Türklüğün b ir m ahalle halinde tekevvünü
Y
ahya Kemal'in şiirlerinde Üsküdar ve Koca
Mustâpaşa ka,dar Atik-Valde de yer tutar. Bu
nun nedeni de Şâir'in buralarda Türklüğün
«oluş»
unu duymasıdır. Nitekim bir yazısında,
«Üsküdar,
Atik - Vakte gibi semtler ve mahalleler bana
Türklüğün bir mahalle hâlinde tekevvünü gibi
geldi»
demektedir. (Yahya Kemal Yaşarken, s. 50)
ATİK-VALDE NEREDE?
Yahya Kemal sohbetlerinde Üsküdar'dan söz açınca, Atik-
Valde’den bahsetmeden edemezdi. Yine bir gün, (12/Ağus-
tos/1955'te), Parkotel’deki odasmda uzun uzun bu «karşıdaki
sevgili» den- bahsettikten sonra, yine sözü Atik-Valde’ye akta
rarak burası hakkında şu ilginç şeyleri anlatmıştı:
— Atik-Valde, Toptaşı’nda. Orda deliler vardı. Atik-Val de, Nûrûbânû Sultanın camii idi. II. Selim’in karısı, III. Mu- ratın annesi olan Nûrûbânû Sultan, nüfuz rekabeti yüzünden, gelini Safiye Sultan tarafından saraydan çekilmiye mecbur edi lip Üsküdar'daki köşküne gitti. Orda Mimar Sinan'a bir cami başlatıyor. Bir rivayete göre bunu Mimar Davut bitiriyor. Bir
kısmına göre Mimar Davut başlayıp yine o bitiriyor. Neyse,
cami ile etrafındaki medrese, bimarhâne, mektep, Şâbâniye Der gâhı, imaret çepçevre bir mimarî kadro içindedir. Camiin arka
cında mezarlık, önünde şadırvan var. Fakat maalesef bugün
bunlar harap...
Nûrûbânû Sultan, Ayaşofya'da, kocası II. Sultan Selim’in, Mimar Sinan tarafından yapılan türbesinde yatar. Kendisi Ve nedikli bir kadındı.
«ATİK-VALDE'DEN İNEN SOKAKTA» VE ŞÂİR'İN
_______
/ ŞİİR ESTETİĞİ
____________
«Atik-Valde’den inen Sokakta», Yahya Kemal'in yalnız en
güçlü şiirlerinden biri değil, aynı zamanda Şâir'in en içten duy guları ile «İslâmî şiir estetiği» ni de bütün-çıplaklığı ile veren nâdir şiirlerinden biridir.
Yahya Kemal, İslâmî unsurlara bir «estet» gözü ile bakar ve kendi milletinin duygu ve düşüncelerini yansıttığı ölçüde on ları şiirlerinde kullanır. Yâni din, çok sevdiği milletinin duygu ve düşüncelerine sinip millî bir unsur olduğu ve kendisine mil liyetimizin bir parçası gibi geldiği için, şiirlerinde hu temayı ıs rarla işler. Böyle olduğundan da Yahya Kemal, öyle Mehmet Akif gibi namaz kılıp oruç tutmayı aklından bile geçirmez.
Ama Türk halkının Ramazanda oruçlu iken ne duyduğu nu, Müslüman bir sokağın böyle kutsa! günlerdeki durumunu, bütün derinliğiyle Türk edebiyatında yine, «Atik-Vaideden İnen
Sokakta» adlı şiiri ile Yahya Kemal anlatmıştır: İftardan önce gittim Atik-Valde semtine, , Kaç defa geçtiğim bu sokaklar yine,
Sessizdiler. Fakat Ramazan mâneviyyeti Bir tatlı intizâra çevirmiş sükûneti; Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler, Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer, Bakkalda bekleşen fıkarâ kızcağızları Az çok yakında sezdiriyor top ve iftarı.
