• Sonuç bulunamadı

Eyüp’te Medfun Meşayıhtan Hacı Hasan Şükrü Efendi ve “Tercüme-i Divan-ı Ahmed-i Yesevi”si

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eyüp’te Medfun Meşayıhtan Hacı Hasan Şükrü Efendi ve “Tercüme-i Divan-ı Ahmed-i Yesevi”si"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'ı'

A

R

1

1

H,

.~

v

K

Ü

L T

Ü

R

Ü

V E

S A N A T

Y L A

EYÜP'TE MEDFUN

MEŞ~YIHTAN

HACI HASAN

ŞÜKRÜ

EFENDi VE

"TERCÜME-i DTVAN-1

AH

M ED-i YE5EVl"5i

Prof. Dr. Ahmet Turan ARSLAN

i949 yılında Sivas'ta doğdu.

i 971 'de İstanbul İmam-Hatip Okulu'ndan, 1975'te İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nden mezun oldu.

İki yıl İstanbul Sefaköy Lisesinde öğretmenlik yaptıktaH sonra

İstanbul Yüksek İslam Enstitüsün'e Arap Dili ve Edebiyatı asıstanı olara.~ atandı.

i9Bi'de doktor ü11vanı aldı. i983 yılı yaz aylarında Tunus'ta branşıyla ilgili bir kursa katıldı, Kahire'de mesleki araştırmalar yaptı. i984 'de yardımcı doçent oldu.

i992 yılında yabancı dilini geliştirmek amacıyla üç ay Londra'da bulundu. !993-95 yılları arasında Malezya'da Uluslararası İslam Üniversitesi'11de dres verdi. 19 9 5 yılında Singapur, Co hor C Malezya) ve Tringano 'da C Malezya) konferanslar verdi.

i993'te doçent, i999'da profesör oldu. Halen M. Ü. İlahiyat Fakültesi Arap Dili ve Belagatı Anabilim Dalı Başkaı1lığı görevine devam etmektedir.

(2)

E

y

ü

p

s

u

L

T

A

Kültürümüze hizmet edenlere

gösteri-lecek saygı, bu uğurcia yarulanlara şevk

verecektir. Bu saygılarımız da kuru

laflar-dan ileri geçmeli gözle görülür türden

ol-malıdır, diye düşünüyorum.

Doğrusu Hacı Hasan Şükrü Efendi'nin

varlığından, eserlerinden, onbeş sene

ka-dar önce, Hırka-i Şerif cemaatinden olan

·hemşehrim emekli öğretmen İsmail

Mut-:

J.~'nun

'Tercüme-i

Divan-ı

Ahmed-i Yese-neşre hazırlanması isteğiyle

getirdi-(16.15.1990) haberdar olmuştum.

. de de çok nadir

rastla-koleksiyonu belgeleri üzerinde

tesadüfi bir şekilde, bu eserin bir

asının da orada bulunduğunu ve mer -Revnakoğlu'nun nüshanın sonuna ,:~unları yazdığım gördüm:

t:,,~'Bismillahirrahmanirrahlm"in rumuzu

;'[/Türkçe Yazma Divanlar Katalogu cilt

(1), s. (1)

(,

***

Kitabın Mütercimi: Meşayıh-ı Nakşi­

bendiyye'den Şeyh Hacı Hasan Şükrü

Efendi (bin Ahmed Efendi)

İstanbul'ludur. "Sarıgüzel"de doğup bü-yümüştür. Fatih Dersiamlarından2 tırnova­

lı Hoca Mehmed Efendi'den3 okumuş,

on-dan icazet almıştı. Şeyh Muhammed

Kud-si el-Konevlden4 istihlaf olunduktan

son-ra Sarıgüzel'de Sarı NasCıh Mahallesi'nde,

Aynalıçeşme Sokağı'nda5 bir zaviye

uyan-dırmıştı. Aynı zamanda İstanbul'un tanın­ mış kürsü şeyhlerinden6 biri idi.

