• Sonuç bulunamadı

Abidin Dino'nun Pera Palas kitabı Fransa'da Fata Morgana'dan yayımlandı:Varolmayan bir deli otel

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abidin Dino'nun Pera Palas kitabı Fransa'da Fata Morgana'dan yayımlandı:Varolmayan bir deli otel"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

21 AĞUSTOS 1991

SERGİ

KULTUR-SANAT

Tanrılara çağdaş yorum

■ Kültür Servisi — Niki

de Saint Phalle’in, eski Mısır tanrı ve

tanrıçalarını yeniden yorumladığı yapıtları Londra’da Gimpel Fils Galerisi’nde sergileniyor. Saint Phalle, eski Mısır tanrılarına modern malzeme ve renklerle çağdaş yorumlar getiriyor. Kimi tanrılar taht biçiminde

yorumlanmış. Aralarında “Thoeris”in de

bulunduğu üçlü bir yapıt 120 bin sterline, ‘Mavi Tanrıça’ ile ‘Yeşil Tanrıça’nm bulunduğu sekizli bir dizi 25 bin sterline satılıyor. Niki de Saint Phalle, kısa bir süre İsviçreli sanatçı Jean Tinguely ile evli kalmıştı. İki sanatçı, Stockholm Ulusal Müzesi’ndeki dev boyutlu ‘Hon’ adlı yapıtı birlikte gerçekleştirmişlerdi. ‘Hon’ adlı çalışmada, arkasına yaslanmış bir kadının bir göğsünde bir süt barı, kanımda da bir sinema

bulunuyordu.

2 7 gencin resim leri

■ Kültür Servisi — Derimod Kültür Merkezi Sanat

Galerisi’nde gençlere yönelik sergilere bir yenisi ekleniyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğrencilerinden 1990-1991 öğretim yılı mezunları yapıtlarını 6 eylül tarihinden başlayarak Derimod Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde sergileyecekler. Prof. Dr. Ergin İnan ve Doç. Dr. Filiz Başaran’m atelyelerinde dört yıl boyunca uygulamalı eğitim görerek bu haziran ayında mezuniyete hak kazanan 27 öğrencinin çalışmalarından oluşan sergi, 31 Ekim 1991 tarihine kadar gezilebilir. Sergide yer alan genç sanatçılar: Handan Kaynakgöz, Yavuz Akören, Yeşim Bedir, Mutlu Sarıhan, Ali Ekber Ataş, Aydan Mürtezaoğlu, Banu Erdemli, Yılmaz Erhand, Zafer Erkan, Aynur Anbaş, Sevil Saygı, Oğuz Yıldırım, Banu Şebnem Damcı, Levent Yılmaz, Nazmiye Ece, Aytekin Olgunsoy, Elvan İzli, Hatice Buzlu, Melih Ünlüol, Zafer Mintaş, Çiğdem Paraşüt, Filiz Zöngör, İsmail Acar, özlem Ateş, Funda Fekşen, Sema Tepecik.

YÖNETMELİK

Sınav yönetm eliğinde değişiklik

■ ANKARA (ANKA) — Hacettepe Üniversitesi Devlet

Konservatuvarı Lisans Öğretim ve Sınav Yönetmeliği’nde değişiklikler yapıldı. Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren değişikliklere göre, konservatuvarda okumak isteyen adaylar aynı ana sanat dalının kabul sınavlarına en çok iki defa, aynı sınav döneminde de en çok iki ayrı anasanat dalının sınavına girebilecekler. İki sınavı başaranlar bunlardan ancak birine asıl kayıt yaptırabilecekler. Konservatuvar dışında bir liseyi bitirenlerden Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı’nda başarılı olanlar önce baraj sınavına girmek zorunda tutulacaklar. Baraj sınavından sonra ise kesin kabul sınavı yapılacak. Başvuruda bulundukları sanat dallarının lise öğrenimini konservatuvarda tamamlayan öğrenciler ilk yıllarından itibaren aynı zamanda iki ayrı sanat dalına devam edebilecekler. Ancak öğrencilerde, son öğretim yılında sınıfta kalmamış olmaları, dalla ilgili genel ve özel şartlan taşımaları, sanat dalının giriş sınavım başarmış olmaları koşullan da aranacak.