Yahya Kemal, «Atil-Valde’den İnen Sokağa» ve oranın
«hava» sini verebilen her şeye bir «estet-ressanı» gözü ile bak
masını bilmiştir. Şâirce, aynı şeyleri duymak önemli değil, du yurabilmek önemlidir. Nitekim bu şiirin son kısmında Yahya
Kemal, pek hoşlandığı bura halkına nasıl yabancı olduğunu-
şöyle dile getirir:
Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neş’esiz. Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı. Bir tek düşünce oldu tesellî bu derdime, Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime: «Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;
Madem ki böyle duygularım kaldı, çok şükür.» ,
Bu mısralardan da anlaşılacağı gibi Şâir, çok sevdiği hal- - kını bir «birlik» çevresinde topladığı ve toplumunu «betimle
diği» için, kurallarını çok iyi bildiği Islâm dinine böylesine eğilir.
Yahya Kamal, Paris'i son ziyaretinde (1957) bir Türk çocuğunu seviyor (solda). Varşova'daki sefaret binasında görülüyor.
öteki resimde de, Polonya’da Elçi iken
Şâir kendisini, ruh ve düşünce yönünden böylesine açık, böylesine yalın olarak gözler önüne1 seren bu şiirini, nasıl yaz dığını, bir gün, (12.8.1955’te) şöyle anlatmıştı;
— Ben 1934’te Moda’da oturuyordum. Hemen her gün Üsküdara gidip orayı keşfe çalışıyordum. Atik-Valde’den Ka- racaahmete bir sokak iner. I934’te, bir ramazan günü, o dar sokakta durdum. Halkı, kerpiç evleri, bakkal dükkânım sey rettim. O empresyonu (izlenimi) aldım. Taksiye binip Moda
ya, avdet ettim... 'V. '
İşte Atik-Valde'den İnen Sokak'ta isimli şiirimi, o inti balını yavaş yavaş işliyerek bu-sene bitirdim. (1)
BİR ŞHR DAHA
Yahya Kemal’in benimseyip srk sık gittiği Atik-Valde
Şâir'e bir şiir daha ilham eder: Ziyaret.
Şâir bu kez, oraya yalnız gitmez. Duygu ve düşüncelerini kendisi ile paylaşacak bir de «dostu» vardır yanında. Zâten onunla ara sıra bu pek sevdiği semte gitmektedir.
Onun için de şiir«:
Yine birlikte, bu mevsimde, Atlk-Vukle’deylz; Yine birlikte,, bu mevsimde, gezip sezmedeyiz.
diye başlar... Şâir, şadırvanın başında, şöyle seslenmekten ken dini alamaz:
Eski mimara nasıl rahmet okunmaz burada? Suyu cennetten akıtmış bu güzel manzarada;
Câmi duvarlarındaki renk renk çiniler Şâir’i hayran eder:
Bu diyarlarda, faallerce temaşaya değer, Çini'den solmıyacak bahçeler açmış yer yen Mânevi rahata bir çerçeve yapmış ki gören, \
Başka bir âlemi görmekle geçer kedilinden.
Bu «kendinden geçiş» çok uzun sürer. Fakat Şâir, daldığı tatlı rüya yüzünden bunu farketmez... Ancak, sular kararmaya başlayınca, geçen zamanı far keder... Ve günün böylesine ça buk geçiverişine —haz ve duyguyla geçse de— üzülür:
Bu ziyarette vakit geçti, güneş battı, yazık! Haz ve duyguyla Atik-Vaide’de bir gan yaşadA.
Şâir, koca bir gün burada «haz ve duyguyla» dolu bir gün yaşamıştır. Çünkü Atik Valde, Yahya Kemal’in, her gidişinde bir başka güzellik bulduğu, bir başka zevkle irkildiği nâdir yer lerden biridir. Ve de çocukluğunun büyülü havasını taşımakta dır!...
(1) Sermet Sami Uysal, İşte Gerçek Yahya Kemal, s. 99, 1972
---
Y A R İ N
___________
_______________YAHYA KEMAL VE DOĞDUĞU ŞEHİR USKÜP
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi