• Sonuç bulunamadı

Karagöz'ün resim safası:Nuri Abaç, Hitit kabartmalarından, Karagöz ve minyatürden esinlenen resimleriyle tanınıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Karagöz'ün resim safası:Nuri Abaç, Hitit kabartmalarından, Karagöz ve minyatürden esinlenen resimleriyle tanınıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cumhuriyet

Sahibi: C um huriyet M atbaacılık ve Gazetecilik Türk A nonim Şirketi adına N adir N adi # Genel Yayın M üdürü: U nsan C em al, M üessese M üdürü: I mine Ufftklıgil, Yazı İdleri M üdürü Okay G önensin, # H aber M erkezi M üdürü: Yalcın Bayer, Sayla D üzeni Yönetmeni: Ali Acar, # Tematlaler: ANKARA. Ahmet Tan, İZMİR: Hikmet Çeiiııkasa, ADANA: Çetin Yigenoglu

İv Politika: Celal Başlangıç, Dış Haberler: Ergun Bakı, Ekonomi: Cengiz Hırtlan, İş Sendika: Şükran Keteııd, Kültür: Celal Üsler, Hgilim: (k n aty Şayian, Haber Araştırma: İsmet Berkan, Yun Haberleri: Necdet Doğan, Spor Danışmanı: Abdüikadir Yücel man, Dizi Yazılar: Kerem Çalışkan, Araştırına. Şahin Alpay, Düzeltme: Abdullah Yazıcı. # Koordinatör; Ahmet Koruktan, # Mali İşler: Fzol O kut, 0 Muhasebe: Bülent Yeaer # Bütçe Planlama: Sevgi Osmanbeşeogİu 0 Reklam: Ayşe Torun, # Ek Yayınlar: Hülya Akytd $ idare: Hüseyin Curer, # İşletme: Önder (.elik, # Bilgi-lşlem: Nail İnoJ. 0 Personel: Sevgi Bostancıoftlu.

Basan ve Yayan Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A Ş. Türk Ocağı Cad. 39/41 Cafi

HJ34 İm PK 246-lstanbul Icl 512 Ü5 05 (20 lıai), lelex: 22246 Fax (1) 526 60 72

Bürolar Ankara: Ziya Gökalp Blv. İnkılap S. No. 19/4, Tel: 133 II 41-47, 'lelex: 42344 Fax: (4)

05 65 0 İzmir II Zıya Blv 1352 S2/3. Tel 13 12 30. lelex: 52359 Fax: (51) 19 5?

% Adana: İnönü Cad. 119 S. No. I Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax. (71) 19 3

TAKVİM: 9 NİSAN 1990 İmsak: 4.58 Güneş: 6.28 öğle: 13.10 İkindi: 16.50 Akşam: 19.43 Yatsı: 21.07

Eczacılardan

‘deodoranta

hayır’ çağrısı

TÜREY KÖSE

İZMİR — Yaz yaklaşırken

ozon tabakasını delici etkisi olan itici gazların kullanıldığı sprey­ ler, deodorantlar ve böcek öldü­ rücü ilaçlara karşı kampanyalar yeniden gündeme geldi. İzmir Eczacı Odası, “ Batı ülkelerinde

tüketicinin almadığı bu spreyler Türkiye’de de pazarlanmamak. 2 milyar dolarlık cirosu için 25

u lu slararası firm anın ‘gaz

odasını’ koruyanlayız. Biz ecza­

cılar Avrupa çöplerinin dağıtıcı­

sı olmak istemiyoruz” yazılı afiş­

ler bastırarak eczanelere dağıt­ maya başladı.

