• Sonuç bulunamadı

Ahmet Tevfik Paşa, Okday (1845-1936)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmet Tevfik Paşa, Okday (1845-1936)"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Y Ü Z E L L İ Y IL IN T Ü R K M E Ş H U R L A R I A N S İK L O P E D İS İ

AHMED ŞÜKRÜ BEY (Şükrü Bey'e bkn.) AHMED ŞÜKRÜ ESM ER (Esmer’e bkn.) AHMED TALÂT BEY, ÜSKÜDARLI TAL AT (1858-1926) — Divan edebiyatına mensup son şair­ lerden olup Devlet hizmetinde de Nezaret Müste­ şarlığına kadar yüksel­ miştir. Üsküdarda doğup hemen bütün hayatım orada geçirdiğinden (Ü s­ küdarlı) diye anılmış ve sonunda da orada ölüp Karacaahmed'e, Şair Nc- dim’in mezarı yanarı gömülmüştür. Binbaşı Ahmed Ağa isminde bi­ rinin oğlu olup beş ya­ şında yetim kalmış, cami dersleri gördüğü gibi meşhur I-Ioca Tahsin E- fendiye de talebelik e t­ miş, 1879 da Adliye Ne­ zareti muhasebesine inti­ sap edip 30 yıl orada hiz­ met ederek 10 Temmuz inkılâbından sonra bu idarenin muhasebeciliğine tâyin edilmiş, oradan Bah­ riye Nezareti Müsteşarlığına nakledilerek 6 ay kadar sonra meslekten biri tâyin edilmek üzere te­ kaüde sevkedilip geri kalan zamanını mü- tekaid geçirmiş, bu sırada evinin ve eviyle birlikte cild halinde toplanmamış ve bir kısmı hiç neşredil­ memiş şiirlerinin yanması kendisini pek müteessir ederek kederini:

Alımed Talât Bey

Evimin yandığına yanmadım anıma Talât Yandı bin beyti metinim ona hâlâ yanarım beytiyle ifade, Harbi Umumî esnasında muzayak ı- ya uğrayıp 150 kuruş yevmiye ile hizmet kabul edişi de kendisine:

Almadı bir pula devran beni de Hayf kim etmedi nail emele Ben de yüz elli kuruş ücretle Yazılup damgaya oldum amele.

kıt'asım ilham, etmiştir. Ölümü mide kanserinden.!'t . Muallim Naci devrinin maruf şairlerinden olup gazete ve mecmua sütunlarında bir çok manzume­ leri ve bazı makaleleri bulunan Üsküdarlı Talât Beyin eski tarzda güzel şiirleri vardır. Şairlerle ;iir seven er arasında seçkin bir mevkii bulunduğuna d ı ölümünün Abdülha.k Hârnid Beye bir kıt’a ilham et­ mesi bir delildir. Manzumeleri maalesef cil halinde toplanmamıştır. İbrahim Al^addin Gövsa, (Türk Meşhurları) nda, şairin yaşadığı zamanlara ait hâ­ diseleri nüktelerle anlatan bir tarihçesi bulunduğu­ nu söy eylp bunun neşrini — eserin nerede ve ki­ min elinde bulunduğunu bildirmeksizin_ temenni etmektedir.

AHMED TALÂT ONAY (Onay’a bkn.)

AHMED TEVHİI) EFEN Dİ, SE Y Y İT (1807 - 1870) — Vükelâlıkta bulunmuş ve müsbet ilimlere vukufuyla tanınmış bir Kazaskerdir. Dursalı Şeyh İsmail Hakkı Efendinin oğlu olup İcazet alarak mü­ derris olmuş, Serasker ve Damat BursalI Said Paşa­ nın kitapçılığından yetişmiştir. 1839 da Mektebi

Maarifi Adliye ile Muzikai Hümayuna hoca tâyin edilmiş, müteaddit Kadılıklarda bulunduktan sonra 1864 de Anadolu Kazaskeri ve Meclisi Vâlâ âzası ol­ muş, daha sonra Rumeli Kazaskerliğine yükselerek Kadıların intihabına memur heyetin riyasetine geti- ı İlmiş ve 1868 de Ali Paşanın son Sadareti sırala­ rında, Vükelâ arasında yapılan bazı tebeddülât me- yanında Evkaf Nazırlığını ihraz etmiştir. Altı ay kadar sonra da kendi talebiyle Nezaretten ayrılmış ve yerine müstakbel Sadrazamlardan Ahmed Hamdi Paşa tayin edilmiştir.

