• Sonuç bulunamadı

Harput ve Çemişgezek'te Askerî Ailelerin Sosyo-Ekonomik Yapısı (1890-1919)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Harput ve Çemişgezek'te Askerî Ailelerin Sosyo-Ekonomik Yapısı (1890-1919)"

Copied!
98
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ A~LELER~N

SOSYO - EKONOM~K YAPISI (1890 - 1919)

Yrd. Doç. Dr. R~FAT ÖZDEM~R`

Tarih boyunca, dünya üzerinde ya~ayan birçok milletin çe~itli devletler kurup yönettikleri bilinmektedir. Kurulan hemen hemen her devletin, ege-menlik haklar~n~~ koruyup kollayan, toplum huzurunu sa~layan askeri kud-rederinin de oldu~u bir gerçektir. Baz~~ toplumlarda bu askeri güç, imtiyazl~~ zümrelerden olu~urken, baz~lar~nda ise toplumun her kesiminden olu~mak-tayd~. Türk askeri tarihine bak~ld~~~~ zaman, genellikle ikinci ~eklin uygulan-d~~~~ dikkati çelunektedir.

Görev ve te~kilatlan~~~ aç~s~ndan askeri zümreler ayr~~ bir ünitedir. Kendi-lerine has kanun, töre ve gelenekleri vard~r. Fakat bu te~kilaun gerisinde ka-l~p, olaylardan habersiz gibi duran, karargah d~~~nda zabit ve er zümresinin mutluluk kayna~~, yoklu~unda, cephedeki komutan ve eri ba~ar~s~zl~~a sü-rükleyen aile kurumunun durumu neydi? Osmanl~~ askeri ailesi, baz~~ toplum-larda oldu~u gibi kanun, gelenek ve görenekler, günlük ya~ar~, giyim-ku-~am, yeme-içme ve tüketim aç~s~ ndan ayr~~ bir s~ n~f~~ m~~ olu~turuyordu? Yoksa her yönüyle toplumun bir parças~, onu tamamlayan bir ünite olarak m~~ gö-rülüyordu? Bu sorular~n tam ve do~ru olarak cevaplanmas~, ordu ile millet aras~nda var olan (veya olmayan) inanç, ahlak ve gelenek benzerliklerini, ba~l~~ olduklar~~ hukuki kaideleri e~itim anlar~lann~, sosyo-ekonomik aç~dan benzerliklerini (veya ayr~l~klar~n~) giyim-ku~am ve etnografya yönünden ta-~~d~ klar~~ özellikleri bir bütün halinde ortaya koyacakur. Harput ve Çemi~ge-zek ~er'iyye Sicilleri ile Ba~bakanl~k kr~ivi'ndeki belgelerden toplad~~~m~z bilgiler çerçevesinde bu konular~~ bir bütün halinde ayd~nlatmaya çal~~aca~~z. I - Türk Töresi, ~slam Hukuku, Osmanh Kanun-nâmeleri ve Kanun-1

Esasi'de Ailenin Yeri

Çok genel bir ifade ile, bir k~zla bir erke~in baba oca~~n~~ terkederek yeni bir ev kurmalar~~ olay~n~~ evlenme, evlenen kan-koca ve çocuklardan olu-~an küçük toplulu~u da aile olarak tan~ mlamak mümkündür.

(2)

Bir toplumun siyasi, sosyal, hukuki ve ahlaki yap~s~n~~ anlayabilmek için, o toplumun küçük bir modeli olan aileye bakmak gerekmektedir. Ailenin iyi tahlil edilmesiyle, o devlete ait birçok mesele rahatl~kla çözülmü~~ olacakt~r. Aile fertleri aras~nda sosyal, siyasal, hukuki denge varsa o toplumlarda da sosyal, siyasal, hukuki denge var demektir. Eski Türk ailesi incelendi~i vakit, Türk devletlerine etki eden baz~~ özelliklerini de görmek mümkün olmak-tad~r'.

Eski Türk anlay~~~na göre "Gök kubbesi devletin, çad~r ise ailenin "birer örtüsü gibi kabul ediliyordu. "Gök alt~nda devlet, çad~r alt~nda ise aile düzeni yer allyordu'. Aile içinde "kan-koca"münasebeti ile devlette "kagan-hatun"hukuku aras~nda pek fazla fark görülmüyordu.

Osmanl~~ dönemi aile yap~s~n~n iyi anla~~labilmesi için, Türk töresine göre aile yap~s~~ ile ~slam hukukuna göre aile yap~s~n~n iyi bilinmesi gerek-mektedir. Bunlar bilinmezse, birçok konunun tahlil edilmesi mümkün gö-zükmemektedir.

Orhun kitabelerine göre, Türklerde aile "Ogu~" (Kabile, boy, soy, oy-mak, h~s~m, akraba, nesil ve aile) manalarma gelmektedir.

Ziya Gökalp'e göre Türk ailesi, baba hakimiyetinin kabulü demek olan "Pederi" (veli, dost, yard~mc~) tipinde olup, de~i~ik toplumlarda görülen ve ço~u kere zor ve cebre dayanan "Patriarkal" (peder~ahi, babaerkil) aile tip ve anlay~~larmdan ayr~lmaktayd~3. ~slam hukukunda ise, ailede baba hukuku ve baban~n otoritesi geçerlidir. Fakat, bu otorite s~n~rs~z olmay~p, belirli bir nizama ba~lanm~~t~r. Aile yap~s~n~n bir dilimini olu~turan kad~n~n, kocas~~ üzerinde maddi ve manevi haklar~~ vard~r. Koca, istedi~i an sorumsuzca ka-d~n~~ bo~ayamaz, ba~ka birilerine devredemez, kendi mal ve miras~ndan mahrum edemezdi. Birçok ayet ve hadisler, bu konularda, babalara yasakla-malar getirdikleri gibi, bunlar~~ belirli hukuki prensiplere ba~lamay~~ da ih-mal etmemi~tir'.

' ~brahim Kafesoglu; Türk Milli Kültürü, ~stanbul, 1984, s. 201-220.

2 Bahaeddin Ögel; Türk Kültürünün Geli~me Ça~lan, II (1000 temel eser, No. 50), ~stanbul, 1971, s. 137.

3 Ziya Gökalp; Türk Medenlyeti Tarihi, ~stanbul, 1924, s. 149.

4 "Erkekler kad~nlar üzerinde hakimdirler...', Nisa Suresi, Ayet, 34; Yine "...Kad~ nlara iyilikle mua~eret ediniz...", Nisa Suresi, Ayet 19; Yine Nisa Suresinin 7. ayetinde, ana, baba ile yak~n h~s~mlar~n~n b~rakt~ldar~ndan erkeklere pay verilmesi emredildigi gibi, kad~nlara da hisseler verilmesi emredilmektedir (Bkz. Elmahl~~ Hamdi Yaz~r; Hak Dini Kur'an Dili Tefsiri, c.

(3)

HARPUT VE ÇEM~SGEZEK'TE ASKER~~ A~LELER 741 Türk töresi ile ~slâm hukukunda var olan bu anlay~~~, Osmanl~~ dönemi aile yap~s~nda da görmek mümkündür. Hakla~t~rma kurumunun ba~~~ olan kad~~ veya nâibin verdi~i kararlar hep bu do~rultuda olmu~tur. ~erlyye Sicil-lerinde yer alan "evlenme hüccetleri" ile "tereke defterleri"incelendi~i vakit, durum aç~k olarak görülmektedir. Gerek nikâh olsun, gerekse miras taksimi olsun baba hukukuna göre, yani baban~n aile reisi oldu~u kabul edilerek uy-gulamalar~n yap~ld~~~~ aç~k olarak görülmektedir.

Orta Asya Türkleri aras~nda aile, kan aluabal~~~na dayand~~~~ için ekzo-~ami (d~~tan evlenme) usulü yayg~nd~. Kad~n~~ korumak, mal~ n~ n aile mal~n-dan ayr~lmas~n~~ önlemek gibi nedenlerle, ölen karde~in dul kans~~ ile baba-n~n ölümünden sonra çocuksuz üvey anne ile evlilik (Leviratus) usullerinin de yayg~n oldu~u görülmektedir'. Cahiliyye devri Araplar~~ aras~nda, eski ~ ran'da, Isparta ve Atina'da kan akrabah~~~ evlili~e mani olmad~~~~ için baba-n~n k~z~, iki karde~in birbiri ile evlenmeleri olay~na rastland~~~~ gibi "levira-tus"denilen ölen karde~~ kar~s~~ veya ölen baban~n dul kar~s~~ yani üvey anne ile evlenme olaylar~na da rastlanmaktayd~. ~slam dini zuhur edince kendine has ekzogami (d~~tan evlilik) usulünde yeni bir evlenme kaidesi getirerek yukar~da belirtilen tüm uygulamalar~~ kald~r~p, çe~itli ayet ve hadislerle kim-lerin kimlerle evlenebilece~ini hükme ba~lam~~t~r". Harput, Çemi~gezek, E~in (Kemaliye), Ankara, Tokat, Trabzon, Afyon vb. ~ehirlere ait ~ereiyye Sicilleri üzerinde yapt~~~m~z ara~t~rmalarda karde~ler aras~nda veya dul üvey 2, 1270, 1299, c. 3, s. 2090; Hasan Basri Çantay; Kur'an-1 Hakim ve Meâl-i Kerim, c. I, s. 118. 120, 121 vd.) Ayn~~ ~ekilde Buhari ve Müslim'de ~bn-i Ömer (r.a.) rivayet edilen "Hepiniz Çobans~n~z..." mealindeki hadiste erke~in kadim korumas~~ emredilmektedir (Bkz. Muhyiddin-i Nevevi; Çev. Hasan Hüseyin Erdem, c. I, Ankara, 1972, s. 324. Yine Hz. Peygamberin "Veda Hutbesi" bu mealdedir.

5 ~brahim Kafeso~lu; Türk Milli Kültürü, ~stanbul, 1984, s. 201-216-233, 257, 267, 271;

Bahaedin ögel; Türk Mitolojisi, c. I, Ankara, 1981, s. 347-353; Abdülkadir ~nan; Makaleler ve

inceleme)er, Ankara 1972, s. 127-137, 341, 274-280; Abdulkadir Donuk; "Çe~itli Toplumlarda ve

Eski Türklerde Aile " ~~~EFTD. say~~ 33 (1980), ~stanbul, 1982, s. 162-168.

6 Analanmz, k~zlar~na, k~z karde~leriniz, halalanna, birader k~zlar~, hem~ire k~zlar~, sizi

emziren (süt) analanna, süt hem~ireleriniz, kanlann~z~n analar~, kendileriyle (zifafa) girdi~iniz kar~lar~n~zdan olup himayenizde bulunan üvey luzlar~n~z (la evlenmeniz) size haram edildi..." Nisa Suresi, ayet 23 ve 22 vd. Elmahh Hamdi Yaz~r; HDKDT., c. I, ~stanbul, 1965, s. 123; Yine Câbir (r.a)'da Hz. Peygamber (s.a.)'~n "Bir kad~n~n, onun halas~~ üzerine, yahud onun teyzesi üzerine nikah olunmas~n~~ nehyetti" dedi~i rivayet olunnaaktad~r. Bundan ba~ka de~i~ik hadislerde karde~lerle, babalar~n~n öz ve üvey luzlanyla, süt karde~lere vb. evlenmenin yasak oldu~u belirtilmektedir, (Bkz. Zeynü'd-din Ahmed b. Abdi'l-Larifiez Zebidi; Sahih-i Buhari

Muhtasan Tecrid-i Salih Tercemesi ve ~erhi, Miitercim ve ~a~ ihi, Kamil Miras, c. ~~, Ankara,

(4)

ile evlilik akitlerinin yap~ld~~~na dair hiçbir kayda rastlama= mükün ol-mad~. Bu durum mahkemenin ba~~~ olan Osmanl~~ Kad~s~mn, ~slam f~kh~n~n hükümlerine uydu~unu göstermesi bak~m~ndan önemlidir.

Mo~ollarda, Hindistan'da ~ran'da eski Yunan'da cahiliyye devri Arapla-r~nda kad~n, toplumun bir parças~~ olarak kabul edilmeyip, erkeklerin ihtira-s~m yerine getiren, onlara yard~m eden bir varl~k olup, özellikle Mo~ollar ile Cahiliyye Araplar~nda mirastan da pay almazd~. Türklerde ise, aile içinde anne ve çocuklar~n ayr~~ ayr~~ kullanabildikleri, satabildikleri, kiraya verip re-hin edebildikleri özel mülkiyetleri vard~r7. ~slam hukuku bu durumu ça~~n ~artlar~na göre kad~n lehine düzeltmi~tir. Birçok ayet ve hadiste kad~n~n, de-~i~ik konularda erkeklerle e~it oldu~u hatta "Cennetin, analann ayaklar~~

al-t~nda "oldu~u ~eklinde hükümler getirmi~tir. Evlenirken hür iradesiyle e~ini seçebilmesi, mahkemelerde ~ahitlik edebilmesi, babas~~ ile kocas~n~n mal~na mirasç~~ olabilmesi gibi insani ve hukuki haklar~~ belirli kaide ve prensiplere ba~lanm~~urs.

