• Sonuç bulunamadı

Sönmiyen Ateş:Milli piyes:3 perde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sönmiyen Ateş:Milli piyes:3 perde"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

/ 7

1

*

7

!?

3

-

tt

-

5

'gSLfbh

Kitaplar.

Sönmiyen Ateş.

Mülî P iyes: 3 P erde

Yazan:

NAHll^ŞIgtfU BEY

Geçen hafta bu sütunlarda türk ti­ yatro edebiyatının yeni bir telif safhası­ na girdiğini yazmış, bunun en yen i ör­ neklerinden biri olan Nahit Sırrı Beyin “ Sönmiyen Ateş,, inden de ayrıca bahs­ etmeyi bu haftaya bırakmış idik.

Nahit Sırrı Beyin eseri, yeni açılan bir yolun örneklerinden biri olmakla be raber, yazanın edebiyat âleminde çok- tanberi değeri bilinmiş ve tanınmış hü­ viyeti teşvik külfetine yer bırakmıyaca- ğından, “ Sönmiyen Ateş,, i bir amatör eseri gibi değil, olgun bir edebiyat ese­ ri olarak göz önüne aldık. İşte bu bakım la eserin meziyetleri ve nakiseleri hak­ kında düşündüklerimizi yazıyoruz:

“ Sönmiyen Ateş,,... Bu ateş, en ölüm lü günlerde bile türkün yüreğinde için için yanan benlik, özlük ateşidir. Tari­ hin bu geniş dönümünü yarın derinleşti­ recek olan tarihçiler, bu umulmaz bü­ yük işin nasıl olduğunu anlamakta çok güçlük çekeceklerdir :

— 1912 #e birleşmiş dört Şalkan devi letine karsı.herkesin b e k lis in in tersi-j ne olarak bdzuluverenİtirk ordusu, na­ sıl oldu da 1914 ten 1918 e kadar dört yıl dünyaya karşı durmuştu?

— 1918 de hiçe inen, bütün varlığını tüketmiş sanılan tiirk nâiüeti, nasıl oldu da millî istiklal mıicadelesiif«^üşman- lar ma üstün geldi?

— Viyana hezimetindenberi, her de­ virde geniş bir geri adımlatarak butun Avrupanfn gözünde ölümu^BB|!l»i*' has-i ta diye tanılan türk milleti, nasıl oldu da, artık öldü gitti denirken birdenbire canlandı, yepyeni, taptaze bir millet ke­ sildi? tatma« » '*

İşte bu tarih mucizelerini yalnız bir şey anlatabilir:

“ Türkün içinde kimsenin farkına va­ ramadığı bir sönmiyen ateş için için ya nıyord u !„

Bu ateşin ym dığıdPPH B B ntr b i l ­ miyordu; türklerden birçoğu bile bihafÜS yordu. Fakat ateş

da parladı ve kendi

Milletin bu sınnTm Ihuan tek büyük adam, onu en eyi kull<i^g|yîı bi|.di. İş­ te bu kullanışla, millet ^ r p ^ ü l m p - bir dakikada - silkin m eğr^ şŞ itm k ü r ta j mağa ve yükselmeğe muvaf?a1<N>ldt^C

‘‘ Sönmiyen ateş,,, işte bu ateşi miîlL mücadelenin en sıkı, en sıcak bir devre® sinde göstermek için yazılmıştır.

Üç perdelik bir piyesin içinde böyle geniş ve büyük bir tezi göstermek kay­ gısı Nahit Sırrı Beye mevzuunu son derece daraltmak ve kısaltmak yükünü yüklemiştir. Mevzuun başlı bir tek ada­ mı var: Bu adam, bir eski paşa ailesine damat olmuştur. Ankara’da bir amca za­ desi muhalif mebustur. Kendisi de

(2)

Ro-mada karısı ve kayıtlanası ile yaşıyor.1 Onlarla birlikte millicileriın murahhas­ larına kaçak silah ve mühimmat satacak lardır. Karısı ve kaymaması, bu işte ka- ( zamılacak büyük bir komisyondan başka bir şey düşünmiyorlar. Fakat damat, ka-rısıntn srkı tesirine kapılrm^plduğu hal de bile, öyle değildir.