Ahmed Tevhid Efendinin şiirle teveggulü, ri­ yaziye ile astronomi hakkında da matbu eserleri vardır.

AHMED TEVHİD EFENDİ (Seyfeddin Efendi­ ye bkn.)

AHMED TEVHİD IJLUSOY (Ulusoy’a bkn.) AHMED TEV FİK PAŞA (Ölııı, 1878) _ A ı-dülmecid ve Abdülfiziz devri ricalKuen bir Mı'i-ur olup Altıncı Ordu Kumandan'ığında, Ankara, Kon­ ya, Suriye, Diyarıbskir Valiliklerinde bulunmuş, 1876 da azledilip iki sene sonra istanbulda ölmüştür.

AHMED TEV FİK PAŞA (ölııı. 1919) _ il. Abdülhamid devrinde Büyük Elçilik etmiş bir Mü­ şirdir. Muntazam askerî tahsil gördükten sonra muhtelif hizmetlerde bulunup Başmabeyinci Osmaıı Beyin damadı o'masının.da yardımiyle süratle İler­ lemiş, Çetine Sefiri iken son Osmanlı Sadrazamı ve adaşı Ahmed Tevfik Paşanın 1895 de Hariciye Na­ zırlığım ihraz etmesi üzerine Berlin Büyük Elçili­ ğini ihraz ederek bu vazifede İkinci Meşrutiyetin

i

ilânına kadar 13 yıl kal­ mış ve Müşirliğe erişmiş­ tir. 10 Temmuz inkılâbı­ nı müteakip Elçiler ara­ sında yapılan değişmeler sırasında vazifesine niha­ yet verilerek ömrünün bakiyesini inziva içinde geçirdi, herhangi bir hiz­ mete tâyin edilmediği gi­ bi siyasî kavgalara da karışmadı.

İbnülemin’iıı (Son Os­ manlI Sadrazamları) i-simli eserinde Sultan Ab-dülhamid’ce ve Meşruti- Ahıııeıl Tevfik Paşa yetin idaresinin yaklaş­ mış bulunduğu bir za­ manda Avlanyalı Ferit Paşa yerine Sadarete tayin edilmesinin iasavvur edilip bu hususta reyine müra­ caat edildiği Sadrazam Ahmed Tevfik Paşadan naklen söylenmektedir. Almanya imparatorluk şansölyele­ rinden Büloıv prensi de kendisinin aklı başında bir adam olduğunu hatırlarında bilmünasebe söylemek­ tedir.

AHMED TEV FİK PAŞA, OKI) A V (1845

-1936) Osmanlı İmparatorluğunun ömrü 1923 Ka­ sımındı! nihayete vardığı sırada Sadaret mevkiini

109

(2)

I<| T E V FİK PAŞA, OKDAY (1845 . Osmanlı İmparatorluğunun ömrü

sımında nihayete vardığı sırar.1. Sadaret 1923 İCa- mevkiinf

ıVIBŞttCULARI a n s i k l o p e d i s i işgal etmekte bulunan

şahsiyet olup bu sırada ou mevkii beşinci defa olmak üzeve işgal et­ mekte idi. Bu cihetle, 214 kişi olarak kabul edi­ len Sadrazam ve Baş­ vekillerin fiilen sonuncu­ su, fakat o mevkii ilk ihraz bakımından 205 in­ cisidir. 1845 Şubatında Istanbulda doğmuş ve 1936 Ekiminde aynı şe­

rirde ölmüştür. Aslen Türk olup babası Tuna Havalisi Kumandanı Sü­ vari Feriki İsmail Hakin Paşa Kırımdan gelmedir. Onun babası, Arslanoğul- larından Bahçesarayh Mirza Mustafa, annesi de Kırım Han arı hane­ danına mensup bir Ha­ nımdır.

Sadece Tevfik Paşa diye de anılan Paşa, Ok-

« k i .. ^ day soyadını almıştı. Bc- şiktaşta Yahya Efendi dergâhında gömülüdür.

