A.
D.Veteriner Fakültesi Fi;;yoloji Kürsüsü
Prof Dr. Ahmet NoyanİZOLE BARSAKTA OLEİK ASİT ABSORPSİVONU
Talat Konuk*
Giriş
Fahri Bölükbaşı**
Tavuk yetiştirilmesinde dengeli bir beslenmenin sağlanması
için rasyonda yağın bulunuşu önemlidir. Bu suretle besinden
fayda-lanma yeteneği arttmlmış ve büyüme üzerine olumlu bir etki
sağ-lanmış olur (I 3, 43). Buna ek olarak yağ asitleri protein depolanmasını ve beden ağırlığını da arttırmaktadır (36). Piliçlerde uzun zinciı'li
doymamış yağ asitlerinin barsaklardan daha çabuk absorbe olduğu
ve yem içindeki doymuş yağ asitlerinden faydalanmayı arttırdığı
bildirilmiştir (6, 16, 39).
Yağ asidi absorpsiyonu hayvanların hepsinde ince barsaklar
yoluyla olur (9, 38). Fakat her hayvan türünde yağ absorpsiyonu
bakımından özel olarak adaptasyona uğramış hücrelerden meydana
gelen aktif bir bölgenin bulunduğu bildirilmiştir (4). Örneğin Mc Carthy ve Tyor'e (32) göre güvercinlerde İnce barsakların son kısım-larında bulunan hücreler özellikle fosfolıpid fraksiyonlarının birleş-tirilmesinde rol oynadıkları halde, baş kısımlardaki hücreler daha fazla nötral yağların sentezinde görevalırlar.
Bölgesel yağ asidi absorpoiyonu üzerinde yapılan çalışmaların sayısı çok az olduğu gibi, elde edilen sonuçlar da birbirinden farklıdır. Örneğin köpeklerde en aktif bölge jejunum olarak bildirildiği halde (18, 46), diğer bir araştırmada (29) barsakların distal bölümü ola-rak tesbit edilmiştir.
Yukardaki nedenlerle çalışmamız izole tavuk incc barsağında oleik asit absorpsiyonu yönü~den en aktif bölgenin tesbiti amacıyle
,
• A.Ü. Vet. Fak. Fizyoloji Kürsüsü Doçenti, Ankara, Türkiye. "A.Ü. Vet. Fak. Fizyoloji Kürsüsü Dr. Asistanı. Ankara, Türkiye.
tzolc Barsakıa Absorpsiyon 257
Trigliseritlerin Yapılması.
zineirli yağ asitlerinden, ele alınmı~tır. Diğer taraftan in vitro olarak yapılan deneylerle in vivo çalı~malar arasında bir benzerlik olup olmadığını ara~tırılaeaktır.
Ayrıea bu tür çalı~maların, kesin olarak aydınlanmamı~ bulunan hüeresel yağ abwrpsiyon mekanizmasının açıklanması amaeıyla yapı-laeak ara~tırmalara katkıda bulunacağını ümit ediyoruz. Bu suretle absorpsiyon bölgesindeki hücrelerin karakter ve özellikleriyle belirli maddelerin absorpsiyonları arasındaki ilginin tesbiti üzerinde yapıla-cak ileri çalı~malara temel te~kil edebileceği kanısındayız.
Yağlann Sindirimi. Tavuklarda (38) ve memeli hayvanlarda yağlar sindirim kanalından fiziksel ve kimyasal bir sıra deği~jkliğe uğradıktan sonra ince barsaklardan absorbe olurlar (9, 38).
Genellikle kabul edildiğine göre nötral yağların (trigliseritlerin)
%
50-7° i barsaklarda pankreas iip azının etkisi altında hidroliz olmak suretiyle yağ asitleri ile gliscrine ayrılırlar (26). Geri kalan yağ-ların bir kısmı di ve büyük bir kısmı da mono gliseritlere parçalanarak barsak boşluğundan epitel hücrelere geçerler (ıg, 3ı, 47). Triglise-ritlerden çok az miktarının (%3.3) parçalanmadan ince emülsiyon-lar halinde absorb2 olduğu (ı, 4 i) ve bunların mukoza hücrelerinde de hiçbir deği~ikliğe uğramadan lenfe geçtiği bildirilmiştir (37).Safrada bulunan tavrokolik ve glikokolik asitler' yağlan emül-siye etmek ve erime yeteneklerini arttırmak suretiyle pankreas lipa-zının lipolitik etkisini kolayla~tırıp, hızlandırırlar (47). Lipazın nor-mal yağların absorpsiyonu için şart, fakat olcik asit için gerekli olma-dığı bildirilmi~tir (20). Safra içinde tavrokolik asit kanatlılarda daha fazladır (IS) ve reaksiyonu bafif asittir (42). Memeli hayvanların aksine tavuk safrasında yağlar üzerine etki yapacak hiç bir ferment yoktur (47). Buna kar~ılık safra tuzları molekülleri reverzibl miseller teşkil ederek yağlan emülsiye etmek suretiyle mekaniksel olarak rol oynarlar (25, 47)' Safra tuzları memelilerde en çok ileumda absorbe edilmekte, horozlarda da ince barsakların sonuna gidildikçe artan bir safra tuzu absorpsiyonu bildirilmektedir (30).
Barsak Epitel Hücresinde Trigliseritlerin Resentezi.
