• Sonuç bulunamadı

[Ferruh Alkent tarafından Nezahet N. Ege'ye gönderilen mektup]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Ferruh Alkent tarafından Nezahet N. Ege'ye gönderilen mektup]"

Copied!
17
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

T tÇ b û -D ti

r

Hisar ,22 Haziran 1 9 5 4

Sayin Nezahet N. Ege H a n i m Efendiye pek muhterem Ha n i m Efendi ,

Büyük vatanperver ve mütefekkir Prens Sebahattin Bey Efendinin altinci ölüm yil dönümü münasebetiyle tertibi mukar­ rer toplantida merhum prens hakkindaki düşünceler ve hatİralarımdan bahs etmekliğim talebini havi bendenize göndermek lutfunda bulun­ duğunuz mektubu sa'gi ile aidim. Hiç bir kiymetim yokken mâhsa bir nezaket eseri olarak bu aclziniz hakkinda ibzal buyurduğunuz

> l'

teveccühden mahcub ve şermişar olduğum halde nailiyetiyle mübahi olduğum bu değerli iltifatiniza ve bilvesiyle bendenizi yad buyur­ muş olmaniza samimen teşekkür ederim.

Sebahattin B e y ’i meşrutiyetin ilanindan ve kendilerinin memle- kete avdetlerinden sonra bir gün Bebek baçesinde vermiş olduklari konferans münasebetiyle tanimak tali*ine nail olmuşdum* 0 gün müstesna şahislarinda gördüğüm fevkalade sevim ve zerafete inzi- mamen nutuklarındaki sühuleti beyan ve yüksek belagatle kullandik- lari elfaz ve lisandaki itidal ve vekar ve bilhassa fikirlerinde beliren yenilik, isabet ve salabete meftun ve hayran olduğumdan çok güzide evsaf ve hilkatte yaradilmiş bu büyük adamla o gün tanişmak şerefine nail oldum.

B u tesadüfden bir kaç gün sonra on dokuzuncu asir türk mimari­ sinden olan ve Bogaziçini süsleyen Kuruçeşmedeki o muhteşem saray­ larında kendileri tarafindan kabul edildiğim zernan bu firsatdan faydalanarak aramizdaki hasbihal sonunda mütekabil efkâr ve kana­ atlerimizde gördüğüm benzerlikti en cesaret aidim ve o Biralarda memleket idaresinde görünen ve hiç beklenilmeyen müessif bazl hadiseler ve cereyanlar salkasiyla bir kaç dost ve yakinlarimla birlikde lüzumunu his etdigimiz bir siyasi firkanin tesisini ve bu siyasi firkaya, kendilerinin riyaset etmelerini teklif ettim.

Sebahattin Bey senelerce süren mesai, güçlükler, sikintilar ve fedakarlıklara mukabil bazi siyasi rakipleri tarafindan kendi hakkinda reva görülen yersiz ve insafsiz itham ve isnatlardan

fazlaca müteessir olmuş olmalidirki bu telkinime cevaben artik siyasetle ugraşmiyacaklarini kesin olarak bildirdiler ve bu

(3)

ifadelerine ilaveten memleketin kurtulmasi yolunun esasen siyasi partilerde değil yep yeni bir ruh re zihniyetle yetindirilecek yeni nesillerle mümkün olabileceği kanaatini izharla firşat

elverdiği ve muktazi karşiligin teminine i k a n hasil olduğu takdir­ de bilfarz tisküdarda bir mektep açarak bütün mesailerini bu

gayeye hasr edeceklerini söylediler.

H e r hangi bir insanin karşilaşacagi nankörlük Lazmi güç bir zehirdir, bunu itiraf ederim; fakat bir asra karip bir tarihden beri gene ve y a yaşli bunca vatan evladinin hürriyeti istihsal uğurunda çekdikleri zahmet, meşakkat re fedakarlıklarla zindan ve menfalarda maru^ kaldiklarl pek aci sefaletler ve mahrumiyet­

lerden h a t t a / M r şoSc kurbanlardan sonra nihayet meşrutiyet elde edilmiş ve istisnasiz her vatandaş için memleketin halas ve

seadeti yolunda hür çalişmak inkanina erişilmiş olduğu böyle bir sirada Sabahattin Bey gibi genç ve değerli bir münevverin mahza rekabet ve kiskanelik sevkiyla uydurulmuş boş isnatlar yüzünden küserek vatanin selameti namina icab eden asil büyük mesai

saatinin çaldigi şu hengaada 3İyasi hayatdan el ve etek çekmesini doğru bulmadigim gibi yeni nesiller yetindirmek suretiyle vatani kurtarmak yolunu da uzunca bulduğumdan prens'in mülahazatına şu

suretle mukabele ettim s

Memleketi kurtarmak için çizdiğiniz bu yol şüphesizki mevcut çarelerin en ciddi ve esaslisidir. Ş u kadarki yeni bir neslin yetişmesi ve memleket hidmetinde rol alraasi laakal on beş yila mühtacdlr. Halbuki b u gün memleket ahvaline bakilir ve hadisatin seyrine bi az dikkat' edilirse iştibdadin sadece el değiştirmiş ve fazla olarak idarenin bilgisiz, beceriksiz, tecrübesiz ve

anlayissiz çok cüretkar ellere geçmiş olduğunu görmemek mümkün d o - ildir. H alaskarlar çok iyi ve feragatkar insanlar olabilirle r , fakat hiç kimse artik bu milletin efendisi olamaz«_JIer hangi

büyük hidmeti etmiş olursa olsun hiç kimse b u milleti sürü, kendi­ sini de min tarafillah gönderilmiş çoban ad edemez. Abdul Hamid de saltanatinin ancak bu devletin vücudiyla k a i m olabileceğini bilir ve elbet mahvini istemezdi; fakat yanliş bir yola sapdi ve pede- rane iddiasinda bulunduğu ictibdadiyla b u milleti tam otuz sene

inletti. Istibdadin pederane ve ya vatauçerveranesi yokdur. Istib- dad kahhar bir k&pusdur ve ancak nefrete layikdir. Aramizdan hiç kimse ne kadar büyük hidmet etmiş olursa olsun, hatta b u devleti

(4)

yapmağa ve kendine tapindirmaga kalkişmamalidir, çünki vatan en sevgili, en mukaddes bir valdedir, ona ne bjLr ücret ne de bir mükafat k arş iliği hidmet edilmez, ona yap i lan biçime t tabii bir borcun cömertoe ve narauskarane ödenmesinden başka hiç bir şey değildir* B u millet btiyükdür, kadirşinasdir, vefakardir, yapilan hidmeti, iyiliği bilir, unutmaz, şükran ve minnetini esirgemez, bir vatandaş için milletin kalbine kendi namini hak ettirebilaekden büyük b u dünyada hangi şeref, hangi mükafat vardir ?