Ahıned Tevfik Paşa

i Ahmed Tevfik Paşa ■ Üsküdar'da doğmuş, ilk tahsiline Istanbulda başlayıp babasının Vidine git­ mesiyle Rüşd yeyi orada bitirerek 14 yaşında tstan- buldaki ikinci Süvari Alayına yazılmış ve 1862 de İmtihan edilerek Süvari Mülâzimi sanisi olmuş, fa­ kat 1865 de istifa ederek BabIâli Tercüme Odasına girmiş, 1872 de Roma Sefaretine ikinci kâtip tâ­ yin edilerek bu suret e de — kısa Sadaret devresi müstesna — Birinci Cihan Harbine kadar süren diplomatlık devresi başlamıştır. Romadan kısa bir müddet sonra Viyana ve 1873 de Berlin Büyük E l­ ciliklerine ikinci kâtip ve 1875 de Atina Elçiliğine baş kâtip olmuş, 1876 da Petersburg Büyük Elçiliği başkitabetine tayin edilerek Maslahatgüzar bulun­ duğu sırada Rusya devleti ilânı harp notasını ken­ disine tevdi etmiştir. Bunun üzerine Büyük E edi­ ğin diğer mensuplariyle birlikte [stanbula dönüp az sonra o vakit ikinci Ordu merkezi bulunan Şumnu’ya, Serdarı Ekrem Abdülkerim Nadir Paşa ııezdine politika memuru olarak yollanmış, harb'n »onunda Atlnaya Maslahatgüzâr tâyin edilip 1883 de Elçiliğe yükseltilmiş ve ayııı sene içinde Bâlâ rütbesini ihraz ederek Devlet rica i arasına girmiş­ tir. 1885 de de Berlin Büyük Elciliğine tayin edil­ miştir ki, Sefaret kâtipliğine tayiniyle Büyük E l­ çiliği ihrazı arasında ancak 13 yıl geçmiş ve kırk yaşında Büyük Elçiliğe erimşmiş demektir. Vezir­ liği 1889 /dadır.

Ahmed Tevfik Paşanın Berlindeki memuriyeti 10 yıl kadar devam ederek Halil R ıfat Paşcnın Sa­ dareti ihrazında tstanbula celbedilip Kurt Said Paşa­ yı istihlâf suretiy e Hariciye Nezaretine tayin edildi ve bu mevkide 1909 a kadar fasılasız surette kaldı 10 Temmuz inkılâbını müteakip Said Paşa Kabine­ sini yeniden kurduğu ve Kıbrıslı Kâmil Paşa onu istihlâfen Kabine teşkil ettiği sırada da mevkiini muhafaza ederek — 93 den üç uzvu kalmış bulunan__ Ayan Heyetinin teşkilinde Ayan seçil­ mişti. Kâmil Paşanın 1909 Şunbatmda Meclisi Me- busan tarafından verilen ademi itimat reyile düş-

110

inesi üzerine Nazırlığı nihayet buldu. Sadarete ge­ tirilen Hüseyin Hilmi Paşa Hariciye Nazırlığına Londra Büyük Elçisi R ifat Paşayı seçmiş olup onun gelişine kadar Nezareti vekâlet suretiyle idare et­ mesini kendisinden istemişti. Bunu reddeden Tevfik Paşa, az sonra halefinin Londrada halefi olmak üzere Ingiltere hükümeti nezdinde Büyük Elçi ta ­ yin edildi. Fakat henüz hareket hazırlığında bu un- dıgı sırada 31 M art askerî isyanı vukubularak Hü­ seyin Hilmi Paşa Kabinesi sukut edince, Sultan II. Abdülhamid tarafından Sadarete nasbedildi