Ozon tabakasını delici etkisi olan ve spreylerde, soğutma sis­ temlerinde, böcek öldürücü ilaç­ larda kullanılan kloro-floro- karbon gazların kullanıldığı tü­ ketim maddelerine karşı geçen yıl Aliağa’da Petrol-lş mensupları tüketim kooperatifi Pet-Koop ta­ rafından “ Yaşayan bir dünya

için spreye hayır, spreyle gelen

ölüme karşı el ele” kampanyası

başlatılmıştı. Televizyonda sprey reklamlarının yasaklanması ko­ nusunda da girişimlerde bulunul­ du, ancak sonuç alınamadı. Kam­ panyanın yaygınlaşması üzeri­

ne gerek Aeresol üreticileri gerek­ se kozmetikçiler önlem almaya başladı. Artık üzerinde “ Ozon

tabakasını delici etkisi olan

kloro-floro-karbon içerir” yazı­

lı ürünlerin yanında, “ Ozonla

dost, ozon tabakasına zarar ver­ diği söylenen gazları içermez. Çevre sağlığına olumsuz bir et­ kisi yoktur. Özel, hafif gazla for­

müle edilmiştir” benzeri yazıla­

rın bulunduğu ürünler de yaygın­ laşmaya başladı. Bu tür ürünle­ rin daha sık kullanıldığı, televiz­ yonda reklamların arttığı yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlik­ te “ spreye hayır” kampanyaları da yeniden gündeme geldi. İzmir Eczacı Odası “ Bu ülkede yaşa­

yan tüm insanlara” şu çağrıyı ya­

yımladı:

“ Avrupa çöplerinin dağıtıcısı olmak islemiyoruz. Ozan taba­ kasının delinm esinde bilim adamlarınca sorumlu tutulan kloro-floro karbon (CFC) gazlan ya da sera gazlan diye bilinen de­ odorantlarda, insektisitlerde kul­ lanılan gazlar Avrupa ülkelerin­ de tüketici tepkisi ile karşılanı­ yor. Olayın ciddiyetini kavra­ yan pek çok ülke bu gazlann kul­ lanımını önemli oranlarda azalt- tı.”

T T

-Nuri Abaç, H itit kabartmalarından, Karagöz ve minyatürden esinlenen resimleriyle tanınıyor

Karagöz’ün resim safası

“Özel galeriler, yavaş

yavaş ressamlara, resim

piyasasına hâkim

olmaya başladılar.

Satışa dönük üretim

başladı. Bu kadarla da

kalmayacak, çünkü

perde yeni açılıyor. Bir

sarsıntı dönemi

geçirdiğimiz kesin”.

ALPAY KABACALI

Hitit kabartmalarındaki tanrı ve tanrıçaları alın... Sonra Selçuk­ lu taş işçiliğindeki figürleri... Bun­ ları Hacivat, Karagöz, Beberuhi, Zenne, Tuzsuz Deli Bekir vb. Ka­ ragöz tasvirleriyle bir iyice karış­ tırın... Elde ettiğiniz karışıma Os­ manlI minyatürlerini, Osmanlı süslemeciliğini ekleyin... Bu ma­ yayla bugünkü toplumsal yaşam­ dan kesitler elde edin: Pazar yer­ leri, balıkçılar, baloncular, havuz başında kadınlar, simitçiler, çocuk bahçeleri, tıka basa dolu deniz ta­ şıtları... O karmaşanın badem gözlü insanlarla bir dengeye otur­ duğunu göreceksiniz.

PORTRE m m

ABAÇ

Sergiler

ve ödüller

NURİ ABAÇ — “Yöresellik, evrensel sanata bir çıkış kapısı"

1926’da İstanbul’da doğdu. Mersin Lisesi’ndeki

öğreniminden sonra bir yıl Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nde “misafir öğrenci” olarak çalıştı (1944). Ertesi yıl girdiği DGSA (şimdi Mimar Sinan Üniversitesi) Mimarlık Bölümü’nü 1950’de bitirdi. Mersin (1950-60) ve Ankara’da (1960-78) devlet dairelerinde mimarlık yaptı, emekliye ayrıldı. İlk sergisini 1949’da Mersin’de açan Nuri Abaç, o tarihten beri yurtiçinde ve dışında birçok kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. 1974 ve 1981 DYO sergilerinde onur ödülüne, 1981 ve 1986 Devlet sergilerinde başarı ödülüne, 1982 Uluslararası İskenderiye Bienali’nde bronz madalyaya değer görüldü. işbu formül, Nuri Abaç’ın re­

simlerini gözünüzün önünde can­ landırmanızı da sağlayabilir. On­ ları, yüzlerce resim arasından ayırt

etmeyi de...

