• Sonuç bulunamadı

Genç kuşağın birinci plana çıkmasını geciktiren güçlü soluk:Necip Fazıl Kısakürek

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Genç kuşağın birinci plana çıkmasını geciktiren güçlü soluk:Necip Fazıl Kısakürek"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHİFE DÖRT

5 Şubat 1968

CUMHURİYET

Genç kuşağın birinci plâna

çıkmasını geciktiren güçlü soluk

Necip Fazıl

Kısa kürek

2 3

Al eline bir değnek, Tırman dağlara şöyle. Şehir farksız olsuıı tek Mukavvadan bir köyle. Tel olsa sen de esen, Cücesin şehirde sen, Bir dev olmak istersen Dağlarda şarkı söyle.

N. F. KISAKÜREK Bizim kuşak şairleri, isimleri­ ni, yavaş yavaş duyurmaya başla­ dıkları, Cahit Sıtkılar, Ahmet Mutıipler, Fazıl Hüsnüler sanat ve edebiyat dergilerine yerleştikleri sırada, önlerinde dağ gibi duran iki dev şöhret vardı: N âzım Hik­ met ve Necip Fazıl Kısakürek. İkisinin de şöhreti memleket öl­ çüsünde yaygın, ikisi de sanatla­ rının en güçlü çağım yaşıyorlar­ dı.

O günlerde edebiyat çevrelerin­ de esen o verimli, mutlu ve olum­ lu havaya bu iki büyük şöhret elle tutulacak kadar hâkimdi. Genç edebiyat ve Türkçe hocala­ rı derslerinde körpe zevklere on­ ları aşılıyor, delikanlılar, genç kızlar onların resimlerini arıyor, şiirlerini defterlerine geçiriyorlar­ dı. Nâzım Hikmet ve Necip Fa- zıl’dan evvel gelen Faruk Nafiz ismi, bütün şairlik gücüne ve yaygın şöhretine rağmen, artık

aydınların, şiir sevenlerin hafıza­ sından silinir gibi oluyor, bir za­ manların bu ünlü aşk şairi artık klâsikleşiyordu.

Nâzım’la, Kısakürek’in uzun yıllar devam eden güçlü solukla­ rı yanı sıra, genç kuşağın birinci plâna çıkması bir hayli gecikti.

★ ★

Ben Necip Fazıl’ı 1935 yılı son­ larında İstanbul’da Cumhuriyet gazetesinde tanıdım. O zamanlar gazeteye birkaç makale getirmiş, yazı işleri odasında çalışan Do­ ğan N ad i’ye, bu makaleler yayın­ lanırsa, sanat ve edebiyat âlemi­ mizde birer «hâdise!» olacağını söylemişti.

Durmadan yüzünü gözünü oy- natiyor, yerinde duramıyor, çok heyecanlı, çekici, mübalâğalı, fa­ kat —kim ne derse desin— güzel konuşuyordu. Benzetişleri yeni, esprileri güzel, iddiaları inandırı­ cı idi. Her haliyle insanı saran bir havası vardı.

O gün Doğan Nadi ile Necip Fazıl, iki saate yakın - biri bıra­ kıp biri başlamak üzere • karşı­ lıklı, aralıksız yaptıkları espri­ lerle, yazı işleri odasını kahka­ ha tufanına boğdular. Onların yüzünden tam da gazetenin ha­ zırlanacağı saatlerde gülmekten iş yapmaya vakit bulamadık.

Necip Fazıl’ı daha sonraları Ankara’da sık sık görmeye baş­

lad ım . Ağ aç dergis in i çık a rıy o r, e tr a f ın ı a la n d o stlarını, h a y r a n ­ la r ı n ı l o k a n t a la r a , b a r l a r a g ö tü ­ rü y o r , a v u ç do lu su p a r a l a r sar- fe d iy o r d u . N em e lâzım , eli açık h a t t â m ü s r i f in s a n d ır . P a r a o- n u n a v u c u n d a n h azan y a p r a k l a ­ rı gibi u ç a r gider. Bu y ü z d e n o- n a a r a m ız d a «Prens» ad ın ı v e r ­ miş ti k. B ir a k ş a m , y ed i- s ek iz kişilik b i r g r u p h a lin d e bizi A n k a r a ’d a ­ ki m e ş h u r T a b a r in B a r ın a g ö t ü r ­ m ü ş t ü . A r a m ız d a h asisliğ i ile m e ş h u r r a h m e tl i N a h it S ı r r ı ö - r i k de v a r d ı. Geç s a a tl e r e k a d a r y e y ip içip e ğ le n d ik te n s o n ra N e ­ cip F azıl h esap isted i. H e s a b ı ge­ t ir e n g a rs o n a da p a r a n ı n p a r a o ld u ğ u z a m a n t a m elli lir a b a h ­ şiş b ı r a k t ı . H epim iz h a y r e t iç in­ de k ald ık .. . He le N a h i t S ı r r ı o in cecik sesi ile b a ğ ı r a r a k isy a n e tti :

— Ayol siz d eli rd in iz mi?.. Hiç elli lir a v e r il i r mi?