tstanbulun Hareket Ordusu tarafından İşgali ve 33 yıldanberi Osman'ı tahtını işgal et­ mekte bulunan Sultan Hamid’in hal’iyle Ve- liahdinin V. Mehmed iıam ve ünvaniyle cu usu gibi pek mühim iki vak’anm zamanına tesadüf etmesin" rağmen, Paşanın bu ilk Sadareti ancak 21 gün de­ vam edebildi. Ahmed Tevfik Paşa saltan .t tebed­ dülü üzerine yeni hükümdara ist fanames ni tak dim etmiş ve onun tarafından izhar edilen arzu üzerine bu istifayı geri almıştı. Fakat 31 Mart' müteakip İktidara gelişi sebebiyle Kabinesi ittihat ve Terakki müfritlerince gayrimeşru sayıldığından istifa zorunda kalıp Hüseyin Hilmi Paşa ikinci del. olarak Sadırazam oldu, kendisi de ikinci defa ola­ rak Londra Büyük Elçiliğine tâyin edilerek 1914 sonunda Birinci Cihan Harbine iştirakimize kadar orada kaldı. 1912 de Küçük Said Paşanın istifası üzerine Padişah tarafından Sadarete davet edildi ise de İleri sürdüğü şartlardan dolayı bundan vaz­ geçilmişti. Harbin devamı müddetince Ayana de­ vam edtp fakat müzakere sırasında söze korısm-'z- dı, VI. Mehmed’in cülûsunu müteakip, dünürü oldu­ ğu yeni Padişahın tahta çıkısını müttefik hüküm­ darlara — Şehzade Abdürrahim Efendinin— riya­ setindeki bir heyet içinde ve Damadı Padişahı olan oğluyla birlikte tebliğe gidip avdetinde ve harbin mağlûbiyetimizle neticelendiği sırada T a’ât Paşa istifa etmek kararını verince Hükümdar tarafından yeni Kabineyi kurmağa memur oldu, fakat buna muvaffak olamıyarak Ahmed izzet Paşa Sadarete gelmişti. Pek az sonra saltanat makamiyle ihtilâca düşerek Ahmed izzet Paşa istifa ettiğinden, 1918 Ekim ayında ikinci defa olarak Ahmed Tevfik Paşa Sadaret makamını işgal etti. İtilâf devletleri filola­ rının Yunan filosu da dahil o’arak İstanbul lima­ nına gelişleri ve Fransız Mareşali Franchet d’Es- perey’in Fâtih azametiyle Istanbula girişi ve Ittih ı. ve Terakki mensuplarının ekseriyeti haiz oldukları Meclisi Mebusanın feshi gibi vekayie tesadüf iden bu Sadaret iki ay sonunda istifaya müncer olup Paşa daha kuvvetli bir Kabine kurabilmek üzere is­ tifa etmişti. Yeniden Sadarete tayin eidl.'p kurduğu Hükümetle de vaziyete hâkim olamadığından lıır buçuk ay sonra bir kere daha istifa edip tekrar Sadarete geldiyse de bu defa kurduğu Kabine i ■ de ancak 8 gün iş başında kalabildi ve bizzat Pa­ dişah tarafından izhar edilen arzu üzerine istifa ederek yerine Damat Ferit Paşa geldi. 1919 Mayı­ sında lzmirin işgali üzerine ■ Damat Ferit Paşa is­ tifa edip Kabinesini yeniden kurması sırasnda Meclisi Has Vükelâ memuriyetine bir hayli zat ile birlikte tayin edilerek Damat Ferit Paşanın uğra­ dığı pek büyük muvaffâkıyetsizlikler yüzünden çe­ kilmesi üzerine vaki Sadaret teklifini kabul etmi- yerek Ali Riza Paşa Kab'nes'nin kuru uşundan bir hafta sonra tekrar Meclisi Has Vükelâya memur oldu ve intihabat yapılarak Meclisi Mebusanın iç­ timaa dâvetl sırasında Ayan Reisliğine tayin edildi. Bir müddet sonra Ali Riza Paşanın, itilâf devlet­ lerinin çıkardıkları müşkülâtla birlikte Ankara İle yeniden gerginlik husu’e gelmesinden dolayı istifası üzerine yine Sadaret teklif edildiyse de kabul et­

(3)

Y Ü Z E L L Î Y IL IN T Ü R K M E Ş H U R L A R I A N S İK L O P E D İS İ

kısa bir müddet geçip İtilâf devletlerinin dayanıl­ maz bir mahiyet alan tazyikleri karşısında istifası üzerine Sadaret, Hükümdar tarafından bir kere da­ ha Ahmed Tevfik Paşaya teklif oıunuu ve Paşa ka­ bulden bir kere daha imtina ettiğ nden Damat F e­ rit Paşa yeniden Sadrazam nasbedildi ki, Padişah ile Kuvayı Mu iye Hükümeti arasında artık bir da­ ha dolmıyacak bir uçururu bundan sonra lıusuie gelecekti.

Damat F erit Paşanın tekrar Sadarete gelme­ sini müteakip Paris sulh müzakerelerine dâvetimiz Üzerine, Ahmed Tevfik Paşa Sadrazamla birlikte murahhaslığı kabul —- ve öadırazamüan ayrı ola­ r a k __ Parise azimet ederek fakat teklifler n «dev­ let mefhumuna uygun olmadıklarını» söyleyip dön­ dü ve bir müddet sonra, r9_0 Kasım ayı ıçmue, Da­ mat Paşanın kat’î surette sukutu üzerine beşin,-i defa olarak Sadaret makam m ihraz ederek bu Sa­ dareti 2 sene 14 gün müddetle devam edecek, 1923 Kasım ayı içinde ve Millî Zaferi müteakip Ankarada Büyük Millet M eclismn saltanata sen verme kara­ rını alışı üzerine, Anadolunun aldığı karara