KÜLTÜR

Çin kültür haftası

■ ANKARA (UBA) — Yaklaşık 15 gün süreyle devam

edecek olan Çin Kültür ve Tamtma Haftası 22 ağustosta başlayacak. Hafta, Çin mutfağının tanıtımı, akrobosi ve dans gösterilerinden oluşacak gösterilerle sürecek Türk Tanıtma Vakfı (TÜTAV) tarafından yapılan açıklamada, TÜTAV ve Çin Halk Cumhuriyeti Uluslararası Anlayış Derneği arasında karşılıklı olarak kültür haftaları düzenlendiği ve her iki ülkenin tanıtımı açısından büyük yararlar sağlandığına dikkat çekilecek, “TÜTAV ile Çin Halk Cumhuriyeti Uluslararası Dostluk Derneği” arasındaki işbirliği kapsamında yapılacak tanıtım haftalarının ilki ülkemizde İkincisi de Çin’de

yapılacaktır” denildi. Gösteri grubunun 23-27 ağustos tarihleri arasında Ankara Dedeman Oteli’nde yer alacağı belirtildi.

YARIŞMA__________________________

‘Am blem ve Logo-Type’

■ Kültür Servisi — Milli Produktive Merkezi “Amblem

ve Logo-TVpe” yarışması düzenliyor. Yarışma 1965’te kurulan Milli Prodüktivite Merkezi’nin adının Türkiye Verimlilik Merkezi olarak değiştirilmesi kararının verilmesi üzerine, bu yeni adı ve verimlilik kavramını işlemek için yapılıyor. Yarışma ile amaçlanan, Türkiye Verimlilik Merkezi’nin ve verimlilik kavramının simgeleştirilerek, bireysel ve toplumsal bilinçte kolayca yerleşim ve çağrışımını sağlamak.

Yarışma ile ilgili ayrıntılı bilgi Milli Prodüktivite Merkezi Yayın ve Halkla İlişkiler Bölüm Başkanlığı Güvenevler, Gelibolu Sok. Gelibolu Apt. 6/20 06690 Kavaklıdere- Ankara adresinden edinilebilir.

Resim yarışması

■ Kültür Servisi — Üniversite gençliği arasında resim

sanatım yaygınlaştırmak, sanat olgusunu geliştirmesine yardımcı olmak amacıyla Ankara Çankaya Belediyesi ve Mahir & Numan A.Ş. tarafından, 120 yıllık İngiliz Winsor & Newton sanatsal resim boyamalarının katkıları ile bir resim yarışması düzenlendi. Türkiye’de ilk defa bu yarışma sonucunda ödül ve mansiyon kazanan yapıtlar Winsor & Newton boyalarının referansı ile Londra’da sanat galerisinde sergilenecek. Katılacak resimlerin yağlı veya akrilik boya ile tuval üstüne yapılması gerekiyor. Birincilik ödülünün 3 milyon TL olarak belirlendiği yarışmada 2.’lik 2,5 milyon TL, 3îlük ödülü ise 2 milyon TL, ayrıca mansiyon ödülleri de var.

Yarışmaya son katılma tarihi 10 Aralık 1991 olup konuyla ilgili şartname Winsor & Newton malzemeleri satan kırtasiye mağazaları ile Ankara Çankaya Belediyesi, Eğitim, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü Yenişehir-Ankara adreslerinden temin edilebilir.

MÜZİK

‘İmage’dan yeni firm a

■ Kültür Servisi — İmage Halkla İlişkiler Şirketi, ulusal

ve uluslararası müzik organizasyonları yapacak yeni bir firma kuruyor. İmage Entertainment” adlı şirket hem yurtiçinde hem de yurtdışında sanatçıların konser organizasyonlarını yapacak, önümüzdeki günlerde kurulacak olan yeni şirketin başına bir yabancının getirileceği, diğer konuların İmage Halkla llişkiler’in kendi bünyesinde çözüleceği belirtildi.. Yabancı firmalara ı halkla ilişkiler hizmeti sunan İmage’e bugüne kadar

konser yapılması konusunda birçok önerinin geldiğini belirten yöneticiler, “Biz bu teklifleri

değerlendiremiyorduk. Bu talebi kuracağımız yeni firma ile gidereceğiz” dediler. İmage’ın özellikle Arif Mardin ve Ahmet Ertegün ile olan yakın ilişkileri nedeniyle

önümüzdeki yıllarda “ilginç müzik organizasyonları” yapmaları beklendiği belirtildi.