Barsak epitel hücresine girmiş bulunan uzun zincirli serbest yağ asit-leri ve diğer gliserit [raksiyonlan bir sıra metabolik reaksiyonlarla resentez edilmekte ve meydana gelen trigliseritler yine ayni hücreler-de lipoproteinler haline' çevrilmektedir. Chylomicron adı verilen bu çok dü~ük yoğunluktaki iipoproteinlerin bile~imleri %99 lipid,
%
iproteind ir (I 4, 2i, 34).
a. Uzun <incirli Ya.~ Asitleri nden
258 Taliıt Konuk. Fahri Bölükbaşı
Adenosintriphosphate ve Coenzyme A etkisiyle Acyl-Co A thiolester-leri oluşur. Meydana gelen Acyl-Co A thiolesterleri, hücrede meyda-na gelen L-a-glycerophosphate ilc lysophosphatidic aside, bundan sonra phosphatidic aside dönüşmektedir. Bu asit bir tara~tan fosfoli-pidleri yaparken diğer taraftan bir digliserit fosfataz fermentinin etkisi ile serbest digliseritler meydana gelir.
b; Monogliseritlerden Trigliseritlerin Resente;;:i. Monogliseritlerden trigliseritler hidroliz ve sentez olmak üzere iki yolla meydana gelmektedir (2 ı).
i . Hidrolize olan monogliseritler serbest yağ asitlerine
ayrılır-lar ve barsak hücrelerinde bulunan ve özclliklcmonogliseritler üzerine etkiyen monogliserit ester hidrolazı adı verile~ (2I, 25) lipolitik bir
fermentIe (45) yukarda uzun zincirli yağ asitlerinde anlatılan şekilde trigliseritlcr oluşur,
2. Monogliseritler mikrozomlarda bulunan acylase fermentinin katalitik etkisi ile Aeyl-Co Aile reaksiyona girerek, sentezle önce di-gliseritler daha sonra trigliseritler oluşur.
c. Digliseritlerden Trigliseritlerin Oluşumu. Barsak mukozasına pek az miktarda da ols('. gcçti~i bildirilen digliseritlerin Acyl-Co A ilc trigIiserit şekline döndükleri bildirilmektedir (47).
Materyal ve Metod
Deneylerimizde i3 adet, yumurtlayan beyaz legom tavuk
kul-lanılmıştır. "T.B. Ankara Tavukçuluk ve A.rıcıhk Enstitüsü" nden sağ-lanan 1.5 yaşında ve canlı ağırlıkları ya.klaşık ısoo g. olan bu hayvan-ların bakım ve besleme şartları birbirinin aynı idi. Esas deneyler ıo tavuk üzerinde uygulandı. Geri kalan tavuklardan 2si yağ asidi
veril-memiş barsaklarda ne değer bulunabileceğinin tesbitinde, i si de sıfır
zaman sonundaki absorpsiyonun incelenmesi amaciyle kontrol
ola-rak kullanıldılar.
Çalışmalarımızın amacı tavuk ince barsaklarında oleik asit absorp-siyonu bakımından en aktif bölgenin tesbiti idi. Bunun için ince bar-saklar beş eşit kısma ayrılıp içlcri boşaltıldı. Uçları bağlanarak beş kese elde edildi. Keseler içine belirli miktarda oleik asit emülsiyonu enjekte edilerek izole organ banyosunda bir saat tı.ı.tuldular. Bu sürenin so-nunda barsaklarda kalan mg. okik asit miktarları kolor;metrik me-todla tayin edilip verilen miktardan çıkarılarak bir saat içinde her keseden absorbe edilen yağ asidi miktarları bulundu.
Barsak parçalarının in vitro yaşamalarım sağlamak için kürsü-müzde bulunan izole organ banyosu (Palmer) modifiye edildi.
İste-tzole Barsakt" Absorpsiyoıı 259
nilen ısıya ayarlanabilen bu alette, barsak parçalarının dik olarak konulabileceği iki bölme bulunuyordu. İçlerine enjekte edilen oleik asidin belirli bir bölgede toplanmaması ve absorpsiyon yüzeyinin her tarafı ile temas etmesi için barsak parçalarının organ banyosuna
yatay bir durumda konmalarının uygun olacağı düşünüldü. Ayrıca
barsağın besleyici bir eriyik içinde bulunması ve banyaya oksijen verilmesi zorunluğu vardı. Elde mevcut banyonun bu ihtiyaca cevap
verecek durumda olmaması nedeniyle çalışmamızın amaçlarına
uya-cak yeni bir banyo kabı yapıldı (Şekil ı). Bunun için piyasadan 2'2X30x6 cm. ölçüsünde ağzı kapaklı saydam iki bagalit kutu satın alındı. Birisi dış kabı (Şekil I.A) teşkil etti. Diğer kutu da iç
bölme-nin yapımında kullanıldı (B,C).
Önce parçalar elektrikli havya ile kesilmek ve suya dayanıklı "404 plastik çelik" yapıştırıcı ile tutturulmak suretiyle taban b.ölmesi yapıldı (B). Sonra ayni parçanın altına hava kompn:söründen gelen ve üzerlerinde 3 adet küçük delik bulunan plastik borular yapıştırıldı.
Yukarda hazırlanan bagalit kap iki ucundan tesbit edilmek su-retiyle şekil 2 de görülen izöle organ banyosuna yerle~tirildi. Barsak-ları b?sleyici olarak kullandığımız Krebs Hensekİt (28) eriyiğinin bile-şimi şu şekildedir:
Na CL . K CL . K H2P04 •••••••••••••••••••••••••••••••••• Na HC03 ••••••••••••••••••••••••••••••••• Glucose '.' . Ca CL . Mg S04 . Eau distiIlee ad . 34.5 g. i .8 g. 0.8 g. 10.5 g. 25.0 g. i .4 g. 0.7 g. 500o.0 cc. Eriyiğin tortu yapmaması için, CaCL ayrı, MgS04 ayrı ve geri
kalan maddelerin hepsi de ayrı bir kaba kondu. Önce CaCL sonra
MgS04 diğerlerine ilave edilerek yavaş, yavaş karıştırılmak suretiyle üzeri 5000 cC.ye tamamlandı.
