KALFA
SU BAŞ I
KOVU
KOYU
M. Kamil DÜRÜST istanbuiun 1453 de Türkler tarafından alınışından sonra, şehir, Türk mimari eserlerile süslenmeye baş ladı. Daha sonralan da bu imar faaliyeti şehrin yakın ve uzak kasabalarına hatta köylerine kadar yayıldıNe yazık ki, zamanın aşındırması, harplerin tahri, bi, halkın ihmali, devletin alakasızlığı bir çok ecdat yadigaırı köprü. saray, kassr,han, hamam, cami, çeşme, medrese, sebil ve selsebtller!n ya yok olmasına veya harap bir hale gelmesine sebep olmuştur.
Bu felaketlerden kurtulan, canlılığını ve asli şek lini mu.ha.faza edebilmiş eserler pek azdır.
Harap olanların onarılıp kurtanlması şöyle dursun, bu gün pek çoğunun varlığından bile haberdar değiliz. Çatelcarun Kalfa 'köyünde Osmenlrlardan kalan Cami ve çeşme ile Hamaım ve Saray kalıntıları, yine Subaşı köyünde Kırım hanları maljkanesinden kalabil miş bir kaç eser bunlara örnektir.
Sayın yazar Reşat 6krem Koçu 'nun bu konuda 'ki
eraştırrna ve yazıları bizle-re ışjk tutmaktadır.
Çatalca-İstanbul 55 km. dir. Su başı köyü, çatal ca Kırklareli yolu üzerinde Çatalcaya 17 km. Kalfa kö yünde 29 kilometre mesafededir.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde Çatalca köylerin den ve saraylarından bahsederken şöyle yazıyor :
- Kalfa ıköyü, bir dağ köyüdür, yüz hanesi ve beş yüz nüfusu vardır. Ali Osman padıişahlarının sarayı Çe menzar sahraya nazır, yüksek bir zeminde, Servi, Çı nar, Kavak, Salkım, Söğüt ve çeşitli meyve ağaçları ile donanmış bir İrem bağıdrr. Burada olan •hoş sesli bül büller başka yerde yoktur. Bu muazzam sarayın etrafı kale gibi duvarlarla çevrilmiştir. İçinde beşyüz nefer bahçıvan, bostancıbaşısı, muhafızı müteaddit odaları ve nice kasırlan vardır. Çatal su terazileri ile yüksek yere çıkarılmış akarsu, Fjsklye ve şadırvanlardan ha vuz ve Ssleebilre dökülür Her padişah bir kasır yap tırıp bırakmıştır ki, benzerlerini bir mimar yapmış de ğil·dıir. Bu büyük sarayı gördüğümüz gibi yazsak ayrıca bir cilt olur...
Kalfa köyündeki. Saray, Cami, hamam ve çeşme leri'."! 16. Asrın ortalarına doğru tamamlandığı anlaşıl maktadır. Osmanlı padişahları, burasını Trakya g·ezi·le rinde bir uğraık ve dinlenme yeri, ayni zamanda bir av köşkü olarak ıkullanmışlardır. Buradan en çok istifade etmiş padişah: kırk yıllık saltanatında avcılıktan ayrıl mamış olan IV. cü Sultan Mehmet olduğuda muhak kaktır.
Ne yazrk ki, bu gün burada bir kaç noıktada kal. mış duvar parçasından başka ıbir şey yoktur. Taş top raık ve çalrlsklarla kaplı olan alanda yapılacak bir araş tırma ve ayıklama, saraya ait şeyler ortaya çıkarablllr.
Saray duvarına bitişik olan çeşmenin bu güne ka dar ayakta kalması. suyunun keeilmeden akması, çok
sevindiricidir. Klasjk üslupta, oldukça büyük ve güzel bu çeşmenin suyu soğ·uk ve tatlıdır.
16
Köyün alt kenarındalki vadide de kitabesiz suyu devamlı aıkan bir çeşme vardır.
