24 Şubat 1967
Bu B roşür Osm an Ham di B ey 'in 57'nci
ölüm yıldönümü vesilesiyle hazırlanmıştır.
O S M A N
H A M D I
T ü rk iy e d e geçen yüzyılda yetişen, k ü l t ü r alanında önemli işler başarmış üç beş kişiden b ir is i de Osman Hamdi Beydir. Şim diye k a d a r daha çok «Müzeci Osman Hamdi Bey» diye tanınan bu değerli insan, yeniden yaratırcasına müzeye yaptığı b ü y ü k hiz m eti, a r k e o lo ji k çalışm aları, Güzel S anatlar A k a d e m i sini kurm ası ve b ü tü n b u n la rın yanında b i r ressam o la ra k taşıdığı sanatçı h üv iy eti ile; « k ü l t ü r alem darlarım ızdan b ir i» sayılmaya h a k k ıy le lâ yık b u lu n m a k ta d ır.
Osman Hamdi 1842 yılınd a İs tan b ul'da dünyaya geldi. Babası e lç ili k , b a k a n lık ve b aşbakanlık etm iş Ethem Paşa idi. Ethem Paşa, o devirde pek ender rastlanan A vrupada öğrenim yapmış devlet adam larım ızdan b ir i old uğ u nd a n, o ğ u lla rın ın da Batı k ü l t ü r ü ile yetişmesini istem ekteydi. Bu sebeple b ü y ü k oğlu Osman H a m d i'yi h u k u k öğren im i için Paris'e yo lla m ış tı. Osman Hamdi b i r ta r a fta n h u k u k ö ğren im ine devam ederken b i r yan dan da Güzel S anatlar o k u lu n d a resim dersleri almaya başladı. Zamanın ünlü ressamlarından Geröme ve B ou la n ge r'nin atölye le rinde çalıştı. B en liğ in d eki sanatçı ru h , nasıl onu h u k u k öğre n im in in yanıbaşında resim a tölyelerine koşturm uşsa, ayni heyecan hayatının sonuna kadar da palet ve fırçasını yanından a y ır ttır m a d ı. Kardeşi Halil E them 'in; «hayatının son zamanla rına k a da r her gün b ir kaç saatim resime hasrederdi» ş e k lin deki cümlesi, bu konuda, en yakın şahidin ifa de sid ir.
Osman Hamdi 1869 da memlekete çağrılıncaya kadar Paris'te on ik i sene k aldı. Bu m üddet, Batı düşüncesini ben im semeye yetecek ö lçüdeydi. Ve zaten y e tm iş ti de.
T ü rk iy e 'y e gelince, Bağdat v ilâ ye ti U m uru Ecnebiye M ü d ü r lü ğ ü n e tayin e d ild i. Batı'da öğrenim gören bu sanatçı ru h lu genç, Bağdat'a seve seve g it ti . Orada M it h a t Paşa gibi b ir değerin vali o la ra k bulun m a sı, Osman Hamdi için iyi b i r şanstı. İk i aydın kafa gayet iyi anlaştı. V ali M it h a t Paşa ile m a iye tind e ki u m u ru ecnebiye m ü d ü r ü arasında samimi ve ahenkli b ir çalışma m e v cu ttu . Osman Hamdi Bağdat'ta resmi mesaisinin dışında resim çalışm alarına devam e tti.
1871 de İstan b ul'a dönünce sarayda dışişleri p ro to k o l m ü d ü r y a rd ım c ıIiğ iy le g ö r e v le n d ir ild i. Bu görevdeyken Viya- na'da açılan m ille tlerara s ı sergiye h ükü m e t kom iseri o la rak g ö n d e r ild i. B ulunduğu işlerde başarı sağlıyan Osman Hamdi
-V
;r
tirilm e s in e k a da r her şeyi ile meşgul o ld u.
T ü rk iy e d e m ü z e c ilik 1852 de başlamakla beraber, Hamdi Beye gelinceye ka da r müze, b i r eski eserler yığınından ib a re tti. M üzenin başında b ulun m u ş yabancı m ü d ü r le r , b ir Alm an yaza- rın ın dediği g ib i, « İs ta n b u l'u önem li b i r sanat merkezi haline g e tir m e k te n ziyade kendi m e m le k e tle rin d e k i müzeleri zenginleş
t ir m e k gayesini g ü d ü y o r la r d ı.» Hakikaten m em leketin ta r ih i z e n g in lik le ri k o la y lık la y u r t dışına ç ı k a r t a b ilm e k t e y d i . Eski eserleri devlet malı sayan ve b u n la rın y u r t dışına çıkarılm asını yasaklıyan «Eski Eserler Y ö n e tm e liğ i» ni 1884 de ç ı k a r t tı r m a k su re tile bu işi b i r hayli ö n l i y e b i İ d i .