17 Kanun-ı sanl1327 tarihinde (63)

ya-şında iken göçtü. Eyüb'de Melek Efendi

türbesinde7 yatıyor. Taşı vardır"

Cemaleddin Server Revnakoğlu

Kolek-siyonu 171/83 numaralı dosyada bulunan

N

s

E M

p

o

z

y

bu bilgilerden başka iki varak üzerinde, bir

kısmının üzeri çizilmiş bazı müsveddeleri

vardır. Bu varaklarda verilen bilgilerin bir

kısmı yukarıdakilerin tekran olsa da onları

da buraya nakletmeyi uygun bulduk:

ŞEYH

HA.CI HA.5A.N

ŞÜKR..Ü EFENDi (HA.5A.N

ŞÜKR..Ü

BiN AHMED)

Konya'da Şeyh Muhammed Kudsi

Efendi'den müstahleftir.8

Fatih dersiamlarından Mehmed

Efen-di'den9 okumuş; ondan icazet almıştır.

Fa-tih'de Hafız Paşa'da attarlık ederdi. Hafız

Kamil Efendi'den hıfzını dinietmiş ve

Ye-di Emirler Türbedarı Hacı Kadri

Efen-di'den ilm-i Kıraet tahsil eylemişdi.

Üç defa haccı vardır. istanbul

camile-rinde va'z ederdi. Güzel rik'a yazısı yazar

-dı. Ahmed-i Yesevl menakıbını bastırmış­

tır. Aynı zamanda Beyoğlu Notre Dame

de Sion (?) Mektebi'nde Arabl öğrettiği

için Fransızca da bilirdi. 10 ManzCımeleri vardır:

Kudumunla sevindik yil şehr-i Ramazan dtieda Gurubunla yerindik yil şehr-i Ramazan elveda . Sende indi Hazret-i Kur'iin, hem kadri güzel

Ağla gözlerim ağla! İşte gidiyor şehr-i Ramazan elvedii!

Teriivihe gelen melekler silimi seve seve giderler Sende kabul dilekler elveda yil şehr-i Ramazan el-vedii!

Ya şehre'l-bereke misafirlerine yer açanlara Bizleri mahrum ederek gitme elveda yil şehr-i Ra-mazan (elvedii!)

Bu gece Kadir'dir ka d rini bilenler için

Şükriyil!" Ah gitti Ramazan elveda' yil şehr-i Ramazan elvedii'!

17 Kanun-ısani 1327'de göçtü. Eyüb'de

Melek Efendi Türbesinde yatıyor.

Vefa-tında (63) yaşında idi."12

Hasan Şükrü Efendi, Şemsu'ş-şümılsun

sonunda Sadrazam Fuad Paşa'nın babası

u

M

u

I X

\ ~ ••. ll

j Hayall ve eserleri "için bkz, Ahmet

Turan Arslan, Son De01i" Osmanl! Al!ill-lmiulm Mehmed Zihni Efendi; MÜ. İlabiyat Fakültesi Vakfı Yaymları, İstan­

bul j999.

2 Bir medreseyi bitirdikten sonra tabi tutulduğu hususi bir imtihan so111mda med-rese talebesine ders akutmak salabiyelini kazanan kimse. Okuttuğu talebeye icazeı veren dersiiinılar hakkmda nıiic!z dersiiim tabiri kullanılırdı (Geniş bilgi için bkz, Mehmet Zeki Pakalın, Osmanl! Tarih Deyimleri Sözlriijl/, İst. 197j, I, 427,

Midhat Sertoğlu, Osmanl! Tarih LıiJ!ali; Endenm Kitabevi, lstanbu/1986, s. 83).

3 Hasan Şükrü Efeııdi'nin, yaşadık­ ları zaman itibariyle, hacası olabilme ih-timali bulunan iki Mehnıed Efendi vardır. İkisi de Tırnova'lı, ikisinin de adı Mehnıed Hilnıi'dir. Birincisi Hoca Hasan I;feııdi'nin oğlu olup Tınıova'n11ı Kralpınar Köyünde 1259fj84J'de doğmuş, Fati/ı Camii der-sianılığı yapmış, 21 Teşr1nievvel 1334fj918 tarihinde vefat etmiştir. Diğeri ise Hacı Mustafa Ağa'nm oğlu olup 1255/1839'da doğmuş, Fatih Camii der-sianılığı yapmış, daha sonra Huzur hocalığına yükselerek 24 Tenı11ıuz 1332!1916 yılmda vefat etmiştir. Elimizde henüz belirleyici, bu iki Mehmed Hilmi Efendi'den hangisinin Hasan Şükrü Efen-di'nin hacası olduğunu tayin flnıeınite yarayan bir belge tesbit edemediysek de şimdilik birincisinin ihtimal dalıilinde ol-duğunıı diişünüyorıız (Tafsilat için bkz, Sadık Albayrak, Sou Devir Osman/1 Ulemas1, lstanbııl 1999, III, 196-7).

4 Muhammed b. Mustafa b. İsa (u98!1782-116911852). Geniş bilgi için bb Hüseyin Vassaf Se/me-i Evliya, Hazırlayanlar, Ali Yılmaz-Mehmet Ak-kuş, Seha Neşriyat, !stanbul 1999, I,

309-313, Abdurrahman Ayaz, Seydişehir

Tar/bi Seyyid Hanm Veli ve Şeyh Haa Abdullah Efmdi (ilave/i iiçüncü baskı), Seydişehir 1993, s. 82-89, 179, Abdurrah-man Menıiş, Halid-i Bağdadi ve Auadolu'da HaMI/ik, Kitabcvi Yaymları, İstanbu/2000, s. 3 U-312, 3 n, Hacı Fey-zullah Efendi, flm-i Hakikat, terciinıe, Ab-dülkadir Akçiçek, İstanbul 1987, s. 137.

5 Günümüzde mahallin nıııhtarlık­ larından ve Aynalıçeşnıe (Dibek) Mescidi cemaatinden kimseler/e yaptığımız soruştur­ malardan bu isinıde bir sokağı bilen çık­ madı. İsmi değiştiri/miş sokaklardan biri olabilir. Aynalıçeşnıe sokağı -nıııhtemelen­ günümiizde, Aynalıçeşnıe (Dibek) Mes-cidi'nin bulıınduğu sokak olabilir. Sokak-Iann eski isimlerinin fetkiki gerekir. Ayvan-sarayi'nin Hatlrkatt71-ceviimi'iltil1 İhsan Erzi tarafındmı ilaveler/e yapılan neşeinde (!stanbul 1987, I, 65) mescid hakkında "Mescid 191S'de yanmış, eser kalmamış­ tır." şeklinde not diişülnıüşse de, duvar bakiyeleri ve minare kaidesi mevcut iktn, arsası gecekondu işgalinden kurtarılarak halkın yardımıyla yeniden yapılmış

j 998'de ibadete açılmıştır.

6 Cunıa günleri Cuma nanıazıııdan sonra va'z edeııler hakkında kullanılır bir

(3)

T A R H

tabirdir (Geniş bilgi için bb Mehmed Zeki Pakalm, Osmmr/1 Tmih Deyimini Söz-lriğfi, İst. l97l, II. 345).

7 Kay11aklarda Melek Efendi Tür

-besi'ne rastlayaıııadmı. Aııcak. genç araş­

tırıııacılardan değerli kardeşim Müfıd Yük-sel'in delaletiyle Melek Efendi diye tanman Edime'li Melımed Nuri Efendi'nin kabri civarında yaptığımız ararnalarda Hasan Şükrü Efendi'nin kabrini bulamadını. Melek Efendi Türbesi'nin hemeıı yanmda yer alan Mareşal Fevzi Çakmak'm kab-rinin ayakucu tarafındaki bir kabir taşm­ da yazılan bir şiirde Hacı Hasan Şük­ ril'niiıı kullandığı Şükrü mahlasının mevcut olduğu111ı gördüm. Kendi kabriniıı de bu civarda bulunması uzak bir ihtimal değil­ dir. lira Edirııevi Mehnıed Nuri Efendi'nin şeyhi olan Feyzullah Efeııdi'nin şeyhi, Hasan Şükrü Efeııdi'nin şeyhinin babasıdır .. Bkz, Ekrem Ark, Mevlana Krlçiik Hiiseyliı Efendi. (hazırlayan, Ab-diilkadir Akçiçek). İstanbul l988, s. l6).

8 Şey/ı Muhsin veya Memiş Efeııdi' diye meşhur olan ve Halid-i Bağdadi 111ıle­ fasmdan bulunan Muhammed Kudsi (b. Mustafa b. lsa) Efendi hakkında geniş bil-gi için bkz, Hüseyin Vassaf Se}iiıe-f Ev-/iya, (neşre hazırlayan Ali Yılmaz-Meh­ met Akkuş), Seha Neşriyat, İstanbul H99,

II, 30.)

9 Fatih Camii'de mütevelli idi. Eyiib'de medfund ur.

w Bu yazıların yeraldığı varak kenarmda konuyla alakası görülmeyen şöyle bir kayıt daha vardır, muhtemelen başka bir şalıısla ilgilidir, "Bu dergah Akaretler caddesiııi11 ortamıda kalmıştır. Altmda Bizans'tan kalma kilise hambesi

vardı."