B u gün ortada görülen keşmekeş meşrutiyetin iadesinde ön ayak olan zevatin bu sifatla kendilerini b u milletin mukadderatına tabii olarak sahib ve hakim olduklari zu* raunda bulunmalarından ve bu milleti kendini İdareden aciz bir sabi farziyla onun serbest rey ve arzularini sormağa lüzum görmeden kendi istedikleri gibi milleti idareye kalkişmalarindan İleri gelmektedir. B u bir hatadlr,

ikinci hata da şuradadir : Malumu aeniyenizdirki " homme d'ütat " denilen devlet adami ojmak başka, İhtilalci olmak gene başka bir

şeydir* İler hangi bir ihtilalci ve ya komitacinin bu teşebbüsde madamki muvaffak oldu artik devleti de bal gibi idare edebilir zannina düşmek elbette büyük bir hata olur. Hamiyet, hamaset "büyük faziletlerdir: f a k a t .bunlardan ne birincisi ve ne de İkincisi

bilgi ve tecrübe yerâe geçmez ve devlet idaresi gibi mu*dil ve agir mesuliyetleri mucib işler için her kese selahiyet vermez. Bu gvn mukadderatı devletin kimlerden müteşekkil olduğu bilinmeyen,

i k kendisini gizli tutan ve b u İtibarla da idarei umurdan gayri mesul ad edilen bir cemiyeti hafiyonin her türlü mesuliyeti Tesmiye­ yi deruhte etmiş eüan hükümetin dahili idaresi söyle dursun hatta büyük tehlikelerle dolu harici siyasetine müdahala etmesi keşmekeşin en. korkunç sekli değildir de ne dlr ? Ş u vakia karoisinda memleket mukadderatinin çok çaparizli yollardan meçhul bir akibete doğru sürüklendiğinde şüphe varnidir ? Biz bu memleket gençleri,en saf bir iyimserlik ve en İıeveccühkâr bir iman ve itiraad ile her olan

biteni ancak h ü & i niyetden doğan birer ilhami ilahi şeklinde kabul ederek yalniz alkışlamakla iktifa etsek ve hakikutde ne anladigimiz ve ne de beğendiğimiz bir sürü hadisata karşi tam bir lakaydi ve biganelikle köselerimize şekilsek bile acaba öteden beri zavalli vatanimiza hasta adam lakabini takan ve muttasil pusuda firsat kollayan harici düşmanlarimiz bu düzensizlik ve gafletlerimizden faydalanarak bir gün evvel memleketimizi parçalamağa teşebbüs

(5)

gayri türk anaair acaba no alemdeler, ne düşünüye» r, ne yapiyorlar? Hiç bir memleket meşruti idaresine benzeralyen b u gizli komite

saltanatından, kendileri için acaba ne faide beklerler: B u atin

tutmalar imiz, b u ş imar ile t e h a c ü m l e r i m i z , b u tezebzübden ne hürriyet ne adalet

ve

ne de müsavatin döriiyacagini, beklenilen ittihadin

vücut bulmiyacagini, mütekabil muhabbet, itiı-ıad

ve

hürmetin asla teessüs etmiyecegini görmlyecek, meyus olniyacak

ve

nihayet istik­ lal emellerine avdetle bizden ayrilmaga teşebbüs e tniy e çeklerini ? Velhasil b u memleket bir oligarşi elinde b u gühki hudutlariyla saraintlsiz, iayanoiz, tecavüzsiz, harpsiz daha on bes yil değil belki de on bes ay dayanabilecekti ? f

Takdir buyurursunuzki hürriyetin en sağlam ibresi ferdin mebus intihabındaki istiklalidir* B u istiklal ve serbesti ne kadar dürüst ve mutlak olursa milletin rejime itlmadl'o nişbette artar. Bu

günki kanunu esasiniz ahkaraincd bizde seçim iki derecelidir, Lleb-üuiatfi müntehibi saniler ve müntehibi sanileri de halk seçer, lbet

se^im haairllklarin&an haberdarsinlz ve elbette istisnasiz bütün müntehibi sunilerin de ittihad ve terakki cemiyeti tarafindan

intihab ve tayin edilmekte olduğunu biliyorsunuz. Şu halde seçilecek mebuslar halkin intlhnb ve iradssifle değil ittihad ve terakki cemiyetinin mebuslari olarak geleceklerdir, koruyorum, böyle bir meclis milleti temsil etmiş olurmi? Haydi biz türkler b u n u da hoş görelim ve intihab hakkinizi efendilerimize levr ve teslim edelim. ?akat meşrutiyetin ilaniyla milleti a ahkume U k d e n vatandaşlık haklarini istihsal etdikleri zannina düşen b u memle­ ketin türk cinsinden olmiyan andsiri da ayni sehavetle kendi

seçim haltlar ini ayni efendilere gönül rizasiyla verir ve artlk bu memlekette hürriyet ve meşrutiyetin hükümran olmağa başludigina

inanirmi ? Acaba böyle bir tegallüple b u anasirin kalbini, muhab- betini, itlmad ve emniyetini kazanir, bize ve b u vatana kendilerini

laindirabilirmiyiz ? Klbette hayir î Baha şimdiden,bittabi gazete- 1 rde okuyor ve agizlardan işitiyorsunuz, ffemleketin her tarafında ve bilhassa merkez olan Istanbulda tekim t. ak im mile 11 muhtelife kulüpleri teşkkül etmektedir. Arab kulübü, a m a v u t , kürt, çerkes, rom. ermeni, bulgar, ulah, sirp hatta türk kulüpleri sagaakdan

sonra flşkiran mantarlar gibi ortaligi istila etmektedir. Bütün b u alametler iflas «den b u meşrutlyetden meyus olan anasirin vücudu devletden ayrilmak için atilan ilk adimlar değilde ne dir ? B u