Bu damadı Ankara’ya yolluyorlar. Romada uydurulamıyan pazarlık belki orada uydurulur diye. O, Ankara’da amca z a d e y le buluşuyor. İhtiyaç art­ mıştır. Millî hükümet şimdi Romada. razı olmadığı fiatı verecek; hattâ fazla­ sına da boyun eğecŞfc^.mca zade bu telaştan istifade yollarım,„^g^^gde tutu­ yor. Fakat Roma’dan gelen damat, Bü­ yük Millet .Meclisini görmüş, G A Z l’yi dinlemiş. Bütün varlığiyle yeni ve bü­ yük millet davasını benimsemiş, ona bağlanmıştır. Kayınatasını, karısını, amca zadesini bir yana ata­ rak, ayağına gelmiş büyük kârı tetkmeli- yerek, emrine verilmiş olan silahlan ve mühimmatı komisyonsuz, kârsız, mali­ yet fiatiyie hıillet ordularına verioyr. Kendisi Romaya, yahut îstan-bula dönmiyor; millet ordusunda dok­ tor alarak vazife alıyor.

İzmire giriİdiki'eıf sonra, doktoru bir türk hastanesinde buluyoruz. Burada

gene millet sevaijjrfyie hasta bakıcılığa kendini verj dir. Bü evlendirmek genç kız, toruna bağlı tanbula gide“* tn kızr‘^gırxyor^*^y#at lygularmr sevdiği dok- u sıra|Şkİt^S§an Is. en, vapurun İzmire uğ­ ramasından istifade ile kocasını görme­ ğe gelen doktorun karısı da, kocasının

karar verdiği gibi mütevazi bir millet } adamı hayatına girmeğe razı olmıyor. Kendisi için zatçn baj

pisi da açılmakta ca ayrılmağı ma?“ ^ doktorla hasta bakicinin rı oyum l Bitiriyor.

işte “ S&nmiyen Ateş,, in mevzuu... Bu mevzuu en çok güçleştiren^,

ÎÇîn-îjr istikbal ka- __ ko-

srlar. "Badece

de millî mücadelenin ruhunu göste

■enin ye

I gibi fiğır ve derin b i / vazifen

rmek y«r al-masıdır. Müellif, büyük bîr gayretle bu büyük vazifeyi omuzlarına alhuş, onu | hayattan kopye edilmiş tiplerin

konuş-malarf ve hareketleri arasında - canlan­ dırmağa mdvaffak olmuştur.

Eserin en muvaffak tarafı, tiplerin ayrı ayrı canlılığıdır. Roma’da gördü­ ğümüz Osmanlı imparatorluğunun bit­ kin paşaları ve onların süse bağlanmış aileleri, o tarihî geçit devrinin canlı yüzleridir. Eski insanların yenileri bir türlü anlıyamaması, o zamanın en belirli bir görünüşüdür. İçinde sönmez bir ateş yanan gençliğin o ateşin ocağına doğru yürekten bir çekiliş duyması gene o dev rin en sıcak varlıklarından biridir. An­ kara muhiti içinde yaşıyan, fakat bir tür I lü yeniyi benimsemiyen muhalifler gru- punun yüzü, ikinci perdenin bir tdk si­ masında büyük bir muvaffakiyetle res­ medilmiştir. ■

j Tiplerin bu canlılığına, üslûbulı^’düz- gün ve kaygan gidişini ilave edince I "Sönmiyen Ateş» J^vvetM olu­

yor.

Eserin tite 'J r t v y e t Ö jo B ^ ^ lc a r ş ı, bir zayıf tarafı v^dfrm % yi8W m ağır mevzuu kısa ve kolayc?oynanır bir

(3)

yol-da yazmak, güç rolleri arttırmamak gay­ retiyle muharririn işi basitleştirmeğe çalışmış ve biraz da acele kompoze et- | miş olmasıdır. ' ,,

Bir kere her v;e£di#ye'tti' veftkaahısla bitip tüken

j perdelik oyıii

j

de de görünüy<$!

1 bunun karısı, ilk perdede ve son perde­ nin nihayetlerinde kendini gösteriyor. Bu ikisinden başka bütün şahısların bi­ rer perdelik, birer meclislik hayatları var.

.yuhda ekspozisyonu bir hale Üç

ıiz bir adam her yer oktot-^B^r de

Bu hal piyesi çabuklaştırıyor, kolay­ laştırıyor, rolleri basitleştiriyor; fakat eseri kuvvetlendiremiyor. Bilakis gözü­ müzün önünde biribirini kovalıyan bir sürü hayaller görüyoruz ki daha eyice belirmeden silinip gidiyorlar.