Barsaklara oleik asit verilirken safranın yağ asidj absorpsiyonun-daki rolü (3I, 15, 40, 47) göz önünde bulundurularak ve tavuklarda
safra tuzlarının çoğunlukla tavrokolik asit olması (I 5) nedeniyle bar-sak keselerine enjekte edilen oleik asit emülsiyonu aşağıdaki şekilde hazırlandı.
260 Taliit Konuk - Fahrİ Bölükbaşı Sodyum tavrokolat . Oleik asit . Fizyolojik tuzlu, su (% 0.9) . 0.3 g. 0.3 g. 3.0 cc. Bu suretle safranın analizinde Garlich ve Nesheim'in (IS) bil-dirimlerine uygun olarak i cc. de 100 mg. saha tuzu verilmiş oldu.
çalışmamızda yağ asidinin miktar tayinlerinde Duncombe (ıo, i I, 12)
tarafından gelişt.irilen kolo~imetrik metod kullanıldı. Optik dansiteler
Beckman (DU G 2400-X) spektrofotometresi ile tesbit ed ildi. Bu
tayinlerde kullanılan bakır-triethanolamin ve sodyum dietilditiyo-karbamat eriyiklerinin bileşimleri şöyledir:
i M Trietanolamin (suda) .
i N Asetik asit (suda) .
%
6.45 Bakır nitrat 3H,O (suda) .9 k.
" 10 "
Sodyum dietilditiyokarbamat (SDDC) eriyiği sekunder butanolde
%
0.1 oranında hazırlandı. Buz dolabında saklanan her iki eriyik de haftada bir yeniden yapıldı (12).Duncomb~ (12) metodunda sonuca etki yapabilen fosfolipidleri elemine etmek için 6-7 arası bir pH tavsiye edild;ğindm (7,22) daha önce kuIlanıldığı gibi (S) çalışmamızda da bileşimi aşağıda verilen (pH 6.24) tampon eriyiği kuIlanıldı (27).
1/15 moLK H,P04 ••••••••••••••••••••••••• soo.o cc.
1/15 moLNa,HP04.2H,O 125.0 "
hole oıgan ban)'osunun hazırlanması. Aletin dış kabının ıçı çeşme suyu ile, barsak parçalarının konacağı iç kab da Krebs-Hense-leit (28) eriyiği ile dolduruldu ve alet çalıştırıldı. Besleyici er.iyiğin ısısı 42 oC derece olacak şekilde termostat ayarlandı. Hcl' bölmeye eşit hava habbeciği gelmesi için de lastik borular üzerindeki kıskaçlar sıkıldı.
Deneyin Yapılması. Deneye alınacak tavuk bir gün önce
kür-sümüze getirildi. Akşamdan önünde su kabı yerinde bırakılmak ve
yemi alınmak suretiyle aç bırakıldı.
Karnının sağ tarafında tüyleri yolunduktan sonra tavuk kesildi. Vakit kaybetmeden sol tarafı üzerine operasyon tahtasına yatırılarak omurgaya yakın yerden önden arkaya karın duvarı açıldı. Birincisi
duodenum'un mideye açıldığı yere, diğeri ileum'un sonuna olmak
üzere iki adet çift bağ kondu. Bağların ortasından kesilerek ince bar-saklann hepsi damar ve mezenteryum bağlantılarından aynlıp
vücut-İzole Barsakla Absorpsiyon 261 tan dışarı alındı. 42°C lik %0.9 luk fizyolojik tuzlu su içine kondu. Burada fazla incitm~den ve eriyik içinden çıkarmadan ince barsak-lar yaklaşık obarsak-larak 20 şer cm.lik parçalara ayrılıp, içleri fizyolojik tuzlu su ile temizlendi. Böylece duodenum i, jejunum 3 ve ile um da
i bölüme ayrılıp bağlanmak suretiyle S kese elde edildi. Bu işlemdc
saf-.ra kanalının ince barsağa "açıldığı yer duodenum'un sonu, a.mescn-terica cranialis'in ince barsaklardaki son kısmı da jejunum'la ileum'u birbirinden ayıran kriterler olarak ele alındı (8). Her keseye cranial uçtan (S cc'ıük bir enjektöre takılı 2 numara iğne ile) bilqimi 260. sayfada verilen oleik asit emülsiyonu aşağıdan yukarı enjekte edildi. Hemen izole organ hanyosuna alınarak bir saat tutuldu (Şekil 2).
Ekstraksiyon. Bir saat sonunda her kese muhteviyatı i00 cc.
lük ayırma hunilerine kondu. Keseler i5 cc. phosphate buffer (pH
6.24) ile yıkanmak ve elle sıyrılmak suretiyle aynı huniler içine bar-sağın tamamen boşalması sağlandı. Uzerine 60 cc. kloraform konarak ayırma hunileri üç dakika, kuvvetlice çalkalandı. Bir saat bekletil-dikten sonra alttaki tabakadan 20 cc. kadar alınarak 3000 devirle 5 dakika santrifüje edildi. Geç kalındığı takdirde, barsağin kendi do-kusundan karışarak yağ asitlerine parçalanan yağların sonuç üzerine etki yapahilmesi nedeniyle (I i) ekstraksiyonun 4 saatten kısa bir süre içinde bitirilmesi sağlandı.