A bidin D ino’nun \Pera Palas’ kitabı Fransa'da Fata M organa’dan yayım landı

Varolm ayan bir deli otel

Abidin Dino, kalem gücünü bir

kitaba dökünce resimler yazı,

yazılar resim özelliği kazanıyor.

Abidin Dino’nun bu biçemde

hazırladığı “ Le Pera Palace” işte

böyle bir göz ve dil ziyafeti.

Dino’nun “ varolmayan bir deli

otel” i anlatan kitabının merkezi

Pera Palas, değişmeyen tanıkları

ise İstanbul’un sahipsiz köpekleri.

MİNE G.SAULNIER

PARİS — Abidin Dino kalem gücünü bir

kitaba dökünce, o kitaptaki resimler birer yazı, yazılar birer resim özelliğini kazanı­ yor.

Ustanın bu biçemde hazırladığı ve Fran­ sızca yazdığı son yapıtı, “Le Péra Palace” (Pera Palas), işte böyle bir göz ve dil ziya­ feti. Yazar Abidin Dino’nun, kendi deyişiyle

“Var olmayan bir deli otel”i anlatan kita­

bı, merkezi Pera Palas ve değişmeyen tanık­ ları İstanbul’un sahipsiz köpekleri olan ger­ çeküstü bir fıkralar demeti.

Fıkralar, kendi aralarında ortak bir ola­ ya dayanıyorlar: İşlenmemiş bir cinayete. İş­ lenmemiş cinayetlerin bile katilleri vardır her zaman. Ve her zaman aynı yöntemlerle aranır onların suçluları. Pera Palas öykü­ lerinde cinayeti arayanlar var, kitap yazıyor ve kahraman yaratıyorlar. Suçluları arayan­ lar ise (örneğin Komiser Hamdi Bey), tam 3333 sanığın kalabalık çaresizliğinde dü­ ğümleniyorlar.

Pera Palas, kitabın sonunda palamarı çö­ züyor, İstanbul’dan ve içindeki rehin ve re­ hinelerle (aralarında suçlu var mıydı gerçek­ ten?) Marsilya’nın Canebiere Limanı’nı mesken seçiyor.

Vera Nicolaievna, Agatha Christie, ma­

nikürcü Despina, kızıl saçlı Rachel, Virgi­ nia Woolf ve Nessa, Pera Palas’ın gerçeği­ ni arayan kahramanları Abidin Dino’nun, insanlar uluyunca susan, aruz vezninde hav­ layan İstanbul köpekleri ise “gerçeği” bilen hüzün tanıkları.

Pera Palas, Haliç’i geride bırakıp Akde­ niz’e doğru tuttururken rotasını, o köpek­ leri kayalık Oxias adasına sürüyor sultan fermanı.

“...Kendi hallerine terk edilip, en

sonun-cuya dek birbirlerini yiyerek, orada öldü­ ler hepsi. Sonra sessizlik oldu.

Bütün kent ağladı arkalarından, çünkü köpeklerin yokluğundan sonra farelerin sal­ tanatı başlamıştı.”

Marsilya’ya demir atan Pera Palas kur­ tuluyor Abidin Dino’nun düşlerinde. Ve Îstanbul-Marsilya arası, bu iki kentin ortak göbekbağı, aslında bir Akdeniz masalı.

Acaba Canebiere Lirnam’na yanaşan Pe­ ra Palas transatlantiğinde, Abidin Dino da var mıydı?

Abidin Dino’nun bu başyapıtını aslında

Pessoa’nın o güzelim sözüyle özetlemek ge­

rek.

“Olmayan peyzajları sevmek için o ka­ dar az insan var ki...”