N ecip Fazıl b i r m i l y a r d e r e d a ­ sı ile, f ü t u r s u z c ev a p v e r d i :

— H a n i ben sizden b i r z a m a n ­ l a r ell i lira borç is te m iş tim de p a r a n ı z o ld u ğ u h ald e, p a r a m yok v e r e m e m , d em iştin iz , i s t e şimdi o elli l ir a y ı b e n b i r g a r s o n a v e r i ­ y o r u m . Sizi b ir a z c ık o l s u n p a r a k u l l a n m a y a a l ı ş t ı r m a k i s tiy o ­ rum .. . N a h i t S ırrı, k e n d i c eb in d en b ir k u r u ş bile çık m a d ığ ı h a ld e Ne cip F a z ıl ’ın b u h a r e k e t i n e son d e r e c e d e ö fk e le n d i ve se si nin t o ­ n u n a g a r ip b i r h ü z ü n k a t a r a k : — Ben sizinle b i r d a h a h içb ir y e re gitm em ... G ü n a h değil mi p a r a c ık l a r ım z a ? dedi. O y ı ll a r d a Ne cip Fazıl, ş ö h r e t i ­ nin t a m da z irv e s in d e b u l u n u ­ y o r d u . Ş a ir liğ in in tad ın ı h e r a- l a n d a ç ık a r ıy o r , e v in d e u ş a k k u l ­ la n ıy o r , y e m e k l e r i n i z a m a n ı n en lü k s l o k a n ta s ı s a y ıla n K a r p i ç ’ten

Necip Fazıl Türk şiirinde en önde olduğu yıllarda

g e ti r t iy o r , özel o l a r a k k ir a la d ı­ ğı b ü y ü k b i r d a ir e d e frak lı, sm o­ kinli g a r s o n l a r k u l la n ı y o r , p a r ­ t il e r v e r iy o r d u . Tabiî b u t ü r l ü hesa psız h a r c a m a l a r için de sık sık b eş l ir a y a bile m u h t a ç o ld u ­ ğu g ü n l e r o lu y o r d u . A ta d a n , b a b a d a n k a lm a b i r de a t m e r a k ı v a r d ı. E li n e to p lu c a b i r p a r a geçti mi, iyi cins b i r at a lı y o r, ona b a k m a k için b i r de seyis t u t u y o r , b ir yı ğın m a s r a f a g iriy o rd u . Bu at sevgisi s o n u n d a

Biiyiik Doğu

veya

bir büyük

-

şairin

mezarı

o n u «Ata Senfoni» adlı b i r k i­ t a p y a z m a y a k a d a r g ö t ü r m ü ş t ü r . O n u n çok değişik, d a lg a lı olan h a y a t ı n a kısaca b i r göz ata lım .

Necip Fazıl K ı s a k ü r e k 1923-24' l e r d e n b a ş l ıy a r a k yazı h a y a t ı n a atıldı. 1925 de Millî! E ğ itim Ba­ kanlı ğı t a r a f ı n d a n P a r i s ’e gö nd e rildi. O r a d a fazla k a la m ad ı, bir yıl sonra ö ğ r e n im in i y a r ıd a bı­ r a k a r a k İ s t a n b u l ’a d ö n d ü . Geçi­ m in i s a ğ l a m a k için b a n k a c ılık m es le ğini seçti. 1929 y ılı na k a ­ d a r H o llan d a ,

OsmanlI

ve İş B a n k a l a r ı n d a çalıştı. Çeşitli ga­ z e t e l e r d e f ı k r a y a za rlığ ı y a p tı. 1936 d a 17 sa yı ç ık a b ile n Ağaç

D e r g is i’ni k u r d u . Daha so n ra B ü y ü k Do ğu adlı edeb i, siyasî b i r d erg i d a h a ç ık a rd ı. Ne cip F a zıl’ın a r t ı k şa irliğ i u n u t u p sos­ ya l ve di nî a k ı m l a r a k a y a n ça­ b a la r ın ı h a rca d ığ ı ve kendis in i b i r k a ç de fa h a p is h a n e le r e ka­ d a r g ö t ü r e n bu d e r g id ir . B ana g ü c e n m iy e c e ğ in i, s a m im i y e t i m e i n a n d ığ ın ı b ild iğ im için s ö y lü ­ y o r u m , B ü y ü k Doğu, b ü y ü k şa ­ i r Necip F a z ıl ’ın m ez arlığ ı ol­ m u ş t u r .