ı ı Eyüb'te Fevzi Çakmak'm ayak ucundaki bir mezarda (Şakriya) ifadesi de

başka şiirleri olduğunu gösteriyor. u Cemaleddin Server Revnakoğlıı Koleksiyonu No. 7 4.

ı 3 Asıl metinde "Eydan ( = Yııkarıdaki gibi) kısaltnıasıyla kayıt edilen bu nııs­

raları biz açık olarak yazmayı tercih ettik.

i4 Bıı dururnda Hasan Şükrü Efen-di'nin şeyhi. C. S. Revnakoğlu'mm kay-dettiği gibi Bozkır'lı Mııhanııned Efeııdi değil O'mm oğlu olan Muhammed/Melı­ med Bahaeddin Efendi (v. nı4/ı9o6) ol-duğıı anlaşılmaktadır. (Hakkmda geniş bilgi içi11 bb Abdurrahman Memiş, a.g.e.,

i45)

15 Onaltıncı asır Türk alimlerinin ileri geleıılerindmdir. Hala okımmakta olan

eserleriyle kültiirümiizde derin bir etkisi var-dır. (Hayatı ve eserleri hakkında geniş bil-gi için bkz. Almıet Turan Arslan, Imam Birgivl ve Arapça Tedrisatmdaki Yeri.

Seha Neıriyat, Istanbul l992). 16 Hasan Şakrü, Me~~t'lk1b-ı Şemsi'ş­ Şümr1s, Derseadet ı 302, s. 3.

n Ali Fikri Yav11z, Tıırgut Wıısoy,

(Şemsu 'ş-şr7mt1s) Güneşler Güneşi Hz. Mevlii~~ti Hiilid BajJdiidt, (Mecd-i Til/id) Eriyük Doğuş, Uluçmar Yayıııları, 2.

Baskı (içinde, sadeleştiren, Mahmud Par

-lan). İstanbul l976, s. 57-l851 Yakııp Çiçek, Şemsu'ş-şümrls, linıran Yayınları, Istanbul l407/l987.

ı 8 Mııhammed Es'ad Salıibzade,

K

ü

L

T

ü

R

ü

V

Keçecizade İzzet Molla ve Edirne

Müftü-sü Mehmed Fevzi Efendi'nin tasavvufl bi-rer şiirinden sonra kendisinin şu şiirini de

kaydetmiştir:

Bugün Hakk'a yol bulanlar Gonca gü le yol bulanlar

Nar-ı aşka kül olanlar Ölmez asla sönmez onlar

Mey-i aşka can verenler Dest-i yardan hem içenler

Kıl-u kalden hep geçenler Ölmez asla sönmez onlar0

Veeh-i yare secde kılıp

Anda bunda dilde bulup

Ölmeden evvel ölüp

Ölmez asla solmaz onlar

Feyz-i Hak'la dolmuş cihan

likr-i Hakla bulan eman

Şükrü bunu söyler hernan Ölmez asla solmaz onlar

***

Hasan Şükrü Efendi, Ahmed-i

Yese-v!'nin Divan-ı Hikmetini 1327h./1909m.

yılında Osmanlı Türkçesine çevirmiş ve

tercümenin birinci cildini İstanbul'da

muhtemelen aynı yılda Hürriyet

Matha-ası'nda bastırmıştır. Mütercim, Ahmed-i

Yesev! ve kitap hakkında şu bilgiyi

ver-mektedir:

" ... Ez cümle, Çağatay ve Özbek li sanı

üzre (HiKMET) nam kitab-ı reşatbahşası,

doksan bin hikmeti cami' olup yüzelli

ka-darı bin ikiyüz doksan dokuz senesinde

Me'arif Nezaret-i eelllesinin ruhsatıyla

tab' ve neşrolunup bu fakir hadim-i ni'ali'n

Nakşibendl ve gubar-ı akdamı'I-Halid!

