≤99 yataklı), HAP Birimi (100-499 yataklı) ve HAP Ofisleri (500 ve üzeri yataklı)

kurulma talimatı verilmiştir. HAP hazırlama komisyonu içinde Hastane Yöneticileri, Sivil Savunma Uzmanı veya Amiri, özellikli Birim Sorumluları sayılmıştır (Resmi Gazete, 2020a).

Hastane Acil Durum ve Afet Yönetimi Planları olası bütün sorunları kapsayan, hastanelere özgü planlar şeklinde tasarlanmıştır. Sivil Savunma Planlarıyla paralel düşen bir etki alanı bulunmaktadır. En önemli farkı sağlık hizmetinin devamını sağlamak üzere daha ayrıntılı bir planlama ve ekip yapılaşmasını sağlamasıdır. Sivil Savunma Planlarında ise savaş hallerinde silahsız korunma, kurtarma ve önemli hizmetlerin devamını sağlama gayreti ön plana çıkmaktadır. Bütün hastanelerin yılda en az birer defa HAP masabaşı ve fonksiyonel (saha) tatbikatlarını yapması zorunludur (Madde:16). Masabaşı tatbikatlarında üretilen bir senaryo üzerinden HAP’ın işletilmesi, potansiyel eksik ve hataların tespit edilmesi, yöneticilerin uyum ve eğitimlerinin pekiştirilmesi amaçlanmaktadır. Fonksiyonel tatbikatlarda ise diğer kurum ve kuruluşlarla iş birliği, personelin fiziksel farkındalık ve becerilerinin pekiştirilmesi, tahliye ve müdahale kapasitesinin test edilmesi sağlanmaktadır. Bütün tatbikatlardan sonra genel durum değerlendirme raporları hazırlanır ve tatbikat uygulamaları görsel delilleri ile birlikte kayda alınır. Sivil Savunma yönetiminde olduğu gibi, HAP’ın hazırlanmasından ve işletilmesinden kamu hastanelerinde HAP Başkanı olarak tanımlanan Başhekimler sorumludur (Madde:9). HAP birimleri doğrudan Başhekime bağlı olarak çalışır (Madde:10). Hastanelerin yatak kapasitelerine göre değişen sayıda “Afet Timleri” kurması sağlanacaktır. Afet Timleri aynı zamanda UMKE timleri yerine geçmektedir (Madde:19). Bir hastane Afet/UMKE Timi biri doktor olmak üzere, afet timi temel eğitimi almış 5 sağlık personelinden oluşur (Madde:4) (Resmi Gazete, 2020a).

(6)

2.4. Sivil Savunma, Afet ve Acil Durumla İlgili Adli ve İdari Sorumluluklar

Sivil savunma, afet ve acil durumların yönetim ve organizasyonlarında sorumluların ihmal, kasıt ve kusurlarının tespiti halinde idari ve adli takibatlar yapılabilmektedir. İdari süreçler 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu başta olmak üzere, ilgili kanun ve diğer mevzuatlar çerçevesinde yürütülmektedir (Resmi Gazete, 1965). Hapis veya para cezası gerektiren haller ise, Türk Ceza Kanununda (TCK) insan hayatına, topluma, malvarlığına ve çevreye karşı işlenen suçlar gibi başlıklar altında derlenmiştir (Resmi Gazete, 2004).

Her hangi bir ihmal, kasıt veya tedbirsizliğin doğurabileceği en zararlı sonuç bir veya birden fazla insanın hayatını kaybetmesidir. Türk Ceza Kanununda “Hayata Karşı Suçlar” başlığı altında toplanmıştır. TCK 81. Maddesinden 85. Maddesine kadar bu konu işlenmiştir. Sivil savunma, afet ve acil durum halleriyle ilgili sorumluların, kasıtlı veya kasıtsız ihmallerinin tespiti halinde, 83.maddenin 3.bendinde yer alan, “(3) Belli bir yükümlülüğün ihmali ile ölüme neden olan kişi hakkında, temel ceza olarak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunabileceği gibi, cezada indirim de yapılmayabilir.” Hükmü uygulanabilir (Resmi Gazete, 2004).

Taksirle, yani özen eksikliği ve tedbirsizlik gibi kasıtlı olmayan şekillerde ölüme sebebiyet verenler için “Madde 85- (1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmü esas alınmaktadır (Resmi Gazete, 2004).

Ölümle sonuçlanmayan ancak kişilerin vücudunda yara ve hasara neden olan suçlarda “kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi” tanımlanarak “Madde 88- (1) Kasten yaralamanın ihmali davranışla işlenmesi halinde, verilecek ceza üçte ikisine kadar indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesine ilişkin koşullar göz önünde bulundurulur.” hükmü verilmiştir (Resmi Gazete, 2004).

Kasıt olmaksızın “taksirle yaralama” meydana gelmişse “Madde 89-(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” hükmü dikkate alınır. Bu maddenin devam eden fıkralarında, taksirle yaralamanın sonuç ve hasar durumuna göre ceza artırımları verilmiştir (Resmi Gazete, 2004).

Sivil Savunma konularında maddi ve fiziksel zarar gören insanlar için amirlerin ve yetkili kişilerin cezai sorumluluğu Türk Ceza Kanununda “Genel Tehlike Yaratan Suçlar” başlığında değerlendirilmiştir:

“Madde 170- (1) Kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda;

a) Yangın çıkaran,

b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olan,

c) Silahla ateş eden veya patlayıcı madde kullanan, Kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Yangın, bina çökmesi, toprak kayması, çığ düşmesi, sel veya taşkın tehlikesine neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Madde 171- (1) Taksirle; a) Yangına,

(7)

b) Bina çökmesine, toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına, Neden olan kişi, fiilin başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olması halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde 176- (1) İnşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri almayan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Madde 178- (1) Herkesin gelip geçtiği yerlerde yapılmakta olan işlerden veya bırakılan eşyadan doğan tehlikeyi önlemek için gerekli işaret veya engelleri koymayan, konulmuş olan işaret veya engelleri kaldıran ya da bunların yerini değiştiren kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” (Resmi Gazete, 2004).

