Nuruosmani camii
*Nuruosmani camiinin içi
Eskiden, yerinde ufak bir mes- cid vardı. Bu mescidi yaptıran, Tacüttevarih müellifi hoca Sadet tin efendinin kızı Fatma hatun du, Mescid, yeni bedesten civarın da, fakat yer sarsıntılarından ha- rab bir halde idi. O derecede ki, mahalle halkı camiin tamiri için evvelâ üçüncü Ahmede, daha son ra da birinci Mahmuda tamam beş defa arzuhal verdiler. Niha yet birinci Mahmud bu işi kızlar ağası kâtibi Derviş efendiye hava le etti. Yeri keşfedildi. Vakfın hiç bir şey yapamıyacağı anlaşıl dığı için birinci Mahmud buraya «cevamii selâtin misillû» bir ca mi inşasına karar verdi. Sebebi de makuldu: O zamanlar burala rı İstanbulun en muteber yerlerin- dendi. Esnaf, sanayi ve hirfet erbabı hep bu civarda idi. Büyük bir cami yapılacak olursa, cema atten hali kalmıyacağı şüphesiz di.
Camie bina emini olarak def terdar A tıf efendi damadı Ali ağa, kalfa olarak ta Simyon kalfa tayin edildi. Camin resmi büyük bir levha üzerine yapıldı. Resim beğenildi. 14 şevval 1161 de ca miin temelleri kazılmıya başlan dı.
Fakat yapılan resme göre cami in oraya sığması imkânsızdı. Bu nun için etrafındaki dükkân, bi na, mahzen, ev ve saire gibi yer lerin satın alınmasına ihtiyaç ha sıl oldu. Arsa zırama 5 : 7, kâgir han ve mahzene zira başına 12,5 kuruş verilerek satın alındı. Mülk sahiplerine ümidlerinden fazla para verildi Kimsenin hatı rı kırılmadı. Alman binalar yıkıl dı. Ankazı gene sahipleri ne verildi. Bu suretle cami için 2500 arşın, şadırvan mahalli için de 1370 zira arsa meydana gel di. Temel kazmak için binden faz la rencber, 300 dan fazla lâğımcı, 200 duvarcı, binaları yıkmak için de elliden fazla dülger çalışıyor du.
Nihayet 29 muharrem 1162 de camiin temeli atıldı. Bu merasim de sadrazam firari zade Abdul lah paşa, şeyhislâm Esad efendi, mimar ağa ve sair devlet erkânı hazır bulundular. Merasimin hi tamından sonra gene toprak ka- zılmıya başlandı. Yirmi iki arşın aşağı inilince, su çıktı. Derhal tu
lumbacı makasları kuruldu. İri to paç direklerinden üçer buçuk ar şın kazıklar çakıldı. İki arşın ara lıkla çakılan kazıklar âdeta kal dırım taşı gibi dizildi. Bu kazık lar hep demirli idi. Aralarına iki kat gireç ve bir kat halis horasan ve mermer molozdan bir kaç ar- şmlık bir rıhtım yapıldı. Üzerine ayaklar konarak ayaktan ayağa kemerler yapılarak su hâzineleri teşkil edildi. Yer yüzüne çıkma ya dört arşın kalınca, ud taşları döşenerek tabana başlandı. Taba na o kadar iri taşlar konuyordu ki, her birini on sekiz, yirmi dört amele güç taşıyordu.
Nihayet camiin duvarlarına baş lanarak itmam edildi. Camiin kubbesi İstanbul camileri içinde büyüklükçe dördüncü idi. Birinci Ayasofya, ikinci Süleymaniye, üçüncü de Fatih...
Camiin sütunları Bergamadan getirildi. Serçe gözü tabir olunan bu mermer sütunlar on iki aded- di. Her birinin uzunluğu yedişer arşın, kalınlığı yirmi ikişer par maktı. Bu sütunları Bergama voy vodası haber vermişti. Her biri otuz beş manda ile çekilerek beş buçuk saatlik mesafeden iskeleye indirilmiş, her sütun dil kayıkla rından birine yükletilerek İstan- bula getirilmişti. Direkleri Berga madan getiren, Mehmed reisti.
Sütunlar Yalı köşkü önüne gel dikten sonra bina mahalline gün de ancak bir sütun nakledilebil- miştir.
Camiin inşası devam ederken medrese ve imaretin arsası da ta yin edildi. Fakat buralarda o za manlar bir çok evler, hanlar, bil hassa Kıbleli zade hanı vardı. Bu han esircilerle dolu idi. Bu han dan müşteki olmıyan yoktu: Çün kü «odalarında ve peykelerinde fuhşu kubhiyat mutezad ve yev- men feyevmen nairei şekavetleri iştidad» bulmakta idi. Bu hanlar ve binalar kâmilen satın alındı. İmaret ve medrese inşasına baş lanıldı. Ve ayrıca Mahmud paşa camiinin Çörekçi kapısına nazır bir de kütüphane yapıldı.
Asıl mesele, camie getirilecek suyun nereden getirileceği idi. Ona da çare bulundu: Linzaz ka- riyesi civarında Ferhad paşa çif- liğinden çıkan suyun kâfi olduğu anlaşıldı. Bu su, ağustos
avasıtm-da tam on beş masura idi. On altı yerde su terazileri yapılarak, yol lar kazılarak, Atikali paşa camii nin merdiven ayağı dibinde geniş bir su hâzinesi bina olunarak, ca mie suyun da gelmesi temin edil di. Hatta Ferhad paşa çifliğinden büyük lâğıma gelinciye kadar, katmalardan sekiz masura daha elde edildi. Bu suretle camiin su yu yirmi üç masuraya baliğ oldu. Camiin inşası fasılasız devam ediyordu. Mermerleri Marmara adasından, köfeki taşı Makri Hor- yodan, ud taşı Karamürselden ha rıl harıl taşmıyordu. Taşı, kurşu nu, ham demiri, hep Üsküdarın ateş kayıkları, iskele mavunaları, Karamürsel, Marmara adasının ufak ve küçük kayıkları, İzmir ge mileri taşıyordu. Camide kullanı lan ham demirin okkası 11,5:13 akçeye, kurşunun kantarı 8 : 9 kuruşa alınmıştı. Bir sene sonra binada 1350 taşçı çalışıyordu.
Birinci Mahmud camiin hita mını göremedi. Binaya mübaşe retten yedi sene sonra öldü (1168, 1754). Yerine geçen üçüncü Os man zamanında inşaata devam edildi. Camie Nuruosmani camii denildi. Halbuki bitmesine bir yıl kalmıştı. Camiin inşası 1 rebiül- evvel 1169 da bitti. Camiin açıl ma töreninde sadrazam Said Meb- med paşa da hazır bulundu ki, Bu zat üçüncü Ahmed zamanında Parise giden yirmi sekiz Çelebi Mehmed efendinin oğlu idi.
Ahnied Refik
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi