• Sonuç bulunamadı

Başlık: TÜRKLERİ BOĞAZLAR BÖLGESİNE ÇEKEN GERÇEK SEBEPLERYazar(lar):DAĞTEKİN, Hüseyin Cilt: 19 Sayı: 3.4 Sayfa: 177-199 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000653 Yayın Tarihi: 1961 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: TÜRKLERİ BOĞAZLAR BÖLGESİNE ÇEKEN GERÇEK SEBEPLERYazar(lar):DAĞTEKİN, Hüseyin Cilt: 19 Sayı: 3.4 Sayfa: 177-199 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000653 Yayın Tarihi: 1961 PDF"

Copied!
22
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T Ü R K L E R İ B O Ğ A Z L A R B Ö L G E S İ ' N E Ç E K E N G E R Ç E K S E B E P L E R

Dr. HÜSEYİN DAĞTEKİN

I. Bayezid Zamanı'nda devletin bir imparatorluk kadar genişlemesi için, çözülmesi gereken birçok meselelerin menşe'lerine O r h a n Bey Devri'nde ras-lanması dolayisiyle, incelemelerimizi, daha ziyâde bu devri gözönünde bulun­ durarak yapacağız. Filhakika, gerek coğrafî ve iktisadî, gerekse askerî, içtimaî ve siyâsî bakımlardan incelenmesi gereken ve bir devletin kurulmakta olduğunu göstermesi itibariyle, büyük önem taşıyan bir çok yönlerden dolayı, bu devrin en mühim devirlerden birini teşkil ettiği şüphesizdir.

O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n kurdukları Beğlik de, diğer A n a d o l u Beğlik-leri gibi, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u hudutlarında teşekkül etmiştir. İlkin M a r m a ­

ra Denizi'nin güney-doğusunda kurulan Beğlik, doğu, güney ve batı yönlerden diğer T ü r k Beğlikleri ile, kuzey tarafta da, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ile çevrilmiş bulunuyordu. Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u hudut kevvetlerine karşı uclara yerleştirilen diğer T ü r k toplulukları gibi, O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n de bu kuvvetlerle çarpışmağa başlaması mukadderdi. Ancak, bu çarpışmalar so­ nunda diğer beğlikler, kendi paylarına düşen toprakları ilhak ederek, Akdeniz ve Ege Denizi kıyılarına ulaşmışlar ve böylece yeniden elde edilebilecek saha-lardan mahrum kalmışlardır. Buna karşılık O s m a n l ı Beğliği'nin önünde, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ' n d a n kopardığı her yeni parçadan sonra, yalnız ken-disinin genişlemesini sağlayacak olan bölgeler uzanmıyordu, aynı zamanda her ileri hareket onu, dünyanın en önemli ulaştırma kavşak noktalarından birine, yâni B o ğ a z l a r Bölgesi'ne de yaklaştırıyordu. Bilhassa O r h a n Bey Devri, bu husustaki faaliyetler neticesinde, O s m a n l ı Beğliği'nin diğer beğliklerden tamâmiyle ayrıldığı bir devri belirtmesi bakımından, ayrıca zikre şayandır. Zira, K a r a s i Beğliği'nin ilhakı, O s m a n l ı Beğliği ile Bizans İ m p a -p a r a t o r l u ğ u ' n u n hudutlarını iki misli uzatmış, dolayisiyle iki devlet arasın­ daki temas imkânlarını da o nisbette arttırmıştır. Hâl böyle iken, S a r u h a n , Ayadın, M e n t e ş e gibi beğliklerin bu imparatorlukla her hangi bir teması kalmamıştır. Diğer taraftan coğrafya durumları, bu beğlikleri yeni toprak ka­ zançları ile kuvvetlenmekten mahrum bırakmakla kalmıyor, bir çok hırıstiyan milletlerin kuvvetleriyle karşılaşmalarına ve hiç bir şey kazandırmayan her zafer sonu biraz daha yıpranmalarına sebep oluyordu. O s m a n l ı Beğliği ise, henüz yalnız Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ile savaşlar yapmakta ve toprak kazançlariyle

(2)

1 7 8 H Ü S E Y İ N D A Ğ T E K İ N

kuvvetlenmekte idi. Ayrıca, O r h a n Bey Devri'nde Boğazlar'ın sahillerine de ulaşılmıştı 1.

Bu itibârla her şeyden önce, bir çok problemin çözümlenmesinde baş unsur olarak rol oynadığına kaani bulunduğumuz yol şebekesinin, Bursa'ya ve ora­ dan da Boğazlar Bölgesi'nin merkezi olan İ s t a n b u l ' a doğru uzanmasını şema hâlinde görmek gerekir:

Filvaki XIV. Yüzyıl ortalarında K o n y a - Bursa yolu, Akşehir ve Kü­ tahya'dan geçiyordu. Bu yol, K a r a m a n O ğ u l l a r ı Ülkesi ile G e r m i y â n O ğ u l l a r ı topraklarını O s m a n l ı Beğliği arazisine bağlıyordu. C a n d a r -O ğ u l l a r ı Beğliği'ni bağlayan yol da, Sinop - K a s t a m o n i - Bolu - Mu­ d u r n u - G ö y n ü k - Geyve - İ z n i k - Bursa istikametini takip etmektey-di. Ç o r u m - A n k a r a - E s k i ş e h i r - Bursa yolu da önemliyetmektey-di. İ z m i r yolu M a n i s a üzerinden B e r g a m a - Balıkesir - M i h a l ı ç - Bursa istikametinde uzandığından, Aydın, S a r u h a n ve K a r a s i Ü l k e l e r i ' n d e n geçerek geliyordu.

Bütün bu yolların B o ğ a z l a r Bölgesi'ne girmesi ve burada toplanmasiyle, Bursa ne kadar yakından ilgili ise, bu bölgenin hakikî merkezini teşkil eden İ s t a n b u l da o kadar ilgilidir. 2 Nitekim bu yollar, O s m a n l ı Beğliği'nin, büyük bir devlet hâline gelmesi için, ilk iktisadî ve askerî imkânları te'min ettiği gibi, T ü r k l e r ' i n Boğazlar'a yaklaşmalarında ve Bizans topraklarını ele geçirmelerinde de başlıca görevleri üzerlerine çekmişlerdir.

Yol şebekesinin bu durumu ile te'min ettiği imkânların, diğer sebeplerle birlikte, A n a d o l u halkı nazarında O s m a n l ı Beğliği'ne, A n a d o l u

Beğlik-leri arasında mühim bir mevki sağladığı açık bir gerçektir. .

Diğer taraftan, O s m a n l ı Beğliği'nin teşekkülü sıralarında A n a d o l u ' d a iktisadî bir buhran mevcuttu. Bu da, M a r a m a r a Bölgesi'nde doğmakta olan yeni bir İ k t i s a d î Ü n i t e ' n i n , O s m a n l ı H âk i m i y e t i altında güvenle gelişmesi, Anadolu'daki iktisadî buhranın sarstığı muhtelif zümrelere mensup pek çok insanın buralara göçetmesine sebep oldu3. Göçmenlerin büyük bir kısmı, küçük bir ücret mukaabili orduya yazıldı.4

1 — Filhakika A n a d o l u ve bilhassa R u m e l i ' d e başlayan genişleme hareketleri, ilk olarak, O h a n Bey Zamanı'nda büyük ölçüde dikkati çekecek bir mâhiyet iktisap etmiştir. Bu hususta ay­ rıca, H a y r u l l a h , Tarih-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye (İst. 1271-1292), cz. 3, s.85 vd. ile M. F u a d K ö p r ü l ü , Osmanlı Devleti'nin Doğması ve Büyümesi (Ülkü) M c , c. VII./42 (Ankara 1936), s.406 vd.; P. W i t t e k , Ankara Bozgunundan İstanbul'un Zaptına (1402-1455). Tür. Trc. H. İ n a l c ı k ( T T K . ) , Bl. e. VII./27 (Ankara 1943), s. 558-60a bknz.

2 — F. T a e s c h n e r , Muhtelif Devirlerde Anadolu'nun yolları ve Cihan münakalâtına nazaran vaziyeti. Tür. Trc. H â m i d S. S e l e n (Ed. Fak.) Mc.c.V. (İst.1927), s.100 vd. - P.Wittek, Ankara Boz­ gunundan. s.560. — H. İ n a l c ı k , Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş ve inkişafı devrinde Türkiye'nin iktisâdi vaziyeti üzerinde bir tetkik münâsebetiyle (TTK.), Bl.c.XV./ 60 (Ankara 1951,) s.639.—F.Dirimtekin, İstanbul'un muhasara ve zaptı (Res.T.) Mc.c.IV./41 (İst.1953), s.2224.

3 - Âşık P a ş a - Z a d e , Tarih. Nşr. Âli Bey (İst. 1332), s.17. - İ d r î s - i B i t l i s i , Heşt Behişt. Tür.Trc. nus. A b d ü ' l B â k i Sa'di, Dibâcei Tercümei Heşt Behişt (İst. H a m i d i y e " M u -r a d M o l l a " ktp. Yz.n-r. 928), 44B, 54A. O s m a n ' ı n K o y u n - H i s a -r ta-rafla-rında, Bu-rsa,

(3)

At-T Ü R K L E R I B O Ğ A Z L A R B Ö L G E S I N E Ç E K E N G E R Ç E K S E B E P L E R 179

Muhtelif istikametlerden gelen yolların kavşak noktalarında bulunan Bi-zans şehirleri T ü r k l e r ' e geçtikçe, bu şehirlerde hâsıl olan boşluklar göçmen-1er tarafından dolduruluyordu. Bu durum, zamanla diğer T ü r k Beğlikle-ri'nin kadrolarını boşalttığı gibi, içtimaî yapılarını da karıştırdı. Neticede, bun­ ların kendiliklerinden denecek bir şekilde sönmelerine sebeb oldu. M a r m a r a Bölgesi İ k t i s a d î Ünitesi'ne bağlı A n a d o l u şehirleri, T ü r k istilâsından önce, mubadelede bulundukları sahalarda, T ü r k idaresi altında yeniden işbirliği imkânlarına kavuşacağı için, T ü r k l e r ' e kötü gözle bakmıyorlardı. O s m a n l ı l a r

hıristiyanlardan, feodal beğler (Tekfûrlar)'in aldıklarından daha az vergi alıyor; dolayısiyle, halk da mukavemetten vazgeçiyordu5.

Bundan başka, O s m a n l ı Ordusu'nun ihtiyâçları da günden güne art-tığından, satınalma gücü yükseliyor, reayanın mahsûlü devamlı olarak kıy­ metleniyordu. B a l k a n l a r ' ı n ıssız kalmış bölgelerine yerleştirilen göçmenler, R u m e l i halkının iktisadî hayatını takviye etmekteydi6. Y ı l d ı r ı m Bayezid

Devri'nde, O s m a n l ı Ülkeleri'nin istihsâl kapasitesi, O s m a n l ı Devleti'nin, V e n e d i k ve Ceneviz ile olan siyâsî münâsebetlerine de tesir edecek kadar, önem kazanmış bulunuyordu 7.

Buna karşılık, O s m a n l ı l a r ' ı n B o ğ a z l a r Bölgesi'nde ilk rasladıkları Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ise, A n a d o l u ve Rumeli'de kaybettikleri şehir ve

r a n o s , K e t e ve K e s t e l Tekfirleri ile yaptığı.söylenilen bir muharebe için, A n a d o l u Beyleri'nden yardımcı kuvvetler istediği de ayrıca kaydedilmiştir (vrk 72B). Varak nr. ları tarafımızdan ko­ nulmuştur. - L û t f i Paşa, Tevârih-i âl-i Osman. Nşr. Âli Bey (İst. 1341), s. 22 de, her taraftan bilgin ve olgun kimselerin O s m a n G â z î iline geldikleri işaret edilmiştir. — H a y r u l l a h , ayn. esr. cz.l., s.106 vd. - M. F. K ö p r ü l ü , Os. Dv. Doğm. s.406. - P. W i t t e k , Menteşe Beyliği. Tür. Trc. O r h a n Ş. G ö k y a y (Ankara 1944), s. 16 vd. ile Ankara Bozgunundan. s.560. - Mustafa A k d a ğ , Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş ve inkişafî devrinde Türkiye'nin iktisâdi vaziyeti (TTK.) Bl. c.XIII. (1949), s. 497, 503 vd. ile ayn.mkl.Bl.c.XIV. (1950), s.326.