Kişi veya kurumların malvarlıklarına karşı işlenen suçlar bahsi “Malvarlığına Karşı Suçlar” başlığında derlenmiştir:

“Madde 141- (1) Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

Madde 142- (1) Hırsızlık suçunun;

a) Kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan ya da kamu yararına veya hizmetine tahsis edilen eşya hakkında, ...

d) Bir afet veya genel bir felaketin meydana getirebileceği zararları önlemek veya hafifletmek maksadıyla hazırlanan eşya hakkında, …

(2) Suçun; …

c) Doğal bir afetin veya sosyal olayların meydana getirdiği korku veya kargaşadan yararlanarak,… İşlenmesi hâlinde, beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Madde 152-(1) Mala zarar verme suçunun; …

b) Yangına, sel ve taşkına, kazaya ve diğer felaketlere karşı korunmaya tahsis edilmiş her türlü eşya veya tesis hakkında, …

d) Sulamaya, içme sularının sağlanmasına veya afetlerden korumaya yarayan tesisler hakkında,… İşlenmesi halinde, fail hakkında bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(2)Mala zarar verme suçunun;

a) Yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanarak,

b) Toprak kaymasına, çığ düşmesine, sel veya taşkına neden olmak suretiyle,

c) Radyasyona maruz bırakarak, nükleer, biyolojik veya kimyasal silah kullanarak, İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir katına kadar artırılır.

(3)Mala zarar verme suçunun işlenmesi sonucunda haberleşme, enerji ya da demiryolu veya havayolu ulaşımı alanında kamu hizmetinin geçici de olsa aksaması hâlinde, yukarıdaki fıkralar hükümlerine göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır” (Resmi Gazete, 2004). Yapı sahipleri ile bu yapıları kullanan kiracı vb. taraflar arasında afet ve acil durum hallerindeki zarar-ziyan ilişkisi Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiştir (Resmi Gazete, 2011a).

Borçlar kanununda birden fazla kişinin zarara sebebiyet verme halleri “Müteselsil Sorumluluk” başlığında ele alınmıştır.

(8)

“Madde 61- Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” (Resmi Gazete, 2011a).

Müteselsil sorumluluğu kesinleşmiş olan kişilerin iç sorumluluk paylaşımlarıyla ilgili bu madde uygulanır:

“Madde 62- Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” (Resmi Gazete, 2011a).

Yapı maliklerinin sahibi oldukları yapı vb. eserlerin yapımındaki bozuklukların verdiği zarar veya ziyanlardan da sorumlu tutulurlar. Buna “giderim yükümlülüğü” denilir.

“a. Giderim Yükümlülüğü

Madde 69- Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de, binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.

b. Zarar tehlikesini önleme

Madde 70- Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir. Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır.” (Resmi Gazete, 2011a).

Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan HAP Yönetmeliğinde sorumluların ihmal ve kusurları hakkında “idari yaptırımlar” maddesi bulunmaktadır:

“Madde 14 – (1) Bu Yönetmelikle belirtilen hükümlere aykırı davranan sorumlular hakkında fiillerinin niteliğine göre 23/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümlerinde öngörülen müeyyideler uygulanır.” (Resmi Gazete, 2020a)

3. KAMU HASTANELERİNDE SİVİL SAVUNMA, AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ

Kamu hastanelerinde güncel yönetim yapısı, 2011 yılında yayınlanan “663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname” ye (Resmi Gazete, 2011b), bu kararnameye dayanarak çıkarılan “Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı İdari ve Hizmet Birimleri Kadro Standartları Yönetmeliği” ne (Resmi Gazete, 2012c) ve bu yönetmeliğe dayanarak çıkarılan “Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Kadro Standartları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönerge” ye (Sağlık Bakanlığı, 2017) göre kurulmuştur. Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Yönergesinde yöneticilerin acil durum ve afetler ile ilgili görevleri aşağıdaki maddelerde tanımlanmıştır (Sağlık Bakanlığı, 2017):

“Başhekimin Görevleri

Madde 14- (1) Başhekim, kendisine verilen görevin gereği gibi yapılmasından müdürlüğe karşı sorumludur. …

g) Hazırlanan acil afet planlarının organizasyonunu ve ilgili birimlerle koordinasyonunu sağlamak. …

(9)

Destek ve Kalite Hizmetleri Müdürü

Madde 17- (1)Destek ve kalite hizmetleri; temel olarak sağlık tesislerinde sağlık hizmeti sunan personelin hizmetlerini kolaylaştırmak amacıyla sunulan, genel evrak, arşiv, atık hizmetleri, temizlik, mutfak, güvenlik ve afet planlaması, teknik destek ve sağlık tesisinin türüne uygun olarak yürütülen hizmetlerin bütünüdür.

(2) Destek ve kalite hizmetleri müdürü başhekime karşı sorumlu olup görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır: …

ç) Deprem ve yangın gibi doğal afetlere karşı acil yardım ve güvenlik hizmetleri kapsamında sağlık tesisinde gerekli her türlü emniyet tedbirlerini alıp, deprem ve yangın tatbikatlarının yapılması çalışmalarını yürütmek. …

(3) Bu görevler, destek ve kalite hizmetleri müdürünün bulunmadığı tesislerde, idari ve mali hizmetler müdürü tarafından yürütülür.”

Görüldüğü üzere, Başhekim ve Müdürlerin görevleri içinde Sivil Savunma ve Seferberlik Hizmetleri doğrudan ifade edilmemiştir. Onun yerine sivil savunmayı da kapsadığı varsayılan acil durum ve afet planlamasından bahsedilmiştir. Acil durum ve afet planlarının savaş hallerini kapsamadığı ve sivil savunma planlarının daha geniş bir yapıya sahip olduğu, sivil savunma mevzuatının tüm resmi kurumları kapsadığı dikkate alınmamış gibidir.

