• Sonuç bulunamadı

Başlık: KİTAP TANITIMIYazar(lar):KAYAOĞLU, İsmetCilt: 21 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000552 Yayın Tarihi: 1973 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: KİTAP TANITIMIYazar(lar):KAYAOĞLU, İsmetCilt: 21 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000552 Yayın Tarihi: 1973 PDF"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gustav E. Von Grunehaum, L' identile Culturelle de I' Islam, Önsöz: J.Berque, Fransızeaya çeviren: Rogcr Stuveras, Gallimard, Paris 1973,

XV+291.

s.

J

aeque Berque'in bir önsözü var, Berque burada yazarı tanıtıyor. Kültürden ne anladığını ve İsliim kültürü dediği vakit, yazarın ne Ca-hiliye Devri ve ne de Kur'an ile doğrudan doğruya ilgilenmediğini fa-kat denehilirse Emevilerden sonraki kültürü düşündüğünü açıklıyor.

Yazarııı ağzından kültürün ne olduğunu şöyle tanımlıyor: "Top-lumun tanıdığı zorunlu hallerde, insan davranışı veya kainat hakkındaki sorular ve cevapları içine alan çerçeveli bir sistemdir". Ru tanımı ön-söz yazarı yine Von Grunebaum'dan cümlecikler iktibas ederek geniş-letip açıklamaya çalı~ıyor. Arap modernleşmesinin (la modernite ara-he) birçok hususlarda uygunsuzluğunu belirttikten sonra bu kültür için-de göze çarpan hirkaç özelliği arka arkaya sayıyor: Teşehbüs ve yöne-lişin sübjektif oluşu; somuttan çok soyuta, deneyselolandan çok doğ-matik'e yöneliş; şifiihi olana karşı fazla meyiL. Bir bunun kadar fonk. siyonel karışıklıklar ki geleceğe yönelik tam bir kimliği ifade etmeye engelolur.

Von Grunebaum'un, tarihçi ve araştırıcı olarak ingilizce ve alman-ca ncşrettiği makaleler sonra bir kitap halinde toplanmıştır. Bu kitap halinde derIcmelerin haşlıcası 1969 yılında basılan 'Studien zum Kur-turbild und Selbstverstandnis des Islam' adlı eserdir. İşte bu eser

'1'-İdcntite CuIturelle de I'İslam' adı ile fransızcaya ingilizce çevirisinden çevrilmiştir. Ancak bu tanıttığımız haskı eserin ikinci bölümünü oluş-turan yedi araştırmayı içermektedir.

Eserin içindeki bu araştırmaların, daha önee neşredilenlerin, ne-rede ve hangi dergilerde neşredildiği belirtilmemiş. Öyle görünüyor ki bunlar, bugün sesini duyamadığımız fakat düşüneelerini izlediğimiz yazarın yaşamının son meyveleridir. Zira bunların içinde en eski tarihi taşıyan 1959 yılında yazılan araştırmadır.

(2)

426

İSMET KAYAO(;LU

Şimdi herhiri başına bir erudition olan bu araştırmaları kitaptaki sıraya göre verelim:

I- Kültürel etkinin doğurduğu sorun (s.l)

II- İslam dünyasında kültürel yönden bilinçlcşnıenin ilk-giinleri (s.19)

III- İslam kültürünün ve Kültürel antropolijisinin tahlili (sAl) IV - Kültürün klasikliği mefhumu (5.87)

V- Auto-image ve tarihe yaklaşım (5.107)

VI- Arap Dünyasının auto-image'ı içerisinde Batılılaşmanın en-tellektüel sorunu (s.135)

VII- Kültürleştirme (aecultııration), Bugünkü arap edebiyatının konuları (s.183)

Kitabın notları arkaya alınmış. Ayrı hir bibliyoğrafya verilmemiş-tir. Bu notlar (s.219-294), yazarın çalışmalarını yaparken, şarkiyat dı-şında, genel mahiyette hirçok kaynakları da fişlediğini göstermektedir. Zaten İslam Kültürü derken geniş bir zaman ve mekan içerisinde ve yalnız başına olmayıp diğer kültürlerle karşılıklı alışveriş içinde düşü-nülmüştür.