Sulandırnu .. Kullanılan spektrofotometrik metot 100 cc. de 0.28247-2.8247 mg. arasında bulunan oleik asit miktarlarının ölçü-münde duyarlı idi (ıo, i i, 12). Deneylerimizde kullandığımız
nü-munelerdcki yağ asidi miktarlarını hu sınırlar içine alabilmek için santrifüj tüplerindeki karışımdan i5 cc. alındı. Barsakta hiç bir
ab-sorpsiyon olmadığı kabul edildiği takdirde i00 cc. de en çok 2.88
mg. oleik asit bulunacak şekilde kloroformla sulandırıldı.
Spektrofotometri. Yukarda hazırlanan eriyikten bir tüp e 6 cc. alındı. Ayrıca criyiğin geri kalan kısmından io cc. alınarak ayırma
!ıunisine kondu. Üzerine 5 cc. bakır-trietanolamin ayracı ilave edildi. 2 dakika sallandıktan sonra 20 dakika beklendi. Bu sürenin sonunda ayırma hunisinin alt kısmından 6 cc. alınarak bir tüpe kondu. Her iki tüp üzerine ayrı, ayrı i cc. SDDC criyiğieklenerek sallandı.
Birin-ci tüpteki karışım blank (kontrol) olarak ele alınıp spektrofotometre 44° m.u.da sıfıra ayarlandı. İkinci tüp içindeki karışımın optik dansite-si spektrofotometrede okunup buradan hesap yoluyla i saat sonunda
barsak keseleri içinde kalan oleik asit miktarı bulundu.
Sonucun hesaplanması. Yapılan sulandırmalar sOJ;ıunda bar-saklardan hiç absorpsiyon olmadığı takdirde sp,ektrofotometreden elde edilecek böyle bir değer bize aslında 100 cC.de 300 mg. okik
262 Talat Koııuk - Fahri Bölükbaşı
asidi verecektir. Her k~se içindeki muhteviyatın spektrofotometredeki optik dansitelerinden i00 cc. de bulunan mg. okik asit miktarı ve
kullanılan criyiğin mikromolü Duncombe'nin (I i) olcik asidin optik dansİtesini hesaplamak için bildirdiği aşağıda verilen formüle göre bulundu.
i cm.
E = 0.0764 (105 X Molar yoğunluk) +0.0023
44° mfl.
Bu eşitlikle E=Optik dansiteyi göstermektedir. Standard dağılma
ölçüsü +0.0204 dür. Bu da 50 pM.de
%
::1::5.4eder (I ı).Duncombe'nin (10,11,12) spektrofometl'ik metodu daha önce
kürsümüzde yapılan başka bir araştırmada (5) ufak bir değişiklikle yağ asitlerinin miktar tayinlerinde kullanılmıştır. Bu araştırmada kullanılan standard eriyik (klorolarm, yağ asidi, sodyum tavrokolat, SDDC) esas metotda (I 2) kullanılandan (kloroform, bakır, (SDDC) farklı idi. Ve içinde hiç yağ bulunmayan barsaklardan alınan nümu-nelerde o.i io cıvarında bir optik dansİtc vermiştir. Bu nedenle adı
geçen çalışmada (5) olduğu gibi değerler formüle konmadan önce
bulunan optik dansİtelerden o.i io sayısı çıkarıldı ve formül şu şekli
aldı: E-o. 110=0.0764 (los.MoL.yoğ.) +0.0023. Bu eşitlikten mo lar E-o.1123
yoğunluğu hesaplamak istersek
M:
=--- olur. Buradan da7640
E-o. i123
Mikro mol'u bulmak için flM = (-. ).105 formülü elde edildi.
764
Bu suretle başlangıçta içlerine 300 mg. oleik asit enjekte edilerek izole organ banyosunda tutulan barsak keselerinin i saat sonunda
herbirinin içinde kalan mg. oleik asit miktarı bulunmuş oldu. Bu değerler 300 mg.dan çıkarılınca çeşitli barsak keselerinden absorbe edilen oleik asİt miktarları elde edildi.
Barsak parçaları yaklaşık olarak 20 cm. olarak hazırlandılar. Fakat gerçekte parçaların uzunluk ve ağırlıkları tamamen' birbirinin aynı değildi. Bu nedenle daha kesin bir değerlendirmenin yapılabil-mesini sağlamak amaciyle çalışmamızda ayrıca barsak parçalarının boyları ölçülerek yaş ve kuru ağırlıkları tesbit edildi. Absorpsiyon miktarları, barsak keselerinin uzunluğuna ve ağırlığına bölünmek suretiyle i cm uzunluk, i g. yaş ve ı g. kuru ağırlığa düşen mg. yağ
tzole Barsakta Absorpsiyoıı
Sonuçlar
263
Çalı~Tl1alarımııda io tavuktan elde edilen ortalama değerler,
standard hataları ve deği~im sınırları grafik ve tablolar halinde öıet-lenmi~tir. Tablo i, ~ekil 3.
