• Sonuç bulunamadı

Bir Sağlık Ocağına Başvuran Kadınların Genel Sağlık Anketine Göre Ruhsal Durumları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bir Sağlık Ocağına Başvuran Kadınların Genel Sağlık Anketine Göre Ruhsal Durumları"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C.Ü. Hemşirelik Yüksek Okulu 2003, 7 (2)

11

BİR SAĞLIK OCAĞINA BAŞVURAN KADINLARIN

GENEL SAĞLIK ANKETİNE GÖRE RUHSAL DURUMLARI*

Meral KELLECİ ** , Nesrin AŞTI ***, Leyla KÜÇÜK ****

* 37. Ulusal Psikiyatri Kongresi’nde sözel bildiri olarak sunulmuştur (2-6 Ekim 2001, İstanbul) ** Arş.Gör., Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu, Sivas

*** Doç.Dr., İ.Ü. Florance Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu, İstanbul **** Arş.Gör., İ.Ü. Florance Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu, İstanbul

ÖZET

Bu araştırma, sağlık ocağına başvuran kadınların ruhsal durumlarını belirlemek amacıyla yapılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formu ve Kılıç (1996) tarafından geçerlilik ve güvenirliği yapılan Genel Sağlık Anketi formuyla toplanmıştır. Araştırmanın örneklemini, İstanbul Kağıthane ilçesi Örnektepe Sağlık Ocağına bedensel şikayetlerle başvuran 108 hasta oluşturmuştur. Araştırmada kadınların sıklıkla bulantı, başdönmesi gibi bedensel yakınmalarla sağlık ocağına başvurdukları belirlenmiştir. Bu kadınların Genel Sağlık Anketine (GSA) göre %58.3’ünün ruhsal belirtiler gösterdikleri saptanmıştır. Kadınların GSA puanları ile medeni durumları arasında anlamlı fark (t=1.671,p=0.193) bulunmuştur.

Anahtar Sözcükler: Kadın, ruh sağlığı, hemşirelik uygulaması

SUMMARY

Psychological Status Of Women Who Applied To The District Health Center According To The General Health Questionnaire

The purpose of this study was to determine the psychological problem of women who attended health centers. Data gathered with the pre-interview form that prepared by the researchers themselves and General Health Questionnaire (GHQ). The validity and reability of GHQ was carried out by Kılıç (1996 ) .

The sample of the research consisted of 108 women patients who applied because of psychical problems to the District Health Center. The women applied to the District Health Center with physical problems as often nausea, dizziness etc. It was found that 58.3% of these women had psychological symtoms according to GHQ. It was also found a significant correlation between the GHQ’s means and marital status ( t=1.671,p=0.193).

Key Words: women, mental health, nursing intervention

GİRİŞ VE AMAÇ

Temel sağlık hizmetlerinde ruhsal bozuklukların görülme oranının %20-30 arasında değiştiği ve bunların çoğunluğunu depresif bozuklukların ve anksiyete bozukluklarının oluşturduğu bildirilmektedir. Aynı zamanda bu sorunların kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla görüldüğü belirtilmektedir (Ögel 1996; Rezaki 1997).

Ülkemiz gerçekleri, düşük sosyoekonomik düzeyde bulunma, olumsuz koşullarda yaşama, ev işleri, çocuk bakımı, eşe karşı sorumluluklar , öğrenilmiş çaresizlik, güçsüzlük, itaatkar, fedakar ve pasif olma gibi toplum öğretilerinin kadınların mutsuz, doyumsuz, ümitsiz, çaresiz, kendini değersiz görme gibi duygular yaşamalarına neden olabileceğini düşündürmektedir. Bilindiği gibi kadınlar sağlık kurumlarını erkeklere göre

