• Sonuç bulunamadı

Kapalıçarşı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kapalıçarşı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6

* T T ~ $

0 0 2 3

$

sohbetleri

Kapalıçarşı

KAP ALIÇARŞI’DA

NELER

GÖRÜLÜR?

GEÇMİŞİN

YÜCELİĞİ

MÎ,

YENİLİŞİ

Mİ?

UYGARLIĞIMIZIN ÖVÜNCÜ

MÜ,

YOKSUNLUĞU MU? ESKİNİN HAS

DE­

ĞERLERİ Mî? GÜNÜMÜZÜN YOZLAŞ­

MASI MI? YOKSA BİR ARADA HEPSİ MÎ?

Rauf M UTLUAY

H

OCAM P rof. Dr. M ehm et K aplan’m «Şiir Tahlilleri» kitabım okuyordum (1); çe şitli aralıklarla dönüp dönüp yeniden baktığım seçkin e se r­ lerden b iri de odur. 2. cildin en son bölüm üne hiç katılm a­ dığım, bütünüyle yanlış yargı­ la ra yaslanm ış olduğuna inan­ dığım , b ir bilim adam ındaki bu kesin yanılgıya şaştığım halde k itap ların öteki bölüm leri nice güzelliklerle doğrular gösterir bana. Sezai K arakoç’un «Ka- palıçarşı» şiirini çözümleyen sayfalarda şu sa tırla ra ra s tla ­ dım : «... Birçok şair K ap ak ­ ça rşı'd an b ahsetm iştir. Bunun sebebi öyle sanıyorum ki, b u ­ ra sın ın eskiyi ve Ş ark’ı kuv­ vetle h atırlatm ası, bundan do­ layı da sem bolik b ir anlam t a ­ şım asıdır. O nun k arşısında a lı­ nan tavır, yazarın mazi ve ta ­ rih k arşısında aldığı um um i ta v ırla ilgilidir. A hm et H am di T anpıjıar, H uzur adlı rom anın­ da K apalıçarşı’yı geniş olarak tasv ir etm iş, onda bizim ta r i­ him izin b ir cephesini görm üş­ tü r... (K arakoç’un) K apalıçar- şı şiirinde oraya bizim eski mecfeniyetimizi tem sil eden b ir anlam verm ek m üm kündür...» (I I - 319).

ÖNCE NAZIM

T ürk Dil K urum u’n un —h e r­ kesçe uygulanırsa birlik sağla­ yacak olan— Yeni Yazım (im ­ lâ) Kılavuzu’nda (6. baskı, 1970) K apalıçarşı yer alm ıyor. Behçet Necatigil’in ilk şiir k i­ tabının adı olarak b ir sıfat tam lam ası biçim inde a y n ya­ zılmış: Kapalı Ç arşı (M arm ara K itabevi, 1945). G erek Sezai K arakoç'un şiirinde (Ş ah d a- m ar, 1962), gerek onu konu e- dinen M ehm et K aplan’m k ita ­ bında aynı biçim de. Bana gö­ re b ir bileşik ad o larak kaynaş tırılarak yazılması doğru; Mey­ dan - L arousse'da bu yol tu ­ tulm uş (V I, 888); bileşik isim : K apalıçarşı.

ŞİİRDE

K üçük dükkânların hem en her tarafın a b ir yığın insan elbise­ si, hazır hayat şekilleri, m ü s­ takil, d ö rt ta ra fı kilitli talihler gibi asılıydı... Bu çarşı şehrin hayatından b ir parçaydı; ol­ dum olasıya onu b ir ta ra fın ­ dan sayar dökerdi. F akat Müm taz’ın içinde konuşan, gördük­ leri değil, kendi hayat tecrü- besiydi...» B undan ötesi rom an kişisinin kendisidir hep.

K em al T a h ir’in rom anında

(2) K ap alıçarşı’ya rahm etli F atm a H anını’m yatak takım ­ larını satm ak için gidilir. Mu­ r a t’la Selim N uri, alışveriş bil­ meyen beceriksizlikleriyle Hacı H alim F.fendi’nin dükkânına girerler. Eski şeyler alm ayı ka zançlı b ir alışveriş biçim ine dö n ü ştü rm ü ş m adrabazın oyala- m alarıyle şaşırır, Ş ü k ran Ha- m m ’m k u rta rıc ı bilgisiyle «ka­ difeli tu ru n c u m üzehhep, faz­ ladan yazılı» bohçayı ikiyüzelli

liraya vererek yatak ta k ım la rı­ nı k u rta rırla r (285-311). Bu a- ra d a yazar, Ç arşının düzeyini yitirm iş, taklit m allarla dolu karışıklığını eleştirm ek, «Cum huriyetle beraber toplum un ha yatından tekm eyle kovulm uş Osmanlılığın» (292) yakınısıyle Batılılaşm anın kalp değerlerini yere batırm ak olanaklarını b u ­ lur: «... Batılılaşm anın benlik öldüren uygulaması ile..» bıtpa zarlarına, bedestenlere, çarşıla­ ra, panayırlara savrulan dökün t tilere» karşı, «Bütün bu yığın­ ların üstünde, sağında, solunda, atılm ışlığın acılığını yenerek soyluluklarını alçakgönüllülükle koruyan kilim ler, halılar, hey­ b elerle.. OsmanlI kadınlığının göz nurunu, el emeğini, ü stü n zevkini yüzyıllardan beri yiğit­ çe taşım ış işlemeli...» eşyayı övm e fırsatın a kavuşur.