Çe~itli barsak bölgelerinin absorpsiyon güçleri arasında istatis-tik olarak önem t~ıyan bir farklılığın bulunup bulunmadığını belirt-mek amacıyle F değerleri hesaplandı (2). i cm. UL:unluk, i g. ya~ ve
kuru ağırlığa isabet eden absorpsiyon dereeelerİne göre bazı keseler arasında İstatistikman önemli bir farklılığın bulunduğu tesbit edildi. Bu farklılıkların derecesini anlamak için de en küçük önemli farklar hesaplandı (tablo 2). i cm. uzunluğa, ı. g. ya~ ve kuru ağırlığa dü~en
absorpsiyon miktarları yönünden tablo i'i inceleyelim:
i cm. barsak uzunluğuna dü~en mg. oleik asit absorpsiyonu
yö-nünden 5. kese ile 1., 2., ve 3. keseler; 4. kese ile ı.kese; 3. kese ile
i. ve 5. keseler arasındaki farklar önemli olmaktadır. Ba~ka bir deyi~1e
absorpsiyon en çok sırasiyle 5. ve 4. keselerdc en az ise ı. ve 2. keseler-de görülmektedir.
i g. ya~ ağırlığa dü~en absorpsiyon bakımından 5. kese ile I., 2., ve 3. keseler; 4. kese ile ı. ve 2. keseler arasındaki farklar önemli bulunmaktadır. I., 2. ve 3. keseler arasında istatistikman önemli bir fark bulunmamaktadır.
i g. kuru ağırlığa dü~en absorpsiyon miktarları da istatistik
olarak yukarda ya~ ağırlık için bulunmu~ olan sonuçların benzeridir. Yukardaki bilgiler özetlendiği zaman, tablo i ve ~ekil 3 de açık
olarak görüldüğü gib.i i cm. uzunluğa i g. ya~ ve i g. kuru ağırlığa
isabet eden mg. oleik asit absorpsiyonu tavuk ince barsaklarının ba~-langıcından (duodenum} sonuna (ileum) gidildikçe artmakta ve arit-metik olarak en çok absorpsiyon 5. kesede görülmektedir. Bunu sıra-siyle 4., 3~,2. ve ı. keseler izlemektedir. İstatistik olarak değerlendiril-diğinde oleik asit C'.bsorpsiyonu bakımından en aktif bölge olarak 5. ve 4. barsak keseleri tesbit edilmektedir.
Tablo i
Barsak Keselerindei cm. Uzıınluk,i g. Yaş ve Kuru Ağırlığa Düşen Ortalama Absorpsiyon Miktarları.
K e s e i e r En küçük
Absorpsiyon J '--- _ ___,_--___,_---~--__,_---___,_---__,_--- önemli
-i.~--~iktarıor~~~:.~.vest.lı. 2.2.'i3~ 0.447 3.09.'i:--0.43013":23i:L~O.488 -3."Bı9:~~5ıo ~.338: 0.499 __ ~a.r:ı _
uzunlukta ---1---1 -- . _ _
değişimsmırı 0.757- 5.417 1.045 -- 5.298 0.905- 5.995 0.716-. 5.794 1.911- 6.919
LL--~~~--
--
--;;-rt.değ.~~.-I~.'17.499.:c 1~2-36'İ3JJ640 1.594 -ı4~l8:-'2A54 22.557~-3~891'125.583= 2.784 --8~784 -Ii
ağırlıkta değişimsınır~' -3-:Ö72--14~41 5.311-19.770 --4~%7--30.828 -3."547---:-41.638Iı0.'306~39~784İ ;'olc Barsakla Abs"rpsiyon 265 Tablo 2
2- 1 cm. UlUllhık, 1 g. Yaş ve Kııru Ağırhkta mg. Absorps;yon İtibariyk Keseler Arasındaki Farklar ve Önemi.
iKese rorıaıanıa
i
ı
ı
mg. Absorpsiyon x-ı. kese x 2. kese x-3. kese x-4. kese
----.- --- ~o. - .--r.~38 20851 1.243 1.104
---0.519
i cm. Vzunluk -4- - ~ ---1.~;66 0.724 __._0_.585_-o---_.1
0.941 den büyük -- --.---' --- -'--3 3.234 0.981 0.139 ..-.---.-1--- --- --- ---farklar önemli 2 3.095 0.842 ---- .-1---- --- --- ---. (P<0.05) 2.253 ______ . -- - .--1----1----1----1---5 25.583 18.064 12.519 11.319 3.026 ___ . ---1----1---__- ---1----1----, 1-.--- --.---i g. Yaş ağırlık 8.784den biiyük 4 3 22.557 14.268 15.058 6.769 9.493 1.20+ 8.293 -- ---.1----1--- ---- --._--farklar önemli 2 13.064 5.565 (P<0.05) -, - --- ---". --_._._--" .._---
----7.449 16.529 52.390 57.398 83.227 118,332 5 ______________---.\--- 1---1--- ---- - --- - --- - .._- -1--- ---1----1---1---- -- ---1 g. Kuru ağırlık 39.910dan büyük 4 3 101.803 65.942 66.698 30.837 40.869 5.008 35.861 --_._-- -- _...---- --, .. ----_.-. _.._---- --_.-farklar önemli (P<0.05) 2 60.934 35.105 25.829_..-
'-I~---ı---TartışmaBulgularımızı bizden önce yapılan benzeri çalı~malarda elde
edilen sonuçlarla karşıla~tıralım.
Kremen ve arkadaşları (29), köpek barsaklarında yağ absoprsi-yonu yönünden en aktif bölgenin ince barsaklann son yarımı oldu-ğunu bildirmişlerdir. Farelerde p31 ile işaretli zeytinyağı ile yapılan
(4) deneyler sonunda en aktif bölgenin ince barsaklann üçüncü
dörtte biri olduğu tesbit edilmiştir.