4. - M e h m e d Neşrî, Cihan-nümâ, die altosmanische Chronik des Mevlâna Mehemmed Neschri. Faksimile nşr. F. T a e ş c h n e r , s.45

5. - Âşık P a ş a - Z â d e (Âli), s 43. - î d r î s - i B i t l î s î , ayn nus. vrk. 121A. - Tevârih-i âl-i Osman, die altosmanischen Anonymen Croniken. İn Text und Übersetzung Heraus gegeben von Dr. F. Giese I. Text und Variantenverzeichnis (Breslau 1922), s. 15. - Neşrî (F. T a e s c h n e r ) , s. 31. - K a r a - Ç e l e b i - Z â d e , Ravzatü'l-ebrâr (Kahire 1248), s.342. - G i b b o n s , Osmanlı İm-paratorluğu'nun kuruluşu. Tür. Trc. R. H u l u s i [ Ö z d e n ] (İst. 1928), s.113. - P. Wittek, Ankara Bozgunundan. S. 559 vd., 563. - î. H a k k ı U z u n ç a r ş ı l ı , Osmanlı Tarihi, c.I. (Ankara 1947), s. 41,74 ile Murad I, İA.c. VIII. (İst. 1960), s. 588, 598. - H. İ n a l c ı k , Os. İmp. Kuruluş devri. ayn. yer. s.633. - M.M. A k t e p e , XIV ve XV. Asırlarda Rumeli'nin Türkler tarafından iskânına dâir, Türkiyat Mc.c.X. (İst. 1953), s. 299 vd.

6. - Âşık P a ş a - Z â d e (Âli)' s 49. - L û t f i P a ş a (Âli), s.41- - İ b n - i K e m â l , Âl-i Osman Tarih...i ( N û r u o s m a n i y e . . . ktp. Yz.nr. 3078), c.III., vrk.l2B .- Tevârih-i âl-i Osman (F. Giese), s. 26. Z i n k e i s e n , Geschichte des osmanischen Reiches in Europa, c.I. (HamburgGotha 1840), s.211. -I orga, Geschichte des osmanischen Reiches nach den Quellen dargestellt,c.l. (Gotha 1908), s.212. - Gib-bons, adı geç. esr, s. 113. - F. K ö p r ü l ü , Les Origines se I'Empire Ottoman (Paris. 1935)' s 126 ile Os. Dv. Doğm. s.405,407 vd. - M. H a l i l Y ı n a n ç , Bayezid I., İA.c.II. (1943), s.370 A. da, I. Ba-yezid'in Ü s k ü p şehrine T ü r k l e r ' i yerleştirdiğine işaret etmiştir. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I.,

(4)

180 HÜSEYİN DAĞTEKİN

ve kasabalarla bir çok ticâret ve san'at merkezlerinden m a h r u m kalmış; hattâ, geçinmesi için lüzumlu hububatı, dışardan getirmeye, bütçesini yalnız İ s t a n b u l gümrük gelirleriyle düzenlemeye ve kuvvetlerini b u n a göre ayarlamaya mecbur olmuştu. Hâlbuki, gümrükler yabancı devletlere tanınan haklar yüzünden, pek az bir gelir te'min edebiliyordu8. Diğer taraftan, O s m a n l ı - T ü r k l e r i de vergi ve asker almak suretiyle, bu imparatorluğun mâliyesini dâima zayıf bulundurmağa çalışıyorlardı 9.

Bu coğrafî ve iktisadî âmiller, O s m a n l ı B e ğ l i ğ i ' n i n , diğer beğliklerden d a h a çok asker olmasını ve asker olarak kalmasını gerektirdiğinden, beğliğin geniş askerî kadrolara sahip olması tabi'î idi. Bu kadrolar ilk ö n c e l e r i , A n a d o l u ' -n u -n işsiz kalmış ve buraya göç etmiş, muhtelif zümreleri-ne me-nsup iş araya-n insanlariyle doldurulurdu.Yeni ele geçirilen topraklardan büyük bir kısmı, "G â z î, A l p ve A l p - E r e n " unvanları ile isimlendirilen atlı ve yaya askerlere dağıtıldı. Bu erler arasında, diğer ülkelerden ve A n a d o l u ' d a n gelmiş " G a r i p l e r = G a r i p -Y i ğ i d l e r " d e mevcuttu 1 0 .

Yukarda işaret edilen yollar, diğer beğliklerle olan bağları ve bu göçleri, başka bölgelere giden yollardan daha kolay te'min etmekteydi. Genel olarak, O s m a n l ı B e ğ l i ğ i ile B i z a n s İ m p a r a t o r l u ğ u arasında cereyan eden savaş-lara dinî bir mâhiyet atfolunduğundan, bu zahirî görünüş arakasında şahsî men­ faatleri gizlemek kolay oluyordu. Bu sebeble, hakikî mücâhitler arasına, büyük bir kısmı maişetlerini sağlamak için, gaza ve cihât propagandası yapan dervişler

s. 60 vd., 66, 70,76,140 ile Murad I., ÎA.c. VIII., s.588,590. - M. Akdağ, Os. İmp. Kuruluş ve in-kişafı. s.499 vd.' 504,506 vd. - M. A k t e p e , ayn. mkl. s. 300 vd. - H. İ n a l c ı k , Os. İmp. Kuruluş devri. ayn. yer, s.635'642.

7. - S i l b e r s c h m i d t , Venedik menbalarına nazaran Türk İmparatorluğu'nun zuhuru zamanında Şark Meselesi. Tür. Trc. A. C e m â l K ö p r ü l ü (1st. 1930), s. 58-60. - P. Wittek, Menteşe Beyliği, s. 82. - M. A k d a ğ , adı geç. mkl. ks. I., s.511; ks. II., s.390 vd.

8. — Diplomatarium Veneto—Levantinum sive Acta et Diplomata. Res Venetas Graecas atque Levantis, illustrantia. 2 kısım. Yunancadan Trc. R i c h a r t T. P r e d e l l i , Venetüs 1880-1889, ks. I.vsk. LXXIII. de, V e n e d i k Duc'ünün, B i z a n s İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n gümrük durumuna âit tutumu, çok açık bir şekilde ifâde edilmiştir. Ayrıca ayn. esr. vsk. LXXXIV. e de bknz.-Belgrano, Dokumenti riguardanti la colonia Genovese di Pera. Genova 1888. Frans. Trc. C a m i l l e B e r g e u t ve ondan Tur. Trc. B e h ç e t G ü c e r (TTK. ktp. daktilo yz.), vsk. X, 7 . H a y r u l l a h , ayn.. esr. cz. 3. s.47. M a n

-froni, Le Relazioni fra Genova, I'lmpero Bizantino e i Turchi. Genova 1898, s. 711 vd. - Vasiliev, Histoire de I' Empire Byzantin. Frans. Trc. P. B r o d i n-A. B o u r ğ u i n a, c. II (Paris 1932), s. 297. - Uzunçarşılı, OT., c.I., s. 34,66,121.- F. D i r i m t e k i n , İstanbul'un muhasara ve zaptı (Res T.)Mc. c.IV 41 (İst. 1953), s. 2224. - H. İ n a l c ı k , Os. İmp. Kuruluş devri. ayn., yer. s. 645. - M. A k t e p e , ayn. mkl., s 299.

9. - O s m a n l ı Hükümdarları, bilhassa I. M u r a d ' d a n itibaren, her fırsattan ve her olaydan faydalanarak, hızlanan bir tempo ile yardımcı asker ve vergi isteklerini attırmak suretiyle, bu yöne verdikleri önemi göstermişlerdir.

10 - Ebu'1-Hayr-i Rûmî, Saltuk-nâme [XV. asır.]. Tanıtan: F. K ö p r ü l ü , Anadolu Selçukluları Tarihi'nin Yerli kaynakları, (TTK.) Bl.c. III./27 (1943), s. 435 vd, 437-438.- Ahmedî, İskender-nâme. Nşr. N. Âsım, Osmanlı Tarih-nüvisleri ve müverrihleri, (TOEM.)c.I./l (İst 1326),

(5)

TÜRKLERİ BOĞAZLAR BÖLGESİNE ÇEKEN GERÇEK SEBEPLER 1 8 1

de katılıyorlardı 11.

Netice itibariyle, bütün bu imkânlar, O r h a n Bey'in bir orduya sahip ol-masını mümkün kılmıştır. 12.

Bu yüzden, Boğazlar istikametinde gelişen O s m a n l ı - T ü r k ilerileme-lerinin, esâs itibariyle, islâmın hıristiyan üzerine yaptığı bir cihâd neticesi değil, daha ziyâde, başta iktisadî sebepler neticesi vukubulduğu anlaşılmaktadır. Dolayısiyle bu hususla ilgili olarak, P. W i t t e k tarafından ileri sürülen " G â z î t o p -l u -l u k -l a r ı n ı n baş-lıca âmi-l o-lduğu tezinin de gerçek-le a-lâkası, diğer âmi-l-lerden fazla değildir. F. K ö p r ü l ü , bunun bahis konusu değer âmillere üstün gele-miyeceğine ayrıca işaret etmiştir 13.

Bununla beraber yaptığımız incelemeler, ilk O s m a n l ı beyleri zamanında Bizans'la yapılan savaşların, A n a d o l u halkı ve hattâ diğer islâm-ülkelerinde hıristiyanlara karşı açılan dinî savaşlar olarak telâkki edildiğini göstermiştir. Nitekim K a r a m a n - O ğ l u Ali Bey, Rumeli'ye ayak basan O r h a n Bey'e, hıristiyanlarla savaşması için, seçme bir birlik göndermiş, amcasını da gazaya göndermek arzusunda olduğunu bildirmişti 14.

Ancak, P Wittek'in gördüğü kaynaklar dikkatle incelenecek olursa,

s.46-49. - Âşık P a ş a - Z â d e (Âli), s, 13 vd. - İ d r î s - i B i t l î s î , ayn. nus. vrk. 13B, 36A, 44-45A, 243B. — îbn—i K e m â l , ayn. nus.c.II., vrk. 33A. — O r u ç Beğ, Tevârih—i âl-i Osman. Die frühosmanischen Jahrbücher der Urudsch. Oxford ve Cambridge elyazmalarını ilk olarak tanzim eden ve nşr. F. B a b i n g e r . Hannover 1925, s. 12-14. - L û t f i P a ş a (Âli), s. 21 vd. - Neşrî (F. T a e s c h n e r ) , - s.35. - H a y r u l l a h ; ayn. esr. cz. 1, s. 112 vd. - K ö p r ü l ü , Les Origines. s. s. 93 vd., 101, 106 ile Os. Dv. Doğm. s. 408. - P.Wittek, Menteşe Beyliği, s.14 vd. - M. A k d a ğ , adı geç. esr. ks. II. s.326 vd. - M. A k t e p e , ayn. mkl. s. 300.

11. — Ebu'l—hayr—i Rûmî, adı geç. esr. s. 434. — İ d r î s - i Bitlisi, ayn. nus. vrk. 36A. Mü­ ellifin burada, devletin kuruluşu sırasında başlıca dayanak noktası olarak, Ahîlik müessesesinin, eğitim ve inancının görülmesinin gerekli bulunduğu hissini verecek derecede, dervişlik üzerinde durduğunu tesbit edebiliyoruz. — K ö p r ü l ü , Osmanlı İmparotorluğu'nun kuruluşu meselesi, Hayat Mc. sy.12 (1927), s.2 ile Les Origines. s. 94 ve Or Dv. Doğm s 408. - Cihât için ayrıca bk. H. S. Şibay, Cihât, İA. c. I I I . (1944), s 164171. M. A k d a ğ , adı geç. esr. ks. I I . s. 327, 348. -H. İ n a l c ı k , Os. İmp. Kuruluş devri. ayn. yer, s. 639.

12. - K ö p r ü l ü , Os. Dv. Doğm. s. 405 de, İbn B a t t u t a ile Ömerî'nin, O r h a n Bey'in kuvvetli bir orduya sahip bulunduğundan bahsettiklerini işaret etmektedir. Ayrıca bk. M.Akdağ, adı geç. mkl. ks. II., s. 327.

13. — K ö p r ü l ü , Osmanlı İmparotorluğu'nun Etnik Menşei Meseleleri (TTK.) Bl.c. VII. (1943), s. 285 vd. - P. W i t t e k , Ankara Bozgunundan. s. 560. - Ayrıca bk. H. İ n a l c ı k , Os. İmp. Kuruluş devri. ayn. yer, s.639.

14. - U z u n ç a r ş ı l ı , Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 1937, s.5 de, A l â e d d i n Ali Bey'in K a r a m a n - o ğ u l l a r ı Beyliği hükümdarlığı zamanı, 1356-1396 ve OT., c. I., s. 11 de, 1381-1398 yılları arası olarak gösteriliyor. - B. bk. Y ı n a n ç , Bayezid I., İA., c. I I . (1943), s. 377B. - Ş. T e k i n d a ğ , Karamanlılar, İA. c. VI. (1953), s. 321 B. de, bu konuyu doktora tezinde işlemiş bulunan müellif, en doğrusu olmak üzere, Ali Bey'in K a r a m a n Beyliği'-nin başına 1354 tarihinde geçmiş olduğunu, 1397 de de, I. B e y a z i t tarafından öldürüldüğünü kaydetmektedir. Ayrıca, ayn. mkl. ayn. yer s,323 B ye de bknz.

(6)

1 8 2 HÜSEYİN DAĞTEKİN

devrin telâkkilerine göre, bu kaynakların " O r d u n u n m o r a l e ğ i t i m i " ile il­ gili oldukları görülür 15.

O s m a n l ı - T ü r k l e r i , M a r m a r a Bölgesi'nin 16 güney-doğusuna yer-leşirken, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n A k r i t a s (Uc Bölgesi) teşkilâtı da kal-dırılmış bulunuyordu. İ z n i k İ m p a r a t o r l u ğ u devrinde kendilerine toprak verilen, vazife ve vergilerden muaf tutulan hudut kolonileri, yalnız memleketi düşman istilâsına karşı korumakla mükellefti. Fakat V I I I . M i c h a e l Pala-eologos, Akritas'ların bütün haklarını ellerinden aldı. Bu hareket, impara-torluğun müdâfaa sorumluluğunu üzerine almış olan bu teşkilâta en büyük dar-beyi teşkil etti.

Bu hudut kolonileri, maddî refahlarını müdâfaa mecburiyetinde bu-lundukları devirlerde, dolayısiyle imparatorluğu da büyük bir gayretle mü-dâfaa etmiş oluyorlardı. Karara karşı baş-kaldıran koloniler te'dip edildiler. Bu şekilde hareket ise, onları büsbütün zayıflattı. Bunun üzerine devlet, hudutların müdâfaasını da doğrudan doğruya kendi üzerine aldı.

İmparatorun bu siyâsî hatâsı yüzünden hudut bölgeleri halkı, disiplinden mahrum, kendilerini korumaktan âciz fakir çiftçiler durumuna düştüler. Hâl böyle iken, ağır vergiler vermek mecburiyetinde de kaldılar17. Şüphesiz, XIII.

Yüzyıl sonlarında vukubulan bu hâdise, Bizans hudut bölgelerinin merkeze bağlılıklarının ve müdâfaa gayretlerinin zayıflamasına sebeb oldu. Bu da, kale-ler dışında kalan yerkale-lerin istilâsını kolaylaştırdı 18. Aynı hâl D o ğ u - T r a k y a ' d a da T ü r k istilâsı için, müsait bir zemin yarattı19.

Bir taraftan hudut bölgelerinin bu askerî durumu, diğer taraftan su taşma­ ları, salgın hastalıklar ve depremler de, T ü r k l e r ' i Boğazlar'a yaklaştırmakta idi 20.

15. — Ebu'1-Hayr. s. 441. — A h m e d î, İskender-nme, ayn. yer, s.46-51. — Enverî, Düs-tûr-nâme. Nşr. M. H a l i l [Yınanç] (İstanbul 1928). - O r u ç , Tevârih-i âl-i Osman (F. Ba b i n g e r ) . Tevârih-i âl-i Osman (F. Giese). - Âşıç P a ş a - Z â d e (Ali). — İdr îs-i B i t l î s î ve L û t f i P a ş a (Âli). Bu kaynakların P. W i t t e k tarafından görülmüş olmasına muhakkak nazarıyla bakmaktayız (müellif).

16. — Bu hususta geniş bilgi, Birinci Coğrafya Kongresi (zabıtları), İst. 1941. " I . T ü r k i y e C o ğ r a f y a K o m i s y o n u R a p o r u , s. 76-85 ve T ü r k i y e ' n i n Coğrafî B ö l g e l e r i H a r i t a s ı ' ' n d a mevcuttur. Raporda, T ü r k i y e yedi mıntakaya, her mıntaka bölgelere ve bölgeler de yörelere ay­ rılmıştır. İkinci mıntakayı teşkil eden M a r m a r a M ı n t a k a s ı ise, İ s t r a n c a , E r g e n e , Ç a t a l c a , K o c a e l i v e C e n u p M a r m a r a B ö l g e l e r i'ne ayrılmıştır.

17. — G i b b o n , The History of the declin and fall of the Roman Empire, c. VII. (London 1855), s.138. — Vasiliev, c. II., s.282. — M ı r m ı r o ğ l u , Osmanlı ve Bizans Tarihinde Uç Beyleri (Tanin gzt. 20.X.1943). - Ayrıca P. W i t t e k , Menteşe Beyliği, s.4-13, 10 not nr. 26, 15 - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s. 25. - B . bşk. H a m m e r (Atâ), Dv. Os. T, c. I., s. 113 e de bakınız.

18. - Vasiliev, c. II., s.282. - P. Wittek, Menteşe Beyiliği, s.6,8 vd., 15 vd. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c. I., s. 74. — M ı r m ı r o ğ l u , adı geç. mkl. — H. İ n a l c ı k , Os. İmp. Kuruluş devri. ayn. yer, s. 633.

19.. - M ü n e c c i m - B a ş ı , Sahâ'ifü'l-ahbâr, c. III., Tür. Trc. N e d i m (İst. 1285), s. 297 de, L a l a Ş a h i n P a ş a ' n ı n kemâl-i adlile hareket etmesinin, Serez çevresinin barış yoluyla ilhakını sağladığını kaydetmektedir. - Ayrıca bk. U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s. 63, 74-77.

(7)

TÜRKLERİ BOĞAZLAR BÖLGESİNE ÇEKEN GERÇEK SEBEPLER 183

Gözden geçirdiğimiz bu âmillerden sonra, konumuzu ilgilendirdiği nisbette, siyâsî âmilleri de hatırlatmak fayda sağlayacaktır. Filhakika, yüzyıla yakın bir zaman devam eden bu devre zarfında, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ' n d a n başka 21, A n a d o l u Beğlikleri ile V e n e d i k ve Ceneviz C u m h u r i y e t l e r i ' n i n , Bal­ k a n Yarımadası'ndaki devletlerin, O s m a n l ı Devleti'nin gelişmesi kar­ şısında aldıkları siyâsî durumlarının, bu mesele ile büyük ilgisi bulunduğu şüphesizdir.

O s m a n l ı - T ü r k l e r i , kendi iç oluşları ve Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ile meşgul bulundukları sıralarda, A n a d o l u Beğlikleri tarafından fazla rahatsız edilmemişlerdir. Önce O s m a n Bey'in, Paflagonya Beği U m u r Bey'e tâbi olduğu anlaşılıyor. Onun ölümünden itibaren, memleketin C a n d a r - O ğ u l l a r ı Beyliği'ne ilhakına kadar geçen zamanda O s m a n Bey kısmen serbest hareket etmiştir. C a n d a r O ğ u l l a r ı , bir taraftan K a r a d e n i z sahil şehirlerini istilâ ve muhtemel deniz taarruzlarına karşı tedbir alırken, diğer taraftan da O r t a -A n a d o l u M o ğ o l Valileri ve bilhassa E r t e n a - O ğ u l l a r ı ' n a ve hudut bir komşularına mukabele etmiye uğraşırken, bir hıristiyan devletle savaşmakta olan bu küçük Beğlik hakkında fenalık düşünemezdi. Ancak, iş işten geçtikten sonra, iki taraf arasında rekabet ve çarpışmalar başlamıştır.

G e r m i y â n - O ğ u l l a r ı da, S a r u h a n ve Aydın gibi, komutanlarının kurdukları beğlikler kuvvetlendikten sonra, bir kara devleti hâline gelmişti. Bu beğlik K a r a h i s a r ile İ n a n ç - O ğ u l l a r ı ' n a tabî memleketleri ilhakı müteakip H a m i d - O ğ u l l a r ı ' n a , husûsiyle K a r a m a n - O ğ u l l a r ı ' n a karşı savunma ted­ birleri almak zorunda kaldı. Bu sebeble O s m a n l ı l a r aleyhinde teşebbüsleri­ ne tesadüf etmiyoruz.

K a r a s i , S a r u h a n , Aydın ve M e n t e ş e Beğlikleri ise, daha ziyâde ilk yıl­ larda, taarruz istikametleri, ne birbirleri ve ne de Osmanlılar'ın taarruz istika­ metleri ile kesişmiyordu.

O s m a n l ı Beğliği ile beraber, bu beş memleketin takip ettikleri gayeler de birbirinin aynı idi. K a r a m a n - O ğ l u Ali Bey'e gelince, o da, Orhan'ın son yıllarına kadar O s m a n l ı l a r ' ı hareketlerinde nisbeten serbest bırakmıştı22. Buna makabil, Bizanslılar'la savaşan O s m a n l ı l a r ' ı n ilk zamanlarda A n a d o l u Beğlikleri ile çarpışması ve fetihlerde bulunması imkânsızdı. Böyle

20. - J i r e c e k , Geschichte der Bulgaren, Prag 1876. Tur. Trc. F a z ı l I ş ı k ö z ü (TTK. nda daktilo yz.), s. 44. - I o r g a , Gesch. Os. Reiches., c . I , S. 196. - M. A k t e p e , adı geç. mkl., s.299 vd.

21. — O r h a n Bey'in ölümü tarihine kadar süren bu zaman içindeki O s m a n l ı - B i z a n s münâsebetleri ayrıca ele alınmıştır.

22. - İbn-i K e m â l , ayn. nus. c. II., vrk. 11B. - M. Âli, Künhü'lahbâr, c.V. (İst. 1277), s. 66 vd. - M ü n e c c i m - B a ş ı , ayn. esr. c. I I I . , s.292. - P a f l a g o n y a Emîri U m u r Bey ve oğul-, ları hakkında, P. Wittek'in Menteşe Beyliği (s. 20-22) ile U z u n ç a r ş ı l ı ' n ı n Os. Tarihi (I.25) nde, H a m m e r , d e (Dv. Os. T.I. 85 ve 88) ve M o r d t m a n n ' ı n , Îsfendiyâr-Oğulları isimli mkl. nde. (İA. V./2,1072 B) bilgi verilmiştir. Ancak verilen bütün bu malûmata rağmen, bu hususta mevcut şüp­ helerin giderilmesi de mümkün olamamıştır.