(6)

ve avrupa üzerindeki tesiri ne dir ? 93 kanu n u esasisini Mithat paş

a

İstanbul konferansinln münakid bulunduğu bir gün b u şehrin göklerini çinlatan top sedalariyla bagteten ilan etmiş ve b u parlak tedbirin konferans üzerinde mühim bir tesir uyanairacagini ummufdu. Fakat b u tedbir maalesef beklenen tesiri temin etmedi, Zavalli paşa b u mutantan ilani yaparken meşrutiyetin tatbik edileceğine samimen kani* idi? fakat o zamanki Türkiyeyi iyi anlamis olan avrupall murahhaslar kendilerinin ” tolerance " dedikleri tehammül kudreti­ nin henüz ruhiarimizûa âogmamiş olduğuna kanaatle bu safiyetimize biyik altindan gülmüşler, hakklmlzdaki zihniyeti asla tebdil etmemiı ve talcb ettikleri İslahatın iorasinda evvelki gibi İsrar etmişlerd; VOk yazikki cok geçmeden hadisat onlarin tahmini gibi zuhur etti ve neticede meşrutiyet yalniz tatbik edilmemekle kalmadi, üstelik Mithat paşa bu memleketten koguldu. B u hazin vukuata şahid olan ve y a naklen işiten bu günki halkİmiz b u ikinci meşrutiyetin elimize geçmiş son koz olduğunu, bunun da heder edildiği takdirde yalanciniı mumu kabilinden artik kimsenin bize inanmiyacaglni, neticenin vahim

olcagini kederle düşünmekte ve hadieati h a v f ve heyecanla takib etmektedir. Post, düşman b u tarzda bir meşrutiyete inanir, bize itimad eder ve bilhassa düşmanlarimiz hasta adamin artik iyileş- diğine kanaat ederlerimi. ?

Muhterem prens, meşrutiyetin istihsali uğurunda huzur ve refSili'­ nizi, İkbalinizi terk etmiş, çetin güçlükler, mahrumiyetlere katlan- miç, uzun seneler avrupa’nin göbeğinde demokrasinin tarzi hayat

v: şeraitini yakindan görmüş, tedkik etmiş münevver bir vatanper­ versiniz, B u aifatla elbette takdir buyurur3unuzki gizli bir

ihtilal komitesinin emr ve idaresi altinda meşruti bir devlet olmaz, hatta tek flrkali bir meşrutiyet olmaz, Dünyanin her hangi bir

memleketinde hür tenkitden, ir ş ad ve murakabeden mahrum idareler en mütekamil insanlardan dahi teşekkül etseler bilerek ve ya * bilmiyerek istibdad ve tehakküme meyi eder ve ister İ3temez hata­ lara düşerler» Esasen medeni milletler meşrutiyetleri b u mahzur­ lar i önlemek için kurmamişlarmidir ? Fikrimce iş başinda bulunan * bir iktidar bittesadüf karşisinda hiç bir muhalefet bulamaz ve tam serazad olarak idarei umur zorunda kaliroa bütün mesuliyeti devleti yüklenmiş olur. Böyle bir mesuliyet çok agir bir ytikdür. Zeki bir

iktidar bu takdirde V o l t e r ’in " E n büyült hatalar en büyük dehalar tarafından yapilir,” kaziyesini göz önünde tutarak hatalarin bazen millet İçin bir felaket ve kendisi İçin de bir fecaat tevlid

(7)

edebileceğini derpiş ile kendisini tenvir ve tenkid edecek bir ^ es^a*-n *> teşvik ve teshil ve b u suretle tehlikeyi tarif eder* B u tedbir ayni zeıaanâa kendi monfeatine de bir hidmet- dir; duroin olanlar billrlerki demokraside muhalefet bir emniyet a u p apidlr, kazanin p a t l a m a ini önler. Oüalccc rnalm olduğu üzere iktidar partileri ekseriyetleri, muhalefet partileri do akalliyet- de kalanlar! temsil atdiklerinden millet meclisinde akalliytde kalan halkinda bu tarik ile reyi öğrenilmiş olur, Esasen meşruti­ yet ekseriyet ve y a akalliyetâe bulunsun iatlanaaiz bütün milletin iktidariü e f a ’l ve icraati üzerindeki mürakabaoini temin için kurulan bir idare t ara i olduğuma göre muhalefet vc ya muhalefet­ lerin vücuduna kiymet vermeyen ve yahut bunlarin mevcudiyetine teharamül edemiyen bir iktidar partisine ekseriyet partisi değil iotibdad partisi namini vermek en muhik ve en yorin o bir ta»bir olur, işte bu sebebler ve bu mübrom lüzum üaerinedirki arz etdigim murakib firkayi bir gün evvel kurmak ve ittihad ve terakki cemiyet ine karşi hasmane değil fakat en samimi mananlyla dostane bir

suretde ikazata geçmek bu memleket münevverlerine ve bilhassa geeliğe düşen mukaddes bir vaziyfedir.

Takdir buyrul^urki bu gibi temaslar ve görüşmelerde bazen nahoş münakaşatda zuhujr edebilir, insanların istianasiz ayni samimiyet, iiyni irfan v terbiye seviyesinde bulunmamaları ve buna inzimamen şahis v ya parti rekabeti yüzünden en bariz haksizliklara bile tevessülden çekinmiyerek şirkin tartışmalar, isnatlar ve iftiraları kadar c ü r e t d i l : l c r i ve hatta içtimai seviyesi düşkün ve y a nlm medeni bazi memleketlerde birbirlerini tehdide ve tabanca kullan­ mağa kadar ileri gittikleri politika alemine pek yabanci olmiyan hadlaatdandir. Vatanperverlik maskesi altinda zorbalik ve tehak- küme kalkisarak kardeş kani dökecek kadar haris olanlarin halk

nazarinda tel1 in ve nefretle görüldükden başka " killci çeken kilicla ölür " nazaununca bu nevi oebri hareketlerin er geç bir

akerül amelle karşllasacagi derkar olduğundan çikacak şurişden t to ık v- ancak harici düşmanlarla müstefid olesklari aşikar d ir.

Bununla beraber şu kanaatdoyimki hür siyaset sahalarında alkış­ lar İslıklarla beraber yürür. Tenkitlere tehammül edemiyenler ne hürriyet ve ne de adalet devri aşamazlar. Hiş üzülmeden, incinme­ den, klrilmadan ve hiç bir tehlikeyi göze almadan siyaset sahne- sine şikmak da büyükçe bir safdillik olur. Siyasi mücadelatin icabetinden olan inkisarlar, aikintilar ve muhatarati göze almak

(8)

istemiyenler sairin î

Ihtilafatiyla uğraşmakta dehrin zevk yok, Zevk anin miraadi ibretdan teraaşasindadir. nasihatine uymakla doru hareket etmiş olurlar.