daha fazla kullanmaktadır. Ancak duygularını ve düşüncelerini bastırma ve bedenselleştirmelerinden dolayı fiziksel yakınmalarla sağlık ocaklarına başvurmaktadırlar. Bu kurumlarda ağırlıklı olarak fiziksel sorunlara yönelik tedavi uygulandığı için bireylerin yakınmaları daha az düzelmekte ve bu bireyler toplum içerisinde semptomları ile birlikte yaşamlarını sürdürmektedirler (Kırlı 1999; Ögel 1996; Rezaki 1997). Ruhsal bozuklukların kişilere, ailelere ve toplumlara etkisi oldukça fazladır. Kişiler bu bozuklukların neden olduğu zorlukları yaşar, iş ve sosyal yaşama katılma konusunda güçlük çeker ve çoğu kez de toplumdan dışlanırlar. Ailelerine karşı sorumluluklarını yerine getiremediklerini ve yük olduklarını düşünerek endişe ve değersizlik duygusu yaşarlar. Aileler de, bireyin tedavi masraflarının ve bakımın getireceği ekonomik baskıdan sıkıntı duyar, hastalığa karşı gelişen duygusal reaksiyon

(2)

Kelleci, Aştı, Küçük

12 ile başetmek durumunda kalırlar. Bu esnada normal aile düzeni bozulur ve sosyal yaşam kısıtlanır. Toplumsal açıdan ise bu kişilere verilecek bakım ve tedavinin maliyeti ve kalitenin azalması ile iş günü kaybı söz konusudur (Rawlins, William, Beck 1997).

Oysa ruh sağlığı hizmetleri temel sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Alma-Ata Bildirgesi’ne göre(1978), temel sağlık hizmetleri, yapısı gereği ruh sağlığı hizmetlerini de kapsayacak şekilde bütüncül olmalıdır Ancak yürütülmekte olan birinci basamak sağlık hizmetleri içinde ruh sağlığına yönelik işlevlerin etkin bir şekilde yürütülmediği gözlenmektedir (Ögel 1996; Rezaki 1997; Kırlı 1999).

Toplum ruh sağlığı, bireyin toplum içinde kendisi ve çevresiyle sürekli bir denge ve uyum içinde olmasını sağlayan, ruh sağlığı bozulduğunda toplum içinde bakım ve tedavisini içeren hizmetler bütünüdür. Toplum ruh sağlığı hizmetleri birincil, ikincil ve üçüncül önlemleri kapsamaktadır. Bu önlemler içerisinde sağlığın geliştirilmesi, hastalıkların önlenmesi, uyum gücünü arttırma, başa çıkmayı kolaylaştırma, erken tanı ve tedavi gibi hizmetler yer almaktadır (Mc Farland,William, Beck 1997; Worley 1997 ).

Hemşirelik birey, aile ve toplumun sağlığını koruma, hastalıkları önleme ve sağlığı geliştirme amacı ile hizmet veren bir sağlık disiplinidir. Topluma hizmet götürme işlevinde disiplinler arası işbirliğinin sağlanması ile ruhsal bozuklukların erken dönemde saptanması ve kronikleşmeden önlenmesi mümkün olabilecektir. Günümüzde dünyada ruhsal bozuklukların önlenmesi ve tedavisinde, çok merkezli ve ekip çalışmasına dayanan uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Çalışmacılar hemşirelerin sosyal, fiziksel ve ruhsal boyutlarda sorunları olan bireyler için primer bakım sağlayıcı profesyoneller olduklarını belirtmekte ve topluma hizmet götürme işlevinde önemlerinden söz etmektedirler (Badger, Mishel, Biocca 1992; Lauder, Reynolds, Reilly 2001).

Bu araştırmada, birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran kadınların ruhsal belirti düzeylerini belirlemek amaçlanmıştır. Bu yolla kadınların yaşadıkları ruhsal sorunları erken dönemde belirleyerek erken dönemde müdahale yapılmasın mümkün olabileceği düşünülmüştür.

GEREÇ VE YÖNTEM

Tanımlayıcı olarak planlanan araştırma, İstanbul Kağıthane Sağlık Grup Başkanlığı Merkez Sağlık Ocağı’nda yapılmıştır. Sağlık Ocağı, göçlerin yoğun olarak yaşandığı, küçük işyerleri ve

gecekonduların fazla olduğu, geleneksel aile yapılarının mevcut olduğu bir bölgede bulunmaktadır.

