ş 7
5
y<735dzte&c'
O y u n b a k ı m ı n d a n b ir e t ü d ı 1 * t \ 'J. L f ^ C .
M Ü H A R R i R
NAHİT SIRRININ BİR PERDELİK PİYESİ
Son on beş sene içinde, biz
de yazılan tiyatro eserlerine
şöyle bir göz gezdirin, çoğunda vak'a, tez, tahkiye, çatı sakat lıkları bulursunuz. Eserlerin baş langıç ve sonları arasında ka rakter kalıplarına iyi dökülme miş şahısların, vak’anın akışını aksatan konuşmaları; perde son larının cansız, maselâ: dikkat ve alâkayı ikinci perdeye bağ lamadan bitişi gibi piyes yazı mında ön plânda tutulacak şart ları, bizim yerli tiyatro yazıcı larımız nedense hiç mühimse- ıııezler. Nahit Sırrının “ Muhar rir „ adlı bir perdelik piyesinde ilk göze çarpan hususiyet; uzun, kısa tiratlarda eserin ruhî mu vazenesini, sonuna kadar aynı konstruktiv ahenkle devam etti
rebilmiş o! Ben burada
piyesin mevzuunu anlatma
yacağım. Eserin a örğü „ sünü incelemek v ,,ce e ha zevkli.
“ Muharrir „ dı en silik tip
bile yanı başındaki canlı, kaba
rık karakterle at başı yürüyor.
E r c ü m e n t B e h z a t
Yoksul, kendini beğenmiş,
biraz détraqué muharrir tipi, Cevat Sezai çeyrek asırlık Babı- alinin yaşayan sembolidir. Ankara caddesini iyi tanıyanlar: Cevat
Sezainin " örgü „ süne yakın
tanıdıklarından birer parça bu lurlar. Kafasında yarattığı şekilsiz âlem içinde kendinden başka ( Allah - insan ) tanımayan Cevat: kof bir gurur taşır.. Açlıkla çar pışırken bile dehasının günün birinde et ıztırabından varlığını kurtaracağını vehmeder. Başsız kalabalık; bugün onu anlamıyor. Fakat yarın
Bu yarınla gelir çatar, Cevat Sezai halâ muhitine bıyıkaltmdan gülmektedir. Fakat asıl gülünç
olan kendisidir. Eski mektep
arkadaşı bir şirketin umum mü dürü Mahmud Galible konuşurken madde âleminin aşağılık zaruret lerine isyan eder, uzatılan yardım elini bile lütfen kabul eder gibi
bir tavır takınır. Eserlerinin
günün birine edebiyat dünyasında bomba gibi patlayacağından dem
vurur. Mahmud Galip; pişkin bir iş adamıdır. Cevad Sezaiyi kâh acıyarak, kâh canı sıkılarak dinler.
O arkadaşının orta bir yazıcı
olduğuna kanidir. Beraber geçen gençliklerini üzüntü ve özlentile hatırlar: Mahmut Galip de ge nçliğinde edebiyata özenmiş, bir çok saçmalar karalamıştır.
Bugün romantik tahassüs - lerle geçen o devirden hiç bir iz taşımaz, belki ince bir iç sı zısı duyar.. O kadar zengin, ya rınından emin, bir kaç şirketin idare heyeti azası.. Altında oto mobil.. Edebiyat; onca boş lâf; zaman sarfına değmez bir uğ raşma .. Para getirmeyen fikir mataı..
Fakat Cevet Sezainin sanat iddialarını baltalamak da mana sız.. Onun; zengin olduğu için her şeyi hoş gören, karşısında kilere tepeden bakarak acıyan bir edası vardır. Boşanmış bir zemberek gibi durup dinlenme den kendi gücünden bahseden bir arkadaş. Fakat her şeyden önce bu zavallıyı kurtarmak lâ zım.. Grurunu kırmadan bu hasta beyinliye bir iş bulmak lâzım. Tutar; büyük bir mecmua çıkara bilmesi için para verir. Bütçesin den eksilen parayı kurnazca bir kombinezonla tekrar kazanır. Ha kikatte arkadaşına yardım etmiş tir. Fakat bu eyiliği başkalarının zararına yapmıştır. Ufak bir te lefon konuşması : "İdare Meclisi toplantısında âzanın ısrar ettiğin den dem vurarak alacağı komis yona bin üç yüz lira ilâve edil
mezse taahhüdünden vaz geçe ceğini,, karşı tarafa bildirir. On lar razı olur. Bu suretle Mahmut Galip Oçvat Sezaiye verdiği
pa-rayıToir dakikalık bir telefon konuşmasiyle tekrar cebine in dirir. Bugünün iş adamı tipine bundan güzel renk vurulamazdı.
Nahid Sırrı; iş adamının züp pe kıziyle, kuş beyinli, şımarık erkek kardeşi, muharrir Cevat Sezaile Mahmut Galibi karşılıklı konuşturmada ince bir ustalık göstermiştir.
Tiradlarda : Azap, şüphe, men faat, hırs., ilâh gibi duyguların de rece derece yükselip ölçülü in- kıtalarla alçalması; eserin kü çük, toplu çalışma içinde dönen “ gurur ve hodgâmlık „ havasını beslemiş ve kabartmış.
Muharriri okurken fenomen halinde kafada beliren bu üç dört tip| kitabı kapayıp sokağa çıktıktan sonra insanın yanıba- şında canlanarak yürümeğe baş- % or. I j j
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a To ro s Arşivi