1983 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla yayınlanan “Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliği” içinde olağanüstü hallerde yataklı tedavi kurumlarının nasıl çalışacağı tanımlanmıştır. Hastane içinde yapılan planların Tabii Afetler Kanunu ve ilgili mevzuata aykırı olmaması özellikle vurgulanmıştır (Resmi Gazete, 1983):

“G – Olağanüstü Hallerde Yataklı Tedavi Kurumları Hizmetleri:

Madde 19 – Olağanüstü hallerde (Deprem, yangın, su baskınları, kasırga, tayfun epidemiler (Salgınlar) gibi doğal afetler ile büyük kazalarda, toplu olaylarda) ve savaş durumunda ilgili kurum ve kuruluşlara yatak ve ilaç tahsis konusunda alınacak tedbirler aşağıdaki hususlara uygun şekilde önceden planlanır. a) Kurum içinde:

1 – Boşaltma; gelecek hasta ve yaralı miktarına ve mevcut afete göre mümkün olduğu kadar çabuk ve emin bir şekilde hasta ve personelin kurumdan veya kurumun bir kısmından çıkarılmasıdır. 2 – Genişleme; boş yerlere karyola, şezlong, masa ve benzer eşyanın konularak yatak adedinin arttırılması ve böylece kurum kapasitesinin genişletilmesidir.

3 – İlk yardım mahallinde yapılacağından, yardım çantaları bulunan seyyar ekipler teşkil edilmelidir.

4 – Olağanüstü durumlarda bir kişi emir verir. Bu da baştabip veya onun görevlendireceği bir kişidir.

5 – Gerek boşaltma ve gerekse genişleme durumlarında, çıkarılacak hastaları servis veya nöbetçi tabibi tayin eder.

6 – Planlama yapılırken, kurumun tıbbi, idari ve mahalli hizmetleri ile bütün personel göz önüne alınmalıdır. Sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler personeli önceden düzenlenecek şekle göre acele olarak haberdar edilirler.

7 – Hasta ve yaralılar için kabul ve çıkarma yeri olarak kurumun giriş katında geniş bir yer ayrılmalıdır. Muayene sonucu yaralı ve hastaların nerelere yatırılacakları burada saptanır.

8 – Hasta ve yaralılar kurumun bir odasında hazırlanan ilk tedavi yerine gönderilir. Burada şok, cerrahi ve tıbbi tedavi ile kırıklar ve yanıklar için gerekli tedbirler alınır.

(10)

9 – Olağanüstü durumlarda olağanüstü hal ve savaş hazırlıkları genel planı çerçevesinde il savunma sekreterliği ve ilgili kuruluşlarca hazırlanacak mahalli planlara göre gerekli ilaç ve sıhhi malzeme, baştabibin emri ve başeczacının sorumluluğu altında kurum mevzuatına uygun olarak sağlanır.

b) Kurum dışında:

1 – Olağanüstü durumlarda yataklı tedavi kurumu ile kaza yeri arasındaki ulaşımı sağlayacak araçların, idari makamlarla koordinasyon yapılarak plaka numaraları ve şoförlerin ad ve soyadları saptanmalı, ayrılanların yerine yenileri konulmalıdır.

2 – Olağanüstü hallerdeki kurum hizmetlerinin iyi işleyebilmesi için önceden sivil savunmanın işbirliği ile planlama yapılır ve buna idare edecek bir komite kurulur. Yapılan plan her çeşit afetlerde uygulanabilecek nitelikte olmalı ve Tabii Afetler Kanununa aykırılık taşımamalıdır.” (Resmi Gazete, 1983)

Diğer bir önemli husus da acil durum ve afet planlarını hazırlama, tatbikatlarını icra etme yetki ve görevlerinin doğrudan destek ve kalite hizmetleri müdürlerine tevdi edilmesidir. Bu durumda sivil savunma uzmanları veya amirleri fiilen boşa çıkarılmış ve sivil savunma mevzuatına göre tayin edilen yetki ve sorumlulukları kamu hastanelerinde uygulanamaz hale getirilmiştir. Destek ve kalite hizmetleri müdürlerinin olmadığı hastanelerde bu durum değişmeden idari ve mali hizmetler müdürleri tarafından sürdürülmektedir. Bu yönergenin kamu kurum ve kuruluşlarında sivil savunma uzmanlarının görev ve sorumluluklarını düzenleyen yönetmeliğin “Kamu kurum ve kuruluşlarının sivil savunma, seferberlik ve savaş hali hizmetleri ile afet ve acil durum hizmetlerinin koordinasyonu; kurum ve kuruluşların merkez teşkilatlarında idari ve mali işler, destek hizmetleri veya bu amaçla kurulmuş hizmet birimleri bünyesinde birim yöneticisine doğrudan bağlı olarak, kurum ve kuruluşların taşra teşkilatlarında ise teşkilatın üst yöneticisine doğrudan bağlı olarak sivil savunma uzmanlarınca yürütülür. Sivil savunma uzmanları kurum ve kuruluşlarda şube müdürü görev, yetki ve sorumluluklarına sahiptir.” hükümlerini lağvederek, tayin edilmiş olan hiyerarşiyi bozduğu, sivil savunma uzmanlarının ve amirlerinin görev ve yetkilerini etkisizleştirdiği görülmektedir (Resmi Gazete, 2010).

Sivil Savunma Uzmanları ve Amirlerinin adeta tenzili rütbe edilircesine HAP içinde etkisizleştirilmesinin bir başka delili de acil durum yönetim ekiplerindeki görev ve fonksiyonlarının değiştirilmesidir. Sivil Savunma mevzuatına göre kurulması zorunlu olan servislerden birisi de “Kontrol Merkezi ve Karargâh Servisi” dir. Savaş, seferberlik ve afet hallerinde müesseselerin sevk ve idaresini, faaliyetlerinin devamını sağlayan bu yönetim ekibidir. 1964 yılında yürürlüğe giren “Sivil Savunma ile İlgili Teşkil ve Tedbirler Tüzüğü” ne göre: “Kontrol merkezi ve karargâh servisi: Madde 64 – Resmi ve hususi müesseselerde, olağanüstü zamanlardan itibaren sivil savunma teşkilat, faaliyet ve hizmetlerini sevk ve idare etmek üzere bir kontrol merkezi ile bu merkez içinde bir karargâh servisi kurulur. Bu merkez taarruz tesirlerine karşı müessesenin en emniyetli bir yerinde veya sığınağında bulunur. Alarm ve irtibat hizmeti de bu servis tarafından yürütülür. Müessese amiri veya yerine görevlendireceği sivil savunma amiri kontrol merkezinin de amiridir. Kontrol merkezi amirliği müessese amiri tarafından yapıldığı takdirde sivil savunma amiri onun, yardımcısı olur. Bir kaç üniteden müteşekkil müesseselerin kontrol merkezlerinde merkez amirinden başka ünitelerin amirleri veya yetkili temsilcileri de bulunurlar. Karargâh servisinin mevcudu ortalama her 200 kişiye 2 kişi düşecek şekilde hesaplanır.” (Resmi Gazete, 1964a).