(8)

184 HÜSEYİN DAĞTEKİN

bir savaşın, bilhassa manevî sebebler dolayısiyle neticesiz kalması ihtimâli kuv­ vetliydi. Zirâ,Osmanlı Devleti, diğer beğlikler gibi,islâmdı ve islâm beğliklerin-den birine açılacak savaş diğer beglikleri de O s m a n l ı - T ü r k l e r i aleyhine çe­ virebilirdi.

Buna karşılık, batıda ve kuzeyde Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u toprak­ larına doğru yapılacak bir harekât, Anadolu'nun bütün müslüman halkı tara-fından hiç olmazsa desteklenebilirdi. Nitekim, O s m a n l ı - B i z a n s savaşları daha ilk andan itibaren, aynı zamanda bir din savaşı telâkki edildi.

Bununla beraber, O r h a n Bey,bir fırsattan istifâde ederek Karasi,toprakla-rınm da büyük bir kısmını ilhak etmekten çekinmemiştir. S. M u r a d ise, sıhriyet yoluyla kısmen G e r m i yân M e m l e k e t l e r i ' n i ve para karşılığında H a m i d -Eli'nin bir kısmını O s m a n l ı Ülkeleri'ne eklemeyi bilmiştir.

Memlûkler'in, hızla gelişen O s m a n l ı Devleti'ne iyi gözle bakmadık­ ları, fakat, hudut komşuları olmadıklarından, onlara bir şey yapamadıkları ve hudut bir komşuları olan A n a d o l u Beğlikleri'ni O s m a n l ı l a r aleyhine tahrik ettikleri bilinmektedir 23.

O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n Boğazlar'a yaklaşma hareketleri karşısında, Boğazlar Bölgesi'nin iktisadî ve askerî durumu ile yakından alâkadar olan V e n e d i k ve Ceneviz C u m h u r i y e t l e r i de A n a d o l u Beğlikleri'nin gös-terdikleri kayıtsızlığı göstermekle, O s m a n ve O r h a n Beyler'in, geriden emin bir hâlde hedeflerine hızla yürümelerini sağladı. Bu iki denizci devlet ve kolo-nileri, bir taraftan birbirleriyle rekabet ve hattâ, umumiyetle savaş hâlinde bu-lunmalarından, bir taraftan da Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ile uğraşmalarından, başlarını kaldırıp, Boğazlar'a doğru yayılan yeni bir siyâsî varlığın gelişmesi ile, lüzumlu olduğu şekilde meşgul olamadılar. Kendi iktisadî ve ticarî

menfaat-Ş. T e k i n d a ğ , Karamanlılar, İA., c. VII., s. 32IA da, O s m a n l ı l a r ile K a r a m a n - O ğ u l l a r ı arasında zıddiyet ve kıskançlığın nasıl başladığını işaret etmiştir. — Ayrıca bk. K ö p r ü l ü , Üs. Dv. Doğm. s.406. - U z u n ç a r ş ı l ı , Murad I., İA.,c. VIII., s. 592. Filhakika 1354 de, A n k a r a ' n ı n O s m a n l ı Ü l k e l e r i ' n e katılmasına kadar, K a r a m a n - O ğ u l l a r ı ' n ı n açıktan açığa bir hareketlerini göremiyoruz. A n k a r a ' n ı n askerlik ve siyâset yönlerinden arzettiği önem, K a r a m a n — O ğ u l l a r ı ile O s m a n - O ğ u l l a r ı ' n ı n arasını açmaya yetmiştir. 1361 de I. M u r a d ' ı n hükümdar olması üze-rine, K a r a m a n l ı l a r A n k a r a ' y ı kendi idareleri altına almağa kalkmışlar; fakat, I. M u r a d ' ı n burayı geri alması ilk icrââtını teşkil etmiştir. ( U z u n ç a r ş ı l ı , OT.I.s.62). Yine ayrı. esr. I. s. 133-135 de, b. bşk. K a r a m a n - O ğ l u Ali Bey'in Bosna K i r a l ı ile O s m a n l ı l a r ' a karşı anlaşarak, yaptığı 1386-1387 taarruzunu da, bu beyliğin tutumunu açıklaması bakımından, başkaca önemli bir örnek olarak kaydedebiliriz.

23. O r u ç (F. B a b i n g e r ) , s.16. İdrîsi B i t l i s î , ayn. nus., vrk. 173A, 177B. H a y -r u l l a h , ayn. es-r. cz. 4, s.67,74. — Z i n k e i s e n , G. Os. Reiches. c. I., s. 254. - Vasiliev, ayn. es-r. c. II., s.290 vd. da, genel olarak, A n a d o l u Beğlikleri'nin, latin devletlere karşı olduğu kadar, Os-m a n l ı l a r ' ı n kendilerine karşı da bir tehdit teşkil ettiklerini hissettikleri andan itibaren, gerek lâtin devletlere ve gerekse B i z a n s İ m p a r a t o r l u ğ u ' n a dostluk beslemeğe başladıklarını kay-detmektedir. - B. bşk. P. W i t t e k , Ankara Bozgunundan. s. 562, - U z u n ç a r ş ı l ı , Anadolu Beylik-leri. s.5,10 vd., 16; OT.,I., s. 14 vd., 71, 133; Germiyân-Oğulları, ÎA., c. IV., S.768A. ve Hamid-Oğulları, 1 A., c.V., s. 190 B ile Murad I., I A..c. VIII., s. 590 vd.

(9)

TÜRKLERİ BOĞAZLAR BÖLGESİNE ÇEKEN GERÇEK SEBEPLER 1 8 5

larından başka bir şey düşünemez hâle gekmiş olan bu şehirler 24, Boğazlar'a sokulan büyük T ü r k Tehlikesi'ni geri atmayı düşünmediler ve dolayısiyle de, İ s t a n b u l ' u n Fethi'ne kadar, zuhur eden bir çok fırsatları kaçırmış oldular. İ m p a r a t o r VIII. M i c h a e l , bu İ t a l y a n devletler arasındaki rekabeti kö­ rüklemek suretiyle, imparatorluğun hayat sahalarında yerleşmelerine imkân ver-miyerek, bunların muhtemel müşterek baskınından korunmak gayesini takip ediyordu. Onun bu siyâsetini, kendisinden sonra gelenler de tatbik ettiler.

Venedik ile Ceneviz müttefikleriyle beraber, B o ğ a z l a r Bölgesi'nde K a r a d e n i z hâkimiyeti, Boğazlar'ın serbestiyeti ve B o z c a a d a meseleleri yü­ zünden, birbirleriyle bir çok defalar çarpıştılar. Bu çarpışmaların en önemlisi 1350_ 1355 savaşıdır. Bu savaşa O r h a n Bey de karışmış veya karıştırılmıştır.

O s m a n l ı Beğliği esasen, 1345 de Bizans meselelerine resmen müdâhale hakkını te'min etmiş bulunduğundan, bu iki denizci devletin, hiç olmazsa bu durumu göz önünde tutarak, aralarındaki rekabete bir son vermeleri icâp ederdi. Buna rağmen, her iki Site birbirleriyle uğraşmakta devam ettiler. O s m a n Bey'in serbest harekete geçişinden 1350 ye kadar devam eden yarım asır zarfında karşılıklı olarak, yekdiğeri için ne düşünmüş ve ne yapmışlarsa, bu tarihten sonra da öyle hareket etmişlerdir.

1352-1354 yılları arasında, O s m a n - O ğ l u ' n u n aştığı " T e p e Noktası"nı gördükleri hâlde, menfaatlarını birleştirmek yolunda bir harekette bulunamadı­ lar. Netice O r h a n Bey'in zaferini gördü ve T ü r k l e r Rumeli'ye yerleşmek amaciyle girdiler.

Bu iki cumhuriyet, T ü r k Gücü'nün 1394 de en yüce seviyesine eriştiğini ve bu sebeble B o ğ a z l a r ve diğer O s m a n l ı Ü l k e l e r i ile temasta bulunan yerlerde, menfaatlarının tehlikeye düştüğünü görmelerine rağmen, ortaya bir K ı b r ı s Meselesi çıkmasını önliyemediler. Bu yüzden aradaki düşmanlık ye­ niden başladı. Hattâ, 1392-1402 deki büyük H a ç l ı Savaşı'nın en hareketli geçen yılında (1396) dahi bu düşmanlık devam etmiştir 25.

T ü r k l e r Boğazlar'ı ele geçirirlerken, V e n e d i k - C e n e v i z rekabetinden ne kadar faydalanmışlar ise, Rumeli'de tutunarak bu bölgeye batıdan da

sokul-24 - M a n f r o n i , s. 691. -W i e l, The Navy of Venice (London 1910), s. 212 vd-S i l b e r s c h m i d t , adı geç. esr. s. 4 de, C e n e v i z ile V e n e d i k arasındaki rekabet ve mücâdelelerden birinin de, 1381 de sona erdiğini kaydettikten sonra, s. 11, 13, 33, 39 ve 120 de bu konu üzerinde çeşitli olaylara temas etmiştir. Ayrıca bk. V a s i l i e v , c. 11., s. 297. -U z u n ç a r ş ı l ı, OT., c. 1., s. 119, 121, 123 v e . T u k i n , Osmanlı İmparatorluğu devrinde Bo­ ğazlar Meselesi (İst. 1947), s. 3.

25 — Diplomatarium Veneto Levantinum. Ks. II., vsk. V., VIII., XIV. ve diğerleri. -W i e l, adı geç. esr., s. 212 vd. - S i l b e r s c h m i d t , ayn. esr., s. 4, 6 vd. K ı b r ı s M e s e l e s i yüzünden çıkan anlaşmazlık, C e n e v i z ile V e n e d i k şehir devletlerini, 1394 - 1397 yılları arasında da, birbirlerine karşı yeniden düşman durumuna sokmuştur. Bk. ayn. esr. s. 8 vd -I o r g a , GOR. c. -I, s. 191. - V a s i l i e v , ad. geç. esr., c. -I-I., s. 312 - 314. - U z u n ç a r ş ı l ı OT, c. I, s. 97, 121 - 123.

(10)

1 8 6 HÜSEYİN DAĞTEKİN

mak hususunda, Balkanlar'daki devletlerin siyâsî durumlarından da o nisbette istifâde etmişlerdir.

Filhakika O r h a n Bey Rumeli'de kendi hesabına kaleler zaptettiği ve bu cihetten de K a r a d e n i z Boğazı'na yaklaşmağa çalıştığı sıralarda, B a l k a n D e v l e t l e r i arasında ciddî bir birlik mevcut değildi. B u l g a r l a r . Bizans İm­

p a r a t o r l u ğ u ile, S ı r p l a r da Bulgarlar'la uğraşıyorlardı.

1349 da Bulgaristan, Stefan D u ş a n ' ı n himâyesindeydi. İ s t a n b u l ' a girmek ve imparator olmak isteyen Sırp Kıralı, 1355 e kadar,

Bizans arazisinden başka, hemen hemen bütün B a l k a n l a r ' ı isrilâ etmişti 26. Onun imparator olması O s m a n l ı l a r ' ı n B a l k a n fetihleri için ciddî bir tehlike teşkil edebilirdi. D u ş a n ' ı n aynı tarihte vukubulan ölümü, B a l k a n Y a r ı m a d a s ı ' n ı n kaderini değiştirdi. Çünki, D u ş a n T ü r k İ s t i l â s ı ' n ı n geleceğini görüyordu. Hattâ, P a p a tarafından, O s m a n l ı -T ü r k l e r i ile B a t ı - A n a d o l u -Türkleri'ne karşı yapılacak mücâdelenin başı olarak ilân olunmuştu 27. Bu yüzden K a n t a k u z e n o s ' u n , O r h a n Bey'in kuvvetlerini R u m e l i tarafında bulundurmak lüzumunu hissettiğini söyliyebi-liriz.