Bütün bu öğeler öyle birdenbi­ re girivermedi Nuri Abaç’m resim­ lerine... “Dengesizliğin uyumu”na ulaşması kolay olmadı... Önce bi­ ri, sonra öteki derken, bambaşka bir resim dünyası oluşuverdi.

Baştan başlayalım:

O ortaokulda okurken ressam

Nurettin Ergüven geldi Mersin’e.

Kentte büyük bir “imar faaliyeti” yürütmekte olan Vali Tevfik Sırrı

Gür çağırmıştı Ergüven’i. Halke­ vi için, öteki yapılar için büyük boyutlu resimler ısmarladı ona. Ergüven, kiraladığı bahçeli, bü­

yük bir binanın taş döşeli avlusun­ da resimlerini boyamaya başladı. Nuri Abaç, çırak durdu Ergüven’e. Boya karıştırıyor, şunu bunu ge­ tirip götürüyor, merdiven tutuyor­ du... Bu, resim ilgisini katmerlen- diren bir yaşantı oldu Nuri Abaç için.

G lenda Jackson’ın

yeni rolü politikacılık

“Tiyatro ile politika

arasında benzerlik var

mı?” İşçi Partisi

tarafından gelecek seçim

için aday gösterilen tiyatro

ve film sanatçısı Glenda

Jackson bu soruyu şöyle

yanıtlıyor: “Sanatçı olarak

dünyayı, yarattığınız

karakterin gözleri ile

görmeniz gerekir. Yani

kendi değer yargılarınızı

katmadan. Ama politikacı

olarak herkesin dünyayı

sizin gözlerinizle görmesini

sağlamalısınız”

EDİP EMtL ÖYMEN

LONDRA — Tiyatro ve film

sanatçısı Glenda Jackson, yeni bir role hazırlanıyor: Politikacılığa... öteden beri sosyal siyasete ilgi du­ yan ve bunu insan haklan, düşün­ ce ve ifade özgürlüğünü savuna­ rak, sansüre karşı çıkarak göste­ ren Gienda Jackson, ana m uha­ lefet İşçi Partisi’nden gelecek se­ çim için aday gösterildi. Londra'­ nın, çoğunlukla varlıklı sanatçı ve yazarlarının oturduğu Hampste- ad ve Kari M arks’ın da gömülü olduğu mezarlığı ile meşhur Higlı- gate seçim bölgesinden. Burayı 1970’ten beri halen Muhafazakâr Partili bir üye temsil ediyor, ama bir seçimde elden kolayca kaçırı­ lacak bir çoğunlukla. Glenda Jackson’ın adaylığı, İşçi

Partisi’-ne daha dinamik bir hava verme­ ye çalışan Genel Başkan Neil Kiıı-

nock için iyi bir “ halkla ilişkiler” fırsatı da yarattı. Jackson da se­ çimi kazandığı takdirde, tiyatro ve sinemayı bırakacağını söyledi.

Tiyatro ile politika arasında benzerlik var mı? Glenda Jackson bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “ Sa­

natçı olarak dünyayı, yarattığınız karakterin gözleri ile görmeniz ge­ rekir. Yani kendi değer yargıları­ nızı katmadan. Ama politikacı olarak herkesi dünyayı sizin göz­ lerinizle görmesini sağlamalısı­ nız.”

Glenda Jackson, babasının bir duvarcı ustası olduğunu hiç unut­ mayanlardan. Dört kızkardeşten en büyüğü. Sadece ortaokul eği­ timi var. 16 yaşından sonra bir ec­ zanede çalışmaya başlamış. Ama

Kraliyet Tiyatro Sanatları Okulu’- na girmiş. Yani konservatuvarın tiyatro bölümüne. Burs alıp oku­ muş. Ancak sahne eğitimi Royal Shakespeare Company’de bilen­ miş. Sonra da iki Oscar: George Segal ile “ A Touch o f Class” , di­ ğeri D.H.Lawrence’in “ Women in Love” (Aşık Kadınlar). 53 ya­ şında ve işine aşırı ciddiyetle bağlı. Aldığı rollerin kısa bir dökümü dahi ciddiyete davet ediyor: Kle­ opatra, Phedra, Hedda Gabler, Cesaret Ana, Birinci Elizabeth. Son rolü de yine güçlü ve tavizsiz bir kadın kahramandı: Galaktika. Osmanlılarm İnebahtı Deniz Sa- vaşı’nda tüm donanmalarını kay­ betmelerini Venedik, bir tablo ile kutlamak ister. Kadın ressam Ga­ laktika görevlendirilir. Ama sa­ vaş, ölüm demektir onun için. Tabloyu istedikleri gibi yap­ maz. Jackson: “ Sahnede bile ol­ sa, faşistleri oynayamam. Kahra­ manım ilerici ve devrimci olm a­ lı” der.