Araştırmanın örneklemini Eylül 2000 ile Mayıs 2001 tarihleri arasında çeşitli sağlık sorunları nedeniyle sağlık ocağı polikliniğine başvuran, 18-49 yaş grubunda olan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 108 kadın oluşturmuştur. Kronik hastalığı olan, sevk yaptırmak, rapor almak ya da ilaç yazdırmak amacıyla polikliniğe başvuran kadınlar örneklem grubuna alınmamıştır.

Veri Toplama Araçları

Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından literatür doğrultusunda oluşturulan görüşme formu ve Genel Sağlık Anketi-28 (GSA-28) ile toplanmıştır.

Görüşme Formu: Literatür doğrultusunda

araştırmacılar tarafından oluşturulan formda, örneklem grubunun demografik özellikleri, sağlık-hastalık öyküleri ve sağlık ocağı’na başvuru şikayetleri ile ilgili bölümler bulunmaktadır (McFarland, Thomas 1991; Rawlins Williams, Beck 1997; Worley 1997).

Genel Sağlık Anketi-28 (GSA): Ülkemiz için

geçerlik ve güvenirlik çalışması Kılıç(1996) tarafından yapılmış olan form, toplum taramalarında psikiyatrik vaka bulmak amacıyla kullanılmaktadır. GSA, David Goldberg (1970) tarafından toplumda sık rastlanan, akut ruhsal hastalıkları belirlemek amacıyla geliştirilmiştir. Psikotik olmayan depresyon ve bunaltı belirtilerinin saptanmasında güvenle kullanılabileceği belirtilirken, psikotik ve manik hastalarda ve kronik ruhsal hastaların saptanmasında kullanılması önerilmemektedir. Hastaların kendilerinin doldurdukları ve genel olarak ruhsal rahatsızlık olup olmadığını belirlemeyi hedefleyen ölçek, bir sağlık sorunuyla sağlık kurumuna başvuran hastalarda, son haftalarda ortaya çıkmış ruhsal rahatsızlıkların taranması amacıyla kullanılmaktadır. Ölçeğin 12,28,30 ve 60 soruluk biçimleri vardır. Her soru son birkaç haftadaki belirtileri sorgular ve dörder şıklıdır (“hiç olmuyor, her zamanki kadar, her zamankinden sık, çok sık”) bu dört sütun yanıtlayıcı tarafından 0,1,2,3 olarak kodlanır ya da uygulayıcı tarafından yüksek sesle okunarak verilen yanıtlar kodlanır. “5” puan üzerinde alan bireyler ruhsal sorunlu olarak (anksiyete ve depresyon) belirlenmektedir. Puanlamada GSA’nın değerlendirmesinde kullanılan GHQ tipi puanlama adı verilen yöntem kullanılmıştır. Buna göre ilk iki kolon 0, son iki kolon da 1 olarak puanlanmıştır (Kılıç 1996).

Verilerin Toplanması

Araştırmanın verileri kadınların sağlık ocağına başvuru şikayetlerine göre hekim muayenesi yapıldıktan sonra bireysel görüşmeler yapılarak toplanmıştır.

(3)

C.Ü. Hemşirelik Yüksek Okulu 2003, 7 (2)

13 Verilerin Değerlendirmesi

Verilerin istatistiksel değerlendirilmesi, bilgisayarda yapılmış, t- testi, ANOVA ve ki-kare testi kullanılmıştır.

BULGULAR VE TARTIŞMA

Çalışmaya alınan kadınların yaş ortalamaları 37.7 ± 13.6 olup, %53.7’si ilkokul mezunu (n=58), %18.5’i lise mezunu (n=20), %81.5’i ev hanımı (n=88), %61.1’i evli (n=66), %21.1’i bekar (n=26), %14.8’i dul (n=16) ve %79.6’sının (n=86) sağlık güvencesi bulunmaktadır.