Muhterem prens, zarmimca politikada ye's ve feraget manevi bir intihardir. Danton'un ” Cüret, gene cüret ve daima cüret vecizesi cesaret vericidir. Uzun seneler boğucu küçlükler işinde çirpin- dikdan/ aile sofra gümüşlerini bile satarak baş amelesinin kulübe­ sinde ihtiyari ikamet zorunda kalan, fakat buna rağmen işe devam hususundaki inad ve metanetini kayb etmiyerek nihayet üç yüz bin amele kullanacak derecede muazzam bir fabrika tesisine muvaffak olan meşhur Krupp hatiratinda serencamindan bahs ederken : " Para z i y a ’i ziya’ değildir, şeref ziy'i büyük z i y a ’dir, fakat ümidi ziya' her şeyi ziya* dir . " d i y o r . Ben ve arkadaşlarim vatanin maruz kaldigi bir ölüm dirim harbinde ye*s ve firar ne büyük bir kabahat ise hürriyet seferinden ictinabin da ayni derecede bir kabahat olduğu kanaatindeyiz. Hürriyeti kurtarmak için hiç bir şeyden çekinmiyecek ve elden gelen her şeyi yap a c a g i z 5dedim.

H a n i meşrutiyetin ertesi günü İstanbul’da izhari şadimani için en küçük bir harekete bile cesaret edilememişken o gün öğle üstü ilk defa olarak Beyazit meydaninda bezi arkadaşlarla birlikte toplanmlş, cüretkar nutuklarla tezahürata başlamlş ve o gilndam itibaren İstanbul halkinin coşkunluğuna ön ayak olrauşduk. Bunu öğrenen prens firka tesisi hakkindaki tasavvurumuzun boş sözlerden ibaret olmadiginl tahmin etmiş olacokki sözlerimin hitaminda :

" Pek ala, nasll bir firka îorrmak fikrindesiniz ? " diye sordu. * Cevabimda liberal bir zihniyet üzerine müstenid ve avrupadakl emsaline uygun açik eşlıasdan• mürekkep alelade siyasi bir firka, dedim. Mamafih prensi mutlaka bu firkanin riyasetini kabulda İsrar etdigim intibai altinda birakmamak ve bu mülakatdan da büsbütün eli boş çiknamak için kendisine veda* ederken î Prens • hazretleri, sözlerinizden her hangi bir sebeble, hiç olmazsa şimdilik,fi*len siyasetle iştigalden uzak kalmak kararinda olduğu­ nuzu istidlal ediyorum, kiyınetdar yardiminizi olsun bizden esirge­ meyiniz. Sizinle birlikte çalişmiş olan dostl riniz arasinda belki bizimle trşrlki mesai etmek isteyecek zevat bulunabilir, bunlari bize tavsiye buyurunuz,dedim. Sebahattin Bey bu teklifime derhal

cevap verdi t " Evet bunu yapabilirin, kendileriyle görüşür ve kabul etdikleri takdirde sizinle temasa geçmelerini tavsiye ederim,

(9)

dedi

ve

ü ç gün sonra Sefahattin Beyin yakinlarindan ve avrupadaki mesai arkadaşlarından ol n Pasli Bey'den b>r mektup aidim. Pazli Bey b u raektupda arkad .ş1arimla beni ziyaret etmek üzere refakatinde Hahir >aid ve Celalettin Arif Beyler geleceklerini bildiriyordu, iki taraf karşilaşdik, usunoa bir hasbihal sonunda, bütün eaaeli noktalar üstünde tam bir fikir birliğinde bulundugumıcu anladigi- misdan bir an

e v v e l

firkanin tesisine ve firka programialn tanzimi için müteselsil toplantılara karar verdik. Müzakerelerimiz sira- sinda hiç bir noktada ihtilaf 9işemiyordu, yalniz Sabahattin B e y ’in ecas prensiplerinden olan " Ademi merkeziyet ” maddesi üzerinde tevakkuf etdik.

SEBAHAITIN BEY VE ABT5KI HERKE ZUCE®

0 sir-alarda b u ademi merkeziyet meselesi türlü tefsirlere yol a? ‘iç ve Sefahattin Bey'in siyasi hasiralari tarafinden kendisini

ithamda kullanılan bir silah hükm ü n ü almişdi. itham şu yolda idi t ’.ılıt e lif gayri türk an&oirla meskun k i t1 alarimizi birer eyalati •f.lutase haline sokmak ve b u cüretle memleketi parçalamak. Hatta bazi gayretliler b u propagandayı avaopesandane bir tarzda süsle­ yerek, Sefahattin Bey avrupa*da iken ermenilerden para almiş ve o zamanlar yapilan bir kongrede 1877 Berlin

muahade

sinde armoni­ lerle meskun çark vilayetlerinizde İslahat yap i lian i lıakltinda dere

Mİ: iş bulunan maddenin tatbiki için söz vermiş. Cene bazi cayret- li zevat işi bu kadarla da birakniyarak : Sefahattin Bey rum

patrikhanesiyle uyuşmuş, r u larin si asi ihtiraslarına yardim için para almly ! Velhasil bilen bilmiyen söze karlşmiş

ve

b u ademi merkeziyet sanoagi altinda Sebahattin Bey*i istedikleri gibi telleyip pullayarak tehlikeli bir vatan haini şeklinde göstermek için elden geleni diriğ etmemişlerdi.

M r k a n i n müzakere etdigiaiz nrograminda bahis b u ademi merke­ ziyet maddesine gelince, ben ve arkadanlarim Sefahattin Bey guraptma sorduk î Bu ademi merkeziyetden maksat ne d ir-?

Bu sorgumuza Bazli Bey kisaca şu cevabi verdi t 9' K a n u n u esa­ simiz olan f u günki kanunu esaside mevcut bulunan v Lithat paşa tarafindan konulmuş olan " Tevsii Hosuniyet " den başka hiç bir şey değildir, ! aksat itibariyle de tevsii mezuniyetin verebildiği oelfihiyetler&en ne bir kelime fazla ne de bir kelime eksikdlr. Ademi merkeziyet tabiri tevsii nesuniy* tin müradifidir. Becentra-

llcatlon kelimesinin lisanimisa çevrilmiş bir suretidir. Sebahat­ tin Bey*in tevsii mezuniyet usulüne kiymet vererek bunu bir prensip

(10)

a l m a - had p aş anin Tuna ve Bagdad valilikleri sira- ainda bu idare usuli sayesinde elde etmiş olduğu parlak muvaf­ fakiyetlerden mülhem bir kanaat neticesidir, yoksa uebahattin Beyin bir keşf ve icadi değildir, dedi.