Hasan Şükrü -'ufıye 'anhü!- min gayr-i

li-yakatin ve haddin, kutbu'l-'arifin,

sulta-nu'l-muvahhidln şeyhim Muhammed ibni

Muhammed el-Kudsi el-Konev1 14

-Kadde-sellahu sırrahüma ve haşeranallahu te'ala

tahte livai nisbetihima!- Efendimiz

Haz-retlerinin, feyz-i pür herakat-ı

kudsiyesiy-E

s

A N

A T

y

L

le, işbu hikmet-i haklmanelerini, lisanımız

olan Lisan-ı Türkl-i Osmani'ye me'anl-i

la-tlfelerine sektedar etmeksizin, kemal-i

'acizle ve ruh-ı pür fütuh-ı kudsiyelerinden

kemal-i istimdad ve işaretleriyle, rızaenlii­

lahi te'ala tercüme kılındı. ( ... )

İmam Birgivl 15 -rahimehullah-!-

Haz-retleri, Tarikat-i Muhammediye'sinin

afat-ı beden bahsinde, Ahmed-i Yesev!

-kuddi-se sirruh!- Hazretlerinin kelam-ı

kudsiyye-leri müftabih olduğunu beyan buyururlar

( ... ). (Ahmed-i Yesevl) memduhu's-selef

ve makbulu'l-halef sultanü't-tarlka bir

zat-ı mürşid-i erkemdir. ( ... )

İşbu bin üçyüz yirmi yedi senesi şehr-i

şehrullah'da, biavni'l-lahi te'ala; hitam-ı

tercümesiyle müstafiz ve hüsn-i rıza-i

se'adetiyle Hak, cümlemizi mesrı1ru'l-bal

buyura; Amin! Bicahi'n-nebiyyi -sallallahü

aleyhi ve sellem!-."

***

Hasan Şükrü Efendi'nin Muhammed b.

Muhammed Kudsi Efendi'nin emriyle

ka-leme aldığı16 bir diğer kitabı 'Menakıb-ı

Şemsi'ş-şümtrsber hakk-ı Hazret-i

Mevla-na Halidi-i 'arı1s -kuddise sirruh-' adlı eser-dir. 1302 senesi sonunda (s. 149) Receb

ayının onaltıncı günü tamamlandığı

bildi-rilen bu eser 1302/1884 yılında (Mahmud

Bey Matbaası, Derseadet) tabedilmiştir. Kitabın kapak sayfasında "Mütercimi

el-Hac Hasan Şükrü -Caferallahu

zünGbe-hQ" ifadesi yer almaktadır. Ancak müterci-min bunu hangi kitaptan ve nereden

ter-cüme ettiğine dair bir kayıt tesbit

edeme-diğim gibi, sadeleştirmelerinde de bu ko-nuda herhangi bir bilgi

bulunmamakta-dır.17 Fakat eserde (Menkıbe 61) den

anla-şıldığına göre, -en azından- Memiş Efendi

diye bilinen Bozkır'lı Muhammed Kudsi

Efendi'nin terceme-i hal ve

kerametlerin-den bahsekerametlerin-den kısım aynı zatın oğlu

Mu-hammed Bahaeddin b. MuMu-hammed Kudsi

(4)

E

y

ü

p

s

u

L

T

A

Şam Halidiye Dergahı Postnişi'ni Mu-hammed Es'ad Sahibzade'nin, (Hasan)

Şükrü Efendi'yi, Halid-i Bağdacil hakkında

eser yazanlar arasında zikretmesi, bu

kita-bın Halidiyye mensupları arasında tanın­

dığının bir delili sayılabilir. 18 Şimdi,

Ha-san Şükrü Efendi'nin Ahmed-i Yesevi' (v. 562/1166)'nin Hikmetlerinden 19 yaptığı

tercümeden bir örnek sunmak isterim:

Görün kadir kudretin, görsün isteyen san'atın

. Mustafa ümmetin anda şerif kıldıyil Ypk idik var olduk; ten yarattı din olduk

··Bir ka tre sudan bizleri bunda şerif kıldıyil verdi görmek için, akıl verdi bilmek için

t~tmağa, ayak verdi yürürneğe

.. verdi yemeğe, şükür kılsın didiyii

cümlesi kara yere girdiyil

kişi olur erkek hem dişi

kılarız, hem başdan başlanı

, ölmez Allah didiya

Sabit'tir dediyil

nehre vardı, pak tabiiret kıldı

e.lma akup gelür, aldı yediyil gördü sudan elmayı aldı

yedi, gönlüne endişe düşdüyii elmayo Bulsam idim sahibin

~"""''""'·"n korkup turduyil

bağları gezdi

gezer idi dediya

bağ içinde elinde elma idi

bir kişi karşu geldiyil

yiğit işbu kişiyi görünce

bizim elmadır dediyil

. . ·bizden biruhsat yersiz

..