T ü r k e d e b i y a t ı n a Ö r ü m c e k Ağı. K a l d ı r ı m l a r , Be n Ve Ötesi gibi ö lü m s ü z şi ir k ita p l a r ı . To­ h u m , B ir A d a m Y a r a t m a , K ü n ­ ye, S a b ı r Taşı, P a ra , N âmı Diğer P a r m a k s ız S a lih gibi gü zel ve u n u t u l m a z p i y e s le r k a z a n d ır a n Necip F azıl K ı s a k ü r e k , ne yazık ki. sa n k i a d la r ın ı say d ığ ım o şi­ i r k i ta p l a r ı n ı, o gü zel im piyes­ lerin i kendis i y a z m a m ış gibi, si­ yasî, m is ti k a k ı n t ı l a r a k a p ıl m ış ve bizi ş a ir Necip F a z ıl’d a n m ah r u m b ır a k m ı ş t ır .

Ş iirim ize ge tird iğ i y e n ilik le r i ve g ü z ellik leri b u r a d a b ir b ir sa y a ca k d eğ il im . A n c ak şu k a ­ d a r sö y liy ey im ki, K ı s a k ü r e k T ü r k h a l k şiirini, m is tik t e k k e şiirin in h e r k e s e a ç ılm ıy a n k a p ı­ l a r ı n d a n r a h a t ç a , b a ş k a b i r r ü z ­ g â r la geçmiş, B atı Ş i i r in i n ha­ v asın ı da ta ş ıy a n m ıs r a l a r ı n d a m a d d e ve r u h fels efesi ni k endi a çısın d an en güzel b i r dil, en m ü k e m m e l b i r fo rm ve t a d ı n a d o y u lm a z b i r a h e n k içinde v e r ­ m iştir . Ş im d i eski Necip F a z ıl ’m t a d ı ­ na t e k r a r ve y e n id e n v a r m a k i- çin b azı ş i ir le r in i b i r l i k t e o k u ­ ya lı m .

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında. Türüyorum, arkama bakmadan

yürüyorum. Tolumun karanlığa karışan nok­ tasında Sanki beni bekliyen bir hayâl

görüyorum.

Kara gökler kül teııgi bulutlar­ la kapanık Evlerin bacasını kolluyor yıl­

dırımlar. Bu gece yarısında iki kişi uya­

nık Biri benim, biri de uzayan kal

dırımlaı tçimde damla damla bir korkı

birikiyo

Sanıyorum her sokak başını kes­ miş devler. Simsiyah camlarını üzerime di­ kiyor Gözleri çıkarılmış bir âmâ gibi evler

K a l d ı r ı m l a r adlı, ü n l ü ş iirin ­ den a ld ığ ım ız bu p a r ç a d a n son­ ra b i r de şu sıcak, y e r i d o ld u ­ r u l m a z a n a sevgisi ni b ü t ü n iç­ liliği i le a n l a t a n «A nn eciğim » ad lı şiiri o k u y a l ı m :

Ak saçlı başını alıp eline Kara hülyalara dal anneciğim. O titrek kalhini bahtın yeline Bir ince tüy gibi sal anneci­

ğim. Sanma bir gün geçer bu karan­ lıklar, Zulmetin ardında yine zulmet var, Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar. Taşlı gözlerinle kal anneciğim. Gözlerinde aksi bir derin hiçin, Kanadın yayılmış çırpınmak

için Bu kış yolculuk var diyorsa için Beni de beraber al anneciğim,

Y a r ı n ________________

Hamit Macit

SELEKLER

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Okul Sosyal Davranış Ölçeğinin alt boyutlarından öz denetim becerisinin tanımında yer alan kurallara uyabilme, kendi kendini organize edebilme becerileri satranç

Mitolojide kimera, tek bedende çok kimlikli yarat›k, a¤z›ndan alevler püskürten bir aslana benzeyen yarat›¤›n bafl› aslan, gövdesi keçi ve kuyru¤u y›lan fleklinde

Bu uydulardan üçü (Mars Odyssey, Mars Recon- naissance Orbiter ve MAVEN) NASA’ya yani ABD’ye, Mars Express, ExoMars Trace Gas Orbiter isimli uydular Avrupa Uzay Ajansı

Şu sıralar gösterimde olan "M ektup" ve "H am am " filmlerinde izlediğimiz Necdet Mahfi Ayral, 89 yaşında ve aktörlükte 65 yılını geride bıraktı.. Yedi

A n ta ly a 'd a 25 Şubat’ta yaşamını yitiren K oç H olding’in Kurucusu ve Şeref Başkanı Vehbi Koç’un büyük kızı Semahat Arsel, ba­ basının

Osmanlı musikisinin en önemli kurumların- dan olan mehterhane, görüldüğü gibi savaş ve yürüyüş havaları çalan askeri bir bando olmak­ tan öte, ilahiler

Ekip çalışmasına eğilimli, astlarını bilgilendirmeye yönelmiş yönetici davranışlarını belirleyen bu faktörde bütünleştirme değişkenleri .64, .57, .46, .43

Etraf tarafından görünmek için buralara gelen insanlar başka bir mekana alışmaya başladıklan zaman, ki galiba bu grup yavaş yavaş TIKE’ye kaydı bile, buranın işi çok