7 ~brahim Kafeso~lu; a.g.e., s. 201-233, 257, 267, 271; Bahaeddin Ögel; Türk Kültürünün Geli~me Çaglan, ~~, s. 28-29, 72, 73; Abdülkadir Donuk; a.g.m., s. 149-165.

8 Ey insanlar, sizi bir tek candan yaratan, ondan da yine onun zevcesini meydana getiren ve ikisinden birçok erkekler ve kad~nlar tilreten Rabbiniz (e kar~~~ gelmek) den çekinin..." Nisa suresi, Ayet ~; "Zevcelerinizin çocu~u yoksa terikesinin yar~s~~ sizinclir. E~er onlar~n çocu~u varsa size terikesinden (dü~ecek hisse) dörtte birdir. (Fakat bu da) onlar~n (zevcelerinizin) edecekleri vasiyet(i) ve borc(u edâ) dörtte birdir. (Fakat bu da) onlar~n (zevcelerinizin) edecekleri vasiyet(i) ve borc(u edâ) dan sonrad~r..." Nisa Suresi, Ayet, 12; "Kad~nlara iyilikle m~la~eret ediniz" Nisa Suresi, Ayet, 19; "...Erkeklerin kendi kazand~klar~ndan bir pay~~ oldu~u gibi kad~nlar~n da yine kendi kazand~klar~ndan bir hissesi vard~r..." Nisa Suresi, Ayet, 32 vd. (Bkz. Hasan Basri Çantay; KHMK., C. I, S. 117-125); Ebu Hureyre (r.a)'dan rivayet edilen bir hadiste, Hz, Peygamber (a.s,) "Dulkadm, kendisinin sarahaten emri olmad~kça nikah olunmaz. Er görmedik k~z da kendisinden istizâ'n olunup izini almmaks~z~n nikah olunmaz. Mecliste haz~r bulunanlar: Yâ Resülâ'llah bâkir bir k~z~n izni nas~l olur? diye sorduklar~nda Resülullah: Onun izni silküt etmesidir" buyurdu; Yine ba~ka bir hadiste, Ensar kad~nlar~ndan dul olan Hansa'n~n babas~~ Onun izin ve nzas~m almadan tezviç etmi~ti. Hansa bu izdivac~~ ho~~ görmeyerek Hz. Peygamber'e (a.s.) gelerek "Babam beni bi~isine nikah etmi~. Halbuki ba~kas~yla evlenmek için daha hay~rh olurdu" der. Bunun üzerine Hz. Peygaber bu nikah~~ red ve iptal eder (Bkz. Buhari c. ~l, s. 298-299 vd. Ayr~ca ~ahitlik konusunda (bkz. c. 4, s. 565, 570, c. 8, s. 241-247 vd.); Ebu Hureyre (r.a.)'~n ~öyle dedi~i rivayet olunmaktad~r: "Bir kimse kad~n~na bu~uz etmesin, zira ho~latunad~~~~ huylar~~ varsa, ona mukabil memnun olaca~~~ huylar~~ da vard~r". Bu hadisi Müslim revayet etmi~tir (Bkz. Muhayiddin,i Nevevi; Riyani's-S.ilihin ve Tercemesi, Çev. H. Hüsnü Erdem-K~vamüddin B~~rslan, c. 1, Diyanet ~~leri Yay~n~, Ankara, 1972, s. 315-321); Abdülkadir Donuk; a.g.m., s. 147-168; Sabri ~akir Ansay; "Aile Hukuku", AWFD., Say~, 2-3, Ankara, 1952, s. 21-32; ~lber Onayl~; "Anadolu'da XVI. Yüzy~lda Evlilik ili~kileri Üzerine Baz~~ Gözlemler", Osmanl~~ Ara~t~nnalan, I, ~stanbul, 1980, s. 34-35.

(5)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ A~LELER 743 Özellikle kad~nlar~n ticari faaliyetlerde, kar~~l~kl~~ akidler yapabilmede, nikâh, hibe, silf a, ida', icâre, iare, vekalet, ~irket, k~smet, da'va, ikrâr, sulh, vasiyyet vb. gibi medeni haklar ile ~er'i konularda erkeklerle tamamen e~it kabul edilmektedirler. Hatta kocas~n~n iznini almadan, mal~n~~ diledi~i gibi tasarruf edebilir, alabilir, küçük çocuklara vasi nasb edebilir. Sadece ~ahitlik vb. konularda hakk~~ s~n~rlanm~~ur9. Görüldü~ü gibi, birçok konularda er-keklerle e~it kabul edilirken, baz~~ konularda ise kocalanna ba~~ml~~ olmadan hür iradelerini ortaya koyabilmektedirler.

~slâm'da aile ve miras hukuku konular~nda, de~i~ik ~slam bilginleri ça-l~~m~~ur. bunlardan en çok bilineni babas~~ Anadol Türklerinden olan Kadri Pa~a'd~rl°. Kadri Pa~a'n~n "el-Ahkâmü'~~ ~er'iyye fi'l-Ahvâli'~-~ahsiyye" adl~~ eseri, 6 bölüm 647 maddelik olup Hanefi mezhebinin görü~leri do~rultu-sunda kaleme al~nm~~t~r. Bu eser, Osmanl~~ Ülemas~ndan olan Molla Hüsrev'in "ed-Dürer" adl~~ eserini yeniden gözden geçirilmi~~ ~ekli gibidir. Bunlara benzer çe~itli eserler ile filuh kitaplan sayesinde, ~slam dünyas~n~n aile hayat~~ ile miras hukuku varl~~~n~~ devam ettirip gitmi~tir.

Bilindi~i gibi, Osmanl~~ ~mparatorlu~u'na, ~slam ve Türk karakterli hu-kuk sistemi hakimdi. Bunlardan birincisi, kayna~~n~~ ayet, hadis, icma ve luyas hükümlerinin te~kil etti~i ~er'i hukuk, ikincisi ise kayna~~n~, Türk te~kilat ve idarecilik gelene~i ile fethedilen memleketlerde tesadüf edilen vergi usulleri ile kanunlar~n te~kil etti~i örfi hukuktur.

Osmanl~~ kay~tlar~nda kanun-nâmeler hakk~nda ~u isimlerin; "Padi~ah kanunu", "Kanun-1 Hümayün, Kavânin-i Örfiye", "Kavânin-i Divan-~~ Osmani", "Fermen-1 jili~ân-1 Z111-1 Rabbâni"yer ald~~~~ görülmektedir.

Türkler de~i~ik as~rlarda, birçok ülkeler fethedip çe~itli toplumlar~~ yö-netmi~lerdir. Bu yönetim s~ras~nda idari, askeri, mali ve sosyal yönlerden kü-çümsenemeyecek derecede bilgi ve tecrübeler kazanm~~lard~r. Fethedilen

9 Buhari, c. 6, s. 481.

1° Kadri Pa~a 1821 (1237)'de M~s~r'da do~du. Babas~~ Anadolu Türlderinden olup, annesi M~s~rl~d~r. Hidiv ~smail Pa~a'n~n milrebbili~ini yapm~~t~r. Karma mahkemelerde müste~arlik, Adalet ve Maarif Bakanl~klannda bulunmu~tur. Hanefi mezhebinin görü~leri do~rultusunda ~slâm'da aile ve miras hukukuna yönelik olarak 6 bölüm 647 madde halinde haz~rlad~~~~ "el-Ahkknü'~-~er'iyye fil-Ahval^ i'~-~ahsiyye" adl~~ eseri ile tan~nmaktad~r. ~slam dünyas~nda Kadri Pa~a'dan ba~ka Muhammed Ebu Zehra'y~, Muhammed Sellem Medkur'u, Ömer Nasuhi Bilmen'i, Hayreddin Karaman'~~ vb. gibi yazarlar~~ da saymak mümkündür (Bkz. Ahmet Akgündüz; Mukayeseli Isla'm ve Osmanl~~ Hukuku Külliyat~, Diyarbak~r, 1986, s. 143-147.

(6)

bir ülkenin eski kanun ve vergi usülleri hemen de~i~tirilmeyip uzun süre ay-nen muhafaza edilmi~tir. De~i~tirilenlerden baz~lar~~ ise ayay-nen veya tadil edi-lenler Osmanl~~ kanun-nâmesi durumuna getirilmi~tir. Hasan Padi~ah (Uzun Hasan) kanun-nâmesi, Sultan Kay~t Bay, Al.-üd Devle Bey'in kanun-nâmeleri bunlar~n en tipik örnekleridir.

Belirtti~imiz usül ve yöntemlerle meydana gelen kanun-nâmeler, Os-manl~~ örfi hukukunu meydane getirmektedir. Bunlara ~slam hukukunun te-siri konusu ise hâlâ taru~~lmaktad~r. Hammer, ~slam hukuku presiplerinin, örfi hukuka tesir etti~ini belirtirken, Ömer Lüdi Barkan ise tesir etmedi~ini savunmakta ve örfi hukukun çe~itli belde ve lutalarda ya~ayan insanlar~n ih-tiyaçlar~ndan do~du~unu belirtmektedir". Hatta zaman zaman örfi huku-kun, "...bir insan~n topra~a veya evi üzerindeki tasarruf haklar~~ ve bu gibi gayr-i menkullerin al~m~, saum~~ ve kiraya verilmesi gibi filuh~n muamelât k~sm~n~~ alâkadar eden meselelerle evlenme, bo~anma ve miras usülleri gibi ~eriatm en asli kaynaklar~~ taraf~ndan ~ekilleri sarahetle tayin edilmi~..." olan baz~~ ~eriadik konulara dahi müdahale ederek onlar~~ hükümsüz luld~~~n~~ be-lirtmektedir12.

Barkan, kanunu-nâmelerin tecrübeli devlet memurlar~~ taraf~ndan haz~r-lamp, ilmiye s~n~fina mensup ki~iler taraf~ndan haz~rlanmad~~~n~~ belirterek, ~eyhülislâm Ebussuud Efendi'nin dahi haz~rlad~~~~ kanunnâmelerin ~eyhulis-lâm s~fat~yla de~il, "Tahrir Emini" veya "~l Yaz~c~s~" s~fatiyle haz~rlanm~~~ olabilece~i ihtimali üzerinde durmaktad~rn.

Osmanl~~ örfi hukukundan olan kanun-nâmeler idari, askeri, sosyal ve ekonomik konularda bölge ve toplumlara göre düzenleyici hükümler geti-rirken, aile hukuku konusunda kendine özgü düzenlemelere gitmemi~tir. Sadece baz~~ bölgelerde yap~lan ve dullar~n dü~ünlerinde al~nan "resm-i arus" vergisinin ad ve miktarlann~, mehirlerin miktarlann~~ vb. gibi baz~~ ko-nulan düzenlerken", zaman zaman da fik~h~n muamelat k~sm~n~~ ilgilendi-

11 Ömer Liitli Barkan; XV ve XV/. inci As~rlarda Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esaslar~~ (Kanunlar I) c. 1, Istanbul, 1943, s. XVI, XXXVI, LIX, LXV, 119, 145, 170, 191, 196.

12 Ö.L.Barkan; Kanunlar I, s. XXXV, XLV, XLVI. 13 Ö.L. Sarkan; a.g.e., s. XX, XXX'VIII, XL.

14 Aile hukukunun de~i~ik yönleri ile ilgili Alâ-f~d-Devle Bey Kanunnâmesi ile Bozuk Kanun-Nâmesinde çe~itli hükümler yer almaktad~r. E~er ni~anlusuna duhül itse zina gibidür. Amma varsa duhül itmese be~~ alt~n ahna..." (Madde, 11), "...ve e~er k~z deyu alsalar delük ç~ksa "Özr-i ~er'i ile zâyil olad~~ ise mehri temam vireler e~er Özge cihetle zayil old~~ ise ms~f mehir alalar..." (Madde, 42) (BItz. Ö.L. Barkan, "Kanunlar I, s. 68. 121-123, 125, 126 vd.).

(7)

HARPUT VE ÇEMI$GEZEKTE ASKER~~ AILELER 745 ren evlenme, bo~anma ve miras usülleri gib baz~~ ~eriatlik konulara ufak tefek müdahalelerde bulunmu~tur. Bunlar~n d~~~nda aile ve miras hukukunu ta-mamen ~slam ~eriauna b~rakm~~t~r. Bu durum Tanzimat Ferman~'ndan sonra da devam etmi~~ ve ne Tanzimat ve Islahat hükümlerinde, ne Kanun-~~ Esasi ve Mecelle'de ne de Me~rutiyet hareketlerinde aile ve miras hukukuna de~inilmeyip bu konu, ~slâm hukukuna b~rak~lm~~t~r. Daha sonra 24 Ekim 1917 (8 Muharrem 1336/25 Te~rin-i Evvel 1333) tarihlerinde yürürlü~e gi-ren "Hukuk-1 Aile Kararnâmesi" ile bu konuya el at~lm~~~ ve 2 kitap 157 madde halinde haz~rlanan bu kanun-nâme yürürlü~e konulmu~tur. Fakat imparatorluk içinde Hürriyet ve ~tilaf F~rkas~n~n tesiri, d~~tan ise i~gal devlet-leri Yüksek komiserli~inin bask~s~~ sonucu 19 Haziran 1919 tarihinde uygu-lamadan kald~r~lm~~urls.

Buraya kadar Türk töresi, ~slân~~ hukuku ve Osmanl~~ kanun-nâmelerine göre aile ve evlilik gelenek ve usulleri üzerinde durduk. Osmanl~~ toplumu aile yap~s~n~n iyi tahlil edilebilmesi için, ~slam hukukunun iyi bilinmesi, za-man zaza-man kar~~la~~lan baz~~ münferit olaylar~n çözülebilmesi veya ~slâmi k~-l~fa bürünmü~~ veya buna hiç ihtiyaç duymadan ya~ayan baz~~ gelenek ve usul-lerin do~ru tahlil edilebilmesi amac~yla Türk töresi ile örfi hukukun iyi anla-~~ lmasanla-~~ gerekmektedir. Bu konular iyi bilinirse, ar~ivlerimizde bulunan belgelerden, özellikle ~er'iyye Sicillerine yans~yan çe~itli konulardaki vesikalar daha iyi anla~~lm~~~ olacakt~r. Teorik olarak ortaya konulan ~slâm hukuku ile bu hukukun uygulamas~nda görülen ba~ar~lar, ba~ans~zl~klar, çeli~kiler, hukuk yolundan sapmalar gibi konular Kad~~ Sicilleri'nin incelenmesi ve buralarda görülen vesikalar~n bilimsel ölçülerle de~erlendirilmesiyle mümkün olacakt~r.

Biz bu çal~~mada, teorik olan ~slam hukuku bilgileri ile Osmanl~~ mah-kemesinin uygulamalar~n~~ yans~tan Harput (Mamuratü'l-Aziz) ve Çemi~ge-zek ~er'iyye Sicillerine girmi~~ askeri ailelere ait belgeleri yanyana getirerek, Mamuratü'l-Aziz ve Çemi~gezek'te oturan rütbeli ve rütbesiz askeri ailelerin sosyo-ekonomik ve etno~rafik yap~lar~n' bir bütün halinde ç~karmaya çal~~a-ca~~z.

13 4D.L. Barkan; Kanunlar!. s. XVI-XLV1; Ahmet Akgündüz; Mukayeseli Islâm ve Osmanl~~ Hukuku Külliyau, Diyarbak~r, 1986s. 146, 147; Orhan Çeker, Aile Hukuku Kararnâmesi,

~stanbul, 1985, s. 13-85. Bu kitapta kararnamenin 25 Ekim 1917 (8 Muharrem 1336/25 Te~rin-i Evvel 1333) tarihinde yay~nland~~~~ belirtilmektedir. Fakat, burada verilen hicri tarihi ~niladi tarihe çevirecek olursak, ilamn 25 Ekim'de de~il 24 Ekim'de yap~ld~~~~ ortaya ç~kmaktad~r.

(8)

II - Mamuratin-Aziz ve Çemi~gezek'in Idari Statüleri / - Mamuratül-Aziz Vilayetinin idari Statüsü

Mamuratill-Aziz ~ehrinin ilk ad~~ ve yeri "Harput" tur. Harput Yavuz Sul-tan Selim'in Çald~ran (1514) zaferinden sonra Osmanl~~ topraklar~na kat~l-m~~~ ve yap~lan idari taksimat sonucunda Diyarbekir Eyaletine ba~l~~ sancak (Liva) durumuna getirilmi~tir. Bu uygulama 1632 (1042) 1646 (1056), 1662 (1073) tarihlerinde de devam etmi~tir16.

Fakat bu idari taksimat ve yönetim ~ekli hep ayn~~ kalmay~p, 1723 (1136) tarihinde Diyarbekir Eyaletine ba~l~~ voyvodal~k°7 1835-1836 (1251-1252) ta-rihinde Sivas Eyaletine ba~l~~ san cak durumuna getirilmi~tir18. Sanca~~n idari statüsündeki de~i~iklikler, bunlarla da kalmam~~, Tanzimat'~n ilan~ndan sonra imparatorlukta uygulamaya koyulan idari de~i~ikliklere paralel olarak buras~n~n da yönetim biçimi de~i~mi~tir. Bu idari uygulamalarla yönetim ~ekli s~ k s~ k de~i~en Harput'un, bulundu~u yerin yüksek olmas~, "mezraa" denilen (~imdiki yeri) yerin ye~illik, ba~l~k ve bahçeli olmas~~ gibi sebeblerle muhtemelen 1860-1861 tarihlerinden itibaren yerinin de yava~~ yava~~ de~i~-meye ba~lad~~~n~, mezraaya gelen nüfusun yüksek bir tepenin ba~~ndaki ta-rihi Harput ~ehrine dönmedi~-Ini, mezraada yeni bir ~ehir olu~turmaya ba~-lad~klar~n~~ ve bu yeni ~ehre 14 Mart 1867 (8 Zilkade 1283) tarihinden itiba-ren de "Mamuratü'l-Aziz" (El-Aziz) isminin verildi~ini görmekteyiz°9.

1864'de Frans~z mülki te~kilat ve idaresinden iktibas edilerek tanzim edilen "Vilâyet Nizam-nâmesi" yürürlü~e konulmu~tur. Bu nizam-nâmenin Tuna vilâyetinde tecrübe edilip faydal~~ bulunmas~ndan sonra "'Vilayet"yöne-tim ~eklinin, 1867 tarihinde yeni bir "Vilayet nizamnâmesi"haz~rlanarak bü-tün imparatorlu~a te~mil edilmesi s~ras~nda, Mamuratü'l-Aziz ~ehri de Di-

16 Diyarbekir Müzesi Harput ~er'iyye Sicili, Defter No. 386, sayfa: 452; Defter No: 324,

Sayfa No: 244-246; Ba~bakanl~k A~-~ffi, Maliyeden Müderver, Defter No: 3038, Sayfa No: 3-4, Bundan sonraki dipnodarda Harput ~er'iyye Sicili (H~S.) ~eklinde, arkas~ndan gelen birinci rakam defteri, ikincisi ise sayfa numaras~n~~ gösterecektir (H~S; 386/452; 324, 246 gibi)'Ba~bakanl~k Ar~ivi Maliyeden Müdevver ise (BAMM.) ~eklinde lusalulacakur.

17 H~S.; 396/9, 362/154.

18 H~S.; 218/4-29. Bu bölgede Sivas Eyaletinin s~mrlar~~ çizilmektedir.

19 H~S.; 381/19. Bu tarihten önceki Harput sicilleri tarand~~~~ vakit Mamuratill-Aziz ismine rastlamlmamaktad~r. Mesela: Temmuz sonlar~, (11 Sayfa 1279), 13 ~ubat 1863 (23 ~aban 1280) tarihlerinde (Bkz. H~S.; 389/1, 2, 3, 149); 1863 (1280), 1864 (1281) tarihlerinde (Bkz.

H~S.; 390/3, 4, 245, 246) hep Harput olarak geçmektedir. Hatta ayn~~ tarihli sicilin ba~tan 18

(9)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ AILELER 747 yarbekir, Mardin, Siirt ve Malatya ile birle~tirilerk "Diyarbekir Vilayeti" ha-line getirilmi~tir20. Art~k bu tarihlerden itibaren, ~ehir "Mamuratü1-Aziz" ad~yla isimlendirilirken, incelemeye tabi tuttu~umuz 1890-1919 tarihlerinde ise ayr~~ bir "Vilayet"haline getirilip, 'Yali" taraf~ndan idare edilir olmu~tur21.

2 - Çemi~gezek Kazas~= idari Statüsü

Çemi~gezek, bugün Tunceli'ye ba~l~, Y~landa~~~ eteklerinde Ta~ar vadi-sinde kurulmu~~ bir kazad~r. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Türklerin eline geçmi~~ ve 1085 y~l~nda Harput merkez olmak üzere Arapkir, E~in, Hanzit denilen Genç ve Palu bölgeleriyle beraber Çubuko~lu Beyli~ine verilmi~tir22. 1226 tarihinde Artuko~ullar~n~n egemenli~inde bulunan Çemi~gezek, ayn~~ tarihlerde Sultan Alaaddin Keykubat'~n F~rat boylar~na yapt~~~~ harekât sonu-cunda Selçuklu topraklar~na kat~lm~~, daha sonra Saltuklu hânedan~~ eline geçmi~~ ve Çald~ran zaferine kadar da onlar~n egmenli~inde kalm~~t~r23.

Yavuz Selim'in 1514 Çald~ran Zaferi'nden sonra, 1515 y~l~nda Diyarbekir ve havalisini fethe görevlendirilen B~y~kl~~ Mehmet Pa~a Çemi~gezek'i, Os-manl~~ topraklar~na katm~~~ ve 1518 (924) tarihinde merkezi Amid olmak üzere Diyarbekir vilayeti meydana getirilmi~tir. Çemi~gezekle beraber Âmid, Mardin, Sincar, Berriyecik, Ruha, Siverek, Çemrik, Ergani, Harput, Arapkir, ve Ki~~~ olmak üzere 12 Liva (Sancak) Diyarbekir Vilayetine ba~lanm~~t~r24.

idari aç~dan Diyarbekir Vilayetine ba~l~~ olan Çemi~gezek, 1518 (924) ve 1542 (948) tarihlerinde iki defa "tahrir"e tabi tutulmu~~ ve bu tahrirler s~ra-s~nda tanzim edilen "Kanunnâme-i Vilayet-i Çemi~gezek" adl~~ Osmanl~~ ka-nunnâmeleri ile hukuki problemleri çözülmeye çal~~~lm~~ur25.

20 Enver Ziya Karal: Osmanl~~ Tarihi, c. 7, Ankara, 1977, s. 152-163.

21 HSS.; 394/4, 397 (1897-1919/1315-1337); Diyarbekir Müzesi, Çemi~gezek Ser'iyye Sicili„ Defter No. 387, Sayfa No. 1, 67 (1898-1909/1316-1327), Bundan sonraki dipnotlarda Çemi~gezek ~erlyye Sicili (Ç~~) ~eklinde, arkas~ndan gelen birinci rakam defteri, ikincisi ise sayfa numaras~n~~ gösterecektir (Ç~S; 387/1, 167 gibi).

22 Mükrimin Halil Ymanç; Türkiye Tarihi Selçuklu Devri, ~stanbul, 1944, s. 44, 124-125. 23 Zeki Ar~kan; "1518 (924) Tarihli Çemi~gezek Livas~~ Kanunnâmesi", Tarih Dergisi, Say~, 34, ~stanbul, 1984, s. 104-105.

24 Nejat Göyünç; XVI. Yüzy~lda Mardin Sancag~, ~stanbul 1969, s. 35-36.

23 Ömer Lütfi Sarkan; XV ve .XVI. As~rlarda Osmanh ~mparatorlugunda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali Esaslar~, I, Kanunla, ~stanbul, 1943, s. 188-191; Zeki Ar~kan; a.g.m., 105-121.

(10)

Fetihden sonra bu ~ekilde idare edilen Çemi~gezek'in idari statüsü her zaman ayn~~ kalmam~~~ 1817 (1233) tarihinde yap~lan idari taksimata uygun olarak Sivas Vilayetine26, incelemeye tabi tuttu~umuz 1890-1909 tarihlerinde ise Mamuraltü'l-Aziz Vilayetine tabi Dersim Sanca~ma ba~l~~ bir kaza olarak yönetilmeye çah~~lm~~t~r27.

III - Mamuratül-Aziz ve Çemisgezekste Oturan Askeri Birlikler

1 - Mamuratül-Aziz'de Oturan Askeri Birlikler

Osmanl~~ yönetimi, 1867'de imparatorluk topraklar~n~~ "Vilayet Nizam-nâmesi"ne göre yeni taksimatlara ay~r~rken, 1869 tarihinde de askeri siste-mini yeniden te~kilatland~rd~. 1877-1878 Osmanl~-Rus Harbi patlak verince, ordu, 1869 te~kilat~~ esas al~narak yeniden düzenlendi. Buna göre, Osmanl~~ ordusunun, dâimi (muvazzaf) ordu, Redif birlikleri ve müstahfazlardan olu~mas~~ kabul edildi.

Osmanl~~ Kara Kuvvetleri 7 ordudan olu~acak, bar~~ta her ordu iki~er tümenli birer kolordu ve ba~l~~ birliklerden meydana gelecekti. Bu düzenle-meye göre 1. Ordu (Hassa Ordusu) ~stanbul'da, 2. Ordu (Tuna Ordusu) ~umnu'da, 3. Ordu (Rumeli Ordusu) Manast~rda, 4. Ordu (Anadolu Or-dusu) ~am'da, 6. Ordu (Arapistan OrOr-dusu) Ba~dat'da 7. Ordu (Yemen or-dusu) San'a (Yemen)'de bulunacakt~.