Sağlık Bakanlığı tarafından 2015 yılında yayınlanan “Hastane Afet ve Acil durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu” içinde sivil savunma uzmanları veya amirleri HAP hazırlama komisyonları arasında sayılmış ancak, HAP Yönetim Ekibindeki rolleri sekretarya göreviyle sınırlandırılmıştır. Sivil Savunma Uzman ve Amirlerinin, Sivil Savunma Planları içindeki yönetim fonksiyonu HAP işleyişinde iptal edilerek, HAP birimi evrak kaydı ve takibi gibi pasif bir rol verilmiştir. Sivil Savunma Uzmanları ve Amirleri için HAP Kılavuzundaki görev tanımı şu şekildedir: “HAP SEKRETERYASI, HAP temsilciliği/birimi/ofisinde görevli olan personel tarafından afet ve acil

(11)

durum planının aktive edilmesi ve olay yönetim merkezinin açılması ile Olay Yönetim Ekibi tarafından istenilen bilgilerin toplanması, kayıt altına alınması gibi verilen talimatları yerine getirir.” (Sağlık Bakanlığı, 2015).

Sağlık Bakanlığının 26.06.2020 tarihinde hastaneler için yayınladığı Sağlıkta Kalite Standartları (SKS) sürüm 6.0 ile afet ve acil durum yönetimi daha da karmaşık bir hale gelmiş ve adeta 4 başlı bir sisteme dönüşmüştür. SKS içinde tanımlanan acil durum renk kodları yönetimi ve kalite birimine karşı hesap/rapor verme sorumluluğu buna neden olmuştur. Özellikle kırmızı kod yönetimi temel sorun kaynağıdır. Çünkü kırmızı kod yani yangınla mücadele hazırlığı sivil savunma planında ve HAP içinde zaten mevcut iken, ayrıca özel bir kırmızı kod yönetim ekibi ve raporlama sistemi kurularak kalite birimine karşı sorumlu kılınmıştır. Hastanelerde bütün bu ekipler aynı kişilerden kurularak yönetilebileceği gibi tamamen farklı kişilerden kurulması, farklı yöneticilerin sorumluluğuna verilmesi de görülmektedir.

SKS 6.0 içinde KAD11 başlığı Kırmızı Kod yönetimine ayrılmıştır. “KAD11 Kırmızı kod yönetimine yönelik düzenleme yapılmalıdır.” Grup başlığı altında verilen alt başlıkların yönetim ve uygulama ile ilgili olanları şunlardır (Sağlık Bakanlığı, 2020):

“KAD11.02 Kırmızı kod yönetimi ile ilgili sorumlular belirlenmelidir.

>Sorumlular, hastanenin büyüklüğü ve hizmetlerin çeşitliliği dikkate alınarak, kırmızı kod uygulamalarının etkililiğini, sürekliliğini ve sistematikliğini sağlayacak şekilde tanımlanmalı, hastane yönetiminden en az bir kişi sorumlular arasında yer almalıdır.

>Sorumluluk alanı, kırmızı kod ile ilgili tatbikat ve eğitimlerin organizasyonu ve gerektiğinde düzeltici önleyici faaliyetlerin başlatılmasını kapsamalıdır.” (Sağlık Bakanlığı, 2020).

Yukarıdaki bölümden anlaşılacağı üzere, Sivil Savunma ve HAP yapılanmasının tamamen dışında yeni bir yönetim takımı kurulması istenmektedir. Ayrıca Sivil Savunma ve HAP içinde tanımlanan yangın/kırmızı kod tatbikatlarının da bu ekip tarafından organize edilmesi, mevzuata göre sivil savunma uzmanlarının yetkisinde olan eğitimlerin de yine bu ekip tarafından düzenlenmesi istenmektedir. Farklı kişilerin yönetiminde kurulan ekipler için açık bir çatışma veya gereksiz tekrarlama nedeni olabileceği açıktır.

“KAD11.03 Yapılan kırmızı kod müdahalesi ile ilgili kayıtlar kalite direktörlüğüne iletilmeli, kayıtlarda asgari aşağıdaki bilgiler yer almalıdır:

✓ Yangının çıktığı tarih ve saat ✓ Yangının çıktığı yer

✓ Yangının başlama nedeni ✓ Çevrede oluşan olumsuzluklar

✓ Yangına müdahale edenlerin kişisel ve iletişim bilgileri

KAD11.04 Çalışanların katılımı ile yılda en az bir kez kırmızı kod tatbikatı yapılmalı, tatbikata ilişkin kayıtlar tutulmalıdır.

✓ Tatbikatların görüntü kayıtları bulunmalıdır.

✓ Tatbikat raporu hazırlanmalıdır.” (Sağlık Bakanlığı, 2020).

Sivil Savunma mevzuatına göre Sivil Savunma Uzmanları ve Amirleri doğrudan başhekime bağlı, başhekim adına görev yapan, raporlarını başhekime sunan pozisyonda bulunuyorken, HAP mevzuatı ile bu görev ve fonksiyonları yok sayılmış ve Destek Hizmetleri ve Kalite Müdürlüğüne veya İdari ve Mali İşler Müdürlüğüne ve hatta onlara bağlı Müdür Yardımcılarına bağlanmıştır. SKS 6.0 ile ayrıca Kalite Direktörlüğüne rapor vermekle sorumlu alt birim haline getirilmiştir. Rapor verilen, evrak tanzim edilerek teslim edilen ve faaliyetler hususunda denetleyebilen birimin üst yönetim özelliğinde olduğu bellidir.