Bennet (3) farcler üzerinde yaptığı deneylerde barsakların
proksimal ve distal bölümleri arasında absorpsiyon bakımından önem-li bir farka rastlamamıştır. Johnston (24) dağ farclerinde duodenum hariç, ince barsakları 5 keseyeayırmak suretiyle yaptığı in vitro dene-melerde barsak duvarındaki esterleşmenin gittikçe azaldığını ve baş-langıçtaki absorpsiyonun son keselerdekinin 12 katı olduğunu
bildir-266 Tatat Koııuk - Fahri BöHikhaşı
miştir. P3!ile işaretli tdoleinli test yemeği ile insanlar üzerinde yapılan
(23) araştırmada yağ absorpsİyonu yönünden en aktif bölge olarak duodenum ve jejunum'un baş kısımları tesbit edilmiştir.
Renner'in (38) bildirimlerine göre Turner (46) köpeklerde
p31 ile işaretli yağlarla yaptığı deneylerde absorpsiyonun en fazla
jejunum'da olduğunu bildirmiştir.
Civeivler üzerinde yapılan araştırmada (38) yağ absorpsiyonu-nun en çok 3. ve 4. keselerde olduğu bildirilmiştir. Ayrıca i. ve 2. keselerde absorpsiyonun az olmasının nedeni yağın burada absorp-siyon için hazırlanmakta olmasına bağlanmıştır.
Tavuklar üzerinde yapılan in vivo denemelerde (5) yağ absorp-siyon bakımından en aktif bölge olarak son iki kese bulunmuştur.
Bulgularımız yukarıdaki çalışmalardan en aktif bölgenin köpek-lerde barsakların son yarımı, farelerde üçüncü dörtte biri (4), eivcİv-lerde barsakların ortası olduğunu bildiren (38) araştırmaların sonuç-larına yakındır.
Daha önce tavuklarda yağ asidi absorpsiyonu üzerinde in vivo olarak yapılan çalışmada da (s) bildirimlerimize uyan sonuçlar alın-mıştır.
Diğer taraftan elde ettiğimiz sonuç yağ absorpsiyonunun çeşitli hayvan türlerinde ve insanlarda en fazla barsakların başlangıç
kısım-larında (duodenum ve jejunum) olduğunu bildiren çalışmalardan
(23, 24, 33, 46) farklıdır.
Değişik canlılar üzerinde yağ absorpsiyonu bakımından en
aktif bölgenin te'sbit i amaciyle yapılan ve yukarda kaydedilen çeşitli araştırmalarda görüldüğü gibi bildirimler birbirinden çok farklıdır. Gerçi bu araştırmalardan bazılarında metot ve kullanılan materyaller değişik ise de farklı sonuçların bu faktörlerebağlanması kanımızca mümkün değildir. Kaldıki aynı hayvanlar üzerinde, köpeklerde (I 8,
29, 46) ve farelerde (3, 4) yapılan araştırmalarda bile sonuçlar tama-men farklı bulunmuştur. Çalışmalarımızda i g. yaş ve i g. kuru
ağır-lık bakımından değerlerin ı. keseden S. keseye gidildikçe tedricen küçüldüğü tesbit edilmiştir. Bu noktaince' barsakların geriye doğru
gidildikçe inceldiğini göstermektedir. Deneylerimizde yağ asidi
absorpsiyonunun barsaklardaki incelmeye paralelolarak son kısırnlara
gidildikçe arttığı tesbit edJımişti~. "
Araştırmamız izole barsak üzerinde yapıldı ve her keseyecşit miktar tavrokolat enjekte edildi. Bu nedenle kanatlılard~ yağ
İzole Harsakıa Alısorpsiyoıı 267
veyasafra tuzlarının özellikle ince barsaklarm son kısımlarından en fazla absorbe olması (30) gibi faktörlerin rolünün düşünülemeyt:-ceyi kanısındayız. Emülsifikasyon ve hidroliz gibi emilim hızına et-ken (44) faktörler bakımından da bağırsakta her kesenin eşit hazır-layıcı şartlara sahip olduğu söylenebilir.
Yukarda belirtilen nedenlerle deneylerimizin sonuçlarından tavuklarcia ileum ve jejunum'un son kısımlarının oleik asit absorpsi-yon u yönünden özelolarak adaptasyona uğramış dokulardan meydana gelebileceği düşünülebilir. Ayrıca hücresel yetenek ve hücre içi reak-siyonlar yönünden de daha 'elverişli bir durumda bulunabilecekleri söylenebiLir.
Özet
ı. ıo tavuk üzer:nde ince barsaklar 5 bölüme ayrılmak suretiyle in vitro olarak okik asit absorpsiyon denemeleri yapıldı.
2. Kısmenmodifiye edilen izole organ banyosunda, Krebs-Hense-Icit eriyiği kullanılarak bir saat sonunda i cm. uzunluk, i g. yaş
ve kuru ağırlığa düşen mg. absorpsiyon miktarları tesbit edildi. Bu-lunan sonuçlar tablo i,2,3 de kaydedildi.
3. Kolorimetrik metot iLC yapılan miktar tayinleri sonunda
oleik asit absorpsiyonunun duodenum'dan ilcum'a gidildikçe arttığı tesbit edildi.
4. Ortalama değerler ele alındığında 5. kese (ileum) yağ ab-sorpsiyonu bakımından en aktif bölge olarak bulundu. Aneak 5. kese ilc 4. kese (jejunum'un son üçte biri) arası~da istatistik önemli bir farkın bulunmayışı nedeniyle en aktif bölgenin 5. ve 4. -keseler olduğu kanısına varıldı.