KİTAPTAN BİR BÖLÜM_______________

A g ath a P era P alas’ı yeğler

Pera Palas, iki su damlası gibi (Pessoa’nın çok sevdiği) Lizbon’daki Avenida Palace ile (Teilhard de Chardin’in gittiği) Pekin’deki büyük Terminus oteline benzer. Her üç otel de uluslararası Wagons-Lits kumpanyası tarafından (büyüklü küçüklü tasarruf

sahiplerini gözetmek üzere çıkarılan hisselerle) finanse edildiğinden, bunda şaşılacak bir şey yoktur, öyleyse neden sayın Hercule Poirot

her dem Tokatlıyan Oteli’ne iner de, Agatha Christie daima Pera Palas’ta kalmayı yeğler? “ Hercule Poirot, Tokatlıyan Oteli’nde banyolu bir oda istedi.

(Orient Express Cinayeti) İşte bunun üstünde düşünülmesi gerek. Halk heyecan içinde.

Karadeniz’den dalga dalga balık sürüleri geliyor. Yaşadık! Bütün kent ızgara balık kokacak artık!

» »

Aragon D ostlarının dergisi Hj&L, son sayısını A bidin D ino’ya ayırdı

Abidin, mutluluklar kuyumcusu

Paris’te yayımlanan Louis

Aragon ve Eisa Triolet

Dostları Derneği’nin

dergisi, son sayısında

kapağını ayırdığı Abidin

Dino’ya geniş yer verdi.

Charles Dobzinsky,

“ Abidin’in Üç

Mutluluğu” başlıklı

yazısında, Dino’nun

tılsımının “ mutluluk”

sözcüğü olduğunu belirtti.

PARİS (Cumhuriyet) —

“Sonsuzluk” (L’Infini). Louis

Aragon ve Eisa THolet dostları­

nın çıkardıkları zarif bir dergi­ nin adı. Fransızcaseverlerin ya­ landan tanıdığı komünist şarkıcı

Jean Ferrat, romancı Edmonde Charles-Roux, ozan Rafael Al- berti ve Charles Dobzynski gibi

ünlülerin çıkardığı dergi, son sa­ yısında Abidin Dino’nun bir res­ mini kapak yaptı ve sanatçının çeşitli resimleriyle süslü olarak basıldı.

D ino’nun “ Posta-Pulu- Ozanlan: Gizli Dernek” adlı bir

yazısına yer veren dergi, ayrıca ozan André Velter’ın “Abidin1

in Elleri” adlı şiiri ve arka ka­

pakta Charles Dobzynski’nin bir metni ile yine Abidin Dino1 yu konu alıyor.

Charles Dobzynski’nin Abi- din’i anlatan “Abidin’in Üç

Mutluluğu” adlı bir bölümünü

aşağıda sunuyoruz:

Abidin’in yaşam çizelgesin: kısa özgeçmiş ölçütleri ve birta­ kım antropometrik verilerle an­ lamak zor: Türk ressam, 1913 İs­ tanbul doğumlu, uzun boylu, bı­ çak sırtı gibi bir yüz, zarif gi­ yimli, epeyce “sol yakalı” (Pa­ ris’in güneyi kastediliyor) ve ve­ zir görünümlü...

Hakkıyla yer alması gereken Petit Larousse kendisinden söz etse, böyle başlardı Abidin’in ta­ nıtımı. Ama bazı eklemeler da­ ha gerekir: İlk kez 1934’te resim­ lerini sergilediği, Türkiye’de “D”grubu olarak anılan

yenüik-(Fotograf: ARA GÜLER)

çi ve avant-garde akımın kuru­ cusu, Nâzım Hikmet’in dostu ve ilk resimleyicisi, memleketlisi ve sanatta, şiirde, düşüncelerinde en yakını olduğu örneğin. Ente­ lektüel dünyadaki dostlukları ve varlığının genişliği de dikkat çe­ kicidir. özellikle Sovyetler Bir- liği’nde Sergei Einsenstein'ı ta­ nımıştır; resimlerinden birine hayran olan Serge Youtkevitch’le Leningrad sinema stüdyolarında dekoratör olarak çalışmış, Me-

yerhold’la işbirliği yapmıştır.

Ama asıl Paris’te, sürgün ve sü­ rekli yaratıcılığın bu seçkin ken­ tinde, 1938 yılında birkaç ay, 1951’den sonra da temelli yerleş­ tikten sonra dostlukları çiçekle­ nir ve çoğalır. Gertrude Stein ile

“Doctor Faustus Lights The

Lights” (1938) adlı bir operanın

desenlerini gerçekleştirirler. Sa­ vaş, operanın temsilini engeller. Ama yapıt, Gertrude Stein’m Ti­ yatro Eserleri cildinde yerini alır.

THstan Tzara, Picasso, Cocteau, Pablo Neruda, Malraux, Philip­ pe Soupault, Abidin’in 1955’te

Fournier Galerisi’ndeki ilk Pa­ ris sergisine önsöz yazarlar. Ve elbet Aragon, Nâzım Hikmet ile Abidin’i aynı sevgide birleştiren Aragon, “Elsa’nın Elleri” plağı­ nın kapağı için bir desen ister ondan.

İşte bu temel tuğlalar inşa et­ ti Abidin mekânını ve varlığının çimentosunu bunlar kârdı. Ama özünde bilinmesi gereken, Abi­ din’in büyük bir sırrın sahibi ol­ duğu. Tlpkı define mağarasının

büyülü anahtarını elinde tutan Ali Baba gibi. Abidin’in “Açıl

Susam Açıl” tılsımı, mutluluk

sözcüğü. Beni iyi anlayın; söz konusu bir mutluluk imgesi. Mutluluğun geçiciliği, Aragon1 un söylediği “Mutluluk var ve

ona inanıyorum” gibi bir mut­

luluk inancı değil.

Nâzım’m bir mısraı şu soru­ yu sorar: “Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?”

Ressam bu soruya, “gerçek

yaşamın” ve kesinliğin eşsiz sa­

deliğiyle şu yanıtı verir:

“ Yapamam elbet. Fakat resim çizebilmek ne büyük mutluluk! Çizmek, bana aynlan boyutu çizmek.”

Abidin, sanatının kaynağını oluşturan bu mutluluğu icra et­

mekten hiç caymadı. Bir kaynak ki ikiye değil, üçe katlandı za­ manla. Abidin, üç mutluluğun kuyumcusudur.

Bu kaynaklar, bu mutluluklar gibi birbirine koşut ve tamam­ layıcıdırlar aralarında. Bölünür ve Abidin’in evrenini beslerler. O Euclides’ci olmayan görüşünü, coğrafyasını sınırsallaştırır, da­ ha doğru sonsuzluğa yayarlar.

Çizginin mutluluğu öncelikle. Sonra rengin.

Ve üçüncü kaynağı Abidin’in, sözcüklerin mutluluğu. “Eller” ve “Pera Palas”ı art arda oku­ yunuz. Bu mizah, Abidin’de yazgısından ötesini görmeyi bi­ lenlerin kibarlığına dönüşüyor. Dokunduğunu sıyıran, keskin bir gözlemcinin kibarlığına.

A bidin D ino’nun 'Eller’ adlı kitabı Fransızcadan sonra Türkçede

Başparmak tırnağı kaderin aynası mı?

D ino’nun iki yıl önce Paris’te

Fransızca yayımlanan “Eller”

kitabının Türkçesi, Fata

Morgana ve Ada Yayınları

tarafından ortaklaşa basıldı.

225 adet basılan kitabın 25

adedine sanatçının bir gravürü

de eklendi.

Kültür Servisi — Abidin Dino’nun 1989 yılında Paris’te Fata Morgana yayınevi ta­ rafından basılan “Eller” adlı kitabının Türkçesi yayımlandı. Fata Morgana ile Ada Yayınları tarafından ortaklaşa yayımlanan “Eller”in Türkçesi 225 adet basıldı ve bun­ lardan Arches kâğıdına basılı olan 25 ade­ dine sanatçının bir gravürü eklenerek l’den 25’e, diğerleri ise 26’dan 225’e numaralan­ dı.

Kitapta, Abidin Dino’nun daha önceki sergilerinde yer alan “Eller” desenlerinin ya­ nı sıra geniş bir metni de yer aldı. Aşağıda

Dino’nun metninden bir bölüm sunuyoruz: Bana ayrılan zamanı çizmek.