(12)

Gazete, 2012a) ve ona dayalı olarak 2012 yılında çıkarılan “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” (Resmi Gazete, 2012b) içinde yangın, afet ve acil durumlar ile ilgili görevler tanımlanmıştır:

“İş güvenliği uzmanlarının görevleri

Madde 9 – (1) İş güvenliği uzmanları, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirmekle yükümlüdür:

c) Çalışma ortamı gözetimi;

1)Çalışma ortamının gözetiminin yapılması, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı gereği yapılması gereken periyodik bakım, kontrol ve ölçümleri planlamak ve uygulamalarını kontrol etmek.

2)İşyerinde kaza, yangın veya patlamaların önlenmesi için yapılan çalışmalara katılmak, bu konuda işverene önerilerde bulunmak, uygulamaları takip etmek; doğal afet, kaza, yangın veya patlama gibi durumlar için acil durum planlarının hazırlanması çalışmalarına katılmak, bu konuyla ilgili periyodik eğitimlerin ve tatbikatların yapılmasını ve acil durum planı doğrultusunda hareket edilmesini izlemek ve kontrol etmek.” (Resmi Gazete, 2012b).

İş Sağlığı ve Uzmanlarının görev tanımları ve etki sınırları Sivil Savunma, HAP ve Kırmızı Kod yönetimleriyle kesişmektedir. Belirsiz alanlar potansiyel sorun ve uyumsuz çalışma nedeni olabilmektedir.

4. KAMU HASTANELERİNDE SİVİL SAVUNMA, AFET ve ACİL DURUMLAR İÇİN POTANSİYEL SORUNLAR

Kamu hastanelerinde sivil savunma, afet ve acil durum yönetimleri açısından potansiyel sorunları saymadan önce, hepsi aynı mevzuata tabi olduğu halde, kamu hastanelerinde görülen farklı uygulamaların tespiti açısından aşağıda verilen Tablo1deki değerler anlamlıdır.

Tablo 1. incelendiğinde Sivil Savunma ve Seferberlik mevzuatına uygun olarak yapılanan tek hastanenin 6 numaralı kurum olduğu görülecektir. Diğerleri genel olarak HAP mevzuatına göre yapılanmış ve Sivil Savunma kısmını ya yok saymış veya mevzuata uygun olmayacak şekilde yönetim yapısına dahil etmiştir. Bu tablo dışında SKS 6.0 gereği kurulan kırmızı kod yönetimleri de ayrı şekilde yapılanmıştır. Bazı hastanelerde aynı, bazılarında farklı yöneticilere bağlı çalışmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği yönetimleri de ayrı bir kanal şeklindedir. Sonuç olarak, Sivil Savunma konusunun HAP, SKS ve İş Sağlığı mevzuatının yürürlüğe girmesinden itibaren hastane idarelerince geri planda bırakıldığı, sahadan yansıyan verilerle teyit edilmiştir.

Tablo 1. Bazı Kamu Hastanelerinin Organizasyon Şemalarına Göre Sivil Savunma ve HAP Yönetimleri Durum Tablosu

Sıra No Hastane Türü Sivil Savunma ve Seferberlik Birimi Var mı? Sivil Savunma ve Seferberlik Birimi Kime Bağlı? HAP Birimi Var

mı? HAP Birimi Kime Bağlı?

1 Eğitim ve Araştırma Var Başhekim Yardımcısı - A Var Başhekim Yardımcısı - B 2 Devlet Hastanesi Var İdari Mali İşler Müdür Yardımcısı Yok -

3 Şehir Hastanesi Yok - Var Başhekim Yardımcısı

4 Şehir Hastanesi Yok - Var Destek ve Kalite Müdür Yardımcısı

5 Eğitim ve Araştırma Yok - Var Kalite ve Destek Müdürü

6 Eğitim ve Araştırma Var Başhekim Yok -

7 Devlet Hastanesi Yok - Var Destek ve Kalite Müdür Yardımcısı 8 Eğitim ve Araştırma Var Destek ve Kalite Müdür Yardımcısı Var Destek ve Kalite Müdür Yardımcısı 9 Eğitim ve Araştırma Var Başhekim Yardımcısı Yok -

10 Eğitim ve Araştırma Var Başhekim Yardımcısı +

Destek ve Kalite Hiz. Md. Var

Başhekim Yardımcısı + Destek ve Kalite Hiz. Md. 11 Eğitim ve Araştırma Var Başhekim Yardımcısı Yok -

(13)

Şekil 1.Kamu Hastanelerinde Sivil Savunma, Afet ve Acil Durumla Kesişme Alanları

Sivil Savunma ve Seferberlik mevzuatına göre, doğrudan kurumların en üst yöneticilerine bağlı olması gereken Sivil Savunma Birimleri için kamu hastanelerimizde farklı uygulamalar yapıldığı görülmektedir. Hastanelerin kurumsal web sitelerinde yayınlanan organizasyon şemaları incelendiğinde, bazı kurumlarda Başhekim Yardımcılarına, bazılarında ise Kalite ve Destek Müdürlerine veya Müdür Yardımcılarına bağlandığı tespit edilecektir. Sivil Savunma ve Seferberlik Birimlerinin hiç bahsedilmediği, sadece Afet Planlama ve HAP Birimlerinin tanımlandığı hastaneler de bulunmaktadır. Bu karışıklığın oluşmasında, sözleşmeli hastane yöneticilerinin görevlerini tanımlayan “Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Kadro Standartları ile Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönerge” (Sağlık Bakanlığı, 2017) maddeleri, SKS çalışmaları ve değişen mevzuatı, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı ve güncellenen HAP mevzuatı hep birlikte etkili olmuştur. Sivil Savunma mevzuatının ve sivil savunma planlarının güncelliğini yitirerek ihtiyaçlara ve değişen araç, gereç, iletişim teknolojilerine ve kalite kriterlerine cevap veremez hale gelmesi de bu gelişmenin nedenleri arasında sayılabilir.

HAP mevzuatına göre hastanelerde kurulan UMKE timlerinin, birisi doktor olmak üzere 5 kişilik sağlık personelinden seçilmeleri, kaçınılmaz olarak Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürlerini de (eski unvanlarıyla Başhemşireler) afet ve acil durum yönetimi içine doğrudan almaktadır. Hastanelerin UMKE sorumluları genelde hekim dışı sağlık personelidir. UMKE ekiplerinde hekimlerin bulunması Başhekim Yardımcılarının da sürece katılımını zorunlu kılmaktadır.