Muvazzaf, Redif ve Müstahfaz birliklerde geçecek tüm askerlik süresi 20-40 ya~~ aras~nda 20 y~ld~. Bunun ilk dört y~l~~ nizâmiye, 2 y~l~~ ihtiyat, süvari s~n~-f~nda ise 5 y~l~~ nizâmiye, 1 y~l~~ ihtiyatta geçecekti. Redif s~n~f~~ 1. ve 2. adlar~yla ikiye (daha sonra 3. s~n~f~~ da kuruldu) ayr~llyordu. Bunlardan her birinde hizmet 3 y~ld~. 6 y~l~~ dolduranlar Müstahfaz s~n~f~na geçiyor ve bu s~n~ftaki hizmet süresi 8 y~ld~.

Askerlik mecburi idi. Ancak, baz~~ politik ve ekonomik nedenlerle bir çok ki~i ve topluluklar bu hizmetten ba~~~lanm~~t~. Mesela: H~ristiyanlar y~lda 37 kuru~~ bedel ödemek suretiyle askerlikten ba~~~land~~~~ gibi, ~stanbul halk~, Girit'teki Müslüman halk, ~~kodral~lar, bütün a~iretler, bütün Kürdis-tan ve ArabisKürdis-tan halk~~ askerlikten muaft~. Bu duruma göre askerlik yükünü, Rumeli ve Anadolu'daki Türk halk~~ yüklenmi~~ gibiydi.

26 H~S.; 218/1-16. 27 Ç~S.; 387/1, 123, 167.

(11)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ AILELER 749 Erzurum, Kars, Van, Harput (Mamuratül-Aziz) vb. gibi Do~u Anadolu-nun çok geni~~ bir bölgesine hükmeden 4. OrduAnadolu-nun karargah~~ Erzurum'da idi. Bu ordu bar~~ta, her biri 8 bölüklük 3 piyade taburundan olu~an 3'er alayl~~ 2 piyade tümeni, 6 ni~anc~~ taburu, her biri 6'~ar bölüklü 4 süvari alay~, vb. ile 1, 2 ve 3. s~n~f Redif taburlar~ndan meydana gelmekteydi. Mamuratü'l-Aziz'de (Harput, Elaz~~) 2. Alay (1 ve 3. taburlar) 1. Süvari Alay~, 1. ve 2. Harput Redif Taburlar~, Hozat'ta da 2. Alay'~n 1. Taburu bulunmaktayd~28.

1897-1912 M. (1315-1331 H.) tarihleri aras~nda Mamuratü'l-Aziz'de (Harput- Elaz~~), 4. Orduya ba~l~~ Nizamiye s~n~findan, 74. Alay (2. Tabur (1 ve 2. Bölükler) 3. Tabur) (1897-1900), 75 Alay (1. Tabu, 4. Bölük) (1900) ile Redif s~n~f~ndan, 6. Alay (2. Harput Redif Taburu) (1895) 50. Alay (1. Har-put Redif Taburu) (1909), ayr~ca hangi Redif Alay~na tabi oldu~unu tesbit edemedi~imiz 25. Redif Taburu (1904) bulunmaktayd~. Bunlar~n d~~~nda s~-n~f~~ belirtilmeyen 27. Alay Taburu (1897), 28. Alay (3. Tabur (4. Bölük) ve 4. Tabur) (1898), s~n~f ve alay~~ belirtilmeyen 9. Ni~anc~~ Taburu (1. ve 4. Bölük-ler) (1897), ordusu ve alay~~ belli olmayan Seyyar S~n~f~ndan 4. Seyyar Tabur (3. Bölük) (1904) ile yine ordusu ve alay~~ belli olmayan Jandarma Taburu (1912) görev yapmaktaych20.

1914 y~l~na gelindi~i zaman, bu düzeni göremiyoruz. Mamuratü'l-Aziz-'de oturan ve 18, 33. ve 34. Tümenlerden meydana gelen 11. Kolordunun karargah~~ Erzurum'da olan 3. Orduya ba~land~~~n~~ görmekteyiz. 1914. I. Dünya Harbi patlak verdi~i zaman 3. Ordu, Kafkas ve Do~u cephesinde gö-revlendirildi~i zaman, 11. Kolordu'da Hasankale'de bulunmaktayd~. Bu du-rum 1915'te de devam etti. 1916'da 3. Ordunun karargah~~ Erzudu-rum'dan Su-~ehri'ne ta~m~ nca, 11. Kolordunun görev mahalli de Karadeniz hatt~~ oldu. 1917 y~l~nda 3. Ordunun karargah~~ yine Su~ehrinde bulunurken, Ona tabi olan 11. Kolordunun ad~n~~ göremedi~imiz gibi yine 1918'de karargah~~ Su-~ehrinde olan 3. Ordu Bitlis ve Van çevrelerinde Ermenilere kar~~~ harekatta bulunurken 11. Kolordunun ad~n~~ göremiyoruz30.

28 Gnkur. askeri Tarih ve Stratejik Etüt Ba~kanl~~~; Türk Silahl~~ Kuvvetleri Tarihi Osmanl~~

Devri 1877-1878 Osmanl~-Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekat~, c. II, Ankara, 1985, s. 39-42, 57,

72, Ek lu-old 1, 2 ek kurulu~~ 2; Enver Ziya Karal; Osmanl~~ Tarihi, c. 8, Ankara, 1983, s. 354-364. 29 II~S.; 394/4, 16, 17, 18, 20, 92, 118, 127, 165, 257, 331 vd. Harput'taki askeri birliklerin

çe~itli yönleri, Askeri ailelerin sosyo-ekonomik yap~lar~~ ile ilgili oldukça fazla belge ve bilgi toplad~k ilerde bu konular~~ ayr~~ ayr~~ bir çal~~ma yapmay~~ plânlam~~~ bulunmaktarz.

30 Gnkur. Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Ba~kanl~~~; Türk Silahl~~ Kuvvetleri Tarihi Osmanl~~

Devri Birinci Dünya Harbi idari Faaliyetler ve Lojistik, c. X, Ankara, 1985, s. 92, 95, 153, 154, 176, 178, 194, 195, 311, 313, 404, 406, 490, 492.

(12)

2- Çemi~gezek'te Oturan Askeri Birlikler

Osmanl~~ Ordusu, 1877-1878 Osmanl~-Rus Harbi s~ras~nda, 1869 te~kilat-lanmas~na uygun olarak yeniden te~kilâtland~~~~ zaman, karargah~~ Erzurum-'da olan 4. Orduya ba~l~, Hozat'ta 2. Alaya tabi 1. Taburun bulundu~u gö-rülmektedirm. Bu te~kilâtlanmada, Çemi~gezek'te oturan askeri s~n~f hak-k~nda herhangi bir bilgiye tesadüf edilmemektedir.

1898-1909 M. (1316-1327 H.) tarihleri aras~nda Çemi~gezek'te, karar-gah~~ Erzurum'da olan 4. Orduya ba~l~, Nizamiye S~n~f~ndan 76. Alay (2. Ta-bur, 1.2.3. ve 4. Bölükler), 75. Alay (2. taTa-bur, 2. ve 4. Bölükler) Dersim San-cak merkezinde olmal~d~r), S~n~f~~ belli olmayan (muhtemelen Nizamiye s~n~-f~ndan) 74. Alay (4. Tabur, 3. Bölük) (Arapkirde olmal~d~r), ile alay ve ta-burlar~n~~ belirleyemedigimiz Redif Askeri s~n~f~~ (belgelerde ad~~ çok geçiyor ama, bu s~n~f var m~yd~? var ise Dersim Sanca~~n~n hangi kazas~nda oturu-yordu, ~imdilik kesin olarak ayd~nlat~lamad~ ) bulunuyordu32.

1914 tarihinden itibaren Mamuratü'l-Aziz'de (Harput, Elaz~~) oturan ve karargah~~ Erzurum'da bulunan 3. Orduya ba~l~, 11 Kolordunun (18. 33. ve 34. Tümenler) s~n~rlar~~ içine girdi~i görülmektedir33.

IV - Mamuratill-Aziz ve Çemi~gezek'te Oturan Müslim ve Zimml Gruplar

Dünya üzerinde kurulan imparatorluklar dil, din ve etnik yönden bü-tünlük arzetmezler. Çe~idi k~talara yay~lan Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nda da durum ay~n idi. ~ki Do~u Anadolu ~ehri olan Mamuratü'l-Aziz ve Çemi~gezek de imparatorlu~un özelliklerini yans~tmaktayd~.

1518, 1566 tarihlerinde yap~lan tahrirlere göre, Harput'ta Müslüman Tüklerin yan~nda Ermeniler, Süryaniler ve Rumlar gibi 4 etnik grup birarada ya~arken, Müslürnanl~k ve H~ristiyanl~k gibi 2 semavi din de bir arada ya~a-

31 Gnkur. Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Ba~kanl~~~; Türk Silahl~~ Kuvvetleri Tarihi Osmanl~~

Devri 1877-1878 Osmanl~-Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekat~, c. II, Ankara 1885, s. 39-42.

32 Ç~S.; 387/2, 4, 36, 37, 50, 55, 70, 95, 97, 116, 290, 294, 315, 325 vd. Çemi~gezek'te

oturan askeri birliklerin çe~itli yönleri, askeri ailelerin sosyo-ekonornik yap~lar~~ ile ilgili ayr~~ ayr~~ bir çok belge ve bilgi toplad~ k. K~sa zamanda bunlar~~ ayr~~ ayn bir çal~~ma haline getirmeyi plânlam~~~ bulunmaktanz.

33 Ç~S.; 387/1,336 (1909/1327); H~S.; 394/246, 397; Gnkur. Askeri Tarih ve Stratejik

Etüt Ba~kanl~~~; Türk Silahl~~ Kuvvetleri Tarihi Osmanl~~ Devri Birinci Dünya Harbi idari

(13)

HA.RPUT VE ÇEM~~GEZEK.TE ASKER~~ A~LELER 751 maktayd~. Bu tarihlerde müslimler toplam nüfusun % 54-70'ini, z~mmiler ise % 30-46's~n~~ te~kil etmekteydiler. Bu nüfusta, müslimler toplam olarak 21 mahallede, z~mmiler ise 5 mahallede oturmaktayd~m. Tanzimat'tan sonra "Mezraa" denilen yere inen ve "Mamuratül-Aziz" ad~n~~ alan ~ehirde, A~a~~, K~~la, Sofu, Mustafa Pa~a, Çar~~, Hoca Mescid, Nail Bey, ~cadiye vb. yeni bir çok mahalle daha kurulmu~tur".

Çemi~gezek'te ise durum bundan pek farkl~~ de~ildi. 1518'de yap~lan tahrire göre Çemi~gezek sanca~~nda bir mirliva, bir kad~~ görev yaparken, 6284 ~slâm, 346 Süryani, Ermeni ve Yahudi olmak üzere toplam olarak 6633 "Avânz-Hânesi" ve "mücerred"nüfusa sahip idim. Bu üç semavi dine inanan dört etnik grup, 1890-1909 tarihlerinde, Çemi~gezek kazas~~ merkezinde Hi-sarc~, Kala, Medrese, Meydan, Çukur, Tekye, Tepeba~~~ vb. gibi 16 tane ma-hallede oturmaktayd137.

V - Mamuratill-Aziz ve Çemi~gezek'te Aile ve Evlilik Gelenekleri / - Nikâh Akdi ve Ailenin Te~eld<ülü

~slâm Hukukunda, önemli bir mani olmad~~~~ sürece bekâr bir k~ zla be-kâr bir erke~in evlenmesi dini bir vecibe olarak kabul edilip, meydana getiri-len aile ise kutsal olarak telakki edilmi~tir. Özellikle Nur Suresinin 32, 3338, Rum Suresinin 21.39 ayetlerinde bu durum çok aç~k olarak belirtilmi~tir. Yine 34 H~S.; 398/154; 324/244, 246, 386/425; 388/139; 381/2, 3; 181/50; Ba~bakanl~k Ar~ ffi Maliyeden Müdewer, Defter No. 3038 Sayfa No: 3, 4-37; Mehmet Ali Ünal; XV/. Yüzy~lda Harput Sancak], F~rat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitusiinde Bas~lmam~~~ Doktora Tezi, Elaz~~, 1986, s. 306-315; ~shak Sunguro~lu; Harput Yollar~nda, c. 1, ~stanbul, 1958, s. 240; Rifat Özdemir, "Harput'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~~ (1631-1919)", 23-26 Mart tarihleri aras~nda F~ rat Ünivesitesince tertiplenen "Türk ~slam Tarih ve Kültüründe F~rat Harzas~~

Sempozyumuna" sunulmu~~ tebli~i. Bu tebli~de, sivil ailenin sosyal, ekonomik ve etno~raf~k

yönleri Harput ~er'iyye Sicillerine dayal~~ olarak ayr~nt~l~~ ~ekilde verilmi~tir. 35 H~.S.; 394/3, 42, 81, 107, 153, 157, 192, 208, 246, 331, 374, 386, 289 vd. 36 Zeki Ar~kan, a.g.e., s. 110.

37 Ç~S.; 387/6, 10, 16, 17, 83, 96, 99, 123, 138, 139, 140, 142, 172, 179, 186, 194, 220, 308, vd.