Tablo 1: Kadınların GSA Puanlarının Dağılımı(N=108)

GSA puanı n %

1-4 45 41.7

5↑ 63 58.3

Tablo 1’de çalışmaya alınan kadınların %58’3’ünün GSA puanının 5 puanın üzerinde olduğu görülmektedir. Bu bulgu, kadınların yarıdan fazlasının ruhsal belirtilerinin olduğunu ve ileri bir psikiyatrik tanılamaya gidilmesinin gerekliliğini göstermesi açısından önemli görülmektedir. Aynı zamanda ruhsal belirtilerin yüksek oranda görülmesi sağlık ocağına başvuran kadınların ruhsal yönden de incelenmesinin önemini ortaya koymaktadır. Ancak literatürde birinci basamak sağlık hizmetlerinde ruhsal sorunların belirlenmesi ve müdahale edilmesi konusunda sorunların yaşandığını belirtmektedir. Bu konuda eğitilmiş profesyonellerin çalışması ve sağlık sisteminde düzenlemelerin yapılmasının gerekliliğinden söz edilmektedir (Özmen ve Sağsuyu 1997). Çalışmada yaş (F=1.671, p=.329) ve eğitim düzeyi (F=1.133, p=.329) ile GSA puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır. Kılıç (1996)’da sağlık ocağına başvuran 121 hasta (%77’si kadın) üzerinde yaptığı GSA’nın geçerlilik ve güvenirlik çalışmasında aynı sonucu elde etmiştir.

Tablo 2’de görüldüğü gibi bekar ve dul olanlar evli olanlara göre daha fazla ruhsal belirti göstermektedir. Çalışmacılar da evli olmanın ruhsal yönden koruyucu etkisi olduğunu belirtmektedirler (Jimenez, Alagria, Pena ve ark.1997). Bu bulgu bir risk grubu olarak dul ve bekar kadınların daha dikkatle ele alınmasının gerekliliğini ortaya koyması bakımından önemli görülebilir.

Tablo 2: Medeni Duruma Göre GSA Puanlarının

Dağılımı(N=108) Medeni Durum n _ X ± SS F/t p Evli 66 4.77± 2.33 Bekar 26 5.50± 1.47 1.671 0.193 Dul 16 5.56± 1.78 p<0.05

Tablo 3:Kadınların Sağlık Ocağına Başvuru Şikayetleri(N=108)

Başvuru Şikayetleri n %

Ağrı (baş,boyun,sırt) 38 35

Yorgunluk , halsizlik 26 24

Mide yanması, bulantı 24 22

Uyku sorunları 23 21

Yanıtlar birden fazladır, n katlanmaktadır

Tablo 3’de görüldüğü gibi kadınların %35’i ağrı (n=38), %24’ü yorgunluk(n=26) ve %22’si mide yanması ve bulantı (n=24) şikayetleri ile sağlık ocağına muayene olmak için başvurmuştur. Rezaki ve ark. (1995)’nın birinci basamak sağlık hizmetlerinde ruhsal sorunları belirlemek amacıyla yaptıkları bir alan araştırmasında hastaların büyük bölümü ağrı yakınması ile sağlık ocağına başvurmuşlardır. Değişik bedensel yakınmalar başvuru nedenleri arasında %91.5’lik bir pay alırken, ruhsal içerikli yakınmalar yalnızca %3.3’lük bir yer tutmuştur (Rezaki, Kaplan, Üçok ve ark.1995). Akbıyık’ın (1996) yaptığı bir çalışmada da en sık ortaya çıkan şikayetler baş ağrısı, bulantı, cinsel isteksizlik ve ekstremitelerde uyuşma hissi olarak bulunmuştur. Jimenez, Alagria, Pena ve ark. (1997), kadınların emosyonel şikayetlerden çok fiziksel sorunlarla sağlık kurumlarına başvurduklarını ve sağlık kurumlarını erkeklerden daha fazla kullandıklarını belirtmektedirler (Jimenez, Alagria, Pena ve ark. 1997). Bizim çalışmamızda da benzer şekilde kadınlar bir yardım arama davranışı olarak fiziksel yakınmalarla sağlık kurumlarına başvurmakta ancak duygusal gereksinimlerini ifade edememektedirler. Bu durumun birey, aile ve topluma maliyeti büyük olmaktadır. Gereksiz tanı testlerinin yapılması, ilaç kullanımı, iş gücü kaybı ve psikolojik ve sosyal etkiler düşünüldüğünde sorunun önemi daha da açık hale gelmektedir (Özmen ve Sağduyu 1997).