Bu sebeble, B a l k a n fütuhatını oldukça kolay vukubulmuş ve büyük zayiat verilmeden 28 neticelendirilmiş bir istilâ hareketi olarak kabul edebiliriz. E d i r n e ve F i l i b e şehirlerini geri almak amaciyle harekete geçen M a c a r , Sırp, Bulgar, ve Bosnalılar'a R o m e n kuvvetlerinden meydana getirilmiş bulunan G ü n e y - D o ğ u

A v r u p a H a ç l ı Ordusu'nun, 1363 de Sırp-Sındığı Muhârebesi'nde yanil-miş olması, O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n K a r a d e n i z Boğazı batı sahillerinden M e r i ç Nehri'ne kadar uzanan Doğu—Trakya Bölgesi hâkimiyetini takviye etti. Bu suretle her iki Boğaz'ın batı kıyıları ile H ı r i s t i y a n D ü n y a s ı arasında, Boğazlar'ın müdâfaa edilebilmesi için, lüzumlu genişlikte bir müdâfaa sahası elde edilmiş oluyordu.

O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n B o ğ a z l a r Bölgesi'ni ele geçirmesi ile neticelenen ileri hareketleri üzerinde müessir olduğunu gördüğümüz bu sebeblerden başka, Rumeli'de genişlemelerini sağlayan ve dolayısiyle, B o ğ a z l a r Bölgesi hâkimi­ yetinin emniyet altına alınabilmesi ile ilgili daha bir çok sebebler gösterilebilir.

Netice itibariyle denebilir ki, B o ğ a z l a r Bölgesi'nin elde edilmesi ve bunun sonucu olarak, A n a d o l u - H i s a r ı ' n ı n yaptırılması için yüz yıl kadar bir zamanın geçmesi lâzım gelmiştir. Ancak, bu kadar bir zamanı dolduran

26. - J i r e c e k , ayn. esr., s.41. - I o r g a , GOR., c.I., s. 181. - U z u n ş a r ş ı l ı , OT, c.I., s.44,63; O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n istilâları sırasında B u l g a r i s t a n ' ı n durumu için de, bk. s. 81, 83; D u ş a n hakkında s. 87-89 a bknz.

27. - I o r g a , c.I., s.199-200. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT, c.I., s. 63, 89.

28. - B a l k a n l a r ' d a k i O s m a n l ı fütuhatı, T ü r k l e r ' i n merhametli, mütevâzi, çalışkan, âdil ve mağlûplardan az vergi alan insanlar olması dolayısiyle, istilâya uğrayan B a l k a n halkının, genel olarak T ü r k l e r ' i iyi karşılamalarını sağladığından, nisbeten kolay olmuştur. (bk. U z u n -çarşılı, OT., c.I., s.74-78).

(11)

TÜRKLERİ BOĞAZLAR BÖLGESİNE ÇEKEN GERÇEK SEBEPLER 1 8 7

sayısız olaylar ve bunlara karşı alınan tedbirler sonunda B o ğ a z l a r Bölgesi hâkimiyeti kısmen sağlanabilmiştir. O s m a n Bey'den başlayarak, B o ğ a z l a r Bölgesi'nin iktisadî, coğrafî, siyâsî ehemmiyetini takdir etmiş olan O s m a n l ı hükümdarları bu bölgeye sistemli bir şekilde sokulmuşlar ve kuvvetlerinin kâfi geldiğini gördükleri zaman, buradaki bütün yabancı unsurları atmaya çalışmış­ lardır. Bu hareketleri önleyici tedbirler almak için, bir asırlık bir zaman az sayı-lamıyacağı hâlde, Batı Dünyası'nın, vaktinde bu işe el koyamaması, bölgenin T ü r k l e r ' i n eline geçmesine ve hattâ burada dahi onlara karşı taarruza geçmesine imkân sağladığını kaydetmek yerinde olur.

İşte bu sebeble Hisar, Türkler'in yüz yıllık bir zamanda harcanan çeşitli gayretleri sonunda kurulmuş olan B o ğ a z l a r Hâkimiyeti'nin ilk müstahkem sembolünü teşkil eder.

(12)

I . M U R A D Z A M A N I ' N D Â O S M A N L I - B İ Z A N S M Ü N Â S E B E T L E R İ N E . G E N E L B İ R B A K I Ş 1361 - 1389 ' • Dr. HÜSEYİN DAĞTEKİN

Gerek D ü n y a T a r i h i ' n d e ve gerekse T ü r k ve Avrupa, hattâ H ı r i s t i y a n l ı k T a r i h i ' n d e büyük bir yer işgal eden O s m a n l ı ve Bizans İ m p a r a -t o r l u k l a r ı ' n m , birbirleri ile olan münâsebe-tleri bakımından, I. M u r a d Za-m a n ı (1361-1389), iki taraf arasındaki kuvvetler Za-muvâzenesinin bir daha sağ-lanması mümkün olmayacak şekilde bozulduğunu ve Bizans'ın da bu durumu benimsemiş görünmek zorunda kaldığını göstermesi itibariyle ilgi çekicidir. Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n , bilhassa Boğazlar'a hâkim olmak istediklerini gördüğü O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n e karşı, varlığını koruyabilmek için, Osman-lılar'ın ilk zamanlarından başlıyarak, İ s t a n b u l ' u n Fethi'ne kadar büyük. gayretler sarfettiği açık bir gerçektir.

I. M u r a d D e v r i başlarken, imparatorun gösterdiği cesaret, M u r a d Hü-d â v e n Hü-d i g â r ' ı n şahsiyet ve siyâsetinin ortaya çıkmasiyle Hü-derhal kırılmış ve Bi-zans Siyâseti'nin H i n t e r l a n d ' ı n ı teşkil eden Avrupa'nın, D o ğ u ile fazla ilgilenmemesi ise, onu yalnız bıraktığından, Pâdişah'ın karşısında çok küçül­ mesine ve çok zayıflamasına sebeb olmuştur.

Gerçekten O r h a n Bey'in oğlu ve ilk R u m e l i F â t i h i Şehzade S ü l e y m a n P a ş a ' n ı n ani olarak ölümü ve bu suretle savaş bölgesinden kaybolması, ihtiyar O r h a n Bey için bir felâket, O s m a n l ı Beğliği için bir şanssızlık olduğu kadar, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u için de, istikbâl bakımından son ve aldatıcı bir ümit kaynağı teşkil etmişti. Zira O r h a n Bey, bu acının yaşlılığına eklenmesiyle son bir kaç yılını yas içinde geçirdiğinden, D e v l e t İşleri'ni kısmen göremez hâle gelmiş bulunuyordu.

O r h a n Bey'in yaş itibariyle dördüncü oğlu olan M u r a d Bey1, ağabeği ile beraber T r a k y a ' d a idi. Onun şehid düşmesi üzerine, ordunun komutasını eline almıştı. Bir kaç yıl sonra da, babasının ölümünü savaş bölgesin­ de haber alan Genç Şehzade, Bizans'la devam etmekte olan savaşın sevk ve idaresini komutanlara emânet etmek ve Bursa'ya dönerek, D e v l e t

İşleri'nin idaresini eline almak zorunda kaldı. Bu olayları ve değişiklik­ leri dikkatle takip eden İ m p a r a t o r V. J o h a n n e s , iki devlet arasında kurul­ muş olan barış hâlini bir taraflı olarak bozdu (1361). M a r m a r a kıyısındaki

1. - Iorga, Geschichte des osmanischen Reiches nach den Quellen dargestellt, c.I. (Gotha 1908), s.176. - I. Hakkı Uzunçarşılı, Murad I., ÎA., c.VIII./86 (1st. 1959), s. 587.

(13)

1 9 0 HÜSEYİN DAĞTEKİN

bir kaç yer müstesna, Burgaz, Ç o r l u ve Malkara'yı aldıktan sonra, Kher-sonesos (Gelibolu Y a r ı m a d a s ı ) ' a kadar, Rumeli'deki bütün T ü r k top­ raklarına saldırdı ve T ü r k kuvvetlerini geriye attı2.

Şu hâlde, I. M u r a d ' ı n tahta geçtiği sıralarda, Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ile O s m a n l ı Beğliği arasında, Bizans'ın sebeb olduğu bir savaş durumu yaratılmış bulunuyor demekti. Bu savaşın ilk safhası (1361-1363), M u r a d Bey'-in, Anadolu'daki işleri yoluna koyarak3, 1363 de savaş bölgesine hareket et­ mesiyle sona ermiş oldu4. T ü r k O r d u s u savunma durumundan kurtularak, harekete geçti. V. J o h a n n e s ' i n geri almağa muvaffak olduğu bütün kaleler ve şehirler tekrar zaptedildi.

. Bu istilâ sırasında, Edirne'nin düşmesine engel olmak için, Baba-Eski ile P m a r - H i s a r arasındaki Sazlı-Dere mevkiinde toplanmış olan Bizans kuvvetleri ve Bulgarlar'la yapılan "Lüle-Burgaz meydan muhârebesi"nde düşman mukaavemeti tamâmiyle kırılmış ve E d i r n e de ele geçirilmiştir. Hare­ kâttan sonra, D e d e - A ğ a c ı - D i m e t o k a - E d i r n e - K ı r k l a r e l i dâhil, bu hudut ve M e r i ç N e h r i batısından geçen bir hatla K a r a d e n i z sahilleri arasında kalan bütün bölge, bir daha geri verilmemek üzere O s m a n l ı - Ü l k e l e r i ' n e ilhak olunda (1363)5. Bu suretle, savaşın ikinci kısmını teşkil eden O s m a n l ı harekâtı ile, T r a k y a ele geçirilmiş oluyordu.

O s m a n l ı - T ü r k l e r i ' n i n hızla gelişen bu ileri hareketleri karşısında V. J o h a n n e s ' e ilk yardım eli V e n e d i k Duc'u L o r e n z o Çelsi tarafından uza­

tıldı. Fakat, Venedikliler'in yeni duruma esaslı bir müdâhaleleri görülmedi. Bunun üzerine, Filibe'nin T ü r k l e r ' e geçmesinden sonra, İ m p a r a t o r da

Mu-2. - İdrîs-i Bitlîsî, Heşt Behişt. Tür. Trc. nus. Adbü'1-Bâki Sa'di, Dibâce-i tercüme-i Heşt Behişt (İst. Hamidiye "Murad Molla" ktp. Yz.nr. 928), vrk. 134B-139A. (Varak numaraları verilmemiş olduğundan tarafımızdan konulmuştur.). - Ibn—i K e m â l , Âl-i Osman tarih...i (Nû-ruosmaniye ktp. Yz. nr. 3078), c. III., vrk. 34A. - M. Âli, Künhü'l-ahbâr, c.V. (İst, 1277), s.48 vd. - S o l a k - Z â d e , Tarih (İst. 1297), 26 vd. - H a y r u l l a h , Tarih-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye (İst. 1271-1292), cz. 3, s.98 ve cz. 4,.s. 42. - U z u n ç a r ş ı l ı , Murad I., ayn. yer, s. 587.

