• Sonuç bulunamadı

Mevlana

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mevlana"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

20 Aralık 1964 CUMHURİYET

Y o rum la r ortasında

M E V L Â N A

-Yazan: Rüştü

SARDAG-Basında, babacan (ehlidil) a- damların gönlünde, Çelebiler ara­ sında, kitaplarda ve beş, on yıl­ dır da kentdaşlarına sevinç ve bereket sebebi olduğu Konya’da­ ki anı törenlerinde birbirinden ayrık görüş ve duyuşlarla tanıtı­ lan Mevlânamız kimdir?

Osmanlı tezkirecisi Fasih Dede: «Kangı İşıktır o kim Mevl&sı Mevlâna değil» diyecek kadar O’nu, sevgi sarhoşluğu içinde Tanrılaştırır. Öte yandan İranlı Molla Cami, «peygamber değil amma, kitabı var» derken bazı aydınlarımız, dinlerde taassubu kırmış olan bu ileri insan için tö­ renlerde ve radyolarda program­ lar düzenlemeyi gericilikle suçla­ mışlardır.

Fransız şairi Maurice Barres: «Mevlâna ışığından bir kez nurla- nan başka nur istemez» der. Ce- lâleddin’i, İngiliz diline kazandı­ ran Niccolson, «on beş sene, de­ rinliğine inmeğe yetmedi» diye yüceliği önünde eğilmiş, TUrkiye- de bir çok imamlar, hafızlar ve onların dar çevrelerindeki kimse­ lerce Mevlâna, yüz yıllardır afo­ roza uğramış ve O’nun, sesinde Tanrı nostaljisini bulduğu ney’- ine takılan bu çevreler, kendisi­ ni «düdükçü» diye küçültmeye yeltenmişlerdir. OsmanlI padişah­ ları, Padişah Ahmed’in «Tahtı ma’nlde O'dur padişehi dünya­ nın» dediği gibi, Mevlânayı, mana tahtının tek hükümdarı olarak tanır ve divan şairleri, —bizim derleyebildiğimiz— binden çok ka­ sidede, kendisini baş tacı eder­ ken asırlardır geri kafalı bir sürü din adamı Mevlânayı, dinde bid’ atçılıkla (ibadet usul ve biçimle­ rini değiştirme) suçlamaktan çe­ kinmemişlerdir. Batının aydın ev­ lâtları O’na insanlığın en büyük âşığı gözü ile bakar, cenazesi ar­ dından imamlar, papazlar ve ha­ hamlar, Tanrının varlığına ve or- taksızlığına inanan bu üç kardeş dinin öncüleri, elleri birbirlerine kenetlenmiş, gözleri yaşlı, yürür­ ken örneğin Konya’daki törenler­ de, bu satırların yazan da tıpkı­ sı bir görüşle insancılığını savu­ nurken, hemen arkamızdan konu­ şan bir başka aydın, «Mevlânanın insaniyetçüikle ilgisi olamaz, bu­ nu düşünmek yanlıştır» diyebil­ miştir.

Türkiye masonlan, O’nun anıl­ ma günlerinde «en büyük ve ilk masonumuz» diye konuşmalar dü­ zenlemiş, dinsel çevrelerimizin bir bölümünde ise Mevlânanm «ben ölünceye kadar Muhamme- din izindeyim» sözüne yapışılarak masonlar yalanlanmaya kalkışıl­ mış, «O’nun yalnızca bir ermişler öncüsü (Evliya kutbu) olduğu sa­ vunulmuştur.

Yine anma törenlerinden birin­ de bir hatip, Yüce Celâleddine, fi- lezof demiş, O’nu peşleyerek kür­ süye gelen bir başkası, «Batıda hangi filezof kiliseye gömülmüş­ tür, Mevlâna camide yatar; O, din ulu’sudur» diye eleştirmeye giriş­ miştir. Araplar Ebâ Bekr’in toru­ nu; İranlIlar, İran kültür ve ede­ biyatının en büyük temsilcisi di­ ye kendisine sarılmış; biz TUrk- ler de, «aslım Tiirktür» dediği

için Türklüğü üzerinde durmuş, insanlığı birleştiren bir varlığı, birbirinin tıpkısı bir taassupla dar bir milliyet açısı içinde ele almışızdır. Konya, özellikle Ara­ lık ayı içinde, doğudan, batıya a- km edenlerin, şehir içinden ve öteki yurt köşelerinden gelen tu­ ristlerin çeşitliliği sayısınca birbi­ rine aykırı yorumcuları sahneye çıkaran rejisör hali takınır. Bir yandan «semâ» lan banda almak isteyen dünya halk dansları ince­ leme ekibi, bir yandan «Fesubha- nallah! Bu dönüşler jimnastik mi ki, banda alıyorlar, onları Allah döndürüyor» diyen Mevlevi tekke­ lerinin arda kalanlan, bir yandan evlerde yer yer coşkulu âyinler, bir yandan büyük Mevlânayı dün­ yaya mal etmek için çırpman Tu­ rizm cemiyetinin iyi niyetli ço­ cukları, bir yandan İstanbul’da «snop» ça gezerken Konyada bir­ denbire sakal bırakıp kılık değiş­ tirerek elde teşbih dolaşanlar, bir yandan Türkiye radyolarının Mev- lânaya tutkun, inançlı saz ele­ manlarının yalansız sevgileri; öte yandan «çalgıcılar gelmiş» diye ayaklanan ve davetiye kavgası ya­ pan eğlence meraklıları; bir yan­ da hû çekenler, bir yanda «Mev- lânamız hoş görür» diyerek geç vakitlere kadar meyhanelerde içip türbe civarmda, törende boy gösterenler..

Bu çelişik tutum ve yorumlan teker teker ele alıp eleştirmeye, sütunumuzun yetmezliği ortada; ama hemen söyleyelim ki, işin ö- nemli yanı, bu binbir çeşit yo­ rumların var oluş gerçeğidir. Bu­ nun nedeni de, çokluk, Mevlâna- nm tüm insanlığı kapsayan Mes­ nevisinden doğmaktadır. Gerçi Mesnevi bu taban tabana aykırı görüş ve tutumlara neden olacak bir ortam değildir. Ancak, bir bo­ lü aydının, Mesneviyi kasıtlı ve çıkarlı olarak kendince yontması, bir bölü aydının da bu yüce ese­ ri anlayamaması, görülen üzücü ve şaşırtıcı çelişmelere sebep ol­ maktadır. Halbuki, Mevlâna’mn Mesnevisi bioloji, fizik, çözümsel geometri, tarih, felsefe, matema­ tik, tıp, hukuk, folklör, askerlik, mitoloji, bitkiler ve hayvanlar â- lemi, resim, musiki, mimarlık, ahlâk, gelenekler, hayatın ileriye doğru akıp gitmesiyle ilgili bütün bilim, sanat ve felsefe dallarını içine alır. Dinleri ve insanlığı kavrama yönünden de kendisine Kur’anı, Incil’i, Tevrat’ı kılavuz edinmiştir. Celâleddin-i Bumî, bildiği üç dille, zamanının bütün kültür hâzinelerini emmiş, gö - rüşüp konuştuğu halk çocukları­ na eğilerek insan oğlunun karak teri üzerine bir senteze varm ış­ tır. Hazreti Muhammed’den ne kadar kopmazsa, Mevlânâ, in

-sanlıktan da o kadar kopmaz. Çünkü, Kur’an ile, Tanrımız, bü­ tün kutsal kitaplara işaret et­ miş, dinlerini onaylıyarak Yüce Muhammed aracılığı lie insanlığı birleştirecek son elçiyi göndermiştir.

Gericiler, örneğin, «Ben Haz - reti Muhammedin vefatına ka­ dar izindeyim» sözüne yapışırlar da, yine Mevlânâ’nın, «Kur’anı, Hazreti Muhammed gibi anlıyo­ rum» diyen, yani; «Yüz yıllardır siz O’nu işinize geldiği gibi veya gücünüzün kısırlığı ölçüsünde anlıyorsunuz» demek istiyen mis ralarmı görmez veya görmezlik­ ten gelirler.

Bütün din yorumcularına pay­ dos çekmek; yüz yıllardır İslâm milletlerine yutturulmaya çalı - silmiş yalancı hadis ve fetva a- damlanndan yakaları sıyırmak; bir elde Kur’anın aslı bir elde Mesı^vi; kıyaslayıcı bir metod- la gerçeği kavramak, Mevlânâ - yı ne törenlerden, ne kitaplar­ dan, ne bu çeşit makalelerden değil, kendi pınarından içerek anlamak., bizi, çelişmelerden an­ cak ve sanıma göre bu yol kur- tacaktır.