nazaran artık Padişah olmıyan VI. Meh-

med’e Kabinesinin istifasını vermesiyle ni­

hayet bulacaktı. Bu suretle de kendisi­

nin 78 yaşına erişmiş bulunduğu sırada si­ yasî hayatı nihayete varmış oluyor, 13 yıı sürecek olan inzivası da başlıyordu. Hal tercümesinin bu umumî hatlarına şahsiyetini ve siyasî rolünü teba­ rüz ettirecek bazı izahatın ve malûmatın ilâvesi münasiptir:

Tevfik Paşa V, Mehmed’in culuşunu tebliğ İçin Rusyada

Ahmed Tevfik Paşanın Berlin Büyük Elçi'ı- ğinde büyük müşkülâtla karşılaştığı ve gaileler içinde yuvarlano gı söylenemez. Zira Almanya bize karşı dost olduğu gibi Osmanlı ve Alman hüküm­ darları da bu dostluğun mürevvic ve taraftarı bu­ lunuyorlardı. Fakat o sırada zuhur eden Ermeni karışıklık’arı sırasında saraya reyi sorulunca Ka­ nunu Esasinin yeniden hüküm mevkiine girmesiyle dâvanın hallolunacağım bildirdiği Vükelâdan, fakat kızının kaynatası olan 'Memduh Paşanın hâtırala­ rında yazılıdır ki, eğer hakikatse hem Paşanın me­ denî cesaretine, hem de Sultan Hamid’iıı müsama­ hakârlığına delâlet eder. Halil R ifat Paşanın Sa­ darete getirilişi sırasında Hariciye Nazırı yapılışı ise ömrü taşra mroa geçmiş olup bir ecnebi di ti de bilmiyen yeni Sadrazam yanında pek ehliyetli ve emniyete lâyık bir Hariciye Nazırı bulundurma« arzusundan, Tevfik Paşanın bu evsafa sahip gö­ rülmesinden ve Sultan Hamide, hakkında bu ka­ naatin hâsıl olmasından ileri gelmiştir.

Tevfik Paşa uzun süren bu Hariciye Nazırlığı esnasında, iffet ve ciddiyetiyle Padişahı hoşnut et­

