• Sonuç bulunamadı

Mekteb-i Sultani öğretmenlerinden A. Synvet'nin gözüyle Osmanlı İmparatorluğu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mekteb-i Sultani öğretmenlerinden A. Synvet'nin gözüyle Osmanlı İmparatorluğu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Traité de Géographie Générale de_____

l ’Empire Ottoman (Osmanli_________

İmparatorluğu’nun Genel Coğrafyası) /

Yazarı: Mekteb-i Sultani_______________

öğretmenlerinden A. Synvet / __________

Constantinople (İstanbul) / 1872._______

A H M E T EK EN

19. yüzyılın ikinci yarısındayız. I Devir, büyük devletler devri.

Sınır-a

lar bir kıtada başlıyor, İkincisinde devam ediyor, nihayet üçüncüsünde noktalanıyor. Dünya haritası, günü- müzdekiyle kıyaslandığında hayli farklı. Yerlerin ve denizlerin tek sa­ hibi az sayıdaki büyük devleder. '

JÊ Ê S Ê tt

Arada bir olan savaşlar sonucu, bazı

yerler el değiştiriyorsa da egemenlik alanlarının genişliği, haşmetinden pek fazla bir şey yitirmi­ yor. Bu “yitirişi” görmek için Birinci Dünya Savaşı’nın sonunu beklemek lazım. Koskoca imparatorlukla nasıl d a­ ğıldığını hayretle seyretmek için henüz vakit erken.

Dönemin büyük devletlerinden bir tanesi de Osmanlı İmparatorluğu. Gerçi geçmişe nazaran egemenlik sahası biraz küçülmüş, kimilerine göre “hasta adam ” ama gene de sınırları Adriyatik Denizi’nden İran’a, Kuzey Afri­ k a ’nın içlerinden Balkanlar’ın kuzeyine kadar uzanı­ yor. İstanbul hem Müslüman Yemenlilerin hem de H ıris­ tiyan Bulgarların başkenti. Kısaca sayıları 40 milyonu aşan farklı farklı inanışlara, dillere, ekonomik yaşantılara, gele­ neklere sahip insan 4 milyon kilometre karelik bir alanda, arada bir bazı sorunlar da olsa beraber yaşayıp gidiyorlar.

Mekteb-i Sultani hocalarından A.Synvet, kitabına yaz­ dığı önsözde amacının, bu üç kıtanın merkezinde yer alan ülkeyi tanıtmak olduğunu belirtiyor. Ancak yazara göre, Osmanlı İmparatorluğu üzerine bir coğrafya kitabı yaz­ mak kolay bir mesele değil, çünkü mevcut haritaların en doğru kabul edilenleri bile yanlışlarla dolu, ayrıca resmi veriler gerçeklikten hayli uzak. Bu güçlükleri aşmak için yazar, konuyla ilgili daha önce yapılan çalışmaları ve resmi belgeleri incelediğini, ayrıca birçok seyyahla görüştüğünü ifade ediyor. Yararlandığı çalışmaların bir bölümünü de kitabının önsözünde belirtmiş. (Sözünü ettiği kitapların bazılarını biraz yüklüce bir para karşılığında sahaflarda bulmak mümkün ).

Yazar Osmanlı imparatorluğu’nun coğrafyasını dört bölümde incelemiş. Birinci bölümde Avrupa kıtasında yer alan vilayetler tanıtılıyor. Bunlar sırasıyla Edirne, Tuna, Bosna, Perzerim ve Işkodra, Yanya, Selanik ve Girit. “500 bin Müslümanın, 150 bin Rumun, 200 bin Ermeni- nin, Y ahudilerin ve AvrupalIların yaşadığı, başkent İstan­ bul” da bu bölümde tanıtılıyor. A. Synvet özellikle şehrin havasından çok memnun.

Kitabın ikinci bölümünün konusu, Asya ve Afrika kıta­ larında yer alan vilayeder. Tüm Anadolu ve Ortadoğu, Kuzey Afrika’da yer alan eyaleder, belli başlı şehirler üzerine kısa bilgilerle tanıtılmış. Yazar, Ankara’nın nü­ fusunun 40 bin, Kayseri’nin 50 bin, Adana’nın 20 bin olduğunu söylüyor. İzmir’le rekabet halinde olduğunu belirttiği Trabzon’un nüfusu ise 80 bin. Hepsi güzel de Samsun’un nüfusunun sadece 3 bin olduğunu yazması bana biraz tuhaf geldi.