3. - T e v k i î (Nişancı) M e h m e d Paşa, Tevârihü's-Selâtini'l-Osmaniyye. Nşr. M. H a l i l Y ı n a n ç . Millî tarihîmize dâir eski bir vesika (TTEM.), c.XIV. (İst. 1924), s. 91. Idrisi B i t -lisi, ayn. nus., vrk. 143B, 144B, 145A..- İ b n - i K e m â l , Âl-i Osman tarih...i (İst. Ali Emiri ktp. Eski Yz. nr. 30), c.III., vrk. 3B. Lûtfi Paşa, Tevârihi Âli Osman. Nşr. Âli (İst. .1341), s. 31. -M. Âlî, adı geç. esr, c.V., s. 66. — M ü n e c c i m - B a ş ı , Sahâ'ilfü'l—ahbâr, c.III. Tür. Trc. N e d i m (İst. 1285), s. 292. - Z i n k e i s e n , Geschichte des osmanischen Reiches in Europa, c. I. (Hamburg-Gotha 1840), s.243. - U z u n ç a r ş ı l ı , Osmanlı Tarihi, c.I. (Ankara 1947), s. 61 vd. Ayrıca, I . M u r a d ' ı n , 1354 de O s m a n l ı Ü l k e l e r i arasına katılan ve sonradan tekrar elden çıkan A n k a r a ve dolayları ile S u l t a n - Ö n ü (Eski-Şehir) taraflarını geri aldığına ve kardeşlerini ortadan kaldırdığına dâir bk. ayn. müellifin Murad I. (s.587 vd.) isimli makalesi. - Ş. T e k i n d a ğ , Karamanlılar, İA. c.VII. (İst. 1953), s. 321A.

4. - O r u ç Beğ, Tevârih-i âl-i Osman. Die Frühosmanischen Jahrbücher des Urudsch. O x f o r d ve C a m b r i d g e elyazmalarını ilk olarak düzenleyen ve nşr. F. B a b i n g e r . Hannover 1925, s.20 vd. İdrîsi B i t l î s î , ayn. nus. vrk. 146A. Lûtfi P a ş a (Âli), s.32. M ü n e c c i m -Başı, Adı Geç. esr, c.III., s.292. - Z i n k e i s e n , Gesch. Os. Reiches., c.I., s. 218 de, I. M u r a d ' ı n B a l k a n l a r ' d a k i fütuhatına 1361 de başladığını kabul etmektedir. - U z u n ç a r ş ı l ı , Murad I., ayn. yer., s. 588 ve OT., c. I., s.62

(14)

MURAD ZAMANINDA OSMANLI BİZANS MÜNASEBETLERİNE GENEL BİR BAKIŞ 1 9 1

r a d Bey'in tekliflerim kabul ederek, Barış A n t l a ş m a s ı imzalamağa mecbur oldu. Zira, T ü r k l e r , Anadolu'dan devamlı olarak göçmen getiriyorlar ve bun-ları, daha ziyâde sahil bölgelerine yerleştiriyorlardı. Bu suretle kıyılar dikkatle kontrol altına alınmakta olduğundan, savaşa devam imkânı gün geçtikçe aza-lıyordu.

Yapılan antlaşma ile Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u , T r a k y a ' d a O s m a n l ı Devleti'nin yerleşmesini tanıdıktan başka, her yıl belirli bir vergi ve yardımcı kuvvetler göndermeği de kabul ediyordu. M u r a d Bey A n a d o l u ' d a savaşa tutuşacak olursa imparator, Bizans O r d u s u ile onun yanında yer alacaktı. Bu ise, Bizans'ın T ü r k himayesini kabul etmesi demekti (1364) 6.

O s m a n l ı D e v l e t i ile Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u arasında zahiren bir barış devri açılmış bulunmasına rağmen, bir taraftan imparator, doğabilecek fırsatları gözetliyor, diğer taraftan M u r a d Bey de, D i m e t o k a ' d a üsslenerek, Bizans hudutları dışına taşan genişleme hareketlerine devam ediyordu. En so-nunda F i l i b e de düştü.

Bir kaç yıl içinde Bizans'ın katlanmak zorunda kaldığı durumla, şimdi B u l g a r i s t a n ve S ı r b i s t a n da karşı-karşıya kalmış bulunuyordu.

Olayların bu suretle gelişmesi Balkan Devletleri'ni birleştirdi. M a c a r

Kı-5. — Tevkiî M e h m e d Paşa, ad. geç. esr, s.91. — Âşık P a ş a - Z â d e , Tarih. Nşr. Âli Bey (1st. 1332), s. 52-54. - îdris-i Bitlîsî, ayn. nus. vrk. 146A-150A. - Lütfi P a ş a (Âli), s. 32 vd. — İbn-i K e m â l , adı geç. esr (Ali Emirî nus.), c.III., vrk. 3B—5A. — M e h m e d Neşrî, Cihân-nümâ, die altosmanische Chronik des Mevlâna Mehemmed Neschrı. Faksimile nşr. F . T a e s c h n e r , 52 vd. - Tevârih—i âl-i Osman, die altosmanischen Anomymen Croniken. In Text und Überset-zung Heraus gegeben von Dr.F.Giese. I. Text und Variantenvezeichnis (Breslau 1922), s.20 vd. - K ü ç ü k N i ş a n c ı M e h m e d Paşa, Tarih. İst. 1279, s. 118-120. - H o c a Sa'dü'd-din, TâcütTevârih, c.I. (İst.1279), s. 7073. M.Âli, ad. geç. esr, c.V.,s.6669. K a r a Ç e l e b i -Zâde, Ravzatül-ebrâr (Kahire 1248), s. 344 vd. - S o l a k - Z â d e , yan. esr, s. 28-30, 33-35. - Mün e c c i m B a ş ı , ayMün. esr, c.III., s. 292294. H a y r u l l a h , ad. geç. esr, cz. 4, s. 4850. — U z u Mün -çarşılı, OT., c.I., s.63-65 ve Murad I., ayn. yer, s. 588. - B. bşk. D u k a s , Bizans Tarihi. Tür. Trc. M i r m i r o ğ l u (İst. 1956), s.6 olmak üzere bknz. H a m m e r , Dv. Os. T. Tür. Trc. M. Atâ. c.I. (İst. 1329)), s.207 vd., 217 vd. - Z i n k e i s e n , ad. geç. esr. c.I., s.218-226. - J i r e c e k , Gesc-hichte der Bulgaren (Prag 1876). Tür. Trc. F. Işıközü (TTK. nda daktilo yz.), s.59. - I o r g a , Geschichte des osmanischen Reiches. c.I., s.207 de, Burgaz'ın çeşitli yer aldıkları hk. açıklama yapılmıştır.

6. - Tevkiî M e h m e d Paşa, ad. ge. est, s.91. - Lûtfi P a ş a (Âli) s. 41. - İbn-i K e m â l , ad. geç. esr (N. Osmaniye nus.) , c. I I I . , vrk. 9B. — Tevârih-i âl-i Osman, ayn. yer (Dr.F.Giese), s.26. H a m m e r , Dv.Os. T.(M.Atâ), c.I., s.212,229. H a y r u l l a h , ayn.esr, cz.4, s.42,51. -I o r g a , Gesch. Os. Reiches., c.-I., s. 212 vd. - U z u n ç a r ş ı l ı , Os. T., c.-I., s.49, 64-66 ve Murad -I., ayn. yer, s.588.

7. Âşık P a ş a Z â d e , ayn. esr (Âli), s.55. İ d r î s i B i t l î s î , , ayn. nus. vrk. 152B. 155A. Lûtfi P a ş a (Âli), s.3335. İbni K e m â l , ayn. esr (Ali Emirî nus.), c.III., vrk. 7A. -M.Neşrî (Dr.F.Taeschner), s. 56 vd.-Tevârih-i âl-i Osman (Giese), s. 21-24 de, bu muharebe-nin cereyan ettiği y e r i " Ç i r m e n karşusuna, şimdiki zamanda dahi ol yere S ı r f S ı n d u ğ u dirler" şeklinde açıklanmakta ve E d i r n e ' n i n fethinden sonra yapıldığı sanılan iki meydan muharebesinin, sözü geçen aynı muharebe olduğunu kaydetmektedir. — H o c a sa'dü'd-din, ad. geç. esr, c.I., s.

(15)

1 9 2 HÜSEYİN DAĞTEKİN

ralı Nagy Lajoş, Sırp, Bulgar, Bosna, U l a h ve M a c a r kuvvetlerinden mey­ dana getirilen " G ü n e y - D o ğ u A v r u p a H a ç l ı O r d u s u " nun başına geçti. Buna rağmen, bu birleşik kuvvetlere, E d i r n e yakınında büyük kayıplar ver­ dirilerek perişan edildi (1365) 7. " S ı r p - S ı n d ı ğ ı " adı verilen bu muharebe, her ne kadar Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u ' n u n düşmanı olan Bulgar ve Sırp K ı r a l l ı k l a r ı ' n a da indirilmiş bir darbe teşkil etmekte ise de, imparatoru memnun edecek şekilde neticelenmemişti. Çünki bu mühim zaferi O s m a n l ı O r d u s u ' n u n bir keşif kolu mahiyetindeki Ö n c ü K u v v e t l e r i kazanmıştı. Şu hâlde, asıl O s m a n l ı O r d u s u , henüz ciddî bir meydan muharebesi vermemiş bulunduğun­ dan8, Kısm-i Küllî (asıl ordunun kendi) bütün dinçliği ile ayakta duruyor ve her hâlde yeni fırsatlar kolluyordu. Mevcudu 60,000 e yaklaşan bu taze kuvvetin 9 önünde, yalnız Bizans'ın elindeki küçük topraklar değil, bütün Balkan Y a r ı m a d a s ı da istilâya açık kalmış bulunuyordu.

M u r a d Bey'le yaptığı antlaşma geregince, bu Balkan Paktı'na açıktan-açığa katılamıyacağını kuvvetle tahmin ettiğimiz J o h a n n e s ' i n , bu Haçlı Sefe-ri'ni müteakip beklediği kurtuluş ümidi de böylece suya düşmüş oluyordu. . İmparator 1371 yılına kadar, şartlarına bağlı kalacağına yemin ettiği bir antlaşma belgesine rağmen, M u r a d Bey'le müttefik de bulunduğu hâlde, yerine oğlu IV. Andronikos'u 10 bırakarak (1363) gizlice Avrupa'ya ve oradan da M a c a r i s t a n ' a gitti. K ı r a l N. Lajoş'a T ü r k l e r ' e karşı kendisine yardım edil­ diği takdirde, katolik olabileceğini söyledi. Bununla beraber, K ı r a l ' ı n T ü r k -ler'i iyi tanıması sebebiyle, bu müracaatı sonuçlandırmak mümkün olamamıştır. Mamafih Lajoş, İ m p a r a t o r ' u n dayısı olan S a v u a k o n t u VI. Amadeo'ya, yeğenine yardım etmesi için mektup yazdı. Bu hususta ayrıca P a p a da isrâr

etti 11.

7379. K a r a Ç e l e b i Z â d e , ayn. esr, s.344346. S o l a k Z â d e , ayn. esr. s. 31 vd. M ü n e c -cim-Başı, c.III., s.293 vd. - H a m m e r , Dv. Os. T. (M.Atâ), c.I., s.209,212 vd. - H a y r u l l a h , ayn. esr. cz.4, s.43,53 vd. — Z i n k e i s e n adı geç. esr, c.I., s.225 vd. — J i r e c e k , ayn.ers, s.59. -I o r g a , Gesch. Os. Reiches. c.-I., s.241 de, muharebenin, 1371 de Ç i r m e n mevkiinde vukûbulduğunu, bu muharebeye S ı r p - S ı n d ı ğ ı adı verildiğini kaydetmeketedir. — U z u n ç a r ş ı l ı , OT, c.I., s. 65-67,81. Ayrıca, Ç i r m e n Muharebesi'nin, yalnız S ı r p l a r ' l a ve 1371 de yapılan ayrı bir mey-dan muharebesi olduğu hakkında bk. ayn. esr, c.I,, s. 91 nt.2, s. 127; b. bk. U z u n ç a r ş ı l ı , Mu-rad I., ayn. yer, S.589B.