B u iar.Bit tîzjrine Bebahattin Bey gurupuna prens t ırafindan beğe­ nilen ve bir prensip olarak müdafaa ve tavsiye edilen bu tevsii m suniyaljusulünin memleketimizde tatbiki tarzina» yani vereceği i l l i y e t l e r i n hudut ve sümuline dair tasblt edilmiş muvazaalı ve mufassal bir proje varmidir ? diye sorduk. Aidisiniz cevapda buna dair b;:..r.irimmiş hic bir projenin mevcut olmodigl, tavsiyesi için de iclhat aşa tarafindan elde edilen haylrli asardan başka bir aosned huluamadigi anlaşilmişdİr, B u husu s u Sabahattin Bey* in

;.aci_, dostlarından doktor Nihad Reşad Bey* den de ayrioa sormuşdum. ihat A e şad Bey'do ayni izahati vermiş olduğundan ayri kanallar-

:elen bu ifadat bir birini teyid etmiş oldu,

ebahattln Bey grupuna t Mademki b u tevsii mezuniyet maddesi b rasi bir ehemmiyetle ele alinmiş bulunuyor acaba n>< için mafas­ sai bîr nizamname projesi huzirlanmadi?diye vaki' avalim üzerine

?

\zl±

Bey cevaben

ı

B

u

seminde bir nizamname ancak iş başinda

'-ıluvav bir hükümet tarifinden hazırlanarak tetkik vo tas d i k için .elive sevk elilebilir* Bir parti programında bu nevi bir nizaa- r amfiye ve tafsilata yer vermek yanliş olur*, dedi.

Bu efrada söz alan bizim *rupdan Itibrizli Şovkct Bey s Brmeniler ve Berlin muahedesinin " m e n ü l e r e müteallik maddesi dolayisiyle 3ebahattln B e y ’e isnad. edilen ithamlar

ne

dir ? diye

vaki» olan süalİ üzerine Faali Bey cevap verirken bizim gurupa ran sup arkadaşlar kitaplikdan Berlin muahedesini getirerek bu

-.drleyi vicahen okudular. Madde aynen şu idi t

" Aitmiş birinci madde t Babi Ali, ahalisi Ermeni bulunan eyalatdı ihtiyacati aahalliyenin icab ettiği İ3lab.ati bila tehir icra ve

: rerilerin Çerkeş ve Kürtlere karşl huzur ve emniyetini temin tvegi teahhüd eder ve arasira b u babda ittihaz olunacak tedabiri devletlere tebliğ edeceğinden düveli mttşariileyiıim tedabiri mez- 1 örenin i er aolna nezaret evliyeçeklerdir,"

B u madde okundukdan sonra Fazli Bey yeniden söz alarak Şevket

Bey*in süaline şu yolda cevap verdi :

Sabahattin Bey memleketimizde meskun olan fakat Türk irkindan Tmlunraiyan müslüman vo ya hiristiyan hiç bir cemaate siyasi ve va içtimai bir guna imtiyaz ve y a raüsade v a ’d etmenişdlr. Evvela

(11)

Berlin m a b u d e s i n d e k i B u madde haricde bulunan eenebi tabiiyetdeki frmenileria ya T ü r k i y e 1 de bir Tvrmeni otonomisine zemin hasırlamak, y a bilveoiyle ecnebi müdahalecine /ol açmak ar sur İy la -tır ecnebi

tahrikiyle Berlin kongresine bir, nevi şikayet de

bulun.-

ak ve yahudki Araplarin gazvesi kab ilindenTSalıut t alanlar ine. an bizar olan o

havali Ermenilerinin haleli şikayetlerinden anahedoyo

-irmiş bir

mucite tir. u :u:,.-lie lıvlf.inda işitdiyim ve bil- i i. f-ıtur. ebahattin Bey* in b u maddeyi tatbik hususunda Krnonilere v a k i ’ t:.a!ıhüdüne

gelinev b u i< ia o kc.û:ır uilalıug icisca uydurulî'ruş rk.’ id iadirki ciddi k>u t tde izaha bile aegmoz. Aleme© aa.lurndurki ;obahattin Bey

- ult -t i..’^ -; :-/i jirişfligi nüce C olatinda ?r ■ şv*. ve ne b u züm­ renin Vv ne de şu ve y a b u ekalliyetin h a k vc ya arzularini müda­ faa n.;.koadiyle, değil OsmanlI devletine mensup» nUslürım» hiristiyan bilumun vatandaşlara ayni hak ve ayni vazifeleri tr ü n efl n kanunu

. ¿o i cin .idilci uak.cudiyle. te.? Vü.3 itmiş d ir, Vatandaşlar'1 aa her hangi irk ve cemaate mensup olursa olcun verilecek müsavi hak ve vaziyfo fevkinde ne gibi bir İslahat vardirki lebahattin Bey bunu v a ’ : edfollsin? Şayet istiklal v a ’di ise 3 ebahucdin Bey mutlak ve mi.lctebi'.l bir uvkiiciır v ■ ya i m s e n vc ayan me- a l -ini şah­ sini a temsil 3 lan misli görülmemiş bir diktatörmüditrki bol keseden böyle va* idlere kulkişoinî Yahudkl irmen ilor bu do re o elerde saf v ö ahmak bir güruhi aoipmidirlerki böyle gülüne ieahhüdata

inonsln ? 3 u derecelerde boş bir idiiayi bir afyonkeş bile hayale siğdiramiyaoakken akli tam san edilen insanlar tarafından söyle­ nirce höyl m k l a r l n birsi cah vc şahsi garezkarliklarla ne derecelerde, yanip tutuş düklerini anlamamak şayani hayrat-cir*

s- atrikb ın ■- ve ya romlarla uçuşmak gibi a:;:ıi mahiyet .ve ayni kiyaet- d.:i:i ..... '.a' l.-r <'a ayni kaynskdan ayni maksatla çik*.rilmiş racifden

h

olduğundan bunlarin tekzibine kalkişmak bile ciddiyetle kabili telif değildir, dedi,