na

~

il

cevap verirsiz dediyil

sizi arayup geldim ben hazır oldum dediyil

gördü, ilbid olduğun bildi

N

s

E

M

p

o

z

y

Bir kızım var sahib-i cemal dediyil

Ya yiğit bir sözüm var: Bu dernde bir kızım var evimde

İşbu kızımı alursun, razı olurum dediyil

Söylerneğe dili yok, görüp yürür gözü yok

Ayağı yok, hem kolu, kızım bunda dediyil Bu kızımı almazsan, beni razı kılmazsan

Yarım elma cezasın senden alırını dediyil

Alayım dese kızını, alıp ne kılsın anı

Yarım elma yediğinden çiire olmaz dediya Söyler dili yok olsa, görür gözü yok olsa Ayak eli yok olsa, bana müşkil dediyil Sözün kabul kılmasam, bu kızını almasam Ahirette cezasın ne kılurum dediyii"

SONUÇ

YEI'.iNE

Bil'.

TEKLiF:

Yıllardır bu sempozyumları tertipleye-rek ve tebliğleri geciktirmeden neşrederek

kültürüroüze gerçekten kalıcı bir hizmeti

gerçekleştiren Eyüp Belediyesi ilgililerine

teşekkür ederiz. Ancak tebliğ konumuzu

teşkil eden Şeyh Hacı Hasan Şükrü Efen-di'nin kabir taşının, bundan kırk elli sene

önce görüldüğü; varlığı tesbit edildiği hal-de bugün yerinhal-de

bulamadık

.

Aram~cfaki

kusurumuz ihtimal dahilinde olmakla be

-raber, ilgililere şu teklifi iletmek düşünce­

si aklıma gelmiştir:

Bütün dünya milletleri ve özellikle batı­

lılar, kendi kültür eserlerini yaşatmak için harıl harıl çalışırken, bizim gözümüzün

önünde, tarih, kültür ve sanat değerleriyle

dopdolu olan, bize ve dünya milletlerine

ışık tutacak olan mezar taşlarımızın/me­

zarlarımızın günden güne, adeta, eriye

eri-ye yok olup gitmesi günümüz nesiine

bü-yük bir vebaldir. Kanuni' sorumlulukları

kime yönelikse onlardan isteğimiz, ehil

olan, yeterli ve yetenekli heyetler teşkil

edilip bu mezarlıklarımızın bir envanteri

çıkarılarak yayınlanmasıdır.* Böylece

mil-let ve tarih karşısındaki sorumluluklarımı­

zın hiç değilse bir kısmını yerine getirmiş

oluruz.

u

M

u

IX

Nt7ru 1-hidilyeti vr'l-irji111 jr sim 1-rilbrtnli

vel-tevemihi ve hntmi'l-hilcrgil,, ei-

Mat-bnatii'l-ilmiyye, Kal1ire 13H, s. 15.

19 Hakkında geniş bilgi için bkz,

Ah-nıcd-i Yesevl, Df'vilfl-ı Hikmrtleıı Seçme/er,

Hazırlayan Kemal Eraslan, Kultur ve Turiııu Bakanlığı Yaymları, Ankara

1983, Hoca Ahmed Yesevı, Drvilfl-1

Hik-met, Hazırlayan Hayati Bice, Türkiye

Diyanet Vakfı Yayınları, Atıkara 19931

Ahmed-i Yesevl, Hnynii-Esrrlen'- Trsliien'

[Ege Üniversitesi-Dokuz Eylul Univmitesi

(25-26 Kasım 1993) Sempotyllm

Bil-diri/eri, İlksav Tasavvuf KültürUna Araş­

tınun Eııstitiisii (1-2 Mayıs 1993)

Sem-pozyllm Bildirileri ve Diğer Makaleler)], Haıırlayatı. Mehmet Şeker, Necdet Yıl­ maz, Seha Neşriyat, lstaııb11l 1996.

20 Ahmed-i Yesevl Hatretleri bımdmı

sonra lmam-ı A'ıa11ı Eba Ha11ife ile ilgili

şu meııkıbeyi uakleder, İmam-ı A'za1111n

babası Sabit, getıçliğinde bir uehrin

kenarıııda abdest alırken su içinde gelen bir

elnıayı sahibinin izni olmadan, parasım

venııedeu alır ve yarısıııı yediktetı sonra

haram bir gıda yediğini farkeder ve bunu

nasıl bela/ ettireceğinı diye düşünmeye baş­

lar. Çare olarak nehir boy11nca gidip, el

-manın geldiği bahçeyi, dolayısı ile sahibitıi

bulup helalleşebileceğini düşiiniir.