8. - O s m a n l ı O r d u su'nun,bilhassa R u m e l i tarafında yaptığı istilâ hareketi esnasında karşılaştığı ilk ciddî tehlike, birleşik Sırp, Bulgar, Bosna, Eflâk ve M a c a r kuvvetleri idi. Düş-manı, L a l a - Ş â h i n Paşa'nın maiyetindeki komutanlardan H a c ı İl-Beği, 10,000 kişilik bir kuvvetle dağıtmış, kaçanlardan bir kısmı M e r i ç N e h r i ' n d e boğulmuş, bir kısmı da yok edilmiştir. M a c a r K i r a l ı N a g y Lajoş zorlukla canını kurtararak kaçabilmiştir. ( U z u n ç a r ş ı l ı , Murad I., ayn yer, s.589 ile bu konu için faydalandığı diğer eserler).

9. - D o n a d o da Lezze, Historia Turchesca (1300-1514), Publicata adanotata, Impreuna cu o introducere de Dr.I.Ursu (Bucuresti 1910), s.6 da, S.Murad'ın, 60,000 kişi olduğu söylenilen bir ordu ile, G e l i b o l u tarafına geçtiğini ifâde etmektedir. Yaptığımız hesaplar ve tahminlere göre, bu ordunun o sıralarda toplananlarla bu sayıya yükselebileceğine ihtimâl veriyoruz (müellif). 10. H a m m e r , Dv, Os. T.,c.I.,s. 230. H a y r u l l a h , ayn. esr, cz. 4, s.43 vd. U z u n -çarşılı, OT., c.I:, s.49.

(16)

MURAT ZAMANINDA OSMANLI BİZANS MÜNASEBETLERİNE GENEL BİR BAKIŞ 1 9 3

1366 da 15 kadırga ve 1500 erle yola çıkan Amadeo'ya, M a c a r i s t a n ve K ı b r ı s K ı r a l l ı k l a r ı ile V e n e d i k C u m h u r i y e t i de katılmak karârınday-dılar. Fakat, konta ancak 4 Ceneviz ve bir o kadar da V e n e d i k savaş gemisi ile M i d i l l i beyi F r a n c i s c u s G a t t i l u s i o iltihak ettiler. A m a d e o , Bulga-r i s t a n yoluyla memleketine dönmekte olan impaBulga-ratoBulga-run, bu memlekette tevkif edilmesi üzerine, onu kuratarmak için, harekete devam zorunda kaldı. 24

Ağus-tos 1366 da Akdeniz Boğazı'nı geçerken, G e l i b o l u kalesini zaptederek, Bi-z a n s l ı l a r ' a verdi (1366); K a r a d e n i Bi-z ' e açıldı. B u l g a r i s t a n ' ı tehdit ederek imparatoru kurtardı 12.

Bu esnada babasının dayısı olan Amadeo'ya yardım ettiği anlaşılan IV. Andronikos'un M a r m a r a D e n i z i sahillerini tecâvüz ederek, T ü r k toprakları üzerinde tahribat yaptırmış olması ihtimâli kuvvetlidir. Nitekim, bir kaç gemiyle Y a l o v a ' y a çıkarma yapan Bizanslılar'a şiddetle karşı konulmuş ve yüzlerce esir de alınmıştır 13.

V. J o h a n n e s ' i n , M u r a d Be y'in haberi olmadan ve onun aleyhine müt-tefik aramak kastiyle seyahate çıkması, Amadeo'nun hareket tarzı, Bizans-l ı Bizans-l a r ı n GeBizans-liboBizans-lu'ya sahip çıkmağa kaBizans-lkışmaBizans-ları ve nihayet YaBizans-lova baskını,

mevcut antlaşmanın B i z a n s l ı l a r tarafından açıkça ihlâli demekti. Böylece, 1364 barışı yedi senelik olduğu hâlde, daha o yıldan itibaren Bizans İ m p a r a -t o r l u ğ u ve yardımcıları -tarafından, bir -taraflı olarak bozulmuş bulunuyordu. Keza, bu sıralarda tahrip ve işgal edildiğini tahmin ettiğimiz Biga ile Gelibolu'-yu geri almak ve Biga harekâtına yardım etmiş olan imparatoru te'dip etmek maksadiyle I. M u r a d da harekete geçmeye mecbur olmuştur 14.

Bu harekât, M u r a d Bey'in Bizans topraklarını ikinci istilâsı oldu. Bu defa B i z a n s - O s m a n l ı savaşı, bir mütareke mâhiyetinde olan 1364 barışının imza edildiği yılda başlıyarak, on iki yıl kadar devam etmiştir (1364-1376):

Savaşın ilk safhası, 1367 ye kadar Bizans ve yardımcılarının taarruzları ile geçer. İkinci safhası ise, Bizans'ın elindeki son arazi parçalarının T ü r k l e r

12. - İbn-i K e m â l , ayn. esr (Ali Emirî), c.III., vrk. 8A-9A. - Kiliseler'in birleştirilmesi konusu bilindiği üzere, IV.— XVI. yüzyıllar arasında 21 kere ele alınmıştır. (Bk. H a y r u l l a h , cz.I., s. 132). Bu sebeple bu konuya alışılmış ve mesele cazibesini kaybetmiştir. Ayrıca aynı müellif ve ayn. esr, cz. 4, s.44 e de bknz. - J i r e c e k , ad. geç. esr. s.62. - I o r g a , Gesch. Os. Retches., c.I.,s. 225-229. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT, c . I , s.49 vd. 69,83 de müellif yanılarak, İmparatorun 1367 de A v r u p a ' y a gittiğini, dönüşünde B u l g a r l a r ' ı n eline düştüğünü ve 1366 tarihinde de, A m a d e o tarafından kurtarıldığını yazmaktadır. Bu olayların yazımızda kaydettiğimiz gibi, dizilmiş olması icâp eder. Yine ayn. yazarın, Murad I., ayn. yer.s. 589 a da bknz.

13. - İdrîs-i B i t l i s i , ayn. nus., vrk. 158 A. - Sa'dü'd-din, ayn.esr, c.I., s.81. - Solak-Z â d e , s.32. — H a y r u l l a h , ayn. esr. cz.4., s.55 de, bu hareketi, o sırada veliaht olduğunu söylediği M a n u e l ' i n yaptığını yazıyor.

14. Âşık P a ş a Z â d e , ayn. esr (Âli), s. 5556. İ d r î s i Bitlisi, ayn. nus. vrk. 156A. -İ b n - i K e m â l , ayn. esr. (Ali Emirî Ktp. nus.) ,c. III., vrk. 8A-9A. - Tevârih-i âl-i Osman (Giese), s. 22. - K. N i ş a n c ı M e h m e d Paşa, s.120. - Sa'dü'd-din, ayn. esr, c. I.,s.8Q, - M.Âli, ayn. esr, c.V., s.66. S o l a k Z â d e , s.31 ve. M ü n e c c i m B a ş ı , ayn. esr,.c.III. s.294. K a r a -Ç e l e b i - Z â d e , ad. geç. esr. s.344. - H a m m e r , Dv. Os. T., c.I., s.229. - H a y r u l l a h , ayn. esr, cz.4, s.43.58. I o r g a , Ayn. esr. c . I , s.240. D o n a d o d a Lezze, ad. Geç. esr, s.6 vd. U z u n ç a r -şılı, OT., c . I , s. 68.

(17)

1 9 4 HÜSEYİN DAĞTEKİN

tarafından alınması ve J o h a n n e s ' i n neticesiz kalan ikinci A v r u p a seyahatı (1367-1369) ndan bir kaç yıl sonra sona erer (1367-1376) 15.

Filhakika M u r a d ' ı n da, dedesi ve babası gibi, M a r m a r a Bölgesi'nin ve bilhassa B o ğ a z l a r Bölgesi'nin fethini ikmâl etmek gayesini takip ettiğini söy-liyebiliriz. Bu, ikinci savaş sırasında tamâmiyle belli oldu. Gelibolu, 10 aylık bir düşman işgalinden sonra, 14 haziran 1367 de Bizanslılar'ın elinden tekrar geri alındı. Bilâhare burası bir üss telâkki edilerek 16, Silivri, Çekme-celer ve Yeşilköy tarafları yağma edildi; H a y r e b o l u zaptolundu. Bir yıl sonra, P ı n a r - H i s a r ile Vize işgal edildi.

Daha önce elden çıkmış olan K ı r k l a r e l i tekrar alındı. İ m p a r a t o r ' u n Vize'yi kurtarmak için giriştiği hareket başarısızlıkla sona erdi. Bu arada bir çok kereler T ü r k süvarileri İ s t a n b u l ' u n kara sûrları önlerine kadar gelerek at saldılar. K a r a d e n i z Boğazı'nın R u m e l i kıyılarına indiler. Bütün T r a k

-ya, İ s t a n b u l , sûrlarına kadar istilâya uğradı. Böylece T ü r k l e r , Boğazlar'ın her iki sahillerine ulaştılar veya istedikleri zaman ulaşabilecek bir duruma geç-miş oldular.

Avrupa'dan elleri boş ve perişan bir hâlde dönen J o h a n n e s , bütün mem-leketin elden çıktığını ve imparatorluğun, yalnız İ s t a n b u l sûrları içine sıkışmış bir Site D e v l e t i hâline girdiğini gördü. Üçüncü oğlu T e o d o r o s ' u elçilik görevi ile M u r a d Bey'in yanına gönderdi. M u r a d Bey, B a l k a n Devletleri'nden, Edirne'yi basmak teşebbüslerinin öcünü almak istediği için, imparatorun af dileğini kabul ederek, barışmağa razı oldu 17.

Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u , bilhassa bu yeni antlaşma ile bağımsızlığını feda etmek karşılığı, yaşamak istediğini göstermiş oluyordu. Bundan dolayıdır • ki, imparatorların bu barıştan sonraki teşebbüsleri, O s m a n l ı - T ü r k l e r i tarafından bir İ s y a n H a r e k e t i şeklinde telâkki edilir olmuştur.

J o h a n n e s , M u r a d Bey'e oğlu vâsıtasiyle şu tekliflerin kabul edilmesini istirham etmiş olmalıdır:

1- Ç a t a l c a Yarımadası'nda iki devletin hudutlarının Silivri'nin ba-tısından 18, başlayan ve Ç a t a l c a - İnceğiz - B u l o n y a - T e r k o s mevkileri yakınından ve bu mevkilerin doğusundan geçerek, K a r a d e n i z ' e ulaşan

15. - Âşık P a ş a - Z â d e (Âli), s.60-62. - H a y r u l l a h , ayn. esr, cz. 4, s.48. - J i r e c e k , ad. geç. esr, s.48. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s.50,83.

16. K a r a Ç e l e b i Z â d e , ayn. esr, s.346. M ü n e c c i m B a ş ı , ad. geç. esr, c. III., s.295. -D o n a d o da Lezze, ayn. esr, s.7. - K ö p r ü l ü , Osmanlı -Devleti'nin -Doğması ve büyümesi (Ülkü) Mc. c.VII. (Ankara 1936) s.405. - U z u n ç a r ş ı l ı , Murad I., ayn. yer, s.589.

17. - İ d r î s - i Bitlîsî, ayn. nus. vrk. 163B, 166A. - İ b n - i K e m â l , ayn. esr. (Ali Emirî ktp. nus.), c.III., 9B. Tevârihi âli Osman (Giese), s.24. Sa'dü'ddin, ayn.esr, c.I., s.8688. -M ü n e c c i m - B a ş ı , c.III., s.296 vd. - H a m m e r , Dv. Os. T., c.I., s.231. - H a r u l l a h , cz.4, ş. 45, 58-60. - Z i n k e i s e n , Gesch. Os. Reiches., c.I., s. 228 vd. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s. 50 vd., 69; Murad., ayn. yer, s.589 vd.

18. - İ b n - i H a c a r , Anbâ'u'l-gumar fî-abnâ'i'l-umar, c.I. (İst.Köprülü ktp. Yz. nr. 1007-08), vrk. 105A. - İbn H a l d u n , Al-İbar va dîvânu'l-mubtada'-v'al-haber fî ayyâmi'l-Arabi v'al-Acam v'al-Barbar, c.V. (Bulak 1284), s.562.