miştir. Nazırlığın-n ilk zamanlarında Sadarete nam­ zet sayıldığı, Sadarete tayini için İsviçreli bir Al­ man otan zevcesini tatlike davet eüııeıea bunu da katiyetle reddetmesi üzerine keyfiyetin gerçekleş­ mediği kuvvetle söylenmiştir. Kaldı ki, Paşanın Hariciye Nazırı sıfatıyle faaliyetinin pek mühmı olduğu da söylenemez. Gündelik işleri Hükümdarın dilediği şekilde yürütmüş ve 1897 Yunan Harbm'n i âniyle sulh şartları, bu harpte muzaffer olmamıza rağmen Gridin tahliyesi ve Akabe limanının iş­ galine teşebbüs edi dikten sonra Ingilterenin tehdidi üzerine bundan vazgeçilmesi gibi meselelerde bu tesiri ve muvaffakiyeti kaydedilememiştir. Hariciye Nazırlığının 10 Temmuz inkılâbım takip eden dev­ resinde de Sadrazamlar karşısında silik kaldığını söylemek zaruridir. İnkılâbın icaplarını yerine ge­ tirmekte pek mütereddit davranan Küçük Snid P a­ şanın ikazı hususunda Şeyhülis ânı Cemaleddiıı Efendinin faaliyetine iştirak edemediği gibi Kâmil Paşanın Hariciye Nezareti konağındaki ziyafeti Bulgar kapı kâhyası Keşof Efendiyi dâvet ettirm e­ mem hususundaki ¡ııadiyle bu inadının neticede Buı- garistanın istiklâlini ve Avusturya - Maearistanm Bosna ve Herseği ilhakını dâvet etmesi isinde do öngörücü ve uzlaştırıcı bir noktainazar ileri sürüp bu noktainazarı hâkim kılamamıştır, Kâmil P a­ şaya karşı dış işlerinin mesuliyeti yüklenmiş uır Hariciye Nazırından ziyade mutî bir müsteşar şek­ linde hareket etmiştir. 31 Mart hâdisesi üzerine Sultan Hamid’in Adliye Nazırı Nâzım Paşayı Sad­ razam yapmayı düşünüp kendisini bu maksatla saraya dâvet etmişken onun katli üzerine Tevfik Paşayı seçtiği söylenir. Bu doğru olsun olmasın, Paşanın Sultan Hamid’e karşı vefasızlık gösterdi­ ğini ve akıbetine karşı lâkayıt kaldığını teslim et­ mek zarurîdir. Sultan Hamid’in hal’ini memleket İçin hayırlı görmediğine, Hareket Ordusunun îstan- bula girmemesi hususunda bidayette gösterdiği gay­ ret debi o duğuna göre, bu gayreti gevşetmemesi ve Sultan Hamid’in işlemediği suçlarla itham edile­ rek ve tahkirlere uğrayarak hal’i esnasında seyirci durumunda kalmaması icap ederdi. Sadareti muhafaza namına seyirci kalmış ve Sadareti mu­ hafaza edememekle beraber Londraya dönüşü te­ min etmiştir. 1912 de Sadaret teklifini kabul edip gelse ve işler bir kaç gün içinde çığırından büsbü­ tün çıktıktan sonra Gazi Ahmed Muhtar Paşanın fikren tamamen inhitat halinde olarak Sadrazam­ lığı ihraz etmesini önlemiş bulunsaydı, memlekete şüphesiz ki hayırlı olur, hattâ belki de Balkan haile önlenirdi. Kabine Reisi istifa etmişken Kabinev kurma« ıcin Meclisi Mebusanm evvelden feshettiril meşini ve ondan sonra iş başına gelebileceğini Hü­ kümdara bildirmesi, Ahmed Tevfik Paşa da mesu­ liyet korkusu kadar Kanunu Esasî hükümlerine vukufsuzluğu göstermiyor değildir. Müddeti meç­ hul bir Sadaret için Büyük Elçiliği feda etmek is­ tememişse bu da pek güzel bir hareket değildir. Buna mukabil, Londra Büyüı’c Elçiliğinde kendisini çok sevdirip saydırarak harbe iştirakimiz üzerine İngiltere payitahtından ayrılırken bizzat Hariciye Nazırının kendisini teşyi ettiğini ilâve etmek lâ­ zımdır.

Cihan Harbinin son günlerinde yeni Kabineyi teşkile gayrı resmî şekilde memur edild'ği sırada henüz Sadrazam olan Talât Paşanın tavsiye ettiği veçhile harbe girişimizden ve Ermeni tehcirinden mesul olmıyan bazı değerli İttihatçıları ve bu ma­ yanda Cavit Beyi Kabinesine almayı şiddetle redde­ dişi de netice İtibariyle hayırlı olmuştur, denemez, Zira İzzet Pasa Kab’nesinin de kısa zamanda ba­ şını yiyen bu rey ve fikir, yâni Kabinede İttihatçı bulundurmamak rey ve fikri, bütün kusur ve ka­ bahatlerine rağmen tek kuvvet ve teşkilât

vazive-111

(4)

Y Ü Z E L İ j Y IL IN T (İR K M E Ş H U R L A R I A N S lK L O l E ılİ S J

tinde bulunan bir zümrenin yıkı'arek İtilâf devlet­ leri karşısında memleketi tamamen mukavemetsiz bir hale getirmekle neticelenmiş, izzet ve Damat Ferit Paşa Sadaretleri arasında, Tevfik Paşanın aç kere teceddüt eden Sadaretleri de azîm ekseriyeti yorgun mütekaitlerden mürekkep Kabineler ku­ rup dağıtmakla geçerek nihayet Damat Fefid Paşanın Hürriyet ve İtilâfgı arkadaşlarla Sadarete getirilmesini mucip olmuştur. Ali Riza ve Salih Pa­ şaların Sadaretlerinden önce vâki teklifi kabul et­ miş olsaydı, Ahmed Tevfik Paşa bu iki zattan fazla metanet ve muvaffakiyet göstererek itilâf devlet­ lerinin tahakkümlerine mâni olurdu veyahut Ana­ dolu ile tam anlaşmayı temin ederdi demek, evvelki faa'iyet ve muvaffakiyet derecesi gözönünde tutu­ lunca pek kaabil değildir. Fakat Salih Paşanın ıs- ‘ tifası üzerine müşkülâttan yılarak VI. Mehmed'in teklifini kabul etmeyişi, bu hükümdarı eniştesini bir kere daha Sadrazam yapıp bu Sadaretin Millî Kuvvetleri fetva ile âsi ilân etmekle taçlanan hatâ­ larına sebebiyet vermiş, İstanbulin Ankara arasın­ daki artık dolmıyacak uçurumun açılmasını ve son OsmanlI Padişahının affedilmiyece.k surette suçlan­ masını davet etmiştir ki, bundan dolayı bilâhare bizzat Ahmed Tevfik Paşanın pişmanlığını tekrar etmiş olduğu kendisiyle yakın teması bulunanla­ rın ifade ve yazılarından anlaşılmaktadır.