Hakikateıı düşündiiğii gibi yapar ve elma sahibiyle karşılaşır. Elma sahibi, karşısm­

daki gencin, Allah'ın yasaklarından

kaçman iyi kalp/i muttaki bir kişi old11ğ11mı

mılnyıp ona ktznıı verme/~ ister. Geuci dm

-emek için -aslında çok güzel olduğ11 halde

-"Beııillı kötiiriim bir kıtilli var. Eli ayağı

tutmaz, göıii görmez, kulağı duymaz.

Onunla evleııirsen, saıw hakknnı bela/ eder

-im, onu almazsan bela/ etmem( der. Genç

Sabit, abiret cezasını çekmektense dün-yadaki bu sıkıntıya katlannınnm daha

hafif olduğunıı düşiilierek kabııl eder. Fakat

kızla karşı/aşmen hiç de babasnmı söylediği

gibi olnıadığmı, gözü kulağı sağlam gayet

giiıel bir kız olduğımu görür ve sebeb;,;

adanın somr. O da söıiinii şöyle açıklar. "Oğlum, kıımn11 eli ayağı t11tmaz dedim,

haranı işlemez demek istedinı. Göıii gön11et

dedim, harama bakmat demek istedim.

Maksadun seni deııenıekti." Neticede geııç ve

muttaki Sabit bu düriist kızla evle11miş.

Ahmed-i Yesevl bu menkıbeyi -Allah

bilir ya!-böyle takva sahibi, iyi kalp/i bir

alllle-babadmı İmam-ı A'ıam gibi bir 11l11

kişiııiıı yetiştiğiili ge11ç iliSalliara örııek o

l-sım diye tıakleder ..

21 El-Hac Hasan Şiikrii, Tercı/me-i

Dlvilu-1 Ahmed-i Yesevl, lstnııbul (t

arih-siz), Hiirriyet Mntbaası, (Cenberlitnş

civarında Tavuk Pazarı). ıwmro: 1.9,

biri11ci ci/d. s. 82-84.

Not. Eserili biri11ci cildi yukarıda

belirtilen yerde basılmış, iiterinde tari/1

belirtilmemişse de mulıtemele11 terciimetıiır

bitirildiği J327h.l19091lı. yılı11da basılmış olmalıdır .

Bize de bu cildi baskıya hazırlamak

nasib olduysa da, matercimiıı, tabm11ı

nıuvaffakiyetiııe dua ettiği ikiııci cildiııiu

akıbeti /,akkuıda da herhallgi bir bilgiye

-şimdilik-rastlamadı k.

*Meznrlıklarla ilgili eııvaııter

Referanslar

Benzer Belgeler

In this study, we aimed to compare the allele and genotype frequen- cies of VDR genotypes and haplotypes in psoriasis patients and healthy controls, and to determine the

And according to there experiences of implementing the clinical pathway, they can (1.) reduce the admission charges, (2.) shorten the length of hospital stay, (3.) modify

In conclusion, soybean saponins interacted with cell membranes, suppressed PKC activation and induced diffrtrntiation, and induce type II autophagic death, which possibly mediate

Cenazesi 20 mart 1964 (bugün) Teşvikiye Camiinde cuma namazım mütaakıp cenaze namazı eda edildikten sonra Edimekapı Şehitliğindeki aile kabrine

(Bu meziıep İsa’da yalnız Allahlık hüvi­ yeti mevcud olduğunu iddia ederdi.). Hıristiyanlıktan evvel

Egzersizden 24 saat sonra ölçülen aldosteron düzeyleri egzersizden hemen sonra ve iki saat sonraki aldosteron düzeylerinden önemli şekilde düşüktü (p<0.05)..

Sonuç itibariyle genel görünümleri açısından ülkemizdeki ulusal televizyon yayınlarının büyük bir kısmının, toplumun değerlerini, millî kültürünü koruma yaşatma,

►Türk öykü, tiyatro, gülmece edebiyatının say­ gın isimlerinden, gazetemiz köşe yazarı Hal­ dun Taner, yarın Teşvikiye cam ii nde kılınacak öğle namazından