SONUÇ

Beyatlı, asıl T ürk - OsmanlI uygarlığını görm ek için şeh ir­

lerim izin kuru lu şu n a, vakıf ö r­ gütüne, cam ilere, çeşm elere, es ki m usikim ize... bakar; haklı­ dır. T ürkçülüğün E sasları’nda Ziya Gökalp, bizde ulusçuluk akım ının B atıda doğan iki eği­ lim den —T ü rk san atın a ilgi gös teren T u rq u ierie hareketi ile T ürkoloji araştırm aların d an — doğduğunu b elirtir; aynı eserin «Bedii Türkçülük» bölüm ünde T ürkm en kızlarının dokudukla­ rı halıların ulusal beğeniri y;>n sıtan güzelliklerini gerekçe ya­ p a r (3). O da haklıdır.

S onuçta şu çık ar ortaya: Ö- vünebildiğim iz uygarlık ü rü n le­ rin in hepsi adsız halk adam la­ rın ın o rta k ru h ta n y arattık ları el em ekleridir. K apalıçarşı bun ları ucuza k a p a tır, satın alır, b irik tirir; değersiz benzerleriy­ le b irlik te, el emeğine, göz n u ­ runa, özgün örneğe ilgi göste­ ren Batılı koleksiyoncuyla, es­ ki san at m erak lıların ın iştahla rm a kazançla sunar. Bu seçkin öğelerin yanısıra K apabçarşı, en parasız tu ris te en ucuz n es­ neleri, en soysuz taklitleri de sü rer. H em en yüz yıl önce yi­ tirdiği değerini b ir esnaf m ad­ rabazlığıyla giderm ek için K a- palıçarşı aracılık yapar. Yeni uygarlığın sanayi m addeleri bıkkınlığına, koleksiyon yap­ m aya değer ö rn ek ler çık ararak k arşı d u ru r gibi g örünür. H er

şeyi satılık olan K apalıçarşı, «eski’yi ve ş a rk ’ı kuvvetle» h a ­ tırlatm az; onun ölüm ünü gös­ te rir. O rası «eski m edeniyeti­ mizi tem sil eden b ir anlam » toplam ında değil; geçmişini sa ­ ta ra k geçinen b ir düşkünlüğün açıkgözlüğündedir. Kapalıçarşı* da «bizim tarihim izin b ir cep­ hesi..» olum lu değerleriyle de­ ğil, söm ürülm üş em eklerin Ba- tılılıya ucuz gelen anonim ya­ ratılarıy la doludur. Çağdaş bir T ürk sanatçısı, K apalıçarşıda, savunulacak öğelerden çok, yı­ kılışım ızdan a rta kalan m iras döküntülerinin alışverişini gö­ rebilir. Çünkü anonim katkılar, el emeği, göz nuruyla yaratılan herşey gibi orada satılan lar da san at eseri değil, kapalı toplum larm oluşturduğu zenaat ü rü n ­ leridir. B eyath’m n «Küçük S a­ nat» dediği şeyler (4). Bizim ise bundan so n ra tek tek insanla­ rın yarattığı san at eserlerine ihtiyacım ız var.

(1) Ş iir T ahlilleri I, II (îlk baskıları: 1954, 1965).

(2) Yol A yrım ı, (S an d er Ya­ yınları: 1971).

(3) T ürkçülüğün E sasları, M. Eğ. B - 1000 Tem el E ser dizi­ si, 1970, 6, 140.

(4) Aziz İstan b u l, 1000 Te­ m el Dizisi, 1969, 181.

HP

H erhalde O rhan Veli’nin bu addaki şiirini h a tırla rs ın ız : «Giyilmemiş çam aşırlar nasıl kokar bilirsin, / Sandık odala­ rında; / Senin de dükkânın öy Ie kokar işte. /» diye b aşlar. A nılarının izlerini gören b ir bakışla geçmişe uzanır görü­ nür; yaşam ın sürüp giden a k ı­ m ında yeni yeni «hikâyeler» b ulur gibi olur, şöyle b i t e r : «Kapalı çarşı deyip de geçme; / K apaiı çarşı, / K apalı k u tu . /» (Yenisi, 1947; B ütün E serleri, V arlık Y. 9. baskı, Ş ubat 1963, 158’de hem iki kelim e halinde, hem de çarşı küçük harfle ya­ zılmış.)