Sum.nıary
in Vitro Absorption Qf Oleie Acid by the Sm.all Intestine of the Cmeken
i . In vitro oleie acid absorption.<; by the smail inıestine of the
ehieken were investigated. The intestine was divided into 5
aproxi-mately equal segments. .
2. The amount of oleie aeid absorbed were reported as mg. per i cm. of length, i gr: of wet and of dry weights of the intestinal sae5,
after one hour ineubation in Krebs-Henselcit solution using a partially modified isolated organ bath.
2(,8 Talat Koııuk. Fa1ıriBiiliikbaşı
"
3. The quantitative determination of oleic acid absorption, using a colorimetric method, gave gradually inereasing values from
duode-num toward ileum.
4. It is seen from the mcan values that the fifth segment (ileum) was found to be the most active site of fat absorption. However, it seems more reasonable to state that the fifth and the fourth segments are the most active sites, since there is no statistically significant differencebctween these two segmcnts.
Teşekkür. Deneylerim'izde kullaneyğımıl': tavukların sağlanma- • sında yakin ilgi ve yardımlarını gördüğümüz T.B. Ankara Tavukçuluk ve Arıcılık Enstitüsü Müdürü Avni Ba~doğan'a teşekkür ederiz.
Literatür
1- Ashworth, C.T:; Stembridge, V.A. and Sanders, E. (1960):
Lipid absoıption, transport and hepatı" assimilation studied with electron microscopy. Amer.
J.
Physiol., 198, 1326-1328.2- Batu, S.; Arıtürk, E. ve Kutsal, A. (I 962): Evcil Hayvanlarda
İstatistik-Varyasyon. Güven Matbaası, Ankara.
3- Bennet, S. (I 964): Intestiııal absorptive capacity and site of
absoıp-tion offat under steady state conditinns in the unanaesthetized rat. Quart.
J.
Exp. Physiol., 44,210-218.4- Benson, j.A.Jr.; Chandler, G.N.; Vansteenhuyse, F.E. and Gagnon, j.O. (I 956): Studies conceming the site of fat absorption in the .imal! int:stine. of the rat. Gastroenterology, 30, 53-6 i.
5- Bölükbaşı, F. (I 968): Tavukların İnce Barsaklarının Çeşitli Bölge~ lerinde Yağ Absorpsiyon Miktarları. A.Ü.Vet. Fak. Basımevi, Ankara. 6- Couch, j.R. (I 964): Current poultry nutrition developments and a
look into the future. Feedstuffs, 36,26-27.
7- Dalton, C. and Kowalski, C. (i967): Automated colorimetric determination of free fatty acids in ohiologicfluids. Clin. Chern., 13, 744-751
8- Doğuer, S. ve Erençin Z. (1964): Evcil Kuşların Komparativ
Aııatomisi. A.Ü. Basımevi, Ankara.
9- Dukes, H.H. (1955): The Ph)Jsiology of Domestic Animals. Seventh
Ed., Comstock Publishing Comp., Ine. Ithaca, Newyork.
10- Duncombe, W.G. (1962): The colorimetri~ determination of long-chainfatty acids in the 0.05-0.5 micromole range. Biochem.
J.,
83,6 P.İzole Barsakta Absorpsİyon 269
11- DuncoDlbe, W.G. (1963): The colorimetric microdetermination of
long-chain fatty acids. Biochem. J., 88, 7-1 ı.
12- DuncoDlbe, W.G. (1964): The colorimetric microdetermination of
nonesterified fatty acids in plasma. Clin. Chim. Acta, 9,,122-125.
13- Fedde, M.R.; Weib~l, P.E.'and Burger, RE.l(1960):'
Fac-tors effecting the absorbability of certain dietary fats in the chick. J. N
utri-tion, 70, 447-452.
14- Fredrickson, D.C. and Gordon, RS. jr. (1958): Transport
of fatty acids. PhysioL.Revs., 38, 585-630.
15- Garlich, j.D. and NesheiDl, M.C. (1965): Effect of sodium
taurocholate on fat malabsorption induced by feeding unheated soybean proteins. Proc. Soc. ExptL.BioL.Med., 118, 1022-1025.
16- Garret, RL .. and Young, RJ. (I 961): The efftct of oleic and
linoleic acids on the absorption of long chain saturated acids in the chick.
Poultry Sci., 40, 1407.
17- Gordon, RS.jr. and Cherkes, A. (1956): Unesterified fatty
acid in human blood plasma. J .Clin. Invest.,35, 206-209.
18- GUDlp, F.; Beals, R. and Barker, H.G. (1961): Small intestinal
resection and fat absorption. Fed. Proc., 20, 244.
19- HoCDlann, A.F.and BorgströDl, B. (1963): The intraluminal.
phase of fat digestion in man. The lipid content of the micellar and oil phases of intestinal content obtained during fat digestion and absorp-tion. J. elin. Invest., 43, 247-257.
20- Isley, j.K. jr.; Sanders, A.P.; Baylin, GJ.; Sharpe, K.W.;
Hynıans, j.C.; RufCin, J.M. and Shingleton, W.W. (1957):
Use of ]131 labeled oleic acid in study of gastrointestinal function. Proc.
Soc. ExptL.BioL.Med., 94, 7°7-81 ı. .
21- Isselbacher, K.j. (1965): Metabolism and. transport of lipid by intestinal mucosa.Fed. Proc., 24, 16-22.
22- Itaya, K. and Ui, M. (1965): Colorimetric determination of free
fatty acids in biologicalfluids. J.Lipid Res., 6, 16-22.