Kadınların sağlık kurumuna bedensel sorunlarla başvurdukları, ancak bireysel görüşmeler sırasında ruhsal içerikli şikayetlerini ifade ettikleri görülmektedir. Bu durum önemli bir veri olarak değerlendirilebilir. Güven ilişkisinin kurulması, kadınlara zaman ayrılması

(4)

Kelleci, Aştı, Küçük

14 ve değer verildiğinin hissettirilmesi kadınların kendilerini ifade etmelerinde önemli değişkenler olarak düşünülebilir. Sağlık ocaklarında bir hasta için ayrılan sürenin çok az olması, polikliniklerin ikinci basamak işlevleri yerine getirmek durumunda olması gibi nedenler kadınların kendilerini ifade etmelerini güçleştiren etkenler arasında sayılabilir. Schreiber’de (1996) hemşirelerin çalıştıkları her ortamda ruhsal sorunları olan kadınlarla karşılaşabileceklerini, bu nedenle terapötik iletişim tekniklerini kullanarak onları anlamaya çalışmalarının ve uygun danışmanlık yöntemlerini kullanmalarının öneminden söz etmektedir (Schreiber 1996).

Ruhsal bozukluğu olan kişilerin bedensel yakınmalarla başvurmaları, sıklıkla yanlış tanı ve tedaviye, bunun yanı sıra intihar başta olmak üzere çeşitli komplikasyonlara, sağlık kurumlarının gereksiz yere meşgul edilmesine neden olmaktadır (Özkan 1998). Oysa bedensel yakınmalarla sağlık kurumlarına başvuran ve toplumda önemli bir risk grubunu oluşturan kadınların ele alınması, gereksinimleri olan tedavi ve bakımın yapılması hastalıkların kronikleşmesini önleyebileceği gibi aile ve toplum sağlığını korumak açısından da önemli görülmelidir.

Hemşirenin en öncelikli işlevi sağlığın korunması ve geliştirilmesi olup; bu işlevini bireyin kendi potansiyel gücünü kullanmasını sağlayarak yerine getirmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle bireyler, sağlığı geliştirici davranışları gerçekleştirme ve karar verme için gerekli bilgiye, tutum ve becerileri geliştirme yeteneğine sahiptir ve bu nedenle hemşirelik uygulamaları sağlığı geliştirici davranışların kazanılması ve sürdürülmesinde öz sorumluluğun geliştirilmesine yönelik olmalıdır (Aksayan ve Gözüm 1998).

SONUÇ VE ÖNERİLER

Çalışmada kadınların ağrı (n=38,%35), yorgunluk(n=26,%24) mide yanması ve bulantı (n=24, %22) gibi bedensel sorunlarla sağlık ocağına muayene olmak için başvurdukları, ruhsal içerikli yakınmaların başvuru şikayetleri içerisinde olmadığı belirlenmiştir. Kadınların GSA’ya göre %58.3’ünde (n=63) ruhsal sorunlar olduğu bulunmuş, yaş (F=1.671, p=.329) ve eğitim düzeyleri yönünden (F=1.133, p=.329) GSA puanlarında anlamlı bir fark bulunmazken, medeni durumun GSA puanlarında anlamlı fark oluşturduğu bulunmuştur (t=2.983,p=0.04).

Çalışmada belirlenen bu sonuçlar doğrultusunda; I. Sağlık ocağına başvuran kadınların biyopsikososyal

boyutları ile değerlendirilmeleri,

II. Ekip işbirliği içerisinde ruhsal sorunların belirlenmesi, III. Hemşireler tarafından yapılan uygulamaların

etkinliğini gösterecek çalışmaların yapılması önerilmektedir.

KAYNAKLAR

Akbıyık Dİ (1996) Birinci basamak sağlık birimlerinde somatizasyon bozukluğu: Türk Psikiyatri Dergisi, 7(3 ):208-213 Aksayan S,Gözüm S (1998) Olumlu sağlık davranışlarının başlatılması ve sürdürülmesinde öz-etkililik (kendini etkileme) algısının önemi: Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik

Yüksekokulu Dergisi, 2(1):35-42

Badger TA, Mishel MH, Biocca LJ (1992) Depression assessment and aanagement: evaluating a communty-based mental health training program for nurses: Public Health Nursing, 8(3):170-176.

