■**v~ f l t
ı r - V H ?
türerek, beyaza sarılı kollarını uzatarak kimine (G eç!), kimi ne (Dur, bekle!) deyu bir ta kım işaretler ederler...
Tebdili kıyafet etmiş kulluk, ya bostancı mı bunlar, neyin nesidir acaba?..
Bunlardan biri, şaşkın şaş kın baka ka'ışımı görünce:
__ Hey babalık!., deyu bana hitap etti. Sen kimsin ? Bu ne hal, bu ne kıyafet?..
Şu Allahın işine bak hele!.. Y a sen kıyafetini görmüyor musun? Benim kıyafetimde ne var ki? Sarığım başımda, cüb bem sırtımda, gedik pabuçla rım ayağımda, keşkülüm, teş bihim elimde... demeğe kalma dı. Üstüme ''eldi.
(Devamının Merhaba'nm ilk sayısında okuyunuz.)
Tarihten ifşaat
Kâzım Karabekirin
köşkü 100 Polisle
nasıl basılmıştı?..
T
|AM yirmi sene o'uyor... 1933 Haziranının 4 ünü 5 ine bağlıyan gece... İs tanbul lâtif bir bahar havasının rehaveti içinde derin uykusunda iken, sabaha karşı, Polis Müdürü FelımininHATASI ve OĞI.U * İnci'nin sekreterlerinden fim si Ozansov. yazı larım İN C İ’ dc zevk e okudağunuz babası üstad Halid Fahri Ozan- soy'dan mecmuada neşredilecek bir yazı hakkında fikir ılışt f ! ..
kumandasında seferber olmuş yüz küsur polis, (Ermenistan Fatihi) diye anılan M illî Mü cadele kahramanlarından Kâ zım Karabekir Paşanın Eren- köyündeki köşkünü sarıyordu.
O gün hava kararmağa
baş-Kıym etli muharrir Hikmet Ferid un Ks, tN C t’ye Türk halkının hayranlıkla okuduğu seyahat yazı',arının en güzellerini yazar.
larken, dikkat nazarını çekme mek için tren tren getirilen si vil ve resmî kıyafetli komiser lerle polisler, Erenköy istasyo nundan itibaren köşke varan yo ları tutmuşlar, horozlar ö- terken de harekete geçerek, ihtiyatlı adımlarla ablukayı daralta daralta, köşkün bahçe sine dalmışlar, kapısına dayan mışlardı.
Saat sabahın dört buçuğu 'di.
Köşkte Kâzım Karabekir °aşa. e-i. iki kızı, iki evlâtlığı ile, misafir bulunan Cafer Tay var Paşa vardı.
Polis Müdürü Fehminin ki barcasına açtırdığı kapıdan gi- -en komiserlerle polisler, bir
’ n la köşkü istilâ etti'er. Ne oluyordu, mesele ne idi, ne vardı ?
O T ' Mustafa Kemal Paşa nın, Millî Mücadele başlarken, lk yardımını gördüğü, ilk da van lığı, hattâ İstanbul hükü meti tarafından azledilerek, bütün sıfat ve salâhiyetlerin
den bir anda tecrit edildiği minkti çok müşkül dakikasın da bile, karşısına irelerek: (__ Bütün kuvvet erimle em rindeyim!' dive, en ümitsiz za manında dahi başlıca büyük
M A T B A A M I Z
İşte sîzlere Ekici- gil yayınlarını hazır- iıyan fedakâr işçi ar kadaşlarımız. Mec mualarınızı her hafta muntazaman daha güzel, daha temiz te min edebilmeniz için gece gündüz durma dan çalıştıkları halde yüzlerinde en ufak bir yorgunluk görül müyor. Çünkü onlar, «Cumartesi olsun da haftalıklarımızı ala lım » diye değil, Cu martesi olsun da o- kuyuculara inci gibi tertemiz mecmuaları mızı yetiştirelim di ye çalışıyorlar.Bakın, yukarıda gördüğünüz son mo del otomatik maki nede çalışan Hovsep usta renk ayarını kontrol ediyor. Naim ise, 48 bin baskının yorgunluğunu unut muş, ustasına yar dım ediyor.
Ortada gördüğünüz İntertype operatörü Nuri Bey, Babıâlinin eski ve yeni yazıyı en ufak bir tashih hatâsı olmadan ma kinede dizmesiyle, kendisine haklı bir şöhret yapan yegâne ustasıdır.
Sağda gördüğünüz mürettip İhsan Hoca, 40 senede bir tek ha tâ yapmamış ve «ma kine mürettip» lâka- biyle tanınmıştır.
Solda gördüğünüz mürettip Mehmet, i- şine o kadar bağlıdır ki, resmi çekilirken bile başını vazifesin den ayırmıyor.
Aşağıda, otomatik kapak makinesinde Hovsep usta İnci’nin kapak resmini kon trol ediyor.
v e kuvvetli arkadaş olan, daha sonraları da Ankaramn: (K a tiyen yerinden kıpırdamıya-
ksm!) şeklindeki mütemadi anaatlarına rağmen olan- m W ıliyeti, pervasızca yük lenerek Şark cephesinde yap tığ ı taarruzlar neticesinde za
fere ulaşmca, Ankaramn, mil letin de minnettarlığını ifade eden: (Varol, bizi bir kâbustan kurtardın!) mealindeki takdir ve tebrikini alan Kâzım Kara- bekir Paşa, şimdi, ne yapmıştı ki, böyle evi basılıyor, şeref, itibar, haysiyet ve harimine
taarruz edi’ iyordu ?
Şimdi, bir eşkiya ini gibi baskına uğrayan bu köşkte, daha bir hafta evveline kadar, Kâzım Karabekir Paşa ile be raberdim.
(Devamının Merhaba’nm ilk sayısında okuyunuz.)