HAP mevzuatı ile Sivil Savunma ve Seferberlik Mevzuatının çakıştığı başka bir sorun noktası da İlk Yardım Servis ekipleri ile UMKE timleri arasındaki sayısal uyuşmazlıktır. Hastane HAP/UMKE timleri 5 kişiden kurulurken, Sivil Savunma ve Seferberlik mevzuatındaki İlk Yardım timleri 7 kişiden teşkil edilmiştir. Sivil Savunma mevzuatı yasal derece olarak daha yukarıdadır. Çünkü kanundan sonraki en kıdemli belge olan tüzüğe dayanmaktadır. Bu tüzüğe göre İlkyardım Servisi şu şekilde kurulmalıdır:

“İlk yardım servisi:

Madde 68 – İlk yardım servisinin başlıca görevi; taarruzların çeşitli tesirleriyle yaralanan veya hastalananlara ilk sıhhi yardımı yapmaktır. Ölülerin kimliklerinin tesbiti, sahiplerine teslimi veya cesetlerin gömülmeleri ve bıraktıkları eşyaların tesbiti de bu servis tarafından yapılır. Bu servis; bir servis amiri ile gerektiğinde bir yardımcısı ve ortalama her 200 kişiye bir ilk yardım ekibi düşecek şekilde yeteri kadar ekip veya takımlardan kurulur. Bir ekip, bir ekipbaşı ile birlikte 7 kişiden, bir takım, bir takım amiriyle 3-6 ekipten ibarettir. Bünyesinde revir, hastahane gibi sağlık tesisleri bulunan büyük müesseselerde bu tesisler, kendi personeli için ilk tıbbi müdahale ve tedavi yeri olarak hazırlanırlar. Bunlar şehir ve kasaba hastahaneler servisi içine alınmış oldukları takdirde, bu servis hizmeti için de istifade olunur.”(Resmi Gazete, 1964a).

Sivil Savunma İş Sağlığı ve Güvenliği SKS 6.0 HAP ve Sözleşmeli Yöneticiler

(14)

Sivil Savunma, Afet ve Acil Durum Yönetiminde bu kadar fazla ekipleşme ve yönetim uçlarının ayrışmasının kötü etkileri normal zamanlarda gereksiz ve tekrarlayan planlama, form/belge üretme zorluklarına neden olmaktadır. Sivil Savunma Planları yapılması ve sivil savunma servislerinin kurulması bütün kamu hastaneleri için zorunludur. Sivil Savunma Planının kendi yönetim organizasyonu ve belgeleme stratejisi bulunmaktadır. Aynı şekilde Hastane Afet ve Acil Durum Planlarının (HAP) da yapılması, HAP birimlerinin kurulması, UMKE ekiplerinin hazırlanması, HAP’a özel diğer ekiplerin seçilerek donatılması zorunludur. Bu planların ve içlerinde kullanılan formların birbirinin yerine kullanılmasına müsaade edilmemektedir. İş Sağlığı ve Güvenliği ile SKS 6.0 nedeniyle Kalite Direktörlüklerinin de farklı beklentileri cevaplanmak zorundadır. Hepsi birlikte düşünüldüğünde her hangi bir afet durumu olmasa bile iletişim, eğitim, raporlama ve tatbikat gibi süreçlerin güçlükle yapılacağı görülmektedir. Afet halinde bunlardan hangilerinin uygulanacağı da ayrı bir muamma haline gelmektedir. Kırmızı Kod yani yangın olayında bile 3 farklı sürüm oluşmuştur.

Her hangi bir olayın geriye dönük olarak incelenmesi halinde adli ve idari sorumluların tespitinde bile zorluklar yaşanacaktır. Sadece genel sorumlu olarak Başhekimlerin durumu açıktır. Geriye kalan idarecilerin ve sivil savunma uzmanlarının hepsi için mevzuat karmaşasından ve yetkisiz sorumluluktan kaynaklanan belirsizlikler söz konusudur.

Örneğin: “Sivil Savunma Uzmanlarının İdari Statüleri, Görevleri, Çalışma Usul ve Esasları İle Eğitimleri Hakkında Yönetmelik” e göre,

“Madde 5 – (1) Kamu kurum ve kuruluşlarının sivil savunma, seferberlik ve savaş hali hizmetleri ile afet ve acil durum hizmetlerinin koordinasyonu; kurum ve kuruluşların merkez teşkilatlarında idari ve mali işler, destek hizmetleri veya bu amaçla kurulmuş hizmet birimleri bünyesinde birim yöneticisine doğrudan bağlı olarak, kurum ve kuruluşların taşra teşkilatlarında ise teşkilatın üst yöneticisine doğrudan bağlı olarak sivil savunma uzmanlarınca yürütülür. Sivil savunma uzmanları kurum ve kuruluşlarda şube müdürü görev, yetki ve sorumluluklarına sahiptir.” (Resmi Gazete, 2010). İfadelerine rağmen hastanelerimizde Sivil Savunma Uzmanlarına ve Amirlerine verilen özlük hakları ve yetkileri bu seviyede değildir. Başhekime doğrudan bağlı Şube Müdürü yetkisinde olduğu varsayılan Sivil Savunma Uzmanları ve Amirleri, aslında Müdür ve Müdür Yardımcılarına bağlı çalıştırılan görüş ve talepleri de bu seviyede değerlendirilen, faaliyet yetkileri ve imkânları kısıtlanmış, yardımcı ve teknik personel desteğini sağlıklı ve sürekli olarak alamayan yetkisiz sorumlu kişilerdir.

Kamu hastanelerinde Sivil Savunma Uzmanlarına ve Amirlerine yönelik değersizleştirme etkisi yapan en önemli göstergelerden birisi de “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik” maddeleridir (Resmi Gazete, 2020b).

Savaş ve seferberlik hallerinde hastanelerin Başhekimden sonraki 2. Yetkilisi olduğu “Sivil Savunma ile İlgili Teşkil ve Tedbirler Tüzüğü” nün 64. maddesinde “Müessese amiri veya yerine görevlendireceği sivil savunma amiri kontrol merkezinin de amiridir.” (Resmi Gazete, 1964a) şeklinde açıkça yazılı olan Sivil Savunma amirlerinin, Ek Ödeme yönetmeliğinde ilan edilen Tavan Ek Ödeme Katsayılarında yok sayılması, Hizmet Alanı – Kadro Unvan Katsayıları tablosunda normal sağlık hizmetleri ve lisansiyerler gibi 0,40 seviyesinde tutulması, gereken değerin maddi olarak da verilmediğinin delilidir (Resmi Gazete, 2020b).