Basın, bir ağızdan Jackson’u övme yarışında: Sunday Express, "Dinamik, saldırgan, bazen inat­ çı, bazen ikna kabiliyeti yüksek, ama her zaman kadınsı. İşte bun­ lar, Avam Kamarasındaki erkek­ leri yola getirmek için ideal özel­ likler.” Sunday Times: “ Cart cur- tu sever, baştan çıkarıcı, kurnaz ve bir kaplan gibi. Politika yap­ mak için yaratılmış.” Observer: “ Bir kedi gibi. Hem sokulgan hem saldırgan. Tehlikeli, ama ne­ fis bir şekilde de cazip.”

G o lf sah aların a

k a m u a ra zisi

yeriliyor

ANKARA (A A )—İzmir ve An­

talya’da, turizm amaçlı golf tesis­ leri yapmak üzere müteşebbislere ait yerde kamu arazisi tahsis edile­ cek. Turizm Bakanlığı’nın, dünkü Resmi Gazete’de yayımlanan du­ yurusuna göre, tahsis öncelikleri­ nin belirlenmesinde finansman gü­ cü, turizm işletmesi ve pazarlaması konusunda ulusal ve uluslararası turizm tecrübesi, altyapının müte­ şebbislerce gerçekleştirilmesi, tari­ hi değerlerine ve yöresel mimari ya­ pısına uyum sağlaması dikkate alı­ nacak. Yatırımcılar kira bedeline ek olarak, yıllık hasılatlarının yüz­

de 5’ini T urizm Geliştirme Fonu’- na verecekler.

Golf tesisleri için tahsis edilecek kamu arazilerinin yerleri ve kapa­ siteleri şöyle: “ İzmir (Selçuk- Pamucak) 18 delikli golf alanı, golf kulüp, 400yataklı otel; Güney An­ talya (Kemer) Çıralı ve Faselis ile Antalya Belek’te 18 delikli golf ala­ nı,golfkulüp,yine Antalya Belek ’ - te 54 delildi golf alanı ile golf kulüp­ ten oluşacak bir başka tesis. ’ ’

eniBB

geliyor

Adı Claudia Schiffer. Alman. 19 yaşında. Manken. Son iki yıldır Avrupa’nın önde gelen moda ve magazin dergilerinin aranan kapak kızı. Reklamlardan günde 8 bin dolar kazanıyor. Kari Lagerfeld ve Chanel en yeni modellerini onun üstünde deniyorlar. 1.81’lik boyu var. Ölçüleri 90-62-90. Klasik ince manken tipine uymuyor. Ancak “havası” ile bu dezavantajını gideriyor. Stern dergisinin haberine göre Claudia görünüşünün aksine hanım hanımcık bir kız. Amerikalı erkek arkadaşı ile Paris’te motosiklet turlarından başka “ macera”sı yok. Üstelik kazandığı paralan, iyi bir yere yatırsınlar diye ailesine veriyor. Ancak TV reklamcıları dünyâsında Claudia Schiffer’in yıldızının giderek parladığından ve beyazperdeye atıldığı takdirde 90’lı yılların rakipsiz BB’si olacağından söz ediliyor.

Turizmcilerde terör tedirginliği

Turizmciler Doğu A nadolu’ya

düzenleyecekleri turlar nedeniyle kaygılılar.

Ancak genel görüş “ terörün turizmi fazla

etkilemeyeceği” şeklinde.