(18)

MURAT ZAMANINDA OSMANLI BİZANS MÜNASEBETLERİNE GENEL BİR BAKIŞ 1 9 5

bir hat olmak üzere, kabul edilmesi ve bu hattın doğusunda kalan arazi parçasının imparatorluğa geri verilmesi 19.

2- Her yıl belirli bir verginin kabul edilmesi,

3- Kendisinin veya oğullarının veya bizzat yahut oğullarından birinin, yardımcı Bizans kuvvetleri ile T ü r k H ü k ü m d a r ı ' n ı n arzu ettiği zamanda ve istediği savaş bölgelerinde O s m a n l ı O r d u s u ' n a kabul edilmeleri,

4- Bu antlaşma hükümlerini yerine getirmesi hususunda te'minât olmak üzere elçilikle gönderdiği oğlunun rehine olarak maiyetlerinde kalmasına müsaade olunması (1376) 20.

Bizans İ m p a r a t o r l u ğ u bu suretle, başta T ü r k - O s m a n l ı , B u l g a r ve Sırp, V e n e d i k ve Ceneviz'in, dostluktan daha çok devam eden düşmanlık-larından, geçici bile olsa, kurtulmak imkânını elde etmiş oluyordu. Ancak, metbû ve tabî devletler birbirleri hakkında ne düşündüklerini de çok açık bir şekilde bilmektedirler.

Bu itibârla, M u r a d Bey'in gerek B a l k a n ve gerekse A n a d o l u tarafındaki genişleme hareketleri, Bizans'ın mukadder âkibetine biraz daha yaklaşması demek olduğundan, İ s t a n b u l ' d a korku ve dikkatle takip edilmekteydi 21.

J o h a n n e s , A v r u p a seyahati esnasında ikinci oğlu M a n u e l ' i n kendisine para te'min ederek Venedik'e kadar getirmesinden çok memnun olmuş ve onu imparator ilân etmişti. M u r a d da yeni durumu tasvip etmekte bir mahzur gör-memişti (1376) 22. Fakat imparatorun bu tercihi, oğlu M a n u e l ile beraber I. M u r a d ' ı n maiyetinde bulundukları bir A n a d o l u seferi sırasında 23 T r a k y a ' d a oldukça önemli bir ayaklanmaya sebeb oldu. Her iki hükümdar, bu sefer müd-detince yerlerine vekil bıraktıkları oğulları Savcı Bey ile Andronikos'un an-laştıklarını ve iktidara göz koyduklarını gördüler. J o h a n n e s , M u r a d ' ı n kendi-sinden şüphe etmiş olmasından çok korktu. İsyan kanlı bir şekilde bastırıldı 24.

19. - Her ne kadar, genel olarak, yerli tarih yazarları birbirlerinden faydalanmakta iseler de, kullandığımız yerli ve yabancı kaynakların verdikleri bilgi ve getirdikleri ayrı ve orijinal görüşler, bizde böyle bir hududun tesbitine imkân verebileceği kanâatini uyandırmıştır. Bilhassa bu hususta İdrîs-i Bitlîsî, vrk. 66 da tatmin edici bilgi vermiştir.

20. - U z u n ç a r ş ı l ı , Os. T., c.I., s.51.

21. Î d r î s i Bitlîsî, vrk. 161B, 164A, 165A, 168A, 170B171B, 173A, 177B179A,180B. -İ b n - i K e m â l , ayn. esr. (N. Osmaniye ktp. nus.), c. I I I . , vrk. 11B-15B. - E . G i b b o n , The History of the declin and fall of the Roman Empire, c.VII. (London 1855), s. 148.

22. D u k a s , Bzns.T. ( M i r m i r o ğ l u ) , s.26. H a m m a r , Dv. Os. T., c.I., s.131. U z u n -çarşılı, OT., c.I., s.51. Y a z a r , Murad I.(s.592) isimli makalesinde, İmparatorun, M a n u e l ' i sâdece Saltanata ortak yapmak istediğinden bahsetmektedir.

23. - H a m m e r , Dv. Os. T, c.I., s.231. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s. 51 ile Murad I., ayn. yer, s.592.

24. - D u k a s , prenslerin isyanı olayını, birlikte hazrılanmış ve tatbik edilmiş bir hareket olarak almakta, âsi O s m a n l ı Şeh—zâde'si S a v c ı Bey yerine, K u n d u z i ( G ü n d ü z ? ) adında başka bir Şeh-zâde ismi vermektedir. (bk. ayn. esr. s.26). — İdrîs-i B i t l î s î , ayn. nus., vrk. 181A da, M u r a d ' ı n , S a v c ı Bey'i B u r s a ' d a yerine bırakarak, R u m e l i ' y e sefere çıktığını, bu sırada

(19)

196 HÜSEYİN DAĞTEKİN

Fakat, bu isyan hareketi yüzünden, kısmen gözleri sakatlanmış olduğu hâlde, babası tarafından hapsedilen IV. A n d r o k i n o s , 1376 da C e n e v i z l e r tara-fından kurtarıldı25. Babasını ve kardeşi Manuel'i, vaktiyle kendisinin

hapsedil-dildiği yere kapayan Andronikos'a, bu başarısında Cenevizler'den başka M u r a d Bey de yardım etti 26. Yeni imparator buna karşılık 1376 T â b i i y e t Antlaşması'na bir hüküm daha ilâve ediyordu 27:

İ s t a n b u l ' d a bulunan müslümanların dâvalarına bakmak için. bir K a d ı tâ-yin olunacaktı. Yâni, M u r a d Bey, İstanbul'daki Türkler'in, 1376 yılına ka-dar, imparatorluk mahkemeleri huzurunda görülen dâvalarının, bu tarihten iti-baren, T ü r k M a h k e m e s i huzurunda karara bağlanması hakkını da elde et-miş oluyordu.

Üç yıl sonra J o h a n n e s , M a n u e l ile beraber, Venedikliler'in gayreti ile hapisten çıkarılarak kaçırıldı ve 1379 da M u r a d Bey'e iltica etti. Bunun üzerine M u r a d , bu defada J o h a n n e s ' i n tekrar imparator olmasını te'min etti. M u r a d , bu yardımına karşılık, Andronikos'un tâdili' baki kalmak şartiyle, altı yıl önce aralarında yaptıkları antlaşmanın, yıllık vergi ve asker yardımı maddelerini kendi lehine bir kere daha değiştirmeğe muvaffak oldu.

J o h a n n e s , her yıl otuz bin duka altın vergi vermeği ve istenildikçe Os-m a n l ı O r d u s u ' n a on iki bin kişilik bir kuvvetle katılOs-mayı taahhüt ediyordu.

(787) Şeh-zâde'nin tahtı ele geçirmeğe kalktığını; hattâ, iki tarafın N i l ü f e r çayı kenarında mu habereye tutuştuklarını, Savcı'nın yakalandığını, babası onu öldürmek istemediğinden, öğütle yola getirilmek istendiğini ve sonunda Savcı'nın söz dinlememesi yüzünden öldürüldüğünü kaydetmek

tedir. — H.Sa'dü'd-din'de de, Bizans'lı prense âit bir işaret yoktur. (.c.I., s. 101 vd.) — Ayrıca bk. M.Âlî. ayn.esr. c.V., s.66. - Müneccim—Başı, c.III., s.300 de, S a v c ı Bey'in B a y e z i d Zamanı'nda öldürüldüğünü yazmaktadır. - Kezâ bk. H a y r u l l a h , cz. 5, s.68 ve 75. - Z i n k e i s e n , GOR., c.I., s.237—239 ve âsilerin A n e m a s Kulesi'ne kapatıldıklarına dâir s. 272 e bk. - E. G i b bon, ad. geç. esr, c.VII., s.155 de, Savcı'nın da A n d r o n i k o s ile birlikte A n e m a s Kulesi'ne kapatıldığını yazmakta ise de, o'nun boğulduğuna muhakkak nazarıyla bakabiliriz.- H a m m e r , Dv. Os. T., c.I,, s. 231 vd. Burada müellif, olayın 1385 de cereyan ettiğini kaydetmiştir. — I o r g a , GOR., c.I., s.251 vd. — S i l b e r s c h m i d t , Venedik Menbâları'na nazaran Türk İmparatorluğu'nun zuhuru zamanında Şark Meselesi. Tür. Trc. A . C e m a l K ö p r ü l ü (1st. 1930), s. 65 de, bu isyanın 1376 tari­ hinde olduğunu, şüphe bırakmıyacak bir dilde kaydetmiştir. - M.F. K ö p r ü l ü , Les Origines de I'Empire Ottoman (Paris 1935), s. 124 ve Os. Dv. Doğm. ayn. yer, s.. 404. - Y ı n a n ç , Bayezid I., İA. c.II. (İst. 1943), s. 369A'da, isyan tarihini 1385 olarak kabul etmiştir. B bşk. S a v c ı B e y ' i n B a y e z i d Zamanı'nda ölmüş olduğunun yanlışlığı hk. bk. ayn.makl. S.369B. — U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s.51,139 ile Murad I., ayn. yer, s.592 de, bu isyanın yerinin ve tarihinin kesin olarak tesbit edilemediğini, yerli ve yabancı kaynaklara dayanmak suretiyle, ifâde etmektedir.

25. — D u k a s , ad. geç. esr. s.26 vd. - H a y r u l l a h , ayn. esr, cz.4, s.76. - E . G i b b o n , ayn. esr, c.VII., s.155 vd. - M a n f r o n i , Le Relazioni fra Genova, I' Impero Bizantino e i Turchi (Ge-nova 1898), s. 716. - I o r g a , ayn. esr, c.I., s.252. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I.,s.52.

26. - D u k a s , ayn. esr, s.27. - E . G i b b o n , ayn. esr, s.VII., s.156. - I o r g a , GOR., c.I., s. 251. - U z u n ç a r ş ı l ı , OT., c.I., s.52 de, O s m a n l ı l a r ' ı n 4000 azab (hafif piyade) ve 5000 süvari

ile yardım ettiklerini kaydetmektedir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Fakat felsefe, hususiyle Aristo felsefesi, ilmi de bir bütün olarak içine aldığı için, ilim de aynı itirazlara hedef tutulmuş, ilmî çalışma da aynı tenkitlerden

Onüçüncü fasılda Yüksek Varlık ( Dywok ) tasavvurunu temyiz eden yaratıcılık fikri, insanın yaratılması keyfiyeti ele alınmış, ibadet usulleri, kurban ayinleri birer

Diğer bakımdan üstad müel­ lifin, bu dili pratik bilenlerin fevkında olarak, yüksek bir Türk dili kültürünü taşıması, diğer Türk lehçelerini nazarî olarak bilmesi,

Kendisine tabî ve Arap, Fars dillerini bilen bir kaç müslüman ile birlikte elçilerin yanla­ rına gelerek onlara: (Önce eğiliniz ve sonra başlarınızı üç kere yere

Peşaver'in yanıbaşında yapısı bitmek üzere olan, Asya'nın en büyük şeker fabrikasını ( yıllık kapasitesi 45.000 ton) gezdik. Akşam yemeği Edvard kolejinde yendi.

schhor, Griechische Vasen s. 204 Ekrem Akurgal, Spâthethitische Bildkunst. 13b, Buschor, Griechische Vasen s. 211 Buschor, Griechische Vasen s.. holm'deki Grifon vazosu ile,

Bu suretle ancak tapu siciline malik olarak kaydedilmiş kimse iktisapta bulunabilir (29). Adi zaman aşımının şartlarını MK 638 den de anlaşılacağı üzere üçe irca

Yahudi kaynaklarında yer alan bilgilere göre, Mūsā’nın çadırını ordugâhın dışında kurması, gizli bir şekilde İsrailoğullarının kadınlarını çadırına alarak