Yukarıda sayılan gelişmeler sonucu sivil savunma uzmanlığı ve amirliği kamu hastanelerinde kendinden motivasyonlu ve donanımlı personel tarafından talep edilmeyen sıradan görevler arasında kalmıştır. Çok sayıda insanın hayatını etkileyebilecek stratejik kararların alınabileceği bu pozisyonlar için yüksek donanımlı personelin hazırlanamıyor olması temel sorunlar arasındadır.

5. SONUÇ ve ÖNERİLER

Kamu hastanelerinde sivil savunma, afet ve acil durum yönetimi açısından bir karmaşa yaşandığı açık bir sonuçtur. Bu duruma Sivil Savunma Mevzuatının hayatın gerisinde kalması, AFAD’ın

(15)

sağlık kurumlarıyla yeterince güçlü çalışma ve iletişim kanalını kuramaması, Sağlık Bakanlığı bürokratlarının bağımsız çözümler geliştirmek istemesi, 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile başlayan sözleşmeli yöneticilerin görev tanımlarının sivil savunma mevzuatıyla çelişir biçimde yapılması, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatındaki kısmi belirsizlikler ve son olarak Sağlık Bakanlığı kalite yönetiminin SKS 6.0 ile kendine özgün yapılanmaya gitmesi gibi etmenlerin tamamı neden olmuştur. Sahada mevcut olan Sivil Savunma Uzmanlarının hastane yönetimleriyle iletişim sorunları yaşayabilmesi de olumsuz gelişmeleri hızlandırmıştır.

Mevcut sistem karmaşası içinde bir afet durumu yaşandığında gereksiz zaman kaybı, iletişim ve koordinasyon bozukluklarının yaşanma ve bu sırada insanların can ve mal emniyetlerinin tehlikeye girme riski yüksektir. Kamu hastaneleri için sivil savunma, afet ve acil durum yönetimleri açısından acilen bir sadeleştirme ve tek merkezde birleştirme reformu yapılması gereklidir.

Bakanlıklar arasında yapılacak çalışmalara ilişkin öneriler:

✓ Sağlık Bakanlığı bürokratları ile İçişleri Bakanlığından AFAD uzmanları acilen Hastane odaklı çalıştaylar düzenlemelidir.

✓ Yapılacak çalıştaylarda mevcut Sivil Savunma Planları ile Hastane Afet ve Acil Durum Planları karşılaştırılarak, sivil savunmanın asgari gereklerini karşılayan, hastanelerin şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun tek bir planın oluşturulması sağlanmalıdır.

✓ Çalıştay raporlarının ve mevzuat önerilerinin ilgili bakanlıklar tarafından kabul edilmesi ile yeni geliştirilecek Sivil Savunma ve Afet Planı için ilgili mevzuatlarda güncellemeler yapılmalıdır.

✓ Bakanlıklar arasındaki çalıştaylara Milli Savunma Bakanlığı (savaş ve seferberlik halleri için) ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da (iş sağlığı ve güvenliği konuları için) katılarak destek vermeleri ve mevzuatlarını uyumlandırmaları sağlanmalıdır.

Sağlık Bakanlığı bünyesinde yapılacak çalışmalara ilişkin öneriler:

✓ SKS 6.0 ile getirilen ve sivil savunma planını etkileyen komite ve diğer yapılanmalar iptal edilmelidir. Kırmızı kod sisteminin çalışma gerekleri ve kontrol listeleri bırakılmalı ancak kalite direktörlüğüne karşı rapor ve denetim gibi baskı unsurları terk edilmelidir.

✓ Bütün hastanelerin organizasyon şemalarında sivil savunma biriminin doğrudan başhekime bağlı olduğu gösterilmeli veya her seviye ve tipteki hastaneler için örnek organizasyon şemaları ile standart bir yapı kurulması sağlanmalıdır.

✓ Sivil Savunma ve Afet Birimlerine doğrudan bağlı en az bir teknik personelin görevlendirilmesi sağlanmalıdır. Sivil savunma biriminin kendi teknik personeli ile bakım ve denetimlerini yapabilmesi, gerektiğinde diğer personelden destek alabilmesi temin edilmelidir.

✓ Hastanelerin sözleşmeli yönetim ekiplerinin toplantılarına Sivil Savunma Uzman veya Amirlerinin de doğal üye olarak katılmaları, Başhekim dışındaki yöneticilerin yanında şube Müdürü yetki ve seviyesinde oldukları ek ödeme göstergeleri de yükseltilerek belli edilmelidir.

✓ Sivil Savunma Uzmanlarının olmadığı hastanelerde Sivil Savunma Amirliğinin çalışma şartları açısından cazibesi arttırılmalıdır.

✓ Hastanelerde bulunan sivil savunma uzmanlarının ve amirlerinin resmi protokoller yolu ile sertifikalı telsiz operatörlüğü eğitimi almaları, kısa ve uzun mesafe telsiz operatörlüğünü yapabilmeleri, ulusal telsiz ağlarına erişim ve kullanım konusunda hazır bulunmaları sağlanmalıdır.

✓ Hastanelerin büyüklüğüne ve personel sayısına göre tanımlama yapılarak, sivil savunma birimleri için veri kayıt personelleri görevlendirilmeli, eğitim, planlama ve belgeleme çalışmalarının kesintisiz devamı sağlanmalıdır.