PKK terörü Doğu

Anadolu’da-CEM H A M l I.OGl.lJ

Her yıl binlerce turist Doğu Anadolu’yu geziyor. Genellikle TVabzon’dan başlayan Doğu Ana­ dolu turları Erzurum, Kars, Do­ ğu Beyazıt, Van, Diyarbakır, Ur- fa, Adıyaman, Gaziantep güzergâ­ hını izliyor. Ama sezon öncesi ol­ dukça “sıcak” günler yaşayan Do­ ğu Anadolu, turizmcileri kaygı­ landırıyor.

ki turizmi etkileyecek mi? Alman­ ya ve Fransa gibi Doğu Anadolu turlarının başlıca alıcısı olan ül­ kelerde, terör yüzünden bir tedir­ ginlik bulunuyor mu? Can güven­ liği nedeniyle Doğu Anadolu tur­ ları iptal edilebilir mi?

Bu ve benzeri soruları yöneltti­ ğimiz turizmciler, kaygılarını giz­ lemiyor. Ama yapılan değerlendir­ m elerde, “ terörün turizm e

bulaşmayacağı” kanısı genel bir

görüş olarak beliriyor: Dırizmci- ier özetle şu mesajı veriyor:

“Doğu Anadolu’daki terör ta­ bii ki kaygı yaratıyor. Ama bölge­ deki terörün turist gruplannı he­ def alması uzak bir olasılık. Çün­ kü terörist gruplar, Avrupa kamu­ oyunu karşılarına almak istemez­ ler. Ayrıca bölgede yıllardır yaşa­ nan bir terör ortamı var. Şimdiye kadar olduğu gibi bu yıl da D o­ ğu Anadolu'daki turizm, terörden fazla etkilenmeyecek.”

“Demeç” olarak alınan bu söz­

lerin ardında ise “tedirgin” bir or­ tam bulunuyor. Çünkü bir

TÜR-SAB yetkilisi, “Bazı şirketler tur­ larını iptal ettiler bile” diyor.

“Bugüne kadar başımıza kötü bir şey gelmedi” diyen Camel Tu­ rizm operasyon sorumlusu Fehmi tlkray şunları söylüyor:

“Özellikle Alman kamuoyunda biraz korku başladı. Olayların far­ kındalar ve izliyorlar. Ama şu an­ da kamuoyunun taın tepkisini al­ mış değiliz. Ben bu durumun tur­ ları biraz etkileyeceği kanısında­ yım. Geçen yıllardaki ilgi sürmü­ yor. Geçen yıl Doğu Anadolu’ya 70 binin üzerinde turist götürdük. Bu yıl ne olur bilemem.”

tlkray, Suriye sınırına çok yakın

oluşu ve yollarının bozukluğu ne­ deniyle Mardin’i turdan çıkardık­ larını söylüyor. “Bu sıcak ortam­

da Mardin’e gitmeyi düşünmüyo­

ruz. Çünkü akılcı olmaz” diyen

Tentur Operasyon Müdürü Melih

Kotan ise şunları söylüyor:

nı düzenleyeceğiz. Önümüzdeki hafta başlıyoruz. Herhalde Van’­ da yine güvenlik güçlerinden yar­ dım isteyeceğiz.”

G ürkay Türizm ’den Şeyda

Arpalı ise şunları söylüyor:

“Durum ağırlaşırsa Doğu Ana­ dolu turlarını iptal bile edebiliriz.”

Airtur Operasyon Müdürü Ali Çakır ise birkaç yıldır Silvan’da mola vermediklerini söylüyor. 12 Eylül öncesinde tur otobüsüne gü­ venlik için jandarm a aldıklarını h a tırla ta n Çakır, şöyle sür­ dürüyor;

“Bu sene 35 Doğu Anadolu

tu-“Ben etkileyeceğini hiç sanmı­ yorum. Bence olumlu etkiler. Çünkü turistin daha çok ilgisini çekiyor. Bizim müşterilerimiz ağırlıklı olarak Fransızlardan olu­ şuyor. Benim görüşüm son yıllar­ da ilginin daha fazla arttığı şek­

linde İlgi çekiyor çünkü ‘Kürt ola­

yı var’ diyorlar. Biliyorsunuz Kürt olayı Fransa’da da gündemde olan bir olay.”