N O T :

Faydalanılan kaynaklar; Veledname; tashihli İran b as­ kısı, Tahran ikbal Kitabevi. Gazeliyat-ı Şems-i Tebrizî: Tah­

ran, Safialihan basımevi. Risale-i Feridun Ahmet Sipah- salar; Tahran baskısı.

Şems-i Tebrizî: Mevlânâ’nın gazelleri, Hindistan baskısı.

Ettelâat-ı Mâhane: Tahran aylık Ettelâat gazetesi, 100 üncü sayısında çıkan Prof. Şücaeddin Şufa’nın Maurrice Barres’le ilgi­ li makalesi. •

Riyazülârifin: Tahran baskı - sı, rahmetli Hidayet.

Mesnevî-i Mânevi: Emiri Ke­ bir basımevi, Tahran.

1962 yılı Cumhuriyet gazetesi, 15 ve 17 aralık tarihli m akale­ ler: Rüştü Şardağ.

Konya Mevlâna törenlerinde yapılmış konuşmalarımız ve ö - teki konuşmalar.

Divan-ı Kebirden seçmeler: M. E. Bakanlığı, klâsikler serisi: Mithat Buharî Beytur.

Parlak ve zinde bir cilde

sahip olmak için

Cildinize kolaylıkla intibak eder...

Gündüzleri Haviliand Vanishing kremleri Geceleri Haviliand Cold kısa bir zamanda cildinize intibak eder. Parlaklık ve yu­

muşaklık verir.

Cildinizi kurutmaz...

Haviliand güzellik kremlen sayesin, de cildiniz uzun zamen yumuşak, lığını muhafaza eder, kuru bir gö»

rünüş vermez.

Cildinizi korur ve güzelleş­

tirir...

ihtiva ettiği besleyici maddeler Ü sayesinde cildinizi besler, te­

ninizi soğuk ve sıcağa karşı korur. G ü z e l

kadının

kremi

Ş E H İR

O P E R A S I

( SON İKİ HAFTA)

A C B E T

Biletler Tepebaşı Opera gişesinden satışa çıkarılmıştır.

(Basm 23703/15517)

I

ÖZEL KADIKÖY TIYATROSU'nda f

BABA EVİNDE |

HAYAT

!

Y I L D I R I M O H A L

I

e

ÇETİN İP EK K A Y A -A N İ İPEKKAYA

E

________ 25 Aralık 964 suareden itibaren. Tel: 36 05 94 ^

I

İlâncılık: 3779/ ı « j p Cumhuriyet — 1549'

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Burada söz konusu olan þeyler her zaman daha fazla bellek, daha büyük hýz ve daha küçük boyutlar olacak ve bunun sonu- cunda bazen bir iðne baþý neredeyse beyin kadar

Ülkemizde yapılan diğer ça- lışmalarda ekonomik durumu iyi olan öğrencilerin mem- nuniyet düzeylerinin daha düşük olduğu (16), ekonomik durumu orta düzeyde olan

Adres Kırklareli Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kayalı Kampüsü - Kırklareli / TÜRKİYE e-posta:

Killi çakıl / Taş tozu Kum-Çakıl Kum+Çakıl+Çimento Kırma taş (mıcır) Kiremit irmiği Tartan zemin Yapay çim.. Sabit

Mevlevî Ģeyhleri yeĢil destâr sarardı ve beyitte de bahsi geçen yeĢil destâr olduğu için söz konusu edilen kimsenin bir Mevlevî Ģeyhi olduğu

Aynı program Adaptiv Filtre modunda çalıştırılarak ELAT istasyonunun hız vektörünün yukarı değer bileşenleri elde edilerek Şekil 4’te gösterilmiştir.. Adaptiv

yüzyılda yakılması gibi, Irak'ın ABD taraf ından 2003 yılında işgalinden sonra müzelerin ve arkeolojik alanların yağmalanması insanlık tarihine kara bir sayfa olarak

Öte yandan CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in konuyla ilgili soru önergesine verilen yanıtta, sorunun üstünün örtülmesi politikasından vazgeçildiği