38 ~çinizden bekarlar~~ (k~z dul, kocas~~ olmayan kad~n veya kar~s~~ olmayan erkek) ve kölelerinizden, cariyelerinizden saalih (mümin) olanlar~~ evlendirin..." (Ayet 32); "Nikaha (evlenmeye çare) bulamayanlar, Allah Kendilerine fazI (-u kerem) inden zengin lul~ncaya kadar (zinaya kar~~ ) iffetlerini korusun..." (Ayet, 33) (Bkz. H.B. Çantay; KHMK., c. 2, s. 634; D~BY.;

KKTA., s. 353).

39 "Size nefislerinizden, kendilerine ~s~nma= için zevceler yaratm~~~ olmas~, aran~zda bir sevgi esirgeme yapmas~~ da O'nun ayetlerindendir..." (Bkz. KHMK., c. 2, s. 721; D~BY., KKTA., s. 405).

(14)

Hz. Peygamber (a.s.) de~i~ik Hadis-i ~eriflerinde müminlerin evlenip ço-kalmalar~n~~ emretmektedir40.

Türk-~slâm karekterli olan Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nda da bu anlay~~~ ve hükümlerin uyguland~~~n~~ görmek mümkün olmaktad~r. Eylül sonlan 1831 (Evâs~t-~~ R. Ahir 1247) tarihinde Sivas Eyaleti ehl-i örf ve ehl-i ~er' mensupla-r~na hitaben yay~mlanan bir fermanda, evlenecek erkeklerden sadece 100, 150, 250 guru~~ mehir istenip, "ba~l~k paras~"istenmemesi, zorla k~zlar~n ba~-kalar~na nikâh edilmemesi emredilirken41, 1862 (1279) tarihinde Meclis-i Vi-y~~ Ahkâm-~~ Adliye'de ittifakla al~nan bir karardan ise, imparatorluk bünyesinde görev yapan ehl- örf ve ehl-i ~er mensuplar~n~n bu karara uymas~~ istenmekteydi. Bu kararda, baz~~ veliler ile akrabalar~n~n bakire k~zlar~n~~ 30 ya~~na kadar bekletti~i, dul (seyyibe) kalan k~zlar~n~n ise evlenmesine müsaa-de edilmedi~i konusunun i~itildi~i belirtildikten sonra, bu durumun Seyhu-lislâml~~a soruldu~u, "hakl~~ bir mazereti yoksa, velilerin, k~zlar~n evlenme-sine mani olan~ayaca~~" ~eklinde fetva verildi~i belitilerek, gerekirse bu tür yasaklamalara mahkeme-i ~er'iyyenin müdahale edip, gereksiz manileri orta-dan kald~rd~ktan sonra izdivac~n yap~lmas~na izin verilmesi istenmekteydi42.

Ailenin te~ekkül edebilmesi için evlenmenin, evlenmenin te~ekkül ede-bilmesi için de nikâh akdi denilen sözle~menin yap~lmas~~ ~artt~r. ~slam hu-kukuna göre, evlenme ile nikâh akdinin aleni olmas~n, evlenecek k~zla erke-

40 "Ey gençler zümresi, kim içinizden evlenmeye muktedir ise evlensin. Çünkü gözü haramdan en çok saklayan, ~rz~~ en fazla muhafaza eden budur. Kimin de güçü yetmezse oruca devam etsin. Zira bu onun için bir inemedir" Buhari, Müslim, ~bni Mesud (r.a.)'dan rivayet edilmi~tir; "Evleniniz, ümmetimin çoklu~u ile iftihar ederim" Buhari; "Nikaha ra~bet ediniz"

Buhari (Bk.z. Buhari, c. 11, s. 251, 255, 57, 280; H.B. Çantay; KHMK., c. 2. s. 634; Hüseyin Atay; "Kur'an-~~ Kerim ve Hadis-i ~erifde aile planlamas~na ait bir tetkik", ~Ü~TED., c. 4, cüz, 1-4, ~stanbul, 1973, s. 229-232).

41 H—.; 393/18. Önemine binaen bu fermamn geni

~~ bir metni, "Kal~n ve Ba~l~k" konusunun i~lendi~i k~s~mda verilmi~tir.

42 H~s.; 389/8. ~slam hukukunda ise hür, akil ve balig olan k~z, dul kad~n ve erke~in velisinin izni ve arac~l~g'~na ihtiyac~~ olmadan evlenebilmesi hükmü yer almaktad~r (BItz. Ahmet Akgündüz; a.g.e., s. 159).

43 Nisa Suresi, Ayet, 3, 22, 23, 25, 128, 129 (Bkz. H.B. Çantay; KHMK., c. 1, s. 117, 118, 124, 125, 145; Elmal~~ Hamdi Yaz~r; HDKDT., c. 2, s. 1269-1270, 1318, 1319, 1329, 1330 vd.); "Nikaha ra~bet ediniz..." Buhari, c. 11, s. 251-280; Sabri ~akir Ansay; "Aile Hukuku", ACI~FD., Say~~ 2, 3, Ankara, 1952, s. 22-26.

(15)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK.TE ASKER~~ A~LELER 753 ~in hür iradelerini kullanmalar~~ gerekmektedir". ~slam hukukunun bu hü-kümlerinden dolay~~ olmal~d~r ki, Osmanl~~ döneminde yap~lan evliliklerin büyük bir ço~unlu~u ~er'iyye Sicillerine kay~t edilmektedir. Sicillerde yer alan "Hücceder"e göre bu prensiplere uydu~u gözlenmekte ve genel olarak ~u tür evlenme ve nikâh akitlerinin yap~ld~~~~ görülmektedir.

a - Mahkemede Nikah Akdi

Evlenecek k~z ve erkek hür iradelerini kullanarak kedileri ve aileleri ara-s~nda anla~~p karara vard~ktan sonra, mahkeme-i ~er'e gelerek, ~ahitler hu-zurunda, nefislerini birbirlerine tezviç ettiklerini beyan ederek nikâh akidle-rinin yap~lmas~n~~ isterlerdi. Mahkeme bu iste~i de~erlendirdikten sonra ~er'i hukuka mugayir bir durum yoksa, nikâh akitlerini yaparak sonuca ait "nikah hücced'hi "Sicill-i Mahfuz "a (~er'iyye Sicillerinde bölgeye ait hükümlerin yaz~ld~~~~ bölüm) yaz~p, bir suretini de ilgiliye vermekteydi45.

b - Vekâlet Yoluyla Nikah Akdi

Bazan evlenecek adaylar ~ahsen mahkemeye gelmeden de nikâh akdi yapurabiliyorlard~. Evlenecek k~z ve erkek, kendileri ve aileleri aras~nda an-la~t~ktan sonra, k~z mahkemeye gelemeyerek (mahremiyet nedeniyle olsa gerek) anas~n~, babas~n~~ veya güvendi~i yak~n akrabalar~ndan birisini ~ahid-ler huzurunda vekil tayin ederek mahkeme-i ~er'e gönderip nikâh~mn k~y~l-mas~n~~ isterdi. Aras~ra ayn~~ usulü erkeklerin de uygulad~~~~ olurdu. Vekaleti alan ~ah~s mahkemeye gelerek, hangi ayad~n vekili oldu~unu belirttikten sonra, aralar~ndaki anla~ma gere~i verecekleri (alacaklar~ ) mehir miktar~n~~ da belirterek nikâh akidlerinin yap~lmas~n~~ isterdi. Mahkeme ayn~~ oturumda durumu de~erlendirdikten sonra herhangi bir hukuki sak~nca yoksa adayla-r~n nikâh akidlerini yaparak sonucu Kad~~ Siciline kay~t ediyordu.

44 Nikâh konusundaki hadisin metni dipnot 8'de verilmi~tir. Ayr~ca ~ahitlik konusunda (Bkz. Buhar', c. 4, s. 565, 570, c. 8, 241-247 vd.); A. Donuk; a.g.m., s. 147-168; S.~. Ansay; a.g.m., s. 23-24; ~lber Ortayl~, a.g.m., s. 34-35; R~fat Özdemir; "HarpuCta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~, 1631-1919", 23-26, Marat 1987 tarihleri aras~nda F~rat Üniversitesince tertiplenen "Türk-~slâm Tarih ve Kültüründe F~rat Havzas~~ Sempozyumu"na sunulmu~~ tebli~.

45 Rifat Özdemir; "Harput'ta Aileni Sosyo-Ekonomik Yap~s~, 1631-1919". Bu tebli~de birçok örnek belge verilmi~tir; R. Özdemir; "Tokat'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~, 1771-1810", Türk Tarihinde ve Kültüründe Tokat Sempozyumu Bildirileri„ 2-6 Temmuz 1986, Ankara 1987, s. 102-105.

46 R. Özdemir; "Harput'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~"; R. Özdemir; "Trabzon'da Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~, 1700-1841", 1-3 Haziran 1988 tarihleri aras~nda Ondokuz May~s Üniversitesi ile Frans~z Anadolu Ara~t~rmalar~~ Merkezinin mü~tereken tertipledikleri "Uluslar

(16)

c - Evlerde Nik4.h Akdi

Evlenecek gelin ve damat adaylar~~ kendileri ve aileleri aras~ nda evlenme, mehr-i muaccel ile mehr-i müeccel miktar~, cihaz (çehiz) yap~m~~ gibi konu-larda anla~t~ktan sonra mahkemeye müracaat ederek nikah akidlerinin ev-lerinde yap~lmas~n~~ isterlerdi. Mahkemenin ba~~~ olan kad~~ veya nâibler ya kendileri (bu durum pek s~k olarak uyg-ulanmazd~) veya ba~kâtip, birinici, ikinci ve üçüncü kâtiplerden birisini veyahutta mukayyid'i vb. istenilen eve göndererek nikah akdinin yap~lmas~n~~ istiyorlard~~ Belirlenen eve giden mahkeme görevlisi, birkaç ~ahidin haz~r bulundu~u mahkemeyi olu~turduk-tan sonra, gelin ve damat adaylar~n~n evlenme isteklerini, anla~t~klar~~ mehir miktarlar~n' ya ~ahsen veya yukar~da belirtti~imiz ~ekilde vekalet yoluyla din-leyerek, yap~lacak evlili~e hukuki bir mani yoksa akitlerini yap~yordu. Daha sonra elindeki dökümanlar~~ mahkemeye getirip Sicill-i Mahfuz'a kay~ t ede-rek sözle~meyi tamaml~yordu".

d - Köylerde Nikâh Akdi

Evlerde yap~lan nikah akidlerinde her zaman mahkeme görevlisinin bu-lunmas~~ da gerekmiyebiliyordu. Özellikle k~rsal kesimde oturan adaylar, ara-lar~nda anla~t~ktan sonra, ~ahsen veya vekâlet yoluyla herkesin itimat edip güvendi~i, yönetim taraf~ndan da görevlendirilip desteklenen "Köy ~mam-lar~~ "n~n evlerinde bir araya gelerek ~ahitler huzurunda nikah akidlerini yap-urabiliyorlard~. Ayn~~ uygulama zimmiler için de geçerliydi. Fakat onlar kendi dini ve idari temsilcilerine gidiyorlard~".

Bu yöntemlerle evlenen kimseler, anla~mazl~~a dü~erse, ~ahsen veya ve-kâlet yoluyla mahkemeye müracaat ederek nikâhlar~n~~ fesh ettirebiliyorlard~.

Orta Asya Türkleri aras~nda, kan ba~~~ evlili~e mani oldu~u için, ekzo-gami (D~~tan evlilik) usulü yayg~nd~. ~slâm dini de zuhur etti~i zaman bu konuya kendine özgü olarak düzenlemi~tir. Özellikle Nisa Suresi'nin 22. ve 23. ayetlerinde kimlerin kimlerle evlenebilece~i konusu karara ba~lanarak üvey anne, k~z, k~z karde~, hala, süt anne ve süt karde~lerin vb. birbirleriyle

A~-asi Tarih Boyunca ~kinci Karadeniz Kongresi"ne sunulmus tebli~, Trabzon'da yap~lan

evliliklerde daha çok vekület yolunun tercih edildi~i görülmektedir.

47 R. Özdemir; "Harput'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~" adl~~ tebli~, "Tokaeta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~", TTT. 102-105.

(17)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ AILELER 755 evlenemeyecekleri kesin prensip haline getirilmi~tirtg. Harput ve Çemi~gezek Ser'iyye Sicilleri ile di~er Osmanl~~ Ar~ivlerinde yapt~~~m~z çal~~malarda, bu hükümlerin z~dd~na yap~lan evlilik çe~iderine hiç rastlamad~k. Zaman zaman süt karde~lerinin birbirleriyle ni~anland~k' iddialar~n~n mahkemeye intikal etti~i, olay üzerine soru~turma yapan mahkemenin böyle bir durum varsa ev-lili~e mani oldu~u ~eklinde baz~~ belgelere rastlamak mümkün olmaktad~r5°.

Aralar~nda anla~an adaylar~n evlilikten önce hal etmeleri gereken konu-lardan birisi de mehirdir. Mehir konusunu hem Türk töresi, hem de ~slam hukuku aç~s~ndan ayd~nl~~a kavu~turulmas~~ gerekmektedir.