Jimenez AL, Alagria M, Pena M, Vera M (1997) Mental health utilization in women with symptoms of depression: Women Health, 25(2):1-21.

Kılıç C (1996) Genel sağlık anketi: geçerlik ve güvenirlik çalışması: Türk Psikiyatri Dergisi, 7(1):3-9.

Kırlı S (1999) Kadın ve depresyon: Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi, 8(3 ):104-105.

Lauder W, Reynolds W, Reilly V(2001) The rol of district nurses in caring for people with mental health problems who live in rural settings: Journal of Clinical Nursing, 10:337-344. Mc Farland GK, Thomas MD (1991) Psychiatric Mental Health Nursing Application of The Nursing Process: London, Lippincott Company, s.841-857.

Ögel K (1996) Depresyonla ilgili gerçekler ve rakamlar: Aktüel Literatür Dergisi,3(35) :15

Özkan M (1998) Bedenselleştiren hastalarda yaygın bunaltı bozukluğu: Depresyon,9(2 ):107-113.

Özmen E, Sağduyu A (1997) Temel Sağlık Hizmetlerinde Depresyon: Tanı sorunları ve Öneriler. Türk Psikiyatri Dergisi, 8(2):93-101.

Rawlins R, William S, Beck C (1997) Mental Health Nursing. London, Mosby Year Book.

Rezaki M (1997) Sağlık Ocağına Başvuran Hastalarda Depresyon. Temel Sağlık Hizmetlerinde Ruhsal Sorunlar. Ed. Üstün B. Sağduyu A. Rezaki M., Tayf Basım Ltd. Şti. İstanbul. Rezaki M, Kaplan İ, Özgen G, Sağduyu A, Gürsoy B, Öztürk O (1995) Temel sağlık hizmetlerinde ruhsal sorunlar üzerine bir alan araştırması,Türk Psikiyatri Dergisi, 6(1):3-12. Schreiber R (1996) Understanding and helping depressed women: Archives of Psychiatric Nursing, 10(3):165-175. Worley NK (1997) Mental Health Nursing in The Community. Mosby Year Book, St. Louis.

Referanslar

Benzer Belgeler

Katılımcıların Rahim ağzı kanseri önemseme/ciddiyet (p=0,963), Rahim ağzı kanseri duyarlılık (p=0,897) ve Rahim ağzı kanseri sağlık motivasyonu (p=0,370)

Pakidermodaktili; ellerin iki, üç ve dördüncü parmaklarının proksimal falanksları ve proksimal interfalangeal eklemlerinin laterallerini etkileyen, progresif, asemptomatik

Kadınların sağlık personeli olup olmama durumuna göre COVID-19 fobisi alt boyut puan ortalamaları incelendiğin- de; psikolojik alt boyut puan ortalamasının,

BUCA HÜSEYİN AVNİ ATEŞOĞLU ORTAOKULU https://yazilidayim.net/7. ) Aşağıdaki işlemlerin sonuçlarını bulunuz... a. ) Aşağıdaki üslü ifadelerin

Dünya Sağlık Örgütü’ne (World Health Organisation- WHO) göre ilaçlara bağlı gelişen advers olaylar (İAO), “bir ilacın normal dozlarda insanlarda tanı, profilaksi,

Sa¤l›k taramalar›nda öncelikle sa¤l›k merkezlerine ulaflma güçlü¤ü olanlar›n patolojilerinin saptanmas› ve sa¤l›k merkezlerine yönlendirilmeleri amaçlan›r.1

Katılımcıların “Sporun Fiziksel GeliĢimi Sağlamada ve Sağlıklı Bir Bünyeye Sahip Olmada Önemli Rolü Vardır” sorusuna verdikleri cevapların frekans

Çalışma bulgularına göre ilkokul mezunu olan kadınların %55.3’ü eşi tarafından fiziksel, %51.7’si duygusal, %57’si ekonomik ve %51.4’ü cinsel şiddete maruz