İki yıl süren ve hükmü hemen hemen münhası­ ran İstanbul şehriyle etrafına münhasır /kulan son Sadareti esnasında Tevfik Paşanın Ankara ile mü­ nasebetleri düzeltip hükümdarın taht ve tacını ko­ rumağa çalıştığı bir hakikattir. Bununla beraber, dış siyasetinin milıve'ri dev'etin ancak Millî Kuvveti— rin zaferiyle kurtulabileceği kanaati olmuş, bu kanaatin ilhamı altında hareket ettiği gibi, kuvvetli bir iddiaya göre, VI. Mehmed’e de Istanbulu terke- dip Anadoluya geçmeyi tavsiye etmiştir. Londradı- ki sulh müzakerelerine Padişah ve hükümeti namı­ na bir heyet yol’anmıyarak Avrupa karşısında mün­ hasıran Ankaranın devleti temsil etmesi hususunda Ankaranın isteğine uymıyacak — iki heyetin İstan- bulda birleş'p beraber gidilmesi hususunu da Anka- raya kabul ettirem iyerek— bizzat riyaset ettiği bir heyetle 1921 de Londrayn gidecekti. Bununla bera­ ber, masa başındaki yerine geçip dc Ingiltere Baş­ vekili tarafından kendisine söz verilince «— Söz, asıl Milletvekillerine aittir. Binaenaleyh Aııado u heyetine söz verilmesini teklif ve rica ederim, de­ mekle iktifa etti. Bu müzakerelerden bir netice hasıl olmaksızın İstanbul ve Anadolu heyetlerinin avdet­ leriyle askerî harekât devam ediyor, Mİ1 î Kuvvet­ lerin İzır.ire girişleri ve Mudanya Konferansı mu-karreratı cümlesinden olarak Trakyanm te­ sellümüne memur kuv­ vetin Refet Paşa ku­ mandasında İstanbula gelişini müteakip ve akdi mukarrer sulh konferansı arifesinde de Londra konferansına te- kaddüm etmiş vaziyet tekerrür ediyor, yâni Babıâli Ankara hükü­ metiyle birlikte konfe­ ransa davet ediliyor, Tevfik Paşa da iki he-

' t yetin birleşip görüşerek

Avrupaya gidilmesini t i bizzat Gazi Mustafa

0 " Kemal Paşaya çektiği

‘% â i. bir telgrafla «mütemen-

nudır efendim» diyerek istiyor, cevap alama­

A hm pd T e v f ik P a ş a

.112

yınca, Büyük Millet Meclisi Riyaseti Celilesine hitaben çektiği ikinci telgrafta Ankaradan bir mü­ messilin gönderilmesini veya birinin oraya gönde­ rilmesine müsaade edilmesini bu sefer «niyaz» edi­ yordu. Fakat ilk davetle ikinci dâvet arasında An­ kara Zaferi elde etmiş, İzmiri ele geçirmiş ve İstanbula kuvvetleri girmişken Ahmed Tev­

fik Paşa VI. Mehmed'in Sadrazamı olarak

kalabileceğini ve bu padişahın taht ve tacını muhafaza edebileceğini umuyor muydu? Yok­ sa Padişahın çekilmesiyle beraber hanedanı kur­ tarmak ümidinde miydi ? Bunları kestirmek güç olup vakıalar Tevfik Paşanın telgrafı Mecliste oku­ nunca Meclisin cevap verilmemesine ve Kavanini Esasiyeye mugayir harekette bulunan İstanbuldaki şahısların ve heyetlerin Hiyaneti Vataniye K ulu­ nuna tevfikat tecziyesine karar verilmesine ve bu es­ nada artık kat'î sözler söylemek imkânı hissedildi­ ğinden saltanat ilgasına ve Osmanogullarından sade Hilâfet bırakılıp onun da «Hanedanından ilmen ve ahlâkan ve eslah olanına» intihapla verilmesine hük- medilmesiydi. VI. Mehmed ise kendisiyle görüşen Refet Paşaya bu kararı kabulle sadece Halife kal­ mağa razı olmadığını bildiriyordu. Kaldı ki, Büyük Millet Meclisinin kararı kendisinin Hilâfetini de ta­ mamen şüpheli kılmamış değildi. Büyük Millet Mec­ lisinin bu kararı, yâni saltanatın nihayet bulduğu hukkındaki kararı aldığı, ânda, Ahmed Tevfik Paşa Kabinesini ve hizmetini nihayet bulmuş sayıp Babı- âlinin kapılarım kapayabilir, istifanamesini de Bü­ yük Mil et Meclisine göndermediği takdirde VI. Mehmed'e arzedebilirdi.