2 - Mehir

Mehir, güveyi aday~~ taraf~ndan, gelin aday~na verilen belirli bir parad~r. Mo~ollarda güveyi aday~n~n, gelin aday~~ evine verdi~i paraya "kal~n" de-niyordu. Orta Asya Türkleri aras~nda da güveyi aday~n~n k~z evine verdi~i pa-raya "kal~n" veya "Sep"deniliyordu. Cahiliyye Ça~~~ Araplar~nda ise evlenecek erke~in evlenece~i k~z~n babas~na, erkek karde~ine veya akrabalar~ndan biri-sine mutlaka "mehir"vermesi gerekmektedir.

~slam hukuku da zuhur etti~i zaman, bu gelenekleri devam ettirmi~tir. Ancak, kad~n lehine fevkâlede güzel düzenleme ve yenilikler getirerek mehi-rin mutlak surette kad~n~n hakk~~ oldu~unu, bu parada baban~n karde~lemehi-rin ve di~er akrabalar~n hiç hakk~~ olmad~~~~ gibi, kocan~ n da hakk~~ olmad~~~n~~ kesin kurallara ba~lam~~ur52. Mehiri k~z~n d~~~nda ba~ka birisinin almas~n~~ kesinlikle yasak etti~i gibi, evlenmeden önce mehr-i muaccel ile mehr-i mü-eccel ad~n~~ ta~~yan ve günün ~artlar~na göre, ailenin zengin veya fakir olu~la-r~na göre de~i~en belirli bir paran~n k~za (kad~na) verilmesini ~art ko~mu~-

49 Bu konudaki ayet ve hadislerin metinleri dipnot 6'da verilmi~tir.

R. Özdemir, 'Tokat' ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~", 1 1 I., s. 104-105. 51 A. Donuk; a.g.m., s. 156-165.

52 "...Kiminiz kiminizden (has~l olmu~sunuz) dur. O halde -Fuhu~da bulunmayan, gizli dostlar da edinmeyen namuslu kad~ nlar olmak üzere- onlar~~ sahiblerinin izniyle, kendinize nikâhlaym. Ücretlerini (mehirlerini) de güzellikle onlara verin...", Nisa Suresi, Ayet, 25; Ayn~~ surenin 19. ayetinde, kad~ nlara zorla mirasc~~ olup, verilen mehirlerin al~nmas~n~n helâl olmayaca~~~ belirtilirken, 20. ayetinde ise, "E~er bir zevceyi b~rak~p da yerine ba~ka bir zevce almak isterseniz öbürüne yüklerle (mehir) vermi~~ olsan~z bile içinden bir ~ey almay~n..." hükmüyle kad~n~n hakk~~ korunmu~~ olmaktad~r (Bkz. H.B. Çant~y; KHMK., c. s. 122, 124, 125); Selh ibni Sa'd (r.d.)'dan rivayet edilen bir hadiste; bir erke~in evlenece~i k~za (kad~na) demir bir yüzük dahi olsa mehir vermesini, fakirlikten dolay~~ bu da mümkün olmazsa, Kur'an-~~ Kerim ö~retmesi emredilmektedir (Bkz. Buhar! c. 11, s. 293-296).

(18)

tur. Hatta öyleki, mehir veremeyecek kadar fakir olan bir gencin, k~za (kad~na) Kur'an-~~ Kerim ö~reterek bu borcunu ödemesi istenmektedir.

Mehrin miktar~, günün ~artlar~na, evlenecek ki~ilerin zengin veya fakir olu~lar~na, evlenecek k~z~n güzel, çirkin, maharetli vb. olu~una göre de~i~-mekteydi. ~slam f~k~h~na göre gelir getiren her ~ey mehir olabilmektedir". Haz~rlanan Osmanl~~ kanun-nâmeleri de bu ~slâmi hükümlere uygunluk gös-termektedir. Özellikle, Alaüddevle Bey Kanun-nâmesi ile Bozuk Türkmen Kanun-nâmesinde günün ~artlar~na göre bâkireye tam mehir verilirken dul kad~na yar~s~n~n verilmesi istenmektedir54.

Güveyi aday~, gelin aday~na mehir verirken, gelin aday~~ da cihaz getir-mektedir. Ancak, verilen mehir ile cihaz~n denk olmas~~ diye bir kural yok-tur55.

Kad~na verilen mehirleri birkaç isim alt~nda toplamak mümkündür. a - Mehr-i Muaccel

~slam hukukuna göre nikâh akdinden önce veya nikâh akdi s~ ras~ nda, ~ahitler huzurunda güveyi aday~~ taraf~ndan gelin aday~na verilmesi gereken bir parad~r. E~er bu para akid s~ras~nda verilmezse bo~anma veya ölüm ha-linde terekeden al~nmaktad~r.

Harput ve Çemi~gezek Sicilleri incelendi~i zaman Osmanl~~ mahkemesi-nin bu dini ve hukuki hükümlere uydu~u gözlenmektedir.

Mehr-i muaccel nakit para olarak verilebildi~i gibi, canl~~ hayvan, ev, ev e~yas~, ba~, bahçe, de~irmen vb. imkanlar ~eklinde de verilebilmektedir. 1631-1919 tarihleri aras~nda Harput'ta, verilen mehr-i muaccel miktar~~ 79 Riyali guru~~ ile 800 guru~~ aras~nda de~i~mekteydi57. Üzerinde durdu~umuz tarihlerde de 501, 2500, 3000 guru~~ aras~nda58, Çemi~gezek'te ise 200, 351, 501, 751 guru~~ aras~nda de~i~mekte, bazan nakit para yerine 2 kat çitare el- Ömer Nasuhi Bilmeli; Hukuku ~slâmiye ve Ist~lahat F~khiyye Kam usu, c. 2, ~stanbul, 1985, s. 121-124. Mehrin miktar~~ ile çe~itleri ehl-i sünnet imamlar~~ aras~nda farkl~l~k göstermektedir; A. Akgündüz, ege., 163-168 vd.

54Ö.L. Barkan; Kanunlar I, s. 68, 121, 123, 125, 126 vd. Bu konudaki kanunnâme hükümleri dipnot 14'te verilmi~tir.

55 Ömer Nasuhi a.g.e., c. 2, s. 147-150. 5'3 ÇSS.; 387/140; A. Akgündüz; ege., s. 167-173.

57 R. Özdemir; "Harput'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~" adl~~ tebli~. 58 H~S.; 393/10; 394/257, 331.

(19)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ A~LELER 757 bise, 2 yemeni, bir çar~af, bir çift kundura, 2 kat yatak, bir tencere vb. gibi e~ya olarak da verilebilmekteydi59. Askeri ailelerin ald~~~~ (veya verdi~i) bu mehr-i muaccel miktan, sivil kesimdeki uygulama ile denk dü~mektedir. Bu durum, te~kilat ve görev aç~s~ndan ayr~~ olan askeri unsurlar~n dini, hukuki ve gelenek aç~s~ndan ayr~~ bir ünite olu~turmay~p, toplumun bir parças~~ ol-duldanm göstermesi bak~m~ndan önemlidir.

b - Mehr-i Müeccel

Bu mehir de gelinin hakk~d~r. Nikah akdi s~ras~nda, miktar~n~n ~ahitler huzurunda tespit edilmesi laz~md~r. E~er, akid s~ras~nda tespit edilmezse, bo~anma veya ölüm halinde emsallerine göre veya vereselerin kendi arala-r~nda takdir edecekleri miktara göre, belirli bir para mehr-i müeccel ad~~ al-t~nda terkeden dü~ülerek kad~na verilirdi60. Harput ve Çemi~gezek sicilleri tahlil edildi~i zaman, Osmanl~~ mahkemesinin ayn~~ kurallara uydu~unu gör-mekteyiz.

Mehr-i Müeccel de, mehr-i muaccel gibi ev, ba~, bahçe, canl~~ hayvan, ev e~yas~, esvap ve nakit para ~eklinde verilebiliyordu. 1631-1919 tarihleri ara-s~nda Harput'ta, mehr-i müeccel miktar~, 79 Riyali guru~~ ile 101, 401, 501 guru~~ aras~nda de~i~irkenbi, 1890-1909 tarihlerinde Çemi~gezek'te 200, 300, 501, 751 guru~~ aras~nda de~i~mekteydi62. Görüldü~ü gibi, o dönemde, bu bölgede geçerli olan mehr-i müeccel miktar~~ 101 guru~~ ile 501 guru~~ (bunlardan daha az veya daha çok olabilir) aras~nda de~i~mekte ve bu gele-nek ile mehir miktarlar~na askeri unsurlar~n da uymas~~ genel kaidelerden idi.

c - Namzetlik Akçesi

~slam hukuku, evlili~in akil ve bali~~ olduktan sonra yap~lmas~n~, evlene-cek k~z ve erke~in kendi hür iradelerini kullanmalar~n~, velilerin kesinlikle müdahale etrnemelerini, k~z ve erke~in nzalan d~~~nda nikâh akdi veya zorla

Ç~S.; 387/246, 294, 308, 309.

6°Ç~S.; 387/140; R. Özdemir; "Tokaeta Ailenin Sosvo-Ekonomik Yap~s~", TTT., s. 109-110; A. Akgündüz; a.g.e., s. 163-173 vd.

51 H.~.S.; 381/7, 9; R. Özdemir; "Harpueta Ailenin Sosvo-Ekonomik Yap~s~" adl~~ tebli~. 62 Ç~S.; 387/140, 172, 246, 270, 308, 309.

(20)

evlendirme gibi uygulamalar~n yap~lamayaca~~n~~ hükme ba~lam~~ur"3. Orfi olarak haz~rlanan Osmanl~~ kanun-nâmeleri ile Eylül Sonlar~~ 1831 (Evâs~ t-~~ R."Ahir 1247) tarihinde Sivas Eyaletine ba~l~~ ehl-i örf ve ehl-i ~er' mensupla-r~na hitaben yay~nlanan fermanda64, yine 1862 (1279) tarihinde yay~mlanan fermanda ayn~~ hükümlerin yer ald~~~~ görülmektedir'''. Fakat zaman zaman toplum hayat~nda bu yasaklar~n d~~~na ç~k~larak, baz~~ sapmalar da olabili-yordu. Az da olsa baz~~ anne ve babalar küçük ya~taki k~zlar~ n~~ "be~ik

kert-mesi" yöntemiyle bir ba~kas~na ni~anlay~p, kar~~l~~~nda mal veya belirli bir para al~yorlard~. K~z büyüyüp geli~tikten sonra, o adama nikâh ederek ev-lendiriyorlar ve bu uygulamaya "namzed" al~nan paraya da " namzetlik

ak-çesi"deniliyordu. Bu usül, bir çe~it "ba~hk"al~narak "be ~~k kelimesi"usülü ile evlendirme ~ekliydi. E~er, "namzed" edilen k~z, büyüdü~ü zaman

"namzed" edilen erke~e varmak istemezse mahkemeye müracaat ederek söz-le~menin iptalini isteyebiliyordu. Bu gibi durumlarda, Osmanl~~ Mahkemesi, ~er'i ve örfi hukukun hükümlerine uyarak sözle~meyi iptal ediyordu. Harput ve Çemi~gezek Sicillerinde, bu konu ile ilgili çe~itli örnekler bulma~n~z mümkün olmaktad~r-66.

d - Kal~n (Sep), Ba~l~k, Halat ve A~~rl~k Ustilii

Mo~ollar'da, güveyi aday~, k~z evine belirli, bir para verirdi. Bu paraya

"kal~n", uygulamaya da "kal~n verme veya kal~n alma" denirdi. Orta Asya

Türkleri aras~nda da ayn~~ uygulama vard~. Türkler aras~nda verilen bu paraya

"kal~n veya sep"deniliyordu67. Türklerin ~slâm'a girmeleriyle beraber, bu

isimlerin "mehir", "namzedlik akçesi", "ba~l~k", "halat", "a~~rl~k" vb. gibi isimlerle de~i~mi~~ olmalar~~ kuvvetle muhtemeldir.

63 Çe~itli hadislerde bâkire ve dul kad~nlar~n izni al~nmadan evlendirilemiyece~i

belirtilmektedir. Bu hükümlerin metni dipnot 8'de verilmi~tir. A. Akgündüz; a.g.e., s. 158-159

vd.

64 H.~.S.; 393/18. Bu konudaki fermamn geni~~ metni "kal~n ve ba~l~k" konular~~ i~lenirken verilmi~tir. Ayr~ca bkz. dipnot 42, 68.

H.5S.; 389/8. Ayr~ca bkz. dipnot 42.

66 R. Özdemir; "Harput'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~" adl~~ tebli~. R. Özdemir;

"Tokat'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~", TTT., s. 110-111; "K~r~ehir'de Ailenin

Sosyo-Ekonomik Yap~s~, 1880-1906", Osmanl~~ Ara~t~rmalar~~ Dergisi, Say~, IX. ~stanbul, 1989, s. 115.

67 B.Y. Vladimirtsov; Mo~ollar~n ktimai Te~kilat~, Ankara, 1944, s. 74-75 vd; Bahaeddin

Ögel; Türk Mitolojisi, c. 1. Ankara, 1971, s. 85; ~. Kafesoglu; a.g.e.., s. 201-216-233, 257, 271;

Abdülkadir ~ nan; Makeleler ve incelemeler, Ankara, 1968, s. 127-137, 341-349, 274-280; A.

