• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 10. yılında Muhsin Ertuğrul

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 10. yılında Muhsin Ertuğrul"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET/2

OLAYLAR VE GÖRÜŞLER

Ölümünün 10. Y ılında

M uhsin I X u grul

Bugün tiyatromuz, Muhsin Ertuğrul çapında bir tiyatro adamına

sahip değil. Ancak tiyatromuz, inanıyorum ki kendi içinden,

tiyatromuzu yeni bireşimlere götürecek, yeni tiyatro adamlarını

çıkartacak güçtedir. Bu gücü var eden bu büyük ustaya şimdi ne

denli teşekkür etsek az diyorum. Çünkü bugün, tiyatromuzu içten içe

eriten büyük bir tehlikeyi yeniden yaşıyoruz. Bu tehlike, tiyatro

eğitiminde yaşadığımız ve açıkça söylemeye çekindiğimiz kadro

sorununda kendini gün geçtikçe daha da belli ediyor.______________

Dr. EFDAL SEVİNÇLİ Dokuz Eylül Üni. Güzel Sanatlar Fak.

30 Temmuz 1910’da, 18 yaşında bir oyuncu ola­ rak sahneye çıkan, “ bilgisizliğini” hemen görüp “ öğrenmek” tutkusuyla, ülke ülke dolaşıp tiyat­ royu ve sinemayı, ülkemizde bir “ sanat dalı” ko­ numuna ulaştıran Muhsin Ertuğrul, usta-çırak ge­ leneğiyle yetinmeyip kendi kendisini yetiştirmiş; ti­ yatro üstüne düşündüklerini hem yazıya dökmüş, hem de uygulama gücüne ulaşmış ilk ve tek “ tiyatro adamımız” dır.

Türkçe’yi en iyi, en güzel kullanan yazarlarımız arasında yer alacak düzeyde bir biçemle anlamlan­ dıran büyük sanatçı, gerek öncülleri, gerek çağdaş­ ları arasında, bu özelliğiyle de günümüze örnek ol­ masını bilmiş bir öncüdür.

Ülkemizde, tiyatro sanatının bütün incelikleri­ ni, sorunlarını bizzat yaşayarak öğrenen, çözüm yollarını, önerilerini, gözlem ve deneyleriyle pekiş­ tirerek gösteren Muhsin Ertuğrul, tiyatro tarihimi­ zin en beğenilen, en sevilen sanatçısı oluşunun ya­

nında, en çok eleştirilen kişisi oluşuyla da ilginç bir konuma sahiptir. İdealist bir tutumla, salt tiyatro sanatının gelişmesi için didinen çalışkan insan, ki­ mi zaman, belirli bir dünya görüşü olmadığı için hırpalanmaya çalışılmış, kimi zaman da astığı as­ tık, kestiği kestik, resmi tiyatronun diktatörü; sinsi, yıkıcı, bozguncu düşüncelerinden, ideolojisinden ti­ yatromuzu kurtarmanın bir milliyetçilik hamlesi sa­ yılacağı bir “ efsane kahramanı” görülmüştür...

Çağdaş Türk tiyatrosunun

kurucusu_____________________

Gerçekte, sanatın, tiyatronun ulusal ve evrensel özlerini, günlük politikanın çamurunda boğmadan, sağlam temellere oturan bir tiyatro geleneğine, çağ­ daş tiyatronun bütün gereklerine uyarak önce ak­ tarmacı bir tavırla, daha sonra Türk oyun yazarlı­ ğının gelişimiyle, Türk tiyatrosunu, cumhuriyet il­

keleri doğrultusunda güçlendiren, “ bir tiyatro er­ mişi” , “ bir kültür devi” dir Muhsin Ertuğrul.

Tiyatro tarihimizde elini uzatmadığı, düşünesi- ni belirtmediği hemen hiçbir konu bulunmayan bu büyük tiyatro adamımız, 1935 yılında kurduğu ço­ cuk tiyatrosundan AÇOK’a; kadın oyuncu soru­ nundan tiyatronun üniversitelerde eğitim ve öğre­ timinin yapılmasına; profesyonel tiyatrolardan amatör tiyatroların var oluş kavgasına, oyun yazar­ larının desteklenip Türk tiyatro yazınının kurulma­ sına; tiyatroya ve sanatçısına saygınlık kazandırıl­ masından düzenli jübile geleneğine; bale eğitimin­ den “ Tarihi Türk Temaşası” gösterileri çerçevesin­ de ortaoyunu geleneğinin canlandırılmasına; semt tiyatrolarından kahvelerde tiyatro uygulamalarına, öğle tiyatrosuna; Türk Tiyatro Müzesi’nin kurul­ masına değin daha nice konuda ve uygulamada hep öncü olmuş, yol göstermiştir. “ Çocuklarım” de­ diği gençlerle tiyatronun yaşadığı bunalımları, “ gençlik aşısı” yaparak aşmasını bilen M. Ertuğ- rul’un, bugün tiyatromuza yön veren hemen bü­ tün sanatçılara emeğinin geçtiğini, onları yetiştir­ diğini belirtmek, O ’nu “ adam yetiştirmemekle” suçlayanlara en iyi yanıt olacaktır inancındayım.

Yaşamınca, kendisine yöneltilen çirkin saldırı­ lara karşılık, ülkemiz aydınları, O ’nun çağdaş ki­ şiliğiyle bütünleşerek O’na destek olmuş, değeri­ ni, çok gecikmiş de olsa, devletimizin verdiği ‘Dev­ let Kültür Armağam’yla (1971) 70 yılını adadığı ti­ yatromuza hizmetinin karşılığı ‘fahri doktora’ (1979) sanıyla ödüllendirmeye çalışırken, “ sanat­ çısına sahip çıkan bir toplumun bilincini” de gös­ termesini bilmiştir.

Bugün tiyatromuz, Muhsin Ertuğrul çapında bir tiyatro adamına sahip değil. Ancak tiyatromuz, ina­ nıyorum ki kendi içinden, tiyatromuzu yeni bire­ şimlere götürecek, yeni tiyatro adamlarını çıkarta­ cak güçtedir. Bu gücü var eden bu büyük ustaya şimdi ne denli teşekkür etsek az diyorum. Çünkü

bugün, tiyatromuzu içten içe eriten büyük bir teh­ likeyi, yeniden yaşıyoruz. Bu tehlike, tiyatro eğiti­ minde yaşadığımız ve açıkça söylemeye çekindiği­ miz kadro sorununda kendini gün geçtikçe daha da belli ediyor.

Cumhuriyet tiyatrosunun kuruluşu için gerekli eğitim ve öğretim sorununu, Devlet Kr nservatuvar- larının açılışıyla aşan M. Ertuğrul, 1977 yılında, “ Bence tiyatromuzun en önemli sorunu, gelecek kuşakta sanatçı adaylarının EĞİTİMİ sorunudur” derken bugünün gerçeğini bizlere göstermektedir. Gerçekten, bugün bence, tiyatromuzun en önemli sorunu, eğitim ve öğretim konusunda odaklanmak­ tadır.

Eğitici yokluğu_____ ___________

Bugün ülkemiz, bir sanat kurumu olarak kon- servatuvarları, tiyatro bölümlerini ayakta tutacak yeterli sayıda öğretici ve eğitici kadrolardan hemen hemen yoksun durumdadır. Yarının tiyatro adam­ larının doğuşunda, üniversitelerde, konservatuar­ larda yaşanan en büyük sorun, çağdaş tiyatro eği­ timini, öğretimini verecek, nitelikli TİYATRO EĞİ­ TİCİSİNİN, ÖĞRETİCİSİNİN yeterli sayıda ol­ mayışı, böylesine önemli elemanların yetiştirileme- mesidir. Sanatın eğitimi açısından, 1935 yılı çizgi­ sinde olduğumuzu savunmak, sorunun önemini gösterir inancındayım.

Bu sorun kısa sürede çözülmediği takdirde, ti­ yatromuzu, nicelik yönünden büyümüş, fakat ni­ telik yönünden gerilemiş bulursak hiçbir zaman şaş­ kınlık göstermeyelim. Çünkü tiyatro sanatı, özve­ riyle, inançla, sürekli kendisini eğiten, yenileyen oyuncularımızla, yazarlarımızla, tasarımcılarımızla yarına kalacaktır. Bu çabada, düşünceleriyle, uy­ gulanışlarıyla yolumuzu aydınlatan büyük tiyatro adamımız M. Ertuğrul’dan geri kalmayacağımızı göstermek, O’nun 70 yıllık onurlu savaşını boşa çı­ kartmamak bizim ödevimiz olmalıdır...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırmacılar bu yeni çalışmada laboratuvarda çoğaltılan hücreleri temel alarak, FE65 proteininin hücre çekirdeğinde diğer proteinlerle birleşerek oluşturduğu küresel

Muhakeme edilenlerden üçü de, birer ay hapse ve otuzar lira para cezasına mahkûm

olan varlıkların kendi varlıklarını idrak edebildiklerini söylemiştir (Farabi, 1998). Buna göre İlk varlık, gök akılları ve gök cisimlerinin zihinleri

MÜTAREKE döneminde İngiliz Muhibleri Cemiyeti nin nizamname taslağını yaptı Abdullah Cevdet, kurucu üye olarak yer aldı, Kürt Teali Cemiyeti nde de yer aldı.. “Jin

Her gün göz önünde adım başında, kaldırımlarından geçilen bu binaları, so­ kakları, meydanları dile getirip söyletmek, onların unu­.. tulan geçmiş

Picardo Calero Marco D el ‘Pc Qerardo PHcrola D u c / 10 Olivier Çagnére Selma Qürbüz ‘Kpmet A ki ‘Kuroda 'François & Jean Lamore. Loïc Madec 'Victor Mira

Beş bölümden oluşan kitabın diğer bölümlerinde ise Boğaziçi nde bugün mevcut olmayan yazlık sefaret binaları ile sadece birkaç tane kalmış olan bugünkü

Usta şairler için ortaya atılan bir id­ dia vardır, ilk şiirlerinde görülen tema, son şiirine kadar değişmez. Tersi ender kanıtlanan bir yargı. Şiirin kişiselliği