Ortaokul sıralarında yer alan bir olay daha: Ressam Kemal Ze-

ren, akrabasıydı. Zaman zaman

Mersin’e geliyordu. Bir gelişinde, çevre köylerden ve Toroslar’dan görünümler çizip boyadıktan son­ ra boyalarını, boya kutusunu, fır­ çalarını, sehpasım Nuri Abaç’a ar­ mağan etti. Onu resme yönlendi­ ren bir etken de bu...

Lisedeyken karikatür de çizi­ yordu; bunlar zaman zaman Ak­

baba ve Karikatür dergilerinde ya­

yımlanıyordu.

Liseyi bitirince İstanbul’a geldi, Güzel Sanatlar Akademisi’nde

“misafir öğrenci” oldu. En çok da

Leopold Levy’nin atölyesinde ça­

lıştı. Ertesi yıl Akademi’nin Mi­ marlık Bölümü’ne girdi. Orada öğrenim görürken atölyelerde re­ sim çalışmalarını sürdürdü.

Mimar olunca Mersin’e döndü. Geçimini devlet dairelerinde mi­ marlık yaparak sağlamakla birlik­ te, resimden hiç uzaklaşmadı. An­ cak sanat ortamından, sanat çev­ relerinden uzakta oluşu yüzünden resmi atılım yapamıyordu. Bir ara soyut resme yöneldi. “Ama bir

yerde takıldı, başladı plak aynı ez­ giyi çalmaya...”

1960’ta Ankara’ya yerleşti. Re­ sim, mimarlığın iyice önüne geç­ ti bu tarihten sonra. Önce Hitit kabartmalarından etkilendi. Gide­ rek Anadolu mitolojisine, halk ef­ sanelerine yöneldi. 1970’e kadar süren bu gerçeküstücü dönemin­ de, “düşsel duygularla beslenen bilinçaltında sinsice bekleyen iç in­ san, iyi - kötü, güzel - çirkin, olumlu- olumsuz kavramlarını da ele alarak, grafikle desteklediği bir tür kara kompozisyonlar” (Z. Bü- yükişleyen) oluşturdu.

Etkilenme ya da esinlenme sü­ rüyordu... Karagöz çıktı karşısına. Daha doğrusu, Karagöz’ün “re- simsel değeri”: Pastel renkleri, bi­ çimleri, kompozisyonları... Bir de toplumsal içeriği... Bunlara, Nu­ ri Abaç’ın karikatürcülükten, mi- marlıktan gelen deseni eklendi.

Karagöz’ün resimsel

değeri_____________

Ressamların çabası

Bu deneyim minyatüre, öteki süsleme sanatlarına götürdü onu. Ve Anadolu uygarlıklarıyla, onla­ rın resimsel öğeleriyle günümüz arasında bir köprü kurmayı ba­ şardı. Bu temalar da on yılda “bit­

ti”.

1980’den bu yana günümüz top- lumundan kesitler aktarıyor tuva­ line. Ama “Karagöz’ün resimsel

degeri”ni kullanmaktan, yani

“renk, biçim, kompozisyon kural­

larını ve altyapısını korumaktan’’

vazgeçmiş değil. Dolayısıyla bir

mizah, “humour” havası da var

resimlerinde. Aynı zamanda “süs­

leyici, fantastik öğelerle ustaca bağdaştırılmış bir anlatımcılık”

(A. Köksal) ağır basıyor.

“ Ç ok zengin bir ülkede

yaşıyoruz” diyor kendisi. “Nere­

yi kazsanız bir Bizans çıkıyor, bir Hitit, bir Roma çıkıyor. Selçuk ve Osmanlı ile zaten iç içeyiz. Os­ manlI, bu kültürlerin kaynaşma­ sından doğuyor. Bu kültürler ça­ ğını tamamlamış olmakla birlik­ te bugün de Anadolu’da aynı in­ sanlar yaşıyor. Onlar, biziz. Ben, dikkatimi bunların hepsine birden çeviriyorum.”

Nuri Abaç, evrensel sanata ye- rellikten gidilebileceği inancında. Diyor ki:

“Yalnız plastik sanatlarda değil, tiyatroda, sinemada, müzikte, edebiyatta, mimarlıkta da yöresel­ lik, evrensel sanata bir çıkış kapı­ sıdır. Yöresel sanat iyice oturmaz­ sa, yerleşmezse ve bunu çağdaş ol­ gularla tamamlayamazsanız, ev­ rensel sanata çıkış yapılamaz. Bi­ zim evrensel diye tanımladığımız sanatlar da aslında yöresel...”