(21)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEKTE ASKER~~ AILELER 759 Osmanl~~ aile yap~s~~ incelenirken, "mehr-i muaccel, mehr-i müeccel ile namzedlik akçesi"nin al~n~p verildi~ini Kad~~ Sicillerinden tespit etmemiz mümkün oldu~u gibi, "ba~l~k paras~" al~ p-verme adeti ile al~n~p verilen para-lar~n miktarpara-lar~n' da tespit etmemiz mümkün olmaktad~r.

Osmanl~~ ~mparatorlu~u'nu ya~ad~~~~ de~i~ik as~r ve mekânlarda, evlene-cek damat aday~n~n, gelin aday~na, günün ~artlar~~ ile ekonomik durumuna göre mehr-i muaccel ile mehr-i müeccel verdi~ini yukar~da belirttik. Verilen miktarlar as~rlara göre de~i~kendi. XIX. yüzy~hn ilk yar~s~nda Harput San-ca~~~ (Mamuratü'l-Aziz), Sivas Eyaletine ba~l~d~r. Bu bölgede, ~er'-i ~erife göre al~n~p verilen mehr-i muaccel ile mehr-i müeccel miktarlar~~ 100, 150 ve 250 guru~~ aras~nda de~i~mektedir. Fakat, ~slâm hukuku gere~ince, uygula-nan bu miktarlara, baz~~ k~z aileleri raz~~ olma~lar ve "bashk"ad~~ alt~nda 800 guru~tan 1500 guru~a kadar de~i~en paralar almaya ba~larlar. Bu kanunsuz uygulama gere~i birçok k~z ve erkek bekâr kald~~~~ gibi, dullar da evlenemez. Bazan, baz~~ k~z ailelerinin, bu paray~~ veren ki~iye, k~zlar~n~, zorla nikah ettik-leri de görülen vakalar durumuna gelir. Bu uygulama ile çok kabar~k "ba~l~k paras~~ "ödeyerek evlenen erkek, k~z evinden de ayn~~ fazIal~kta cihaz (çeyiz) istemeye ba~lar. Fakat, bu yola sapan baz~~ aileler ise buna yana~maz. ~slâm hukukunu zedeleyen, devletin aile kurumunu sarsan bu uygulama, bölgede epeyce huzursuzlu~a neden olur ve büyük ihtimalle bölge kad~lar~ndan (veya naiblerinden) biri veya birkaç~~ taraf~ndan ~stanbul'a "arz-~~ ilim "la bil-dirilir. Bunun üzerine Eylül sonlar~~ 1831 (Evâs~t-~~ R.Ahir 1247) tarihinde Si-vas Sanca~~~ Mütesellimi Dergâh-~~ Muallâ Kapucuba~~s~~ olan Seyyid Safer'e, Sivas Nâibine, Sivas'a ba~h tüm kazalardaki kad~~ ve nâiblere, tüm ~ehir â'a-yân, e~raf ve viicuh-~~ ahalisine hitaben yaz~l~p, 6 y~l 4 ay sonra, yani 22 Ocak 1838 (25 ~evval 1253) tarihinde Harut $er'iyye Siciline kaydedilen bir "Emr-i ferman-~~ humayC~nda durum ~öyle anlat~lmaktad~r: "...ehl-i ~slâmiden ber-mukteza-y~~ sened-i seniyye te'ehhül itmek murad idenler keffilleri olan ni-sâb~~ emr-i muaccele-i misli ile bi't-terâzi eyiemeleri lâz~m iken, Sivas Sanca~~~ dahilinde bulunan karyelerde izdivaç inmek murad idenler tarafindan insâ cânibine "bashk" nâm~yla sekizyüz ve bazen bin ve binbe~üz gurus akce i'ta olunmad~kça akd-i nikâh ol~~~~ma~nas~~ adet-i hakimin g~ls oldu~undan içle-rinden adem~17-iktidar olanlar bu sebeble bfz-zarur. te'ehhül idemiyerek bu cihecle karye-i merkumede olan ricâ1 ve nisân~n eksen dul müddet-i tenakih ve tenasilden mahrum olduklar~~ bu defa bil-ihbar tahkilc k~hn~p, bu keyfiy-yed ~er'-i ~eritin hilâfi ve z~râ-y~~ metal' n~n irtizâ-y~~ mülükâneme mugayir ve

(22)

menâ fi olarak ~ol emr-i mekruh un def ve ref ~er'an ve diyaneten ehemm ve elzem ve ser-vâyin oldu~una göre ka~ye-i merkt~mede bulunan taife-i nisavâ-n~n hal ve ~an ve ~urüt ve samanlanna nazaran mehr-i misli yüzelli (150) ve nihayet ikiyüz elli (250) guru~~ ve seyri olaca~~~ emr-i gayr-i mühim..." oldu~u

belirtildikten sonra tekrar mütesellim, kad~, nâib, â'yân ve vücuh-~~ ahâli de-nilen görevlilere hitab ederek: "... bundan böyle ka~ye-i merk~l~n ahalisinden

te'ehhül murad idenlerin maktüca bulunanlar~~ kefülleri olan nisab~~ ikiyüz elli (250) ve mütevass~t olanlardan yüzelli (150) ve bunlar~n madünu yüz (100) guru~~ mehr-i muaccel takdir ve i'ds~~ ile tezviç idüb bundan ziyade "ba~luk" nâm~yla bir al~çe ve bir habbe i'ta olunmamas~~ ve nisâ cânibinden dahi minval-i muharrer üzre ahz olunacak nehr-i muaccel mikdar~ndan zi-yade "cihaz~n~n" ve di~er istishab itmek daiyyesiyle tezviç maslahat~ndan em-rar-~~ vaki vukua gelmemesi esbab~ndan istihsaline mübaderet ve ~u kadar ki seniyye-i irade-i humayûnum yaln~z mehr-i muaccel ve müeccel hakk~nda yekdi~erin istihkak ve tahmilinden hariç ittihaz olunan adet ve vetirenin men' ve tereccâyin-i münhas~l olub zinhar bu vesile ile mislen ahz ve itâ se-bebe mebni tezevviiç-i istimyâ'n-i nisavân~n kefülleri olmayan Zeyd ve Amr cebren tezevvüç ve akd-i nikah eylemek misüllü mugayir-i ~erifi zulm ve

teaddiyân dahi kafan R~za-y~~ Humayunum olmad~~~~ a~ikar oldu~una binaen i~te ana göre inzar-i irade-i seniyyeme ih timam eylem eniz ferman~m olma~~n tenbihen ve tahriren i~bu emr-i celil-i kadrim ~sdar ve tisyâr olunmu~dur.

~mdi vusül-i emr-i ~erifimde suret-i irade-i seniyyemi kafan ka~ye-i merkûme

ahalisine irade ve tefhim bine muceb ve muktezas~~ üzre amel ve hareket olunmas~~ hususuna ikdam ve gayret eylemeniz ~rade-i Aliyyem muktezas~n-dan idi~ü ve h~laf-~~ ~er'-i ~erif-i gam ve mugayir-i emr-i r~za vaz' ve hilâf vuku-'una bir veçhine ma-y~~ ~erifim olmad~~~~ malumunuz oldukda ber-veçh-i me~ruh üzre amel ve hareket ve i~bu Ferman-~~ Humayunumu Sicill-i Mahfu-z'a kayd ve sebt..." edilerek ferman-~~ 'ffii~an~n emri ile ~er'-i ~erifin hükümeli-rini uygulanarak mehifin d~~~nda "ba~l~k paras~~ 'h~n yasaklanmas~n~~ istemek-tedir. Önemine binaen, tam metnini vermeye çal~~t~~~m~z bu ferman'da Se-ri ve Örfl hukuka göre al~n~p veSe-rilen 100 ile 250 guru~~ aras~nda de~i~en mehirlerin al~n~p verilmesi emredilirken, 800, 1000, 1500 guru~'a varan

"ba~l~k paras~" n~n ~slami ve Örfi olmad~~~~ için yasakland~~~, ~slâm hukukuna

mugayir olarak verilen mehir (veya kanunsuz al~nan ba~l~k) miktar~na denk H~S.; 393/18. Fermamn yaz~h~~ tarihi ile Harput Mahkemesine geli~i aras~nda çok fazla süre var. San~yorum 1831'de yaz~lan bu ferman ~stanbul'dan (veya Sivas Eyâlet Merkezinden) tarihi degi~tirilmeden 1838'de tekrar yaz~l~p, te'kit edilmi~~ olmal~d~r.

(23)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ A~LELER 761 cihaz (çehiz) istenemeyece~i, yine ~slâm hukukuna ayk~r~~ olarak, k~zlar~ n, velileri taraf~ndan zorla ba~kalar~na nikâhlanamayaca~~, günün ~artlar~na göre mali durumu iyi olanlar~n 250 guru~, orta halli olanlar~n 150 guru~, fa-kir olanlar~n ise 100 guru~~ mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel verece~ini, Si-vas Sanca~~~ ile ona ba~l~~ kaza ve köylerin buna uymas~, mütesellim, kad~, naib, â'yân, e~ref ve vücuh-~~ ahali gibi ehl-i örf ve ehl-i ~er mensuplar~n~n bu hükümleri s~k~~ s~k~ya uygulamalar~~ istenmektedir. Sosyal bir problem duru-muna gelen "ba~l~k paras~ " konusuna, devletin, özel bir ferman ç~karm~~~ ol-mas~~ dikkat çekici bir durumdur. Devlet, ~slâm hukukunu uygulamayan zümrelere kar~~, Örfi emir ç~kartarak, ~slami prensipleri uygulatmak istemi~-tir. Bu uygulama ile ~slâmi olmayan geleneklere f~rsat verilmemi~~ olmakd~r. Ba~l~k konusunun, günümüzde dahi sosyal bir mesele oldu~u herkes ta-raf~ndan bilinmektedir.

Bu geleneklerin d~~~nda kalan "kal~n" ve "halat" al~p-verme adetlerini Sicillerden tespit etmek mümkün olmad~. Fakat yapt~~~m~z yüzey ara~t~rma-lar~nda, Mara~, Siverek, Suruç, Urfa dolayara~t~rma-lar~nda, ~slâmi statüye sokulmu~~ olarak "kal~n al~p-verme" adetinin ya~ad~~~n~, Elaz~~, Diyarbekir, Tunceli, Bingöl ve Mu~~ çevrelerinde "ba~l~k" ~eklinde al~n~p verilen paralara, "kal~n" kelimesinden bozma "Gehn" denildi~ini, Elaz~~~ ve Tunceli yöresinde evle-necek k~z~n dayas~na "halat" ad~~ alt~nda belirli bir para veya silâh verildi~ini tespit ettik69.

e - Cihaz Yap~m~~

Mo~ollarda, Orta Asya Türkleri aras~nda, güveyi aday~n~n k~z evine ver-di~i "kal~n veya sep" adl~~ paraya kar~~l~k, k~z evi de belirli bir cihaz (çehiz) getirirdi. Cahiliyye Ça~~~ Araplar~~ aras~nda böyle bir adetin varl~~~na rastlan-mamaktad~r.

~slâm dini zuhur etti~i zaman, bu konuyu da mehir konusu gibi, yasal prensiplere ba~lamar ihmal etmemi~tir. Erke~in mehir vermesini ~arta ba~larken, verilen mehire denk cihaz (çehiz) istenemeyece~ini veya k~z evi-nin böyle bir ~artla zorlanamayaca~~n~~ hükme ba~lam~~nr. Bu hükümleri uy-gulayan Osmanl~~ kad~lan da ayn~~ do~rultuda kararlar vermi~tir.

Cihaz yap~m~, yap~lan cihaz~n çe~itleri Anadolu'nun de~i~ik bölge ve ~e-hirlerinde farkl~~ biçimlerde uygulan~rken Harput ve Çemi~gezek'te de ken-

"Kal~n" kelimesi Türkmenler aras~nda aynen "kahn" ~eklinde telaffuz edilirken,

(24)

dine özgü biçimde uygulanmaktayd~. Harput'ta evlenen bir k~z 2 tak~m zenne elbise, püsküllü fes, 1 entari, 1 yelek, 1 h~rka, 2 yazma, 1 Acem ~ah, 2 havlu, 1 kat yatak, 1 sutas~, 1 tava, 1 sitil, 1 sahan, 1 bak~r üsküre (sutas~) vb. gibi e~yalar~~ cihaz olarak getirirken", Çemi~gezek'te ise elbise, yemeni, çar-~af, kundura, yatak vb. gibi e~yalar getirilmekteydi71. Bu örneklerde görül-dü~ü gibi, Harput ve Çemi~gezek'te evlenen bir genç k~z, bu tür cihaz getir-mekte ve bo~anma gibi bir durum has~l olunca da geri götürgetir-mekteydi.

3 - Evlilik Gelenekleri

Yukar~da belirtti~imiz ~ekilde, evlenmeden önce yap~lmas~~ gereken usül ve adetleri yerine getiren k~z ve erkek evlili~e ad~m atm~~~ oluyordu.