0 gün Gebahattin Bey gurupun.un nezrimizden ayr ilme-¿ini miiteakib firka yrogramina geçirilmesi teklif edilen tevsii mezuniyet madde­ sini aşlarla beraber»kendi kendimize»yeniden tetkik etdik. Gördüğümüz v ziyet şudur t

OsmanlI imparatorluğunun geniş ve bir b rin&orı uzak k i t ’alarindı yaşayan halicimiz Türk, Ar ab, ICürd, Arnavut, Çorken, Laz, Rum,

rmani, yahudi, 3irp, Ulah ve Bulgar gibi ühtelif irk ve raillet- den ve muhtelif lisanlarla konuşan insanlar oldukdan başka muhte­ lif din ve mezhebe mineupdurlar. Bundan başka bilfrcrz Bosna

(12)

k i t ’alar arasindaki rahitayi temin edecek ne yol, ne şömendöfer ve ne de limanlar mevcut değildir. Şu halde en basit medeni eser­

lerle can daraari demek olan nakil vasitalarindan laahrum olarak, bir kaç merkez mü tesna,memleketin büyüle kismi iptidai bir halde­ dir, B u şartlar altinda bulunan bir ölkenin yek cins, yek lisan ve yek din, m a ’mur bir memleket gibi idaresindeki kllçlükler bedihi ve aşikar olduğundan bu devletin en zayif bulunduğu şu zamanlarda en kavi bulunduğu istiyla devirlerinde bile tatbik edilmemiş olan merkeziyet usulünün mahzurlarini bundan laakal seksen sone evvel

görmüş olan ricalimiz bir tecrübe mahiyetinde olarak .iidhat paşayi geniş selahiyetlerle Tuna valiliğine nasb etmiş ve b u suretle

Rurrıelinin islahina teşebbüs etmişdir. B u geniş aelnhiy ilerle işe başlayan. Mithat paşa hemde nisbeten az bir zemanaa o kadar büyük muvaffakiyetler elde etmişdirki üçücü Selim ve ikinci Mahmut devirlerinde en ateşli isyan sahasini teşkil etmiş olan o havali memleketin diğer kiaimlarina nümune olauak umraıı ve asayişe

kavuşmuş ve bu icraatin hayirli asarindan müstefid olan halle, başdn üirp ve Bulgarlar olduğu halde, artik Rus tahrikatina yüz vermemeğe başlamişdir. Rumeli ahvalinde bu derin değişikliği

gören o zemanki Rus hükümeti b u yeni vaziyetden o kadar büyük bir telaş ve heyecana düşmüsdürki gerek »jaray ve gerek Babi -ili nezdindeki mütemadi izac ve tazyikler neticesinde idhat paşayi nihayet T u n a ’dan azl etdirmişdir. Bir müddet sonra ayni geniş selahiyetlerle Bagdad valiliğine tayin edilen I.lithat paşa orada da ayni muvaffakiyetleri elde etmiş ve hatta o zemana kadar ancak hissen tasarrufumuzda görünen fakat fi'len nüfuz ve idaremizden müstakil olarak yaşayan Ceziretül A r a b 'in ta kalbgahina kadar devlet hakimiyetini sokmuş ve o geniş kit'ayi nufuz v i ‘arı ..iz altina al işdir. Şu kisa izahatdan anlaşilaçagi veçhile tevsii mezuniyet imperatorlugun dagilınasina değil bilakis tevhid ve

tarsinine ^idmet etmişdir. B u neticeyi yakindan idrak eden ' itbat paşa 93 kanunu esasisinin tanzimi sirasinda bu mühim mad oyi

şahsan kendi eliyle kanunu esasiye a o. ».muş d u r . işte b ’ t" in Bey'in kabul ve tavsiye ettiği tevsii mezuniyet ye ya diğer tabirle ademi merkeziyet budur, ve bu gün muta* ol ;n kanunu

esasimizde raevcutdur, Pransizlarin hoş bir dprbi 11 ri vardir, kedisini öldürmek isteyen kudurduğunu iddia eder deri r. Her hangi lir insani ihanetle itham edenler bu iddiayi tevsik etmedikçe hiç bir şey isbat etmiş olmazlar, ve halk nazarinda aahcuü durumda kalirlar.

(13)

Bin a e n aleyh v a k i ’ olan araşdirmalarinlz sonunda elde etdigi- miz h u malumat üzerine tevsii mezuniyet caddesinin firkamiz prog- ramina ithaline ittifakla karar verdik.

1908 senesi eyluli başlarinda firkanin program! ikmal edilmiş idi* Oamanli devletinin o tarihlerde komşularından olan Avusturya gibi muhtelif irklar ve muhtelif din ve mezhebe mensub millet­

lerden teşekkül etmiş bir halita olmasi ve kanunu esasinin milleti hakime ve milleti mahkuma ve yahut da riaya gibi siniflar ve tabir­ leri kabul etaiyerek devleti teşkil eden bilumum efrada ne din ve ne de irk farki gözetmeksizin ayni hukuk ve vezaifi vererek kanun nazarinda. istisnasiz her ferdi müsavi ad etmesi dolayisiyla tan­

zim etdigimiz firka programini müalüraan ve hirİ3tiyan memleketçe ma'ruf seçkin bazi zevata da gösterdikden ve onlarin da reyi rini aldlkdan sonra ayrica bir beyanname ile birlikde basdirdik. Firka v program liberal bir zihniyet üzerine müesses olduğundan kendi­

sine "Parti liberal M mukabili " Ahr ar firkasi " namini verdik. Sabahattin Bey firkanin riyasetini deruhde etmediğinden firka reiasiz kaldikdan başka icabinda firka n amina yapilacak tebligat ile neşriyat hidmetlerini ifa edecek bir katibi Umumi dahi yokdu. Müessis arkadaşlar ilk teşebbüsün t ar ıflmdan y a p i l m i ş ,program ve beyanname gibi yazi işlerinin de keza tarafimdan ifa edilmiş olmasina binaen katibi umumilik vazifesinin de tarafimdan ifasl hususunda müttefikan İsrar etdilor. Ben de ister istemez bu karari kabule mecbur oldum. Ahrar firkasi 14 Eylül 1908 de resmen ve

fl*len işe başladi. 0 esnada memleketimiz siyaset sahnesinde öte­ den beri Rumeli vilayetlerimiz dahilinde f e ’aliyetde bulunan ve Rum, Sirp ve Bulgar ihtilalcilerinden teşekkül etmiş olan Balkan komitelerinden mülhem olarak teessüs eden Ittihad ve Terakki

Cemiyetinden başka hiç bir siyasi heyet yokdu. Ittihad ve Terakki Cemiyeti Balkan komitelerini takliden gizli bir ihtilal Cemiyeti şeklinde çalişiyordu. Ahrar firkasi ise müessis, aza ve mensuplari meydanda ve temamen avrupa siyasi firkalari şeklinde ortaya çilmiş

bulunuyordu. B u itibarla Ahrar firkasi Türk demokrasi tarihinde ilk siyasi firka ve ilk muhalefet partişi olııuşdur,

Pek muhterem Ha n i m Efendi, Sebahattin Bey'in vefatindan beri her sene çok takdire değer himmetinizle yapilmakta olan toplan­ tılarda merhumun gerek şahsi fezaili, gerekse ilmi ve siyasi meale! ve mesaisi hakkinda memleketimizin kiymetli bilginleri ve fikir

(14)

ve kalen sahipleri tarafladan çok faydali konferanslar verilmiş ve prensi şahsan tanimaniş olan gençliğimizin tenvirine hiranet

edilmek suretiyle mukaddes vatanimiz ve çok aziz olan hürriyet­ inize hidmet etmiş olanlarin ölmek ve aramizdan ayrilmakle unut- ulnlyacaklarini ve kalbi milletde daima sevgi, takdir ve şükranla yaşayacaklarini isbata gayret edilmekde bulunulmuş İ3e de prensi millet nazarinda düşürmek ve hiç olmazsa efkarl umumiyeyi teşviş etmek makşadiyla bazl siyasi rakipleri tarafindan kendisi hakkinda pek amiyane bir tarzda ioad edilmiş isnadat ve müfteriyata temas edilmeaişdir. Güneşi balçikla sivamak gayreti nevinden olan bu bedhahane iddialara kiymet vererek bunlarin tekzibine girişmek dahi ciddiyete uygun görünmesede sirf kiakanclik, hased ve hodbin­ lik şevkiyle ortaya atildigl hepimizce bilinen b u yersiz isnadatin prensi şahsan tanimomiş ve meşrutiyetin ne evvel ve ne de sonraki o heyeoanli devri f e ’aliyetlerinden uzak kalmiş bazi değerli crbabi kalemimizin prens hakkindaki bu gülüne ve garezkar propagandaya nasilsa kapilarak o mahut isnadati bir hakikat gibi tarih kitap­ larına kadar geçirmek teşebbüsünde bulunduklarini esefle gördü­ ğümden prensin hatirasina hürmet ve hakikate hidmet duysusiyla lakayd kalamadigim bu vaziyetin bu defaki konferansda ele alinarak gençliğimizin bu huausda tenvir edilmesi lüuununa kail oldum ve mahza bu sebebledirki prensi inciten ve inkisarina bais olmuş olan bu isnadat hakkindaki bildiklerimi b u mektubumla zati ismetanelerin arz etmekden kendimi alamadim.

Böyle uzun bir mektubun konferansda okunmasi hayli bir vakit alarak dinleyiciler üzerinde balsi kelal olacagi derkar vo esasen b u yazidan daha pek çok faydall olaoaginda şüphe etmediğim diğer beyanatin istimaina zeman birakaiyaoagi aşikar olduğundan tonsib buyruldugu ve firsat bulunduğu takdirde prensin yüksek hatirasi hak-inda beslediğiniz hürmet ve daima gösterdiğiniz çok değerli vefa ve merbut İye te binaen b u defaki konferansda b u maruzatımdan da mealen ve mücmelen bahis buyrulmaaıre»yi alilerine baglidir.

P e k muhterem efendim, Prens Sebahattin Bey Şinasl ve ITamik Eema fasiylesinden topraklarimizda doğmuş nadir çiçeklerdendi. Maruf ismi demagog ve hüviyeti de benlik, hirs, menfeat, kin, :arez ve tehakkümden ibaret olan haşin dikenlerle sarildi ve zemanindan evvel açmlş olan bu cicek bazi emsali gibi makhuren öldü.

(15)

m e ş a ’le tutan bir elin çilmiş oldugı^au görürler. 0 da bedbaht ve mağdur olarak öldü; fakat b u feragatkar büyük adam Fransa'daki hürriyetin dogmasinda büyük bir amil oldu ve o tarikle bütün dünyayi uyandlrdi.

Milletlerin hürriyeti uğurunda uğraşanlar ekseriya nefislerini feda zorunda kalmişlar, bedbaht ve mağdur olarak ölmüşlerdir. B u büyük oüdal bir granit çiynemek kadar zordur, hele b u cüdal az çok uyanmamiş bir muhitde olursal... Şinasinin t

Bedbaht ona derlerki elinde oühelaninı kahr olmak için kesbi kemalü hüner eyler,

beyti malumunuzdur, işte Sebahattin Bey* de b u nevi' kurbanlar - dadir.

Pek derin saygilarirain lütfen kabul buyrulmasini rica ederim Efendim*

(16)

Hİ3art 27 Haziran 1954

J

~rv

^oilb

Tek sevgili ve pek çok sevgiye değer Beyim ,

Emriniz müciblnee, Hezahet Hanimin arzuslyla, Sabahattin Bey hakkindaki bazi hatiralar ve düşünceler imden bahis notlari, ilişik olarak takdim ediyorum. B u kagit destesini görünce, bilhassa mevsimin b u tehanr ülsuz sicaklari içinde : Aman Allah,bunu

okumak değil, görmek bile insani yormağa kafidir diyecek ve bu

feryadlnizda hiç şüphesiz çok haleli olcaksiniz. Halbuki bu notlarin az şok bir değer arz edebilmesi hiç olmazsa daha dört beş sahifelik bir ilaveyi icab ettirirdi, fakat ...

B u hakikatler meçhulüm olmamakla beraber b u tomari size isal hususundaki cüretim evvela emrinizi İfa etmek ve saniyen sizin

gibi b u m e s ’eleler hakkinda memleketimize kiymat ve ehemmiyeti ölcülmiyecek derecelerde büyük ve muhteşem, ölmez bir abide f'h^a etmiş olmaniz baklmindan bu n e v i ’den notlarin ihtiyaten dosyanizda bulunması mülahazasindandir. Senin yazilarin dosyamda bulunmalidir demiş ölmeniz nezdimde çok aziz bir iltifatinlzdir.