El kendi imgesini yansıtıyor: özportre. Bir el? Beş parmak, her parmakta üç bağlam, salt başparmakta iki büküm var. Boyunun kısalığına bakmadan başparmak kalın ve güçlü. Hem çengel, hem kral.

Dr. Lotte WolPa bakılırsa başparmak ki­ şinin “manevi ve ahlaki düzeyine” tanıklık eder. (Gel de inan!) Hele el çizgilerini yo­ rumlamaya kalkışınca “Chirognomie” (El Bilimi), büsbütün boşuna zahmet.

Bana göre avuçta, hayat, yürek, kader çizgisi adı ile anılan esas ve yan çizgiler, uzay dürbünleri ile en yitik yıldızlarda gö­ rülen kanallar kadar anlaşılması zor işaret­ ler. Mars, Ay, Venüs denen yıldız isimli tüm­ sekleri ile yatay ya da dikey ırmak yolları ile ki bunlar yer yer birincil ve ikincil ka­ nallarla kesişip çeşitli boyda yıldızlar oluş­ tururlar insanların avuçları, uzaysal görün­ tülerle örtülüdür. Sanki gizli bir iç ateş ürü­ nü olan bu ince yarıklar, yeryüzü değil, gök­ yüzü bilginlerini ilgilendirmeliydi daha çok.

Bir yakınma: Parmaklar salt avucun içi­ ne doğru bükülebiliyorlar. Tek yönlü: Edin­ me eylemi yüzünden. Yüzyıllar boyu edin­ me hırsı, hep almak, hep almak. Salt kimi cambazlar, uzun tatsız idmanlar sayesinde parmaklarını geriye doğru bükmeyi bece­ riyorlar az çok.

Oldum olası ast-üstlüklerden hoşlan­ mam, özellikle parmaklar söz konusu olun­ ca. Başparmak örneğin. Onu başparmak se­ çen kim? Ya da kendini beğenmiş şahadet parmağına bakın, ne kadar doğmacı, afa- rozcu, bağnaz.

Bir de tırnaklar var, kıvrık, sivri, yırtıcı avkuşu - insan cinsinin kalıntıları oldukla­ rı besbelli. Şahin.

Gelgeldim merhum dostum falcı Ahmet Bey (ki şaşılası kertede Einstein’a benzer­ di), başparmak tırnağına bakınca geleceği­ nizi haber verirdi hemen. Başparmak tırnağı kaderin aynası mı ne? Bedava bakar tırna­ ğa, üst üste kahveler içer, bir de kravatını­ za saldırır, zorla kendi kravatı ile değiş to­ kuş ederdi. Tılsımlı bir eylem belki de.

Referanslar

Benzer Belgeler

Sözleşme’nin somut olaya uygulanmasına gelince; Filistin’e göre, olayda diplomatik misyon kabul eden Devlette kurul- mamış ve fakat özel bir uluslararası statüye sahip

turmaların Yürütülmesi, Soruşturma Evrakının Düzenlenmesinde ve Tamamlan- masında Dikkat Edilecek Hususlar” (Genelgeler; http://www.cigm.adalet.gov. Erişim tarihi

Kocanın artık evin reisi kabul edilmemesi ve evlilik birliğini ilgilendiren konularda, ortak ko- nutun seçilmesinde eşlerin ortak karar alması ilkesinin getirilmiş olma- sı,

59 Ancak bugün itibariyle 5510 sayılı Kanun’da, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortala- rına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların

27 Anayasa Mahkemesi’nin de, kararname, tüzük ve yönet- melik dışında kalan düzenleyici işlemlere karşı açılan iptal davalarını kabul etmediği göz önünde

When Anthony Minghella, writer and director of The English Patient (1996), the movie, said, “The book [The English Patient] defies adaptation,” an controversy which existed since

Dairesi, 95 davacının yerleşim ye- rinin Ankara İli, Çankaya İlçesi, Çiğdem Mahallesi olarak gösterildiği, yıkımı istenen yapının ise coğrafi olarak davacının

Çünkü borçlunun, ihtiyati tedbir kararı alıp (İİK m. 72/II, c: 3) uygulattıktan sonra, açtığı menfi (olumsuz) tespit davasından feragat etmesi halinde,