Orta Asya Türkleri aras~nda baz~~ istisnalar hariç tutulursa, poligami (çok evlilik) usulüne pek rastlanmaz, Genellikle yayg~n olan evlenme biçimi mo-nogami (tek evlilik) ~eklidir. ~sM~n hukuku ise, bu konuyu kendine özgü bi-çimde çözümlemi~tir. De~i~ik ayet ve hadislerde geçerli mazeretin olmas~, han~mlar aras~nda mutlaka adaletin sa~lanmas~~ ~art~yla 4 kad~na kadar evli-li~e müsaade edilmi~tir'". Ama Hz. Peygamberin hadislerinde ise, en hay~rl~~ evlili~in tek kad~nla olmas~~ tavsiye edilirken, han~mlar aras~nda mutlak ada-letin sa~lanmas~73 ~art~yla, bu kap~~ hemen hemen kapa~alarak tek kad~nla ev-lenme usulü kabul edilmi~~ gibidir. ~slâm hukukunun müsaade etmesine ra~men, Harput ve Çemi~gezek'te ya~ayan Müslüman ve zimmi sivil kesim aras~nda, poligami usulünün ra~bet görmedi~ini tespit etmekteyiz.

Acaba askeri aileler aras~nda durum neydi? Çok evlilik gelene~i yay-g~nm~yd~? Bu sorular~~ do~ru olarak cevapland~rabilmek için, örnekleme yöntemiyle Harput ~er'iyye Sicillerine yans~yan 44, Çemi~gezek Sicillerine

70 H~S.; 350/45; 381/27, 60; R. Özdemir; "Harput'ta Ailenin Sosyo-Ekonomik Yap~s~" adl~~ tebli~.

71 Ç~S.; 387/309.

72 "...sizin için helâl olan (di~er) kad~nlardan iki~er, üçer, dörder olmak üzere nikah edin..." Nisa Suresi, Ayet, 3; "Kad~nlar aras~nda adalet (ve müsavan tatbik) etmenize ne kadar h~rs gösterirseniz, asla güç yetiremezsiniz..." Nisa Suresi, Ayet, 129 (Bkz. H.B. Cantay; KHMK., c.1, 117-118, 124-125, 145; B~DY. KKTA. s. 76, 81, 98; E.H. Yaz~r; HDKDT., c. 2, s. 1269-1270, 1318-1319, 1325, 1329, 1330 vd.).

73 Zevceler aras~ndaki "adalet", yedirme, giydirme, bar~nd~rma, zevci muamele, sevgi vb. hususlarda tam bir e~itliktir. Bu temin edilemeyince -ki temini hemen imkâns~zd~r - bir zevce ile iktifa etmek zarûridir..." Bu (bir tek zevce veya cariye) sizin (haktan) e~rilip sapmaman~za daha yak~nd~r" (Nisa Suresi, Ayet, 3) kayd~nda as~l olan kâidenin, yani adalet kâidesinin bir tek zevce ile evlenmekten ibaret oldu~unun aç~k bir delilidir (Bkz. H.B.Cantay; KHMK. c. 1, 118).

(25)

HARPUT VE ÇEM~~GEZEK'TE ASKER~~ A~LELER 763 yans~yan 16 olmak üzere toplam olarak 60 askeri ailenin muhallefatm~~ örnek olarak ald~km. Bu tereke sahiplerinin tamam~~ 4. Orduya ba~l~~ (baz~lar~~ 6. ve di~er Ordulara ba~l~) Nizamiye, Redif ve Jandarma s~mfindan olan zabit, er ve yard~mc~~ personeldir. Bu 60 askerin rütbe ve s~n~f~da ~öyledir (Bkz. Tablo- I). Tabloda görüldü~ü gibi, Vali ve Pa~alardan en alttaki ere kadar de~i~ik kesimler örnek içine al~nmaya çal~~~lm~~t~r. Bu örneklerden, 16 tanesi (tüfekçi ustas~yla beraber) (yani % 26,66's~~ subay kesimine, 44 tanesi (yani % 73,33'ü) de er zümresine aittir.

TABLO - I

1890-1919 TAR~HLER~~ ARASINDA, MAMURATÜ'L-AZ~Z VE ÇEM~~GEZEK'TE ÖRNEK ALINAN 60 ASKER~N RÜTBES~~ S~ra

No Askerlerin Rütbeleri Say~lar~~

Bütün içindeki Oran (%)

1 Mamuratü'l-Aziz Valisi (Pa~a) 1 1,66

2 Mirliva Pa~a (Tu~general) 3 5

3 Binba~~~ (A~a) 1 1,66

4 Yüzba~~~ (A~a, Efendi) 3 5

5 Müliz~m-~~ Sani (Efendi) (Üste~-men) 2 3,33

6 MüUz~m-~~ Evvel (A~a) (Tekmen) 2 3,33

7 Doktor (Zimmi) 1 1,66

8 Ser-Çavu~~ (Efendi) (Ba~çavu~) 2 3,33

9 Tüfenkçi Ustas~~ (A~a)

~~

1,66

10 Kanun Çavu~u

~~

1,66 11 Çavu~~ 5 8,33 12 Onba~~~ 4 6,66 4 13 Bölük Emini

~~

1,66 14 Borazanc~~ Er 2 3,33 15 Er 31 51,66

Toplam Subay Say~s~~ 16 26,63

Toplam Er Say~s~~ 44 73,30

Genel Toplam 60

71 H~S., 394/4, 5, 16, 17, 18, 19, 20, 42, 59, 67, 92, 118, 127, 133, 165, 167, 196, 208, 233,

234, 241, 242, 246, 247, 253, 257, 275, 289, 331, 347, 365, 370, 379, 381, 382, 397, sayfalardaki tereke kay~tlar~~ ile di~er belgeler örnek al~nd~.; Ç~S., 387/36, 38, 39, 41, 42, 46, 51, 102, 142, 165, 170, 199, 272, 294, 315, 325. sayfalardaki tereke kay~tlar~~ ile di~er belgeler örnek al~ nm~~t~r.

(26)

Bu 60 askeri zümrenin, evlilik durumlar~~ da söyledir (Bitz. Tablo -II). Tabloda görüldü~ü gibi, 16 subaydan 5 tanesi (% 31,25'i) tek evli, 5 tanesi

TABLO -il

1890 - 1919 TAR~HLER~~ ARASINDA MAMURATUL-AZ~Z VE ÇEM~SGEZEK'TE OTURAN ASKERLER~N EVL~L~K DURUMLARI

S ~ra No. Kaç As ker in Örne k Al~ n d ~Q~~ Evlilik Durumlan

Evli veya Bekir

Bir Ka d ~n la Ev li Ola n la r Iki Ka d~n la Ev li Olan lar Üç Ka d ~n la Ev li Ola n la r Dör t Ka d ~n la Ev li Olan lar Be kâr Olan la r Dü~ünceler Askerlerin Rütbesi 1 Mamuratü'l-Aziz Valisi (Pa~a)

1 - 1 - - - Han~m~n~ n birisi M. Aziz'de

bi-risi de Mara~'tad~r.

2 Mirliva Pa~a 3 2 1 - - ~ ki evlinin, han~ m~ n~ n birisi M.

Aziz'de birisi de Behis~~i- 'de (Besili), tek evli olan~n biri-sinin han~ m~~ yan~ nda di~erinin ki ise ~stanbulda oturuyor.

3 Binba~~~ (A~a,) ~~ - - - - Evli, ya da bekir oldu~u belli

de~il, ama belgede bekar gö-rünüyor.

4 Yüzba~~~ (A~a, Efendi) 3 1 1 - - 1 ~ ki evli olammn birinci han~m~~

ölmü~, birisinin de evli veya bekar oldu~u kesin belli de~il.

5 Mülaz~m-~~ Sani (Ef.) 2 - - - 2 Belgede bekar görünüyor.

6 Mülaz~m-~~ Evvel (A~a) 2 1 1 - - 1 iki evli olan~ n birinci han~ m~~

ölmü~tür.

7 Doktor (Zimmi) 1 - - - - 1 Belgede bekir görünüyor.

8 Ser-Çavu~~ (Efendi) 2 1 - - 1 Belgede bekar görünüyor.

9 Tüfekçi Ustas~~ (A~a) ~~ ~~ - - - Han~ m~n birisi M. Azize ba~l~~

Hüseynik köyünde, birisi de Is-tanbul'da oturmakta.

10 Kanun ÇaVU~II ~~ Belgede bekir görünüyorlar.

11 Çavu~~ 5 3 -

12 Onba~~~ 4 ' " "

13 Bölük Emini ~~ - - ~~ " "

14 Borazanc~~ er 2 - - 2

(27)

HARPUT VE ÇENI~SGEZEK'TE ASKER~~ A~LELER 765 (TABLO - II'nin devam~)

TEK VE ÇOK EVL~L~K ORANLAR~~

Subay ve Er Ölçü Al~nan Subay ve Er Miktarlar~~ Oran (%) Dü~ünceler

Subaylarda tek evlilik oran~~ 5 ki~i 31,25 16 subay ölçü al~nm~~t~r.

çok " " 5 " 31,25 16 bekâr .. 5 " 31,25 16 ,, Erler de tek " " 16 " 36,36 44 Er çok " 1 " 2,27 44 bekârl~k " "19 27 " 61,36 44

Subay ve erlerde tek Ev.or. 21 " 35,00 60 Subay ve er öl. al~n.

çok " 6 " 10.00 60

bekârl~k 32 " 53.33 60

Ayn~~ çat~~ alt~ndaki tek ev. or. 21 " 35,00 60

4 " 6,66 60

(% 31, 25'i) 2 evli , 5 tanesi de (% 31,25'i) bekârd~r. Bu iki evli olan 5 subay-dan, 2 tanesinin birinci han~mlar~~ ölmü~~ oldu~u için, ayn~~ çat~~ alt~nda iki evli olan subay say~s~~ 3'e yani % 18.75'e dü~mektedir. Bu iki evli olanlardan birisi Vali, birisi Mirliva, birisi de Tüfekçi ustas~d~r. Valinin birinci han~m~~ Mara~-'da, Mirliva'n~n birinci han~m~~ Behisni'de, Tüfekçi Ustas~n~n birinci han~m~~ da ~stanburclad~r. Üçünün de o~ullar~~ ve k~zlar~~ vard~r. ~kinci evlili~i yapmak için tek mazeretleri, birinci han~mlarm~n yanlar~nda bulunmar~~d~r. Ama is-teselerdi, birinci han~mlar~n~~ yanlar~na getirmeleri mümkün olurdu. O ne-denle, bu subaylar~n ikinci evlili~i, mazeretsiz ve isteyerek yapm~~~ olduklar~n~~ söylemek mümkündür.

Er zümresinde çok evlili~e daha az rastlanmaktad~r. 44 erden 16 tanesi (% 36,36s~) tek evli, bir tanesi (% 2, 27'si) 2 evli, 27 tanesi de (% 61,36s~) bekârd~r. Subaylarda iki evlilik oran~~ % 31,25, % 18,75 aras~nda (birinci

ha-n~ mlar~n sa~~ veya ölü olu~una göre) de~i~irken, erlerde % 2,27 civar~nda

kalmaktad~r. Subay ve erlerden ayn~~ çat~~ alt~nda 2 evli olan (birinci han~m~~ ölenler tek evli kabul edildi) üçü subay biri er olmak üzere 4 ki~idir. Bunla-r~n 60 asker içindeki oran~~ ise % 6,66d~r. Ölçü al~nan askerlerden sadece bir tanesinin zimml olmas~~ nedeniyle, bu sonuç, Müslüman subay ve erlerin ev-lilik uygulamas~~ ile geleneklerini yans~tmaktad~r.

Referanslar

Benzer Belgeler

Die jungen Türken haben sehr wohl erkannt, dass sie sich an die deutsche Gesellschaft anpassen müssen ohne ihre eigene Kultur oder Identität aufzugeben. Hierfür

Using the method of partial waves in the energy region 10 eV - 10 keV, elastic differential and total cross section for electrons and positrons scattered by bound silicon

Their father’s acceptance-rejection level did not have any significant predictive effect on the prosocial behaviours, aggression, asocial behaviours, exclusion,

Çalışmamızda uluslararası kılavuz olan, DSM-IV tanı kriterleri temel alınarak deliryum tarama testleri olarak kabul edilen CAM-ICU ve NEECHAM konfüzyon

在臺灣急診醫學會的邀請下,AHA 研究發展部門總監 Jerry Potts 於 10 月 23 日(星 六)親自來臺,說明新舊版之差異,當天「2010 年版

Intracellular enzymes of starters used as an adjunct culture are expected to exhibit proteolyt- ic activity as well as high autolytic character for successful

Gereç ve Yöntem : Elazığ Harput Devlet Hastanesinde görevli 498 sağlık çalışanının Haziran-Ağustos 2007 tarihleri arasında yapılan aşılama

Çalışma alanı güneybatı- sındaki damar tipi Kızıldağ (Sağıroğlu, 1986) ve batısın- daki Billurik Dere cevherleşmeleri (Şaşmaz ve Sağıroğlu, 1990) ile