Kitap hakkında bir fikir edinmek için, herkes ve her ihtisas bölü-mü, kendi açısından bakabilir. Biz burada ancak birkaç ilginç pasajı sunmakla yetineeeğiz:

(s.10) "İslam kelam ilmi, birçok meselenin münakaşa edilebilir ve açık bir şekilde belirlenebilmesi yönünden Yunan metodolojisine çok şey borçludur." Bu ifadeyi daha aşağıda açıklarken yazar, Yunan dü-şüncesinin, İslam düşüncesine etkisinin hareket noktası 've hedef yö-nünden olmadığını ancak metod yöyö-nünden olduğunu belirtir. İslAm dü-şüncesinin muhtevasını zenginleştirirken, Yunan kaynakları, delil ileri sürme ve örnekleme alanını genişletmiş oldular.

(s.56) İslamın politika felsefesine değinen yazar, otorite ve eşitlik terimleri üzerinde duruyor, sünni ve şii düşünüş e göre bu iki terimin gereklerini anlayış farklıdır. Çünkü şiiler halifeye mutlak iktidar vere-rek, halifeyi peygamberin yanılma:ı ve eserini sürdüren bir kimse (eon-tinuateur) sünniler onu bir veki! (remplaçant) olarak görürler. İtaat yalnız Allah'adır. İnsanın vasıta olması bir semboldür. Otorite ve

(3)

ik-Y;IDF.!"TlTE CllLTURELLE DE L'ISLAM 427

tidar, ilke olarak, birhirinden ayrılmazlar. Allah kendi iktidarından hiçbir şeyi insana devretmemiştir. Allah seçtiği bir insan vasıtasıyla hükmetse de O mutlak Hakimdir.

(5.140) Batılılaşmanın anlamını yazar ~öyle açıklamaktadır: "Ya-~ayışın temel verileri yeni bir anlam taşır ve bu anlam, bahis konusu olan Batının yaşayış şekilleriyle, düşüncede bütünlük gösterir." Ya-zar hu konuda çeşitli görüşleri yansıtırken modern arap yazar ve dü-~ünürlerinin görüşlerine de yer verir

(,,148

v.d.). "Orta-doğu müslüman-ları arasında Avrupa uygarlığına yalnız Türkler uydular, fakat Mısır'ın iist sınıfları, kültür alanında Batılıla~ma bakımından Türk toplumun-dan daha da ileri gittiler denebilir."

(s.24.1) Yine Türklerden bahsederken onların dini alanda telifçi olduklarını; tevarüs ettikleri ~eyle modern bir~ey çatıştığında hem ge-leneğe ve hem de yeniliğe uygun bir yeniden gözden geçirmeye başvur-dııklarını helirtir. "Çünkü Türkler İslamın kaynaklarına Araplar ka-dar bağlı değillerdiı'." der.

Von Grunebauın'un eseri fikirlerinin orijinaIIiği ve hem Doğu hem Batı düşünür ve yazarlarmdan yararlanması bakımından dikkati çek-ınektedir. İslam düşünce tarihini inceleyenler için hiç şüphesiz eskime-yen hir kitap olarak kalacağına inanıyoruz.

Referanslar

Benzer Belgeler

Medeni Kanundan sonra çıkan Cemiyetler Kanunu ise dernek­ leri kazanç paylaşmaktan başka bir amaçla kurulan tüzel kişiler olarak tarif eder ki, bu kanun, Medeni Kanundaki

- Ancak, tıbbî ve teknik gelişmeler ve yeni bilgiler sonucu, Al­ man tıp ilmi ve ceza hukuku klâsik tariften ayrılmış, ölüm zama­ nı olarak beynin ölümünü

Diese (engere) Deutung des gesetzlichen Begriffs «Schvvangere» kann sich darauf stützen, dass die Umstellung der weiblichen Funk- tionsablâufe bei einer Schwangerschaft nach

Eğer, Fransız karı-koca İngiltere'de yaşarlar ve Fransız hukukunun «communaute des biens» (mal ortaklığı) re­ jimine, bütün hüküm ve sonuçları bakımından tâbi

Alman Cumhuriyeti şüphesiz ki bu dolayısiyle vâki desteklemeden ve isten­ memiş olduğu halde hasbî olarak Roma Hükûrnetinin kendine verdiği kuvvetten faydalanarak,

tmza anında Avrupa Konseyinde 10 devlet bulunuyordu : önce imzalamış olan Bruxelles Pakt'ının beş üyesi (Fransa, Büyük Bri­ tanya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg) italya

(29) da oldu­ ğu gibi bu perdeyi kaldıracaklardır. Bu davada, bir demiryolu şir­ keti, nakliye şirketi tarafından çıkarılan kömürlerin aynı şirket ta­ rafından naklini

Kontinental hukuk sisteminin cari olduğu memleketlerden Almanya Common Law sisteminden en çok istifade etmiş bir memlekettir.. ikinci Dünya harbindenberi Almanya, icra kuvvetinin