B u vesiyle ile arz etmek isterimki zevalli Sabahattin Bey hak­ kindaki b u notları karalarken ruhumun ne hazin enginlere daldigini

size İzah edemem. K i r k sene evvelki zihniyetimizle bu günkünü mizanı tetkika koyduğum zaman b u günki zihniyetimizi taşiyan kefede yalniz sürgünlerle katil ve idamlarin bulunmad iğini, fakat ” Tolerance " denilen cevheri hürriyet ve medeniyetden elan ve bir türlü nasibe- dar olamadİğimizi kederle görerek kirk sene zarfinda geçen bunca elim sergüzeştlerden, Koskoca bir imperatorlugun on on iki sene gibi pek kisa bir zamanda, şuursuz bir küstahlik neticesinde parca- lannis olmasindan dahi mütenebblh olmlyarak, gene ayni tehakküm ve t gallüp zihniyetiyle bildiğimiz yoldan şaşmamaraizfi ne mana verilebileceğini bilememekteyim, iktidarlarimiz bu derecelerde merhamete şayan bir gaflet içinde teı.errüd ededursun muhalefet­ lerimizin de " Pour arriver tous les moyens sent bono. " bayragi a l t i n d a , . hcm«ic umumi katipleri agizindan, pardon " Geı el sekreter­ leri " agizindan, : " Hiç bir şey v a ’d etm yoruz, iktidar şu geçen dört sene zarfinda hiç bir şey yapmamişdir, yapdlklarl da bu memle­ ketin teharr ülünden çok fazladir, petrollerimizi kendimiz aramali ve hiç bir sebeble ecnebi sermayesine asla yer vermemeliyiz,,," gibi

kmkkt.

aklilara hayret veren nesayihden sonra " Subaylara da rey Arerecegig demek gibi muazzam bir cevheri igtişap yumurtlaması şu yirminoi

(17)

e.бr medeniyetinden ve halk hakimiyeti demek olan demokrasiden ne ani-niş olduğumuzu göstermek için çok parlak hir kistasdir.

t>ır -bitaraf vatandaş göziylo şu ihret sahnesine bakinca oynanan « pidoe" in o muazzam ve muhteşem konusu yaninda şu iki aktör taslaginin ne kadar isti’dadsiz, beceriks«^ anlayişsiz, behr siz insanlar olduklarini ve bu acze rağmen ne kadar da "a r r o g a n t 1

taburlarla oyunda İsrar etdiklerini görüpde gülmemek kabil değildir. Evet, hiç hir z a ’fa kapilmiyarak saf bir vatan aşkiyla ve yalniz

vatan askiyla şu olup bitenlere bak ine a şairin ■> Gitti mecnun lıanei dehri bana ismarladi, Bir harab evdir kalir divaneden divaneye.

beytini hatirlamamak mümkün olmuyor. Hal böyle olmakla beraber haklkatbin olarak itiraf etmelidirki kirk alti senelik b u eski hiç bir tebeddül yokdur denemez. Oyundan o vahşi av sahnesi artik

çikarilmiçdir• Tabancabedest olarak artik sokaklarda gençlik

avlanmiyor, dar agaci, sürgün gibi orta çag işkenceleri de,az çok zemana uymak için, kaldirilmişdlr. 3 u tebeddül küçümsenecek bir terakki degilsede tenkid, murakabe ve rau&kiefet gibi hrriyet, tahammül ve medeniyetin mehek taş^. d^nl^k olan lıaklari teslim ve kabul hususunda maalesef görünür hir değişiklik yokdur. şayet yarim asra karip bir müddet zarîinda yalnla vahşet sahnesini

kaİd irabiİdiğimiz ve henüz üst tarafina geçemediğimiz nazara alinlr ve b u müddet ati için pypt bir mikyas olarak tutulursa garb

demokrasilerine az çrfi|k yaklaşabilmek için aglebi ihtimal İliç olmazsa daha elli ¿ferielil^blsun bir semana ihtiyaoimiz olduğunu kabul etmek ntidktazidiıv dersiniz, dünyanin ati ay iş nev* inden olan b u gühkl s e r i ’^ d i m l a r i yaninda bizim İ m gidişiniz az çok bir deve adimi degilmidir ?

ölaude Earer " Los forces sprituelles de 1* orient ” nam kita- binda bizden baha otdigi gibi Asya milletlerinden olan Japonlardan da balıs etmişdir. 3 u kltabdaki malumata göre Japonlar topun

mevcudiyetini 1850 do sahillerini döven bir Amerika harb gemisi yüzünden Öğrenmişlerdir. Fakat 1902 de koskoca dua imparatorluğuna diz çökdürnriiş olmalar! düşünülecek olursa izim gibi Asyali olan bu milletim adim atmak tarsinda bizim tempoya uymadigi anlaşilir. B u vakiayi itiraf bizler için zorsada " K i ş i nolçsanini bilmek

gibi irfan olmaz " darbi meseli de gene bizim etarbi mesellerimiz- doÜlir. Hasili, benim gözüm, b u öyle bir uzun hikayedirki ne yazmak

y o ne d:.- anlatmakla bitmez !.... Derin sevgilerimle

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Plasma GSHPx levels were positively correlated with SOD and Cp values in the control subjects (r=0.40, r=0.45, p&lt;0.05), but the relationship was not found in

canis larvae having invaded the brain; whereas markedly elevated SP protein and NK-1R mRNA expressions concomitant with enhanced claudin-5 expression seemed to be associated with

Intracerebroventricular infusion of angiotensin II caused significant increases in urine flow, electrolytes excretion, osmolar clearance, and free water reabsorption rate of

萬芳醫院家醫科蔡蕙珊醫師,談失智症長者的鼻胃管難題

萬芳醫院廣泛應用微創手術新發展的「單一傷口腹腔鏡手術」

Fingerprint profiles are seen in the classical juvenile type while the adult type can be som ewhat variable showing granular material and/or fingerprint profiles.

AraĢtırmada üniversite öğrencilerinin genel aidiyet ölçeğinden aldıkları puanların aileden algılanan tutum değiĢkenine göre anlamlı düzeyde farklılaĢtığı sonucu

E[er girketiniz igin bir takrm tanrtrm gahgmalan yaplyorsanlz ve bunun igin bir planrnrz yoksa, plan yapmak igin zaman