Osman Hamdi Beyin m ü z e c ilik te asıl d i k k a t i çeken ve adı nın y u r t dışında duyulm asına yolaçan gayretle ri m em leketin m u h te lif y e rle rin d e yaptığı a r k e o lo ji k k a z ıla rd ır. Bu çalışmaları üzerine, il k defa b i r T ü r k arke olo g un u n ismi A vru pa ve A m erika ilim çevrelerinde d u y u ld u . Bulunan k ıy m e tli eserlerle zenginle şen İstanbul müzesi kısa zamanda dünyanın önem li müzeleri arasında yer aldı.
Yeni elde edilen eserlerin mevcut bin ala ra sığması im k â n sızdı. Hamdi Bey, bu yönde de harcadığı gayretlerle, a rk e o lo ji m ü ze lerin in ş im d ik i muazzam bin asının meydana gelmesini sağladı.
Osman Hamdi Beyin k ü ltü r e l alandaki değerli h iz m e tle r in den b iris i de, Güzel Sanatlar A kad e m isin in k u ru lu ş u n u h a k ik a t haline g e tirm e s id ir. Paris'teki öğren im i sırasında onu b ir yandan da resim atelyelerine çeken sanatçı y a ra tılış ı, daha sonra, kendi m e m leketinde de bu yolda b i r şeyler yapmaya elb ette sevkede- ce k ti. N ite k im , Osman H am di'yi müze m ü d ü rlü ğ ü n e g e t ir iliş in den 1 18 gün sonra, yani 1 ocak 1882 de Sanayii Nefise M ektebi M ü d ü r lü ğ ü n e tayin e dilm iş g ö rüy o ru z . Bu tayin T ü rk iy e d e b ir a kadem inin k u r u lu ş u n u n iş a re tiy d i. Gerçi bu yolda daha önce de b i r teşebbüs m e vcu ttu . 1877 yılınd a , resim ve m im a r lı k ala nında ö ğ re tim yapacak b i r o k u lu n açılmasına d a ir padişahın onayından dahi geçmiş b ir e m ir çıkm akla beraber, böyle b ir o k u lu n açılışı t a h a k k u k edem em işti. Ama bu defa Güzel Sanatlar Akadem isi k u r u lu y o r d u .
Hem Müze hem de Sanayii Nefise M e kteb i (Güzel Sanatlar A k ad e m is i) m ü d ü rü olan Osman Hamdi Bey, A kad e m in in f a a li yete geçebilmesi için il k iş o la ra k bina ya ptırm a ya çalıştı. Ödenek tem ini ve inşaata girişilm e si işleri pek s ü r'a tli şekilde y ü r ü tü ld ü .
Ve b i r seneden daha kısa zamanda inşaat b ite r e k , beş adet ders ve işhane yani sınıf ve atölyeden ib aret ilk akademi binası öğre tim e hazır hâle geldi. Bu arada pek sıkı çalışma içinde olan Hamdi Bey, b i r dostuna yazdığı m e k tu p ta şöyle d iy o r d u : «Size sık m e k tu p yazamıyorsam bu, bina e tm ekte o ld uğ u m uz m ektep ve te ş k ilâ tla n d ır m a k için uğraştığım güzel sanatlar servisinden ile ri g e lm e k te d ir. Buna resmi de katacak olu rsan ız kendim e fazla v a k it kalm ıyacağını anlarsınız. Akşam ları y o r g u n lu k ta n b it k in b i r halde eve d ö n ü y o r u m , o kadar ki iki aydan beri babama V iyana'ya bile m e k tu p yazamadım».
Akadem iye bina y a p tır ılır k e n bu yepyeni ö ğ r e tim müessese- sine öğretmen tem in i konusu da beraberce ele alınm ıştı. Şüp hesiz öğretmen bulunm ası işi, bina konusundan çok daha önem liy d i. Ama Hamdi Bey gibi çalışkan ve başarılı insan b un u n da üstesinden geldi. O nun Sanayii Nefise M e kteb i M ü d ü r lü ğ ü n e tayinind e n 36 gün sonra, o k u l inşası ile öğretm en ve id a recile r in in maaşlarına harcanacak para hazır haldeydi. Bina tam am landığı sırada öğretmen tem in i konusu da yoluna g ir m iş ti. B un lar s ü r'a tle o lu m lu sonuca bağlanınca 3 m a rt 1883 de Sanayii Nefise M e k teb i yani Güzel S anatlar Akadem isi açılıp öğretim e başladı. Hamdi Bey, ilk tay inind e n itib a re n 28 sene m üddetle Sanayii Nefise M e kteb i M ü d ü r lü ğ ü n d e b u lu n d u .