Hele üçüncü perdede birdenbire or - taya çıkan ve oyuna bir sevgi unsuru getirmek için uydurulduğu besbelli hasta bakıcı Hanımın bütün geçmişini piyesin sonunda şöyle çarçabuk öğren­ mek hiç ey i olmuyor. İnsan, bu Hanı­ mın sözlerini okurken, onu erkeğe karşı kendisi tecavüze geçen, kendisine mal olmamış bir adamın karisiyle ilk görüş­ mede kiwga eden bir kadın giWgörerek müellifin ona verdiği değeri çoğumsa­ maktan kendini alamıyor.

Eğer pek açele davramlmıyarak, bi - j rimfe^grdenin oyuna hiç bir değer ver­ meksizin^ yartsmf dolduran bi%-^aeka paşa, onun karisi', ye b a ş la r ^ r Beyin karısı *0«qşmdaki kgnygtefat ortadan I

kaldırılslfr. bumijjg. ^ P P ^ p R T lic iIe r in 1

murahhasları daha açık gösterilir, k a y ­ nata paşa ile kızının İtalyanlarla müna­

sebetleri, damadın ruhu daha eyi mey­ dana çıkarılsaydı; ikinci perdede birin­ ci perdedeki murahhaslar tekrar sahne - ye çıkarak, bunlardan birinin kızkardeşi veya akrabası sıfatiyle hasta bakıcı Hanım da görünseydi; üçüncü perdeye de zevce Hanım yalnız çıkarılacağına babasiyle birlikte girseydi, oyun çok daha canlı olurdu sanırız.

Eserin acele yazılmış olduğu, hattâ ibarelerinin bazılarında görülen ihmal­ lerden bile belli oluyor. Bir sayfa evel İzmir almalı 11 gün olduğunu ^öyliyen -n|n,pıo unS j j eauos b j/î e s jjq uıuıepe

nu unutmuş görünmesi, ancak böyle bir aceleile iyzah olunabilir.

“— Lâkin, zamanının hiç bir kıymeti

olmıyan bir erkek, bütün o boş zaman­ larım bana verse, bunun hiç bir kıymeti olmazdı ki....„

Gibi cümleler de ancak böyle bir ace le yüzünden mazur görülebilir.

Müellife acele ettiren sebebi bile­ miyoruz. Fakat, edebiyat yazılarının en gücü olan tiyatronun hiç aceleye gele- miyeceğini pek eyi bildiğinde şüphe ol- mıyan Nakit Sırrı Beyin bu yoldaki ilk 1 yazısını yakında daha eyi düşünülmüş eserlerle bir kalem denemesi hükmünde bırakacağını umarız.

Nah,it Sırrı Bey, bizde hem çok, hem bilgili yazı yazan gençler arasında en ileri yer tutmuş kalem sahiplerinden biridir. Tiyatro yolunda ilk kalem de­ nemesinde bu acelecilikten fazla bir ek­ siklik göstermemesi, bu ağır ve güç yol­ da da yarının en başlı ustalarından biri olabileceğini ummakta bize hak verir sanırız, İbrahim İtECM İ 1

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Salip şeklindeki binalar altı katlı olup diğer alçak bi- naları gölgelememesi için şimale doğru konulmuşlardır ve salip şeklindeki bina kısımları umumiyetle diğer bloklarm

Medikal tedavinin ve pnömotik dilatasyon tedavisinin ye- terli sonuç vermemesi üzerine AÖS’nin cerrahi olarak gevşe- tilmesi düşünülmüş ve ilk olarak 1913’de

Bugün Washington’un başkent olarak işleyişi, ABD’nin daha devlet kurulurken, milli karakter, milli politik bilinç, milli örgütlenme, kurumlaşma ve teknikleşmeyle

öyle olmasa da zarar yok: Şimdi bakın dışarıya; gökyüzü ne kadar temiz, ufuk ne kadar geniş (Bir keman ) sonra müzik ( Fırlar) Dünya bu kadar güzelken kayıp diye bir

gördüğümüz bazı eksiklikler ve kusurlar bize mesleki mecmuaların ilk adımlarını atarken ne kadar müsamahaya

Somatizasayon bozukluğunda kilo kay- bı aşırı değildir ve hastanın kilo alma kaygısı bulunmamaktadır. Anoreksiya hastalarının yemek yemeden kaçınma davranışları

Bir çocuk sadece perde kordonuyla oynadığında değil, basit bir şekilde kayma ve düşme sonucunda da zarar görebilir.Çocuklar doğaları gereği keşfedicidir fakat bu

[r]