RIZA POLAT
tL“ -
a
"
AKKOYUNLU’ DAN AÑILAR
B
ir hafta önceydi. Akşam eve döndüğümde, ka rım "Osman Attilâ seni aradı” dedi. Karımın yüz ifadesinden iyi bir haber olmadığını se zinledim. "Ne var, niçin aradı?” diye sorunca, keke- liyerek "arkadaşın Şair Rıza Polat ölmüş, başsağlığı dilemek için” diye karşılık verdi. Arkadaşım Polat ünlü bir futbolcu, ya da ses sanatçısı olmadığı için, bir gazete, ölüm haberini bir iki satır yazıyle bil dirmekle yetinmiş. Rıza Polat'la arkadaşlığım 1930 yılında başlar. Sivas’ta yaptığımız bir direnişten ö- türü öğretmen okulu son sınıfını dağıtmışlar, ıbu a- rada beni de Konya’ya sürmüşlerdi. O zaman Kon ya Öğretmen Okulu'nun "Işık Yolu” adında, aynı o- kulun küçük bir odasında basılıp çıkan, bir dergisi vardı. Yönetimini bana vermişlerdi. Rıza Polat’m bu dergide ve Anadolu’da çıkan çeşitli dergilerde şiirleri yayınlanıyordu. Bu ara bir arkadaşiyle "Hal ka Doğru” adlı bir dergi çıkardı. Bu dergide çıkan bir şiirden ötürü kovuşturmaya uğradı. Öğretmen okulunu bitirdikten sonra, o öğretmenliğe başladı, ben de Avrupa’ya gittim. Avrupa’dan döndükten sonra askerlik görevini yapmak üzere gittiğim Se limiye kışlasında buluştuk. Bir araya gelince öğret men okulundaki anılarımızı açardık. Okuma saatla- nnda derslerimizi hazırladıktan sonra bir takım şairlerin şiirlerini değiştirir, mizahî bir hava verir, arkadaşlara okur, onları da güldürürdük. Enis Be- hiç Koryürek’in "Gemiciler” Şiirini “Yeyicilere” çevirmiştik... Birkaç satırı hâlâ aklımdadır.Gene çaldı midemizin zurnası Bizim mide kazan gibi pek oynak Aşçıbaşı kaçar hemen oradan Elde kepçe mutfaklara dalarsak.
Askerlikten sonra bir gün Ulus’ta, arkadaşım Vebi Cem Aşkun’la giderken Polat’la karşılaştık. Otelde kalıyormuş, evlenmiş, bizi götürdü eşiyle tanıştırdı. Güzel bir eş seçmişti kendine. Ama Polat hiç ıbir zaman mutlu bir aile yuvası kuramadı. Ken di deyimine göre üç defa evlenmiş 12 defa nişan lanmıştı. Ama, içkiye aşırı derecede düşkünlüğün den ötürü bu nişan ve evlilikler, hiç bir zaman mutlulukla sonuçlanmamıştı. Fuzûli "Demadem ha yal eylerim ki karunem” demişti ama kendisi fakir bir şairdi, Polat da ta okul sıralarında hayalinde yaşattığı Dörtyol’daki portakal bahçelerinden bir
E. M A H İR Y A L N IZ
parçasını sattığını söyler dururdu (cebinde bir bar dak şarap parası bulunmadığı zamanlarda bile). Şair kısmı yoksul yaşasa da hayal gücü zengin olur.
Kendi isteği ile öğretmenlikten emekli olmuş; güneyde bir kolejde çalışıyordu. Geçen yıl bir ara tedavi için Ankara’ya gelmişti. Öğretmenler Der- neği’nde beraber içerken, “akşam olduğu zaman içimden bağıra bağıra ağlamak geliyor” demişti. Bunun, alkol sebebi ile oluşan bir melânkoli oldu ğunu söylediğimde sessizce, "evet öyle, zaten bu yüzden doktorlar da, bana içmeyi yasakladı” diye yakmmışü. Rıza Polat güzel şiir okur, pek çabuk arkadaş olur ve girdiği toplulukta kendisini sevdi- rirdi. Daha çok aşk konusunda şiirler yazar, za man zaman da millî hisleri dile getirirdi. Kendisi "Nokta Noktam” şairi olarak tanınır. Ama, bence en güzel şiiri "Eskişehiri’dir. “Yalancıdır Hep Ay
nalar” şiiri de Selâhattın Pınar tarafından bestelen miş olup, radyolarda okunmaktadır. "Eskişehir” şiirinden bir parçayı alıyorum;
Her talim dönüşü tutuşur damlar. Yıkanır "Porsuk”ta altın akşamlar. Bir yangın alevi serpilir cama. Demli bir çay gibi dolar odama, Mevsimin en güzel cömert renkleri. Ve yer yer halımda ecdat cenkleri Bir şanlı maziden tablolar çizer.
"Bayrak Adam”dan da bir kaç mısra veriyo rum;
Şendin,
Karanlık günlerimizin altın meşalesi Şendin,
Şahlanan atlarımızın zafer yelesi. Şendin,
Hürriyetimizin kükremiş yanardağı. Şendin,
Zafer burçlarımızın şanlı bayrağı.
Rıza Polat’m daha bir çok güzel şiirleri var. Bir zamanlar O da yazar ve ozanların gittiği Acem Mehmed’in, Orhan Veli, Cahit Sııkı, Ziya Ilhan, Fet hi Giray gibi müdavimlerinden,di. Erken göçtü dün yamızdan. Acımaktan başka ne gelir elimizden. Durağı cennet olsun.
15