Y ukarda andığım Necatigil* in bu addaki kitabında K apalı- çarşı’yla ilgili b ir şiir yoktur; belki sanatçı, kendi iç dünyası­ n ın dışa kapalı, uzak, açıkça görülm ez., yalnız zemrinllğini hu , "başlıkla anlatmak, istem iş olab

lir. K arakoç’un şiirinde ise, Mehmet K aplan’a göre, «müp­ h em olarak onlar diye vasıtalı b ir şekilde h itap edilen, ahlâki kıym etlere değer verm eyen, d i­ ne karşı saygı duymayan, fikir ve gerçeği bozan... kim seler» suçlanm aktadır, (a.g.e. 11/320) «... K apalı çarşı içerisinde / Açık ve keskin, yum uşak ve güzel K u r a n sesleri / K apalı çarşı içinde kapaiı rüya çarşı­ ları / Kapalı çarşı içinde öfke va af çarşıları...»

İstanbul üstüne o kadar çok şiir, o k adar güzel yazı h azırla­ m ış olan Yahya K em al Beyatlı’ da K apalıçarşı’yla ilgili b ir iz­ lenim e rastlam adım . G eçm işte­ ki dünyamızın özel güzellikleri ni b ir b ir anan A hm et H aşim ’in fıkra ve söyleşilerinde de böy­ le b ir konu yok.

ANSİKLOPEDİDE

Y ukarda andığım ansiklopedi m addesinde (A hm et K oksal), ilginç satırlar şunlar; «Şekil yönünden pek düzenli olmayan, 30.700 m etrekare yer kaplayan, ilk çekirdeği, bugün eski Be­ desten Bizans çağından kalm a b ir 5'apı olan... büyük çarşı.» F a tih ’ten haşlayan gelişmesi, yapını ve o n a n m ia n , yangınla­ rı, kapıları, dükkân ve sokak sayıları, bugünkü biçim i... üze­ rine gerekli bilgilerden sonra şu satırlar: «Eskiden bugünkü b o rsa ve bankaların da işini görürdü.. 19. yy. sonlarında A vrupa kum aşlarının geniş ö l­ çüde ithal edilmesi, K apalıçar- şı’nın el dokum ası kum aş t i ­ caretine engel oldu. Yabancı bankalara p ara yatırılm ası da buna eklenince çarşı eski öne­ m ini kaybetti...»

ROMANLARDA

Toplum ve insan dram ını en gerekli ayrıntılar ve en geniş çerçevede yaşatabilen tü r , ro ­ m an. Osmanlı çöküntüsüyle zo runlu olan B atılılaşm a h arek e­ tinin yarattığı uygarlık sa rsın ­ tısı da en çok rom anlarım ızda işlenm iş, tartışılm ıştır. «Aydın­ ların, köylülerin, balıkçıların, patro n ların ve işçilerin hikâye­ si, rom anı, şiiri yazıldığı halde, nedense küçük esnafın hayat tecrübesi, edebiyatçılar ta ra fın ­ dan pek az ele alınm ıştır. H al­ buki şehirde tem el kütleyi o n ­ la r teşkil eder ve onların haya­ tın d a da güzel, derin ve anlam lı birçok şeyler vard ır. Edip Cansever, «Masa da M asaymış H a»dan başka b ir-ik i şiirinde K apalıçarşı’dan aldığı in tib ala­ rı kullanır ve bunlar onun en canlı şiirleridir...» diyen Meh­ m e t K aplan Hocam, bu göz­ lem dilim inde haklı olabilir; b u a y n b ir konu. Şim di rom an larım ızda K apalıçarşı’nın h an ­ gi yargılarla değerlendirildiğine bakalım :

HUZURDA

T anpm ar H oca’nm eserinde, Mümtaz, aşkının ve tedirginlik­ lerinin yalnızlığında, Beyazıt güvercinlerinden Sahaflar Ç ar­ şısına, oradan K apalıçarşı’ya g irer (B irinci baskı, Remzi K i­ tabevi, 37, 42, 49 - 55): «Çarşı kalabalık, serin ve uğultuluydu.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

lan ve ifrazları ile olan aykırılıklarını, diğer yandan günden güne artan ve bir sonu da gelmiyecek gibi görünen içtimaî hayattaki yaşama standartsıziığının

Sokak cephesinde kabul kısmı ile servis toplanmış ve arka cephe üze- rine yatak odaları konulmuştur.. Binanın ortasında büyük bir aydınlık

Bu sayede cephe mih- verinin sağında olan kat merdiveni üst katta mihver üzerine gelmekte ve apartımanları iki müsavi parçaya

Haricî sıva renkli mermer kırığı ile mo- zayık sıvanmış

Taksimde Mimar olmıyan kimseler tarafından yapılan bi- nalar arasında bu kira evinin hususiyetleri yeknazarda teba-

Servis kısmı binanın ortasına yapılan büyük bir aydın- lık yeri üzerinde toplanmıştır, ö n cephe salonlara ve yemek odasına tahsis edilmiştir.. Yatak odaları ve diğer

oda ile yeniden ilâve edilen büyük oturma salonundan iba- Mimar manzaraya hâkim olan cihetlere yaptığı geniş balkonlar ve çatıya verdiği az ve tatlı meyille binaya cam

îzmirde; yazın ufki bir halde yağan yağmurların pen- cerelerden içeri nüfuz etmemeleri için bu saç kepenklerin ya- pılmasını bir mecburiyet addediyorlarsa da bilhassa yazın,