23- janıes, j.M.; Baylin, G.j. and Sanders, A.P. (1960): A study
of fat absorption in the proximal small bowell. Am. J. Roentgenol.
and Radium Therapy, 83, 928-930.
24- johnston, j.M. (1959): Site of fatty acid absorption. Proc. Soc.
ExptL. BioL.Med., 100, 669-67°.
25- johnston, j.M: and BorgströDl, B. (1964): The intestinal
absorption and metabolism of micellar solutions of lipids. Biochim.
270 Talat Konuk. Fahri Bölükbaşı
26- johnston, j.M. and Rao, G.A. (1967): Intestinal Absorption of fat. Protoplasma, 63, 41-44.
27- Kolthof,I.M. (1932): Saure-Basen-Indicatoren. Berlin Verlag Van 'Julius, Springer.
28- Krebs, H.A.- and Henseleit, K. (1932): Untersuchungen über
die Harnstulfbildung in Tierkö'rper. Z. PhysioL. Chem., 2ro, 33.
29- KreIDen, A.J.; Linner, j.H. and Nelson, C.H. (1954): An
experimental evaluation of the nutritional importance f?f proximal and distal small intestine. Ann. Surg., 140, 439-447.
30- Lindsay, O.B. and March, B.E. (1967): Infestinal absoıption
of bile salts in the cockerel. Poult. Sci., 46, 164-i68.
31- Mattson, F.H.; Benedict,j.H. and Beck, L.W. (1954):
Com-position of intestinal lumen.'lipides following the feeding of triglycerides, partial glycerides or free fatty acids.j.Nutrition, 52, 575-580.
32- McCarthy, C.F. and Tyor, M.P. (1964): Relation of fatty acid esterification by intestinal mucosa of several species to variation in muco-sal anatomy.G:astroenterology, 46, 691-699.
33- Noyan, A.; Lossow, W.j.; Brot, N. and Chaikoff, I.L.(1964): Pathway and form of absorption of palmitic acid in the chicken. j.Lipid
Res., 5, 538-541:
34- O~son, RE. anc:lVester, j.W. (1960): Nutrition-endocrine intem-lations in control of fat transport in man. PhysioL.Revs., 40, 677-733'
,
.
35- Pope, j.L. and.,:ridwell, H.C; ((1964): Purifieation and proper-ties of an inte,~tinallipase for monoglyeerides. Fed. Proc., 23, 426.
36- Rand, N.T.; Scott, H.M. and KUIDIDerow, F.A. (1958):
Dietaryfat inthenktrition ofthegrowi'ng chick. Poultry Sci., 37, 1075-ro85.
37- Reiser, R and Dieckert, j.W. (1956): Intestinal absorption of unhydrolyzed tripalmitin. Proc. Sac. ExptL. BioL. Med., 92, 649-652. 38- Renner, R (I 965): Site of fat absorption in the ehiek. Poultry Sci.,
44, 86i-864.
39- Renner, R. and Hill, F.W. (1960): The utilization of com oil, lard and tallow by ehiekens of various ages. Poultry. Sei., 39, 849-854.
40- Siperstein, M.D.; Chaikoff,I.L. and Reinhardt, W. (1952):
C14-cholesterol. V.Obligatory function of bile in intestinal absorption of
İzole Barsakta Absorpsiyon 271
41- Strauss, E.W. (1963): The absorption of fat by intestine of golden hamster in vitro.
J.
Cell. Biol., 17,597-607.42- Sturkie, P.D. (I 954) :Avian Physiology. Comstoek Publishing As-sociates. Ithaca, Ncwyork.
43- Sunde, M.L. (I956): The eJJects of fats and fatty acids in chick ra-tions. Poultry Sei., 35, 362-368.
44- Tidwell, H.C. (1958): Absorption of free and combined fatty acids. Pi"oc. Soc. Exptl. Biol. Med., 98, 12-20.
45- Tidwell, H.C. and Johnston, J.M. (1960): An in vitro study of glyceride absorption. Arch. Biochem. Biophys., 89, 79-82.
46- Turner, D.A. (1958): The absorption, transport and deposition of fat. Application of a new method for the determination of IDI_lipid
acti-vity in dogs and man. Am.
J.
Digest. Diseascs, 3, 594-640.38 numaralı literatürden alındı.
47- White, A.; Handler, P. and Smith, E.L. (1964): Principles
of BiochemistT)'. Third Ed. MeGraw-Hill Book Company.
Yazı "Dergi Yazı Kuruluna" 28+ 197° günü gelmiştir.
t C b--i "I r r i i i i i J i J J i i i i i i r i i J r r i
,
i i r r i i i --- •. c A B cŞ~k~1 ':.- ..A. Bagaljt dışkop. 8. Taban bölmesi. C. Aynı bölmenin alttar garunuşu. a. Borsak parçalarının kanduğu bölmeler. b, plastik hava
272 Talat Konuk - Fahrİ Bölükbaşı
Şekil: 2- İzole Organ Banyosu.
120
•
; ; 110 /"
/ 100 .i..
"
i 90 i ci
o/
:>. 80 '" i o- .i•..
o 70 i'"
.o i <l • ___ . ___ ._e Cİ> 60 ii E i.,
50 i-
i-
o i o 40 i ul i•
30_.
---
-~
20 .•..,
.•.. .-...•.. 10 ._---.-- ---1""•
•
•
•
Oı.
2. 3.,.
5. Barsak keseleriŞekil: 3- i cm. uzunluk, ıg. yaş ve kuru ağırlığa düşen mg. oleik asit absorpsiyonu ___ i cm. de; - - - i g. yaş; _.-.1 g. kuru ağırlıkta.