Medrese, Cami, Çeşme ve hamam Türk-İslam me deniyetinin temelini teşkil eder. Eğer, köyde gayet güzel ve büyük bir hamam kalıntısı görmeseydim iz. lerinl rnuhekkek arardım. Tüı-k hamamı Dünyaca meş hur Türk müesseselerin başında gelir Daha 17. oi yüz yılda Avrupalılar ıyııkanmasını bilmezlerken. Türkler sı.
cacjk hamamların kurnaları başında, tas ve su sesleri nin yankıları arasında yıkanııyorlardı. Lady Montagu 3. cü SuJ.ta'.1 Ahmet devninde lstanbula gelmiş ve bura da bir gel-in hamamı gürmüş hayran ve iıayretler için. de kalmıştır. Köydeki bu hamamın Dalkan harbine ka dar memur bir vaziyyette olduğunu, fa.kat üç beş gün lük Bu.lgar işqalinde Köy ile birlikte hamam ve cami' nin Bulgar askerleri tarafından tahrir edildiği köyün yaşlıları tarafından söylenmektedir.
Yıkılan caminin Hicri 1033 tarihinde yeniden ya. pıldığı kltabesinden anlaşılmaıktadı·r.
Türbede, Halveti şeyhi Sünbül Sinan efendinin ha lfesi şeyh Sl-ıan efendi yatmaıktadır.
Subaşı Köyü :
Kırım hanları Kırımı terık ederek Rumel iye yerle. ;;·ince buralarda maliıkaneler kurmaya başladılar. Bura daki maliıkanenin kuruluşu da bu zamanlara rastlar. Bi lindiği gibi Kırım Hanlığı Altını Ordu devle~inin yıkılı şı ile 1420 de kurulmuş ve Rusların 1783 de işgali ile son bulmuş;tu.
Köy, şirin ve ağaçlıktır Yanından bir de dere ak maıktadır. Dere kenarında iki, üç asırlık Çınar ağaçları vardı-r. Manzaralı, saıkin huzur verici bir tabiat köşesi dir.
Malikaneye; vaktile Fatma Sulta'.1 çiftliği, içinde büyü.kçe bir havuz bulunan bahçeye de Fatma Sultan bahçes.i denıiyo·rmuş. ikinci Kaplan Giray •iıanın kız kar. deşi olan Fatma Sultanın kabni, Ha'.1 cami'inin bahçe sindedir. Kabir taşınd~ki kitabe şöyledir:
Bir bağ.ı gülşende bir gom:a·iken Bad.ı ecel beni eyledi hezan Bir gül-i zibayı nazenin iken Eyledi hak beni hak ile yeksan Merhume Fatma Sultan-ı han için El fatiha. Sene 1185 ( 1771.1772) Han Cami'i :
Genişçe bir bahçen1in içıi'lde olan camının dört Kargir duvarı, üstünde ıki.remitli bir çatısı vardır. Halen ibadete açııktır. İkinoi Kaplan Giray han tarafından yap tırıldığı ıkuwetle muhtemeldir. Hanın kabrıide bu bah çededir. Bozulmamış uzu'lca bir kitabe·si vardır.
Selim Giray sultan çeşmesi :
Klasıiık uslupta büyükçe güzel bir çeşmedir. Selim Giray sultanın, babası Kaplan Giray hanın ruhunun şad olması için yaptırdığı anlaşılıyor. Kitabesi :
Çeşme-i Selim Giray sultan bin Kaplan Giray han Saray ve Güvewinliık :
Temel duvarlarındaı'l başıka kalıntısı bulunmayan sara,yın ahşap olduğu sanılmaktadır Ayrıca yalnız taş temelleri ıkalmış olan ve kule denilen ahşap güverci likte zamanımıza kadar ayakta kalamamıştır.
Ostte : Kalfa Köyü CmnH kitabesi
Yanda :
suı:ıa.ı
Köyü Han Camii ve Selim GlrlıySultan