Osman Hamdi Bey hayattayken çalışm alarının t a k d ir le karşıla nışını gören b a h tiy a r la r d a n d ır . Bilhassa m üzeciliği, buna bağlı o la ra k a r k e o lo ji k çalışm aları, y a y ın la rı, Batı'da d ik k a t ve h a y ra n lık la izle n m iş ti. Bu t a k d ir in b i r ifadesi o la ra k pek çok devlet kendisine şeref pâyeleri, madalya ve n işa nla r tevcih e tm iş ti. N ite k im Hamdi Beye üç Alm an ve ik i In g iliz ü n iv e rs ite sinden «Fahri D o k to r » pâyesi v e rilm iş b u lu n u y o rd u .
D uru p d inlenm eden çalışan bu çok y önlü b ü y ü k adam, şeref d o lu hayat sahifeleri ortasında memlekete A r k e o lo ji M üzeleri ve Güzel S anatlar Akademisi gibi ik i müessese kazandırm ış, T ü r k resim sanatına değerler katm ış b i r kim se o la ra k nihayet 24 şubat 1910 da hayata g özlerini yu m d u . Hamdi Bey, m em leketine yaptığı b ü y ü k k ü l t ü r h iz m e tin in huzur u ykusu n u, vasiyeti gere
ğince d e fn e d ild iğ i Gebze'ye bağlı bulun a n deniz sahilinde E s k ih is ar k ö yün d eki m a lik â n es inin bahçesinde çam ve se rvile rin gölgelediği b i r tepecikte u y u m a k ta d ır.
Sergide teşhir edilen eserler
1 — Şehzade Camii Türbesi (Resim ve Heykel M üzesin’de)
2 — T ü rb e Kapısı önünde konuşan hocalar »
3 — Portre : Bir İtalyan kızı »
4 — Ahmet Refik Bey’in Portresi »
5 — Cami önünde Sarı Cübbeli Adam »
6 Mımozalı Kadın : Hamdı Bey’jn hanımı »
Naile Hanım
7 Kadın portresi : Hamdı Bey in kızı »
Leylâ Hanım
8 Hamdı Bey m Oğlu Edhem Bey in »
çocukluk portresi.
9 — Pembe şapkalı çocuk : Hamdi Bey’in »
oğlu Ethem Bey’ın çocukluk portresi »
10 — Genç Erkek portresi : Edhem Bey’in »
gençlik portresi
11 — Fesli çocuk portresi »
12 — Venedik’ten manzara »
13 — Şehzade Lâhitleri »
14 — Gebze’den manzara »
15 — Kadın portresi »
16 — Desen (kadın portresi) »
17 — Küçük bir etiid » 18 — Poşat » » » » » » » » » » » » » » » »
19 — Osman Hamdı Bey’ın Çallı İbrahim tarafından yapılmış portresi
20 — Hamdi Bey’in kızı Nazlı Hanımın portresi.
(Harr.di Ecy’m Torunu Sayın Cenan Sarı, ın koleksiyonundan)
21 — Hamdi Bey’in harım ı Naile H arım ın portresi
» » » » »
22 - - Eskihisar’dan manzara » » » »
23 — H am ai Bcy’in T orunu Nim et Hanıır.ın (Hamdi Bcy’in Torunu Sayın Cenan Sarç’m
portresi. koleksiyonundan)
24 — Dcspir.a’mn portresi. » >> » » »
23 — Cami » » » » »
26 — Hamdi Bcy’in Kızı Nazlı Hanımın portresi.
» » » » »
27 — Hamdi Ecy’m hanımı Naile Hanımın poriresi.
» » » » !>
28 — Hamdi Dey’in Yeğeni Tevfik Bcy’in portresi.
(Ham di Bcy’in yeğenlerinden sayın İsmet Kara- doğan’m koleksiyonundan)
29 — Hamdi Bcy’in Yedeni T evfiîo hanımın çocukluk resmi
» . . » » » » »
30 — Hamdi Dey’in Cami önünde kendi resrr.i (Hamdi Cey’in Yeğenlerinden sayın Eclkıs Cevat
Ezine’nin koleksiyonundan)
31 — Harem ’den (Hamam kısmı) (Sayın Kâmuran Bi'.imer koleksiyonundan)
32 — Mütalâa ( Union Françaice’ccn)
33 — Ç c;it’.i etüd ve resimler (Beş Çerçeve için- (Sayın Ord. Prof. Dr. Arif M üfit Mansel