(16)

gorevleri

Alexander, D. (2002). From civil defence to civil protection – and back again. Disaster Prevention

and Management: An International Journal, 11(3), 209–213.

https://doi.org/10.1108/09653560210435803

Biess, F. (2009). “Everybody has a Chance”: Nuclear Angst, Civil Defence, and the History of

Emotions in Postwar West Germany. German History, 27(2), 215–243.

https://doi.org/10.1093/gerhis/ghp003

Grant, M. (2010). After the bomb: Civil defence and nuclear war in Britain, 1945-68. In After The

Bomb: Civil Defence and Nuclear War in Britain, 1945-68 (1.).

https://doi.org/10.1057/9780230274044

Peleg, K., Michaelson, M., Shapira, S. C., & Aharonson-Daniel, L. (2003). Principles of emergency management in disasters. Advances in Renal Replacement Therapy, 10(2), 117–121. https://doi.org/10.1053/jarr.2003.50019

Resmi Gazete. (1958). 7126 Sayılı Sı̇vı̇l Savunma Kanunu. Retrieved October 13, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.7126.pdf

Resmi Gazete. (1964a). Sivil Savunma ile İlgili Teşkil ve Tedbirler Tüzüğü. Retrieved October 19,

2020, from

https://www.mevzuat.gov.tr/anasayfa/MevzuatFihristDetayIframe?MevzuatTur=2&MevzuatNo=63 1500&MevzuatTertip=5

Resmi Gazete. (1964b). Sivil Savunma Tüzüğü. Retrieved October 13, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/2.5.63150.pdf

Resmi Gazete. (1965). 657 Sayılı Devlet Memurlari Kanunu. Retrieved October 14, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.657.pdf

Resmi Gazete. (1983). Yataklı Tedavi kurumları İşletme Yönetmeliği. Retrieved October 20, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=85319&MevzuatTur=3&MevzuatTertip=5 Resmi Gazete. (2004). 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu. Retrieved October 14, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf

Resmi Gazete. (2010). Sivil Savunma Uzmanları Yönetmeliği. Retrieved October 13, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=14179&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5 Resmi Gazete. (2011a). 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu. Retrieved October 14, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.6098.pdf

Resmi Gazete. (2011b). 663 Sayılı KHK. Retrieved October 16, 2020, from https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/11/20111102M1-3.htm

Resmi Gazete. (2012a). 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu. Retrieved October 19, 2020, from https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=6331&MevzuatTur=1&MevzuatTertip=5 Resmi Gazete. (2012b). İş Sağlığı Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve eğitimleri Hakkında

Yönetmelik. Retrieved October 19, 2020, from

https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuat?MevzuatNo=16923&MevzuatTur=7&MevzuatTertip=5 Resmi Gazete. (2012c). Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı İdari ve Hizmet Birimleri Kadro

Standartaları Yönetmeliği. Retrieved October 16, 2020, from

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/01/20120104-4.htm

Resmi Gazete. (2020a). Hastane Afet ve Acil Durum Planları (HAP) Uygulama Yönetmeliği. Retrieved October 15, 2020, from https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200318-2.htm Resmi Gazete. (2020b). Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesislerinde Görevli Personele Ek Ödeme

(17)

Yapılmasına Dair Yönetmelik. Retrieved October 20, 2020, from https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200304-4.htm

Sağlık Bakanlığı. (2010). Ulusal Medikal Kurtarma Ekiplerinin Görevleri ve Çalışma Esaslarına Dair Yönerge. Retrieved from https://www.saglik.gov.tr/TR,11268/ulusal-medikal-kurtarma-ekiplerinin-gorevleri-ve-calisma-esaslarina-dair-yonerge.html

Sağlık Bakanlığı. (2015). Hastane Afet ve Acil durum Planı (HAP) Hazırlama Kılavuzu. Retrieved October 19, 2020, from https://dosyasb.saglik.gov.tr/Eklenti/854,hap-kilavuzpdf.pdf?0

Sağlık Bakanlığı. (2017). Sağlık Bakanlığı Taşra Teşkilatı Kadro Standartları Yönergesi. Retrieved October 16, 2020, from https://dosyamerkez.saglik.gov.tr/Eklenti/33472,saglik-bakanligi-tasra-teskilati-kadro-standartlari-ile-calisma-usul-ve-esaslarina-dair-yonergepdf.pdf?0

Sağlık Bakanlığı. (2020). Sağlıkta Kalite Standartları SKS Hastane 6.0 , Akreditasyon ve Çalışan

Hakları Dairesi Başkanlığı. Retrieved October 20, 2020, from

https://kalite.saglik.gov.tr/Eklenti/38654/0/skshastanesetiv62020revize29082020pdflinkpdf.pdf Tabanlı, F. (2015). Uluslararası Deniz Haydutluğuna Karşı Alınabilecek Önlemler ve Yaptırım

Uygulaması (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi). Retrieved from

http://acikerisim.ybu.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/1536/414469.pdf?sequence=1 &isAllowed=y

Referanslar

Benzer Belgeler

Programda Okul rehber öğretmenimiz öğrencilerimizin böylesine köklü bir kurumda eğitim gördükleri için ne kadar şanslı olduklarını dile getirirken; Ortaokul

1- Genel Müdürlük Merkez birlinleri ve bagli Müessese Müdürlüklerinde olusturulan Sivil Savunma Servislerinin tüm personeli; Içisleri Bakanligi Sivil Savunma Genel

sunulacak esasları hazırlamak üzere, İçişleri Bakanlığında, ilgili bakanlıklardan yetkili temsilcilerinden mürekkep bir komite kurulur. Bu komite İçişleri

(2) Bu fıkrada geçen “ sivil savunma fonundan” ibaresi, Bakanlar Kurulunun 19/4/2004 tarihli ve 2004/7180 sayılı Kararıın Eki Tüzüğün 1 inci maddesiyle “sivil savunma

Ancak Kalkınma Planı, Orta Vadeli Prog- ram ve Hükümet Programında yetki ve görev karmaşasına son verme amacıyla TBMM’nde kabul edilen 29.05.2009 tarihli ve 5902 sayılı

• Olay Kumandanı bir ekibi görevlendirdiğinde (yangın, arama kurtarma, triaj, ilk yardım ve tıbbi ekip gibi) ekibin göreve başlama ve görevi tamamlama zamanını kaydeder.. •

Öğretim yılı içinde, her dönem en az iki defa olmak üzere ekip başkanlarının çağrısıyla, değerlendirme ve gözden geçirme toplantısı yapmak.. TAHLİYE VE

"Yanma olayının genel tanımı, Yangın çeşitleri, Yangın nedenleri, Yangın söndürmede kullanılan yöntemler, Yanma olayındaki değişkenler ve yangına