Ona göre ressamlarımız büyük çaba harcıyor ve “galericiliğin tak­

tığı çelme dikkate alınmazsa” res­

mimiz olumlu bir yolda gelişiyor. Ancak...

“Yurtdışında henüz bir ses çı­ karabilmiş değiliz. Avrupa’da ça­ lışan sanatçılardan bir şeyler bek­ lenebilir. Ne yazık ki Fransa ve İs­ viçre’de adını duyuran Fikret Mu- allâ dışında, fazla tanınanı yok şimdilik. Bunu da doğal karşıla­ mak gerekir. Çünkü başlangıcımız çok yeni. Aslında yetmiş seksen yılda çok büyük aşama yapmışız. Beş yüz yıllık kültüre bu kadar kı­ sa süre içerisinde yetişilemez. Aynı şey başka alanlar için de söz ko­ nusu.”

Resmin gelişmesi önündeki en büyük engelin “galericilik” oldu­ ğunu öne sürüyor Nuri Abaç:

“Son zamanlarda yeni kavram­ lar eklendi resim sanatına. Bun­

lardan biri de ‘satış’. Son sekiz on

yıl içerisinde özel galerilerin sayısı arttı. Bunlar yavaş yavaş ressam­ lara, resim piyasasına hâkim ol­ maya başladılar. Bu iyi mi kötü mü, neler getirip neler götürdü? Tartışılıyor. Bence çok şey götür­ dü, az şey getirdi. Satışa dönük üretim başladı. Bu kadarla da kal­ mayacak, çünkü perde yeni açılı­ yor. Bir sarsıntı dönemi geçirdiği­ miz kesin.”

Belki de kendi resimleri artık kapalı mekânlarda soluk alama­ dığı için galerileri eleştiriyor Nu­ ri Abaç. Çünkü resimlerini izle­ dikçe, Karagöz’ü perdeden çıkıp semt pazarlarına, çarpık turizme açılmış lokanta ve tavernalara, iş­ yerlerine, köy kahvelerine, gezgin satıcılar arasına karışmış, sonsuz bir “resim safası” içinde görüyo­ ruz...

• •

Ö zel okul

başvurulan

■ A NKARA (AA) — Özel okullar sınavı için başvurular bugün başlıyor.! Başvurular, 20 nisana kadar sürecek. Sınav, 50 okul için 3 haziranda A nkara, İstanbul, İzmir, Zonguldak ve Tarsus’ta yapılacak. Sınava girecek öğrenciler, sınav

kılavuzunu ve aday başvuru form unu, okul idarelerinden 5 bin lira karşılığında alabilecekler, öğrenciler, sınav harcı olarak d a 70 bin lira yatıracaklar. Bu yıl sınavlarda okul tercihi yerine il tercihi yapılacak. 3 haziranda saat 10.00’da başlayacak sınavda öğrencilere 50 sözel, 50 sayısal olm ak üzere toplf 100 soru yöneltilecek. Öğrenciler, so ru lan 120 dakik ad a cevaplayacakla Sınav sonuçları, 25 haziranda adaylara postalanacak, ö ze l o k ı önkayıt taban p u an lan Temmuz 1990 tarihind ilan edecekler.

Tüccar

turistler

■ E D İR N E (A A ) —

K iriştik seyahat adı e

geldikleri Türkiye’de, satm ak am acıyla beraberlerinde fazla e getiren Romen turistle ülkeye sokulm ayarak g gönderiliyorlar. Edirne Valisi Ü nal E rkan, esm şikâyeti üzerine bu yoİE başvurduklannı söyledi A lınan bilgiye göre Edirne’nin Kapıkule sı kapısından son 24 saa. içinde, 250 otom obille gelen bin kişi, yanların; fazla eşya bulunduğu gerekçesiyle Türkiye’ye sokulm ayarak geri çevrildiler.