Son günlerde adını sıkça duyduğumuz bölümde, B ağ­ dat üzerine de kitapta şu bilgileri buluyoruz: “Ticaret ha­ yatının gayet canlı olduğu tarihi bir şehir, yalnız 1831 yılın­ da veba salgını her şeyi alt üst etmiş, nüfusu 80 bin civarında.”

Üçüncü bölümde, Osmanlı İm paratorluğuna bağlı, özerk yönetimi olan ülkeler (Tunus, Samos, Mısır) ile tabi prenslikler (Romanya, Sırbistan ve Karadağ) ele alınmış. Yazar yine belli başlı yerleşim yerleri hakkında bilgi vere­ rek bu ülkeleri tanıtıyor.

Kitabın son bölümünde ise imparatorluğun, tarım, sa­ nayi, ticaret ve idari yaşamı inceleniyor. Osmanlı İm para­ torluğu’nun idare şeklinin mudak monarşi olduğunu ifade eden A.Synvet, ancak bunun despotik bir yönetim olmadığını söylüyor.

Kitabın içerisinde yer alan çeşitli tablolarda Osmanlı İm ­

paratorluğu üzerine sayısal bilgiler verilmiş. 1872 Gotha Almanak’ı kaynak alınarak düzenlenen bir tabloya göre imparatorluğun yüzölçümü 4.721.370 kilometrekare, nü­ fusu ise43.600.000 kişi. Bir diğer tablodan ise ülkenin Av­ rupa kıtasında bulunan topraklarında yaşayan 18.487.000 kişiden, 6.103.000 kişinin Müslüman, 12 mil­ yon kişinin Hıristiyan olduğunu öğreniyoruz. Hiçbir inanç kategorisine sokulmayan Çingenelerin sayısı ise 214 bin kişi. Asya ve Afrika’da bulunan topraklarda yaşayan Çingeneler üzerine ise hiçbir sayısal bilgi yok!

A.Synvet’in çalışmasının verdiği rakamlar, hatta bilgi ler kitabm girişinde yazarm belirttiği nedenlerden dolayı eksik, hatalı olabilir. Ancak dönemin Osmanlı İmparator- luğu’nda hoş bir gezi yapmak isteyenler için (uzmanları tarihçileri saymıyorum) keyifle okunabilecek bir kitap. □

_______________

M ekteb-i Sultani öğretmenlerinden A . Synvet’nin gözüyle Osmanlı İmparatorluğu

OsmanlI’da bir gezi

214 bin kişi: A.Synvet'nin 1872’de yayımlanan kitabında Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde 214 bin Çingenenin yaşadığı belirtiliyor.

S A Y F A 2 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S / t y / 4 8

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Soğutma dönemi için en yüksek ve en düşük enerji verimi değerine sırasıyla Çift etkili absorbsiyonlu soğutma+Sıcak su sağlama birleşik enerji sistemi ve Elektrik

Kimsesizim hısmım da yok hasmım da. Görünmezim cismim de yok, resmim de. Dil üzmezim, tek hece var ismimde. Barınağım gönül denen yer benim... Bu son dörtlükte artık

They suggested that knowledge base of language teaching include what teachers know about the language and language teaching; how they find the best ways to

Nitekim Pertev Naili Boratav, kitabının önsözünde şöyle diyor: “ Sanat eseri, bütün. insanları ilgilendirdiği ölçüde millidir; bütün insanlara kendi­ ni

Şinasi, nesrimizi Divan üslûbundan kurtaran bir kalem sahibi, ilk sahne eserini yazmış bir edib, çığır açmış bir gazeteci, şair, atasözleriyle uğraş­

Süleyman Saim Tekcan’m Çamlıca Sanat Atölyesi’nde serigrafi çalışmalarını da gerçekleştiren Gül Derman’ın Bayreuth’te açacağı sergi, son dönem

Mü­ cap Ofluoğlu dönemin politik genelgörünü- rnünü betimlemeye özen göstermiş, Dormen ise sıcak bir anlatımla kendi tiyatrosunun öy­ küsünü dile getirmişti..

Tarih tet­ kik edildiği zaman, bu büyük esası kabul etmeyen milletlerin Akıbetlerinin feci olduğu görü.. Tarihte bir çok kanlı