Bunu yapmadığı gibi bir iki gün daha beklemiş ve bundan sonra istifanamesini — bir

ân yeni bir Sadrazam bulmayı düşünmüş

olup olmadığını bilmediğimiz — VI. Mehmed’e tak­ dim ederek siyasî hayatına son vermişıir. Bu iti­ barla, 31 Mart isyanında hiç bir dahi i olmıyan Sul­ tan Hamid’i Hareket Ordusunun ve ittihat ve T e­ rakkinin eline rahatça bırakışma nisbetle vatanın istiklâli uğrunda ayaklanmış mücahitler aleyhinde fetva çıkartan bir Padişaha karşı daha bağ ılık gös­ terdiği söylenebilir.

Ahmed Tevfik Paşa, Osmanlı saltanatın n ni­ hayet buluşundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak 13 sene Taksimde, Ayaspaşad ı, şimdi yerinde (Park - Otel bulunan konağında) son zaman'arda İslâm olan zevcesinin ve evlâdının ihti­ mam ve şefkatlerine mazhar bir halde yaşamış ve hakkında «hiyaneti vataniye» sözünün bir ara ağıza alınmış bulunmasına rağmen de her hangi bir şe­ kilde iz’acı cihetine gidilmiyerek ömrünün bakiye­ sini huzur içinde geçirmiş, ka'dı ki bu huzur bir ba­ kıma da nisbi olmuş ve uzun seneler Devletin en mühim mevkilerini işgal eden bu afif Devlet odu- rrvna tekaüt maaşı olarak ayda 75 lira verilmiştir. Hafızası ömrünün hemen hemen son yılma kadar kudretini muhafaza ettiğinden kendisiyle temas eden İbnülemin ve Ali Fuat Bey gibi bazı tarihçiler ma­ alesef bizzat yazmadığı hâtıralarından çok istifade etmişlerdir. Ahmed Tevfik Paşa bir sene kadar has­ ta yatmış, son aylarında görme kudreti pek azal­ mış ve nihayet 1936 Ekim ayında Ayaspaşadaki ko­ nakta ölerek namazı Teşvikiye camiinde kıpıldık­ tan sonra Yahya Efendi Dergâhına gömülmüştür. Cenazesi fazla kalabalık ve tekelliiflü olmamış, s i ­ de bir miktar polis ve asker bulunmuştur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Antalya, 2000 (Tez Danışmanı: Doç. Ferda Erdem). Çalışanların Örgütsel

Yöntem: Marmara Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne 01.06.2005-31.12.2006 tarihleri arasında başvuran olguların kayıtları geriye dönük olarak tarandı, olguların

Horse upsets the obstacle with hind legs ..—2 Faults. Horse or Rider falls

Ancak kişisel olarak kanım odur ki; günün koşulları içeri­ sinde uğraşılması, halledilmesi gereken bir sü­ rü sorun bizi beklerken bu hususun gündeme

Bu konuyla ilgili olarak görüş­ lerine başvurduğumuz bilim adam­ ları, Mimar Sinan Yılı’nda, büyük mimarımızla ilgili çalışmaların ye­ tersiz

Filimleri : Der­ beder, Utanmaz adam, Naylon Leylâ, Yaralı ceylân, Erkek Fatma gibi daha bir çoğu. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

darbe enerjisinin elektronlara aktarılma- sı, enerjinin elektronlardan örgü yapıla- rına aktarılma süresinden çok daha kısa- dır. Bu özelliğiyle femtosaniye darbelere

Ama İs­ tanbul’un 16 M art 1919’da işgal edilmesi, Mebu­ san Meclisi’nin kapatılm ası sonucunda çok ivedi olarak A nkara’da toplanm ası kararlaştırılan