Kolesterol

düzeyi

| ■ Sağlık Servisi — Ka

i krizi geçirme olasılığı

i yüksek bulunan bir ; kimsenin ilaçla kanında | kolesterol düzeyini yüzd ! düşürm esi durum unda, | kalp krizi geçirme | olasılığının d a yüzde 10 ^ o r a n ın d a azaldığı açıkla.1 ı T ürk Sağlık A janst’nın — ; Nevvyork mahreçli haber

göre A B D ’de kolesterol v insan sağlığı konusunda araştırm a yapan kürüm ü kandaki kolesterol düzey ile ilgili son bulgularını özetlediler.

9 günlük tar

heyecanı

■ ANTALYA (A A ) —

A ntalya yöresindeki tur tesisleri, 9 günlük uzun tatilin heyecanı sardı. Yöredeki tesislerin yöneticileri, 23 nisan bayram ı ile şeker bayraı kapsayan 9 günlük tatile iç turizm de hareket beklendiğini bildirdiler. Yöredeki birçok turistik tesis, turistleri çekebilme için 1 nisanda başlayan tarife yerine indirim li kış tarifesini uyguluyorlar. Seyahat acenteleri de 20- nisan tarihleri arasını kapsayan paket turlar düzenliyorlar. Tur paketli bir kişi için kahvaltı dahi olm ak üzere 300-800 bin lira arasında değişiyor.

Mersin’e 5

yıldızlı otel

■ M ERSİN (A A ) —

İçel’in 5 yıldızlı ilk oteli “ M ersin H ilton” haziran ayında açılacak. Yapımına 1988 yılında başlanan ve 21 bin metrekarelik alanda 12 katlı olarak inşa edilen M ersin H ilton’da, 188 oda bulunuyor. Toplantı salonları, restoran, bar, gazino, oyun salonu, sauna ve yüzm e havuzuna sahip bulunan otelin zemin katında 42 dükkânlık bir de çarşı ver alıyor. O tel m anitasının yapımı da sürüyor.

Çocuklarda

astım

■ İSTA NBU L (İÜ H A ) —

Dr. H aluk Çokuğraş, sigara dum anının alerjik hastalığı olan çocuklarda özellikle astım ın ilerlemesinde büyük etkisi olduğunu söyledi. A lerjik hastalıklarda katılım ın çok önem li olduğuna dikkat çeken Dr. Çokuğraş, bu tü r

hastalıkların tedavisinde cilt testi, aşı ve antibiyotik kullanım ının yaygın olduğunu belirtti. Aşı tedavisinin 4-5 yıl sürdüğünü ifade eden Çokuğraş, antibiyotklerin ise iyileştirmede pek etkili olm adığını vurguladı.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Vogel, biyolojik sistemlerin do¤al olarak kendilerini kopyalayabildiklerini, ama bunu yapabilmek için hem nanölçülerden çok daha büyük olan boyutlar›ndan, hem de son

Hâmid’in Ispanya’ daki arab hâkimiyeti hakkın- daki bilgilerinin derin ve sabırlı araştırmalar mahsulü bulunmayarak bu husustaki malûmatının hemen yegâne

Kurt’Iar büyük Türk yurdunun, orta ve kuzey Asyanın en çevik, ce­ sur ve akıncı hayvanlarıdır; bele kışın, biiyük sürüler halinde yaşar­ lar; Türk

HALK Ozanı Ruhi Su'nun 22 Eylül Pazar günkü cenaze töreni sırasında İstanbulm Sıkıyönetim Komutanlığı’nın emri ile gözaltı­ na alınanlarla

ayda geçiş başlayan hasta- larda (14 olgu) OKYZ değerlerinin kontrol gru- buna göre anlamlı olarak daha uzun olmasıdır (Tablo l ve 2)1. Nitekim erken tüp atılması du-

Ancak, ANAP Genel Başkan Yardımcısı .Halil Özsoy, geçen hafta yaptığı b a­ sın toplantısında Özal'ın cum ­ hurbaşkanı olduktan sonra da cum a namazlarına

Genç kadın ve özellikle bereli kız portresindeki genel hava, Osman Hamdi Bey’in kadın portrelerinde yüzlere verdiği sükunet ve masu­ miyet görünümüne

Yıldız 2001 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nden mezun olduktan sonra, Illinois Üniversitesi’nde biyofizik alanında yaptığı dok- tora süresince